Yaşamın Anlam ve Amacı Kitap Bilgileri
Yazar: Alfred Adler
Tahmini Okuma Süresi: 9 sa. 18 dk.
Sayfa Sayısı: 328
Basım Tarihi: Mart 2021
İlk Yayın Tarihi: Ekim 2010
Yayınevi: Say Yayınları
ISBN: 9789754680515
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Yaşamın Anlam ve Amacı Kitap Tanıtımı
Yaşamın Anlam ve Amacı, Alfred Adler'in İnsanı Tanıma Sanatı ve Yaşama Sanatı'ndan sonra “Bireysel Psikoloji Kuramı” üzerine üçüncü önemli yapıtı.
Yalnızca psikolojiyi uğraş edinenlerin değil, herkesin kolaylıkla okuyup anlayabileceği bir dille kaleme alınan yapıt, bireysel ve toplumsal sorunları irdeleyerek günlük yaşamda karşılaşılan sorunlara çözüm önerileri sunuyor.
Çocuklukta yaşanan olayların yetişkinlikteki rolü, kompleksler, korkular, aile ve okulun çocuk üzerindeki etkisi, çocuğa ilk cinsel bilginin veriliş biçimi ve yetişkinliğe etkisi, kadın-erkek ilişkileri, evlilik gibi pek çok konuyu ele alan Yaşamın Anlam ve Amacı, kendisiyle ve sevdikleriyle daha iyi ilişkiler kurmak isteyenler için önemli bir yol gösterici.
Yaşamın Anlam ve Amacı Kitaptan Alıntılar
1. ""Kendi yaşamlarımızı kendimiz yaratmalıyız. Bu bizim kendi görevimizdir ve bunu gerçekleştirme gücüne sahibiz. Kendi eylemlerimizin efendisiyiz. Eğer yeni bir şey yapılması ya da eskisinin değiştirilmesi gerekiyorsa bunun için kendimizden başkasına ihtiyacımız yok.""
2. "Kendi yaşamlarımızı kendimiz yaratmalıyız."
3. "Çocukları yalnızca para kazanmaları için eğiten değil, insanlığa faydalı olmaları için eğitebilecek öğretmenler bulmalıyız."
4. "Gerçeklik yalnızca ona yüklediğimiz anlam sayesinde gerçektir: yani kendi başına bir şey olarak değil yorumlanmış bir şey olarak."
5. "Bizi deneyimlerimiz biçimlendirmez ama onlara yüklediğimiz anlamla, biz kendimizi biçimlendiririz."
6. "Her şeye sahip olmak, hiçbir şeye sahip olmaktır."
7. "Canına kıyan herkesin, ölümünden sorumlu tutmak istediği biri vardır."
8. "Anlamlar olaylar tarafından belirlenmez fakat bizler olaylara yüklediğimiz anlamlarla kendimizi belirleriz."
9. ""Anlamlar dünyası, hatalar dünyasıdır.""
10. "Bu kitap, fertlerinin bu sayfalardan öğrendikleri ile kendilerini daha iyi anlamaları umudu ile insanlık ailesine ithaf edilmiştir."
11. "İki sevgili demek bir bakıma hiçbir sevgili demektir."
12. "Çocukla girilen savaş, her zaman kayıp bir savaştır..."
13. "Şımartılmış bir çocuk asla bağımsız olamaz ."
14. "İhmal edilmiş çocuk, sevginin ve toplumsallığın ne olduğunu bilmez."
15. "Her duygu belli ölçüde bedensel bir dışavurumla belli eder kendini."
Yaşamın Anlam ve Amacı Kitap İncelemeleri
Kitabda adından da məlum olduğu kimi insanın bu həyatdakı yaşama səbəbini və məqsədini açıqlamağa çalışıb Alfred Adler.
Və o qədər gözəl açıqlayıb ki... Onun düşüncələri və görüşlərinin demək olar ki, hamısı ilə razılaşdım. Çünki, həyatı, xüsusən, insanları fitrətlərinə uyğun təhlil edir.
Başda insanın dünyadakı 3 vəzifəsindən danışır:
1) İş-güc - Dünyanın bizi təmin etdiyi imkan və şərait daxilində özümüzü inkişaf etdirməliyik
2) Sosiallıq - Həyatda qala bilmək üçün digər insanlarla əl-ələ çalışıb öz həyatımızı və digər insanların həyatını davam etdirmək və onlarla bərabər duyğuları paylaşmalıyıq.
3) Cinsəllik - İki ayrı cinsiyyət olaraq insanların bir-birinə bağlanması, fərdin və cəmiyyətin varlığını davam etdirə bilməsi üçün sevgi və evliliklə vəzifələndirilmişik.
Bu üç vəzfəni yerinə yetirməkdə uğursuz olan insanların problemini uşaqlıq dövründəki həyatlarına bağlayaraq həmin insanları üç kateqoriyaya ayırır Alfred : 1.Yetersiz organlarla dünyaya gelen; 2.Şımartılan; 3.İhmal edilen.
Və bəlkə də kitabın əsasını bir cümlə ilə ifadə edir müəllif : "Yaşam demek, insanlara ilgi göstermek, bütünün bir parçası olmak, elden geldiğince insanlığın esenliğine katkıda bulunmaktır."
Kitabda ayrı ayrı başlıq altında çox məqamlara toxunub yazıçı-psixoloq. Məsələn mənə ən maraqlı gələnlərdən biri uşaqlığımızı düşünərkən xatırladığımız ilk xatirənin bizim psixologiyamızı, həyata baxışımızı ortaya çıxarmasıdır.
Yaşamın anlamına, ne olup ne olmadığına dair…
Yaşamın anlamını bizler belirlemeyiz; kişisel değildir, herkese göre değişen bir anlamı yoktur Adler’e göre. Tüm insanlar üç temel ödev doğrultusunda karşılarına çıkan sorulara çözüm bulmaya çalışırlar; bu çözümler yaşamın anlamından ne anladığımızı ortaya koyar. Bu üç temel ödev; toplumsallaşma, çalışma ve sevme/evlenme/çoğalmadır.
Çok yalın bir dille, oldukça anlaşılır yazılmış. Bazı görüşlerine katılamasam da sevdim. Babaları okumak her zaman enteresan ve heyecan verici geliyor…
“Bu üç ödev üç ayrı sorun çıkarır karşımıza: Bu yeryüzündeki doğal koşullarda hayatta kalmamı sağlayacak nasıl bir uğraş bulabilirim kendime? İnsanlar arasında kendime nasıl bir yer belirlemeliyim ki onlarla birlikte çalışıp toplumsal yaşamın nimetlerinden onlarla birlikte yararlanabileyim? İnsanların iki ayrı cinsiyet olduğu, insanlığın yarınının ve ayakta kalmasının cinsel yaşama bağlı bulunduğu gerçeğini dikkate alarak davranabilmek için ne yapmalıyım?”
““Yaşam demek, insanlara ilgi göstermek, bütünün bir parçası olmak, elden geldiğince insanlığın esenliğine katkıda bulunmaktır. Yaşamın anlamı"na ilişkin görüşlerin yetersizliğini ya da doğruluğunu belirlemede başvurulacak genel ölçüt, böylece karşımıza çıkıyor.”
Bireysel psikoloji ekolünün kurucusu Alfred Adler, insan yaşamı ve yaşama ait unsurları ele almış bu kitabında. İnsanın yaşama yüklediği anlamı; amaçları, yaklaşım tarzı ve duygusal yatkınlıklarının belirlediği; deneyimlerimize yüklediğimiz anlamların geleceğimizin temelini oluşturduğu örneklerle anlatılmış kitapta. Ayrıca "işbirliği ilkesi" üzerinde sıklıkla duruluyor. Hayatın, iş birliği ve insanlara faydalı olarak anlam kazanacağı, amacın bu şekilde belirlenmesi gerekliliği anlatılıyor. Yaşama ait unsurlar; çocukluk, aile, eğitim, öğretmen, ergenlik, aşk, evlilik, suç, meslek ve ilişkiler ayrı ayrı değerlendiriliyor. Ailenin önemi bir kez daha karşımıza çıkıyor elbette. Kötü bir ortamda yetişen insanlar da psikolojik sorunlar yaşama, suça meyil gibi durumların karşılaşılma olasılığının yüksek olduğunu belirtse de deneyimlerin bireylerin değerlendirilme, yorumlama şekline göre geleceğin inşa edildiği anlatılıyor. Yani diyor ki Adler; Kötü bir çocukluk geçirmiş olabilirsiniz. Bu sizin ileri ki yıllarda sorunlu ya da suç makinesi olmanıza sebep değildir. (Çok şükür )Olayları algılama ve yorumlamanıza bağlı olarak sorunsuz ve örnek bir hayat sürdürmek mümkün.
İnsanın değişebileceğini, ancak değişim için sosyalleşmenin ön koşul olduğu, sonrasında değişmeyi istemek gerektiği ve bu amaç uğruna emek vermenin gerektiği çıkarımında bulunmak yanlış olmayacaktır. Daha önce savunduğum değişmek için değişimi istemek lazım düşüncemi değiştirmek gerektiğini anladım.
Tavsiyemdir.
bireysel psikolojinin kurucusu. Freud ile birlikte Viyana Psikanaliz Topluluğunu kurarlar Adler başkanlığında. Ancak aralarındaki fikir ayrılıklarından dolayı ayrılıp 1912 de bireysel psikoloji topluluğunu kurmuştur.
Adler kuramı hedefe yönelimli bir kuramdır. Birey içinde yaşadıpı toplumla bütünleşmistir. Bireyin toplumla bütünleştiği yönler işlevseldir, iyileştirici etkisi vardır. Dolayısıyla kişi tek başına değerlendirilmez, toplum bağlamında değerlendirilir. Bu yüzden kişilik bir bütündür buna da bireysel psikoloji demiştir. Sosyal güdüler ve bilinçli düsüncelerin kişilik üzerinde önemli olduğunu söylemek mümkün.
sosyal ilgi kavramı önemlidir.
O halde "Yaşamın amacı, anlamı nedir? “ sorusunu da bu bağlamda değerlendirmek gerekir. Eğer bireyin üzerinde toplum önemli ise sosyal ilgiyi gerçekleştirdiğimiZ her alanda bizim yaşam anlamımıza etki eder. Adler'in kuramının hedefe yönelik bir kuram oldugunu söylemistim. Hedefe yönelimde bir katkı sağlamak vardır. Ve birey bu katkıyı sağlamak için olabilecek en iyi şekle getirecektir kendisini. En iyi hale getirmeside sosyal ilgi/duygularla olacaktır. Başkalarına olan ilgiyi artırmak, yaşamda işbirliğini gerçekleştirmektir. Bunun temellendirmesini de başta aile, okul, aşk ve evlilik olmak üzere birçok alanda ortaya koyar.
Kapağında yazıldığı gibi "Kendinizi tanıyarak yaşamınızın anlamına erişmek" ve Adleryenci yaklaşımı tanımak isteyenler için güzel bir eser.
Alfred Adler bu kitabında hayattaki pek çok konuyu bireysel psikoloji perspektifinde ve biraz da kişisel fikirlerini işin içine katarak yorumluyor. Anılar, rüyalar, aile, ebeveynin çocuk üzerindeki rolü ve etkisi, okul, ergenlik, evlilik ve aşk, meslek gibi hayatın içinde olan konuları çok güzel işliyor.
Adler'in Freud'dan en önemli farkı insanların değişebileceğine olan inancıdır. Freud gibi o da kişiliğin ilk 5-6 yılda oluştuğunu düşünüyor ancak Freud'dan farklı olarak bunun biyolojik dürtülerden ziyade psikolojik aşağılık kompleksine göre şekillendiği ve çocuğun bu psikolojisine ailenin gösterdiği sosyal ilginin büyük ölçüde yön verdiğini düşünüyor.
Bu sosyal ilginin doyurulmasında en büyük görevin önce annede sonra babada ve sonrada okuldaki eğitmeninde olduğunu düşündüğü için kitapta çoğunlukla bu üç kişiye hitabet vardır. Bu üçlüye o kadar büyük önem verir ki sağlıklı bir şekilde sosyal ilgisi doyurulmuş bir çocuğun hiçbir şekilde kötü arkadaş çevresinden etkilenmeyeceğini, eğer anne-baba-eğitmen üçlüsünden aradığı sosyal ilgiyi bulamazsa dışarda kendine bir rol model alarak onun etki alanına gireceğini söylüyor.
Tabi bu sosyal ilgiyi doğru bir şekilde verilmesinin elzem olduğunu da anlatıyor. İhmal edilmiş çocuk veya şımartılmış çocuk konularına değinerek bu başlıklarda bu arketiplerin nasıl problemler yaşayabileceğini anlatarak bir nevi okuyucunun kendisine ayna tutmasını da sağlıyor.
Sözün özü, mutlaka okunması ama psikoloji alanında ilk kitap olarak okunmaması gereken bir kitaptır.