Yüzbaşının Kızı Kitap Bilgileri
Yazar: Aleksandr Puşkin
Tahmini Okuma Süresi: 5 sa. 37 dk.
Sayfa Sayısı: 198
Basım Tarihi: Eylül 2016
İlk Yayın Tarihi: 1836
Yayınevi: İletişim Yayınları
Orijinal Dil: Rusça
ISBN: 9789750517310
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Yüzbaşının Kızı Kitap Tanıtımı
Yüzbaşının Kızı, modern Rus edebiyatının kurucu figürlerinden Puşkin’in belgesel gerçekçilik konusundaki mahareti ile kişisel öykülere açılan hayal gücü zenginliğini benzersiz bir şekilde birleştiren, eşine az rastlanır bir tarihsel roman.
Pyotr Grinyov, 17 yaşına geldiğinde, emekli bir asker olan babasının ısrarıyla askerliğini yapmak için Orenburg’a gönderilir. Burada Yüzbaşı Mironov’un kızı Maşa’ya âşık olur. Maşa ile Pyotr arasındaki aşk başladıktan kısa süre sonra Pugaçov ayaklanması patlak verir. Rusya’nın uzun modernleşme serüveninde Çar Petro tarafından tasfiye edilene kadar kritik roller oynayan Kazakların da desteğiyle “ayaklanma” büyür. Maşa ile Pyotr arasındaki ilişkinin arka planına kişisel anlatıları şekillendiren Pugaçov Ayaklanması oturur. Yüzbaşının Kızı, geleneğin erken döneminde Puşkin’in tarihsel romana kattığı simetri, denge ve ikna edicilik ilkelerinin hayatiyetini gösteren, çarpıcı bir anlatı.
“Yüzbaşının Kızı, Puşkin’in Rus nesrini yarattığı öykülerden biridir. Bu nesnel, berrak, yapmacıksız ve vurucu anlatı ancak Puşkin gibi gerçek bir şairin elinden çıkabilirdi.”
ROBERT CONQUEST
Yüzbaşının Kızı Kitaptan Alıntılar
1. ""Elbiseni yeniyken, şerefini gençken koru.""
2. "Uğrama akrabaya, girer başın belaya."
3. ""Elbiseni yeniyken, şerefini gençken koru.""
4. "“Allah gönlünüze sevgi,işinize uğur versin.”"
5. "Okumaya olan ilgimi yitirmiştim. Ruhum dökülüyordu..."
6. "“Atın dört ayağı vardır ama yine de tökezler.”"
7. "Elbiseni yeniyken, şerefini gençken koru…”"
8. "Benden iyisine düşersen beni unutursun,
Benden kötüsüne düşersen beni ararsın.
Halk türküsü"
9. "Elbiseni yeniyken, şerefini gençken koru."
10. "Araya ayrılık girince sevda saçmalığı kendiliğinden geçer, her şey yoluna girer."
11. "Yalnızlık ve tembellikle beslenen karanlık düşüncelerin içine gömülmüştüm..."
12. "şu erkekler ne tuhaf şeyler . bir hafta sonra muhakkak unutacakları bir kelime için birbirlerini doğramaya hazırdırlar .."
13. "Konuşmuyorduk. Ruhumuz yorulmuştu."
14. "“Siz ey gençler,dinleyin, biz ihtiyarların anlattıklarını.”"
15. ""Araya ayrılık girince sevda saçmalığı kendiliğinden geçer, her şey yoluna girer.""
Yüzbaşının Kızı Kitap İncelemeleri
Kitap hakkında gerçekten tartışılacak ve yazılacak çok şey var. Öncelikle yazarın diline değinmek istiyorum, oldukça açık ve sade bir dili vardı bu nedenle uzun bir aradan sonra ilk defa, bu kelime ne anlama geliyor diye, sözlük kullanma gerekliliği duymadım. Puşkin, Dostoyevski tarafından eserlerinde (Puşkin tavsiyesini, en son Ev Sahibesi’nde gördüm) bilhassa okumamızı istediği bir yazardır ve Dostoyevski bir tavsiyede bulunuyorsa mutlaka o yazar, o deneme, o biyografi, o makale, o roman okunmalıdır diye düşünüyorum.
Kitap, tarihteki Pugaçov isyanını, on yedi yaşındaki genç bir subayın gözünden ele almaktadır ve bunu yaparken de o döneme ait tarihi bilgilendirmelerde bulunur.
Puşkin, atmosfer oluşturma anlamında da gayet başarılı bir iş çıkarmış. Yarattığı psikolojik ortam, yer betimlemeleri ve karakterler, sizi hikâyenin ortasına bırakıyor ve her bir karaktere karşı tutumunuz değişiyor ve sürekli olarak karakterler ile alakalı hislerinizle, yargıda bulunma gereksinimi hissediyorsunuz. Ayrıca Puşkin, kitabı otuzlu yaşlarında yazmasına rağmen ana karakterin on yedi yaşında olduğuna dair şüpheye düşmüyorsunuz. Öyle ki, karakterin fevri hareketleri, düşünmeden giriştiği davranışları ve Marya’ya olan aşkı tamda o yaşa ait psikoloji ile yansıtılmış. İşin ilginç tarafı ise olaylar rastlantısal olarak ilerliyor, birde bu rastlantısal olaylara karakterlerin olumlu-olumsuz davranışları müdahil olunca hikâye garip bir hal alıyor. Daha fazla detay vermeden, Dostoyevski’nun tavsiyesine uyup bu hoş kitabı okumalısınız diye düşünüyorum.
Gogol bu romanla ilgili olarak şöyle demektedir: ''Yüzbaşının Kızı ile karşılaştırılınca bütün romanlarımız ve büyük hikâyelerimiz yavan kalıyor. Saflık, yumuşaklık öyle bir yüksekliğe ulaşıyor ki bu yapıtta, gerçek bile yapmacık ve karikatürize edilmiş gibi görünüyor. Ortaya gerçekten de ilk olarak Rus karakterleri çıkıyor. Kalenin basit komutanı, karısı, bayraktar, biricik topuyla kalenin kendisi, zamanın karışıklığı, sıradan insanların o alçak gönüllü büyüklüğü. Bütün bunlar yalnızca gerçek değil, onu da aşan bir şey.''
''Yüzbaşının Kızı'' yazılmasaydı, Tolstoy'un ''Savaş ve Barış''ının da yazılmamış olacağı görüşü ileri sürülmektedir. Gerçekten de, savaşın abartılmadan, bütün yalınlığı ve karmaşıklığı içinde anlatılması, roman kahramanlarının gerçek yaşamdan kopuk, savaştan başka bir şey düşünmeyen yapay kişiler olarak değil de, kendilerine özgü yaşamları ve aile yaşantılarıyla birlikte verilmiş olmaları bakımından, bu iki roman arasında bir yakınlık vardır.
Bağımsız, özgürlükçü kişiliği ve dönemin ilerici okur yığınları arasında geniş yaygınlık kazanan yapıtları nedeniyle monarşi yönetiminin sürekli baskıları altında yaşayan Aleksandr Puşkin 1837 yılında komploya çok benzeyen bir düello sonucunda yaşamını yitirdiğinde henüz 38 yaşındaydı. Fakat yapıtlarıyla çoktan ölümsüzlüğe ulaşmıştı.
Ataol Behramoğlu
Rusya' nın ulusal şairi ve modern Rus edebiyatının kurucusudur. Eserleriyle dönemini ve sonrasındaki edebi kişilikleri etkilemiş Dostoyevski, Tolstoy, Gogol, Çehov ve diğer ünlü rus yazarlara ilham kaynağı olmuştur. Roman Puşkin tarzı bir romantizmle başlar ve giderek artan bir gerçekçilik çerçevesinde devam ederek, 18. yy Çarlık Rusya' sından ideal bir kesit sunar. Yüzbaşının Kızı 1836 yılında yazarın talihsiz bir düellodan yaşamını kaybetmesi öncesi yazılmış, akıcı bir anlatıma sahip başarılı tasvirleriyle göz doyuran sürükleyici bir aşk romanıdır.
Romanda Puşkin Pugaçev'in önderliğinde Kazakların 1773 yılında patlak veren büyük bir köylü ayaklanması sırasında soylu bir Rus subayının, görev yaptığı yerdeki bir yüzbaşının kızına olan aşkını anlatır ve dönemin rus derebeylik düzeni ve bürokrasisini de eleştirir. Öyle ki Pugaçov ayaklanmasını tek bir nokta ile değerlendirmez Puşkin. Romanın kahramanı Pyotr Andreyiç, ağır işkencelere maruz kalıp burnu, kulakları kesilen, dili koparılan bir Başkırt gördükten ve aradan yıllar geçtikten sonra bu olayı düşünürken şunları söyler:
"Genç adam! Bir gün bu yazdıklarım bir şekilde eline geçerse, en faydalı, en köklü değişikliklerin, hiçbir zorlayıcı güç olmadan ahlak düzeldiğinde gerçekleşenler olduğunu unutma…"
Yazarın kaleminini ilkez okudum.Ama bakın GOGOL, "Puşkin için olağanüstü bir olaydır." DOSTOYEVSKİ daha mistik bir tavırla "Puşkin ,bize gelecekten haber veren bir peygamberdir. "der.Rus Edebiyat'ının oluşmasına en çok katkıda bulunan yazın ve düşünce adamıdır.Yüzbaşının Kızı roman alanındaki en önemli eserlerinden birisidir.
Ana hatlarıyla konusu adındanda anlaşılacağı üzere, Puşkin'in 1833-1836 yılları arasında yazdığı ve Yemelyan Pugaçov Ayaklanması sırasında Rus bir subayla görev yaptığı kale komutanı yüzbaşının kızı aralasındaki duygusal ilişkileri konu alan romanıdır.
Tabi ki her kitap her okura farklı şeylerler ifade eder.Bu kitapta çok ince bir mesaj yakalamanın mutluluğu ile kitabı kesinlikle okuyun tavsiyesi vermeme vesiledir.
Mesaja gelince ;Öyle bir zamanda öyle bir iyilik yapın sizi idamdan kurtarsın
Nasıl bir iyilik demeyin söylemem ,kitabın heyecanı kaçar. İyi olamanın başlarda insana nasıl iyi geldiğine ve sonra da nasıl bir belaya koyduğunu heyecanla okudum.Ama iyilik iyidir.Ve zaman insana iyi gelir..
Not:
Kitabın esas oğlanı Pyotr Andreyiç Grinyovdur. Puşkin'e torunları tarafından hatıraları verilmesiyle ve bazı karakterin isimleri değiştirilerek ve her bölüme uygun şiir yada atasözleriyle bu kitap yazılmıştır.
Elbiseni yeniyken , şerefini gençken koru.
Barışın kötüsü, kavganın iyisine yeğdir
Benden iyisini bulursan, hatırına gelmem
Benden kötüsüne varırsan, çok anarsın beni.
Kendi geleceğinizi yazmak istiyorsanız, kalemi başkalarının eline vermeyin.
Puşkin'in kitabın sonunda belirttiği üzere bu hikaye yaşanmış bir olaydan alınmış. Benim için ise yağ gibi akıp giden ve aralarındaki bağlantıları gayet iyi kurulmuş olan olay örgüsüne sahip , hoş , merak uyandıran bir kitaptı.
Kitabın başlarında toy bir delikanlı olarak karşımıza çıkan ve asker çocuğu olan Pyotr Andreyiç zevk sefa düşkünü , işe yaramaz biri olarak anlatılmaya başlanıyor. Disiplinli birisi olan babası ise oğlunu yola getirmek ve hayata hazırlamak için onu ücra bir kaleye asker olarak gönderiyor. Yola lalası Savelyiç ile birlikte çıkan kahramanımızın başına birliğine ulaşıncaya kadar birkaç küçük(müş gibi görünen) olay gelir. Aslında bu olaylarda karşılaştığı kişiler ileride hayatını şekillendirecektir.
Bağlı bulunduğu kalenin yüzbaşısının kızı Marya ile tanıştıktan sonra ona tutulur ve aşık olur. Eş zamanlı olarak ülkesinde çıkan bir isyanla kaleleri yağmalanır. Marya'nın ailesi katledilir. Kahramanımız aşkı ve vatanı arasında bocalasa da her ikisini de kurtarmak için büyük bir özveri ile çabalar. Yolun Başında havai hareketleriyle tanıdığımız bu çocuk artık o çocuk değildir :) başlarından geçen çeşitli olayları birbirlerinin dayanışmasıyla atlatan Marya ve Pyotr Andreviç sonunda evlenir mutlu bir hayat yaşar.