Kadınlar Mektebi Kitap Bilgileri
Yazar: Molière
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 50 dk.
Sayfa Sayısı: 100
Basım Tarihi: Mart 2024
İlk Yayın Tarihi: 1662
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
ISBN: 9786053601852
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Kadınlar Mektebi Kitap Tanıtımı
Molière [Jean-Baptiste Poquelin] (1622-1673): Clermont Koleji'nde Latin ve Yunan dili ve edebiyatı dersleri aldı. Hukuk öğrenimi yaptı, bir süre sonra barodan ayrıldı. Oyunlarında insan gerçekliğini hayranlık verici bir derinlikle sergiledi. Yazdığı pek çok büyük komedya ile tanınan yazar, tiyatroda trup yöneticisi ve oyuncu olarak da çalıştı.
Kadınlar Mektebi Molière'in ilk büyük komedisidir.
Yazar bu eserinde kadın erkek ilişkileri, eş seçimi ve evlilik, aşk ve gençlik konularını ele almış, sahne hayatının en büyük başarılarından birini kazanmıştır.
(Tanıtım Bülteninden)
Kadınlar Mektebi Kitaptan Alıntılar
1. "İnsan ararken çok defa istemediği şeyleri de bulurmuş."
2. "Eli kalem tutan kadın, gereğinden fazlasını bilir."
3. ""O kadar dertliyim ki ne yapacağımı bilemiyorum""
4. ""Ahmak bir kadın bile, erkeklerin en akıllısından daha çok şey bilirmiş""
5. "Haberiniz olsun, bir kalbi yaraladınız ve bu kalp bugün sizden şikayetçi."
6. "Eli kalem tutan kadın, gereğinden fazlasını bilir."
7. ""Kalbim öyle temiz bir aşkla yanıyor ki, ona kötülük etmektense ölmeyi tercih ederim""
8. ""Sevmek ne garip şey""
9. "... Kıskançlık öyle bir şeydir ki... İnsanın kafasına girdi mi, aklını fikrini perişan eder..."
10. ""Fakat sevdiğini kaybetmek insana çok acı geliyor""
11. "Siz ne derseniz deyin, iş olacağına varır."
12. ""İnsanı hayran edecek bir cazibesi var; öyle cana yakın, öyle tatlı ki, hiçbir kalbin dayanmasına imkan yok""
13. "Ahmak bir kadın bile erkeklerin en akıllısından daha çok şey bilirmiş."
14. "Haberiniz olsun, bir kalbi yaraladınız ve bu kalp bugün sizden şikayetçi."
15. ""Tekrar ediyorum mirim, boynuz takmak gerçekte abartılmış sıradan bir olaydır""
Kadınlar Mektebi Kitap İncelemeleri
Molière’nin
adlı eseri, kadınlara güvenmeyen
adında bir adamın ibretlik hikayesini anlatıyor.
, ileride aldatılmamak için şeytanın bile aklına gelmeyecek bir plan yapıyor.
, küçük yaşta evlat edindiği
’i, gözlerden uzak ve cahil bir şekilde yetiştirip, büyüyünce kendisiyle evlenmeyi düşünen sinsi bir adam.
her ne kadar saf ve cahil yetiştirilmiş bir genç kız olsa da aslında hem zeki hem de duygusal bir kızdır. Gönlünü
adında genç bir delikanlıya kaptırmıştır. Bunu öğrenen
bu aşkı engellemek için her türlü hileli yola başvurur lakin gençlerin gönlü çoktan birbirine düşmüştür bir kere. Kitabı okumamış arkadaşların heyecanını azaltmamak için bu kadar spoiler yeterli sanırım :)
, kadınları küçümseyen, onları baskılayan, birey yerine bir eşya gibi gören anlayışı
'nin gözünden hicvetmektedir. İnsanları sevmek, anlamak ve onlara güvenmek gerekir. Kitap boyunca çok güldüm ama bir o kadar da düşündüm. Özellikle “
” fikri bugünün dünyasında bile çok tanıdık bir durum.
