Yüksek Topuklar Kitap Bilgileri
Yazar: Murathan Mungan
Tahmini Okuma Süresi: 14 sa. 58 dk.
Sayfa Sayısı: 528
Basım Tarihi: 30 Mart 2017
İlk Yayın Tarihi: 2002
Yayınevi: Metis Yayıncılık
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789753423618
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Yüksek Topuklar Kitap Tanıtımı
Bundan birkaç yıl önce yazmaya karar vermiştim bu öyküyü.
Güzel ve uzun bir öykü olsun istemiştim. Her zamanki gibi onca iş, onca uğraş girdi araya; gündeliğin hayhuyunda başka öyküler, başka öykücükler; yalnızca yazılan, yazılmayı bekleyenler değil, yaşananlar da geçit vermedi... Sonunda, "Bir gün yazarım, nasıl olsa bir gün yazarım," diye beklettiklerimden biri olup çıktı bu da... Kimi zaman, yazdığımda, kim bilir nasıl müthiş bir kitap olacağını düşleyip, heyecanlandıklarımdan biri olarak geliyordu aklıma; kimi zaman da yazamadıklarımın yüreğimi daraltan ağır çeki taşlarından biri olarak... Bu tür "muhasebeler" içinde bulunduğum ruh haline göre değişiyordu; belki yazacağı onca şeyi üst üste yığıp yıllar boyu onlarla birlikte gezen bütün yazarlarda böyle oluyordur. Artık onları bilemem. Ama her zaman söylerim, yazıp da, düşlediklerinizin ne kadarını yazabildiğinizi görmektense, "bir gün yazdığımda nasıl müthiş bir şey olacak kim bilir!" diyerek kendinizi geleceğe ertelemeniz daha heyecan vericidir.
Bilirsiniz, insanları heyecanları yaşatır.
Buraya kadar söylediklerimden benim bir yazar olduğumu düşünmüş olmalısınız; hayır, değilim, ama öyle zannedilmek hoşuma gidiyor. Aslında yazıya gönül vermiş olduğumu, boş zamanlarımda, nasıl derler, "kendi çapımda" öyküler, öykücükler, çeşitli denemeler yazdığımı, ne yazık ki, ancak birkaç yakınım biliyor. Onların da pek ciddiye aldığını sanmıyorum. Başarılı bir grafikerim, işime çok asılmamakla birlikte fena para kazanmıyorum; bunların bana yettiğini düşünüyor olmalılar. Yazdıklarımdan, yazmaya çalıştıklarımdan kimselere pek söz etmem; hem kendimi sahiden bir yazar olarak görmeyişimden kaynaklanıyor bu -insan kendini bir yazar gibi hissetmezse, başkaları için nasıl ikna edici olabilir?-; hem de heyecanlarıma kapılıp birkaç kez anlatacak gibi olduğumda, karşılaştığım genel bir kayıtsızlık, umursamaz tavırlar ya da anlattıklarımın başkaları tarafından inançsız gözlerle dinlenmesi, beni bu konuda iyice ürkek yaptı. Ben de bu arzumu kendime saklamaya karar verdim. Eğer günün birinde iyi bir kitap yazabilirsem, hepsinden öcümü almış olacağım.
Yüksek Topuklar Kitaptan Alıntılar
1. "Acılarım tazeyken,
kimseyle konuşmazdım.
İnsanların acıları onlar çok konuştukları için uzun sürüyor.
Unutmak mutluluktur. . ."
2. "Ruh yorgunuyum, gönül yorgunuyum, hayat yorgunuyum; öğrenmek, bilmek, anlamak, anlamamış gibi yapmak, düşünmek, hissetmek, tanımak, tanık olmak, katlanmak, anlayış göstermek, görmezden gelmek, üzerinde durmamak, idare etmek, üzülmemiş görünmek, alışmak, alışamamak, sabretmek, katlanmak, beklemek yorgunuyum. Tam da artık bu memlekette hiçbir şey şaşırtamaz beni sanırken, her seferinde yeniden şaşırmak yorgunuyum..."
