Yenişehir'de Bir Öğle Vakti Kitap Bilgileri
Yazar: Sevgi Soysal
Tahmini Okuma Süresi: 7 sa. 42 dk.
Sayfa Sayısı: 272
Basım Tarihi: Temmuz 2012
İlk Yayın Tarihi: 1973
Yayınevi: İletişim Yayınları
ISBN: 9789750501227
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Yenişehir'de Bir Öğle Vakti Kitap Tanıtımı
Sevgi Soysal, 1974 Orhan Kemal Roman Ödülü’nü kazanan Yenişehir’de Bir Öğle Vakti’nde, çok boyutlu bir toplumsal kesiti sanki hiç zorlanmadan edebiyata aktarmış gibidir. Gözlemlediği alabildiğine gerçek insan portrelerini, birbirinden kopukmuş gibi duran hayatlarından alıp, zekice bir kurguyla buluşturur. Bu çerçevenin içine de, Ali, Doğan ve Olcay’dan oluşan bir üçgen kurar; o dönemin sorularını, abi-kardeş, arkadaş ve sevgililik ilişkileri üzerinden yansıtır. Ve ortaya, insanın “sol” tarafını sağlam kılan bir roman çıkar.
Yenişehir'de Bir Öğle Vakti Kitaptan Alıntılar
1. "''Hala okuyor musun?''
''Bir süredir okumuyorum.''
''Niçin?''
''Duvar'ı okudum. Kötü etkiledi o kitap beni. İşte, ne bileyim, sanki okumanın bana zararı oluyormuş gibi geldi.
''Başka kitaplar oku. Çivi çiviyi söker.''"
2. "Affetmek sağlıksızdır. Mikroplara karşı ilaç kullanmamak, kanayan yaraya tentürdiyot dökmemek gibi bir şeydir affetmek. Uygar insan affetmez ve unutmaz Hatice Hanım'a göre, uygar insan cezalandırır; affetmek ve unutmak barbarlıktır, ilkelliktir, bu memleket yumuşak kalplilikten kalkınamamaktadır."
3. "İnsanların gün be gün daha kaba, daha anlayışsız, daha görgüsüz olmalarından, dünyanın gittikçe daha kötü, daha yaşanmaz, daha geri bir dünya olmasından kendi sorumlu degildi."
4. "Onun bunun ekmeğiyle oynamayı ekmek kapısı yapmışlar."
5. "Bu memlekette halk yıllardır karakollarda dayak yer."
6. "'Tam karanlığı bilmeyenler, dünyayı aydınlatacak bir ışığın da ne olduğunu bilmezler, bunu aramazlar,'"
7. "Bir kendini taşıyacaksın bu hayatta. Karnı tok, sırtı sağlam. Bir de hünerinle neşeni. Hünerin karnını doyurur, neşen de gönlünü hoş tutar."
8. "...insanların gün be gün daha kaba, daha anlayışsız, daha görgüsüz olmalarından, dünyanın gittikçe daha kötü, daha yaşanmaz, daha geri bir dünya olmasından kendi sorumlu değildi."
9. "Bu halk cahil. Bu kafa, bu gidişle hiç adam olmayacak. Sonunda ameleden beter olacak. Olsun..."
10. "Bunlar cehennemi de kahrederler."
11. "Sokağa çıkılmaz oldu artık. Her yerde haksızlık. Her yerde edepsizlik."
12. "Sokağa çıkılmaz oldu artık. Her yerde haksızlık. Her yerde edepsizlik."
13. "Korkma, aydınlığı bir ucundan da olsa görenlerin işi değil korkmak."
14. "Hayat dediğin ne ki? Bugün sabah, bugün akşam."
15. "Sokağa çıkılmaz oldu artık. Her yerde haksızlık. Her yerde edepsizlik."
Yenişehir'de Bir Öğle Vakti Kitap İncelemeleri
Türk edebiyatında modern bir roman olarak övgüyü hakeden bu eser zaten Orhan Kemal roman ödülüne layık görülmüş. Yetenekli ve sıradışı yazarımızı çok genç yaşta, benim de içinde olduğum kırk yaşında kaybetmişiz. Bu memlekette sıradışı bir kadın olmak üstüne bir de sanatçı olmak ve bu özellikte eserler vermek kolay iş olmamakla beraber, genç yaşında sanatçılığının hakkını vermiş yazar. Benim nazarımda sanatçının özgün yapıtlar verebilmesi, sanatının ve kültürünün hakkını verebilmesi için kurulu düzene muhalif olması ve eleştirilerini korkusuzca yapması şarttır. Yakasını mevcut iktidarın hükmedenlerine kaptırmış kişiden sanatçı değil ancak yandaş olur. ( Kimisi yandaşı sert bulduğundan “uyumlu” diyor, bu da başka bir rezillik.)
