Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Zeytindağı - Falih Rıfkı Atay | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Zeytindağı Kitap Bilgileri


Yazar: Falih Rıfkı Atay
Tahmini Okuma Süresi: 5 sa. 26 dk.
Sayfa Sayısı: 192
Basım Tarihi: Eylül 2011
İlk Yayın Tarihi: 1932
Yayınevi: Pozitif Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9786055514051
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Zeytindağı Kitap Tanıtımı


Zeytindağı, insanın kanını donduran tarihi bir süreci "bir imparatorluğun çöküşünü" o zamana göre en duru Türkçeyle karşımıza getiriyor. Kitapta Mehmetçiğin Yemen'de, Aden'de, Kanal'da, Gazze'de, Arap Çölleri'nde nasıl kırıldığını, yenilgiden sonra bir vagon dolusu "mecidiye altınını" nasıl bıraktığımızı hayretler içerisinde okuyacaksınız. 



Cemal Paşa'nın emir subayı olarak, o günlerde en yakınında olan Falih Rıfkı, Zeytindağı kitabıyla tarihimize bir ibret belgesi bırakırken, her biri destan olabilecek, askerin günlükleri ve adeta kumar masasında kaybedilen Ahmetlerin, Mehmetlerin hikayeleri tüylerinizi ürpertecek. 



Bu kitabı okumak adeta bir borçtur ve bir vazifedir. 

-Behçet Kemal Çağlar-



"...Falih Rıfkı'nın son eseri Zeytindağı, Cumhuriyet devri edebiyatının en büyük hâdiselerinden birini teşkil etti. Falih Rıfkı'nın bize hatırlattığı devir, Türk milletinin geçirdiği ve geçirebileceği felâket devirlerinin en facialısı, en dehşetlisi ve ruha en çok bezginlik verenidir. Eğer, muharririn keskin ve yüksek zekâsı bu devir üstüne berrak bir aydınlık gibi aksetmemiş olsaydı, biz ona doğru başımızı çevirip tekrar bakmak arzu ve cesaretini kendimizde bulamayacaktık." 

-Yakup Kadri Karaosmanoğlu-



"... Zeytindağı'nı seve seve okudum. Zaten başladıktan sonra bırakmak kabil değil. Bence bu yeni kitabında Falih Rıfkı'nın üslubu, öbür kitaplarından daha göz kamaştırıcıdır ve zannedersem en güzel haline vâsıl olmuştur. Zeytindağı, bugünkü Türkçe ile ne kadar kuvvetli anlatım yapılabileceğine sağlam bir delildir." 

-Nurullah Ataç-




Zeytindağı Kitaptan Alıntılar


1. ""1913'de bir Mustafa Kemal, yüzyıl sonrası için bile hayaldi, fantazi romanlarında bile yeri yoktu.""




2. "“Çabuk sever, çabuk inanır ve bağlanırdık.”"




3. "Arkadaşım Y.K. bahriye çatanası içinde Büyükada’ya giderken sordu:
-Paşam söyler misiniz, bu harbe niçin girdik?
-Aylık vermek için!
-Hazine tamtakırdı. Para bulabilmek için ya bir tarafa boyun eğmeli, ya öbür tarafla birleşmeli idik.
**** Kırtasiye ve maaş imparatorluğunun tarihi işte böyle biter."




4. "İstasyonda bir kadın durmuş, gelene geçene:
-Benim Ahmet’i gördünüz mü? diyor.
Hangi Ahmet’i yüz bin Ahmet’in hangisini?
Yırtık basmasının altından kolunu çıkararak, trenin gideceği yolun, İstanbul yolunun aksini gösteriyor:
-Bu tarafa gitmişti, diyor.
O tarafa? Aden’e mi, Medine’ye mi, Kanal’a mı, Sarıkamış’a mı, Bağdat’a mı?
Ahmet’ini buz mu, kum mu, su mu, iskorpit yarası mı, tifüs biti mi yedi? Eğer hepsinden kurtulmuşsa, Ahmet’ini görsen, ona da soracaksın
-Ahmet’imi gördün mü?
Hayır… Hiç birimiz Ahmet’ini görmedik. Fakat Ahmet’in her şeyi gördü. En alasından cehennemi gördü.
Anadolu Ahmet’ini soruyor.
Ahmet’i ne için harcadığımızı bir söyleyebilsek, onunla ne kazandığımızı bir anaya anlatabilsek, onu övündürecek bir haber verebilsek… Fakat biz Ahmet’i kumarda kaybettik!"




5. ""Dini bütün bir Müslümanım, demiştim. Öyleyim. Fakat Hristiyanlarda bir tek şeyi kıskandım: Kadına verilen itibar ve kıymeti!""




6. "Şimdi bir kere daha görüyorum ki, okuduğunu anlamak ne zormuş ve bu zorluğu bilebilen insanlar ne kadar azmış."




7. "“Şimdi bir kere daha görüyorum ki, okuduğunu anlamak ne zormuş ve bu zorluğu bilebilen insanlar ne kadar azmış.„"




8. "Sokak inlemektedir. Büsbütün aç, bir parça ağaç kışrı ve bir kuru portakal kabuğu bile bulamayan, karınları bağırsaklarının içine karışmış, sürüne sürüne kaldırım üstüne çıkan iskelet insan iskeletlerinin son iniltisini dinliyorduk.
-Cuâni… Cuâni…
Yanımızdan bir çöp arabası geçti, kenarından bir kol sarktığını gördüm. Belediye, ölü ve can çekişenleri topluyordu. Gün doğmadan sokağı susturmak lazımdı.
Yatağıma girdiğim zaman, içimin üzüntüsünü, elimi karnıma basarak dindirmek istiyordum."




9. "“Şöyle bağıranlar:
- Altın değer ormanlarımız işlemiyor.
- Paha biçilmez madenlerimiz toprak altında yatıyor.
- Dünya değer mahsullerimiz tekniksizlikten ölüyor.
Haksızsınız: Biz, ormanlarımızı, madenlerimizi, mahsullerimizi ve sanayimizi değil, biz Türk'ümüzü işletmiyoruz.„"




10. "“Kanuna güvenlik ve saygısı olmayan yerde zarar o kadar büyüktür ki, hiçbir fena kanun, memlekete o kadar ziyan vermez.„"




11. "Hiçbir vatan hizmeti, vatana yapılmış olan fenalığı mazur gösteremez."




12. "Bir gün Kurmay Başkanı bana demişti ki:
-Suriye’de bizim ne kadar temelsiz olduğumuzun en iyi misali nedir, bilir misiniz?
Yüzüne baktım.
-Şu sekiz yaşında çocuğun, korkudan bana selam duruşu!"




13. "“Suriye, Filistin ve Hicaz’da ‘Türk müsünüz?’ sorusunun birçok defalar cevabı ‘Estağfurullah’ idi. Bu kıtaları ne sömürgeleştirmiş ne de vatanlaştırmıştık.  Osmanlı İmparatorluğu buralarda, ücretsiz tarla ve sokak bekçisi idi.""




14. "İngiliz cephesinden at kaçırıp bize satan bedeviler, dönüşlerinde bizim atlarımızı çalıp İngilizlere satarlardı."




15. "Osmanlı İmparatorluğunda itibar, azınlığın imtiyazı olduğu için ve Türk unsuru imtiyazsız olduğu için herhangi bir Müslüman azınlığın çocuğu olmak, Türk olmaktan daha faydalı idi."





Zeytindağı Kitap İncelemeleri


§
"Falih Rıfkı Atay / Zeytindağı isimli eseri ile Suriye ve Kudüs'te Cemal Pasa' nın yaveri görevini icra ederken tanık olduğu bütün sıkıntılı hallerden detaylari ile bahsetmektedir. Görev süresince Halide Edip Adıvar ile de çalışma imkanı bulan gazeteci. Önceleri dilinin sıradan olması sebebiyle beni hayal kırıklığına uğramıştır. Sonlara doğru öykü olarak sunduğu bölümler tamamen düşüncelerimi değiştirmiştir.

Benim en etkilendigim kısımları, o zamanın insanının sahip oldugu entellektuel düzey ve üst bakışı olmustur. Devleti temsilen, mudafaa amacıyla gittiği görevi ve o sahiplenici tavır ile yaklaşırken, bir yandan da eleştiriyor olması; ne zıt günümüz insanının cahil yaklaşımına. Merhameti, sevgiyi, acıyı anlatıyor kaleminin ucundan akan mürekkep ile.

Son sözüm; muhteşem tarihimiz bize şu mesajı veriyor, geçmişteki hatalardan ders al.

Bizim gösterdiğimiz fedakarlıkları deneyimlemek istemezsiniz diyen Ahmetler, Mehmetler, İbrahimler'e kulak vermek zorundayız.

Tek yapmanız gereken yakın ve uzak tarihimize hakim olmak. Atalarımızın o günün koşullarında yapmış oldukları tercihleri ve sonuçlarını anlamaya çalışmak.
Bilgi günümüz insanının en önemli gücüdür.

Syf 172 : "Yemen'i hiç bilmiyorum, belki güneşi Şeria güneşinden daha sıcak, çölleri Hicaz çöllerinden daha kuru, daha nihayetsizdir.

Fakat bunun ne ehemmiyeti var?

Her tarafta bir neslin kahramanları var, kahramanlar için iklimler, düşmanlar, denizler ve karalar birdir."
§




Osmanlı imparatorluğunun 19. yüzyıl itibariyle içinde bulunduğu durumunu, mevcut İttihat ve Terakki döneminin yankılarını ve üç paşalar dönemi olarak bilinen paşalardan Bahriye Nazırı, Suriye Filistin Umum komutanı olarak görev yapan Cemal Paşa'nın kalem subaylığını yapan İstiklal Madalyası sahibi gazeteci Falih Rıfkı Atay'ın “bir imparatorluğun çöküşünü” duru Türkçe ile gözlemlerini aktaran eseridir. Eser dönemin içinde yaşanılan savaşları, buhranları Türk askerlerinin kötü durum ve şartlara rağmen kahramanlıklarını ve bir hiç uğruna kanla sulanmış toprakların nasıl elimizden çıktığını realist şekilde o dönemin gözleriyle ve hisleriyle gören Falih Rıfkı Atay'ın dile getirmesi o bedbaht ve acz durumda bile hala umut olduğuna inanan Mustafa Kemal'e dair kesitler sunan okuyana hüzün hissettiren muazzam bir eser. Bu esere dair Cumhuriyet şairlerinin fikirleri esere dair gerekli cevabı vermiştir.
“Edebiyatımızda böyle bir esere tesadüf ettiğim için bir Türk sıfatıyla ben iftihar ederim. Bir muharrir, bütün ömründe böyle bir kitap yazabilmişse, dünyaya beyhude gelmemiştir demektir.”
Hüseyin Cahit Yalçın

“Bu kitabı okumak adeta bir borçtur ve bir vazifedir.”
Behçet Kemal Çağlar

“Zeytindağı Cumhuriyet devri edebiyatının en büyük hadiselerinden biridir.”
Yakup Kadri Karaosmanoğlu




Bugün inceleme yazasım tuttu. Evet gelelim Zeytindağı'na. Bayadır okumak istediğim bir kitaptı ve zaten bu etkinlikte ilk sıraya da oturdum. Baya meraklısıyımdır böyle şeylerin neyse hadi bakalım kitap hakkında konuşmaya geçelim.

Falih Rıfkı Atay'ın subay olarak orduya alınmasıyla başlayan bir serüveni anlatıyor kitap. Kitapta İttihat ve Terakki'den söz ediliyor. Bildiğimiz üzere zaten Enver Paşa, Cemal Paşa ve Talat Paşa öne çıkan isimlerden. Falih Rıfkı Atay Cemal Paşa' nın karargahına alınır ve Cemal Paşa ile arası burada sıkılaşır. Falih Rıfkı'nın görüşleri Enver Paşa'nın görüşlerine terstir ve devlet Enver Paşa gibilerinden arınırsa sağlamlaşır düşüncesindedir. O zamanlarda şu düşünce vardı. "Türk milleti tek başına devlet yapamaz."
Çünkü o zamanlar bir Mustafa Kemal Atatürk yoktu. Hatta kitapta şöyle bir cümle vardı; 1913'de bir Mustafa Kemal, yüzyıl sonrası için bile hayaldi, fantazi romanlarında bile yeri yoktu.

"İttihatçı demek partinin anonim ve silik unsuru demektir. O zamanlar insanın üzerine yapışan damga 'adam' sözü idi. Cemal Paşa'nın adamı, Enver Paşa'nın adamı, Talat Paşa'nın adamı... Kendi kendinin adamı kimdi bilmiyorum. "

Yazarın hayatını biraz araştırınca önceden iyi bir İttihatçı olmasına rağmen Enver Paşayı, Cemal Paşayı ve Talat Paşayı tanıyınca İttihat ve Terakki konusunda fikirlerinin değiştiğini öğrendim.




KİTABI TANIYALIM

Zeytindağı, Falih Rıfkı Atay’ın 1932 yılında yayımlanan anı kitabı. Cumhuriyet dönemi edebiyatının en önemli eserleri arasında sayılmaktadır.

Falih Rıfkı Atay, I. Dünya Savaşı başladığında yedek subay olarak orduya alınır ve Filistin Cephesi’ne gönderilir. Cemal Paşa’nın yaveri olarak görevlendirilir. Karargâhları Zeytindağı diye bilinen, Kudüs’e hakim bir tepededir. Kitap ismini bu tepeden alır.

Dört yıl bu görevde kalır. Yazdıklarının büyük çoğunluğu buradaki anılarıdır. Kendi anıları dışında Osmanlı subaylarının mektuplarına da kitabında yer vermiştir.

YORUM VE GÖRÜŞLERİM

Osmanlı’yı hep fetheden, savaş kazanan, muzaffer bir güç olarak tanıdık. Ancak bu son döneminde Osmanlı; Batı’nın deyimiyle hasta adam, ölüm döşeğindeydi. İşte kitapta yıkımın eşiğindeki koskoca imparatorluktan geriye kalanları görüyoruz.

Özellikle Arapların isyanı Osmanlı’nın en çok canını yakan olaydır. Çünkü Osmanlı din kardeşi gördüğü bu insanları himayesi altına almış ve asırlarca huzur içinde yaşamalarını sağlamıştır. Binlerce Anadolu çocuğu Filistin’e, Yemen’e, Hicaz’a savaşmak için gitmiş, bir daha geri dönememiştir. Kızgın çöl kumlarına gömülmüş, mezar taşları bile olmamıştır…

Osmanlı’nın son dönemine ve Filistin Cephesi’nde yaşananlara tanıklık etmek istiyorsanız, bu kitabı mutlaka okuyun.







"İstasyonda bir kadın durmuş, gelen geçene;

- Benim Ahmed'i gördünüz mü? diyor.

Hangi Ahmed'i yüz bin Ahmed'in hangisini?

Yırtık basmasının altından kolunu çıkrarak, trenin gideceği yolun İstanbul yolunun aksini gösteriyor:

- Bu tarafa gitmişti, diyor

O tarafa? Aden'e mi Medine'ye mi Kanal'a mı Sarıkamış' a mı Bağdat'a mı?

Ahmed'ini buz mu kum mu su mu skorpit yarası mı tifüs biti mi yedi? Eğer hepsinden kurtulmuşsa, Ahmed'ini görsen ona da soracaksın:

- Ahmed'imi gördün mü?

Hayır...Hiç birimiz Ahmed'ini görmedik. Fakat Ahmed'in her şeyi gördü. En alasından cehennemi gördü."

Falih Rıfkı Atay İttihat Terakki'nin üç paşalarından (Enver, Talat,Cemal) Cemal Paşa'nın yanında Suriye-Hicaz-Filistin cephelerinde bulunması sonucu gözlemlerini anı niteliğinde oluşturmuştur.

Kişisel hırsa kapılıp imparatorluğun durumunu göz önünde bulundurmayıp savaş kararı alan "üç paşanın" bu kararları sonrasında cephelerde yaşanan kayıpları, kıyımları gerçekçi bir şekilde aktarmıştır. Yazarın gazatecilik yönünün eserin belge niteliği taşımasına katkı sağlıyor.

"Ahmed'i ne için harcadığımızı bir söyleyebilsek, onunla ne kazandığımızı bir anaya anlatabilsek, onu övündürecek bir haber verebilsek... Fakat biz Ahmed'i kumarda kaybettik!"

Teşekkürler Falih Rıfkı Atay.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: