Yetenekli Çocuğun Dramı Kitap Bilgileri
Yazar: Alice Miller
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 5 dk.
Sayfa Sayısı: 144
Basım Tarihi: 20 Nisan 2021
İlk Yayın Tarihi: 1979
Yayınevi: Profil Yayıncılık
Orijinal Dil: Almanca
ISBN: 9789759960292
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Yetenekli Çocuğun Dramı Kitap Tanıtımı
Deneyimlerimizden ruhsal rahatsızlıklarla mücadele ederken her zaman kullanabileceğimiz çok önemli bir araca sahip olduğumuzu öğrendik. Bu araç tek ve benzersiz olan kendi çocukluk öykümüzün gerçeğini duygusal yönüyle kavrayabilmemiz, duygularımızla ona ulaşabilmemizdir... Fakat yanılsamalardan kendimizi tümüyle kurtarabilir miyiz? Her yaşam yanılsamalarla doludur; bu da, sanıyorum, gerçek bize çoğu zaman dayanılmaz göründüğü içindir. Yine de gerçek bizim için o denli vazgeçilmezdir ki, ona varamamış olmayı ağır rahatsızlıklarla ödüyoruz. Bu nedenle uzun bir süreç sonunda bize yeni bir özgürlük alanının kapılarını açıncaya kadar, acı vereceğini bilerek gerçeği keşfetmeye çalışıyoruz... Ya da buna katlanamayıp yalnızca bilişsel düzeyde bir kavrayışla yetiniyoruz. Fakat böyle yapınca da yanılsamaların alanından kurtulmamız mümkün olmuyor.
Yetenekli Çocuğun Dramı Kitaptan Alıntılar
1. "Gerçeğimizi biraz olsun değiştirmemiz olası değil. Çocukluğumuzda uğratıldığımız zararlardan sonra hiç yara almamış biri gibi de olamayız."
2. "“Aşağılama zayıfların silahıdır.”"
3. "Gerçekler öldürmez. İnsanları genellikle öldüren, bilinçli olarak yaşanınca gerçeği ortaya çıkarabilen duyguların bilinçten itilmesi, yok sayılıp bastırılmasıdır."
4. ""Eğer ben karşınıza huysuz, suratsız, kötü düşünceler besleyerek, öfkeler ve kıskançlıklar içinde, şaşkın halimle gelseydim ne olurdu? Bana olan sevginizden eser kalır mıydı? Ben aynı zamanda işte tam böyle biriydim. Bu aslında beni sevmediğiniz, sadece size benmişim gibi gösterdiğim o çocuğu sevmiş olduğunuz anlamına gelmez mi? Terbiyeli, güvenilir, her şeyi gözünüzden okuyan, anlayışlı, sorun çıkarmayan bir çocuk; aslında çocukluğunu yitirmiş olan bir çocuk... Peki, benim çocukluğuma ne oldu? Onu benden çalmadınız mı? Artık geri dönemem, yitirdiğim çocukluğumu yeniden yaşayamam... Ben zaten baştan beri bir yetişkindim, hiç çocuk olamadım... Bütün o yeteneklerim -onlar hep kötüye mi kullanıldı?"..."
5. ""Yaşamları boyunca bazı şeylerin ancak bir yudumuna kavuşmanın bedelini özünden, iliğinden ödemek zorunda olan insanlar vardır. Bu onlar için hep yeniden yaşanan bir acıdır ve sonra artık acı çekmekten yoruldukları zaman...""
6. ""Ben annemin her an içine bakabileceği camdan bir evde yaşıyorum. Camdan bir evde yaşayan insanın bir şeyleri kendini ele vermeden saklaması olanaksızdır. Bunun ancak tek bir yolu vardır; o şeyleri zeminin altına saklarsınız. Fakat o zaman onları kendiniz de göremezsiniz.""
7. "Güçlü duyguların yaşanması bizi pek çok şeyden azat eder."