Roman, Ankara’nın bir mahallesinde, bir kavak ağacının yıkımı sırasında orada oluşan kalabalıktan kişiler üzerinden, o zamanın sosyolojik ve kültürel durumunu irdeliyor.. O dönemin durumunu Adalet Ağaoğlu da Dar Zamanlar üçlemesiyle irdelemişti. Toplumun kültürel yapısının birey üzerindeki baskısı ve bireyin şekillenmesindeki rolü bir anlamda. Bunun yanında kültürler arasındaki çatışmalar, bu çatışma arasında kalmışlar, “yolunu bulmuşlar” ve yolunu arayanlar da var romanda.
Yazarın sade diliyle anlattığı psikolojik ve sosyolojik durumlar her okuyucuda ayrı bir farkındalık yaratacaktır. Bu da yazarın roman yazımındaki gücünü gösteriyor.
Bir öğle vakti, Ankara'da kökleri kurumuş bir kavak devrilmektedir. Bu kavağın devrilişini seyreden kişiler arasında hayatları ve zihniyetleri birbirine bir şekilde teğet geçen insanlar vardır. En çok Ali, Olcay ve Doğan karakterlerinin birbirleri olan ilişkileri ve dünyaya bakışları ekseninde izleğini kazanan romanda, diğer kişiler bir dönemin ve bence hatta günümüzün tipleridirler. Yazarın, gözlem gücü ve bu gözlemin bir sonucu olarak ayrıntıları anlatmadaki ustalığı saygıya değer. Birçok yerde gülümseten detaylar, altını çizmek istediğiniz cümleler bulacaksınız. Ne var ki toplumun hemen her kesiminden insanlar anlatılmaya çalışılırken romanın bütünlüğü bozulmuş, bazı bölümler kendi içinde bağımsız öykülere dönüşmüştür. Öyle ki ben bunları okurken sadece bir öykü tadı aldım ve romana dahil edemedim bu bölümleri. Bunun yanında; romandaki diyaloglar ve bazı sahneler sahicilikten uzak, bazı bölümler gereksiz ayrıntılarla yüklü, birkaç küçük çelişki ve teknik birkaç kusur var.
Yazar, bir derinlik ve ideal yakalamaya çalışırken romanın önemli kahramanlarından Ali'yi konuşmaları ve yaşam tarzıyla sahicilikten uzaklaştırmış. Ali'nin konuştuğu her sahnede ya da onun ev içi yaşamını okurken doğallığa oturmayan, içime sinmeyen bir yapaylıkla karşılaştım. Bunun sebebinin gereksiz bir ''idealize etme'' kaygısı olduğunu düşünmekle birlikte dönemin siyasal yapısı ve edebiyat ortamı sebebiyle affedilir bir şey olduğunu söyleyebilirim.
Tüm bunlara rağmen zaman kaybı asla değildi, keyifli bir okumaydı. Okuyunuz.
Sevgi Soysal ile tanışma kitabım
Memleketim,Ankara'da geçen bir öğle vakti.
Hayat öyle akıp giderken yıkılmak üzere olan bir kavak ağacının etrafında toplanan ya da oradan geçmekte olan insanların,belki bir omuz çarpmasıyla belki de bir yürek çarpıntısıyla birbirlerine değen hayatları...
Bir öğle vakti öylece oturup etrafınızdaki insanları izlediğiniz oldu mu hiç? Onların dünyalarını merak ettiğiniz...
Su gibi akıp giden satırlarıyla,insan analizleriyle,toplumsal bakış açısıyla ele alınmış bu kitabı ve yazarı çok sevdim.
Doğum günümde hayata veda etmiş olduğunu öğrendiğimde ayrıca üzüldüm
Mustafa Arslantunalı'nın kitabın önsözü olarak yazdıkları ise gerçekten harikaydı. Şöyle diyor:
"Önsözler atlanmak içindir,romanlar değil.Henüz tanışmadığı kişilerin dedikodusundan ne kadar haz alabilir ki insan?"
Romandaki karakterler çok iyiydi.
Mehtap'ın karabasanı, Doğan,Ali ve Olcay üçlüsünün ilişkileri,Aysel'in gerçek anlamda bir kimliğinin olmayışı, başından geçenler ve tabii kapıcı Mevlüt'ün işi ve ailesi arasında sıkışıp kalmışlığı...
Daha birçok karakter ve hayatları sizi derinden etkileyebilir.Bazılarına sinir olurken, bazılarına acıyorsunuz. Çünkü onlar birer roman kahramanı değil,hepimizden biri, gerçek insanlar...
Bana böyle hissettiren yazarın diğer kitaplarını da okumak isterim.
Sevgi Soysal henüz 40 yaşında aramızdan ayrılmış, çok sağlam bir kalemi olmasına rağmen hakettiği değeri ve ilgiyi maalesef görememiş kıymetli yazarlarımızdandır. Yenişehir'de Bir Öğle Vakti hem Sevgi Soysal'ın hem de Türk edebiyatının en özel eselerinden bir tanesidir. Anlatımıyla, tekniğiyle, konusuyla ve bir dönemin başarılı bir şekilde yansıtılmasıyla gayet doyurucu bir eserdir. Devrilmek üzere olan bir kavak ağacını seyre dalmış, bir şekilde birbirleriyle ilişkisi olan insanların hayat hikayeleri geriye dönüş tekniğiyle anlatılmaktadır. Kitap bölümlerden oluşmakta ve her bölümde farklı bir karakterin hayat hikayesi ifade edilmektedir. Tek bir karaktere bağımlı kalmaması ve her bölümde farklı bir karakterden bahsetmesi okurlarda bir bütünlük problemi varmış hissi uyandırabilir fakat bence kurgusal olarak gayet başarılı. Yazarımız 70'li yılların Türkiye'sinin sosyolojik yapısını, kültürler arasındaki çatışmaları, bunun insanlar üzerinde oluşturduğu baskıyı ve insanların psikolojik yapısını çok iyi gözlemleyerek gayet akıcı bir şekilde biz okurlara sunmuştur. Fikirleri uğruna her şeyi göze almış delikanlısından, hiçbir şeyden tatmin olmayan zengin gencine, çingenesinden, fahişesine, ticari zekasını kullanıp köşeyi döneninden, bir türlü hayata tutunamayanına tam bir Türkiye resmi...
Bu güzel eseri herkese tavsiye eder şimdiden keyifli okumalar dilerim.
Çiçek gibi bir kitap önereceğim bugün sizlere. ♡ Sevgi Soysal'ın okuduğum ikinci kitabı oldu "Yenişehir'de Bir Öğle Vakti"; nasıl güzel bir anlatım, ne muhteşem bir gözlemcilik bilemezsiniz. Ama okursanız, bilirsiniz. ;)
Hikâyemiz Ankara'da geçiyor, yani yazarın Yenişehir diye bahsettiği yer, aslında Ankara. :) Bir Ankaralı olarak memleketimde geçen kurguları ne çok sevdiğimi söylememe gerek yok sanırım. Ulus'u, Kızılay'ı, Samanpazarı'nı, Gima'yı, Hal'i gözümde canlanarak, gülümseyerek, özlemle okudum. ♡ Kitapta uç uca eklenmiş karakterlerin başından geçen olayları, fonda 70'lerin Ankara'sı ile okuyoruz. Birbirine örülü şekilde verilmiş her bir karakter ve bu karakterlerin yaşadıkları bazen yüzümüzü güldürüyor, bazen de içimizi acıtıyor. Yazar Soysal, dönemin siyasal karmaşasına da şöyle bir selam çakıp geçiyor! Orta kısımlarda özellikle üç kişi üzerinde yoğunlaşıyor kurgu ama hep merakla ve ilgiyle okutuyor size kendini. Zengini, fakiri, burjuvası, sosyalisti, gurbetçisi, işçisi, memuru, sonradan görmüşü, sonradan bile görememişi, feleğin çemberinden geçmişi, feleğin çemberine kafa atmışı, kadersiz doğanı, evladıyla sınananı, kuşak çatışması yaşayanı... Hepsi bu kitapta, hepsi bir öğle vaktinde ve Sevgi Soysal'ın muhteşem gözlemciliği ile biz okurlarla buluşuyor.
Son zamanlarda okuduğum en başarılı Türk edebiyatı eserlerinden biriydi. Yazım tekniği olarak Mahir Ünsal Eriş'in "Dünya Bu Kadar" kitabına benzettim. Onu sevdiyseniz bence bu kitabı da seversiniz. ♡ Acilen listelere eklensin! :)