Yûsuf ile Züleyha Kitap Bilgileri
Yazar: Nazan Bekiroğlu
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 21 dk.
Sayfa Sayısı: 224
Basım Tarihi: Aralık 2023
İlk Yayın Tarihi: 2000
Yayınevi: Timaş Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789753625579
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Yûsuf ile Züleyha Kitap Tanıtımı
Nasıl herkese duyurur da sesimi derim: “Bu anlattığınız ben değilim. Ben bu anlattığınız değilim. Yusuf'u ben nasıl yerim? Ben Yusuf'u nasıl yerim?” Sözünün bu kısmına gelince kurt, nemli gözlerinden boncuk gibi yaşlar dökülmeye başladı. Gri tüylerle kaplı göğsü, ön ayakları ıslandı. Bir ah çekti derinden derine. Islak burnu daha ıslandı. Ve devam etti: “Ben şimdi adımı nasıl temize çıkarayım. Alnıma sürülen bu kapkara lekeyi neyle, nasıl yıkayayım? Öyle bir leke ki değil bana, yeter kıyametin kopacağı güne değin gelip geçecek tüm torunlarıma. Tek muradım, bütün yaratılmışların sahibi olan Tanrım. Bu ayıpla yaşatamazsın beni. Ya alsın yeni doğmuş bütün kurt yavrularıyla birlikte canımı, kurt neslinin dalı yaprağı burada kesilsin, ya da adım temize çıksın.”
Yûsuf ile Züleyha Kitaptan Alıntılar
1. "Sadece, Rabbim sen en iyisini bilirsin, dedi. Sen en iyisini bilirsin ve böyle olduysa, böyle olması gerekiyor demektir. Sana teslimim."
2. "Züleyha; Rabbim, dedi, senden artık beni bu dünyaya, salt bu dünyaya bağlayacak olan şeyi istemiyorum. Bana öyle bir kalp ver ki senin yakınlığını istemekten başka hiçbir isteği içinde barındırmasın. Öyle bir ışık bırak ki kalbime, bir daha onu söndürmek mümkün olmasın. Öylesine aslolanı göster bana, öyle ki sûrette aklım bile kalmasın."
3. "Oysa sevmek, en fazla, neyi sevdiğini fark etmek demektir ve seven biraz da neyi sevdiğini bilendir."
4. "❞
Çölün merhametli kalbinde su her şey anlamına gelir de, yemin, on biri Yûsuf'un rüyasına giren yıldızın üzerine edilir. Ve Yûsuf, Züleyha'nın düşüne de gerçeğine de çölden gelir.
❞"
5. "Züleyha evli, Züleyha efendi.Âşıktı, hemde kölesine tutsaktı! Ne kadar ayıptı, ne kadar yasaktı!
Dedikodular gelince Züleyha'nin kulağina dedi: Ateşe düşmeyen yanmayı nerden bilsin? Elini bıçak kesmeyen kanın rengini nasıl öğrensin?"
6. "♡
"Hüznünü Rabbine şikayet etti de Rabbinden hiç şikayet etmedi."
♡"
7. "♡
"Mülk gibi aşk da Allah'tan.
Ruhun da O, kalbin de O, aklında O.."
♡"
8. "değil mi ki kendini kaybetmek gibi görünen aşk, aslında kendini bilmek."
9. "Çölün aşka bahânesi var!
Yoksa, çölün bahâ nesi var?"
10. "Suçlu değilsen de bana, beni bana suçlu kılacak kadar güzelsin..."
11. "~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Kimi zaman sevdiğimizin ne olduğunu bilmeden severiz. Ve insan henüz neyi sevdiğini bilmediği böyle zamanlarda O'ndan başkasını sevdiğini zannedebilir..
Bir çiçeği, bir kuşu,
denizi, yağmuru,
gökyüzünü, yazıyı,
yazıyı yazanı, kalemi tutanı...
Söz gelimi Leyla Mecnun'u, Şirin Ferhâd"ı, Züleyha Yusuf'u sevdiğini zannedebilir.."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~"
12. "•••
"Değil mi ki her şey O'ndan,
gidecek yer yok O'ndan başka.."
•••"
13. "•••
Rabbim ne güzelsin dedi kuyu, derin gözleri semada, Yûsuf güzelini karanlığımda tam üç gün üç gece konuk ettim. Aydınlığıyla aydınlandı karanlıklarım, kokusuyla sağaldı bütün gizli saklı yaralarım. Kucakladım, Rabbimin bana verdiği izinle ve emirle, derinliğimin ve tehlikelerimin üzerinde tuttum Yusuf'u okşadım, hiç yormadım. Ürkütmedim, korkutmadım..
•••"
14. "Sarsılıyor kalbim yedi yerinden, bunca sarsıntıyı ben kazasız belâsız nasıl geçeyim ?"
15. "Çok mu yoruldun gecenin ordularını aşarken
çok mu çıkmazlardan geçti yolun bana gelirken."
Yûsuf ile Züleyha Kitap İncelemeleri
Beklemek Züleyha’ya yakışır, gelmek ise Yusuf olabilene…
Türk Edebiyatın derin yolculuğuna çıkarsak Yûsuf ile Züleyha hikayesi ilk olarak Harezm sahasında
'un eseri olan
tır. Yûsuf ile Züleyha hikayesi tüm çağlar için edebiyata açılan sonsuz bir konu olmuş ve olmaya devam edecektir.
kaleminden bu güzel eseri okumaya başladım . Eserimiz manzum ve mensur olarak bir araya getirilmiş . Gönülleri fetheden kelimelerin harikalarıyla bir bütünlük sağlamış bir eserdir Yûsuf ile Züleyha.
Sana bu Kur'ân'ı vahyetmekle biz, sana kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Gerçek şu ki, daha önce senin bundan hiç haberin yoktu. ( Yusuf, ayet 3 )
Yusuf’un kıssası Kur’an-ı Kerim de “Ahsenül Kasas” yani ‘kıssaların en güzeli’ olarak ifade ediliyor.
Yûsuf dedi Züleyha mektubunda...
Yûsuf diye devam etti,
Yûsuf diye bitirdi.
Anladı ki Züleyha, lügatinde Yûsuf’tan öte sözcük yok...
Aşk daha nasıl anlatılabilirdi ki?
"Züleyha Yûsuf'a bir mektup yazmaya başlayınca Yûsuf diye başladı, Yûsuf diye bitirdi. Görrdü ki, hitaptan öteye geçemedi. Anladı ki, aşkın nâmesinde, ser-nâmeden öte kelam yok. ve Züleyha'nın lügatında Yûsuf'tan öte sözcük yok."
Bundan böyle sözcük dağarcığım Yusuf’un dilinden dökülen kadardır. Sadece sözcükler değil, hayat sözcükler kadarsa varlığımda Yusuf kadardır.
Bu sözcükler içinde eriyen bir ben bir de sevda .
Kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum . Okuyun, okutturun!
"Ne mutlu kalbine sen düşene ve ne mutlu senin kalbine düşene."
Ne mutlu bu kitabı okuyana...
Nazan Bekiroğlu Yusuf ile Züleyha'da, hikayesini çoğu kişinin bildiği, Kur'an'ı Kerim'de de geçen bir kıssayı şairane üslubuyla anlatmış. Kitabı düşününce anlatmış demek yetersiz kalıyor. Yazar sadece yazmamış, yaşamış.
Bazen kardeşlerinin babaları Yakub'a Yusuf'u kurt yedi diyerek onu kuyuya atmaları üzerine, iftiraya uğrayan kurt olmuş, kendini aklamış.
Bazen Yusuf'un düştüğü kuyu olmuş onu sevinçle ağırlamış.
Bazen de Yusuf olmuş iffetin kadını erkeği olmadığını hatırlatmış.
Çoğu zaman da Züleyha olmuş; efendiyken, Yusuf'un güzelliğine yenilip ona nasıl köle olduğunu anlatmış.
Hem de nasıl Züleyha olmuş... Yusuf için yazdıklarını okurken yazarın üslubunun şiirselliğine, duygusunu aktarımına hayran kaldım. "Züleyha da ancak bunları yazabilirdi, uğruna her şeyin feda edildiği bir aşk ancak böyle dile gelebilirdi." diye düşündüm.
Buna örnek olarak kitaptan bir bölüm:
"Züleyha, Yûsuf'a bir mektup yazmaya başlayınca. Yûsuf diye başladı, Yûsuf diye bitirdi. Gördü ki hitaptan öteye geçemedi. Anladı ki aşkın nâmesinde ser-nâmeden öte kelâm yok. Ve Züleyha'nın lügatinde Yûsuf'tan öte sözcük yok."
s:130
Hikâyesi bilindik olsa da kişileri anlamak ve tanımak için okunmalı.
Şiir gibi dize dize akmalı,
Zamandan, mekandan kopmalı.
Güzellikte kaybolmalı,
Güzellikte kendini ve O'nu bulmalı.
Tıpkı Züleyha misali...
Yusuf ile Züleyha güzelliğinde okumalar diliyorum kitap dostlarım.
Uzun zamanıdır Nazan Bekiroğlu okumak istiyordum fakat hangi kitabından başlayacağım konusunda kararsızdım. Yusuf ile Züleyha'dan başlamak nasipmiş. Yazarın çok güzel ve kendine has bir üslubu var okurken hiç yorulmuyorsunuz. Okudukça ordan oraya savruldum. Günümüzde yitip giden değerler üzerinde düşündüm. Mesela üniversite yıllarıma gittim şöyle bir, elimde sallama bir tesbih, tabii tesbih dediğin ağırlığından belli olur. Simsiyah taşları ve üzerinde ki işlemelerle, ağırlığıyla Oltu çok hoşuma gitmişti o zamanlar. Anlatmak istediğimden sapmadan konuya gireyim. O zamanlar sürekli bu tesbihle sabır çeker dururdum. Ezeni ezmek gibi birde gaye edinmiştim. Gördüm ki ezilen günü geldiğinde ezen olabiliyor. Anladım ki insanlar kötü ama kötülük yalnızca onlardan değil biraz da bizim sınavımız bu. Fakat sabretmek gerçekten bu muydu. Sadece sabır dilemek miydi ? Elbette bu değildi. Sabretmek karşınıza çıkan bir sıkıntının, bir bela ve musibetin Allah'tan geldiğini bilmek. Dua etmek namaz kılmak değil miydi. Yusuf kuyuya düştüğünde, zindanlara atıldığında rabbinden başkasına sığındı mı? Rabbinden vaz mı geçti? Peki iffet neydi? O bize unutturulan, filmlerle dalga geçilen iffet. Üç günlük göğe bakmalı aşklarda yitip giden iffet... Dünyanın gelip geçici olduğunu unutmadık mı? Uzadıkça uzar bu yazı, iffet, imtihan, sevgi, gençlik, dua, tövbe, sabır ve daha birçok kelimeyle. Yusuf ile Züleyha...
Yusuf'un güzelliğine, iffetine pranga vurulmaz. Yusuf zindan görmedi, zindan Yusuf'u gördü.
Zindan! lafta iki hece diyor üstad. Zindan! Ne insanlar çürütüyor o zindan, ne masumlar düşüyor o zindana, suçlu olsa da ne mağdurlar düşüyor o zindana. Mesela bugün Çanakkale bir çocuğunu toprağa verdi, diğerini de zindana verecek.
Amentüdendir, Peygamberimizin yeri ayrı ama biz diğer peygamberlere de inanır ve muhabbet besleriz. Ama benim hikayesini en sevdiğim peygamdir Yusuf (a.s), babasıyla sevgisi, kardeşleri tarafından kuyuya atılması, esir pazarları, kölelik, Züleyha'yıve bütün Mısır kadınlarını kendine aşık edecek güzelliği ve nihayet bir iftiraya maruz kalıp zindanlara düşmesi, bitti mi hayır, zindandan sonra ülkenin en önemli yöneticilerinden biri olması ve kardeşleriyle yıllar sonra tekrar karşılaşması..
Bu menkıbeleri çok iyi biliyorum, ekseriyetini teferruatlı bir şekilde okudum, dinledim, bir de Nazan Bekiroğlu'ndan okumak nasip oldu, bu vesileyle de kendisiyle tanışmış oldum, ben daha önce hiç okumamıştım yazarı. Malesef çağımız yazarlarına karşı bir önyargım var ama kitabı beğendim, şelaleyi beğenen amca kadar değil tabi, mikemmel diyemem ama iyiydi, şiir gibi anlatmış olayı, belki hikayeyi bilmiyor olsam daha çok etkilenirdim.
Nazan Bekiroğlu şahsen hayran olduğum Türk yazarların başında geliyor. Dilinin şiirselliğini büyülü buluyorum. Kitaba gelecek olursak; Kur'an-ı Kerim'den bir kıssa olan Yusuf ile Züleyha'nın hikâyesini bir de Nazan Hoca'nın üslubundan, modernize edilmiş mesnevi tarzı ile görüyoruz. Konusu bakımı ile ele alırsak, Yusuf ile Züleyha 'nın hikâyesi pek çok üstad tarafından kaleme alınmış olduğu için, Nazan Hoca'nın zoru başardığını söyleyebilirim. Yusuf'un güzelliğini, gözümüzün önünde belirecek kadar sağlam tasvirler ile anlatan yazarımız, Züleyha'nın aşkını adeta kendi yüreğinde hisseder gibi kağıda aktarmış.
Züleyha Nil kadar güzel, Yusuf yeni doğmuş bir bebek kadar hayâ üzere... Yakup Yusuf'un yolunda pervane, kurt adını temizlemek adına soyundan vazgeçecek kadar mert. Yusuf önce kuyuya, sonra zindana... Kenan'ın Yusuf'u, Mısır'ın azizi... Züleyha'nın sınavı büyük, Mısırlı kadınlara ellerini doğratacak güzellik, Züleyha'yı kül ederdi... Züleyha malından geçti, güzelliğinden geçti, canından dahi geçmeye hazırdı. Önce Yusuf'u sevmeyi öğrendi, sonra Yusuf'un Rabbi'ni...
Kıssa, konu olduğu her eseri bir başyapıta çevirdiği gibi, bu eseri de mükemmel kılmış. Yalnız bu eseri mükemmel kılan sadece Kıssa'nın büyüsü değil, Nazan Bekiroğlu'nun dilidir aynı zamanda. Nazan Bekiroğlu geçmişi öyle güzel modern hale getiriyor ki, hem okuduğunu anlıyorsun, hem de o aşkı o vakitte yaşıyorsun. Keşke Yusuf kadar sevilen, Züleyha gibi seven olsam diyorsun. Tek kelime ile; harika. Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. Eserleri ile tanışmanız gereken bir yazar.