Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Yaşamın Ucuna Yolculuk - Tezer Özlü | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Yaşamın Ucuna Yolculuk Kitap Bilgileri


Yazar: Tezer Özlü
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 38 dk.
Sayfa Sayısı: 128
Basım Tarihi: Temmuz 2021
İlk Yayın Tarihi: 1983
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789753631549
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Yaşamın Ucuna Yolculuk Kitap Tanıtımı


Tezer Özlü, bir başka kutupta kendisiyle aynı yazgıyı paylaşan Oğuz Atay gibi, beklenmedik bir anda edebiyatımızdan demir aldı. Yazar ile sahici efsanesini birleştiren bu anlatı, hem yoğun bir vasiyetname niteliği taşıyor, hem de hayata ender görülen acılıkta bir perspektiften tanıklık ediyor. Tezer Özlü, Türk edebiyatının gamlı prensesi. Yayınevinin notu: Bu kitap, yazarın Almanca kaleme aldığı "Auf dem Spur eines Selbsmords" (Bir İntiharın İzinde) adıyla 1983 Marburg Yazın Ödülü'nü alan metnin Türkçesidir. Bu kitap dilimizde, yazarı tarafından Yaşamın Ucuna Yolculuk (1984) adıyla bir anlamda yeniden yaratıldı.




Yaşamın Ucuna Yolculuk Kitaptan Alıntılar


1. "...içimdeki her şeyi bağırıyorum. Susmamla."




2. "... Büyüklerin, kendilerinin yetişkin, çocukların çocuk olduğunu düşünmeleri korkunç ... Oysa çocukken de dünyayı aynı gözlerle gördüğümü, aynı gözlerle, aynı düşünceyle, duygular ve sezgilerle kavradığımı anlıyorum ...

Hissiyatım: Ben de böyle algılıyorum, yıllar önce de aynı kişiydim, şuan da aynı, bazı hatıralar dün gibi, şimdi ise kimine göre yaşlı kimine göre genç sınıfındayım ama aslını sorarsanız hep şu andayım..."




3. "... Balkon duvarları omuzlarıma kadar yükseliyor. Yeryüzünden bu balkon, bu duvarlar ve karşımdaki çatılardan başka hiçbir şey görmemek rahatlatıcı ve mutlu kılıcı bir durum...

Bendeki duygusu: Balkonda olmak fakat aşağıya bakmamak.. Yer kalabalık ve insanlarla dolu... Onlardan uzak olmanın rahatlatıcılığı, kendimizle başbaşa, yalnızlığın mutluluğu..."




4. "Derin bir uykuya, sessizliğe öylesine ihtiyacım var ki."




5. ""Sizin düzeninizle, akıl anlayışınızla, namus anlayışınızla, başarı anlayışınızla hiç bağdaşan yönüm yok. Aranızda dolaşmak için giyiniyorum. Hem de iyi giyiniyorum. İyi giyinene iyi yer verdiğiniz için. ""




6. "... Bu yaşam, beni ancak içimde esen rüzgarları, içimde seven sevgileri, içimde ölen ölümü, içimden taşmak isteyen yaşamı, sözcüklere dönüştürebildiğim zaman ve sözcükler, o rüzgara, o ölüme, o sevgiye yaklaşabildiği zaman dolduruyor ...

Yazar, yazarak, hislerini kelimelere dökerek yaşadığını hissediyor, belki yazma amacı bu, belki de soyutu somuta dönüştürmenin verdiği gerçek olma hissi."




7. "“Her şey geçiyor. Hiçbir şey geçmese de.”"




8. "Başıma buyrukluğuma hayranım."




9. "Burası bizim değil, bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi!"




10. "“Her şey birdenbire değişiyor ve hiçbir şey aynı kalmıyor.”"




11. "Aynı dili konuşan iki kiş­i yok."




12. "Kendimden uzaklaşmam gerek."




13. "Varlığı hep duyulan, oysa yanına varıldığında, tenine dokunulduğunda yiten, yok olan bedenler, yiten özlemler."




14. "Gene neye öfkelendim. Kendimden başka."




15. "Yeryüzünün gözyaşları sonsuzdur."





Yaşamın Ucuna Yolculuk Kitap İncelemeleri


Kişileri en çok kullandığı kelimelerle tanımlamak nasıl bir olgudur acaba. Benim kelimem 'güzel' sanırım. Kızıma hep 'Ne güzelsin' diyorum. Annemin yemeklerinin güzelliğini, hava durumunun güzelliğini, siz okuyucuların incelemelerinin güzelliğini, yaşamanın güzelliğini başka nasıl anlatırım ki? Tezer Özlü' nün kelimeleri ne peki: acı ve gitmek. Üstüne basa basa büyük harflerle ille de gitmek. Ve acı, yoğun acı.

Gidebiliyor mu peki o istasyon duraklarından sayısız bindiği trenlerle, her gün farklı bir şehire, her an farklı bir otele? Kendinden kaçabilir mi ki insan, gidemiyor işte. Dönme dolaba binmiş gibi. Zirvelere çıkıyor, derinliklerde kalıyor dere tepe düz gidiyor ama gidemiyor işte, yaşamın ucuna yaklaşayım diye, sınırları zorlayayım diye diye hepimizi koyu bir yalnızlığa sürüklüyor. Hatta hala diyor ki '"Belki yaşam benim sandığımdan daha acı."

Pavese demiş ki "Gövdemizin işleyişindeki incelikleri ancak bir hastalık sonucu anlayabiliriz. Aklımızın ve ruhumuzun işleyişini de dengemizi yitirdiğimiz zaman." Tezer Özlü de akıl hastanesinde kaldığında ruhumuzun işleyişini anlamış sanırım. Toplumun akılla bağdaşmayan düzende olduğuna, yemek yemenin bile yük olduğu bedeninde ruhunun hapsolmuşluğuna, bir yere ait olmamanın insan özgürlüğü için şart olduğuna inanıyor.

Kafka'nın, Svevo'nun, Pavese' nin hayatının peşinde, bir intiharın izinde, kısa, derin anlamlı cümleler eşliğinde bir varoluş sorgulaması. En yakınları edebiyat dünyasından olan, içine sığmayan, dolan taşan bir kadın. Ben anlayamıyorum, okuyorum okuyorum da bu intihar özlemini kavrayamıyorum, bu da benim eksikliğim olsun.




"Yabancısı olmadığım tek olgu var. O da kendi varoluşum. Belki tek mutluluğum bu. Tek bağlantım. Kendimi kavrayamazsam, tüm varoluşum yitmiş demektir."

Tezer Özlü, yaşamın ucundan satırlarla Pavese'nin, Svevo'nun, Kafka'nın izini sürüyor. Ama en çok, genç yaşta bir otel odasında intihar ederek yaşamını sonlandıran Pavese'nin...Onunla birlikte kentlerin, seslerin, içinden geçiyoruz. Pavese'nin dokunduğu, yaşattığı, büyüttüğü, yarım bıraktığı şeylere tanıklık ediyoruz.

Bu kitabı okuyuyan hemen herkesin, Tezer Özlü ve Pavese'u daha yakından tanımak isteyeceğini düşünüyorum. Henüz kitabın başlarında Pavese hakkında bilgi toplayıp Özlü'nün bir kaç kitabını listeme eklediğimi, farkettim. Bu denli melankolik ve karamsar bir anlatımın, o soğuk büyüsüne kapılmamak mümkün değil.

Tezer Özlü'nün en çok etkilendiği yazarlardan biri olan Pavese, İtalyan edebiyatının önemli isimlerinden. Romancı, şair, eleştirmen, çevirmen. İlk gençlik yıllarından beri içe dönük ve karamsar yapısıyla dikkat çekmiş.

"Kendimi yalnız bırakmamak için bütün gece aynanın karşısında oturdum." diyecek kadar da kimsesiz ve yalnız bir adam.

Yazarımız, Pavese'de kendini bulmuş olmalı. Tezer Özlü de en az onun kadar yalnızlığı ve tek başınalığı, benimsemiş, önemsemiş biri. Duygularıyla hayatın ucunda, kıyısında yaşamış. Bu yük ağır geldiğinde ya da bağımsızlığı tehlikeye girdiğinde, yaşamdan vazgeçmeyi isteyecek kadar da cesur olmuş.

Tek kelimeyle muhteşem bir kitap. Yorulduğum, etkilendim, üzüldüm ama çok sevdim.
İyi okumalar...




Tezer Özlü'nün yolculuğunu okumaya başladıktan hemen sonra aklıma bir soru geldi ve dünden beri içimi kemiriyor. Kitaplarla olan samimiyetim insanlarla olanlardan çok çok fazla. Buna rağmen en sevdiğim yazar, en sevdiğim üç yazar beş yazar gibi bir listem hiç olmadı. Dünden beri düşünüyorum hâlâ en sevdiğim yazarı bulamadım. Baktım öyle olmuyor Tezer Özlü'nün yaptığını yaptım. Aklıma bu soruyla ilgili gelen tüm soruları arka arkaya yazdım bu yazıyı bitirdikten sonra onlara cevaplar vermeye ve asıl sorunun cevabını bulmaya çalışacağım.

Ana soruya cevap bulunca da Tezer Özlü gibi sevdiğim yazarların yaşadıkları yerlere,mezarlarına gitmeyi düşünüyorum. İşte Tezer Özlü okumak böyle bir şey. Aklınızdan dahî geçmeyen bir şeyi size başınıza ağrılar girecek kadar sorgulatıyor yetmiyor eğer gözlerinizi kapalı tutmaya meyilli değilseniz bambaşka bir dünyanın ışıklarını açıyor. Toparlayamadığım kafamı biraz daha dağıtıp beni bu hale getirdiğin için teşekkürler Tezer Özlü.

Kitabı okumaya başlamadan önce kitabın adı hakkında biraz düşünmenizi tavsiye ederim.İçerisinde bulunan derinliği fark etmenizi kolaylaştıracaktır bu. Siz "Yaşamın Ucuna Yolculuk" yapacak olsanız yanınıza arkadaş olarak kimi almak isterseniz hiç düşündünüz mü? Tezer Özlü düşünmüş. Ve yanına çok sevdiği üç yazarı almış. Cesera Pavese, Franz Kafka, İtalo Svevo. Üçü ile birlikte üçünü ziyarete gitmiş. Ve bize böyle bir yazın bırakmış. Teşekkürler Tezer Özlü.

İncelememi Tezer Özlü'nün kitapta geçen "Her varoluş kendisiyle birlikte ölümü getirmiyor mu? " sözüyle bitirmek istiyorum.

Keyifli okumalar. :)




Tezer Özlü. Çok fazla okundu.Alıntılandı. Kalemini çok merak ettiğim bir yazardı. Yaşamın Ucuna Yolculuk kitabıyla kendisiyle tanışmış olduk ama birbirimizden çok da elektrik alamadık açıkçası. Sohbetimiz bir merhabadan öteye gidemedi, öylece sustuk kaldık.Yani benim için biraz hayal kırıklığı oldu.

35. sayfaya geldiğimde kitaptan vazgeçer gibi oldum. Sonra açtım ay ışığı sonatını , taktım kulaklıklarımı öyle devam ettim okumaya… Yazarı daha iyi anlamak, kitabın içine daha bir konuşlanmak için.Tezer Özlü kafası diye bir şey var gerçekten, onu anlamaya çalışmak gerek, bende bir şans daha vererek kitabı sonuna kadar okudum.

Velhasıl bana çok hitap etmedi .Duygular kopuk, değişken ve bol geçişli olunca haliyle bu yazıya da sirayet etmiş. Tek kelimelik cümleler. Çok kısa cümleler. Kenarından köşesinden bile süs ahenk katılmamış cümleler…

Diğer taraftan da içinde bulunduğu psikoljiye yakinen şahit olduğum için biraz da üzüldüm durumuna açıkçası, hayatı bu denli sorgulayacak kapasitede bi insan olmadığıma da şükrettim. Yani öyle çok da şeyetmemek lazım, sonra böyle oluyor .

Yazar’ın okuduğum ilk ve son kitabı olacak. Biz date’e çıktık ve birbirimize göre olmadığımızı gördük. Bu yüzden çok da zorlamaya gerek yok.Okuyacak olanlara keyifli okumalar dilerim.




Hayatı ile eserleri arasından doğrudan ilişki olan nadir yazarlardandır Tezer Özlü. Edebiyat alanındaki kurgusal ve kurgusal olmayan edebiyat stillerinin birbirine bu denli yaklaştığı yazarlar ise nadir bulunur. Çünkü okuyucu da ya kurgusal edebiyata ilgi duyar ya da kurgusal olmayana. Biri diğerinin zıttı konumundadır. Tezer Özlü bu muhteşem eseriyle bu iki ana kola ayrılan okuyucu kitlesi üzerinde çok kapsamlı bir kurgulamaya giderek iki ana akımın da okuyacağı bir eseri ortaya çıkarmıştır. Kitabı daha da özel bir noktaya taşıyan durum ise anlatıcı olan yazarın aynı zamanda eserde kurgusal bir okuyucu pozisyonunda. Bu yönüyle de Kafka gibi, Cesare Pavese gibi, Italo Svevo gibi yazarların stilleriyle de doğal bir senkronize yakalamış bir şekilde uyuşuyor. Keza gerçek hayatta da bu üç yazarın hayatlarının peşinden gitmiştir Tezer. gezdikleri sokakları arşınlamış, intihar ettikleri odalara girmiş, mezarlarını ziyaret etmiş, gittiği kafelere kadar takip etmiştir tüm ruhuyla... Bu müthiş bir bağlılık halidir. Buradaki tutkuyu yakalayabilen ancak Tezer'i tam anlamıyla anlayabilir. Ki Tezer buralarda bir çok eserinin kahramanını bulup onlarla (kendi kendine) konuşmuştur. Yaşamın Sonuna Yolculuk da onlardan biridir.

Her hayat bir öyküdür. Kiminin öyküsü kendisi hayattayken başlar ve biter, kiminin ise öldükten sonra başlar yaşam hikayesi...



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: