Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Zeki Tez Alıntıları & En Çok Okunan Sözleri

Zeki Tez En Beğenilen Sözleri



1. "Kanın 'sıcak' olması yaşamın kendisiyle ilgilidir, çünkü ölüm bedenin soğumasıyla gerçekleşir."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



2. "İbn-i Sina'nın Kitab el-Kanun fi't Tıbb (Tıp Kanunu) adlı yapıtı çok ünlenmiş ve Batı'da yüzyıllar boyu ders kitabı olarak okutulmuştur."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



3. "Birkaç sıradışı olay dışında 19.yüzyıla kadar hemen hemen bütün Osmanlı padişahları, aşırı beslenmeden ve proteini bol yemeklerden kaynaklanan gut ve benzeri hastalıklara yakalanarak ölmüşlerdir."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



4. "Avrupalılar, "Tıbbı Hippokrates yarattı, ölmüştü; Galenos diriltti, dağınık durumdaydı; el-Razi toparladı; ama eksiklerini İbn-i Sina tamamladı" derler."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



5. "Batı dünyasının akupunkturla tanışması 1971'de olmuştur. Bugün bütün dünyada tıp fakülteleri programına alınmaya başlanan akupunktur, Çing Hanedanı zamanında Çin'de Batı tarzı tıp eğitiminin yerleştirilmesi başlamasıyla 1822'de öğrenim programından kaldırılmış ve Çan Kay-Şek 1922'de Çin'de akupunktur uygulamasını yasaklamıştı."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



6. "“Bu dizinin ilginç yanı, 5. terimden sonraki ardışık terimlerin oranlarının altın orana çok yakın olmaları 12. terim olan 144’ten sonraki bütün ardışık terimlerin oranlarının ise sürekli olarak 1,61803... olarak çıkmasıdır.”"


- Matematiğin Kültürel Tarihi



7. "Günümüz Batılı bilim adamlarının akupunktur konusundaki açıklamaları, akupunktur noktalarına batırılan iğnelerin sinir sistemini uyararak morfine benzer bir maddenin salgılanmasını sağladığı, bu salgıların ağrı sinyallerinin önünü kestiği ve bağışıklık ve dolaşım sistemi gibi dinamik sistemleri etkileyen nörotransmiter ve nörohormonları tetiklediği şeklindedir."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



8. "“Farmasi” sözcüğünün kökeni, genelde Yunanca “pharmakon” (hem ilaç hem de zehir anlamına gelir ve ilaçla zehir arasındaki ince sınırı işaret eder) sözcüğüne yakıştırılır."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



9. "Galenoscular hastalığın zıddıyla tedavisini öngörürlerken, Paracelsuscular, daha çok halk hekimliğine yöneliktiler ve bir hastalığı, benzeriyle tedaviyi öngörüyorlardı."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



10. "Yapılan saç analizinde yüksek oranda kurşuna rastlanmış olan ünlü besteci Ludwig van Beethoven'ın da kurşun zehirlenmesinden öldüğü anlaşılmış olup, bu durum onun geç dönemlerde karşılaştığı sağırlığını ve daha birçok sağlık sorununu açıklar niteliktedir."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



11. "Yiyecekleri tatlandırma görevini, önceleri bal üstlenmişti. Bir çeşit Arap baharatı olarak görülen şeker ise özellikle İtalya ve İspanya’da yalnızca eczanelerde bulunuyordu."


- Lezzetin Tarihi



12. "“Eski Yunan ve Roma çağında tek sayılar ‘eril’, çift sayılar ise ‘dişil’ olarak nitelenmekteydi.”"


- Matematiğin Kültürel Tarihi



13. "Mezopotamya'da hekimlerin, aynı zamanda rahip oldukları görülmektedir. Mısır'da dinsel görevle tedavi yöntemleri arasında yakın ilişki vardı."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



14. "["Dosis facit venemum": "Zehiri, miktar doğurur!"]."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



15. "Paris'teki Louvre Müzesi'nde bulunan, Sümer Kralı I. Gudea'nın (yön. İÖ 2275-2260) taş kabartmasında yer alan bir içki kadehi üzerindeki birbirine sarılmış halde ve içkiye zehirini boşaltan iki yılan, sağlık tanrısı Ningizzida'yı temsil etmekte olup, hekimlik mesleğinin amblemine esin kaynağı olmuştur."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



16. "Verem için gönlünü şen tutmaktan daha iyi bir ilaç yoktur"


- Tıbbın Gizemli Tarihi



17. "Lavanta çiçeği, güvelere karşı korumak için yün ve keten giysilerin arasına serpilirdi."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



18. "Trient Konsili’nden ortaya çıkan ve 1545-1563 döneminde uygulanan genel banyo ve yıkanma yasağı sonucunda Fransa’da insanlar, “kir kokusunu” örtmek üzere ivedi olarak esans kullanmaya yönlendirilmiş; bu arada misk ve ambere “antibakteriyel” niteliği bile yakıştırılmıştır. Parfümün zafer kazanmasıyla parfümcülük mesleği de bir daha birleşmemek üzere eczacılıktan kesin olarak ayrılmıştır. Bundan sonra da uçucu yağlar, artık ilaç olarak değil de yalnızca ve bilinçli şekilde koku maddesi olarak kullanılmıştır. Böylelikle de Ortaçağ’ın “balsam” kavramı yerine “parfüm” kavramı kullanılır olmuştur."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



19. "“Farmakoloji” sözcüğü, Yunanca özgün anlamı “zehir bilimi” demek olup 18. yüzyılda tıptan ayrı bir meslek olarak gelişmiştir."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



20. "Örneğin Yezidîler, yaprakları arasında Şeytanın saklandığına inandıklarından lâhana, marul ve ebegümeci yemezler."


- Lezzetin Tarihi



21. "Eski Türk topluluklarında büyücü ve otacı şamanların büyük çoğunluğu da kadınlardan oluşmakta olup, bitkisel tedavi araçlarını niteleyen 'kocakarı ilaçları' terimi de olasılıkla buradan kaynaklanmaktadır."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



22. "Ortaçağ İslâm sanatçıları nerede uygun çalışma olanakları bulmuşlarsa, kendi istekleriyle oraya göç etmişler, kimi zaman da istilalar nedeniyle zorunlu olarak yer değiştirerek kendilerini koruyup destekleyecek bir koruyucu patron aramışlardır"


- Süsleme ve Motifin Kültürel Tarihi



23. "Kehribar sürtme sonucu statik elektrikle yüklendiği ve elektriksel olaylarla ilişkilendirildiğinden... "elektrik" terimi bi bağlamda Yunanca kehribar anlamına gelen "elektra/elektrum/elektron" sözcüklerinden türemiştir."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



24. "Türkiye’de Cumhuriyet’in ilânından sonra 1933 Üniversite Reformu ile İstanbul’daki Eczacı Mektebi, önce Fen Fakültesi’ne ve tekrar Tıp Fakültesi’ne (1942) bağlı olarak çalışmıştır. 1960’ta Türkiye’nin ilk eczacılık fakültesi olan Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nin kuruluşuna kadar Türkiye’de eczacılık eğitimi yalnızca İstanbul Üniversitesi’ne bağlı olarak yapılmış ve 1962’de İstanbul’daki Eczacılık Okulu, Eczacılık Fakültesi’ne dönüştürülmüştür. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne bağlı Eczacılık Yüksek Okulu 1968 yılında açılmış ve 1971’de fakülteye dönüştürülerek Türkiye’nin üçüncü eczacılık fakültesi olmuştur."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



25. "“Pythagoras’ın adıyla anılan ünlü teorem, daha eski dönemlerin uygarlıklarında bilinmekteydi. Eski Mısır’da işini seven her marangoz, kenarlarının uzunluğu 3-4-5 olan her üçgenin bir dik üçgen olduğunu biliyordu. Daha sonra bu sayıların katları ve azkatları olan (6-8-10), (3/2-2-5/2), (3/4-1-5/4) gibi pratik dik üçgenler de tanındı. Bu teorem, Eukleides’in ünlü eserinin 1. cildinde 47. problem olarak yer alır. Rönesans sonrası Avrupa’sında ‘Marangoz Teoremi’ denmiş; Arap kültüründe kenarları üzerinde karelerin çizili olduğu ikizkenar dik üçgen şekli gelin koltuğunu andırdığı için ‘Gelin Teoremi’ diye adlandırılmış; bizde ise dik kenarları üzerinde karelerin çizili olduğu ikizkenar dik üçgen şekli eşeğin alnına, dik kenarlara bitişik kareler de kulaklarına benzetilerek bir zamanlar ‘Eşek Davası’ olarak öğretilmiştir.”"


- Matematiğin Kültürel Tarihi



26. "Osmanlı’da yemeklerde daha çok koyun ve kuzu eti tüketilirken sığır eti, pastırma yapımında kullanılıyordu. Pirinç, Osmanlı mutfağına 16. yüzyıl ikinci yarısında girmiştir."


- Lezzetin Tarihi



27. "“Batı felsefesinde eski Yunan filozofu Pythagoras, müziğin mucidi olarak kabul edilir.”"


- Matematiğin Kültürel Tarihi



28. "Halk arasında, "Git, derdini Marko Paşa'ya anlat!" deyişi ünlenmiştir. Efendi bir hekim olan Marko Paşa, herkesin derdini sabırla dinler ve onlara çare bulmaya çalışırdı."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



29. "Eski Çin tıbbına göre beslenme, mevsimlere uygun olmalıydı."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



30. "Bizans'ta müstakbel rahipleri, şeytana uyup da kadınlara yaklaşmasınlar diye hadım etme geleneği vardı."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



31. "“Doğa, matematiğin diliyle yazılmıştır.”"


- Matematiğin Kültürel Tarihi



32. "Doğan Kuban'a göre islam sanatı denebilecek tek sanat kolunun, hat sanatı olduğu iddia edilebilir."


- Süsleme ve Motifin Kültürel Tarihi



33. "Şarabına konulan arsenikle öldürüldüğü söylenen Fransa İmparatoru Napoléon Bonaparte da bulunmaktadır.."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



34. "“Yaşamının büyük bir bölümünü tutkulu bir kumarbaz olarak geçiren Cardano’nun zar ve kart oyunlarında sağlam kestirimler yapmanın yollarını anlattığı Liber de Iudo aleae (Zar Oyunları Üzerine Kitap)(1564) adlı yapıtı, olasılık kuramı üzerine ilk inceleme olup bir kumar elkitabı niteliğindeydi.”"


- Matematiğin Kültürel Tarihi



35. "Apollo'nun üç etkinlik alanı vardır: Müzik, kehanet ve sağaltım (tedavi). Bunlardan ilk ikisinde ses kullanılırken, tıp, sessiz bir sanattır."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



36. ""Hastanın en iyi hekimi, doğadır""


- Tıbbın Gizemli Tarihi



37. "“Bilinmesi gerekir ki geometri aklı aydınlatır ve kişinin zihnini doğru yola koyar. Bütün kanıtları çok açık ve düzenlidir. Geometrik düşünme yolu ile hataya düşmek pek az olasıdır; çünkü o, çok güzel sistemleştirilmiştir. Böylece sürekli olarak geometri ile uğraşan zihnin hataya düşmesi enderdir. Bu şekilde, geometriyi bilen kişinin aklı artar. Platon’un ‘Akademi’ adını verdiği okulun kapısında ‘Geometri bilmeyen girmesin!’ sözü yazılıydı.”"


- Matematiğin Kültürel Tarihi



38. "'Algo', eski Yunanca'da ağrı anlamına gelir ve günümüzde bu alanla ilgili bilim dalına algoloji (ağrıbilim) adı verilir."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



39. "“Fibonacci sayılarının doğada bu kadar sık olarak karşımıza çıkması bir rastlantı olmayıp çiçek, yaprak vb. oluşumunda doğanın, minimum enerji harcayarak maksimum etki yaratma şeklindeki iç dinamiği ile bağdaştırılmaktadır.”"


- Matematiğin Kültürel Tarihi



40. "“Matematik, çoğu yerde ‘bilimlerin kraliçesi’ diye (kralı diye değil!) nitelenir.”"


- Matematiğin Kültürel Tarihi



41. "“Pythagoras’a göre ‘evrenin başlangıcı ve özü, tamsayıdır’ , ‘evrende her şey bir ahenge, bir ölçüye, bir sayıya bağlıdır’.”"


- Matematiğin Kültürel Tarihi



42. "üzüm suyu bir kapta bekletilmeye alındığında ağzı kapatılmaz ve hava alabilmesi sağlanırsa önce alkol (şarap), ardından asetik asit (sirke) oluşur:"


- Lezzetin Tarihi



43. "Votka (< Rusça "voda": minik su > İng. “vodka”), patates, buğday, çavdar ya da darıdan yapılan bir içkidir. Her ne kadar Rusya, daha berrak votka üretimiyle ünlenmişse de, votkanın vatanı Polonya’dır."


- Lezzetin Tarihi



44. "Fiziksel ve duygusal açıdan sağlıklı olmak için Yin ve Yang'ın, birbiriyle dengede olması gerekir ve akupunkturun hastalıklı insanda bu dengeyi yeniden kurduğu kabul edilir"


- Tıbbın Gizemli Tarihi



45. "Romalı yazar Sextus Iulius Frontinus (~30-103), savaş hilelerine ilişkin Strategematon (Stratejiler) adlı kitabında, Kartacalı komutan Maharbal'ın, içine 'mandragora' özü kattığı şarap fıçılarının yer aldığı ordugâhını, savaşmakta olduğu Afrika kabilelerine terk etmek suretiyle onları yendiğini belirtir."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



46. "İÖ 7. yüzyıl Mezopotamya tıp metinlerinde çok yinelenen bir uyarı şöyledir: "Bilenler bilenlere anlatsın, bilmeyenlere değil!"."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



47. "Güzel koku, Hz. Muhammed’in en sevdiği şeylerden biriydi. Hz. Muhammed, dünya zevklerinin doruğu olarak “kadınların ve güzel kokuların” varlığından söz etmiştir."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



48. "İslâm dünyasında ilk eczane 8. yüzyılda Bağdat’ta, Avrupa’da ise ondan birkaç yüzyıl sonra Güney İtalya’da açılmıştır."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



49. "Tüm maddeler birer zehirdir, zehirli olmayan madde yoktur. Onu zehirsiz kılan şey, yalnızca düşük dozudur."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



50. "birkaç bin yıl önce bir Çinli savaşçı, bedeninin bir noktasındaki ağrının, başka bir noktadan ok yarası aldığında ortadan kalktığını söylemiştir. Akupunktur [< Lat. 'acur' (iğne) + 'punctura' (batırma, delme)], 2 bin 500 yılı aşkın geçmişin kuramlarına dayalı olup, içinden 'pneuma' ya da 'Qi' ('Tchi') adı verilen yaşamsal enerjinin (yaşam nefesi, yaşam gücü) dolaştığı 12 adet belirlenemeyen kanal üzerinde uzanan belirli sayıdaki düğüm noktalarında (akupunktur noktaları) deriye ince iğnelerin sokulmasına ilişkin işlemdir."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



51. ""Yarasını ben sardım, şifasını Tanrı verdi""


- Tıbbın Gizemli Tarihi



52. ""Kitaplara bakmaktan başka, yaşamında hiçbir şey yapmamış olan siz, nasıl olur da bana cerrahiyi öğretmeye kalkarsınız! Cerrahi, elle ve gözle öğrenilebilir. Sizin tüm bildiğiniz, koltuğunuzda rahatça otururken kafa ütülemektir"."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



53. "Fransa'da eczacıların ilaçlarına koydukları ve köken belirleyen etiketlerin içinde, eğer ilacın hammaddesinin Türkiye kökenli olduğu belirtilmişse, bu onun tedavi edici niteliğinin yeterli güvencesi sayılmaktaydı."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



54. "Güzel koku, Hz. Muhammed’in en sevdiği şeylerden biriydi. Hz. Muhammed, dünya zevklerinin doruğu olarak “kadınların ve güzel kokuların” varlığından söz etmiştir."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



55. "İslâm dünyasında ilk eczane 8. yüzyılda Bağdat’ta, Avrupa’da ise ondan birkaç yüzyıl sonra Güney İtalya’da açılmıştır."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



56. "Tüm maddeler birer zehirdir, zehirli olmayan madde yoktur. Onu zehirsiz kılan şey, yalnızca düşük dozudur."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



57. "Napoléon, temizliğe ve güzel kokulara aşırı derecede düşkündü. Onun seçkin sabunu “Brown Windsor”, bergamut yağı, kuru karanfil yağı ve yasemin yağı içeriyor ve İngiltere’den geliyordu. Ellerine sürekli olarak parfümlü kremler süren ve savaş zamanlarında parfümlü eldivenler kullanmayı ihmal etmeyen Napoléon, kimi günler (özellikle savaştan hemen önce) bir şişe “Eau de Cologne” içmekle kalmıyor, günlük banyosunun ardından bu hoş kokulu sıvıdan her sabah kafasından ve omuzlarından aşağı bir şişe döktürüyordu."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



58. "Hıristiyan mitolojisinde ve ikonografisinde 'Mahşerin Dört Atlısı'nın simgeleri şöyledir: Veba, Savaş, Açlık ve Ölüm..."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



59. "“Yalan, hiçbir şekilde bir sayının içine giremez.”"


- Matematiğin Kültürel Tarihi



60. "1. yüzyılda Roma'da hekimlik yapmış olan Soranus, doğum konusunda Gynaekologiae (Jinekoloji) adlı eseri yazmış ve burada doğum sandalyesi (ebenin örekesi) konusunda ilk yazılı betimi yapmıştır"


- Tıbbın Gizemli Tarihi



61. ""Tıp ve anatomi sanatı kilisenin uyarı ve yasaklarına kulak verseydi, bilim, bir arpa boyu yol alamazdı. İnsanın Rönesans'la başlayan kendini keşfetme serüveni, kilisenin ve tutucuların iradesine rağmen, devrimci adımlarla gerçekleşmiştir...""


- Tıbbın Gizemli Tarihi



62. "Anestezinin ana yararı, ağrıyı gidermenin yanı sıra hızlı kasaplığın yerine çok titiz cerrahiyi geçirmiş olmasıdır."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



63. "Yalan, hiçbir şekilde bir sayının içine giremez."


- Matematiğin Kültürel Tarihi



64. "“Riemann geometrisinde bir üçgenin iç açıları toplamı 180 dereceden fazladır. Aslında bu toplam üçgenin boyutuna göre değişir ve üçgen küçüldükçe 180 dereceye yaklaşır.”"


- Matematiğin Kültürel Tarihi



65. "Gülsuyu elde edilmesi, ilkel damıtma yöntemiyle ve buharların soğuk bir yüzey üzerinde yoğunlaştırılmasıyla uygulanan bir İran sanatı idi."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



66. "Türk kültürünün sanatsal duyarlığını doğrudan yansıtan en önemli sanat dalı, dokuma sanatıdır."


- Süsleme ve Motifin Kültürel Tarihi



67. "17. yüzyılda düşmanları zehirleme modası, İtalya’dan Fransa’ya yayılmış ve özellikle istenmeyen kocalardan kurtulmak için kadınlar tarafından uygulanmıştır. Bu amaçla yaygın olarak arsenik çözeltisi kullanılmaktaydı. 18. yüzyıl başlarında İtalya’da Giulia Toffana adlı bir kadın, “Aqua Toffana” adını verdiği arsenik içerikli kozmetik ürünle altı yüzü aşkın kişinin ölümüne yol açtığı için 1719’da idam edilmiştir."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



68. "Kartaca Generali Hannibal’in savaşçılarının Bergama Kralı II. Eumenes’e karşı yaptıkları bir deniz saldırısında olduğu gibi, toprak kaplar içine hapsedilmiş olan ve düşman ordugâhlarına ve gemilerine mancınıklarla atılan zehirli yılanlar, savaşın yönlendirilmesinde etkili olmuştur."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



69. "14 Mart 1827'de, Vezneciler'deki Tulumbacıbaşı Konağı'nda 'Tıphane-i Âmire ve Cerrahhane-i Mâmûre' adlı tıp okulu açılmıştı. Bugünkü tıp fakültelerinin kökeni bu tarihte başlar ve 14 Mart tarihi, 1919 yılından itibaren 'Tıp Bayramı' olarak kutlanmaktadır."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



70. ""İnsan, gökyüzünün ve yeryüzünün nefesidir"."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



71. "İsis'in sihir gücüyle şahine döndürdüğü Osiris, 'ölüler ülkesi tanrısı' olarak yeraltı dünyasına çekilerek orada hüküm sürer. Eski Mısır'da mumyalama geleneğinin kökeninde yatan öykü bu olup, Osiris'in yeniden diriltilme sürecine bir öykünmedir."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



72. "Haşhaş bitkisinin Latince adındaki “somniferum” terimi, “uyutucu” anlamına gelmektedir. Sümerler İÖ 3200’lerde haşhaş bitkisini kültüre almışlardı. Hitit tabletlerinde “haşşişka”lı (haşhaşlı) ekmekten söz edilmektedir. Haşhaş kapsüllerinin çizilmesiyle akan süt toplanarak afyon (“Opium”) elde edilir."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



73. "Ortaçağın büyük hekimi Paracelsus'un (1493-1541) gerçek adı, Philippus Aureolus Theophrastus Bombastus von Hohenheim'dır."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



74. "Osmanlı'da kısır kadına aşağılık bir insan olarak bakılırdı."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



75. "Eskiyi söküp atmak o denli kolay değildi."


- Bilimde ve Sanayide Kimya Tarihi



76. "“Eczacı” karşılığı olarak Arapça “ıtr” (güzel koku) sözcüğünden gelen “attâr” sözcüğü, halk Türkçe’sinde “aktar” şeklinde kullanılır ve bunlar, halk sağlığıyla her zaman için resmî hekimlerden daha fazla içli dışlı olmuşlardır."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



77. "Hoffmann, barut ve patlayıcı madde bileşimlerinde yer alan güherçilenin “savunma noktalarını parçalayıp yerle bir etmedeki ve düşman birliklerini yenmedeki şaşılası yeteneğini”, onun “insan makinesinin amansız düşmanlarına karşı” hekimlerin silahı olarak kullanımıyla karşılaştırmıştır"


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



78. "Rönesans döneminde "sanat" (güzel sanatlar olarak resim, heykel, mimarlık vb.) ve "zanaat" (güzel sanatlar dışında kalan tüm el sanatı ve beceriler) ayrımı yapılarak zanaata oranla sanatı üstün tutan bir eğilim ortaya çıktı."


- Süsleme ve Motifin Kültürel Tarihi



79. "Düşümü gerçekleştirmekten korkuyorum, çünkü o zaman yaşamak için bir sebebim olmayacak."


- Simya



80. "Bu yarı-değerli taş, zehiri defeder, zihni açar, askerleri tehlikeden korur ve damla (gut) hastalığını iyileştirirdi."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



81. "Türkiye’de şekerleme imalatı 18. yüzyılda lokumla gerçekleşmiş ve 18. yüzyıl sonlarında Avrupa’da kurulan şeker rafinerilerinden Türkiye’ye gelen şeker, tatlandırıcı olarak bal ve pekmezin yerine kullanılmıştır."


- Lezzetin Tarihi



82. "Asurlular denizcilikte, Mısırlılar taş ve ağaç işlemeciliğinde, Çinliler porselen ve boyamacılıkta, Hintliler ise pamuk ve metal işlerinde öne çıkmışlardır."


- Bilimde ve Sanayide Kimya Tarihi



83. "Zamanla tezek islerinin kapladığı duvar ve tavanlarda tuza benzer beyaz kristaller birikmişti. Romalılar buna
"Amon'un tuzu" anlamına "sal ammoniac" adım verdiler. Bu tuz Antik Çağ'da önemli bir ticari mal olup kimyaca nışadır (NH4CI) idi."


- Bilimde ve Sanayide Kimya Tarihi



84. "Çin simyasına göre civa YİN ilkesi, kükürt ise YANG
ilkesi olup bunların birleşmesiyle zinnober (zencefre) elde edilir ki bu, metallerin doğal ve yapay oluşumu için ve ölümsüzlük ilacının hazırlanması için başlangıç noktasını oluşturan maddedir."


- Bilimde ve Sanayide Kimya Tarihi



85. "şap, burun kanamasında; yağ içine batırılarak bekletilmiş olan banotu ise diş ağrılarında çürük yerlere konarak kullanılıyordu"


- Bilimde ve Sanayide Kimya Tarihi



86. "Paracelsus'un yaşamı boyunca benimsediği ilke, "Alterius non sit qui suus esse potest" ("Kendisinin efendisi olabilen kişi, başkalarının boyunduruğu altına girmez") şeklinde özetlenebilir."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



87. ""Hekim, hiçbir zaman hastasından umudunu yitirdiğini ve onun için artık kurtuluş olanağı kalmadığını ona sezdirmemelidir"."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



88. "Asklepios Tapınağı'nın (Bergama Asklepionu) giriş kapısında "Ölümün girmesi yasaktır" yazısı bulunmakta"


- Tıbbın Gizemli Tarihi



89. ""Öncelikle, zarar verme!"
("Primum non nocere!")"


- Tıbbın Gizemli Tarihi



90. "Padişah buyruğunu götüren görevli, heyecandan şaşırıp, "İflâhınıza (affınıza) ferman getirdim" diyeceği yerde dil sürçmesiyle "İtlâfınıza (idamınıza) ferman getirdim" deyince, Atâullah Efendi kötüleşir ve ölür."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



91. ""80'den fazla çiftçi tanıdım ki, onlar bitkilerin yalnızca şeklini ve anatomisini hastalıklarla karşılaştırıyorlardı ve gözlerimin önünde bu bitkilerle kendilerini harika bir şekilde tedavi ettiler"."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



92. "Farsça'da yılan anlamına gelen 'mar' sözcüğünden türetilen 'bimar' (hasta) ve 'bimaristan' (hastane) sözcükleri, Türk-İslâm dünyasına girmiştir."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



93. "Bizans'ta erkek hekimler 'medici', kadın hekimler ise 'medica' diye nitelenmiştir"


- Tıbbın Gizemli Tarihi



94. "Toplanan üzümler sepetlerle taşımyor, çıplak ayaklı adamlarca çiğneniyordu.Üzüm suyu alt taraftaki bir delikten akarak şişelerde toplanıyor, buradan da fıçılara almıyor, yeterince çiğnendikten sonra posası bez torbalara konup elle burularak sıkılıyordu. Geniş fıçılarda mayalandırılan üzüm suyu, daha
sonra şişelere doldurulup şişenin ağzı kille ya da alçı ile kapatılıyordu. Ürünün tadım iyileştirmek için şişenin içine az miktarda karasakız konuyordu."


- Bilimde ve Sanayide Kimya Tarihi



95. "Saç büyümesi için bir karışım reçetesi “Çörekotu alınıp öğütülür, suya atılıp karıştırılır ve başa sürülür. Saçlar büyümeye başlar."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



96. "Döbereiner, Johann Wolfgang von Goethe’ye, kendi buluşu olan bir “Döbereiner çakmağı”nı armağan etmiş ve Goethe de ona, 7 Ekim 1826 tarihli mektubu ile teşekkür etmiştir.

"


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



97. "Rönesans döneminde İtalya, 16. yüzyılda ise Fransa, parfüm üretiminde önde gitmiştir. Günümüzde en büyük parfüm üreticileri olarak ABD, İsviçre ve Almanya, dünya pazarını elinde tutmaktadır."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



98. "Türkiye’de ilaç sanayisinin kurulması, Cumhuriyet’ten sonra gerçekleşmiştir. İlk Türk ilaç fabrikası, Eczacı Süleyman Ferit’in (Eczacıbaşı) (1895-1973) öncü çalışmalarının ardından oğlu Dr. Nejat Eczacıbaşı (1913-1993) tarafından 1950’de İstanbul Levent’te kurulan Eczacıbaşı İlaç Fabrikası’dır."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



99. "Bilimde krallara özgü (ve kolay) bir yol yoktur."


- Matematiğin Kültürel Tarihi



100. "En pahalı mumyalama yönteminde beyin, burun delikleri yoluyla çıkarılıyor ve oyuk kısımlar ilaçlarla temizleniyordu. Kimi zaman delik kısımlar bitüm, odun katranı ve reçine karışımıyla dolduruluyordu. Daha sonra iç organlar (kalp, akciğer, karaciğer vb.) çıkarılıyor ve karın boşluğu önce palmiye şarabıyla,
sonra da toz baharatlarla temizleniyordu. Oyuk kısımlar daha sonra çeşitli baharatlarla dolduruluyor ve beden 5-6 hafta süreyle "natron" çözeltisine
yatırılıyordu. Beden kısmı yıkanıp kurutuluyor ve sakız ya da karasakıza batırılmış keten bez şeritlerle sarılıyordu. İç organlar ise mikrop öldürücülerle temizlendikten sonra ayrı şişelerde ve mumyanın yanında korunuyordu. Bir ölünün mumya haline getirilen cesedi, yeraltı mezarlığına götürülmeden önce, belli bir süre boyunca, hava almayan bir sanduka içinde, evinin duvarlarından birine dayalı olarak bekletiliyordu."


- Bilimde ve Sanayide Kimya Tarihi



101. ""Bir hekim, hastasını her zaman iyi olacağına inandırmalı ve ona, isterse kendisi bundan emin olmasın, umut vermelidir. Beden, ruhun iradesine boyun eğer; hekim ölüm döşeğinde bulunan bir hastaya bile cesaret ve yaşama gücü aşılamalıdır"."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



102. "Demokritos, bilinç ve aklı beyne, duyguları kalbe ve şehveti karaciğere yerleştirmekle tıbba maddeci (materyalist) bakış açısı getirmiştir."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



103. ""O zamanlar Türk ve Müslüman hekim ve cerrahlara rağbet edilmezdi; hekim denince uzun silindir şapka taşıyan ve çatal sakal bırakmış Yahudi hekimler" akla gelirdi"


- Tıbbın Gizemli Tarihi



104. "Eski bir Çin kitabına göre 'kulak, bütün meridyen kanallarının kesiştiği yerde bulunduğundan', kulaktaki çok sayıdaki nokta, bağlantılı olduğu organlarla ilgili hastalıkların akupunkturla tedavisinde kullanılmaktadır."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



105. ""Bir dert, aynısıyla def edilir""


- Tıbbın Gizemli Tarihi



106. "'Plastik' sözcüğü Yunanca biçim vermek, kalıbını yapmak anlamına gelen 'plastikos'tan türemedir."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



107. "Bitkinin görünümü, rengi, kokusu ya da yaşadığı çevre, onun tıbbî kullanımı konusunda bilgi verir ve etkili olacağı organ ya da hastalıkla “benzerlik” (Alm. “Signatum”) taşır. Buna göre, örneğin tüm sarı nesneler sarı/yeşil safraya, tüm kara nesneler kara safraya, tüm beyaz nesneler ise balgama iyi gelir; kan hastalıklarının tedavisinde kullanılacak bitkiler kırmızı renkli ve sarılığı tedavide kullanılacak bitkiler, kadife çiçeği ve karahindiba (radika) çiçeği gibi sarı çiçekli bitkilerken, kalp rahatsızlıklarına karşı kullanılacaklar ise hercai menekşe gibi çiçek yaprakları kalp şeklinde olanlardır."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



108. "Batılı hekimlere göre, ruh hastalarını iyileştirmek, hastayı 'tutmuş' olan kötü ruhu kovmak demekti. Zararsız hastalar eğer erkekse, sokak çocuklarının kolayca tanıyabilmeleri için, alacalı bulacalı kumaş parçalarından yapılma elbise giydirilmiş ve ellerine çıngırak verilmiş olarak dışarı salıverilir ve böylece herkese eğlence konusu olurdu."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



109. "Günümüzde Antikçağ eczacılığı ve kimyasına ilişkin olarak az sayıda belge bulunmaktadır. Belgelerin çoğunun yangın, yağma ya da savaş nedeniyle kayıplara karıştığı kabul edilmelidir. Ayrıca Antikçağ eczacıları, gizli kalması düşüncesiyle, yöntem ve reçetelerini ender durumlarda not etmişler ve bilgi aktarımı ağızdan ağza olmuştur."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



110. "Hipermetropluk gözlük aracılığıyla optik açıdan ilk olarak 1280'lerde Yukarı İtalya'da düzeltilmiştir, miyopluk ise içbükey merceklerin işlenmesi daha güç olduğundan ancak 16. yüzyıl sonlarında düzeltilebilmiştir."


- Meslekler Tarihi



111. "“Deprem büyüklüğünü ölçen ‘Richter ölçeği’ de logaritmiktir. Richter ölçeğinde bir basamak, diyelim ki 6’dan 7’ye geçiş, deprem büyüklüğünde on katı bir artışı ifade eder. 6’dan 8’e geçiş ise, 100 katı bir artışa denk düşer.”"


- Matematiğin Kültürel Tarihi



112. "“Simya, evrenin kimi parçalarını geçici varlıklarından kurtarıp yetkinliğe ulaştırmaktır; bu da metaller için altın, insan için uzun ömür, sonra da ölümsüzlük ve ruhun arındırılmasıdır.”"


- Simya



113. ""Yüz boyası, koku, takma diş, takma göğüs ve kalça, topuklu ayakkabı kullanarak koca bulan tüm kadınların evliliği, kocası şikayetçi olduğunda, yasa karşısında hükümsüzdür. Bu suçu işleyenler göz boyamacılıkla suçlanacaktır.""


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



114. "Karabiber pansumanda ya da yakı olarak, zencefil karın ağrısına, tarçın kuvvet şurubu olarak, hindistancevizi soğuk algınlığına, saf alkolle karıştırılmış karanfil yağı kangrene karşı, dövülmüş karabiber/ anason/ karanfil/ hindistancevizi/ tarçın/ kişniş karışımı ise beyni güçlendirici ve balgam söktürücü olarak kullanılıyordu.19 “Tarçın” sözcüğü, Farsça “Çin ağacı” anlamına “dâr-ı Çin”den ya da “cin ağacı” anlamına “dâr-ı cin”den gelmektedir."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



115. "Günümüzde Antikçağ eczacılığı ve kimyasına ilişkin olarak az sayıda belge bulunmaktadır. Belgelerin çoğunun yangın, yağma ya da savaş nedeniyle kayıplara karıştığı kabul edilmelidir. Ayrıca Antikçağ eczacıları, gizli kalması düşüncesiyle, yöntem ve reçetelerini ender durumlarda not etmişler ve bilgi aktarımı ağızdan ağza olmuştur."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



116. "Hayvansal koku maddelerinin en önemli iki temsilcisi amber ve misktir. Ak amber, balinanın (“Physeter macrocephalus”) bir boşaltım ürünüdür; esmer amber ise kaşalot (amber) balığının iç organlarında yağlanma yoluyla oluşan balmumu benzeri bir üründür ve insanlar için miske benzer bir anlam taşır. Farsça’da “misk” sözcüğü, Sanskritçe’de “erbezi / testis” anlamına “muskas” sözcüğünden türemiş olup Ortaçağ Avrupa’sında “bisam” ve “moschus” şekillerinde kullanılmıştır."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



117. "İtalyan Rönesans’ında ve özellikle de XV. Louis Fransa’sında güzel kokular aşırı derecede kullanılır olmuştur. Bu durum, o dönem insanlarının, anlamsızlık derecesinde pis olmaları ile açıklanmaktadır. Sarayı kokulandırmak için her gün başka bir koku serpiliyordu. Ayrıca eldiven, ayakkabı, çoraplar, gömlekler ve hattâ madeni paralar, kısaca her şey parfümlenmekteydi.."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



118. "Haçlı Seferleri'ne katılmak üzere evinden ayrılan bir askerin, kansına bekåret kemeri bağladığı ve kilitledikten sonra anahtarını kendi boynuna asarak sefere çıktığı söylenir. Bununla ilgili olarak Bellifortis'te, Floransa'lı kadınların giydiği "sağlam demir külot"un çizimi de yer almaktadır."


- Patlayıcı, Silah ve Savaş Tekniğinin Kültürel Tarihi



119. "Eski insanlar bakırı altına dönüştürmeye,benzetmeye çalışırken pirinci (:bakır-çinko alaşımı, sarı maden) bulmuşlar; mavi firuze ya da laciverttaşı yapmaya çalışırken bir sır maddesi yaratmışlar ki, o da sonunda cam olmuştur"


- Bilimde ve Sanayide Kimya Tarihi



120. "Lübnan, Mısır ve Suriye’de yaygın olarak yenen, “sebze köftesi” anlamına gelen ama bakla ya da nohut köftesi şeklinde yapılan "falafel", bakla ya da nohut, maydanoz, soğan, sebze ve baharattan hazırlanır ve tahin sosu ya da sarmısaklı yoğurt eşliğinde yenir. Bütün Arap ülkelerinde tanınmakta olan “’falafen'in, Mısırlı Hıristiyanlar olan Koptların (Kıpti) icadı olduğu söylenir."


- Lezzetin Tarihi



121. "Zeytin bir bakıma kutsal bir meyvedir. Tufan sonrasında karayı müjdeleyen güvercinin ve günümüzde barışı simgeleyen güvercinin gagasında zeytin dalı vardır;"


- Lezzetin Tarihi



122. "Pilavı yağ, tuz ya da diğer tat vericiler konulmadan yalnızca haşlayarak yaparlar."


- Lezzetin Tarihi



123. "Müslümanlar fındığın bir cennet meyvesi olduğuna inanırlar. Hz. Adem, yeryüzüne indiğinde Allah’ın emriyle içinde fındığın da yer aldığı 30 çeşit meyveyi de birlikte getirmiştir. Yaklaşık 5000 yıldır bilinen fındığın vatanı Anadolu’dur."


- Lezzetin Tarihi



124. ""Dünyayı değiştirmek istiyorsan, önce kendine komik bir şapka bul.""


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



125. "Farsça “droa” (koku, deva) sözcüğü, Fransızca “drogue”, İngilizce “drog” ve İspanyolca “droga” demek olan ve ilaç yapımında kullanılan bitkisel, hayvansal ve mineral maddeler, yani ecza anlamına gelir."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



126. "Gerçekte ise ilk kozmetik ve parfüm ustası, Kleopatra’dan çok önce yaşamış olan Firavun IV. Amenophis’in (“Akhenaton”) (yön. İÖ 1353-1336) karısı Kraliçe Nefertiti’dir. Döneminin en güçlü kadınlarından biri olan Nefertiti, yetki açısından firavun kocası ile aynı düzeyde bulunuyordu."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



127. "Vesalius ve onun yolundan gidenler Havvâ Ana'nın, Âdem Baba'mızın kaburga kemiğinden yaratılması yüzünden, erkeklerin bir kaburga kemiğinin eksik olduğu savının boşluğunu gösterince, Kilise ayaklanmıştı."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



128. "Avrupa'da delilerin cin çarptı iddiasıyla ateşe atıldığı bir dönemde Anadolu'da ruh hastaları müzik ve telkin yoluyla tedavi ediliyordu."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



129. ""Venedik'ten tiryak gelinceye kadar, Hind'de adamı yılan öldürür""


- Tıbbın Gizemli Tarihi



130. "19. yüzyılda İskoçya'da ameliyatlarda ve özellikle de doğum sırasında ağrıları duyumsatmayacak anestezi ilaçlarının kullanılmasının dine aykırı olduğu ileri sürülmekteydi. Hele doğumlarda böyle ağrıları dindirecek bir ilacın kullanılması, Yaratılış Kitabı'nda kadına ceza olarak verildiği yazılı olan bu ağrıların, Tanrı iradesine karşı dindirilmesi, tümüyle dine aykırı sayılmaktaydı."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



131. "Rusya'da mumya tozunun ilaç olarak kullanımının, ünlü romancı Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910) tarafından "gelişmeyi sağlayıcı ilaç" olarak propagandası yapılmıştı."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



132. "“1830 gibi geç bir tarihte, seçkin matematikçi ve mantıkçı Augustus de Morgan (1806-1871), ‘3-8, bir imkansızlıktır; bu işlem 3 sayısından, kendisinden büyük bir sayının çıkartılmasını gerektirir ki saçma bir işlemdir’ diye yazmıştır.”"


- Matematiğin Kültürel Tarihi



133. "Almanca’da eczane karşılığı kullanılan “Apotheke” sözcüğü, özgün olarak, manastır hekimlerinin şifalı ot odası anlamındadır."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



134. "Her uygarlık, yaşadığı coğrafyada doğanın kendisine sunduğu şeker ya da nişasta kaynağından mayalı içkiler, onlardan da rakı, votka, konyak, viski, cin, tekila ve rom gibi damıtık içkiler üretmiştir."


- Lezzetin Tarihi



135. "“Altın, ateş yoluyla; ruh ise matematik yoluyla sınanır.”"


- Matematiğin Kültürel Tarihi



136. "Dünyada iç organlarıyla birlikte mumyalanan tek örnekler, günümüzde Amasya'da görülebilen İlhanlı soylularının mumyalarıdır."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



137. "Göktürk hakanlarından Bilge Kağan (683-734; yön. 716-734) ile Kültigin'in (685-731) cesetleri de mumyalanmıştır."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



138. "Lavanta bitkisinin (“Lavandula vera”) adı, Latince “lavare” (yıkanmak) sözcüğünden gelmedir ve Romalılar, lavanta yapraklarını ve yağını koku verici olarak banyo küvetlerinde ve parfümlerde kullanmışlardır. Ortaçağda lavanta çiçeği, güvelere karşı korumak için yün ve keten giysilerin arasına serpilirdi. Avrupalı rahibe ve rahipler, içinde oğulotu, melekotu (“Angelica sylvestris”) ve başkaca otlar bulunan “Karmelit suyu”nun, ayrıca da belleği ve görmeyi geliştirmek, romatizma ağrılarını, ateşi, melankoliyi ve kan toplanmasını dindirmek üzere kullanılan “mucizevî su”yun (Lat. “aqua mirabilis”, Fra.“eau admirable”) formülünü titizlikle saklıyorlardı."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



139. "Tarihin ilk grevlerinden biri, İÖ 1167 yılında Mısır’da gerçekleşmiş, Thebes (Teb) kentinde bir tapınak inşaatında çalışan işçiler, kendilerini güneş ışınlarına karşı koruyacak merhemlerin dağıtılmaması nedeniyle iş bırakmışlardır."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



140. "18. yüzyıl Fransız kentlerinde insan idrar ve pisliklerinin yarattığı iğrenç kokan dünya. Günümüz insanının o dönemin iğrenç kokan dünyasını zihninde canlandırması pek kolay değildir."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



141. "Almanların geliştirdiği daha güçlü etkenler olan "Sarin (GB)" ve "Soman (GD)" ile kimyasal savaş silahları olağandışı öldürücü bo yutlar kazandı. 1940 yılında Almanlar tarafından arsenik içerikli savaş gazı olan "Lewisite" geliştirildi. Renksiz ve kokusuz sinir gazları kategorisindeki bu yeni kimyasallar grubunun kimileri sı vi aerosoller halinde etkirler. 1950'lerden sonra ABD'de "V" ko du ile bilinen ve "G" kodlu Alman ürünlerinden çok daha etkin ve tehlikeli maddeler bulundu. Yağlı ve kolay uçmayan bu mad deler, serpildikleri bölgede uzun süre etkin kalabilen dayanıklı sıvılardır. 1968'de Utah, Salt Lake City yakınlarındaki deneme bölgesine "VX" serpen uçakta, bir vana bozuldu ve kapanamadı. Hafif meltemle taşınan "VX" bulutu kent yakınlarındaki bir vadi de otlayan 6300 koyunu silip süpürdü. "Sarin", "Tabun"dan 10 138 kez daha güçlü; kafur gibi kokan bir gaz olan "Soman", "Sa rin"den 3 kez daha güçlü, "V" gazları, "Sarin"den yaklaşık 10 kez daha güçlü; "Botolinum" ise bilinen en güçlü zehir olup "VX"ten 15 bin kez, "Sarin"den ise 100 bin kez daha zehirlidir."


- Patlayıcı, Silah ve Savaş Tekniğinin Kültürel Tarihi



142. "Farsça “droa” (koku, deva) sözcüğü, Fransızca “drogue”, İngilizce “drog” ve İspanyolca “droga” demek olan ve ilaç yapımında kullanılan bitkisel, hayvansal ve mineral maddeler, yani ecza anlamına gelir."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



143. "Almanca’da eczane karşılığı kullanılan “Apotheke” sözcüğü, özgün olarak, manastır hekimlerinin şifalı ot odası anlamındadır."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



144. "Sigara İspanya’dan Güney Avrupa’ya, özellikle de Rusya ve Türkiye’ye yayıldı. Türkler sigaradan çok hoşlandı ve zamanla ithal tütün yerine Şark harmanlarım yarattılar. Batı dillerinde çok sigara içmek bağlamında “Türk gibi tütün tüttürmek” (Ing. “to smoke like a Turk", İta. "fumare come un Turco”) deyişi kullanılmaktadır."


- Lezzetin Tarihi



145. "Makarna özellikle Güney İtalya’da çok tüketilir ve hazırlanan zengin soslar eşliğinde yenir. “Makarna” sözcüğü ise İtalyanca “hamura dönüştürmek” anlamındaki "maccarruni" den gelmektedir. Sık yinelenen bir yanlış olarak, makarnayı İtalya’ya, 1295 yılında Çin’den dönen Marco Polo’nun (1254-1324) getirdiği söylenir."


- Lezzetin Tarihi



146. "Ünlü bir öyküye göre Eski Mısır’ın ünlü Kraliçesi VII. Kleopatra (yön. İÖ 51-30) ile Roma İmparatoru Marcus Antonius (İÖ 83-30), birbirlerine en pahalı hangi yiyeceği sunabilecekleri konusunda bahse tutuşurlar. Kleopatra, bir kâse içinde sirkeden başka bir şey ikram etmeyince Antonius buna çok hayret eder ve bahsi kazanacağını düşünerek sevinir. Bunun üzerine Kleopatra, binlerce altın değerinde olduğu söylenen son derece pahalı inci küpelerinden birini kâse içine atarak çözer ve bahsi kazanır."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



147. "İslam toplumunda heykel ve resim sanatına karşı gitgide artan ölçüde, öncelikle din adamlarının, yanı sıra da politikacıların körüklediği ve bağnazların adım adım izleyip kontrol ettiği psikolojik bir baskı ve yasak ağı kurulmuştur."


- Yasaklı Sanat Olarak Minyatür, Resim ve Grafik Tarihi



148. "1601: Tütün içimi İngilizler eliyle Türkiye’ye girer. Tarihçi İbrahim Peçevi, “Tütün dumanını birbirinin yüzüne üfleyip sokakları ve dükkânları pis kokuya bozuyorlar" diye yazar."


- Lezzetin Tarihi



149. "Çemen, pastırmaya asıl lezzetini vermenin dışında eti dış etkilere karşı korumak, etin gereğinden fazla kurumasını önlemek, havayla ilişkisini keserek kokmasını ve bozulmasını engellemek, etin içindeki yağların oksitlenerek pastırmayı acılaştırmasını önlemek gibi çok yönlü görevleri de üstlenmektedir."


- Lezzetin Tarihi



150. "Ortodoks Rumların ölünün ardından 40. günde “ölmüşlerin ruhu için” dağıttıkları "koliva” (helva / kuru-aşure), bir bakıma cenaze yemeğidir. Kıbrıs Türkleri ise yeni yılda "golifa pişirip kapı kapı dağıtırlar. Müslümanlar da genelde bir cenaze olayından sonra “ölmüşlerin ruhuna" komşulara helva dağıtırlarken, Caferîler özelde Kerbelâ olayına ilişkin olarak matem anısına Muharrem ayında helva dağıtırlar."


- Lezzetin Tarihi



151. "Susam (Yun. “sesamos”) ve susamdan yapılan tahin. Doğu Arap mutfağında önemli bir rol oynar ve bunun klasik örneği “humus”tur. Adı Arapça nohut anlamına gelir. Ana bileşen nohut olmak üzere tahin ile yoğrulmuş haşlanmış nohut ezmesidir ve üzerine limon, kızgın yağ ve pul biber eklenerek yenir."


- Lezzetin Tarihi



152. "Çin’in kimi eyaletlerinde balıkçılar, eğittikleri karabatakları kullanarak ilginç bir biçimde balık avlarlar. Balığı yakalayan karabatak, boynuna geçirilmiş bir halka nedeniyle avladığı balığı yutmak istese de yutamaz."


- Lezzetin Tarihi



153. "Parfüm tarihindeki en popüler kişi, Eski Mısır’lı ünlü kraliçe VII. Kleopatra (İÖ 69-30) ya da aynı dönemde yaşamış kadın simyacı Kleopatra’dır (etk. İÖ 50’ler). Her iki Kleopatra’nın da parfüm ve kozmetik malzeme yapma ve kullanmadaki ustalığı çok ünlüdür."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



154. "bilgili insanlarda birbirine zıt olan pek çok sözel bilgi ve kitâbî bilgiye sıkça rastlanması, izleyenleri çoğu zaman oldukça şaşırtmaktadır."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



155. "Rusya’da mumya tozunun ilaç olarak kullanımının, ünlü romancı Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910) tarafından “gelişmeyi sağlayıcı ilaç” olarak propagandası yapılmıştı."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



156. ""Tanrılar, tek sayıları daha çok severler.""


- Matematiğin Kültürel Tarihi



157. "Doğu’da ve tüm sıcak iklimlerde acı biberin fazla tüketilmesinin nedeni, terletme yoluyla serinlik sağlamasıdır."


- Lezzetin Tarihi



158. "Kimi kahvelerde müşterilere günlük gazete, kitap ve dergi sağlandığı ve kimi kahvelerde şiir okunup meddah hikâyeleri anlatıldığı için, kahvehaneler, “kıraathane” (“okuma yeri”) adıyla da anılıyordu."


- Lezzetin Tarihi



159. "mutfak sanatında etin yüksek sıcaklıkta hızlıca pişirilmesine “mühreleme” adı verilir. Bu sırada kavrulan et yüzeyinde lezzetli bir kabuk oluşur ve iç kısmı yumuşak kalır."


- Lezzetin Tarihi



160. "Yarabbi, ruhumu, sanatıma ve bütün kullarına karşı sevgiyle doldur. Kazanç ve şöhret hırsının sanatımın ifasına etki etmesine izin verme. Çünkü o zaman gerçeğin düşmanları ve insanların güzel sözleri"


- Tıbbın Gizemli Tarihi



161. "Kraliçe Marie-Antoinette’in (1755-1793), "Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler!" dediği söylenir. Ancak bu durum yanlış bir çeviriden kaynaklanmakta olup onun pasta diye çevrilen sözcüğü '‘brioche” olup saf undan yapılmayan ve kimi başka malzemelerle karıştırılmış ekmek ya da yumurtalı-yağlı çörek anlamına gelmektedir ve doğru çevirisi "Ekmekleri yoksa yumurtalı-yağlı çörek yesinler" şeklindedir."


- Lezzetin Tarihi



162. ""Biz matematikçiler yalnızca kendi fantezilerimizin yarattığı şeyleri, aynı zamanda kanıtlamak zorunda olan gerçek şairleriz". Leopold Kronecker"


- Matematiğin Kültürel Tarihi



163. "El-Harezmi, bilinmeyen değere "şey", "şey" in karesine "mal", "mal" in "şey" ile çarpımına "kâap"(küb) demiştir."


- Matematiğin Kültürel Tarihi



164. "İslâm’ın peygamberi şöyle demiştir: “Allah, bedenen ve ruhen güçlü olan inananları, güçsüzlerden daha çok sever”. İslâm dünyası eczacılık bilimini, Yunan bilgini Dioskorides’ten (İS ~20-79) almıştır."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



165. "Sıfır rakamı, İS 5. Yy da Hintlilerce icat edilmiştir."


- Matematiğin Kültürel Tarihi



166. "Catherine de’ Medici’nin Floransa’dan Fransa’ya getirdiği parfümcü ustası René le Frentin, yalnızca kokulardan değil, zehirlerden de iyi anlıyordu ve Catherine, zehirli parfümlerle kokulandırılmış eldivenlerden yararlanarak kimi düşmanlarını devre dışı bırakmaktaydı."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



167. "İlk “parfümler” katı eczalar (ya da ecza karışımları) halindeki tütsüler olup örneğin kızgın odun kömürü üzerinde ısıtılarak istenen koku açığa çıkarılıyordu."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



168. "Eski Mısır’da alkol ve damıtma işlemi henüz bilinmediği için, kokulu çiçek ve reçinelerin bir katı ya da sıvı yağ içinde sıcakta uzun süre bekletilip özütlenmesi (“maserasyon”) ile elde edilen kokulu yağlar kullanılırdı."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



169. "Eski Yunan’da ise insanlar sık yıkanıyor ama sabun kullanmıyorlardı. Vücutta biriken kirler, çeşitli yağlar sürerek kabartıldıktan sonra kaşağıya benzer bir demir parçası ile deri üzerinden kazınarak uzaklaştırılıyordu."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



170. "Almanların klor gazı ile en büyük saldınsı, 1915 sonbaharında Champagne'da oldu ve 24 bin çelik şişeden yayılan klor gazı 20 km genişliğinde bir alanı kapladı. Almanlar 1915 Aralık ayında aynı cephede fosgen gazı, 12 Temmuz 1917'de ise "Yeşilhaç savaş gazı" diye adlandırdıkları hardal gazı ("Iperit") kullandılar ve bu gaz için gaz maskesi kullanmak da bir korunma sağlamıyordu.' Birinci Dünya Savaşı'nda kimyasal silahlarla olan ölümlerin % 80'inden fazlasının sorumlusu fosgen (diklor karbonik asit / karbonoksiklorür, COCI) adlı bileşik olmuştur."


- Patlayıcı, Silah ve Savaş Tekniğinin Kültürel Tarihi



171. "Biyolojik silah kullanımı Yunan Roma dönemine dek geri uzanır. O dönemlerde hastalık yaymak için düşman saflarındaki su kuyularına, ölen hastaların cesetlerinin atıldığı bilinmektedir."


- Patlayıcı, Silah ve Savaş Tekniğinin Kültürel Tarihi



172. "Bilim adamı olsun olmasın herkes gözlem yapar; ama asıl önemlisi, gözlenecek şeyin ne olduğu ve nasıl gözleneceğidir. İşte burada bilim adamı sanatçıdan ayrılır. Sanatçı gördüğü şeyi, kendi yaşamının ve duygularının süzgecinden geçirip yeni ve çağrışımsal bir yapıta dönüştürmek için gözlem yapar. Bilim adamının gözlemi ise, kendi duygularından olabildiğince bağımsız şeyler ve ilişkiler bulmak içindir."


- Bilimde ve Sanayide Kimya Tarihi



173. "Japon yemeği “sushİ" (suşi), genellikle haşlanmış soğuk durumdaki pirinç, çoğu kez çiğ balık ve “nori” adı verilen Japonya’ya özgü kurutulmuş ve fırınlanmış bir tür deniz yosunu kullanılarak hazırlanmakta ve insanın gözünü okşayacak bir biçimde düzenlenerek sunulmaktadır."


- Lezzetin Tarihi



174. "Fransız doğa bilimcisi ve zoolog George-Louis Marie Leclerc Kont de Buffon (1707-1788), İslâmlığı yayma girişimlerinin Çin’de fazla başarılı olmamasının nedeninin, İslâm’daki domuz eti yasağı olduğunu ileri sürer."


- Lezzetin Tarihi



175. "Türkiye’de ilk sigara fabrikası 1939 yılında Malatya’da açılmış ve burada “Doğu” sigarası üretilmiştir."


- Lezzetin Tarihi



176. "1633: Sultan IV. Murad, tütün kullananların kâfir sayılarak idam edileceğini buyurur. Günde 18 dolayında insan bu nedenle idam edilir. Kimi tarihçiler bu yasağı, veba salgınına karşı bir önlem, kimileri ise yangına karşı bir önlem olarak değerlendirir."


- Lezzetin Tarihi



177. "Romalılar safranı çokça kullanırlardı. Yaşlı Plinius, nergis, süsen, eyirotu, tarçın, “Costus”, “Vetiver” (Fra. “vétyver”), kekik ve mercanköşkün yanı sıra İncil’de geçen hintsümbülü yağı gibi 27 klasik koku eczası içeren bir merhem tanımlamış, ayrıca Romalıların koku kültüründe çok israfa kaçtıklarını ve koku maddelerinin gereksiz bir lüks tüketim maddesi olduğunu belirtmiştir. Aristoteles, koku dünyasının estetik yanını yüceltmiş, Anakreon (İÖ 570-478) ise sevilen kokuların cilde sürülmesinin, hastalıklara karşı en iyi reçete olduğunu söylemiştir. Gerçekten de Eskiçağ’da koku maddeleri, çeşitli şekillerde tedavi amaçlarıyla kullanılıyordu ve bu durum, Yaşlı Plinius’un Naturalis historia’sında ve Dioskorides’in De materia medica’sında belgelenmektedir."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



178. "Romancı Stefan Zweig (1881-1942), Ferdinand Magellan’ın (Fernâo de Magalhaes) (1480-1521) yaşamöyküsünü ele aldığı Magellan: Der Mann und seine Tut (1937) [—* Turkçede: Macellan: Dünyanın Çevresini Dolaşan İlk İnsan

] adlı yapıtına şöyle başlar: “Başlangıçta, baharat vardı . Başlangıçta baharat yalnızca insanın tat alma zevki için değil, temelde dinsel amaçla (örneğin tütsüde) ve tedavi amacıyla kullanılıyordu."


- Lezzetin Tarihi



179. "Kalp ve damar hastalıklarının şifalı bitkilerinden olup bilinen en eski şifalı bitkilerden biridir."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



180. "Hiç kimse kendi yüreğinden kaçamaz."


- Simya



181. "İnsan ne kadar büyükse, çağının havası o kadar onun iliklerine işlemiştir."


- Bilimde ve Sanayide Kimya Tarihi



182. "Bir Çin atasözü, “Ne yersen, osun...” şeklindedir. Almanlar bunu “Man ist, was er isst (“insan ne yiyorsa odur”) şeklinde söylerler. Türkçede ise yabancı dilden aktarımla olsa gerek, “Bana ne yediğini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” deyişi kullanılmaktadır."


- Lezzetin Tarihi



183. "Farsça "rişte"(iplik) sözcüğü, Araplara ve bize "erişte" şeklinde geçmiştir."


- Lezzetin Tarihi



184. "“Sade”, “yandan çarklı”, “orta” vb. adlarla kırkı aşkın kahve pişirme şekli bulunmaktadır. “Sade” kahve şekersiz yapılır ve eğer sade kahve fincanının yanına bir şeker parçası konarak ikram edilirse buna “yandan çarklı” denirdi."


- Lezzetin Tarihi



185. "Türkçe “kavanoz” sözcüğü, Eski Yunanca’da su kabı ya da testi anlamına gelen “gavanos” / “gavena” sözcüklerinden gelmektedir."


- Lezzetin Tarihi



186. "Beyaz darı değirmende çekilir, un haline getirilir, elenerek kabukları ayrılır, sonra biraz sulandırılır, kendi haline bırakılır..."


- Lezzetin Tarihi



187. "Boza (Ar. "maüd-duhn: “akdarı suyu”), genelde beyaz darıdan yapılan, çok ağdalı bir mayalı içecektir."


- Lezzetin Tarihi



188. "... gerektiğinde atlarının onlar için yaşamsal önemde olmayan bir damarını açarak bir kamış aracılığıyla kanını içmek suretiyle yaşamlarını sürdürdüklerini belirtmektedir."


- Lezzetin Tarihi



189. "40 ya da 41 gibi fazla çeşit bileşenin sağlanması güç olduğundan, bu durumda eski insanlar şu çözümü önermişlerdir: "Kırkı tamamlayamayan bir kaşık bal eklesin. Nasıl olsa arılar kırk çeşit çiçeğin nektarını almıştır ."


- Lezzetin Tarihi



190. "Evliya Çelebi’ye göre, “Bir evde sirke olmazsa orada bereket olmaz. Tuhaf hikmettir ki sirkenin evvel şırası haram, ortası sirke olur helâl, sonu şarap olur yine haramdır. Şaraba bir avuç tuz atılırsa, sirke olup yine helâl olur”."


- Lezzetin Tarihi



191. ""... Her yanma, düşünsel açıdan bir oksitlenme anlamına gelir ama bir oksitlenme her zaman bir yanma anlamına gelemez;
çünkü yanma, özgün anlamında, ışık ve ısı yayımı olmadan cereyan edemez. ""


- Bilimde ve Sanayide Kimya Tarihi



192. ""... Kimyacılar sayıca çok az olan, kendilerine özgü dilleri, yasaları ve gizleri
olan ve büyük halk kitlesi içinde onlardan yalıtık yaşayan bir kesim oluştururlar... ""


- Bilimde ve Sanayide Kimya Tarihi



193. "Saç-sakal kesme görevlerinin yanı sıra genelde tıbbî bakım ve tedavi işleri de yürüten berber-cerrahlarların çalışma ortamlarından biri hamamlar olup, burada uyguladıkları şişe çekme ve hacamat işlemi, daha Romalılar zamanında kullanılan bir yöntemdi ve Rönesans'a kadar da sürdü."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



194. "Ağrısız doğum yaptırma, kloroformla başlamıştır. Ağrısız doğumun ilk uygulandığı anne ise, ünlü İngiltere Kraliçesi Victoria'ydı (1819-1901). Victoria, bütün din adamlarının karşı çıkmasına ve bilimadamlarının kabul etmemesine rağmen kloroform anestezisi altında 1855 yılında yedinci çocuğu Prens Leopold'u doğurdu."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



195. "İÖ 700-400'lerde Romalılar'ın komşuları olan Etrüskler yapay diş (takma diş) tekniğini uyguluyorlardı. Arkeolojik kazılarda onların diş hekimliğindeki becerilerinin bir göstergesi olan diş kronları ve altın kaplamalar bulunmuştu"


- Tıbbın Gizemli Tarihi



196. "Söylentiye göre, nisan yağmuru, sedefin ağzına düşerse inci olur, yılanın ağzına düşerse zehir olur."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



197. "Hastaların başucundan şarlatanları, bin bir türlü öneride bulunan akrabaları, her şeyi bilen kayırmacıları uzaklaştır, çünkü bunlar kibirleri yüzünden sanatın amacını saptıran ve kullarını çoğu kez ölüme sürükleyen günahkârlardır. Eğer cahiller beni ayıplar, benimle eğlenirse, düşmanlarımın nüfuzuna, şöhretine ve yaşına aldırmadan doğru yolda direnebilmek için sanatıma olan bağlılığımı, beni bir zırh gibi koruyacak kadar güçlü kıl.."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



198. ""Önce sağlığı, sonra kârı düşünmek gerekir!"."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



199. "1980 yılında Afyon Bolvadin'de kurulan Afyon Alkaloitleri Fabrikası, 1983 yılından itibaren haşhaştaki afyondan alkaloit elde ederek tıpta kullanımını sağlamaktadır."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



200. "“Pythagoras, İÖ 6. yüzyılda, sayıların dostça, yetkin, kutsal, şanslı ya da şeytani olabilen numaralandırma araçları olduğuna inanarak onlardan bir çeşit mistik okul ya da tarikat yarattı. Tamsayılara, basit kesirlere ve tamsayı oranlarına tapıyor ve bu inancı ciddiye alıyordu. Onun izleyicilerinden biri, ortak ölçünün, yani bir birim karenin köşegeninin uzunluğu olan 2’nin karekökünün, ne tamsayı ile ne de basit kesirlerle ifade edilemeyeceğini gösterdiğinde Pythagoras çılgına döndü ve müridine bunu gizli tutması için yemin ettirdi. Söylentiye göre müritlerinden biri sonradan bu gizi açığa vurduğunda Pythagoras onu idam ettirmiştir.”"


- Matematiğin Kültürel Tarihi



201. "Kahvenin içine karanfil ve kakule katılarak içildiği de oluyordu. Kimi aktar dükkânlarında kahvenin methi şöyle yapılıyordu: “Kahve bütün sıracaları (lenf iltihaplarını) kurutur, gazları def eder, karaciğeri güçlendirir, saflaştırıcı niteliği ile vücutta toplanmış sulardan kurtarır; aynı şekilde uyuz ve kan zehirlenmesinin de hakkından gelir; kalbi ve kalp atışlarını düzene sokar, karın ağrıları çekenleri rahatlatır, iştahsızları iyileştirir; beyindeki dertler için de aynı şekilde iyidir. Ondan çıkan duman, göz yanmaları ve kulak uğultularına karşı iyidir; aynı zamanda tıknefesliğe, ciğere oturan nezlelere ve dalak ağrılarına iyi gelir; kurtlara iyi gelir; çok yenip içildikten sonra olağanüstü bir rahatlama sağlar...”"


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



202. "Organik gıda terimi, üretimi sırasında tarım ilacı, hormon vb. kullanılmamış gıda anlamına kullanılmaktadır."


- Lezzetin Tarihi



203. "Helenistik dönemde eczacılık ile kozmetik arasında ilişki vardı. “Tıbbın babası” Kos’lu Hippokrates kozmetikle ilgili kimi reçeteler de vermiştir. Buna göre yüzün güzel görünmesi için bir kertenkelenin karaciğeri, zeytinyağı ile ezildikten sonra su katılmamış şarapla birlikte yüze sürülmeliydi. Saç dökülmesinde ise laden çalısı, gül merhemi ve zambak merhemi ile birlikte ezilmeli ve baş derisine sürülmeliydi. Bergama’lı Galenos’un serinlik verici ünlü merhemi (“unguentum refrigerans”), yüzde 12,5 balmumu, yüzde 50 zeytinyağı ve yüzde 37,5 gülsuyundan ibaretti. Bu merhem, kuru ciltlere karşı ve özellikle de yüzdeki yaşlılık çizgilerini yumuşattığı için Romalı kadınlar tarafından son derece tutuluyordu."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



204. "Yahudilerde önemli bir başka kural ise et ile süt ya da süt ürünlerini ne pişirirken ne de yerken asla birbiri ile karıştırmamaktır. Dilimizdeki “etliye sütlüye karışmamak” deyimi buradan gelir."


- Lezzetin Tarihi



205. "Japon mutfağında aşırı baharatlı, tuzlu ya da tatlı yemeklere ender rastlanır. Tuzu tuz şeklinde ender kullanırlar ve bunun yerine soya sosu kullanmayı yeğlerler."


- Lezzetin Tarihi



206. "Bizdeki "kahvaltı" sözcüğü "kahve + altı"dan gelmedir."


- Lezzetin Tarihi



207. "Pirinç, Japon mutfağının da temel taşlarından biridir ve Japon mutfağı denince insanların ilk aklına gelen "sushi' (< “su + shî'\ “sirkeli pirinç”, suşi) olur."


- Lezzetin Tarihi



208. "Çemen, maydanozgillerden boy otunun (çemenotu, Lat. “Trigonellafoenum-graecum L.”) tohumunun ezilmesi ve içine sarmısak, kırmızıbiber ve az miktarda su eklenmesiyle hazırlanmaktadır."


- Lezzetin Tarihi



209. "Kiraz (Alm. "Kirsche", İng. “cherry”), adını, bir zamanlar yalnızca orada yetiştiği Karadeniz ili, Eskiçağ’ın Gerassus’undan (Kerassus, günümüz Giresun’u) almış ve bütün komşu dillere ondan geçmiştir. Günümüzde Giresun’da artık kiraz yetiştirilmemektedir."


- Lezzetin Tarihi



210. "Mitolojik açıdan karabiberin, Kafkas dağlarının güney eteğindeki bir ormanda büyüyen ve yılanların sardığı ağaçlarda yetiştiği, olgunlaştığında yılanları uzaklaştırmak için bu ağaçların ateşe verildiği ve daha sonra ağacı silkeleyerek toplandığı söylenir."


- Lezzetin Tarihi



211. "Osmanlı’da ilk basılı Türkçe yemek kitabı, Mekteb-i Tıbbiye hocalarından Mehmed Kâmil Efendi tarafından 1844 yılında yazılan Melceü't-Tabbâhin (Aşçıların Sığınağı) adlı eserdir."


- Lezzetin Tarihi



212. "19. yüzyıl başlarında kimi fırıncılar buğdayı beyazlatmak için zaman zaman una şap ve kireç, ekmek miktarını ya da ağırlığını artırmak amacıyla da patates lapası, Paris alçısı (kalsiyum sülfat), lüleci kili, hattâ odun talaşı katabiliyorlardı."


- Lezzetin Tarihi



213. "Gözlerinde katarakt olan keçiler, hasta gözlerini çalılara sürterek opak hale gelmiş göz merceklerini çıkarırlar."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



214. "Araplar, başlangıçta Bizanslıların ve Iranlıların savaş "sanatını" henüz bilmiyorlardı. Arapların savaş teknikleri bir özellik taşımıyordu ve çok basit silahlara sahiptiler. Savaşta binek hayvanı olarak, koşmak üzere yetiştirilmiş Kuzey Afrika hecin develerini ya da atları kullanıyor, kimi zaman yaya olarak savaşa gidiyor, düşmana karşı anî saldırı ve yıldırım manevraları ve vur-kaç tekniği uyguluyorlardı. Savaş alanında ayrı ayrı kabileler halinde savaşıyor ve ilk saldırı sırasında kargi ve mızrak, ardından da pala kullanıyorlardı. Arap savaşçıların silahı, birkaç temel parçadan ibaretti. Kalkan olarak deri ya da ahşaptan ibaret bir malzeme kullanıyorlardı. Ancak deri kalkanın koruması güçlü değildi ve çoğu kez de demirden yapılı miğfer, ayrıca zincirli gömlek ve göğüs zırhı da kullanıyorlardı."


- Patlayıcı, Silah ve Savaş Tekniğinin Kültürel Tarihi



215. "Bilim adamı olsun olmasın herkes gözlem yapar; ama asıl önemlisi, gözlenecek şeyin ne olduğu ve nasıl gözleneceğidir. İşte burada bilim adamı sanatçıdan ayrılır. Sanatçı gördüğü şeyi, kendi yaşamının ve duygularının süzgecinden geçirip yeni ve çağrışımsal bir yapıta dönüştürmek için gözlem yapar. Bilim adamının gözlemi ise, kendi duygularından olabildiğince bağımsız şeyler ve ilişkiler bulmak içindir."


- Bilimde ve Sanayide Kimya Tarihi



216. "Romalılar safranı çokça kullanırlardı. Yaşlı Plinius, nergis, süsen, eyirotu, tarçın, “Costus”, “Vetiver” (Fra. “vétyver”), kekik ve mercanköşkün yanı sıra İncil’de geçen hintsümbülü yağı gibi 27 klasik koku eczası içeren bir merhem tanımlamış, ayrıca Romalıların koku kültüründe çok israfa kaçtıklarını ve koku maddelerinin gereksiz bir lüks tüketim maddesi olduğunu belirtmiştir. Aristoteles, koku dünyasının estetik yanını yüceltmiş, Anakreon (İÖ 570-478) ise sevilen kokuların cilde sürülmesinin, hastalıklara karşı en iyi reçete olduğunu söylemiştir. Gerçekten de Eskiçağ’da koku maddeleri, çeşitli şekillerde tedavi amaçlarıyla kullanılıyordu ve bu durum, Yaşlı Plinius’un Naturalis historia’sında ve Dioskorides’in De materia medica’sında belgelenmektedir."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



217. "İnsan ne kadar büyükse, çağının havası o kadar onun iliklerine işlemiştir."


- Bilimde ve Sanayide Kimya Tarihi



218. ""... Her yanma, düşünsel açıdan bir oksitlenme anlamına gelir ama bir oksitlenme her zaman bir yanma anlamına gelemez;
çünkü yanma, özgün anlamında, ışık ve ısı yayımı olmadan cereyan edemez. ""


- Bilimde ve Sanayide Kimya Tarihi



219. ""... Kimyacılar sayıca çok az olan, kendilerine özgü dilleri, yasaları ve gizleri
olan ve büyük halk kitlesi içinde onlardan yalıtık yaşayan bir kesim oluştururlar... ""


- Bilimde ve Sanayide Kimya Tarihi



220. "Türk tütünü katılarak hazırlanan sigaralara ''Turkish blend ya da '"Turkish Cigarettes” adı verilmiştir. “American blend' harmanlarında Virginia ve Burley tütününün yanı sıra %15 oranında oryantal tütün (Ege tütünü) kullanılmaktadır."


- Lezzetin Tarihi



221. "Hıristiyanlıkta şaraba verilen önem, onun neredeyse kutsal bir nitelik kazanmasına kadar varmıştır. Hz. İsa (ölm. -33), son akşam yemeğinde ekmekle şarabı,“Bu benim etim, bu da kanım'diye havarilerine dağıtmış, dolayısıyla şaraba banılmış ekmek yemek, Hıristiyan cemaatine kabul edilmenin bir aracı olmuştur."


- Lezzetin Tarihi



222. "Musevîlerin on pişmanlık gününü izleyen ''Yom Kippur" (Kefaret Günü / Büyük Bağışlanma Günü) adını verdikleri kutsal bayram gününde yemek, içmek, yıkanmak, krem ve parfüm kullanmak, cinsel ilişkide bulunmak ve deri ayakkabı giymek yasaklanmış olup bu günü kapsayan iki günbatımı arasında 25 saat süreyle oruç tutulur, Tanrı’dan af dilenir ve kavgalılar barışır."


- Lezzetin Tarihi



223. "Sarayın ekmeği, diğer ekmeklerin hepsinden üstündü. Bu ekmek doğrudan doğruya sarayda yapılır ve bu ekmeğe “has ekmek”, pişirildiği fırına da has fırın” denirdi. Yoksul vatandaşlar ekmek alamadıklarında simit, gevrek, çörek, halka, börek gibi hamur işlerine yönelirlerdi."


- Lezzetin Tarihi



224. "Yeşil çay, mayalanmamış, yani oksitlenmemiş çaydır. Çay yaprakları, toplandıktan hemen sonra buharla ısıtılırsa, mayalanma gerçekleşmez. Bu özenli işlem yöntemiyle çayın içindeki maddeler ilk hallerini olabildiğince korurlar."


- Lezzetin Tarihi



225. "Yaygın olarak kullanılan eczacılık simgesi, kadeh şeklindeki ilaç kabına dolanmış yılan ve defne dalı motifinden oluşmaktadır. Buna göre yılan kabın içine zehirini boşaltmakta ve bu zehirden şifa umulmaktadır. Defne dalı ise genelde bitkisel ilaçları simgelemekte olup kokusuyla hastaları iyileştirdiği düşünüldüğünden Eskiçağ’larda hastaların başucuna asıldığı bilinmektedir."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



226. "Astrolojik otacılar, bitkileri, zodyakın farklı işaretleriyle ilişkilendirmișlerdi. Onlar bedenin çeşitli kısımları üzerinde egemen olan işaret ve gezegeni belirleyip aynı astrolojik işareti taşıyan bitkiyi tanımlamak suretiyle özel hastalıkları tedaviye girişmişlerdi."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



227. "Ağzımızı sulandıran ve lezzetleri damağımızda canlı tutan asitlerin kuvvet dereceleri kimyada “pH” adı verilen bir ölçekle (skala) verilir. Sınırları 0-14 değerleri arasında uzanan bu ölçekte pH değeri ne denli küçükse, asit kuvveti ve asitlik o denli yüksek demektir."


- Lezzetin Tarihi



228. "“Böbrek taşı” diye de bilinir ve böbrek rahatsızlıkları için ilaç olarak yaygın biçimde kullanılırdı. Böbrek taşlarının kırılıp düşürülmesi için bu organın üzerine sarılarak taşınırdı. Toz haline
getirilip altın ve gümüşle karıştırılan yeşim, ciğerleri, ses organlarını ve kalbi güçlendirir ve ömrü uzatırdı. Yeşim, pirinç ve çiy (şebnem) suyu karışımı, kemikleri güçlendirmede, kasları daha esnek kılmada, zihni açmada ve kanı temizlemede kullanılırdı. Düzenli olarak alındığında bu reçete, açlığı ve susuzluğu, sıcağa ve soğuğa karşı duyarlılığı azaltırdı. Bedeni çürümekten koruduğuna inanıldığından yeşim, mumyacılıkta da kullanılırdı. Bir çocuğun boynuna asılı olarak taşındığında, onu çocuk
hastalıklarına karşı korurdu. Mide ağrılarını ve mide ekşimesinden dolayı boğazda duyulan yanma duygusunu gidermek, astımı hafifletmek, âdet sancılarını azaltmak ve doğumu kolaylaştırmak amacıyla da taşınırdı."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



229. "Agrippina (16-59), kocası İmparator I. Claudius’u (İÖ 10-İS 54), olasılıkla bir tür düğünçiçeği bitkisinin yapraklarında bulunan akonitin ile zehirlemişti.."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



230. "Kayısının Arapçası “mişmiş’ olup Şam’ın kayısısı ünlüdür. Amerika’nın “keşfinden” sonra İspanyollar aracılığıyla Güney Amerika ile tanışan kayısının Şili ve Arjantin’deki adı, Şam kentinin Latince adı olan “Damascus”tan hareketle “Damasco” şeklindedir."


- Lezzetin Tarihi



231. "Yunanlılar şeftaliyi İÖ 300’lerde İran’dan alıyorlardı. Bizdeki adı,“tombul erik”anlamına Farsça“şeft-alu"dan (şeft:“tombul,dolgun” + “alu: “erik”) gelir."


- Lezzetin Tarihi



232. "Altı çocuklu Nobel ailesinde baba Immanuel Nobel (1801 1872), Amerikan petrolünü Finlandiya'ya, Balkanlar ve Anadolu'daki ceviz ağaçlarını da tüfek dipçiği yapılması için Rusya'ya satan uluslararası bir işadamı idi. Nobel ailesi, Azerbaycan petrolleri ile yakın ilişki içinde olmuşlardır. Rus ordusuna tüfek dipçiği yapmak için ceviz ağaçları aramak üzere 1873 yılında Bakü'ye gelen Nobel Kardeşler, "neft"in topraktan ilkel yöntemler le çıkarıldığına tanık olmuşlar ve buraya gelişlerindeki asıl amacı bir yana bırakarak petrol işine girmişlerdir. Alfred Nobel, çok iyi kimya bilgisine sahipti ve yetkin bir dilci idi. Kırım Savaşı (1854-1856) sırasında babasının kurduğu firma için savaş mal zemeleri sağlamakla uğraştı."


- Patlayıcı, Silah ve Savaş Tekniğinin Kültürel Tarihi



233. "Aşure, bir tür tatlı ve yemişli çorbadır. İçine buğday, pirinç, nişasta, nohut, fasulye, ceviz içi, badem gibi şeyler konur. Kuru incir, hurma ve çekirdeksiz üzüm konduğu da olur. Osmanlı konaklarında hazırlanan aşure, değerli kâselere boşaltılır, üzerine şamfıstığı, çamfıstğı, kuşüzümü ve mevsimi ise nar taneleri serpilirdi."


- Lezzetin Tarihi



234. "Farsçadan dilimize geçen “nankör” sözcüğünün özgün anlamı ise “ekmek hakkı bilmeyendir."


- Lezzetin Tarihi



235. "- Neden yüreğimi dinlemek zorundayım? + Çünkü onu susturmayı hiçbir zaman başaramazsın.."


- Simya



236. "Tıbbî olarak, yılan ısırmasına ve öteki zehirlere karşı iyileştirme amacıyla kullanılırdı."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



237. "Bira, tarihin en eski alkollü içkisidir. Bira, Sümerlerin İÖ 3000’lere tarihlenen Gılgamış Destanı'nda geçmektedir."


- Lezzetin Tarihi



238. "Civa, kükürt ve kirecin birlikte pişirilmesi ile elde edilen
kırmızı renkli maddenin, metalleri "sarıya boyamada" kullanılabileceğini
deneylerle belirlemiştir. Ayrıca saç, yumurta ve kan gibi organik maddelerden hayvansal boya olarak yararlanılabileceğini belirtmiştir."


- Bilimde ve Sanayide Kimya Tarihi



239. "Yüksek tabakadan insanlar, parfüm emdirilmiş mendil ve eldivenler kullanıyorlardı. Catherine de’ Medici’nin Floransa’dan Fransa’ya getirdiği parfümcü ustası René le Frentin, yalnızca kokulardan değil, zehirlerden de iyi anlıyordu ve Catherine, zehirli parfümlerle kokulandırılmış eldivenlerden yararlanarak kimi düşmanlarını devre dışı bırakmaktaydı. O sıralar Paris kenti açık bir lağım çukuru halindeydi ve başta saray olmak üzere bütün kent, dayanılmaz kokular yayıyordu. Bu kokulardan kurtulmak için parfümü vazgeçilmez bir çare olarak gören Fransızlar için bu yeni kraliçe ve yanında getirdiği kalabalık parfümcü grubu, bulunmaz bir nimetti ve böylece parfümün merkezi, İtalya’dan Paris’e taşınmış oldu."


- İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası



240. "hastalara deva, dertlere şifa, divanelerin ruhuna gıda ve def'i sevda olmak üzere 10 adet biri Neyzen, biri Keman, biri Musikar, biri Santur, biri Çengi, biri Çenk Santuri, biri Ud olup haftada üç defa hastalara ve hasseten delilere musiki faslı verirlerdi. Nicesi âvaz-ı sazdan hoşhal olur, hakiki ilm-i musikide Neva, Rast, Dügâh, Çargâh, Sûzinak makamları onlara mahsustur. Ama Zengüle ile makam-ı Puselik'te Rast karar kılsa âdeme hayat verir. Cümle saz ve makamlar da ruha gıdadır. Hazin nağmeleri dinleyen mecanin biperde ve biendazene seslerle ağaz ve feryad ederler. Şep ve Ruz üç defa divanelere ve hastalara ve marizin derdine göre nefis taamlar verir."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



241. "14. yüzyıl ikinci yarısının en tanınmış hekim yazarı, Hacı Paşa adıyla ünlü Celaleddin Hızır'dır. Teshil el-Şifa (1408) adlı eserinin önsözünde, eserini herkesin anlayabilmesi için Türkçe yazmasından dolayı özür dilemesi ilginç olup, o dönemlerin bilim dili olan Arapça'nın, yüzyıllar boyu anadili nasıl dışlamış olduğunu göstermektedir"


- Tıbbın Gizemli Tarihi



242. "Hippokrates'in Yunanca "Askin peri ta nosimata dio, ofelin i mi vlaptin" sözü, hastalıklar karşısında iki yolla müdahale etmenin mümkün olduğunu vurgular: Yardım etmek ya da en azından zarar vermemek ("Primum non nocere!": "Öncelikle, zarar verme!")."


- Tıbbın Gizemli Tarihi



243. "Morfin, Amerikan İç Savaşı sırasında yaralı askerlerin ağrılarını kesmek amacıyla denetimsiz bir şekilde kullanılmış ve savaş bittiğinde yaklaşık 4 milyon asker, evlerine morfin bağımlısı olarak dönmüştür!"


- Tıbbın Gizemli Tarihi



244. "metallerin eritilerek bir biriyle
karıştırılması, kimyasal birleşmenin yam sıra bir KUTSAL EVLİLİK sayılıyordu."


- Bilimde ve Sanayide Kimya Tarihi



245. "Mısır'ın eski adı Yunanca Chemeia (:Kara Ülke) idi ve zengin ve alüvyonlu toprağı koyu renkte olduğundan böyle adlandırılıyordu. "Kimya" sözcüğünün, buradan türetildiği söylenmektedir."


- Bilimde ve Sanayide Kimya Tarihi



246. ""Gerçeğe götüren bir belgeyi bulmayı, Pers Kralı olmaya yeğlerim. "

Demokritos"


- Bilimde ve Sanayide Kimya Tarihi



247. "Harun el-Reşid, Irak’lı bilginlerin, “içilmesi câizdir” diye fetva verdikleri için, “nebîz denilen hurma şırası içiyordu. 'Nebîz , özelde hurma olmak üzere kuru üzüm, elma, kayısı gibi meyvelerden hazırlanan bir tür içki idi."


- Lezzetin Tarihi



248. "Ünlü şair Firdevsî (932-1020), Müslüman olmasına karşın Şehname (1004) adlı eserinde, İran’ı fethederek Sasani Devleti’ni ortadan kaldıran Arap orduları için, "Kertenkele yiyen Araplar, İran hükümdarlarının tacını arzu ediyor; tuh olsun sana dönek felek tuh" diyebilmiştir."


- Lezzetin Tarihi



249. "Fransa Kralı XV. Louis’nin (1710-1774) çok güzel ve akıllı bir kadın olan resmî metresi (Fransa krallarının resmî eşleri dışında resmî metresleri de vardı) Madame de Pompadour (1721-1764), bütün güzelliğini şampanyadan aldığını söyleyerek şampanyanın Fransa’da yaygınlaşmasını sağlamıştır."


- Lezzetin Tarihi



250. "İbn Sina, kendi dışındaki hiçbir otoritenin görüşünü, kendi araştırma
ve mantık süzgecinden geçirmeden kabul etmemiş ve bu yönü ile de bilim
dünyasına ışık tutarak modern bilimsel yöntemin öncülüğünü yapmıştır"


- Bilimde ve Sanayide Kimya Tarihi

Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: