Grinin Elli Tonu Kitap Bilgileri
Yazar: E. L. James
Tahmini Okuma Süresi: 16 sa. 19 dk.
Sayfa Sayısı: 576
Basım Tarihi: Mart 2013
İlk Yayın Tarihi: 2012
Yayınevi: Pegasus
Orijinal Dil: İngilizce
ISBN: 9786055289836
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Grinin Elli Tonu Kitap Tanıtımı
Romantik, özgürleştirici ve kesinlikle bağımlılık yaratıcı... Bu roman dengenizi sarsacak, sizi ele geçirecek ve ebediyen sizinle kalacak!
Edebiyat ögrencisi olan Ana Steele, genç girişimci Christian Grey'le röportaj yapmaya gittiğinde son derece çekici, zeki ve sinir bozucu bir adamla karşılaşır. Toy ve masum Ana, bu adama duyduğu arzu karşısında şaşkına döner ve adamın gizemli doğasına rağmen ona yakınlaşma arzusuyla yanıp tutuşur. Ana'nın güzelliği, zekâsı ve özgür ruhuna direnemeyen Grey de onu istediğini kabul eder, ancak şartları vardır...
Grey'in sıra dışı erotik istekleri karşısında şoka uğrayan ama bir yandan da heyecana kapılan Ana tereddüde düşer. Büyük başarısına rağmen -çokuluslu şirketleri, uçsuz bucaksız serveti ve sevgi dolu bir ailesi vardır- Grey şehvete esir olmuş ve hükmetme hırsı olan bir adamdır. Çift, cüretkâr ve tutkulu bir fiziksel ilişkiye yelken açarken, Ana, Christian'ın karanlık sırlarını ve kendi gizli arzularını keşfeder.
Grinin Elli Tonu Kitaptan Alıntılar
1. "Kusursuz olmadığın zaman, kusursuz bir ailenin arasında büyümek çok zordur."
2. "Belki de tesadüf diye bir şey yoktu..."
3. "İçimdeki tanrıçanın odasının kapısında
"RAHATSIZ ETMEYİN"
yazısı vardı..."
4. "Acı tarifsizdi... Fiziksel, zihinsel... Her yerdeydi ve iliklerime kadar süzülüyordu. Keder. Bunun adı kederdi ve kendi ellerimle büyür etmiştim."
5. "Kendi zihnine tamamen hakim sahip olan bir adam , hak ederek kazandığı herşeye hakim olabilir."
6. "Neden bana tehlikeden bahsetmedin? Beni neden uyarmadın? Hanımefendiler kendilerini neden koruyacaklarını bilirler, çünkü onlar bu hilelere karşı uyaran romanlar okurlar."
7. "Sanırım Harvey Frestone'un sözüdür:"İnsanların büyümesi ve gelişmesi, liderliğin en büyük görevidir.""
8. ""Sanırım ben bir prensi öptüm, anne. Umarım bir kurbağaya dönüşmez. ""
9. "Zevklerim farklıdır benim. Benden uzak durmalısınız"
10. ""Gözlerini her devirişinde seni bir şaplak ile cezalandıracağım Ana."
Yere diz çök ve sakın gözlerime bakma...
C. Grey"
11. "Sende bir şey var. Seni kendi haline bırakamıyorum."
12. "Hayal kurmak serbest.."
13. "Benimsin diye fısıldadı. Sadece benim bunu sakın unutma."
14. "...
Düşüncelerim asi bir kargaşa içinde...
Sersemleticiydi."
15. "Çünkü bende uyumsuz biriydim.Hiç bir yere uyum sağlayamamıştım"
Grinin Elli Tonu Kitap İncelemeleri
Merhaba arkadaşlar, bu gün inceleme ile değil, eleştiri ile geldim. Zaten şu iki puanı da yayın evinin zahmetine verdim.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, kitaplarda cinselliğin geçmesine karşı değilim. Benim karşı olduğum, böyle sadomazoşist hastaların zevklerini aşk maskesi altında gösterilmesidir. Aşk gerçekten bu kadar düştü mü? Nerede o klasik kitaplardaki saf ve temiz duygular, nerede bu kitaptaki gibi kamçıdan zevk alanlar?!
Bir daha söylüyorum ki katiyen kitap içerikleri ndeki cinselliklere karşı değilim. Mesela polisiye ve korku türünde kitaplarda da cinsellik işleniyor. Ama normal bir şekilde.
Kitabı nasıl sona vardırdım bilmiyorum. Üniversite zamanında sınıftan bir kız bu kitabı öve öve bitiremiyordu. Maddi SORUNLAR nedeniyle merak etsem de alıp okuyamamıştım. O zaman filmini izlemeyi önerdiler, lakin benim katı bir kuralım vardır ki kitabı olan bir filmi kitabını okumadan asla izlemiyorum. İyi ki de izlememişim.
Biliyorum yine birileri bir yerlerden mantar gibi çıkıp diyecekki insanların zevkine karışamazsın. Ama arkadaşlar bu zevk değil, hastalık. Edebiyata bari iğrençlikleri bulaştırmasınlar. En kötüsüde ne biliyor musunuz? Ergenliğe yeni adım atmış 12-15 yaş çocuklar bunları okuyarak büyüyor ve bazıları da gelecek zevklerin de bunlar üzerine kuruyorlar. Anne ve babaları dikkate davet ediyorum.
Sevgilerle Pervin.
Ana'nın ilk kapıdan girişi, sendeleyerek kapıda düşmesi, Christian'la göz göze gelişleri zamanında bu satırları okurken içimizi yakmıştı. Genç ve toy bir üniversite öğrencisi olan Anastasia Steele, Christian Grey'le bir röportaj yapabilmek adına onun şirketine gelir. Bu noktadan sonra karşı konulamaz olaylar başlar. Ana ve Christian birbirine karşı çekilmekte ve birbirini arzulamaktadır. Ana bu işlerde tecrübesizken, tüm benliğiyle Grey'i ister. Grey ise çocukluğundan bu yana sıkıntılı bir şekilde büyümüş ve cinselliği farklı bir yönde BDSM ağırlıklı tatmıştır. Tek bildiği budur, Ana'yı da bu yönde ister. Aralarında bir sözleşme imzalandığında Ana için çok farklı bir dünyanın kapıları açılır.
Ana ilk başta bilinmeze çekilse de BDSM öğeleri, zamanla ruhunu acıtır. Tüm bunlar Ana için fazladır, ruhsal bir fırtınaya sürüklenir. Kaçacak yer olmadığında ise, ikilimiz kaçınılmaz mutsuz sona doğru sürüklenmektedir ilk kitapta... Yazarımız yalın bir dil kullandığı bu kitapta, tüm duyguları ve cinselliği okura geçirebiliyor. Oldukça sürükleyici bir kitap olduğunu söyleyebilirim, ilk çıktığında bir günde bitirmiştim. Gördüğü yoğun ilgiyle bu seri filme de uyarlandı. Tabii ki kitap çok daha kapsamlıydı, kitaptaki cinselliği olduğu gibi filme uyarlamak yürek isterdi. O yüzden çoğu önemli kitap sahnesi kesildi. Özellikle Ana'nın Christian'ın ailesiyle tanışmadan önceki, tanışırkenki ve havuza taşınan sahneler kitapta çok iyi anlatılmıştı, oldukça önemliydi. Bunu filmde görememek üzmüştü.Özetlersem,harika bir serinin harika bir başlangıç kitabıydı. Keşke hemen bitmeseydi!
ismini ilk olarak, yoğun cinsellik bulundurduğu için çok sattığı şeklinde duyduğum bu kitabı bir kaç yıl öncesinden beri merak ediyordum.
bir kaç gün önce okumaya başladım. ve tam herşey güzel bir şekilde ilerliyorken ve kitabın daha başlarındayken bir arkadaşım demez mi, ben filmini izledim bunun içinde işkence var diye??
şoka uğradım. ama merakıma da yenik düştüm ve okumaya devam ettim. aslında okurken tek düşündüğüm şuydu : "eroin", ya da "yatmadan önce 100 fırça darbesi" kitaplarında olduğu gibi, saf bir kötülükle mi karşılaşacaktım ya da kahramanın bu durumdan nasıl kurtulacağını beklemenin dehşetiyle korkarak mı okuyacaktım?
neyse ki beklediğim gibi olmadı. 572 sayfanın 500 sayfası boyunca bitmek bilmeyen bir cinsellik ve kadının kitap boyunca süren yakıcı aşk özlemini okudum. erkeğin psikolojisini çözmeye çalışmak da bir o kadar gizemli ve ilginçti. kadının son kertede adama attığı beklenmedik güzel tekmeyle içimin yağları eridi.
peki zaman kaybı mıydı? pek sayılmaz. okumam gerekli miydi? okumasam da pek bir şey kaybetmezdim.
bir üçlemeymiş bu roman. birincisinin sonu diğer ikisini almayı gerekli kılacak şekilde bir yarım kalmışlıkla bitirilmiş ama ben alıp okumayı düşünmüyorum. bunun yerine daha okunmaya değer kitaplarım bekliyor çünkü. filmleri çıkmış onları bir ara izlerim artık..
Grinin Elli Tonu, Karanlığın Elli Tonu ve Özgürlüğün Elli Tonu serisini Pegasus Yayınları etkinliği için okudum. Konu belli kapakta yazdığı gibi. Seri olduğu ve konu devam ettiği için üçünü birden yorumlayacağım. Birincisi okurken kendimi reklam seyrediyor gibi hissettim. Her şey marka idi. Bir paragrafta 5- 6 kere Converse ayakkabılarım. Her paragrafta Audi SUV , A3, A8. "Kodak makinemi aldım, Kodak filmimi taktım." gibi marka kullanılmadan kurulmuş cümle yok gibi. Bu da çok rahatsız edici. Çoğu bölüm erotiklik sınırını aşıyor, bence bu kadarı gereksiz. Aşk - erotizm- porno sınırları iyi çizilmeli. Marka reklamları abartıldığı gibi erotizm de abartılmış. Bir Barbara Cartland, Beyaz Dizi, Daniella Stell tadı yok. 25 senedir aşk romanı okumadığım için yeni yazarları bilmiyorum :( Psikolojik tahliller yapılmaya çalışılmış ama oda yeterli değil, çok yüzeysel. Başından sonu belli polisiye romanlar gibi. Sayfa sayısını çoğaltmak için gereksiz uzun tasvirler yapılmış ; şifoniyerin çekmecesinin kulpuna kadar anlatmış. Oyun odasına her girdiğinde odanın detaylarını anlatarak hikaye gereksiz uzatılmış. Devamlı olarak zenginlik vurgusu var , zenginlik abartısından olaylara adapte olamıyorsunuz. Bir de " Son Söz " diye bir bölüm eklenmiş ; kitabın yarısı neredeyse bayağı uzun bir son söz ve ilk kitabın yarısı tekrarlanmış. Bu zamana kadar okumamakla hiç bir şey kaybetmemişim, Pegasus yayınları etkinliği olmasaydı ve arkadaşım okumam için göndermeseydi kesinlikle alıp okumazdım. Genede merak edenler , okumak isteyenler okuyabilir.
Aslında çok eleştiri almış bir seriyi ne kadar çok beğenerek okuduğumu nasıl tarif ederim bilmiyorum ama elimden geleni yapacağım. İlk üç kitabı severek okudum fakat eleştirilerin aksine beni en çok etkileyen yazarın " Grey " kitabı oldu. Nedenini bilmeden kendime çok yakın hissettim Christian'ı. Neredeyse onun kalbinden ve beyninden geçen her şeyi okudukça hissettim ve yaşadım denebilir. Özellikle psikolojisinin derinlerine indikçe , yaptığı her şeyin bir nedeni olduğunu gördükçe daha çok etkilendim ve sımsıkı bağlandım . . . !
Yazarı da ayrıca taktir ediyorum. Marquis de Sade'nin kitap incelemelerinde de yazdığım gibi ; toplumun dışladığı , görmezden geldiği veya tabulaştırdığı konuları cesaretle yazanları her zaman çok daha fazla sevmişimdir , hep daha fazla sempatiyle yaklaşmışımdır . Azınlıklara karşı , dışlananlara karşı , toplumun " Anormal " kabul ettiği her şey benim ve benim gibi hissedenler için hep daha samimi ve içten olmuştur ; BDSM'de buna dahil . . . !
Aslında hepimiz biliyoruz ki ; bir çok kişi toplumdan dışlanma korkusuyla sevdiği şeyleri itiraf edemiyor sadece . Hatta kişiler çoğu zaman kendisine bile itiraf edemiyor bunları. Elbette sevenler olduğu gibi nefret edenler de vardır ama bence çoğunluk bu şekilde saklıyor . . .
Toparlayacak olursam ; herkes nasıl yorumlar yaparsa yapsın , ben bayılarak , severek ve her kelimesini yaşayarak okudum . Sadece " Karanlık " kitabı kaldı en kısa sürede o kitapta elime geçer de okurum diye sabırsızlıkla bekliyorum . . . . ! ! !