Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Yılmaz Öztuna Alıntıları & En Çok Okunan Sözleri

Yılmaz Öztuna En Beğenilen Sözleri



1. "Üzerinde yaşadığımız topraklar, atalarımızın bizim hesabımıza yaptıkları sonsuz mücadelelerinin eseridir.."


- Türkler



2. ".

Bir Türk için, Fatih'in sevdiği her şey kutsaldı.

."


- Yavuz Sultan Selim



3. "II. Mahmud, imparatorluğu, çağdaş müesseselerle donattı. Eski orduyu ortadan kaldırıp modern ordu ve donanmayı kurdu. Batı medeniyeti ile sıkı temasa geçti. Bu medeniyetten birçok şeyi iktibas etmek sûretiyle, açıkça ve ilk defa olarak, Batı’nın Türkiye’den üstün olduğunu ilân etti. Böyle bir gerçeği açıklamaya, şimdiye kadar kimse cesaret edememişti."


- II. Sultan Mahmud



4. "Tarih, siyaset değildir. Tarihçi siyasi cereyanları tarafsız şekilde incelemeye alışmış adam demektir. Bu alışkanlığı edinemeyen, günün modasına göre söz söyleyen yazar, tarihçi değildir."


- 2. Abdülhamid



5. "Türkiye tarihinde ilk ciddi yenileşme hamlesinin kahramanı, 2. Sultan Osman'dır. O tarihten bugüne kadar Türkiye'de daima iki fikir, muhafazakarlık ve inkılapçılık karşı karşıya gelmiştir."


- Türkler



6. "Siyâsî istikrar bir defa bozuldu mu; düzelmesi, zamana ve büyük gayretlere muhtaç olur."


- Bir Darbenin Anatomisi



7. ".

Şîrler pençe-i kahrımda olurken lerzân
Beni bir gözleri âhûya zebûn etti felek.

Selîmî (Yavuz Sultan Selim)

."


- Yavuz Sultan Selim



8. "Abdülhamid Efendi, sıhhatli idi. Spor yapar, ata biner, silâh kullanırdı.
BİR MÜDDET İÇMİŞ, SONRA BIRAKMIŞTI. İbâdetini hiç ihmal etmezdi."


- 2. Abdülhamid



9. ""Haset edenlerin hasetleri içlerinde kaldı…""


- Barbaros Hayreddin Paşa'nın Hatıraları



10. "İnsanlık, gerçekleri söyleyen, kudretle söyleyebilen liderler, fikir ve san'at adamları ile ilerlemiştir."


- Bir Darbenin Anatomisi



11. "Esmer, siyah saçlı kadınlardan hoşlanırdı. Batı kültürü ile yetiştirilen oğlu ve halefi Sultan Abdülmecîd ise sarışın, mavi gözlüleri beğenirdi."


- II. Sultan Mahmud



12. "Sonraki asırlarda tarihimiz, yüz binlerce Türk’ün ölümü karşısında kılı kıpırdamayan devletlülerle dolup taşacaktır."


- II. Sultan Mahmud



13. "“Yavuz Sultan Selim,2sene ve 2 ay süren ve Osmanlı tarihinde en uzun sefer-i hümayünu teşkil eden Mısır Seferi’nden 25 Temmuz 1518’de İstanbul’a dönmüştü.”"


- Yavuz Sultan Selim



14. "7-8 yıl Türk donanmasında hizmet gören gemiler, topları çıkarıldıktan sonra, ya Türk armatörlere veya Avrupa'ya satılırdı."


- Türkler



15. "Devamlı iç ve dış gaile ve felâketler içinde geçen hayâtı boyunca, bir an bile ümitsizliğe kapılmamış ve enerjik tutumunu kaybetmemiş, karar ve hüküm kaabiliyetini yitirmemişti. Böyle bir hayat sonunda verem olduğu söylenmektedir."


- II. Sultan Mahmud



16. "Ne mürteciler padişahı yenebilmişler, ne de pâdişâh onları temizliyebilmişti. Bundan sonra 18 yıla yakın bir müddet, iki taraf, kıl kadar ince bir dengeyle hayatlarını devâm ettirebildiler. Bu dengenin muhâfazası, Sultan Mahmud’un en hayatî mes’elesi hâline geldi. Büyük bir sabırla, harekete geçeceği ânı beklemiye başladı."


- II. Sultan Mahmud



17. "3. Murad tek bir sefere bile çıkmamış , bir defa bile ordularına başkumandanlık etmemişti. Ama bütün tarihte pek az hükümdara onunki kadar azamet ve servet nasib olmuştu."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



18. "Ermeniler, Kürtçe konuşan Müslüman köylerini basarak, bulabildiklerini, kadın ve çocukları asla ayırmaksızın katliâm ettiler. Çok defa çengele asmak, hâmile kadınların karınlarını deşip bebeklerini süngüyle çıkartmak, erkeklerin organlarını kesip ağızlarına koymak gibi yıldırma metodlarını uyguluyorlardı. Öldürmeden önce Kürt kız ve kadınlarının mutlaka ırzına geçiliyordu. Ve üç beş yaşındaki kız ve erkek çocuklar buna dâhildi. Câmîleri, tekkeleri, medrese ve mektepleri Müslümanlarla doldurup ateşe veriyorlardı."


- 2. Abdülhamid



19. "Bir saat adalet, yetmiş yıllık ibadetten hayırlıdır."


- Türk Tarihinden Portreler



20. ""5 Mart 1589’da Portekiz donanması, Mombasa’ya girdi. Baskına uğrayan Türk filosu yakıldı. Mombasa, Türkler’den alındı. Ali Bey esir edildi ve Lizbon’a götürüldü. Türk levendleri, güneybatıya, Tanganyika içerilerine kaçtılar. Fakat Güneydoğu Afrika’yı harabeye çeviren Bantu ırkından Zimbaslar’ın eline düştüler. Yamyam olan Zimbasılar, Türk levendlerini kızartıp yediler.""


- Türkler



21. "Türkiye'nin coğrafi konusu, bir Japonya'ya benzemiyordu. Her tarafı azılı, hırslı, emperyalist, zalim düşmanlarla sarılmıştı"


- Kısa Osmanlı Tarihi



22. "Haliç tersanesi, 137 savaş gemisini aynı anda tezgaha koyup bir kaç ay içinde indirmeye yeterli kapasitede, dünyanın en büyük gemi inşaat kurumuydu.."


- Türkler



23. "Türkler, değerine inandıkları başbuğlarına körü körüne denecek şekilde itaat gösterirlerdi. "Büyük Kurultay" denen bir asiller meclisi vardı. Fakat son söz Yabgu'nundu. Yabgu'nun iradesi üzerinde münakaşa edilemezdi. Tabiatıyla böyle bir irade sisteminin üstün tarafları olduğu gibi, kötü tarafları da vardı. Başbuğlar, değersiz olunca Türk kavimleri parçalanır, tekrar oyman yaşayışlarına dönerlerdi. Bir müddet sonra değerli bir başbuğ ortaya çıkar, dağılmış Türk kavimlerini tekrar bir araya toplardı."


- Türkler



24. "Osmanlı saftır. Babasının suçu yüzünden oğlunun zarar görmesine çok üzülür. Böyle bir halt edeni çok ayıplar. İdam ettiği adamın oğlunu sadrâzam yapar ki, Osmanlı tarihinde hayli örneği vardır."


- Bir Darbenin Anatomisi



25. "Fransa’nın Cezâyir’e taarruzu, basit sebeplerden dolayı çıkmıştır. Cezâyir’in “dayı” denen son beylerbeyisi İzmirli Hüseyin Paşa, 1827’de, Fransız konsolosunun suratına yelpazesiyle vurdu."


- II. Sultan Mahmud



26. "(...). Zavallı Sultan Murad, atalarının tahtında değil, alelâde bir koltuğa oturtularak padişah ilân edilecekti. Hiçbir zaman da Bayram Tahtı'na oturamadı. Som altın ve mücevherler gömülmüş olan ve bugün Topkapı Sarayı Hazînesi'nde cam içinde teşhir edilen bu taht, vezîr-i âzam Dâmad İbrahim Paşa tarafından parçalar hâlinde Kahire'de yaptırıldıktan sonra bu parçalar İstanbul'da birleştirilmişti. Altın levhalar Derviş Bey'in, üzerine kakılmış mücevherler ise Kuyumcu İbrahim Bey'in eseridir. Bu şekilde taht 23 Eylül 1585'te Cihan Hâkanı Üçüncü Sultan Murad'a sunulmuştur. Bazıları güvercin yumurtası büyüklüğündeki zümrütleri, gök ve sarı yâkutları, zeberced ve fîruzeleri göz kamaştırmaktadır. İşte bu taht, 1585'ten saltanatın sonuna kadar yılda iki defa, bayram günleri padişahlar tarafından, bir de bîat (tahta geçme) törenlerinde mutlaka kullanılmıştır. Hiçbir padişah yılda iki defadan fazla bu tahta oturmamıştır. Son defa tahta oturup bîat kabûl eden zât Sultan Abdülaziz'in oğlu İkinci Abdülmecid'dir ki, 1922 Kasım'ı sonunda bu taht üzerinde halife sıfatıyla bîat kabûl etmiştir."


- Bir Darbenin Anatomisi



27. "Kanuni’nin tek kızı , Hürrem’den olma Mihrü Mah Sultan yalnız Osmanlı’nın değil dünyanın en zengin kadınıydı. Büyük servetini hayır işlerine harcadı."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



28. ""Sultan Hamid'in son yıllarında mareşal maaşı ayda 300, tümgeneral 60, albay 25, binbaşı 12, kıdemli yüzbaşı 10. yüzbaşı 5. üsteğmen 3, teğmen 2 altındı.,""


- 2. Abdülhamid



29. "XX. asrın eşiğine kadar birçok sâhada faydalı olabilen Sultan Hamid rejimi, bütün uzun iktidarların başına gelen akıbetten kendini kurtaramamış, yıpranmış, eskimiş, soysuzlaşmıştır."


- 2. Abdülhamid



30. ""Türk ordusu

meslekleri askerlik olan bir kitleden müteşekkil bir kuruluştu.""


- Türkler



31. "Sultan Aziz’in başına getirilenlerin, durumu ıslah etmek emelinden değil, kin ve garazdan ileri geldiğini, bütün aklı başında olanlarla beraber, fakat onların hepsinden sonra Midhat Paşa da anladı..."


- Bir Darbenin Anatomisi



32. "Bir imparatorluğun yönetimi, bir millî devletin yönetiminden çok farklıdır."


- Bir Darbenin Anatomisi



33. "24 yıl 4 ay 16 gün süren Girit’in fethi sırasında 130.000 Türk’ün şehit olduğu sanılmaktadır."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



34. "“Ya Devlet başa, ya kuzgun leşe!”, “Denize düşen yılana sarılır!” gibi sonradan atasözü hâline gelen sözler, onundur. İlkini 1808’de üstâdı ve baba bildiği Üçüncü Selim’in şehid edildiği gün, ikincisini can düşmanı Rusya ile Hünkâr İskelesi ittifakını imzaladığı gün söylemiştir."


- II. Sultan Mahmud



35. "Ukrayna’da Özü kalesinin Ruslar’ın eline düştüğünü, kaledeki bütün Türkler’in kadın, erkek, çocuk kılıçtan geçirildiğini anlatan Sadrâzam arîza’sını (raporunu) okurken beyin kanaması geçirir ve ölür. Tebeasını koruyamamış olmanın utancıyle ar damarı çatlamıştır."


- II. Sultan Mahmud



36. "Son 13 yıllık saltanatında Türkiye’nin çehresini artık geriye adım atılamıyacak derecede değiştiren İkinci Sultan Mahmud’un bestekârlığı, san’atkâr şahsiyeti üzerinde de durmak gerekir. Üstad bir bestekârdır."


- II. Sultan Mahmud



37. "Sabır gereken yerde yıllarca sabredebilmekte, vurmak ve çözmek gerektiği anda tereddüt etmeksizin icraya geçmektedir."


- Sultan 2. Mahmud



38. "Ancak zayıf rejimler ve şartlar, iyi olan devirleri kötü, kötü olanları iyi göstererek güçlenme ihtiyacı duyarlar."


- Bir Darbenin Anatomisi



39. "Milli ahlâk bu idi. Bencil değildi, geleceğe dönüktü. Şahsî değil, toplum içindi."


- Kısa Osmanlı Tarihi



40. ""Fikirler imha edilemez.""


- 2. Abdülhamid



41. "Yabancı kavimlerin ihaneti, Türk milliyetçiliği suúrunu uyandıracaktır. Mustafa Kemal, bu şuûrun temsilcisi olarak milli mücadelenin başına geçecek ve kazanacaktır.
Ancak İttihad ve Terakki, Sultan Hamid'in aşırı düşmanı olmakla beraber, tamamen monarşisttir. İçlerinde bir tek cumhûriyetçi yoktur. Hepsi Osmanoğulları'na bağlıdır ve imparatorluğu, meşrûtî bir monarşiden ayn düşünememektedirler."


- 2. Abdülhamid



42. ""Türk ordusunda hakana itaat ve saygı mutlak mahiyetteydi. Anadolu’ya yaptıkları akınlarla pişmiş ve bu ülkeyi yurt edinmeyi kararlaştırmış olan Türkler, yurt kurma enerjisinin ateşiyle yanıyorlardı.""


- Türkler



43. "Bütün İstanbullular, Yeniçeriler’e diş biliyorlardı. Bu ocağın şehirde irtikâp etmediği edepsizlik kalmamıştı. Osmanlı tarihinde asla vuku bulmıyan bir şey olarak, kadınların bile sokağa dökülüp nümayişlere katıldıkları görüldü. Yeniçeri Ocağı dışındaki bütün ocaklar, padişaha sadakatlerini bildirdiler. Tophane’de bataryalar çıkarılıp, Yeniçeri kışlalarının bulunduğu Aksaray, Etmeydanı’na götürülmeye başlandı. Topçu yüzbaşısı Karacehennem İbrahim Ağa, kışlaları bombardıman etmeye girişti. Dârendeli İzzet Paşa ile Ağa Hüseyin Paşa, arkalarında, edinebildikleri silâhlarla kendilerini tâkip eden tahmini imkânsız sayıda bir halk kalabalığıyla, iki taraftan Etmeydanı’na girdiler. Kışla kapıları yıkıldı. Topuğundan kurşunla yaralanmasına aldırmayan Karacehennem İbrahim Ağa, ilk defa olarak kışladan içeri girdi. Şimdiye kadar Yeniçeriler’in müsaadesi olmadan, cebren kışlalarına girmek, hiçbir fânînin haddi değildi. Tophane imamı Hâcı Hâfız Ahmed Efendi, askerin başında ilerliyor, teşci ediyordu.
Akşama doğru artık yeryüzünde Yeniçeri Ocağı diye bir şey kalmamıştı. 6.000 Yeniçeri öldürülmüştü. Ertesi günden itibaren de, şuraya, buraya sinen 20.000’den fazla Yeniçeri veya o iddiada bulunan kabadayı tevkif edilerek, uzak yerlere sürgüne gönderildi. Ocağın ilga edildiği, Yeniçeri bulunan bütün şehir ve kalelere bildirildi. Bütün Yeniçerilik alâmetleri, ve bu arada maalesef muhteşem Mehter-Hâne-i Hâkaanî ile Yeniçeri Ocağı arşivi ortadan kaldırıldı. Yeniçeriler’in mensub oldukları Bektâşî dergâhları kapatıldı. Mukavemet edenler tamamen yok edildi."


- II. Sultan Mahmud



44. "“Vak’a-i Hayriye” diye anılan Yeniçeri ve diğer Kapıkulu Ocakları’nın ilgası, Türkiye tarihinin büyük dönüm noktalarından biri, hattâ modern devrin gerçek başlangıcıdır. 1839 Tanzimat’ı, hattâ Cumhuriyet, Vak’a-i Hayriye’nin bir neticesi şeklinde telâkki edilebilir. Türkiye’de Batı medeniyeti, bu tarihle başlar."


- II. Sultan Mahmud



45. "Batı Musikisi’ni Devlet’in çatısı altında resmen Türkiye’ye sokan, Muzıkay-ı Hümâyûn’u Avrupa ve Türk musikileri bölümleri hâlinde kuran, 1826’da Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye için bir Marş besteliyen, Sultan Mahmud’dur."


- II. Sultan Mahmud



46. "Sokollu’ya kadar padişahların eli öpülürdü, Sokollu dalkavukluk yapıp 3. Murad’ın elini değil de eteğini öpünce bu bundan sonra kanun oldu."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



47. "Yüzlerce yıllık rejimlerin bir anda iskambil kağıdı gibi yıkılması toplumların ruhi durumunu değiştirdi. Gelenek ve adetlerin mühim bir kısmı bırakıldı, hatta inkar edildi."


- Kısa Osmanlı Tarihi



48. "''Ey Türk Oğuz Beyleri! Üstten gök çökmedikçe, alttan yer delinmedikçe, bil ki, Türk milleti, Türk yurdu, Türk devleti, Türk töresi bozulmaz. Ey Türk milleti! Kendine dön! Su gibi akıttığın kanına, dağlar gibi yığdığın kemiklerine lâyık ol!'' Bilge Kağan"


- Türkler



49. ""Cümle aşkların başında derya aşkı gelirdi. Derya aşkımız bütün aşklardan üstündü…""


- Barbaros Hayreddin Paşa'nın Hatıraları



50. ""Türkleri yabancı kültürlere iten, cihangirlik vasfını kaybettiren, hattâ askerî meziyetlerine ve teşebbüs dehâlarına halel getiren bu dinler, Gök Tanrı dininin kısmen terk edilmesinden sonra, Türk cemiyetinde buhranlar doğurmuş ve manevî değerleri değiştirmişti.""


- Türkler



51. "İnsanların yapıp ettiklerini takip etmek ve insanları tanımak en büyük merakı idi. (2.Abdülhamid)"


- Bir Darbenin Anatomisi



52. "Dehâsından şüphe edilemeyecek bir şahsiyet olan II. Osman, bir on yaş daha geç tahta çıksa, hele şehzâdeliğini eski Osmanlı prensleri gibi orduların ve vilâyetlerin başında geçirebilseydi, şüphesiz XVII. yüzyıl Türkiyesi çok bahtlı günler yaşardı."


- Sultan Genç Osman ve Sultan IV. Murad



53. "Esaslarını hazırladığı ve ilân edemediği Tanzimat’ı, ölümünden 4 ay, 3 gün sonra, cesur oğlu Sultan Abdülmecîd’in himayesiyle, Mustafa Reşid Paşa yürürlüğe koyacaktır."


- Sultan 2. Mahmud



54. "XVI. asırda da Türk kültürünün seviyesi, Avrupadan ilerideydi. Ilköğretim ve okuyup yazma, Avrupaya nazaran pek çok gelişmişti. Aydın tabaka ve kitap okuyanlar da önemli sayıdaydı. Avrupada bin yazma eseri bir araya getiren hükümdarlar parmakla gösterilirken, Doğuda onbinlerce yazmadan müteşekkil pek çok kitaplık vardı. XVI. asırda Avrupada basılan kitapların tirajı çok düşüktü. Bu tirajın çok fazlasını Türkiyede hattatlar ortaya koyabiliyordu."


- Türk Tarihinden Yapraklar



55. "İsyancıların baskısı sonucunda Sultan İbrahim’in boğdurduğu Ahmed Paşa’nın cesedi Sultan Ahmed Meydanı’na atıldı. Hayli şişmandı. İnsan yağının mafsal ağrılarına deva olduğu hakkında yaygın bir rivayet vardı. Asiler cesedin şurasını burasını keserek devadır diye aldılar. Birkaç saat sonra sadrazamın çıplak kemikleri kaldı. Et parçaları, elden ele gittikçe yükseken fiyatlarla satıldı. Bu andan itibaren Ahmed Paşa tarihe “ Hezar-pare” ( Bin parça) lakabıyla geçti."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



56. "İşte insanı gırtlağına kadar batırarak şahsî menfaatlerine âlet ederler, vatan ve millet diye kandırırlar, işlerine gelmeyen en ufak bir şey zuhur ederse bir kenara atıverirlerdi."


- Bir Darbenin Anatomisi



57. "Donanmay-ı Hümayun denilen Osmanlı İmparatorluk donanmasının gemileri, her 7-8 yılda bir yenilenirdi. Bir tekneyi 8 yıldan fazla kullanmak kanuna aykırıydı. 17.yy ortalarına kadar her yıl 40 savaş gemisi ve ihtiyacı karşılayacak sayıda küçük gemi yapılırdı.
17.yy ortalarında bu kanun bırakıldı ve Türk donanması, eski önemini kaybetti."


- Türkler



58. "Göktürk hakanlarının gök gözlü ve sarışın olduğu sabittir."


- Büyük Türkiye Tarihi (14 Cilt)



59. "Timur, bütün Türkistan cumhuriyetlerinde (Tacikistan dahil), bilhassa taht şehri Semerkant'ın bulunduğu Özbekistan 'da millî kahramandır. Diyebilirim ki, bizde Atatürk ne ise, o kardeş ülkelerde de Timur aynı şey..."


- Türk Tarihinden Portreler



60. "İlim sahibi olmak şart değildi. İrfan sahibi olmak şart idi."


- Tarih Sohbetleri 1



61. ""Mermer duvarlara yüzbinlerce akik, sedef, zafir, yemenî, yeşim ve zeberced gömülmüştür. Bu arada duvarlara gömülü 42 zümrüt, 142 yakut, 625 pırlanta ve 50 tane gayet iri inci, son yüzyıllardaki karışıklıklarda yağma edilmiştir.""


- Türkler



62. "1875 Türkiyesi, demiryollarının uzunluğu bakımından dünya devletleri arasında 9. ve telgraf hatlarının uzunluğu bakımından ise 5. idi. Bu sırada ne Çin’de, ne Japonya’da tek kilometre ne demiryolu, ne de telgraf hattı bulunuyordu..."


- Bir Darbenin Anatomisi



63. "Bizim millete yaranılmaz! Başımıza felâket getirenleri el üzerinde tutar, bize hizmet edenleri alaşağı ederiz!"


- Bir Darbenin Anatomisi



64. "Osmanlı hükümdarı, kudretini Allah'tan alıyordu. Mısır'ın Türk veya Türkleşmiş Çerkes hükümdarları ise, seçimle iş başına geliyordu. Bu seçim hayat boyunca yapılmakla beraber, Memluk Sultanı, gene de kendini seçen Memluk emirlerini kollamaya mecburdu. Osmanlı sultanı ise, tahtını kimseye borçlu değildi."


- Türkler



65. "İslâmcı genç şâir Mehmed Akif de, milliyetçi genç mütefekkir Ziya Gökalp da, Osmanlıcı olan ve ekseriyeti oluşturan gençler de, Sultan Hamîd rejiminin düşmesinde birleşiyorlardı."


- 2. Abdülhamid



66. ""Akdeniz’i baştan başa geçerken, İspanyol kâfirine ait olan İtalya’nın güney sahillerini vurmamak olmazdı...""


- Barbaros Hayreddin Paşa'nın Hatıraları



67. "Türk ordusunun tarihi, Türk milletinin tarihidir ve tarihin karanlıklarına kadar uzanır. Türkler, asker olarak tarih sahnesine çıktılar."


- Osmanlı Devleti Tarihi 1



68. "Osmanlı'ya saygı ve sevgi ile yaklaşmak, Osmanlı'yı bilmek ve anlamak, bugünki çağdaş Türk milliyetçiliğinin olmazsa olmaz ilkelerinden biridir."


- Türk Tarihinden Portreler



69. ""Dünyanın belki en büyük mimarlık şaheseri olan bu Türk âbidesi 22 yıllık bir çalışmadan sonra bitmiştir."

(Ancak hanedan içindeki iktidar mücadelesi ve yaptığı harcamalar, Şah Cihan'ın hayattayken tahttan indirilmesine neden olmuştur. Tac Mahal'in tamamlanmasından çok kısa bir zaman sonra, akli dengesini kaybettiği gerekçesi ile oğlu Alemgir tarafından tahttan indirilerek Agra Kalesi'nde oda hapsine mahkûm edilmiştir. Rivayete göre kalan günlerini burada, küçük bir camdan Tac Mahal'i izleyerek geçirmiştir.)"


- Türkler



70. ""Tâc-Mahall’e ve etrafındaki ilâve anıtlara 30 milyon rupi harcanmıştır. Bu miktar, Tâc-Mahall’den yüzyıl kadar önce Kanunî Sultan Süleyman’ın İstanbul’da yaptırdığı Süleymâniye külliyesine harcanan paranın iki misli kadardır.""


- Türkler



71. "Kaanûnî’den sonra (1566) gelen Osmanlı hükümdarlarının münakaşasız şekilde en büyüğü olan II. Mahmud, Türkiye tarihinde de modern devrin açıcısıdır."


- II. Sultan Mahmud



72. "II.Mahmud, imparatorluğun en felaket bir anında, dağılması adeta muhakkak bir durumda tahta geçmişti."


- Sultan 2. Mahmud



73. "Tarhan Sultan, Harem-i Hümâyûn'da, kadınların asla siyasete karışmamaları gerektiği terbiyesini öylesine kurdu ki, Osmanlı saltanatının sonuna kadar bu terbiye devam etti. Bu suretle Hürrem-
Safiye - Kösem sistemini ve Kadınlar Saltanatı'nı tamamen yıktı. Bu işi çok dikkatle, incelikle, azimle, yaptı. Naibelikten çekildikten sonra oğlunun üzerindeki tesirlerini yalnız devletin ve padişahın iyiliği için kullandı ve adını politikadan tamamen sildi. Hayır ve hasenat ile uğraştı."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



74. ".

Milletler, büyük liderlerle yükselir ve küçük adamlarla batarlar.

."


- Yavuz Sultan Selim



75. "Tahta oturan Murad Han’ın (3. Murad) ilk iradesi çok uğursuz oldu: Devletin anayasası olan Fatih Kanunnamesi’nin ünlü maddesi mucibince, Süleyman, Mustafa, Cihangir, Abdullah ve Osman adlı beş kardeşini “ nizam- alem” yani “ dünya düzeni” için katlettirdi."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



76. "Mahallede gerçek bir muhtacın bulunması, o mahalle için şerefsizlik sayılırdı. Hatta mahallede işsiz ve bekar delikanlı bulunması hoş görülmez, elbirliğiyle evlendirilir, iş temin edilirdi."


- Tarih Sohbetleri 1



77. "Müslümanlık, Türk milli bünyesi için uygun bir dindi. Türkler, Müslüman olmak suretiyle Türklüklerini kemale erdirmiş, adeta tamamlamışlardır."


- Türkler



78. "Mâhpeyker Kösem Haseki’nin üvey oğlu bir ateş parçasıydı.
Genç bir arslandı.
Fevkalâde yetişmişti.
Arabça, Farsça, hattâ bir rivâyete göre Batı dillerini öğrenmişti.
“Fâris” ve “Fârisî” mahlasıyle olgun şiirler yazıyordu.
Silâhşörlük ve pehlivanlıkta, babasından da üstündü.
Korku nedir bilmiyordu."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



79. "Girit’in fethi sonrasında Türk vezirler, adayı savunan Haçlı komutanları teselli edip saygılı davrandılar. Haçlı bayrakları dikkatle ve saygıyla katlanarak yerlerine Türk bayrakları çekildi. Adayı savunan askerler gemilerine bindirilip gönderildi. Sadrazam, bir tek düşman askerinin burnunun kanamasına izin vermedi. Öyle kanlı bir savaştı ki, teslim olanların bile yüzü gülüyordu."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



80. "... Bizans başbakanı Büyük-düka Notaras: "Bizans'ta Latin şapkası görmektense, Türk sarığı görmeyi tercih ederim" tarihi cümlesini söyleyip, Bizanslılar'ın hislerine tercüman oldu..."


- Osmanlı Devleti Tarihi 1



81. "1825’te Dünya nüfusu: 956.332.000 (1800 : 839.205.000), bu nüfusun kıt’alara dağılışı: Asya 625.408.000 (% 65,5), Avrupa 210.601.000 (% 22), Afrika 77.436.000 (% 8,1), Kuzey Amerika 24.630.000 (% 2,5), Güney Amerika 15.525.000 (% 1,6), Okyanusya 2.732.000 (% 0,3) (1800’e nisbetle yalnız Okyanusya’nın nüfusu azalmıştır).
1825’te dünyada nüfusu 50.000’in üzerinde 227 şehir vardır (1975’te nüfusu milyonun üzerinde aşağı yukarı bu sayıda şehir bulunuyordu). Bunların 106’sının nüfusu 100.000’in üzerindedir. Milyonun üzerinde sadece 5 şehir (Londra, İstanbul, Pekin, Kanton ve Paris), yarım milyonla bir milyon arasında da 3 şehir (Tiençin, Hanko, Tokyo) vardır. 400-500 bin irasında da sadece 3 şehir bulunmaktadır (Kalküta, Fuçow, Napoli). Fakat sanayi devrinin eşiğindeyiz ve şehirleşme başlamak üzeredir."


- II. Sultan Mahmud



82. "Rodos müslümanlar için baş belasıydı. Rodos,Oniki Ada ve Bodrum'a hakimdi. Saint-Jean askeri tadilati, Haçlı seferleri sırasında Akka'da Müslümanlarla kutsal savaş için kurulmuştu....
...Fatih Sultan Mehmed 3 defa muhasara ettirmiş, alamamıştı."


- Kanuni Sultan Süleyman



83. "Zafer-nameyi padişah, Allah'a şükretmek için ayakta dinledi. Preveze'nin "cihad-ı ekber" olarak ilanını, bütün imparatorlukta şenlikler yapılmasını buyurdu. 23 Ekim'de bizzat Barbaros Edirne'ye gelip padişaha günlerce Preveze'yi ve artık türk gölü haline gelmiş bulunan Akdeniz politikasını anlattı."


- Kanuni Sultan Süleyman



84. "“Kaanûnî’nin Avrupa siyaseti, Yavuz’un İran ve Turan’a doğru olan siyasetini durdurmakla beraber, Charles-Quint devinin zuhuru, bu yeni siyaseti gerekli kılıyordu. Macaristan, bütün haşmetiyle, Türkiye ve Almanya-İspanya arasında sallantıda idi. Bu büyük devlete hâkim olabilecek devlet, yâni ya Türkiye ya Almanya-İspanya, Avrupa kıt’asında tamamen üstünlük elde edecek ve cihan imparatorluğu hâline gelecektir."


- Kanuni Sultan Süleyman



85. "Tarihin en klasik ve örnek imha muharebelerinden biri olan Mohaç’ta Macarların büyük kısmı muharebe alanında kaldı ve çoğu bataklıkta boğuldu. Kral İkinci Lajos, 7 piskopos, bütün büyük kumandanlar, bataklıkta boğuldu. Geri kalan 25.000 asker esir edildi. Muharebe göz açıp kapayıncaya kadar bitti. Düşman ne olduğunu bile idrak edemedi. Türkler 150 şehit ve bir kaç bin yaralı verdiler ve o kadar dikkatli hareket ettiler ki, hiçbiri bataklığa düşmedi. “Tarihte hiçbir savaş gösterilemez ki, Mohaç’ta olduğu gibi, bir tek muharebe, bu derecede kesin netice alabilsin ve büyük bir milletin bütün istiklâlini asırlar boyunca ortadan kaldırsın”"


- Kanuni Sultan Süleyman



86. "Bütün 15. asır boyunca en kudretli Hristiyan devleti İspanya idi. Dünyanın En kudretli Devleti ise Türk Osmanlı İmparatorluğu bulunuyordu. Bütün bir asır, bu iki devlet arasında savaş, mücadele ve rekabetle geçti. Bu düşmanlık Orta Avrupa'da, Kuzey Afrika'da, Akdeniz'de, Hint Okyanusu'nda büyük çapta çekişmelere sebep oldu."


- Türk Tarihinden Yapraklar



87. ""Olmayâ devlet cihandâ bir nefes sıhhat gibi...""


- Osmanlı Padişahlarının Hayat Hikayeleri



88. "“Safevilerden ileri gelen bir çok kimsede esir düşmüştü . Bunların en mühimi Taclı Hanım idi.Şah’ın zevcesi idi. Taclı Hanım zırhlı, askeri kıyafette ve at üzerinde bulunuyordu.”"


- Yavuz Sultan Selim



89. "Hurrem’e kadar , Osmanlı tarihinde bir kadının siyasete , devlet işlerine karıştığı görülmemişti."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



90. "Yavuz, yalnız Akkoyunlular'ı değil, Sünnî/Şâfiî olan ve Şîîler'den nefret eden Doğu Anadolu Kürd beylerini de okşamıştı. Bunlardan bazıları da Osmanlı idâresine karşı gelmişlerdir. Büyük bilgin ve tarihçi İdrîs-i Bidlîsî, Doğu Anadolu'nun Osmanlı idâresine girmesi için çok çalışmış ve bu yüzden Yavuz tarafından kaydıhayat şartıyla yılda 1.200.000 dolar tahsîsatla mükâfatlandırılmıştır."


- Büyük Osmanlı Tarihi (10 Cilt)



91. ""Cenabı Hak, hayır yolunda sarf edilen her emeğin ve servetin karşılığını fazlasıyla ihsan buyurur. Bunu bizzat ben hayatım boyunca tecrübe ettim…""


- Barbaros Hayreddin Paşa'nın Hatıraları



92. "Şâir, bestekâr, tanbûrî, neyzen, hânende, büyük hattat olan Sultan Mahmud, Mevlevî ve Nakşbendî idi. Arapça ve Farsçaya vâkıftı ve padişahlığında konuşulanı anlıyacak, fakat kendisi konuşamıyacak derecede Fransızca öğrendi."


- Sultan 2. Mahmud



93. ""Kıssadan hisse budur ki, küçük adamla büyük işe mübâşeret caiz değildir."


- Türkler



94. ""Ercümend Bânû’dan 36 yıl sonra 72 yaşında ölen Şâh-i Cihân, Evrengezib Âlemgîr Şah tarafından, Muhaccer’in bir kenarındaki sandukanın altına gömülmüştür.
....
Bu suretle iki büyük âşık, ebedî uykularına, yan yana uyumaktadırlar.""


- Türkler



95. "4. Mehmed( 7 yaşında ) hizmetindeki bir ağaya babası Sultan İbrahim’in öldürülmesi işine karışmış yetmiş kişinin adlarını bir deftere yazdırdı. İleride bu isimleri unutmamak istiyordu."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



96. "Kapıkulu Ocakları ayarı düşük akça ile maaş ödenmesinden dolayı isyan etti. 4. Mehmed’den ( 14 yaşında) 30 kelle istediler , 4. Mehmed onların istediği 30 kelleyi verdi. Asile bu 30 kelleyi Sultanahmed’de ulu bir çınarın dallarına astılar. Ondan dolayı bu ihtilale “ Vaka’i Vakvakiyye” dendi. “ Vakvak” , İslam mitolojisinde , insan başından yaprakları olan ve rüzgar estikçe “ vak vak” diye ses çıkaran bir ağaçtır."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



97. ""Sultan Mehmed, günümüzün en büyük hükümdarıdır. Kiros'tan, Büyük İskender'den, Sezar'dan, bir kelimeyle, gelmiş geçmiş bütün hükümdarlardan büyüktür.""


- Osmanlı Devleti Tarihi 1



98. "Geçmişten adam hisse kaparmış ne masal şey
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi
Târîhi tekerrür diye târîf ediyorlar
Hîç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?"


- Bir Darbenin Anatomisi



99. "Sultan Mustafa Osmanoğulları'ndan gelip geçen bütün şehzade ve sultanların arasında "deli" denecek tek şahıstır. Tedavisi imkansız derecede şuuru bozuktu. Kadınları yarına yaklaştırmadı için çocuğu da olmadı."


- Sultan Genç Osman ve Sultan IV. Murad



100. "Kanuni devri,en geniş sınırların elde edildiği dönem değildir. En muhteşem, devletin en iyi yönetildiği dönemdir. Azami sınırlar onun ölümünden çeyrek asır sonra, torunu üçüncü Murad'ın son yıllarında elde edilmiştir."


- Kanuni Sultan Süleyman



101. "Devlete hizmet, bize en büyük dünya nimetidir."


- Barbaros Hayreddin Paşa'nın Hatıraları



102. "Sultan Murad'ın İngiltere seyahatinde tanışıp şahsî dostluk kurduğu ve sonra devamlı mektuplaştıkları İngiltere Veliahdı Galler Prensi Edward (Yedinci Edward)'ın teklifiyle farmason olduğu duyulmuşsa da halk buna inanmamıştı. Bir Osmanoğlunun, hele kutsal hâkanlık tahtının vârisi bir şehzâdesinin farmason olabileceğine kimse ihtimal vermemişti."


- Bir Darbenin Anatomisi



103. "Çok çalışkan ve enerjik olan Sultan Mahmud, az uyu­maktadır. Meşakkat ve mahrumiyete ne dereceye kadar kat­lanabileceğini iki kışı Rami Kışlası'nın taş odasında yatarak ve gündüzleri sıradan albay gibi çamurlar içinde yeni or­dunun alaylarını talime çıkararak göstermiştir. "Ya Devlet başa, ya kuzgun leşe!", "Denize düşen yılana sarılır!" gibi sonradan atasözü haline gelen sözler, onundur."


- II. Sultan Mahmud



104. "“İşte geçmişte aynı grubun (Yeni Osmanlılar) üyesi olan Ali Suâvi Efendi, öyle bir şey yapmaya karar verdi ki, arka­daşlarının erişemedikleri en yüksek makamları “kapabil­sin... Sultan Murad’ı tekrar tahta çıkarmaya kalkıştı...

Bu karar, Rus orduları, Yeşilköy’de büyük karargâhlarını kurdukları an tatbik edilecekti. Sultan Aziz’in hal’i Ali Suâvi’ye cesaret veriyordu ama, Sultan Aziz’i hal’ eden adam, Türk ordularının başı idi, üstelik yanına sadrâzamı, birkaç nâzır ve kumandanı almıştı. Ali Suâvi’nin Avni paşacılık oy­namak için hiçbir şeyi yoktu. Buna rağmen işe girişti.

Bu sırada İstanbul’a on binlerce Balkanlı göçmen yığıl­mıştı... Ali Suâvi bunlardan birkaç yüzünü kandırdı. 20 Mayıs günü öğle üzeri, Sultan Murad’ın oturduğu Çırağan Sarayı’nı bastı... Bu yüzden bu olaya “Çırağan Vak’ası” da denir. Derhal yetişen ve sonradan müşîr olan Beşiktaş muhafızı Hasan Paşa, elindeki sopayı Ali Suâvi’nin kararsız ve dengesiz kafasına indirdi. İlk bakışta onun şef durumunda olduğunu anlamıştı. İhtilâlci gazeteci derhal öldü. Ayrıca ihtilâlcilerden 23 zavallı göçmen öldü ve 15’i yaralandı. Olay iki saat içinde bastırıldı.

İki saat... Fakat âh o iki saat... O iki saatin cezasını Türk milleti çekti, hem de tam 30 yıl...”"


- Bir Darbenin Anatomisi



105. ""Anladık ki, bu herifin kalbinden İslam muhabbeti kalkmış…""


- Barbaros Hayreddin Paşa'nın Hatıraları



106. ""Araplar, cenk sanatını bilmez bir kavimdir. Çölde çapulculuk yapmakla ordu hâlinde cenk etmeyi aynı şey sanırlar. Cenk sanatını bilen İspanyol kâfiri bile Türk leventlerine daima mağlup olagelmişken, hangi akılla bilinmez, bu Arap kabileleri olur olmaz yerde Türklerin karşısına çıkıp perişan olurlar. Zira onlarda insan canı gayetle değersizdir. Kulluklarını bilip tedbir alacakları yerde, "Her şey Allah'tandır," deyip budalaca ölürler…""


- Barbaros Hayreddin Paşa'nın Hatıraları



107. "Evliyâ Çelebî’ye göre, Viyana, bağlar, bahçeler, korular içinde güzel, sevimli, mâmur bir şehirdi. Ancak Almanlar, teknik medeniyetçe olduğu gibi, kültür ve terbiyece de Türkler’den geriydi. Alman soyluları, mendil kullanmasını bilmiyor, burunlarını kollarının yenlerine siliyorlardı. Çoğu da fena halde kokuyordu. Zira yıkanmanın sıhhate muzır olduğunu sanıyorlardı."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



108. "Çok çalışkan ve enerjik olan Sultan Mahmud, az uyu­maktadır. Meşakkat ve mahrumiyete ne dereceye kadar kat­lanabileceğini iki kışı Rami Kışlası'nın taş odasında yatarak ve gündüzleri sıradan albay gibi çamurlar içinde yeni or­dunun alaylarını talime çıkararak göstermiştir. "Ya Devlet başa, ya kuzgun leşe!", "Denize düşen yılana sarılır!" gibi sonradan atasözü haline gelen sözler, onundur."


- II. Sultan Mahmud



109. "“Piri Mehmet paşa Yavuz’un son veziri-azamı olmuştur şiirlerinde “Remzi “mahlasını kullanan Piri Mehmet Paşa ulemadan Muhyiddin Mehmet Çelebi’nin oğludur. İlmiye yolunda yetişmiştir. Kendisi askeri sınıftan gelmeyen nadir Osmanlı vezirlerindendir. “
“Dönemin Şeyhülislamı olan Zenbilli AliCemal Efendi Piri Paşa’nın kendisinden az yaşlı amcası olmakla beraber sadarete tayininde bu akrabalığının tesiri yoktur.”"


- Yavuz Sultan Selim



110. "ey türk milleti kendine dön su gibi akıttığın kanına dağlar gibi yığdığın kemiklerine layık ol"


- Türkler



111. "Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi ?"


- Bir Darbenin Anatomisi



112. "“Kendi elimle silahlandırdığım askerin beni bu hale getirdiğini tahattur* buyurmanızı tavsiye ederim” Sultan Abdülaziz Han"


- Bir Darbenin Anatomisi



113. "Almanya’nın XVI. asır İstanbul Büyükelçisi:

Türk cemiyetinin manzarası..
..kudretinden emin olanlara mahsus tevazu, halk tabakalarına kadar yayılmıştır. Türkler’den alacağımız dersler, sonsuzdur 🇹🇷"


- Türkler



114. "Büyükelçimizle birlilte Viyana’ya giden Evliya Çelebi’ye göre Viyana, bağlar, bahçeler, korular içinde güzel, sevimli, mamur bir şehirdi. Ancak Almanlar, teknik medeniyetce olduğu gibi, kültür ve terbiyece de Türklerden geriydi. Alman soyluları, mendil kullanmasını bilmiyor, burunlarını kollarının yenlerine siliyorlardı. Çoğu da fena halde kokuyordu. Zira yıkanmanın sıhhate muzır olduğunu sanıyorlardı."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



115. "Osmanlı tarihinde Köprülü Mehmed Paşa’nın iktidara geldiği 1656’dan İkinci Viyana Muhasarası’nın cereyan ettiği 1683’e kadar, 27 yıllık döneme “ Köprülüler Devri” denmiş ve Türkiye’nin cihan devleti olarak son dönemini teşkil etmiş, hatta bazı tarihçilerce ikinci Kanuni çağı sayılmıştır."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



116. "Abdülaziz Han, Türkiye’nin yükselmesi için büyük çaba harcayanların yabancı güçler ( o devir için İngiltere, Rusya, Yunanistan vs.) tarafından Türk devlet adamlarına para dağıtılarak felakete uğratıldıklarını açıkça ima etmektedir. Türkiye’nin çok güçlenmesi asla arzu edilmemiştir. Yabancılar bu oyunla çok şey kazandıklarına göre, oyuna gittikçe daha fazla ağırlık vermişlerdir."


- Bir Darbenin Anatomisi



117. "Ancak Türklüğün Balkanlardaki göstergesi, Edirne'dir. Büyük Edirne, Balkanlar'daki Türk hâkimiyetinin mükemmelliğini, küçülmüş Edirne ise en dar sınırlara itilmişliği sembolleştirir. 1669 yılında Edirne'de 160 mahalle, 300 kadar cami ve mescid, bazıları yüksek tahsil veren 24 medrese, 220 mektep, 6.000 dükkân, 28 kütüphane, 32 umumî hamam, 53 kervansaray, 53 ticaret hanı, 8 kâgir ve 5 ahşap köprü bulunuyordu. Edirne'deki padişah sarayı, Topkapı Sarayı'ndan büyüktü. 1700'de Edirne 350.000 nüfusuyle Avrupa'nın İstanbul, Paris ve Londra'dan sonra 4. şehri idi. 1825'te bile 300.000 nüfusuyle Londra, İstanbul, Paris, Napoli, Petersburg, Viyana'dan sonra Avrupa'da 7. idi. 1850'de 200.000 nüfusla 23.'lüğe düşmüştü. Edirne'nin tarihi boyunca düştüğü minimum nüfus, 1945 sayımında görülen 29.000'dir."


- Avrupa Türkiyesi'ni Kaybımız



118. "Asya'da Türkiye'den sonra en büyük ve güçlü devlet İran sonra Çin idi. Hindistan, Güney Hindistan ve Türkistan imparatorlukları da 3 büyük devlet olmakla beraber , Türkiye, İran ve Çin seviyesinde değillerdi."


- Kanuni Sultan Süleyman



119. "Ebrûlerinin zahmı nihandır ciğerimde
Gül-ruhlerinin handelerî çeşm-i terimde
Eşkim yerinê kan dökülür dîdelerimde
Sevdây-ı muhabbet, esiyor şimdi serimde
Takdîre ne hâcet, bu da varmış kaderimde
Adlî (İkinci Mahmûd) (1785-1839)"


- Sultan 2. Mahmud



120. "İstanbul’daki büyük yangını bahane eden 4. Murad tütün yasağı koydu ardından kahvehaneleri kapattı. Buna kısa bir süre sonra içki yasağı eklendi. Eski zorbalar ( isyancı yeniçeriler) tütün veya içki içiyorlar bahanesiyle bulundukları yerde tepelettirildi. Bütün Osmanlı tarihinde , ilk defa olarak yeniçerilerin ödü koptu. Tek itiraz sesi yükselmedi."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



121. "Ey Türk Milleti, kendine dön!"


- Büyük Türkiye Tarihi (14 Cilt)



122. "Delilerin musiki ile tedavisi, uygulamalı olarak Birleşik Amerika'da 1956'da başladı."


- Tarih Sohbetleri 1



123. "Savaş halindeyken Hıristiyan topraklarından geçen Türk askerinin halkı herhangi bir şekilde rahatsız etmesinin tek cezası idamdı."


- Türk Tarihinden Yapraklar



124. "Osmanlı devletinde ordu + ulemâ = ihtilâl prensibi yürürlükte idi.
Böylesine ikili bir ittifak karşısında padişah – halîfe’ye çok az şans tanınırdı."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



125. "Başlangıçta "Türk" adı, Türkçe konuşan kavimlerden yalnız birinin ismiydi. Sonradan bütün Türkçe konuşanlara Türk denmiştir. Kelime "kuvvetli" demektir ve ilk çağlarda "Türük" şeklinde söyleniyordu."


- Türk Tarihinden Yapraklar



126. "Koyu bir milliyetçilik, kitabelerin ruhuna işlemiştir. Şüphesiz nesir dili gibi bu fikirler de yüzyıllardan süzülmüş bir gelişmenin sonucudur. İfade, son derece realisttir. Yüzyıllarca işlenmeksizin bir dilin böyle bir mükemmellik kazanmasına ve böyle bir fikir seviyesine erişmesine imkan yoktur."


- Türk Tarihinden Yapraklar



127. ""Timur, bütün Türkistan cumhuriyetlerinde (Tacikistan dahil), bilhassa taht şehri Semerkant'ın bulunduğu Özbekistan 'da millî kahramandır. Diyebilirim ki, bizde Atatürk ne ise, o kardeş ülkelerde de Timur aynı şey...""


- Türk Tarihinden Portreler



128. "Delilerin musiki ile tedavisi, uygulamalı olarak Birleşik Amerika'da 1956'da başladı."


- Tarih Sohbetleri 1



129. "Savaş halindeyken Hıristiyan topraklarından geçen Türk askerinin halkı herhangi bir şekilde rahatsız etmesinin tek cezası idamdı."


- Türk Tarihinden Yapraklar



130. "Osmanlı devletinde ordu + ulemâ = ihtilâl prensibi yürürlükte idi.
Böylesine ikili bir ittifak karşısında padişah – halîfe’ye çok az şans tanınırdı."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



131. "Başlangıçta "Türk" adı, Türkçe konuşan kavimlerden yalnız birinin ismiydi. Sonradan bütün Türkçe konuşanlara Türk denmiştir. Kelime "kuvvetli" demektir ve ilk çağlarda "Türük" şeklinde söyleniyordu."


- Türk Tarihinden Yapraklar



132. "Koyu bir milliyetçilik, kitabelerin ruhuna işlemiştir. Şüphesiz nesir dili gibi bu fikirler de yüzyıllardan süzülmüş bir gelişmenin sonucudur. İfade, son derece realisttir. Yüzyıllarca işlenmeksizin bir dilin böyle bir mükemmellik kazanmasına ve böyle bir fikir seviyesine erişmesine imkan yoktur."


- Türk Tarihinden Yapraklar



133. "Osmanlı Türkü, asırlarca dini motiflerle dolu Bizans mozaiklerinin karşısında ibadet etmekte hiçbir mahzur görmemiştir. Şüphesiz camide tasvir bulunması dinimizce hoş karşılanmaz. Ancak, cami, Hıristiyan mabedinden çevrilmişse, tarihi atmosferi içinde muhafazasında atalarımız dine aykırılık görmemişlerdir. Ve ehemmiyetle ilave edeyim, böyle bir hoşgörü, hiçbir Hıristiyan ve Türk'ten gayri İslam topluluğunda yoktur.
Fatih Sultan Mehmed, bizzat Ayasofya'ya girdi. Yeryüzünün en büyük Hıristiyan mabedi idi. Kendiliğinden teslim olmadığı, gaza ile fethedildiği için, beldenin en büyük mabedinin camie çevrilmesi kanun'du, şeriate de uygundur. Bizzat Fatih'in kaleme aldırdığı etraflı bir vakfiye ile bütün şartları düzenlenerek cami oldu. 1453'ten 1924'de hilafetin ilgasına kadar da, Osmanlı protokolünde daima 1. cami olarak kabul edildi. (Osmanlı protokolünde selatin camileri protokol sırasına girer). Müslüman dünyasının da şüphesiz en mühim camii idi."


- Tarih Sohbetleri 1



134. "Türk askeri meşakkate katlanır, nadiren şikayet eder."