8. "Çevirmenin notu: Yunan mitolojisinin bir figürü olan Narcissus/ Narsis yada dilimizdeki adıyla “ Nergis” nehirler tanrısı Cephissus’un oğludur. Narsis insanları hayrette bırakacak kadar güzeldir, fakat aynı zamanda güzelliğinden dolayı kibir içinde ve sevmeyi olduğu kadar başkasının sevgisine yönelmeyi de bilmeyen bir gençtir. Nymph Echo/ Eco ( yunan mitolojisinde peri figürü) Narsis ‘e duyduğu büyük aşkla onun her isteğini yerine getirir, fakat karşılık göremediği bu aşkın kederleri ile giderek tükenerekancak duyulabilir bir ses, bir yankı ( Echo/ Eco) halini alır. İntikam tanrıçası Nemesis taş yürekli Narsis’i cezalandırmaya karar vererek onu durgun bir suyun kıyısına gönderir. Su içmek için kaynağa eğilen Narsis sudaki kendi yansımasını görünce onmaz bir biçimde yansısına aşık olur. Fakat yansısı kendisine dilediği karşılığı veremediği için Narsis de karşılıksız kalan bu aşkı sonucunda tükenip yok olur ve tanrılar onu sonunda sarı bir çiçeğe , bugün de onun adını taşıyan “ Nergis” e dönüştürürler."
9. "Erken yaşlarda karşı karşıya kalınan acımasızlıkların bilinç dışına itilmesi bazı kimseleri - geçmişin acı gerçeğini kendilerinden gizlemek ve incitilmiş çocuğun çaresizliğini hissetmemek için- örneğin; başkalarının yaşamını ya da kendi yaşamlarını yıkmaya, yabancıların yaşadığı evleri ateşe vermeye, öç almaya ve bütün bunları "vatanseverlik" olarak savunmaya iter."
10. "Bir insan bizi kayıtsız şartsız seveceğini söylüyor ve buna inanmamızı istiyorsa, bu kişiden kendimizi sakınmalıyız."
11. "Ne kadar fazla eski itilmiş duygu bilince çıkarsa, bunlardan ne kadar fazlasını yaşayabilirsek, kendimizi o kadar güçlenmiş, o kadar bütünleşmiş hissederiz."
12. "...ben
nin ne olduğunu bilmek
..."
13. "
gibi olmak istedim. Fakat böyle yapınca kendime de
."
14. "Her insanın derininde kendinden az çok gizlediği, içinde çocukluk dramının aksesuarlarının bulunduğu bir arka odası vardır."
15. "Her insanın derinde kendinden az çok gizlediği, içinde çocukluk dramının aksesuarlarının bulunduğu bir arka odası vardır. Kimseyi sokmadığı bu gizli odasına mutlaka girecek olanlar yalnız kendi çocuklarıdır."
Yetenekli Çocuğun Dramı Kitap İncelemeleri
Ebeveynlerin, daha ziyade anne baba olacakların, hatta çocukla uzaktan yakında iletişimi olan herkesin okuması gereken bir kitap. “Çocukluğuna inmek lazım” klişesinin altını doldurdu benim nezdimde. Çocuk yetiştirmeye dair ne çok yanılgım varmış dedirtti bana. Neyse ki ebeveyn olmadan okuma fırsatı buldum :)
Mükemmel sanılan (hatırlanan) çocukluk aslında travmalar ve aşağılamalarla doludur. Çocuk bunları bilinçdışına atar, bastırır. Anne babaya karşı hep güzel anıları hatırlar çünkü çocuk ebeveyne ve ondan gelecek sevgiye muhtaçtır. “Yetenekli çocuk” budur işte. Şımarmaz, ağlamaz, üzmez anne babasını. Ancak yetişkinlikte bilinç dışına attığı gerçeklerle, bastırdığı duygularla yüzleşince bunalımla karşı kaşıya kalır. Bu çocuk da ebeveyn olunca kendi ihtiyaçlarını çocuğunda karşılamaya çalışır istemsizce. Çocukluğunda kendisine yapılan yanlışların oluşturduğu boşluğu kendi çocuğu ile doldurmaya çalışır ve bu yanlışlar zinciri nesiller boyu devam eder. İşte kitap bu zinciri kırmayı hedefliyor.
Kitap iki kez yazılmış. İlk yazımda yazar psikanalitik kuram çerçevesinde yazmış ancak aradan 16 yıl geçince tekrar kaleme almış ve psikanalitik kuramdan ve Freud kavramlarından olabildiğince arındırmış daha özgün bir nitelik kazandırmış.
Doğru bilinen yanlışları çarpıcı bir şekilde aktarmış yazar. Bazı satırlar iki üç kez okunası. Büyüklük tutkusu ile ilgili bölüm de hususen ilgimi çekti. Her insanın kendisinin dahi bilmediği bir arka odası vardır ve kimseyi sokmadığı bu arka odaya girecek olan yalnız çocuklarıdır.
"Her şeyi çözme" saplantısından vazgeçtikten sonra , önümde yepyeni yollar açıldığını ve yeni perspektiflerin belirdiğini gördüm."
Alice Miller
Alice Miller 'ın iki defa farklı bakış açısı geliştirmesiyle birlikte düzeltmeler yaparak yayımladığı bir kitaptır.Bu kitap Freudyen bakış açısından sıyrılıp kendisinin oluşturmuş olduğu özellikle çocuğun duygu dünyasına seslenmeyi baz alan kendi perspektifini oluşturmuş olduğu 1996 yılındaki çalışmasıdır.
İçeriğe gelecek olursak,konu bakımından çok zengin ve başta isminden kaynaklı ön yargıları yıkacak donanımda bir eser.Okuyup da etkilenmemek ya da kendinizi çevrenizi ve geçmişinizi farklı değerlendirmemek imkansız. Örnek vakaların farklılığı ve değişikliği herkesin kendiside bulabileceği bir yarayı taşıyor.
TEMEL KONU ÇOCUKLUK
Burası can alıcı nokta. Geçmişteki sıkıntıları ebeveynlerin ve çevrenin manipülatif davranışları ve yetişkinliğe kadarki etkisinden bahsedilmekte.Ama çok gördüğümüz bayağı cümlelere anlatılmamış bunu okuyunca anlayabiliyorsunuz.
Yanılsamalardan kurtulup geçmişteki acılarımızın yasını tutmaktan bahsediyor sıkça Alice Miller.
Gerçekten bunu kaçımız yapabiliyoruz?
Eylemlerimizi ve düşüncelerimiz ussallaştırma yoluna mı gidiyoruz yoksa gerçekten kendimizle yüzleşemeyi mi tercih ediyoruz?
Bir düşünün ve okumaya çalışın bu kitabı ;)
Özelikle ebeveynler ve eğitimciler kesinlikle okumalı.
Herkese iyi okumalar diliyorum.
•Oysa haksız olan, suçsuz insanlara kaydırırlar eski sonsuzdur, hiçbir zaman dinmez. Gerçekleri örterek onları algılamamızı engellediği için, aklınızı karıştırır.
………………
•O ana babaların hatalarının bütün bedelini her zaman çocuklar öder.
Alice Miller bu kitabı ile psikoloji dünyasında çok büyük yankı uyandırmıştır. Kitapta kısaca insanın çocukluğunda yaşadığı her türlü kötü muamelenin, yetişkinliğinde karşısına çıkacağını ve kendi çocuklarına kendi yaşadığı eksiklikleri aktaracağını anlatıyor. Genel olarak insanın çocukluğunda duygularını ifade edememesinin, yetişkinliğinde o nasıl hasta ettiğini anlatıyor. Bir insanın yetişkinliğindeki karakteri, çocukluğunda gördüğün muameleye bağlıdır. Ancak bunları terapi ile değiştirebileceğimizi, saplantılarımızdan korkularımızdan bağımlılıklarımızdan bizi kurtaracak yöntemler olduğunu da anlatıyor. Bu noktada yalnızca kitap okumak, bilişsel farkındalık sağlasa da bir kitap terapistin yerini tutmaz diyor ki ben de buna katılıyorum.Kitap 150 sayfa olmasına rağmen içeriği ve anlatılanlar 150 sayfanın ötesinde uzun yıllar psikologluk yapmış birinin edindiği tecrübeleri anlatmak açısından çok önemli ve kült sayılabilecek bir eser.Pedagoji ve
Psikoloji konularına ilgi duyanların mutlaka okuması gerektiğini düşünüyorum.Zira aynı zamanda terapistin,hastası ile konuşması esnasında yaşayabileceği duygulara da değiniyor.Terapistlerin de kendi çocukluklarında aileleri tarafından doyurulamayan ihtiyaçlarını,başkalarına yardım ederek hep yeniden doyurmak istediklerini anlatıyor.Örnekler,araştırmalar ile zenginleştirilmiş değerli bir kitap.
#kitapyorum
#tavsiyekitap
#yetenekliçocuğundramı
#alicemiller
#ebeveynokumaları
Alice Miller bu güzel eseri iki defa yazmış. İlk 1979 yılında yazmış. O zamanlar Freud ekolünün temsilcisiymiş. İlk yayınlandığında büyük yankılar uyandırmış kitap, birçok dile uyarlanmış. İlk yazdığında freud ekolü ve psikanalitik kuram çerçevesinde şekillendirmiş kitabı. Daha sonra kitaba aldığı eleştiriler ve kendisininde değişen düşünce yapısı nedeniyle tam 16 yıl sonra kitabı tekrardan düzenleyerek, freud kavramı ve psikanalitik kuramdan arındırarak özgün haliyle yayınlamış. Bazı insanlar için değişimi kabul etmek zor olsada Alice Miller hem içinde birşeyleri değiştirmiş hemde kitabını değiştirmiş. Çok ilgincime gitti. Kitabında çocukluktaki duygu dünyasının çok önemli olduğundan bahsesiyor. Özellikle ilk yıllar bu konuda çok önemli. Çocuğa her davranışımız onun geleceğine dair duygularına yön veriyor. Ve bizim çocuğa olan davranışımızda bizim çocukluğumuzu ele veriyor. Eğer çocukken aşağılanmış, alay edilmiş, reddedilmişseniz, sizde evladınıza aynı muameleyi yapıyorsunuz bilinçdışıyla farkında olmadan. Kitap insanın kendi içine dönüp evladına davranış şeklini kontrol etmeye itiyor insanı. Bebekliğin ilk yılları önemliymiş bunu biliyordum ama bu kadar önemli olduğunun farkında değildim. Birde kitapta diyorki çocukluğunda ezilmiş insanlar daha çok psikoloji alanına yönelir. Buda çok ilgimi çekti
Şiddetle tavsiye olunur.
Alice Miller son zamanlarda takip ettiğim bir yazar. Çocuğun ruhsal gelişimi üzerine onlarca eseri var ve hepsi birbirinden kıymetli. Benimsediği anlayışla bilinenin aksine kabul görüleni kökünden reddediyor. Bu kitabında da çocuğun yoksunluğundan bahsederken sadece zor durumda yetişmiş , ebeveyni olmayan fakir aileden gelmiş çocuklardan bahsetmiyor. Bahsettiği proje çocuk olarak görülen, bakıldığında tüm olanaklara ve düzenli aile yapısına sahip ancak ruhsal olarak kendini ifade edememiş sıkışıp kalmış çocuklar ve büyüdüklerindeki yetişkin hayatları. Yetişkinlikte sorunları olan, yaşadığı hayata aidiyet duymayan insanların dönüp arka plandaki çocukluk yaşantılarına ve bilinçaltında biriktirdiklerine bakmak çok önemli. Genelde anne-babaların ruhsal tutsaklığını yaşayan, onların domine ettiği bireyler olarak yetişmiş ve bunu kendi doğruları olarak görmüşler. Burada ebeveynin yaşantısına da değiniyor.Bu konuda verdiği örnekler de dikkat çekici.
Diğer taraftan terapiyle çözülebilecek sorunlar olarak gördüğü bu konularda terapistlere de ışık tutuyor. Terapist de kendi iç sorunlarını çözmüş, anne-babasıyla yaşadığı zorlantıları kabullenmiş olmalı diyor.Yoksa hastanın karşısında yine anne-baba rolünü oynayan başka bir aktör olarak çıkar diyor.
Yine söylüyorum; bu tip kitaplar okunmalı. Çoğu kişinin kaçtığı bu konular aslında yaşamını doyumla yaşamasının , doğru bir hayat sürmesinin önünde bir engel. Çoğu iç huzuru ararken bunu atlıyor maalesef ya da henüz göremiyor.
Alice Miller’ın okuduğum ikinci kitabıydı. Bundan sonra da kitaplarını takip ettiğim bir yazar olacak..