"Harita", alışılagelmişin dışında, okuyucuyu hem bir gizemin peşinden sürükleyen hem de şehrin yaşayan bir organizma olabileceği fikrini sorgulatan bir eserdir. Gerçeklik ile hayal arasındaki ince çizgide gezinmek, karakterin yalnızlığına ve derin düşüncelerine ortak olmak, sizi kendi algılarınızı sorgulamaya itecek. Kayıp bir haritacının izinde, şehrin hafızasında kaybolan sokaklar ve binalarla yüzleşirken, insan ruhunun karmaşık labirentlerinde unutulmaz bir yolculuğa çıkacaksınız.
Şehir Planlama ve Arşiv Müdürlüğü'nün unutulmuş katlarında, hayatını haritaları güncelleyerek geçiren Feridun'un dünyası, bir harita üzerindeki basit bir çelişkiyle altüst olur. Eski bir çıkmaz sokağın yerinde yeni bir bulvarın belirmesi, Feridun'u sadece kâğıt üzerindeki hataları düzeltmenin ötesine, şehrin gizli katmanlarını keşfetmeye iter. Gördükleri, mantık sınırlarını zorlarken, şehre dair bildiği her şeyi sorgulatır.
Feridun'un bu sıradışı yolculuğu, kendisinden önce aynı gizemi araştırmış ve kaybolmuş eski haritacı Eşref K.'nın izlerini sürmesiyle derinleşir. Eşref K.'nın ardında bıraktığı şifreli notlar ve tuhaf çizimler, şehrin sadece fiziksel değil, aynı zamanda hafızası ve ruhuyla da bağlantılı, yaşayan bir varlık olduğunu düşündürür. Feridun, kurumun kayıtsızlığına ve hatta örtbas etme çabalarına rağmen, gerçeklik ile illüzyon arasındaki çizgide yürüyerek, şehrin yutucu sırrını çözmeye kararlıdır.
Cuma Bozkurt, "Harita" ile okuyucuyu sadece bir şehrin sokaklarında değil, aynı zamanda insan ruhunun derinliklerinde, gerçekliğin kırılganlığı ve hafızanın gücü üzerine düşündüren sürükleyici bir gerilime davet ediyor. Bu roman, haritaların sadece coğrafi işaretler olmadığını, aynı zamanda geçmişin izlerini taşıyan, canlı organizmalar olabileceğini fısıldıyor.
Değerlendirmeler