Kısacası
; hem eğlenceli hem de düşündürücü, mizahla toplumsal eleştiriyi harmanlayan çok keyifli bir eser. Benim için “Dünya Klasiklerine devam” dedirten bir kitaptı. Okumayan kalmasın derim!
Kitaba
Puan veriyorum..
Bu güzel oyun temel olarak,kahramanımız Arnolphe'nin küçük yaşta köylü ve yaşlı bir kadının elinden ''sözüm ona''yetiştirmek için alıp büyüttüğü aslında asıl amacının, zamanı gelince kendine eş yapacağı güzeller güzeli Agnes ile yapmayı planladığı evliliğe dayanıyor.
Kahramanımız boynuzlanma korkusu ve Agnes'i avucunda tutabilme kaygısıyla sürekli olarak ona ,cahilliği övüp,eli kalem tutan,sanat,şiir seven,danslara giden,kitaplar okuyan yani genel olarak kültürlü kadınların ne kadar günahkar ve namussuz olduklarından gem vurmakta.
Oysa ki,kahramanımız alttan alta bu kültürlü kadınlara imrenmektedir,ancak tabiatında bulunan bazı komplekslerden dolayı kadınlara hiç güvenmemektedir ve bu güvensizliğin dışa vurumu,güzeli, günah çamuru ile sıvaması oluyor.
Kahramanımızın bir diğer sıkıntısı ise yaşı,kendisi kırklı yaşlarında olduğundan genç ve güzeller güzeli Agnes'e ayak uyduramayacağını düşünüyor,bu aralarındaki yaş farkı da kahramanımızın ruh ve düşünce durumunda türlü türlü,entrikaların,boynuzlanmaların ,kandırılmaların olduğu bozukluklarına yol açıyor..
Ben şahsen tiyatro okumayı çok severim ve Molière okumakta inanılmaz keyifli,eğlenceli.
Ne diyor Edip Cansever;
''Tiyatrolar ki benim en sevdiğim boşluklarımdır''
Güzel düşünün,iyi kalın.... Namaste.
Moliere ve eğlenceli bir sahne oyunu ile birlikteyiz.
Despot, ahlak numunesi bir erkek, kadınlara bakış açısı ve olayların kontrolden çıkması diye -ipucu vermeden- özetleyebilirim. Sesli güldüğüm o kadar çok yer vardı ki. :) Daha önceden “Cimri” oyununu da okumuş çok beğenmiştim.
Yazar birtakım yenilikler denerken çağında yaşadığı baskı..Her çağda, dönemde, devirde olan şeyler..Yenilikçiler hep baskılanır. Farklı görüşlere kapımız hep kapalıdır. Biri azıcık farklı bir şeyler söylesin hemen savunmaya geçer, vazgeçirmeye çalışırız. Halbuki dinlemek diye bir erdem de bulunur insan tabiatında. Açık olmak lazım yeni düşüncelere, o kapıyı açmak lazım..
Kitapta eğlenceli unsurlar vardı tabi ki benim yazdığım kişisel görüşler kadar sıkıcı değildi. :) Zaten D vitamini canım güneşim eşliğinde bankta bir solukta okundu ve bitti.
Cimri’nin tiyatro gösterisini izlemeyi malum durum nedeniyle ertelemiştim. Şimdi aynısı Kadınlar Mektebi için de geçerli. En kısa zamanda izleyebilmek dileğim...
Bir detay; Fransa’da 1960’lı yıllarda evli kişiler için uygulanan bir* uygulama Türkiye’de yakın zamanda uygulanmaya başlandı, bu durum dikkatimi çekti. (paylaşmadan duramam :) )
Bir diğer detay; erkek karakterin kadına yönelik tavrı çağında yadırganmış halen de yadırganıyor, bu konuda yorum yapamıyorum, bu kısmı düşündürücü.
Sizlere iyi okumalar diliyorum.
Moliere... İlk defa okudum.Hatta önsözü okur okumaz hemen BKM sayfasına girip diğer kitaplarına göz atıp, listeme ekledim diyebilirim.Ele aldığı konular beni fazlasıyla cezbetti.Fazla spoi içermeden bir kaç cümle ile bu tiyatro eserinden bahsetmek istiyorum.Eserde Adolphe adlı adamın eline kalem alan kendini geliştiren kadınların her daim erkekleri hatta herkesi aldatabilecegi korkusundan otüru ileride evleneceği kisiyi de kendi cizdiği bir profilde yetistirip kendisine eş yaparak, mutlu bir evlilik yürutebilecegini; diger kocalar gibi aldatilmayacagını dusünerek küçük yaşlarda yanına alıp, manastırda gozlerden ırak diyebileceğimiz tabirle yetiştirdiği bir kız çocuğuna olan aşkını ve işlerin planladığının tersine kaderde yazıldığı şekilde gerçekleşmesi sahnelenmiştir.Toplum yaşamında kadının yeri, görevleri neler olmalı, bir kadın hayatını nasıl yaşamalı buna dair bir bakış açısı sergilenmiş.
Eseri okurken kendinizi bir tiyatro salonunda oturup sahnede oynatılan oyunu izlerken hayal edebilir ya da kendiniz de oyunun içindeymiş gibi hayal edebilirsiniz.Boyle yaparsanız çok fazla zevk alacağınıza inanıyorum.Zaten kaleme alınmış ve sahneye uyarlanmış bu çalışma günümüzde hala daha gelişım sağlayamamış yerleşim yerlerinde varlığını sürdürmekte olan Arnolphe örneği ile dolu.Gelisimin ayrım gözetmeksizin bireysel bir ihtiyaç olduğunu algılamayan bir toplum oldukça bir tarafın mutsuzluğu git gide artacak ve bugün mücadele ettiğimiz bir çok sorun üzerinden yıllar geçse de bizimle birlikte büyümeye devam edecek. Benden bu kadar keyifli okumalar dilerim:)
Selam kitap dostlarım.size güzel bir klasikle geldim.bir çay iciminde bitecek türden.
#okudumbitti
#okuhayaletveyaşa
#moliere
#kadınlarmektebi
Moliere ,Kırk yaşını geçen Arnolphe, evleneceği kadının namus ve sadakatinden emin olmak ister.
Bu amaçla himayesine aldığı Agnres’i, tam bir bilgisizlik içinde yetiştirir.
Oysa Agnres, Arnolphe’un dostlarından Horace’a görür görmez âşık olur, genç adam da Agnres’in güzelliğine ilgisiz kalmaz.
Oyun, Horace ile Agnes’in buluşup kaçmak için hazırladıkları dalaverelerle sürüp gider.
Hem aksilikler, hem de Arnolphe’un gerçek niyetini bilmeden ona sırlarını açan Horace’ın saflığı yüzünden, bütün hazırlıklar boşa çıkar.
Sonunda Arnolphe tam Agnes ile Horace’ı ayıracakken, Agnres’in Enrique adlı bir adamın kızı olduğu ve adamın Amerika’dan sırf kızını arkadaşı Oronte’un oğlu Horace ile evlendirmek için döndüğü öğrenilir.
Oyunun konusu yeni değildir.
Büyük kısmı Boccaccio’dan, Straparole’nin Le Piacevoli Notti (Şaka Dolu Geceler) ve Scarron’un La Pracaution inutile (Gereksiz Tedbir) adlı eserlerinden alınmadır, hatta Moliere aynı konuyu daha önce Kocalar Mektebi’nde de (L’ Ecole des Maris) işlemişti.
Ancak Kadınlar Mektebindeki karakter incelemeleri ötekiyle kıyaslanamayacak kadar zengindir.
Bu oyunla, fransız sahnelerinde ilk defa bir komedinin derin ahlâk meselelerine el attığı