İnsandan Kaçan Kitap Bilgileri
Yazar: Molière
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 43 dk.
Sayfa Sayısı: 96
Basım Tarihi: Kasım 2013
İlk Yayın Tarihi: 1933
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
ISBN: 9786053609810
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
İnsandan Kaçan Kitap Tanıtımı
Klasik Fransız komedyasının kurucusu kabul edilen Molière, tiyatroda trup yöneticisi ve oyuncu olarak da çalıştı. 1666 yılında Palais-Royal’de sahnelenen İnsandan Kaçan isimli oyun, Molière’in toplum ve birey arasındaki ilişkiyi en derinlikli şekilde işlediği oyunudur. Yazar, bu eserinde XIV. Louis dönemi Fransa’sında saray ile kent arasındaki ilişkileri işlerken, sarayın kıymet verdiği yalancı kibarlıkları, dalkavuklukları ve adalet düzenini acımasızca eleştirir. Cesaret, dürüstlük gibi erdemlere sahip, bir “insandan kaçan” olarak Alceste, bazı eleştirmenlerce tiyatro tarihinin en önemli karakterlerden biridir.
İnsandan Kaçan Kitaptan Alıntılar
1. "İçinde yaşadığımız yüzyılda yaman bir ahlâksızlık var.."
2. "“Kötü yüreklerde yerim olsun istemiyorum artık..”"
3. "Kötü yüreklerde yerim olsun istemiyorum artık."
4. ""Herkese değer vermek, değer vermemektir..""
5. ""Kötü yürekler de yerim olsun istemiyorum artık""
6. ""Gönül kimi severse, güzel odur""
7. ""Binbir yeteneği de olsa, herkes zayıf yanını görür insanın""
8. ""Umutsuzum, umutlarla dolu iken""
9. ""Hıncım herkese, tiksiniyorum tüm insanlardan""
10. ""Dünya üzerinde sapa bi yer arıyorum. Şerefli insanın özgürlüğünün bulunduğu bi yer""
11. ""Gürültü patırdı etmeden, buralardan gitmeli. Hem de hoşça kalın bile demeden""
12. ""Kendimde, beni dinleyecek yürek nerede?""
13. ""İnsan ne kadar çok severse, o kadar az övmeli sevdiğini""
14. ""Başkalarının işlerine daha az karışırsanız, kendi işlerinizle daha çok uğraşırsanız iyi edersiniz""
15. "Gönül bu, kimi zaman bilmeden sever,
Kimi zaman seviyor sanır, sevmeden."
İnsandan Kaçan Kitap İncelemeleri
bu eserinde, doğruyu söylemekten asla taviz vermeyen bu yüzden çevresiyle sürekli papaz olan
’in başına gelenleri mizahi bir dille anlatıyor.
, ikiyüzlü insanlara, yapmacık tavırlara ve maskeli insanlara fena halde ayar olan bir karakterdir. Kısaca, “
” kafasının 1600'ler versiyonudur :)
dobra ve dürüst bir adam olduğu için nezaket ve kibarlıkla dile getirilen en küçük bir yalan bile onu öfkelendirmeye yetiyor. İkircikli tavırları, sahte tebessümleri, boş muhabbetleri sevmiyor. Günümüzde yaşasa belki de arkadaş olabilirdik :) ama ne yazık ki sevdiği hatun da dahil olmak üzere çevresindeki tüm insanlar tam tersi karakterdeler. Gönlünü kaptırdığı hatun,
, tam bir laf cambazı olup herkese mavi boncuk dağıtarak gülümseyen ama arkalarından konuşan bir karakterdir. Kısacası
’nin nefret ettiği her şey sevdiği kadın
'de ziyadesiyle vardır. Dürüstlük elbette güzel ama dozunu kaçırınca ne yazık ki insanı yalnızlaştırabiliyor.
, hem ikiyüzlü insan ilişkilerini tiye alan hem de dürüst insan olmanın ne kadar zor ve insanı yalnızlaştırabileceğini gösteren bir eser. Ben okurken Molière'nin(Moli) diğer eserlerinde olduğu gibi hem bol bol güldüm, hem de hayatın bazı gerçeklerini düşündüm. Kısacası "
", mizahı bol ama mesajı da sağlam olan bir eserdir. Herkese eğlenceli okumalar diliyorum.
Kitaba
puan veriyorum..
Şu ana kadar okuduğum Moliere oyunlarından çok daha farklı bir yapıya sahipti bu oyun. Normalde Moliere oyunlarında komedi bir araç olarak kullanılır ve bununla okuyucunun/izleyicinin düşündürülmesi esas alınır. Ama bu oyunda o komedi unsuru yok denecek bir seviyeye çekilmiş ve ağır bir eleştiri tercih edilmişti. Bu eleştiriden de saraydan tutun halka kadar herkes nasibini almıştı. Oyunun ana karakteri Alceste katıksız dürüstlüğünün verdiği cesaretle hiç sakınmadan yanlış olan her şeye değinirken diğer insanların onu adeta yalnızlığa itip dışlaması da toplumun esasında son derece iki yüzlü ve ilkel olduğunu gösterir gibiydi. Taktıkları maskelerin aslında ne kadar iğrenç olduğunu bilmiyorlardı.
Moliere siyaset, insanlar arası ilişki, sanat, romantizm ve daha birçok konuda Alceste aracılığıyla neredeyse acımasız bir şekilde eleştiriler yaparak çoğu zaman adeta bilerek görmezden geldiğimiz yerleri yüzümüze çarpmıştı sanki. Ki o dönemde böyle bir şey yazabilmesi de gerçekten takdir edilesi bir şey. Açıkçası oyunun çok daha uzun olmasını dilerdim. Ama böyle olsaydı da Moliere muhtemelen daha derine inmek zorunda kalacaktı ve bunun sonucunda bir sansüre uğrayacaktı. Moliere’in bu şekilde kısıtlanacağı düşüncesi gerçekten de çok acı verici. Çok daha özgürce yazsaydı oysa belki de ortaya bir başyapıt çıkaracaktı.
Moliere’in sivri diline şahit olduğumuz bir başka eser. Adalet, hak, hukuk konusunda tüm bildiklerinizi unutun ve Moliere’in adalete olan bakış açısını karakterler üzerinden nasıl yorumladığına bakın. Adalete kendi penceresinden bakanların adaletsizliğini nasıl yerden yere vurduğunu göreceksiniz. “Adalet benden yana, mahkeme ondan yana!” hicvi halen geçerliliğini koruyan bir tespit değil mi? Evet, halen öyle. Haklının değil, güçlünün korunduğu yardakçı bir adalet sistemin doğurduğu trajik sonuçlara yakinen şahit oluyoruz. Komedi sadece güldürü değildir. Moliere, Versailles Tuluatı’nda komedyanın tanımı şöyle yapıyor: “Komedyanın amacı, genellikle insanların eksikliklerini ortaya dökmektir, özellikle yaşanılan yüzyıl insanlarının eksiklerini.” Tıpkı Kemal Sunal filmlerinde olduğu gibi… İzlerken ağız dolusu güleriz; ama repliklerin alt notalarında mükemmel bir tariz yatar. Anlayanın kendine çokça pay çıkaracağı kıssadan hisse gibidir Kemal Sunal filmleri.
Tiyatro dünyasının en çok sevilen yazarı Moliere’i okuyun, kaybetmezsiniz; okumazsanız zaten kaybetmişsinizdir.
Alt notalarda verilen bütün iletileri anlayan, yorumlayan, sorgulayan bir seçkin okur kitlesinin oluşması dileğiyle, esen kalın.
,
Molière’in zekâ dolu diliyle kaleme aldığı, zaman zaman güldüren ama daha çok düşündüren bir tiyatro klasiği. 17. yüzyılda yazılmış olmasına rağmen, insan ilişkileri ve toplumsal ikiyüzlülük üzerine söyledikleri bugün bile geçerliliğini koruyor.
Eserin başkahramanı Alceste, doğruluğu ve dürüstlüğü hayatının merkezine koymuş, toplumun sahtekârlığından bunalmış bir adam. Yalana, ikiyüzlülüğe, dalkavukluğa tahammülü yok. Ancak ne ironiktir ki, kendisi tam da bu yapay dünyanın içindeki en yüzeysel kişilerden biri olan Célimène’e âşık. Bu çatışma, hem karakterin iç dünyasını hem de toplumla olan ilişkisini ustaca sorgulatıyor.
Molière, bu eserde ahlak, samimiyet, sosyal ilişkiler ve aşk gibi evrensel temaları hicivle harmanlayarak sahneye taşıyor. Alceste’in doğruluk takıntısı, bir yandan haklılık barındırırken, öte yandan aşırılığıyla kendisi de toplumun dışına itilen biri hâline geliyor.
İnsandan Kaçan, bize şu soruları sorduruyor:
– Gerçekten dürüst bir insan toplumda var olabilir mi?
– Toplumla uyumlu olmak mı önemlidir, doğruyu söylemek mi?
– Ve en çarpıcı olanı: Doğruluk bazen kibirle mi karışır?
Tiyatro eserlerini seviyorsanız, klasiklerin ruhunu anlamak istiyorsanız ve insan ilişkileri üzerine düşündüren metinler hoşunuza gidiyorsa, mutlaka okunması gereken bir kitap.
Siz Alceste’in yerinde olsaydınız, insanlardan kaçmayı mı tercih ederdiniz, yoksa uyum sağlamaya mı çalışırdınız?
Son olarak bu güzide eseri kitaplığıma kazandıran
'e teşekkür ederim
Moliére oyunları arasında nisbətən daha fərqli olan "İnsandan kaçan" kitabı haqqında bir neçə fikrimi bildirmək istərdim.
Yazıçımız bu oyunda elə bir mövzuya toxunub ki, həmin problem indiki zamanda da çox qlobal olan bir problemdir. Alceste adlı baş obrazımız cəmiyyətdən uzaqlaşmaq istəyən, insanların səmimi olmayan davranışlarına, yalanlarına zərrə qədər dözümü qalmayan dürüst, açıqürəkli bir insandır. Ətrafındakı insanlara daim dürüst olduğu, fikirlərini açıq bir şəkildə, olduğu kimi ifadə etdiyi üçün bir çox problemlə mübarizə aparmaq məcburiyyətində qalır. Alceste hər kəsə nifrət etmir, dürüst, ağıllı, cəsarətli, səmimi olan insanları sevir. Qaçıb uzaqlaşmaq istədiyi insanlar bu keyfiyyətlərə sahib olmayanlar idi. Hər kəsin tərifləndiyi o dövrdə ona edilən tərif də səmimi gəlmir.
"Herkes övülüyor günümüzde,
Günümüz modası, şaşılacak bir şey yok bunda.
Herkes büyük değerlerle bezenmiş,
Övülmek artık bir erdem değil."
İnsanlardan qaçıb getmək mümkündür? Hara qədər qaçmaq olar ki? Təbii ki, hər insan eyni deyil, amma bu da bir həqiqətdir ki, indiki zamanda heç tərifə layiq olmayan insanlar yaltaqlıq uğruna təriflənirlər. Bizimlə xoş rəftar edib, daha sonra isə arxamızdan demədiyini buraxmayanları da hər birimiz əminəm ki, görmüşük.
"Herkese değer vermek, değer vermemektir."
☆ Xoş mütaliələr. ☆