3. ""Erkeklerle konuşmak iyi ama, erkekler kitaplardaki, filmlerdeki gibi konuşmuyorlar ki.""
4. ""Yorgunum." Şu memlektte yaşayıp da yorgun olmamak mümkün mü?""
5. "Ben kelimelere çok inandığı için, başkalarının yalan söyleyebileceğine de bir türlü inanamayanlardanım. Benim sorunumdur bu. Bu yüzden hayatım boyunca yalanı tanımakta zorlandım."
6. ""Güçlü kadınlar, erkekleri zayıf kadınlardan daha iyi severler. Sevmek güç gerektirir çünkü.""
7. "Dünyada başka hiçbir şey yapamadıklarından ancak çocuk yapmayı becerebilen, bunu da çok büyük bir marifetmiş gibi etrafa sıvaştıran kadınlardan her zaman nefret ettim."
8. ""Tam da artık bu memlekette hiçbir şey şaşırtamaz beni sanırken, her seferinde yeniden şaşırmak yorgunuyum.""
9. "Bizi en çok kendimize benzediğini düşündüğümüz insanlar üzer."
10. ""Devrimci bir genç kız olduğum zamanlardaki kalbimi özlüyorum. Belki saftık, toyduk, hamdık, ama iyiydik. İyi.""
11. "" Araba kullanmak için ehliyet alınıyor, doktorluk, avukatlık yapmak için diploma isteniyor... da, ana baba olabilmek için neden hiçbir yeterlilik belgesine gerek duyulmuyor?"
12. "" Beşinci sınıf kooperatif evleri yapacağız, balkonunda mangal çevirip geğireceğiz, diye beş yüz yıllık ağaçları hart hart doğrarlarken tabiat akıllarına gelmez. ""
13. ""Başarılı olunca da affedilmiyorsun, başarısız olunca da, çünkü kadınsın ve aslında temelde affedilmeyen şey kadınlık!""
14. "Hayat bazı insanların kalbini daha çok kırar."
15. ""Bütün sistem hırsızlık, yalan, düzen, rüşvet ve eşitsizlik üzerine kurulu. Bunları bilmek için solcu olmaya gerek yok.""
Yüksek Topuklar Kitap İncelemeleri
Yetinmenin yaşlarına gelmiş bir kadın…Aramanın da, bulmanın da anlamının dolduğu yaşlar..
Yüksek Topuklar’ı okuyan bir kadının, kitapta bahsi geçen kadın profillerini kendiyle ve hemcinsleri ile kıyaslamadan ya da irdelemeden okuma ihtimali yoktur. Zira Yüksek Topuklar’da kadınlar; düşünceleri, duyguları , güçsüzlükleri, iğreti davranışları, gizlendikleri maskeler ile öyle güzel işlenmiş ki .. Sorgulamadan okumak mümkün olmuyor. Yazarın müthiş bir gözlemci olduğunun kanıtı bu binbir çeşit kadınlar.. Bu gözlem gücünün beni çokça hayrete düşürdüğünü de belirtmeden geçemeyeceğim.
Mungan, Nermin’in iç sesi ile yakın tarihimiz üzerine de fazlasıyla değinmiştir bu çok yönlü romanda. Birden kendinizi Türkiye’nin yakın tarihinde yaşanmış bir olayın vaveylasını duyarken bulmanız da olası. Bir yandan bir kadının geçmişinin gölgesinde yolculuk yapmak, bir yandan da Türkiye’nin yakın tarihine panoramik bir resimden bakmak gibiydi Yüksek Topuklar’ı okumak..
Nermin’e beş günlük bir süre için bırakılan ve Nermin’in iç muvazenesini sarsan , beş yaşındaki bir kız çocuğuna yüklenen rol ise benimsemekte zorlandığım tek kısım oldu kitapta. Beş yaşındaki bir çocuk bu kadar olamaz dedirtti. Buna rağmen ilgiyle okuduğum ve beğendiğim bir kitap oldu Yüksek Topuklar.
“ Hayatım içimden geçen cümleler içinde geçti.“ demiş Mungan. Çoğumuzun hissettiğini dile getirmiş belki de.. Cümlelerimizi haykırabilmek , anlaşılabilmek dileğiyle .. Keyifli okumalar..
Konuya nerden başlasam çok emin değilim. Ama soluksuz okudum tabiri buraya çok yakışır. Bu neydi anam babam. Kitap Nermin'in arkadaşına hayır diyemeyip 5 yaşındaki ( abartılı bir 5 yaş bana göre) kızına 5 günlüğüne bakmasını anlatıyor ama ben oraya gelmeden erkek yazarların genelde kadın karakteri yazarken yaşadığı zorluğu bu kitapta çok az görmemden bahs etmek istiyorum. Ne kadar iyi bir yazar olursa olsun erkek yazarlar kadınları çizerken çok zorlama bir tip çıkarırlar ortaya. Bazen bazı kitapları okurken bu ne, bu nasıl bir tip dediğim çok olur. Valla yalan söyleyemem Nermin'i sevdim. Mungan bey bu işte ne kadar iyi olduğunu, çevresini nasıl mükemmel gözlemleyip resmettiğini karakterle ortaya koymuş. Zamanında burjuva olmasına rağmen solculuğu ısrarla denemiş bir süre sonra feminist olmaya karar vermiş en sonunda ise kadınlardan nefret ettiğini fark edip ciddi bocalamış bir kadın karakterimiz var. Çevrenizde bulunan her kadının bir örneği var kitapta, herkesi bu kadar yakından tanıması iyi resm etmesi yazarlık yeteneğine hayran olmama sebeb olsa da gelelim anlaşamadığımız noktaya;
Mungan bey, başörtülü kadınlara bunun zorla yaptırıldığına ve kendilerine haksızlık ettiğine inanıyor. Kullandığı tabirler ve şekli hoşuma gitmedi. Çünkü bu kadına bahş edilmiş bir lütuftur. Allah kadına İslam'ın sancaktarlığını vermistir. İslam'ın temsiliyeti kim ne derse desin kadının omuzlarındadır. Bu yüzden bunun bir zorlama değil irade ve takva meselesi olduğunu kabullenmek gereklidir. Görüşleriniz olabilir, bilgi eksikliğinizin mevcut olduğunu kabullenmeniz gerekmektedir.
Kitap aslında Tuğde'nin Nermin'de beş günlük misafir olacağı an ile başlıyor.Hayatında çocukluğundan bu yana sürekli olarak bazı sıkıntılar yaşayan, gerek aile içerisinde gördükleriyle gerekse arkadaş ortamında yaşadıklarıyla kırk yaşına gelmiş olan Nermin'in yaşadıklarını, tecrübelerini, aile ve arkadaşları arasındaki izlenimlerini bize aktarmaya çalışmış yazar Murathan Mungan.
Başkahramanımız Nermin'in aslında küçüklükten bu yana yaşadığı sevgisiz ortam, tek başına yetmesi, anne ve babasının birbirlerine ve dahi Nermin'e göstermedikleri sevgi, halaları tarafından sürekli babası ile tehdit edilmesi, sürekli aman şöyle yaparsan bak namusun halel gelir telkinleriyle büyümesi ve bu çocuklukta yaşadıklarını aslında hayatına yansıtmasıyla dikkat çekiyor.
Mehmet dışında hiç bir erkeğe bağlanmak isteyip de bağlanaması, insanlarla olan güvensiz ilişkisi, küçüklükten bu yna insanlara taktığı lakaplar ve o insanların yaşadıklarını anlatmasıyla geçiyor genel olarak hayatı.
Reklam yüzü olmak isteyen Tuğdeyi de konu alan kitapta bir çok yerde Tuğde'ye söylemeden Tuğdeyle olan iç çekişmesini de yansıtan kitap da aslında bence bu büyük çekişmeyi yaşamasının en büyük sebebi Tuğdeyle olan çekişmesi ve kendini Tuğde'ye benzetmesiydi.
Bir erkek olarak erkeklere yönelik çıkarımlarını çok haklı bulduğum ama zaman zaman da çok sıkıldığım bir kitap oldu. Kadınlar hakkında yazdıkların gelince bir şey soracağım : Ya hu bu kadar derin düşünüp takıntı haline getiren bu kadınlar biz erkeklerden daha fazla nasıl yaşayabiliyor ya hu?
5 yaşındaki- yalnız benim beş yaşında olabileceğine asla inanmadığım- ezber bozan bir kız çocuğunun bakımını sadece 5 günlüğüne nezâketen kabul etmek zorunda kalan orta yaşlarında olan yalnız kadın Nermin'in iç hesaplaşmasına hoşgeldiniz. Sanmayın ki kitapta iki kadın var! Yüzlerce kadın karakter çıkacak karşınıza; her seferinde farklı bir kadına değinecek size hiç hissettirmeden bir başka kadının dünyası, duyguları, arzuları, önyargıları, kuşkuları, kibri..kadın olarak biz bile 'biz' e bu denli hakim değilizi düşündürten yazara her satırda yeniden ağzım açık kaldı desem yeridir. İnsan zaaflarının böyle trajikomik üslupla dile gelmesi hiç bitmesin istediğim bir sohbetin sona ermesi gibiydi, damağımda kaldı.. yüzümde kalan gülümsemeden, zihnimde altını çizdiğim bir sürü cümlenin derinliğinden sıyrılıp sesleniyorum şimdi ; 'Emreeee lütfen bu eseri okumuş ol; hayır okumadıysan da trafik ışıklarına yakın ağır ağır direksiyon kıran arabasında blues çalanlara göz ucuyla bi bakıver nolur ya!! Ben bu eseri asla 'sizden başka kimsem yok' cümlesi ile nihayete erdirmek istemezdim çünkü..'
-"...adını yaşamak koymuşuz ya kulak asma, bizimkisi ayak sürümek dünya toprağında."
.
-"Helal para yoksulluk hafifletir."
.
-"..hepimiz dünyaya ne çok şey açıklamak zorunda kalmakla borçlandırılıyoruz. ..anlatırsak anlarlar sanıyoruz!"
Bir kadın karakterin; kadınlar ve kadınlıkla ilgili tespitlerinden oluşan bir roman. Kitabın bir erkek tarafından yazılmış olduğu düşünülürse, kadınlığın böylesine röntgenini çekebilmiş olması takdire şayan gerçekten. Kadınların iç dünyasını, belki kendiminkini bile benden iyi tanımladığını söyleyebilirim.
Beş yaşında ikonik bir karakter olarak tanıtılan Tuğde’nin, kısa süreliğine orta yaşlarında yalnız bir kadın olan Nermin’in yanında kalmasıyla başlıyor olaylar. Çoğunluğu Tuğde’nin Nermin’de uyandırdığı rahatsız edici duygular ve zihinsel yolculuğuyla geçiyor. Bazı yerlerinde fazla klişeye kaçtığını düşünsem de , hep içimde bir yerlerde tespitlerin çoğunda haklılık payı olduğunu hissederek okudum kitabı.
‘Arkadaşım, bir kadın avukat olarak, kadın savcılarla yaşadıkları sorunlardan söz etmişti. Herhangi bir erkek savcı ya da hakim için karşısındaki avukatın erkek olup olmaması tutumunda bir değişikliğe yol açmazken, kadın hakim ve savcılar için kadın avukat daha en baştan rekabet duygusu uyandırıp, kendiliğinden bir zıtlaşma ve gerilim yaratıyormuş, daha en baştan güvensiz bir tutum takınıyor, inanmaz gözlerle açık arama ümidiyle dinliyorlarmış onları.’
Bu ülkede kadın olmak zaten bu kadar zorken, bir de böyle birbirimize ayakbağı olmamız çok üzücü değil mi? Şu yukarıda anlatılan gibi bir örneği yaşamayan kadın var mıdır?