Yaşıyoruz Sessizce Kitap Bilgileri
Yazar: Şükrü Erbaş
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 23 dk.
Sayfa Sayısı: 84
Basım Tarihi: Ekim 2016
İlk Yayın Tarihi: Ekim 2016
Yayınevi: Kırmızı Kedi Yayınevi
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9786059658904
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Yaşıyoruz Sessizce Kitap Tanıtımı
İki kişilik bir yalnızlığım fotoğraflarının önünde
Birisi alıp götürdüğün, öteki bırakıp gittiğin.
Bu kitap, bizim sagu, mersiye, ağıt geleneğimize, göç edeni de burada tutan, yaşatan yepyeni bir özellik getiriyor. Üç kadim kavram, yaşamın üç büyük izleği, aşk, yalnızlık ve ölüm, şiirden şiire iç içe geçerek birbirinin kapısını çalıyor. Sonra üçü birlikte gelip hepimizin hayatına doluyor. Yaşıyoruz Sessizce, aşkın, emeğin ve dünyanın ölümle bir daha yüceltildiği bir varoluş simyası.
Şeref Bilsel
Sarkaç durdu. Kapı yok.
Ayna buğulanmıyor.
Tanrı bitti.
Ölüm değil büyük ceza
Her zerresi yalnızlık
Bir dünyayı sevmek hâlâ.
Ayrılık burcum...
Parmaklarım birer mihrap çırası
Gövdem bitene kadar tüteceğim başında
Yaşıyoruz Sessizce Kitaptan Alıntılar
1. "Kimi seviyorsan acısı sende kalıyor"
2. "Ne zaman öğreneceksiniz bilmiyorum ki
Evlerin yalnız eşyalardan yapılmadığını.""
3. "Neden kimse sana benzemiyor Hatice?"
4. ""...
Ne zaman öğreneceksiniz bilmiyorum ki
Evlerin yalnız eşyalardan yapılmadığını.""
5. "Yastığını koklaya koklaya öğrendim
İnsan bir kere ölmüyor muş meğer..."
6. "•
“Kimi seviyorsan acısı sende kalıyor”"
7. "Tam kendini seveceksin Ölüyorsun."
8. "Senden bir parmak yüksekte aldığım her soluk kalbimi kurutuyor."
9. "Ölümü senden mi öğrenecektim
Soluğu canımdan çekilen kadınım."
10. "Yastığını koklaya koklaya öğrendim. İnsan bir kere ölmüyormuş meğer ..."
11. ""Kimi seviyorsan acısı sende kalıyor.""
12. "Kalp, eşyadan daha çabuk soğuyormuş"
13. "İyi ki seninle yaşadım dünyayı..."
14. "Merhametine sığındığım kadın. Senden bir parmak yüksekte aldığım her soluk kalbimi kurutuyor."
15. "_
Ne zaman öğreneceksiniz bilmiyorum ki
Evlerin yalnız eşyalardan yapılmadığını.
_"
Yaşıyoruz Sessizce Kitap İncelemeleri
Kalbim acıdı, dizeler bulanık göründü gözlerime..
Öncelikle kitabın giriş kısmında yazarın eşine ait bir söz var, onunla başlamak istiyorum incelemeye.
"Babanız içerde şiir yazıyor diye
çocuklarımı sessiz ağlattım ben."
(Hatice Erbaş)
Bu söz yazara, eşi vefat ettikten sonra bir yakını tarafından aktarılmış. Yazar bu söz hakkında şunu söylüyor: Beni darmadağın etti. Bu iki dize benim odada yazdığım tüm şiirlere bedeldir.
"Yaşıyoruz Sessizce" ismi kadar bu kitaba yakışacak başka isim düşünemiyorum. Çünkü yazar eşinin hastalık süreci başlangıcında ve devamında yazdığı şiirlerde ne kadar aşk dolu ne kadar zarif ve Ömür Hanım olmadan ne kadar yaşanamayacağını anlatmış. 45 yıl evlilik hayatının izlerini işlemiş şiirlerine. Tek bir kadın sevmiş ve sevmeye devam etmiş mezar taşında bile. O şiir yazmak için bir kadından başka bir kadına yönelmenin gerekli olmadığını, duygular içtense sevilen insanın nefes almaması bu duyguları azaltmayacağını hatta körüklenen közler gibi sürekli yenileceğini göstermiş. Bazı kısımlarda gözyaşı dökmeden geçemiyor insan, teşekkürler bu duyguları yaşattığın için güzel insan..
Son olarak kitap hakkında bilgi edinmek için linkteki videoda 15.47 dk dan itibaren izleyebilirsiniz şairin kendi dilinden.. İyi okumalar
“İki kişilik bir yalnızlığım fotoğraflarının önünde.
Birisi alıp götürdüğün, öteki bırakıp gittiğin..”
Yazarın okuduğum ilk kitabı, onunla da ilk tanışma kitabım oldu. 1953 Yozgat doğumlu ve hayatta olan bir şairimiz ##$##yazarSeolar:i2395.$$#$$ 2015 Yılında eşi Hatice Hanım’ın vefatı üzerine 2016’da ‘
’yi kaleme almış. 45 Yıllık evliliğini, takma adıyla ‘Ömür Hanım’ dediği ‘ömrünü’ toprağa veren Erbaş, eşinin hastalığı sürecinde ve vefatının ardından yalnızlığını bu satırlara dökmüş..
Kitabın başında şöyle bir cümle geçiyor: ‘Babanız içeride şiir yazıyor diye, çocuklarımı sessiz ağlattım ben.’ (Hatice Erbaş). Bu iki dizeyi okuduktan sonra şiirlerini zaten başka bir anlamla okuyorsunuz. Şair de bu söz hakkında şunu söyler: ‘Beni darmadağan etti. Bu iki dize benim odada yazdığım tüm şiirlere bedeldir..’
İnsan başka nasıl katlanır ölüme bilmiyorum. Öyle hissettiriyor ki Şükrü Erbaş cümlelerini ve çok derin anlamlar içeriyor her sayfası. Bir günde okunabilir, kısacık ama defalarca dönüp okursun her şiirini. Bazen Ömür Hanım olup tebessüm ediyorsunuz mısraların karşısında, bazen içiniz burkuluyor. Sadece şiir değildi okuduklarım, birer ağıttı aynı zamanda..
‘Ömrüm’ dediğin insanı kaybedince bitermiş insanın ömrü. Sonrası ‘sessizce yaşamak’. En kabuğuna çekilmiş, en güzel yaşayış şeklidir belki de ‘sessizce yaşamak’. Umarsız, beklentisiz, zararsız, kendince, olabildiğince, yaşıyorsun, nefes alıyorsun. En asil tercihtir belki de. Kitabın adı da şiirleri kadar güzel, naif bu yüzden..
Şiir severler için ölüm, özlem ve yalnızlık temalı
harika bir kitap, okuyun ve okutun...
Özlemek insanı çaresiz hissettirir. Bir daha sevdiğini görememek, ona sarsılamamak, sesini duyamamak, sadece mezarına bakabilmek.. Bunlar kalbinizi öyle bir acıtır ki içinizdeki özlem duygusu gün geçtikçe daha da alevlenir. Bunu taşımak zordur. Şükrü Erbaş'ın eşine olan özlemini derinden hissettim.
Bu kitabı hayatımın en hassas döneminde okumanın ağırlığı var üstümde. Okurken empati duygumun güçlendiğini çokça farkettim. Hatice Erbaş'ın eşine karşı olan saygısı beni çok etkiledi.
Babanız içerde şiir yazıyor diye
çocuklarımı sessiz ağlattım ben..
Şuna inanıyorum bir insanı hayatınıza alırken kararlarınıza ve yaşayışınıza saygı duyması gerektiğini aşılayın. Bir insan'ın hayatından çıktığınız vakit arkanızdan şunu diyebilsin "Hayatıma girdiği andan beri bana çok şey kattı onun sayesinde kendime bakabilme fırsatı buldum" bunu bana bir insan yaşattı şuan hayatta olmasa bile dönüp arkama baktığımda bunları diyebiliyorum. Şairimiz gibi şiir yazamasamda en azından tanıştığım insanlara bende bu duyguları yaşatarak o çok sevdiğim insana şiir yazmış gibi olurum.
Her cümlesinde ayrı bir anlam ayrı bir güzellik ayrı bir hassaslık var. Kitabı defalarca okuyabilirim ve sizlere de şiddetle tavsiye edebilirim.
Canım kendim ya yine çok güzel yazdım^^
‘nin tavsiyesi üzerine
‘ın okuduğum ilk şiir kitabı. Şiir kitabı ince ve hafif olabilir ama içinde barındırdığı duygular bünyenize ağır gelebilir.
Ne demişti Ömür Hanım,
’a .. Bana hiç şiir yazdın mı?
’ın eşi Hatice Hanımın vefatından sonra yazmış olduğu şiirlerden oluşan duygulu bir şiir kitabı. Duygu demişken ağıt desek, özlem desek, acıyı mısralara serpmek desek daha doğru olur. Bir kadın nasıl güzel sevilir, bir kadını kaybetmenin acısı nasıl dile getirilir
’ın şiirlerinin içinde gizli. Ben bu şiir kitabını okurken okuduğum ortamda hafif bir sözsüz bağlama tınısı açarak okudum. Yavaş yavaş ve her bir dizeyi özümseyerek... Sanki Şükrü Erbaş, eşi Hatice Hanım tam karşısında dururken ona okuyormuş bu şiirleri, ben de onları izliyormuşum gibi hissettim. Yaşadığı acıya ortak olup, acısına şahit oldum. Şiir okumayı sevenler için acısı yüksek özlem dolu bir kitap, tavsiye ediyorum.
Alıntı (Sayfa73)
Uyandım. Alacakaranlık. Bir öksüz rüya bedenim. Ruhun doluyor. Her şeyde ikinci bir varoluş büyüsü. Taşlar gök¬ yüzüne gülümsüyor. Yıldızlar karıncaların gözbebekleri. Rüzgar dünyayı uykulara boyuyor. Mesafeler kaybolmuş. Eşyada bir insan sıcağı. Sonsuzluk kirpiğimizde serçe kuşu.Bir kanadı hayal, bir kanadı hatıra. Konup konup kalkıyor çaresizliğimize. İkimiz de eşikteyiz. İçeri de ıssız, dışarı da. Sen geçtim sanıyorsun, ben kaldım. Bir uzun can çekişme. Dudakların ağzımda gözyaşı mührü... Ömür Hanım, öyle bir acı ki bu, ölen yaşayanda her gün yeniden ölüyor, yaşayan ağlamadan kimseyi sevemiyor.
Şükrü Erbaş’ın eşini kaybetmesinden bir sene sonra yayımlanan şiir kitabı. Yazarın ilk okuduğum kitabıydı. Oldukça etkilendiğimi söyleyebilirim.
Kitabın ismini, Hatice Erbaş'ın ilk sayfada da yazan aşağıdaki sözleriyle birlikte düşündüm.
"Babanız içerde şiir yazıyor diye
Çocuklarımı sessiz ağlattım ben."
Erbaş'ın deyişiyle harflerden binlerce Hatice yaratma çabası, eşinin – Ömür Hanım'ının, Şahgülü'nün - yasını kağıda işlemesi... insanın kirpiklerini titreten; aşkı da şiiri de yücelten dizeler...
Kitap, bir günde okunamayacak kadar çok acı barındırıyor. Dizelerin, bana kaç defa sigara yaktırdığını hatırlamıyorum. Ancak bir kalp ağrısı yazdırabilir bu dizeleri.
Şükrü Erbaş'la bu kadar geç tanıştığım için üzgünüm. Yazar bu kitabıyla bana büyük dersler verdi sevmek konusunda. “Yaşıyoruz Sessizce” kitabını Cemal Süreya'nın “On Üç Günün Mektupları” kitabına benzetiyorum. İkisinde de sevilen kadına duyulan özlem, yoğun biçimde dile getiriliyor. Cemal Süreya, mektuplarını hastanede yatan eşine yazarken; Şükrü Erbaş, kaybettiği eşine yazıyor şiirlerini. Her iki şair de eşlerine kavuşacakları günün özlemini, onsuz yaşadıkları zamanların zorluğunu anlatmışlar. Şükrü Erbaş daha çok ağıt niteliğinde yazdığı bu şiir kitabıyla aşkı, özlemi, ayrılığı iliklerimize kadar hissettiriyor.
Gayet başarılı buldum, okumamak eksiklik olur sevgili okur:)
Keyifli okumalar :)