"Kayaların Fısıltısı," çaresizliğin umuda dönüştüğü, ancak her umudun bir bedeli olduğunu anlatan sürükleyici bir romandır. Toprakla iç içe geçmiş bir yaşamın tüm zorluklarına rağmen, insan ruhunun direncini ve bir ailenin sevgisiyle neleri göze alabileceğini gözler önüne seriyor. Hırsın, kıskançlığın ve gizemin iç içe geçtiği bu hikaye, okuyucuyu Anadolu'nun kadim topraklarına çekerek soluksuz bir maceraya davet ediyor. Gizemli bir keşfin bir ailenin ve bir köyün kaderini nasıl değiştirdiğine tanık olacak, insan doğasının derinliklerine inen bu eşsiz anlatımla büyülenerek her satırında yeni bir sırrı arayacaksınız.
Güneydoğu’nun kalbinde, Fırat’ın kadim sularının beslediği topraklara yakın, adı kaderiyle mühürlenmiş bir köyde, Kayalar’da, hayatın amansız mücadelesi soluksuz devam ediyor. Toprağın cömert davranmadığı, gökyüzünün cimri olduğu bu diyarda, Antep fıstığı ağaçları köylünün tek geçim kaynağı, umudu ve direnişinin sembolüdür. Ancak kuraklık, hastalıklar ve tüccarların insafına kalan hayatlar, fıstık hasadının getirdiği umutları bile griye çalan bir endişeye dönüştürüyor. "Kayaların Fısıltısı," bu çetin coğrafyanın ve onunla boğuşan insanların, sert görünüşlerinin ardında taşıdıkları derin duyarlılığı ve dayanıklılığı gözler önüne seriyor.
Hikaye, yoksullukla boğuşan Rıza, karısı Elif ve hasta oğulları Umut’un etrafında şekillenir. Umut’un dinmeyen hastalığı, ailenin omuzlarına ağır bir yük bindirirken, çaresizlik Rıza’yı toprağın derinliklerinde bir umut aramaya iter. En beklenmedik anda, çaresizce savurduğu bir kazmanın ucuyla gün yüzüne çıkan parıltılı bir taş damarı, ailenin kaderini sonsuza dek değiştirecek bir kapı aralar. Bu keşif, hem mucizevi bir iyileşmeyi beraberinde getirirken , hem de beraberinde hırsı, kıskançlığı ve tehlikeyi taşıyan karanlık sırlar yayar.
Cuma Bozkurt, bu çarpıcı eserinde, toprağın sadece bereket değil, aynı zamanda insan doğasının en derinlerindeki iyiliği ve kötülüğü ortaya çıkaran sırları da barındırdığını gösteriyor. "Kayaların Fısıltısı," bir ailenin kurtuluş umuduyla çıktığı bu zorlu yolculukta, sıradan bir köyün sessiz dünyasının nasıl altüst olduğunu, fıstık ağaçlarının gölgesinin nasıl bir fırtınanın habercisi olduğunu ve kayaların fısıltısının nasıl hırsın ve tehlikenin uğultusuna dönüştüğünü güçlü bir dille anlatıyor.
Değerlendirmeler