- Osmanlı Devleti Tarihi 1



135. "Bu yıllarda Hindistan Türk imparatorluğunun başında Şâh-i Cihân vardı. Bu büyük hükümdar, Timur’un 9. ve Timurlular’ı Türkistan’dan Hindistan’a getiren Bâbur’un 4. kuşaktan torunudur. Eşi Ercmend Bânû’ya olan sevgisiyle ünlüydü. "Pâdşâh-Beğim" yani "imparatoriçe" sanını taşıyan ve "Mümtâz-Mahall" diye anılan bu hanım yaşadığı müddetçe Şâh-i Cihân
"


- Türkler



136. ""Türkler girdikleri toprağa sulh, huzur, asayiş, refah, zenginlik, adalet ve bahtiyarlık getirirlerdi.""


- Türkler



137. "Türkler, Müslüman olmak suretiyle, Türk'lüklerini kemâle erdirmiş, âdeta tamamlamışlardı."


- Türk Tarihinden Yapraklar



138. "Beş defa vezir-i âzam (başbakan) olan ve ihtiyarlığı dolayısiyle “Koca” diye anılan Sinan Paşa, rüşvette herkese örnek olmuştu. Pervasızca para alınıp veriliyor, mansıblar ve makamlar satılıyordu.
3 Nisan 1596’da Sultan Mehmed’in tahta geçmesinden bir yıl sonra, 89 yaşındaki bu uğursuz ve iğrenç vezir, ölmek suretiyle devlete en büyük hizmetini yaptı.
Her tarafta sevinç çığlıkları yükseldi. Şairler ölümüne sevinçli tarihler düşürdüler, keyifli şiirler yazdılar ki, şimdiye kadar pek görülmüş şey değildi."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



139. "(…) Safiye için sevgisi hiç eksilmedi. Her gün daha arttı. Safiye’den başka hiçbir kadın alâkasını çekemedi. Dedesi Sultan Süleyman için Hurrem ne ise, Şehzâde için de Safiye olmuştu."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



140. "Osmanlı klasik infaz sisteminde Hanedan mensupları ipek kuşakla boğulur, devlet görevlilerinin başı baltayla kesilir, eşkıyalar iple asılır, padişaha ve dine karşı hareket edenler çengele asılırdı."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



141. "Bu Darbeciler için büyük bir kumardı, fakat bütün darbe teşebbüsleri zaten bir kumar değil midir?"


- Bir Darbenin Anatomisi



142. "Bir tek kişi, hiçbir zafere, fütuhata felan dayanmaksızın, inhitat halinde, üç kıtada, 10 milyon kilometrekare üzerinde birbirine benzemez ülkelerde, 30 yıl hakimiyet kurabilsin... Doğrusu mucizeye benzer bir şey."


- Tarih Sohbetleri 1



143. "Memlük imparatorluğunun 1517'de tarih sahnesinden silinmesi, bu pek büyük Asya-Afrika devletini ortadan kaldırmış ve bunun bütün nimetlerini Türkiye toplamıştı. Bu suretle Türkiye,halifelik tacına ve mukaddes makamlara İslam'ın 3 büyük mukaddes şehrine Mekke,Medine ve Kudüs'e hakim olmuştu."


- Kanuni Sultan Süleyman



144. "İlim sahibi olmak şart değildi. İrfan sahibi olmak şarttı."


- Tarih Sohbetleri 1



145. "15. asır sonlarından 18. asra kadar Türk Donanması, dünyanın en büyük deniz kuvvetiydi. Bilhassa 16. yüzyılda Türk-Osmanlı deniz gücü, dünyanın geri kalan bütün devletlerinin deniz güçlerinin toplamından fazlaydı. Bu büyük donanma, muazzam bir teşkilata dayanıyordu."


- Türk Tarihinden Yapraklar



146. ".

Yavuz, çok tuhaf bir tesadüf eseri olarak, İstanbul -Edirne yolu üzerinde, 8 yıl önce babası II.Bâyezid'in öldüğü aynı yerde vefat etmiştir. Bu sûretle II. Bâyezid, gitmekte olduğu Dimetoka'ya erişemediği gibi, Yavuz da Edirne'ye varamamıştır.

."


- Yavuz Sultan Selim



147. "Güneydoğu Anadolu'nun merkezi, o zamanlar "Âmid" denen şimdiki Diyarbakır şehri idi. Pek büyük ve tarihî bir belde idi. Âmid şehrinin geniş çevresine (şimdiki Diyarbakır vilâyeti ile etrafındaki vilâyetleri içine alır) "Diyâr-ı Bekr" denirdi. Şehre hiçbir zaman "Diyâr-ı Bekr" denmemiştir."


- Yavuz Sultan Selim



148. "Anadolu toprağı ile Türk milletinin dehâsı, kaynaşmıştır."


- Kısa Osmanlı Tarihi



149. "Sultan Murad, sonuncu kardeși İbrahim'e de kıymak istiyordu. Kösem, ortanca oğlunun ölümüyle perişan, küçük oğlunu kurtarabilmek için çılgın gibi dairesinden fırladı. Destur istemeden Murad Han'ın dairesine girip eteklerine yapıștı. Ağladı, sızladı, konuştu ve... Şehzadesinin hayatını kurtardı. Böylece Kösem Mahpeyker Sultan, çok uzun siyasi hayatında, Türk milletine en büyük iyiliğini yapmış oldu. Zira, Șehzade ibrahim de idam edilseydi, Dördüncü Murad ölünce, Osmanoğulları hanedanı kesilecek, Türk Cihan Devleti muhtemelen parçalara ayrılacaktı. Her Osmanlı ülkesinde padişahlık ve halifelik iddiasında bulunacaklar türeyecek, iç savaşlarla kan gövdeyi götürecekti. Tıpkı Selçuklu Hanedanının düşmesinden sonraki Türkiye'nin manzarası gibi. Ve Osmanoğulları, Selçuklular düşünce yirmi parçaya bölünen Anadolu'yu yeniden toparlamak için ne fedakârlıkları göze almamışlardı ki?"


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



150. "Vezir Hüseyin Paşa, Memlük imparatorluğunun bütün Asya topraklarının fethedildiğini, Sîna Çölü'nü tarihte hiçbir cihangirin cebren geçemediğini, ancak Afrika'ya denizden asker çıkartıp Mısır'ın fethinin kaabil olduğunu, binâenaleyh seferin bitmiş sayılacağını söyledi. Yavuz, Hüseyin Paşa'nın derhal başını kestirdi."


- Büyük Osmanlı Tarihi (10 Cilt)



151. "Bütün Orta Çağ'ın (476-1453) bütün yeryüzünde geçen en büyük meydan muharebesi olan, her iki tarafta başkumandan olarak oğulları ile beraber tarihin en büyük asker hükümdarlarından ikisinin bulunduğu, Çin ile Adriyatik arasındaki ülkeleri paylaşan iki Müslüman ve Türk hakanının zaferi ölesiye çekiştiği Ankara muharebesi, Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden biridir. Osmanlı gelişmesini ve fütuhattını yarım asır geciktirmiş, Bizans'ın ve Orta Çağ'ın hayatını 50 yıl uzatmış, Anadolu birliğini ise 70 yıl geciktirmiştir. Yıldırım devrinde Osmanlı toprakları olan bazı yerler ancak 115 yıl sonra Yavuz Sultan Selim tarafından yeniden Türkiye'ye katılabilmiştir."


- Osmanlı Devleti Tarihi 1



152. "Kösem Sultan, șüphesiz Türk tarihinin büyük kadınlarından biri değildir. Türk tarihinin en ünlü kadınıdır. Başka hiçbir kadın Türk tarihinde bu derecede büyük şöhret yapamamıştır. Zira bu derecede büyük bir rol oynayamamış, bu kadar akıl almaz azamette iktidara sahib olamamıştır. Türk tarihinde böylesine bir siyasi kudret, ancak ona mahsustur. Cihan tarihinde de böylesine bir kudrete erişebilmiş kadınlar çok nadirdir."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



153. "Osmanlı klasik infaz sisteminde Hânedan mensubları ipek kuşakla boğulur, devlet görevlilerinin başı baltayla kesilir, eşkıyalar iple asılır, padişaha ve dine karşı hareket edenler çengele asılırdı."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



154. "Cerbe, Türklerin tarihleri boyunca Preveze'den sonra kazandıkları en büyük deniz zaferidir. Cerbe'de bulunmak, vaktiyle Preveze'de bulunmak gibi, Türk levendleri arasında büyük şeref sayıldı. Şu veya bu levend, "Preveze'de veya Cerbe'de bulunmuştur" diye övüldü. Her ıkisinde da bulunan Türk levendleri, arkadaşları arasında gıpta edilmeye değer kahramanlar derecesine yükseltildi."


- Türk Tarihinden Yapraklar



155. "Avrupa'da nasıl Protestan Almanlarla Katolik Almanlar birbirlerini boğazlıyorlarsa, Safevî-Osmanlı savaşında da Şîî Türklerle Sünnî Türkler kıyasıya vuruşuyorlardı."


- Sultan Genç Osman ve Sultan IV. Murad



156. "Kanunî devrinde şeyhülislâm olan büyük alimin atı sürçtü. Sıçrayan çamur Sultan Selimin kaftanını siyaha boyadı. Kemalpaşazade kıpkırmızı oldu, özür bile dileyemedi. " Alimlerin sıçrattıgı çamur bize şeref verir, üzülmeyiniz Efendi. kaftanımdaki çamur temizlenmeksizin saklansın ve ölümümde sandukamın üzerine örtülsün" dedi Yavuz... Vasiyeti yerine getirildi."


- Tarih Sohbetleri 1



157. "" Pîrî Reis, XVI. asrın ilk yıllarında Amerika’dan bahsetmiş, hattâ iki büyük Amerika haritası çizmiştir. Arzın yuvarlak
olduğunu Türk bilginleri arasında ilk defa açıkça ileri süren Pîrî Reis’in Amerika haritaları, aynı yıllarda Avrupa’da çizilen Yeni Dünya haritalarından çok daha doğrudur. Bütün Batılı bilginler, bu noktada birleşmişlerdir.""


- Türkler



158. "Bir tek kişi, hiçbir zafere, fütuhata felan dayanmaksızın, inhitat halinde, üç kıtada, 10 milyon kilometrekare üzerinde birbirine benzemez ülkelerde, 30 yıl hakimiyet kurabilsin... Doğrusu mucizeye benzer bir şey."


- Tarih Sohbetleri 1



159. "Osmanlı klasik infaz sisteminde Hânedan mensubları ipek kuşakla boğulur, devlet görevlilerinin başı baltayla kesilir, eşkıyalar iple asılır, padişaha ve dine karşı hareket edenler çengele asılırdı."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



160. "Cerbe, Türklerin tarihleri boyunca Preveze'den sonra kazandıkları en büyük deniz zaferidir. Cerbe'de bulunmak, vaktiyle Preveze'de bulunmak gibi, Türk levendleri arasında büyük şeref sayıldı. Şu veya bu levend, "Preveze'de veya Cerbe'de bulunmuştur" diye övüldü. Her ıkisinde da bulunan Türk levendleri, arkadaşları arasında gıpta edilmeye değer kahramanlar derecesine yükseltildi."


- Türk Tarihinden Yapraklar



161. "Hazreti Ali'nin "Sefillerin çocuklarına ilim öğretmeyiniz; onlar tahsil edince yüksek işler isterler; istediklerine erişince şerefli insanları alçaltmaya itina ederler. " manasındaki sözünün gerçeğin ta kendisi olduğuna Avni Paşa misali kâfidir."


- Bir Darbenin Anatomisi



162. "Sulhtan sonra İstanbul'a ilk Rusya büyükelçisi gelmiş ve padişaha Çar Petro'nun Karadeniz'in kuzeyindeki küçük Azak Denizi'nde Rus ticaret gemilerinin dolaşması için müsaade rica ettiğini bildirmiştir. II. Mustafa: «Ruslar'ı sarayı hümâyûnum içre bırakırım; amma ki Karadeniz'de cevelânlarına aslaa müsa'ade-i şâhânem yokdur» cevabını bildirmiştir."


- Büyük Osmanlı Tarihi (10 Cilt)



163. "Estergon'daki Alman işgalini Avusturyalı büyük tarihçi Von Hammer şöyle değerlendiriyor (VII, 308) :"Sultan Süleyman, Estergon'u aldığı zaman, şehrin bütün eski eserlerine saygı gösterdi, şatolar, içlerindeki tablolar dahil bütün eşyaları ile özenle muhafaza edildi. Bu defa Almanlar şehre girince, bu tarihî Hıristiyan eserlerini yağma ve tahrîb ettiler.""


- Türk Tarihinden Portreler



164. "Beylerbeyi Sarayı’nda devlet adamlarını, kendisine alıştırdığı bir erkek arslan yanında olduğu halde kabûl eden padişahın ve yanındaki hayvanın azametinden, ziyaretçilerin yürekleri ağızlarına geliyordu"


- Bir Darbenin Anatomisi



165. "Avusturyalı büyük tarihçi Hammer şöyle diyor: "Türkler, Estergon'u aldıkları zaman, şehrin bütün eski eserlerine saygı göstermişler, şatolarını, hattâ şatolardaki tabloları, bütün hâkimiyetleri müddetince aynen muhafaza etmişlerdi. Fakat Almanlar, Türkler'den aldıkları şehre girer girmez, yağmaya başlayıp, bütün tarihî eserleri tahrib ettiler.""


- Büyük Osmanlı Tarihi (10 Cilt)



166. "II. Mahmud’un, kızı Atıyye Sultân’a subay üniforması giydirip saçlarını fes altında toplatarak pantalonla ve erkek kıyâfetinde, yanına bir yaş büyük ağabeyi Velîahd-Şehzâde Sultân Abdülmecîd’i verip, askerî birliklere, Seraskerlik makamına, şuraya buraya göndermesi, muhâfazakârları artık iyiden iyiye çileden çıkarmıştı."


- Sultan 2. Mahmud



167. "Fikirler imha edilemez."


- 2. Abdülhamid



168. "Göktürkler, yemeğe meraklıydı. Börek, kaymak, bal, tatlılar gözde yemeklerdi. Fakat fakir zengin herkesin günde iki öğün yediği nesne, etti."


- Türk Tarihinden Yapraklar



169. "Büyük Türk Hakanı sıfatıyla Karahanlı tahtında oturan Satuk Buğra Han'ın yüzlerce hatta binlerce yıllık Gök Tanrı dinini bırakması, şahsen Müslüman olmakla kalmayıp, bu dini Türk imparatorluğunun resmi dini ilan etmesi, yüz yıllar süren bir gelişmenin, yüksek milli ve siyasi menfaatlerin eseriydi. Asla bir anlık bir olay ve tek kişinin kalbine doğmuş bir ilham değildi."


- Türkler



170. "Kaanûnî Sultan Süleyman, "Devletimin gerçek efendisi köylüdür, zira köylü bizi doyurur" diyebilmiştir."


- Türk Tarihinden Portreler



171. "Doğu Sudan’ın Nübe (Nubya) eyaleti, doğrudan doğruya Türkiye’ye katılmıştır. Yavuz Nübe’ye göçebe Türkleri yerleştirmiştir şimdi Nübe’deyaşayan Brabre kabilesi bu Türklerin yerli kadınlarla evlenmiş neslinden gelmektedir."


- Yavuz Sultan Selim



172. "Nihâyet daima tekrarlamak lâzımdır: milletler, büyük liderlerle yükselir ve küçük adamlarla batarlar. Yeryüzünde ve bütün tarihte hiçbir aile, Osmanoğulları kadar dehâ sâhibi şahsiyetleri birbiri ardı sıra dizememiştir"


- Yavuz Sultan Selim



173. "Memlükler, Halîfe'yi ve Mukaddes Şehirler'i (Mekke, Medine ve Kudüs) ellerinde tutmakla, İslam dünyasına karşı üstünlük iddia edegelmişlerdi. Kudüs, aynı zamanda Hıristiyan dininin de en mukaddes şehri olduğundan, Memlükler, Hıristiyan hacılarından da faydalanıyorlardı. Dünyadaki 4 Ortodoks Patrikliği'nden 3'ü de, Memlük toprakla- rında, İskenderiye, Kudüs ve Antakya'da idiler ve bunlar, Istanbul'daki Cihan Patriki'nin üstünlüğünü tanıyorlardı (henüz Moskova'daki 5. patriklik kurulmamıştı). Şimdi bütün bu mânevî üstünlükler, Türkiye'ye, Osmanoğulları'na geçiyordu."


- Büyük Osmanlı Tarihi (10 Cilt)



174. ""Halka sevgi dolu, yoksullara cömertti. Tebeasını bu bakımdan Müslüman ve Hristiyan diye ayırmaz, aynı muameleyi yapardı. Düşmanlarına karşı da sözünü tutardı. Ona karşı yeminlerini tutmayan düşmanları ise, Tanrı'nın cezasına uğradılar. Gerçekte Sultan Murad, harpten nefret eder ve sulh içinde, ilim, sanat, imar ile uğraşmaktan hoşlanırdı. Mecbur kalınca harp eder, düşmanlarını yener, fakat onları yok etmek için sonuna kadar uğraşmaz, gene sulh yollarını arardı.""


- Osmanlı Devleti Tarihi 1



175. "“Abdülaziz Hân’ın ölümü olayında Sultan Murad’ın ha­beri ve hiçbir rolü yoktur. Ancak annesi Şevk-Efzâ Vâlide-Sultan’ın haberi ve rolü olduğu kesindir. Osmanlı İmpara­torluğu protokolünde padişahtan sonra ve veliahdden ev­vel ikinci şahıs olan Vâlide-Sultan’ın, oğlunu atlayarak, fa­kat oğlunun sırtına kaldıramayacağı yükler yükleyerek bu işe karıştığı bugün kesin şekilde bilinmektedir. Denebilir ki, bu büyük ve dörtbaşı mamur trajedide Hüseyin Avni Paşa’dan sonra en kindar ve muhteris şahsiyet, Şevk-Efzâ Sul­tan’dır."


- Bir Darbenin Anatomisi



176. "Haleb Büyük Câmii'ndeki Cuma namazında hatîb, hutbeyi Yavuz'un adına okumuş, Yavuz'u "Hâkimü'l-Haremeyni'ş-Şerîfeyn = Mekke ile Medîne'nin Hâkimi" diye anmıştır. Yavuz müdahale edip, "Hâkim" kelimesini "hâdim = hizmetkâr" şeklinde düzeltmiştir."


- Yavuz Sultan Selim



177. "Osmanlı tarihinde görülmemiş bir olay olarak bir padişahın öldürülmesinde sorumluluk, oğlunun yerine nâibe-i saltanat olarak hüküm süren Sultan Mustafa'nın annesi Vâlide-Sultan'la damadı olan Sadrâzam Dâvud Paşa'dadır. Bunlar işi olup bittiye getirmek için en kısa zamanda harekete geçmişlerdir. Çünkü âsilerin en müfritleri bile, padişahın hayatına dokunulmasına taraftar değildi."


- Sultan Genç Osman ve Sultan IV. Murad



178. "Kendi kendini ıslah edemeyen müesseselerin, dışarıdan gelen daha çağdaş ve kudretli kuvvetlerle reforma tabi tutulacağı, çok direnirse yok edileceği, tarih kanunudur."


- Türk Tarihinde Ordu Faktörü



179. "Osmanlı Devletinde halife olan padişahlar, ancak şeyhülislam vasıtasıyla dini işleri yönetirler, şahsen din işlerine karışmadıkları gibi, şahsen fetva da vermezler."


- Bir Darbenin Anatomisi



180. "Anneleri padişahlara “arslanım” ve bazen “kaplanım” diye hitap ederler, “oğlum” diyemezler, başkaları gibi “padişahım, efendim” falan da demezlerdi. Başlangıcından sonuna kadar Osmanoğullarında padişah ile annesi arasındaki protokol budur. Keza padişah istese de annesinin elini öpemezdi. Zira padişahın annesi olsun bir faninin elini öpmesi, temsil ettiği Türk milletine ve dünya Müslümanlarına karşı saygısızlık sayılırdı."


- Bir Darbenin Anatomisi



181. "Dünyanın başka hiçbir milletinde bir çiçek, o milletin tarihindeki bir döneme adını vermemiştir."


- Tarih Sohbetleri 1



182. ""Gezmediğim az ülke vardır. Boğaz gibi bir beldeye rastlamadım. Sanki her köşesi cennetten nişan verirdi. İnşallah Boğaz’ın Marmara’ya yakın bir yerinde arsa alıp türbemi derya kenarına yaptıracağım…""


- Barbaros Hayreddin Paşa'nın Hatıraları



183. ""Derya işleri belli olmaz.""


- Barbaros Hayreddin Paşa'nın Hatıraları



184. "Kaanûnî Sultan Süleyman, "Devletimin gerçek efendisi köylüdür, zira köylü bizi doyurur" diyebilmiştir."


- Türk Tarihinden Portreler



185. "Haleb Büyük Câmii'ndeki Cuma namazında hatîb, hutbeyi Yavuz'un adına okumuş, Yavuz'u "Hâkimü'l-Haremeyni'ş-Şerîfeyn = Mekke ile Medîne'nin Hâkimi" diye anmıştır. Yavuz müdahale edip, "Hâkim" kelimesini "hâdim = hizmetkâr" şeklinde düzeltmiştir."


- Yavuz Sultan Selim



186. "Alkış ve gösteri yoktu.Atların nal sesleri bile hafifçe duyuluyordu. İşitilen tek şey, Mehterhâne-i Hâkaanî'nin ceng havaları idi. Ordunun geçişini izlemek için İstanbul'dan gelmiş olan yabancı diplomat ve tacirleri en cok şaşırtan, bu mutlak sessizlikti. Avrupa ordularının kulakları sağır eden gürültülerine alışan yabancılar, Türk ordusunun ve milletinin sükûneti karşısında, başka bir âleme geçmiş gibi oluyorlardı."


- Türk Tarihinden Yapraklar



187. "Abdülaziz Han, Topkapı Sarayı'na nakledildi. Sarayburnunda karaya çıkan hakan ve ailesi, arabalara bindirilerek Saray'ın harem kısmına getirildiler. Saray hazırlanmamıştı. Hakan ve ailesine öğle yemeği verilmedi. Üçüncü Selim dairesine yerleştirildiler. Önce bunun, çok kaba bir dikkatsizlik eseri olduğu sanıldı. Zira burası, 68 yıl önce, Üçüncü Selim'in Şehid edildiği daire idi. Sonradan bilhassa bu daireye yerleştirilmeleri için Hüseyin Avni Paşa'nın emir verdiği anlaşıldı. Türk ordusunun başındaki adam, çepeçevre düşmanla çevrili büyük bir imparatorluğun Orduları ile uğraşacağına böylesine süfli işlerle vakit harcayıp mizacına yakışır şekilde eğleniyordu."


- Bir Darbenin Anatomisi



188. "Türk, tasavvuf zevki olmayan insanı merhamete layık görmüştür. Nasibsiz saymıştır. Yavuz, Kanuni ve 4. Murad gibi cihan hakanları, Mevlana sandukasının saçaklarını öpmekle şereflenmişlerdir. Kanuni Sultan Süleyman, Mevlana'ya dil uzatan Şeyhülislamı azledivermiştir."


- Tarih Sohbetleri 1



189. ""Göçebe Türkler, cahil olsalar bile, irfan sahibi idiler. Devlet idare etmede ve teşkilâtçılıkta emsalsiz bir sezgi ve kabiliyetleri vardı.""


- Türkler



190. "Eski Saray'dan (Üniversite Merkez Binası) attığı bir ciridi Bâyezid Camii'nin minarelerinden birinin altına, Haleb Kalesi'nden fırlattığı bir mızrağı da şehrin Saraçhane meydanına düşürmüştü. Okmeydanı'ndaki müsabakalarda 1070,5 gez mesafeye isabet kaydetmiş, okunun düştüğü yere namına taş dikilmiştir. Ciritle deldiği 12 kalkan hatıra olarak Budapeşte'nin Beç (Viyana) Kapısı'na, okla deldiği 12 zırh da Kahire Kalesi'ne asılmıştır."


- Sultan Genç Osman ve Sultan IV. Murad



191. "Kraliçe Elizabeth, Safiye Sultan’a çok saygılı mektublar yazıyor, hediyeler gönderiyordu. Böylece Safiye yalnız Türk devlet adamlarını değil, Avrupa hükümdarlarını da haraca bağlamıştı."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



192. "Devleti bizzat yönetmeyen ilk pâdişah… Devletin, Vezîr-i âzam Dâmâd Sokollu Mehmed Paşa’nın elinde olduğu söyleniyordu. Sokollu, Sultan Selim’in damâdı idi; Pâdişahın büyük kızı İsmihan Sultan’la evliydi. Gerçi Sultan Selim’den çok yaşlı idi ama, kızını almıştı."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



193. "(…) 41 kadından 130 çocuğu olmuştu. Çoğu küçük yaşlarda ölmüştü ama, 1595 yılı yaklaşıp da padişah iyiden iyiye keyifsizlik alâmetleri göstermeye başladığı zaman, 19 şehzâdesi ile 26 sultan kızı hayatta idi, çoğu da küçük çocuktu."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



194. "Tahta oturan Murad Han’ın ilk irâdesi, çok uğursuz oldu:
Devletin anayasası olan Fâtih Kanunnâmesi’nin ünlü maddesi mucibince, Süleyman, Mustafa, Cihangir, Abdullah ve Osman adlı beş kardeşini “nizâm-ı âlem” yani “dünya düzeni” için katlettirdi.
İkinci Selim’in cenazesine, bu beş mâsum oğlunun cenâzeleri de refakat etti."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



195. "Sabah güneş doğarken leventlerini topladı. Arap'tan, Berberi'den, Endülüslüden de çok askeri vardı. Amma bunlar, Türk leventleri gibi cenk bilmezler, sıkışınca düşmandan yüzgeri ederlerdi."


- Barbaros Hayreddin Paşa'nın Hatıraları



196. "Bir ara ağam Oruç Midilli'de yerleşmek, evlenmek, çoluk çocuk sahibi olmak istedi. Fakat bu niyetinden tez vazgeçti. Çünkü cümle aşklarının başında derya aşkı gelirdi. Deryayı hiçbir nesneye değişmezdi."


- Barbaros Hayreddin Paşa'nın Hatıraları



197. "Yavuz dan sonra Türkiye'nin gücü dünyanın geri kalan bütün devletlerin gücünün toplamı ile eşit bir dereceye yaklaşmıştı."


- Kanuni Sultan Süleyman



198. "Ancak Nef'î bir şiirinde IV. Murad'ı da korkunç isnatlarla hicvetti. Bunun üzerine padişah, şairi, kendisine uzun zamandan beri diş bileyen Vezir Dâmad Bayram Paşa'ya teslim etti. Bayram Paşa, şairi boğdurtup cesedini denize attırdı. Onun için Nef'î'nin mezarı yoktur. 1965 Aralığında kendisi için Konya'da bir makam, sembolik bir mezar yapılmıştır."


- Sultan Genç Osman ve Sultan IV. Murad



199. "Portekiz,büyük Avrupa devletleri arasına yeni katılmıştı. 1499 tarihlerine doğru denizciliğin sayesinde artık büyük bir devlet manzarası göstermektedir. Kudreti denizlerde olup, Avrupa karasında geçen büyük mücadelelerle alakası yoktu."


- Kanuni Sultan Süleyman



200. "...milletin yüzyıllardan beri inanıp alışageldiği gelenekleri hiçe sayması, zamanında güneşin tutulması, İstanbul Boğazı'nın donması, çok şiddetli bir kış olup Anadolu ve Rumeli'nde pek kötü mahsul alınması, zahire fiatlarının görülmemiş derecede yükselmesi, bedestenin iki defa yanması, üç gün süren bir sağnakta İstanbul'un birçok mahallelerini sular basması, halkın genç hükümdarın uğursuzluğuna hükmetmesine sebep olmuş, babası gibi milletçe sevilmemiştir."


- Sultan Genç Osman ve Sultan IV. Murad



201. ""Bize İstanbul, Edirne'yi; Trabzon'u, Artvin'i, Diyarbakır'ı, Van'ı; Hatay'ı, Urfa'yı kazandıran Osmanlı'yı küçümsemek kimsenin haddi değildir."


- Tarih Sohbetleri 1



202. "Timur Anadolu'ya girdi ve Sivas'a yürüdü. 1400 Ağustos'unda Sivas'ın alınması ve feci şekilde yağmasıyla Timur, bu ikinci Anadolu seferinde Yıldırım'a kati bir ders verdiğini sandı. Yıldırım bu dersle iktifa edip Timur'u metbu tanısaydı, belayı başından def edebilirdi. Fakat kudret ve şevketin zirvesinde dünyanın ikinci devleti'nin dünyanın birinci devleti'ni metbu tanıması psikolojik bakımdan çok zordur..."


- Kuruluş



203. "Osmanlı olmasaydı bugün Türkiye'de; Türkistan ve kafkasya'daki kadar bile Türklük mevcut değildi.
Bunu bilemeyenler küçücük bilgileriyle akıllarınca Osmanlı'yı tahkir etmeye yelteniyorlar."


- Tarih Sohbetleri 1



204. "Kösem Sultan ayrıca yoksullara para dağıtır, fakir genç kızları evlendirip ev verir, bu suretle her yıl birkaç kızın duasını alır, muhtaç dul ve yetimleri öğrenip yardımlarına koşar, borç yüzünden hapsedilenlerin borçlarını ödeyerek hapisten kurtarırdı. Sırasıyle Ayșe ve Fatma Sultanlar'ı, Dördüncü Murad'ı, Veliahd-Sehzade Kasım'ı, Sultan İbrahim'i doğurmuş, 5 defa anne olmuștu. Bütün Osmanlı tarihinde iki padișah annesi olan iki valide-sultandan biri olduğu gibi, gene torununun padişahlığını da görmüş iki valide-sultandan biridir."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



205. ""En mühim davalar bir saat içinde hükme bağlanır. Hüküm derhal infaz edilir. Avrupa'da olduğu gibi hükmü geciktirecek oyunlardan hiçbiri Osmanlı sisteminde uygulanamaz.""


- Tarih Sohbetleri 1



206. "Zira politikacıların içinde haksız olduğunu itiraf eden henüz kimse çıkmamıştır!"


- Bir Darbenin Anatomisi



207. "Osmanlı çağında Kanuni neyse, Selçuklu çağında da Alaeddin Keykubad devri odur."


- Türk Tarihinden Yapraklar



208. "Lagari Hasan Çelebi, Dördüncü Sultan Murat Han'ımızın kızı Kaya Sultan'ın doğduğu gece -ki 1633 yılındadır- yapılan şenliklerde, büyük bir hüner gösterdi:

50 okka barut macunundan 7 kollu bir fişek imal etmişti. Gerçekte ilkel bir füze karşısında olduğumuz anlaşılır ki, Fatih de İstanbul'un Fethi'nde zaten ilkel füzeler kullanmıştır. Eski Çin'de de vardı. Hassan Çelebi, belki ilkel bir uzay gemisi yapmıştı. Padişahın huzurunda Sarayburnu'nda bu füzeye bindi. Öğrencileri füzeyi ateşlediler.

Çelebi, Sultan Murad'a: "Padişahım, dedi; seni Allah'a ısmarladım. Semaya Hazret-i İsa ile konuşmaya gidiyorum!" Nükteyi çok seven hakan, kahkahayla güldü. Füze gökyüzüne fırladı. Yol alırken her kademede bir fişek patlayarak düşüyor ve çevreyi aydınlatıyordu. Barutu tükenince alçalmaya başladı (belki bir balon düzeni yapılmıştır). Kartal kanadı takmış olan Hasan Çelebi, Sinan Paşa Köşkü'nün açığında denize düştü. Çıkardılar. Yarı çıplak olarak padişahın huzuruna getirdiler. Yer öptü. "Padişahım, dedi; Hazreti İsa sana selam söyledi" (İslam itikadına göre Hazret-i İsa çarmıha gerilecekken Allah onu göğe çekmiş, çarmıhta bir benzeri öldürülmüştür). Sultan Murad tebessüm buyurdu. Çelebi'ye günde 70 akça maaş bağladı. Kırım hanı Selamet Giray, bu hüner ehli adamı Kırım'a sarayına davet etti. Kırım'da öldü."


- Tarih Sohbetleri 1



209. ""Bütün Türk tarihinin kabiliyet ve dehâları keşif, teşhis ve temyiz etmekte en usta adamı, Kaanûnî Sultan Süleyman'dır.""


- Türk Tarihinden Portreler



210. "Şuuru bozuk olanın İslam şeriatına ve Türk töresine göre Hakan ve halife olması imkansızdı."


- Sultan Genç Osman ve Sultan IV. Murad



211. "Türkler İslamiyet'i kılıç zoruyla kabul etmediler. Türkler, Müslüman olmak suretiyle Türklüklerini kemale erdirmiş, adeta tamamlamışlardır."


- Türk Tarihinden Yapraklar



212. "Fatih gibi bir şahsiyet, Barbaros gibi bir adam, ellerinde gül ve karanfil koklarken resimlerini yaptırmışlardır."


- Tarih Sohbetleri 1



213. "Ortodoks ve Katolik mezheplerinin birleşmesi,
Ortodokslar'ın da Papa'nın ruhani şemsiyesi altına girmesi isteniyordu.Çaresiz kalan son "Kayser-i Zaman",bunu kabul etti.
1452 yılının 12 Aralık gününde Ayasofya'da Papa'nın gönderdiği Kardinal İzidor, Katolik ayiniyaptırdı.Bizans halkı, bu ayini nefretle seyretti. Elbette Türk hakimiyeti altında dini ve vicdanı hürriyetlerini muhafaza ederek yaşamak, çok daha hayırlı ve şerefli olacaktı.
Bizanslılar'ın bu görüşünü, Başbakan Büyük-Duka Lukas Notaras da paylaşlaşıyordu:
İstanbul'da Türk sarığını görmek, Latin şapkasını görmekten evladır, demişti."


- Osmanlı Padişahlarının Hayat Hikayeleri



214. "Zira layık olmadıkları mevkiye getirilenlerin, kendilerini o mevkiye yükseltenlere karşı en küçük bir iğbirarda nankörlük ve ihanet gösterdikleri değişmez kaidedir."


- Bir Darbenin Anatomisi



215. "“TÜRKLER’İN MENŞEİ

Türkler, beyaz ve brakisefal, yani geniş kafalı bir ırktır. İlmin bugünkü durumuna ve Rus arkeologlarının son yıllardaki kazı ve araştırmalarına göre, bu arkeologların "Andronovo İnsanı" dedikleri tipin temsil ettiği beyaz ve brakisefal bir ırk, bundan dört bin yıl kadar önce Orta Asya’da yaşıyordu. Bu ırkın, Türkler’in iptidaî tipi olduğu kuvvetle sanılmaktadır.”"


- Türkler



216. "Anadolu birliğinin gerçekleştiricisi olmuş, Büyük Sultân Alâeddin Keykubâd'ın tahayyül ettiği sınırları aşmıştır. Türk ve İslâm birliğinin gerçekleştirilmesi ümidleri de, Yavuz'la berâber ölmüştür."


- Yavuz Sultan Selim



217. "II. Mustafa, savaş başlamadan önce düşmanı korkuya düşürmek için Sabâ makamında ve Ceng-i Harbi usulünde bir hava çalmalarını emretmiş. Mehterhane icraya başlayıp sesi pek uzaklardan bile işitilmiş. Lugoş kumandanı, Başkumandan Veterani'ye: «duyuyor musunuz? demiş; bu kadar yıl bu kadar savaşa girdim; böyle dehşet verici bir nağmeyi ömrümde duymadım!». Türk makamlarının büyüleyici te'siri ve bir teki bir deve, hatta fil üzerinde taşınan muazzam kös'lerin gümbürtüsü, düşmanın mâneviyâtını mahvetmiş, Türk askerininkini yükseltmiştir."


- Büyük Osmanlı Tarihi (10 Cilt)



218. "“Sultan Abdülaziz’in cebren ve gadren katledildiği, kimsenin şüphe ve tereddüdü kalmayacak surette aşikardır.”"


- Bir Darbenin Anatomisi



219. "İntihar Eden Şahıs, Her iki kolunun damarlarını kesebilir mi?"


- Bir Darbenin Anatomisi



220. "millî şuur ve mâşerî vicdan, gerçeklerle yücelir. yalanlarla şaşar."


- Bir Darbenin Anatomisi



221. "“İstanbul’a girdikten 80 yıl sonra Paris’e giren ve oradan Fransa’ya yayılan kahve, Fransızlar’ın gündelik hayatına Türkler’in hediye ettiği nesne oldu. Birkaç yıl sonra başka bir Türk elçisi de aynı şeyi Viyana’da yaptı. Almanlar, kahveyi, Süleyman Ağa’dan birkaç yıl sonra Viyana’ya giden Türk elçisi Mehmed Ağa’dan öğrendiler."


- Türkler



222. ""Hepsi gelip boyunlarını büktüler, ellerini kavuşturup huzurumda durdular. Türkler, yerliler gibi yere kapanmayı bilmedikleri için bu vaziyetleri teslimiyet manasına geliyordu...""


- Barbaros Hayreddin Paşa'nın Hatıraları



223. ""Oruç Reis namında bir korsan zuhur eylemiş. Altında on sekiz oturak teknesi var. Uçan kuşa hükmeder. Onun şerrinden denize çıkamaz olduk. Ben size bu Türk’ü yeraltındaki zindanından çıkarmamanızı söylemiştim, beni dinlemediniz…""


- Barbaros Hayreddin Paşa'nın Hatıraları



224. "“İşte o kadar ümidlerle beklenen, Ziyâ Bey’in sadrâzam ve Nâmık Kemâl Bey’in hâriciye nâzırı olmak üzere yıllar­ca bekledikleri, bu derecede anlı şanlı şahsiyetler tarafından ümid hâline getirilen Sultan Murad’ın saltanatı böyle hü­zünle sona erdi ama amcasının uğradığı felâkete asla uğra­madı. Ne hakaret gördü, ne öldürüldü, ne ailesi efradına bir şey yapıldı. Saltanatı 3 ay ve 1 gün veyâ tahttan indirildiği gün de hesaplandığı takdirde 93 gün sürmüştü”"


- Bir Darbenin Anatomisi



225. "Zira politikacıların içinde haksız olduğunu itiraf eden henüz kimse çıkmamıştır!"


- Bir Darbenin Anatomisi



226. ""Bütün Türk tarihinin kabiliyet ve dehâları keşif, teşhis ve temyiz etmekte en usta adamı, Kaanûnî Sultan Süleyman'dır.""


- Türk Tarihinden Portreler



227. "“TÜRKLER’İN MENŞEİ

Türkler, beyaz ve brakisefal, yani geniş kafalı bir ırktır. İlmin bugünkü durumuna ve Rus arkeologlarının son yıllardaki kazı ve araştırmalarına göre, bu arkeologların "Andronovo İnsanı" dedikleri tipin temsil ettiği beyaz ve brakisefal bir ırk, bundan dört bin yıl kadar önce Orta Asya’da yaşıyordu. Bu ırkın, Türkler’in iptidaî tipi olduğu kuvvetle sanılmaktadır.”"


- Türkler



228. "Anadolu birliğinin gerçekleştiricisi olmuş, Büyük Sultân Alâeddin Keykubâd'ın tahayyül ettiği sınırları aşmıştır. Türk ve İslâm birliğinin gerçekleştirilmesi ümidleri de, Yavuz'la berâber ölmüştür."


- Yavuz Sultan Selim



229. "1875 Türkiyesi, demiryollarının uzunluğu bakımından dünya devletleri arasında 9. ve telgraf hatlarının uzunluğu bakımından ise 5. idi. Bu sırada ne Çin’de, ne Japonya’da tek kilometre ne demiryolu, ne de telgraf hattı bulunuyordu..."


- Bir Darbenin Anatomisi



230. "Saray gerçek bir muhafaza altında değildi. Sadece bir kaç nöbetçi vardı: Albay Reşid Bey, Albay Ziver Bey, Binbaşı Hüsameddin Bey, Binbaşı Osman Bey, Kıdemli Yüzbaşı Hüsnü Efendi. Sarayın uzağında hassa birliklerinden sadece 4 bölük bulunuyordu ama bu bölükleri çağırıp emir verecek tek kişi yoktu.

Üç Kıtada on iki milyon kilometre kareye hükmeden bir imparator ce yeryüzündeki bütün müslümanların başı işte böyle korunuyordu."


- Bir Darbenin Anatomisi



231. "II Osman, kendinden önce gelen bütün şehzadeler gibi devrin en iyi hocalarından ders görmüş, Türkçeyi, Arapçayı, Farsçayı edebiyatlarıyla, çağının ilimleri ile çok iyi öğrenmişti. "Faris" ve "Farisi" mahlası ile yazdığı şiirlerini toplayan "Divan"ı, büyük bir kültürün ve iyi bir sanat kabiliyetinin mahsulüdür."


- Sultan Genç Osman ve Sultan IV. Murad



232. "(…) 12 Ocak 1621 günü, kardeşinin idamını emretti. Cellâdlar, Ulu Şehzâde’nin dairesine girdiler. Genç Velîahd durumu anladı:

- Osman, diye beddua etti; Allah’dan dilerim ki, ömr-ü devletîn berbâd olup beni ömrümden nice mahrûm eyledinse, sen dahi behremend olmayasın!

İslâm’dan önceki en eski Türk devletlerinden beri uyulan bir töreye göre, hânedan mensublarının kanı kutsaldı, akıtılmazdı. Velîahd-Şehzâde Mehmed, ibrişim kemendle boğularak öldürüldü."


- Osmanlı Hareminde Üç Haseki Sultan



233. ""İstanbul şivesi" dediğimiz, 2500 yıldan bu yana Türkler'in coğrafyanın her mekanında konuştukları binlerce şivenin ahenklisinin en ateşli savunucuları kimlerdir? Üsküblü Yahya Kemal'dir. Urfalı Nabi'dir. Trabzonlu Nihad Sami'dir. Diyarbakırlı Gökalp'tir. Hayatında bir defa İstanbul'a şöyle bir uğrayan Kırımlı Gaspıralı İsmail'dir.
İstanbul'daki parlak kültürü oluşturanların en büyük kısmı böyledir. Beldeyi şaheserleriyle donatan Sinan, Kayserili'dir. Uzun bir ihmal ve umursamazlık döneminden sonra şehrin imarını ele alan Menderes, Aydınlı'dır. İki kıt'anın yakasını birleştiren Demirel, Ispartalı'dır ve Özal, Malatyalı'dır."


- Tarih Sohbetleri 1



234. ""Tanrı yardım etti, bahtım yâr oldu, yoksul milletimi zengin ettim. Türk milletini bütün milletlerden üstün kıldım!""


- Türkler



235. ""Üzerinde yaşadığımız topraklar, atalarımızın bizim hesabımıza yaptıkları sonsuz mücadelelerin eseridir.""


- Türkler



236. "“Bu cenaze Ahmet ağa, Mehmet ağa değildir. Bir padişahtır; her tarafını açıp size gösteremem!”"


- Bir Darbenin Anatomisi



237. "Ordu, Fâtih, Yavuz, Kanunî gibi, şahıslarına hayran olduğu başkumandanlarına bile zaman zaman itaatsizlik etmişti. II. Osman zamanında XVI. yüzyıl Türk ordusunun düzeni, akıncı sınıfının hemen hemen ortadan kalkması, tımarlı sipahilerin azalması, yeniçerilerin fevkalâde artması, Kırım atlılarının ordunun vazgeçilemez bir parçası hâlinde ehemmiyet kazanması gibi faktörlerle, tamamen altüst olmuştu. İstanbul'daki Kapıkulu Ocakları, doymak bilmez bir milis hâline gelmişti. Her olayı, kendilerine temin edeceği menfaate göre muhakeme ediyordu. Türkiye'nin tek avantajı
bu sırada Avrupa'da İsveç dışında hiçbir devletin disiplinli bir ordusu olmamasıydı. Hattâ Avrupa ordularındaki düzensizlik, Türk ordusundaki durumdan çok daha kötüydü. Böyle bir orduyla da belki birçok işler başarmak kabildi."


- Sultan Genç Osman ve Sultan IV. Murad



238. "Hal'inden bir gün sonra şehit edilen Sultan II. Osman, 17 yaşını ancak ancak 6 ay ve 18 gün geçmişti."


- Sultan Genç Osman ve Sultan IV. Murad



239. "“Ali Suâvi’nin Türk milletine yaptığı kötülük pek büyüktür. Düşman orduları, sarayından birkaç kilometre mesafede karargâh kurmuş, imparatorluğun mümkün olabildiği de­recede ülkelerini ve menfaatlerini koruyabilmek ve Ayastafanos anlaşmasını bozabilmek için diplomatik yolla bütün bir Avrupa ile mücadele hâlinde bir padişahı, bir gazeteci­nin tahtından indirmek ve yerine şuuru bozuk ağabeyini çı­kartarak koca imparatorluğu eline almak istemesi, fevkalâ­de şaşırttı. Latin Amerika’nın muz ve kakao cumhuriyetle­rinde bile örneğine az rastlanacak derecede fantastik ve ek­santrik bir darbe teşebbüsünü, uçurumun eşiğine gelmiş bir dudağı yerde, bir dudağı gökte koca bir imparatorlukta tat­bik etmek isteyen Ali Suâvi Efendi, bunu başaramadı. Ba­şarsaydı, herhalde Türkiye’ye birkaç eyâlete mal olurdu.

Ali Suâvi Olayı’nın sarsıntısını Türk milleti 30 yıl boyun­ca sırtında hissetti. Sultan Hamid’in şahsına bağlı gizli bir emniyet teşkilâtı kurması ile bu teşkilâtın “hafiyye” denen meşhur ve sevimsiz ajanları, ortalığı istilâ etti. Basın hürri­yeti mahvoldu. Zira Ali Suâvi, mesleğine de ihânet ederek çok büyük bir halt etmiş, gazetesinin bir gün evvelki nüsha­sına manşette bir haber vererek bütün okuyucuların; yarın olacak çok büyük ve hayırlı bir işi beklemelerini bildirmiş­ti. Hâriciye ve maârif nezaretlerinde sansür hey’et “hey’etleri ku­ruldu. Basın hürriyeti yok oldu. Hattâ kitaplar, ancak bu hey’etlerin okumasından sonra basılabilir hâle geldi.”"


- Bir Darbenin Anatomisi



240. "Mısır’daki Memlûk beylerini Kahire kalesinde bir tuzağa düşürerek imhâ eden Mehmed Ali,bunların, Mısır’ın zenginliğinin büyük kısmını teşkil eden milyarlar değerindeki servetine el koymuş, bu para ile büyük işler yapmıştı. Kavalalılar’ın günümüze kadar gelen büyük servetinin menşei budur."


- Sultan 2. Mahmud



241. "Mısır’daki Memlûk beylerini Kahire kalesinde bir tuzağa düşürerek imhâ eden Mehmed Ali,bunların, Mısır’ın zenginliğinin büyük kısmını teşkil eden milyarlar değerindeki servetine el koymuş, bu para ile büyük işler yapmıştı. Kavalalılar’ın günümüze kadar gelen büyük servetinin menşei budur."


- Sultan 2. Mahmud



242. "Sultan Mustafa'nın hâliyse, yürekler acısıydı. Saltanat yükünün altında iyice ezilmişti. Yeğeninin ölümünü unutmuş, Saray dairelerinin kapılarını vuruyor, Sultan Osman'ı arıyor: «Osman, gel beni bu bârdan halâs eyle!» diye bağırıyordu."


- Büyük Osmanlı Tarihi (10 Cilt)



243. "Gittikçe ağırlaşan IV. Murad, 8 Şubat 1640 akşamı saat 20.00'de (08.00'de) öldü. 27 yaşını 6 ay ve 12 gün geçiyordu. Normal bir ömre malik olsaydı, Türkiye tarihinin daha bahtiyar bir gelişme göstereceği kesin olarak ileri sürülebilir. Yerine muvazenesiz bir genç olan kardeşi Sultan İbrahim'in ve 8 yıl sonra da 6,5 yaşındaki IV. Mehmed'in geçmesi, Köprülü'nün iktidara geldiği 1656'ya kadar, 15,5 yıl, imparatorluğun anarşi içinde yüzmesiyle neticelenmiştir. IV. Murad'ın saltanatı 16 yıl, 4 ay ve 8 gün tutmaktadır."


- Sultan Genç Osman ve Sultan IV. Murad



244. "Sırbistan'ın arkasında Rusya, Bulgaristan'ın arkasında Avusturya-Macaristan vardı. Yunanistan'ı ise hem Ingiltere, Fransa, hem de Almanya tutuyordu. İtalya, Yunanistan'a düşmandı. Avusturya-Macaristan'ın büyük düşmanları ise Sırbistan ve arkasındaki Rusya idi. Böyle bir dengeyle 30 yıl büyük başarı ile oynayan İkinci Abdülhamid'den sonra Meşrutiyet'te Osmanlı İmparatorluğu’nu yönetenler aynı başarıyı hiç gösteremedikten başka, beceriksizlikleri, uzak görüşten mahrumiyetleri ve içlerine hainlerin karışması yüzünden, üstelik dengeyi Türkiye aleyhine kendi elleriyle de bozmuşlardı. Yeni bir Balkan Harbi'nin ufukta iyice göründüğü haziranın ilk günlerinde siyasî manzara buydu."


- Avrupa Türkiyesi'ni Kaybımız



245. "Doğu Anadolu'yu Ermenilere vermediği için "Kızıl Sultan" denilen; bu sıfatı Türk milleti ile uyum içinde bulunmamaktan adeta hoşlanan küçük bir kitle tarafından hala kullanılan ikinci Abdülhamid olmasaydı, bugün birçok devletin yapısı değişirdi. Bu derecede dünya tarihinin akışına tesir edebilmiş bir kişi, her devirde aktüel kalacaktır."


- Tarih Sohbetleri 1



246. ""Devletin gerçek efendisi köylüdür." cümlesini söyleyen Sultan Süleyman çağının anlayışını çok aşmıştır."


- Tarih Sohbetleri 1



247. "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, atalarının nice asırlık kültür ve zihniyetlerinin varisidirler. Dünyanın en samimi müslümanlarıdırlar. İslam'ı en iyi anlamış, uygulamış, savunmuş milletin çocuklarıdır."


- Tarih Sohbetleri 1



248. "Atalarını savunamayanlar çocuklarını da savunamazlar."


- Tarih Sohbetleri 1



249. "Osmanlı düzeninde hemen tevzi edilmeyen adalet, adaletsizlik sayılırdı."


- Tarih Sohbetleri 1



250. "Fikirler imha edilemez. Böyle bir silah icat edilmiş degildir. Fikir, daima hayırlı da değildir. Hayırsız fikir; kişiyi, toplumu, devleti, hatta dünyayı felakete sürükleyen kötü fikir de mevcuddur."


- 2. Abdülhamid

Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: