Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim Kitap Bilgileri
Yazar: Nazım Hikmet Ran
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 47 dk.
Sayfa Sayısı: 169
Basım Tarihi: Mart 2022
İlk Yayın Tarihi: 1967
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789750804465
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim Kitap Tanıtımı
Nâzım Hikmet'in sayısı sadece dört olan romanları yaratıcı çalışmaları içinde daha sınırlı sayıda olsa da, yazarı bütüncül olarak tanımak için vazgeçilmez bir okuma oluşturuyor. Genelde Nâzım Hikmet'in bireye, topluma, olaylara ve olgulara "tarihsel diyalektik" açıdan bakışını veren bu romanlar, aynı zamanda, özellikle Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim'de gizli bir otobiyografi niteliği de taşıyor. "Nâzım Hikmet Külliyatı" bu romanlarsız düşünülemez...
Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim Kitaptan Alıntılar
1. ""Ben bu komünist milletini çok eskiden tanırım, benim de bir bulaşıklığım oldu bu işe, namuslu çocuklardır, sen yüreğini sağlam tut,...""
2. "KOMÜNİSTİM,
Sevdayım tepeden tırnağa,
sevda : görmek, düşünmek, anlamak,
sevda : doğan çocuk, yürüyen aydınlık,
sevda : salıncak kurmak yıldızlara,
sevda : dökmek çeliği kan ter içinde,
Komünistim,
sevdayım tepeden tırnağa..."
3. "Bilmem hangi padişah bilmem hangi kralla kavga eder, millet ezilir ortada. Ama artık tarih böyle olmayacak, yok edeceğiz padişahlarla krallarla beraber savaşları da..."
4. "Senin sadist bir tarafın var bana karşı. Sen bende yaşayan en iyi şeyleri hırpalamaktan hoşlanıyorsun"
5. "Gün oluyor, memleket aklıma gelmiyor, ama sonra, durup dururken çarpıyor kokusu burnuma."
6. "Yaşamaya, uçsuz bucaksız yaşamaya iştahlı."
7. "Bütün insanlardan, nedenli, nedensiz, kuşkulanmak diye bir mesleğin varlığından haberim yoktu daha."
8. "Yalanı yalnız düşmana söyleyeceksin, karıya bile, pohpohlamak için de olsa, yalan söyleyen, erkek değildir.
."
9. "- Sen beni aklınla mı seviyorsun?
."
10. "Sen bende yaşayan en iyi şeyleri hırpalamaktan hoşlanıyorsun
."
11. "içimde hep birdenbire yitirivereceğim, duman olup, kuş olup uçuverecek durup dururken diye bir korku var."
12. ""Ayrılık bir dal, gülüm, sen en acı yemişi".
."
13. ""Kürt halkıyla Türk halkının arasına kan girmemeli,""
14. "O yasak bize göre değil. Kanunu herkese tatbik edersek, yandı ortalık..
."
15. "Beni geldiğim yere Anadolu getirdi. Kıyısından şöyle bir üstünkörü seyrettiğim Anadolu. Yüreğim getirdi beni geldiğim yere...İşte böyle..."
Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim Kitap İncelemeleri
Şiirde olduğu gibi düz yazıda da ustalığını gösteriyor Nazım Hikmet. Kendisinin biyografisine şöyle bir göz gezdirince kitaptaki birçok şey yerli yerine oturuyor. Gizli bir otobiyografi deniliyor hatta bu kitap için.
Kitap başlarda karışık görünebilir fakat okudukça anlaşılır bir dil ve kurgusu olduğu çıkıyor ortaya sonradan.
Dünyanın ve Türkiye'nin fikirlerle çatışmasını, farklı fikirlere sahip insanların maruz kaldıkları birçok haksızlığı dile getiriyor bu kitap. Moskova'dan yayılan komünizm birçok ülkeye yayılıyor. Fakat dünya farklı fikirlere kapalı. Bu fikirleri öldürmek ve yok etmek istiyor, kimi zaman psikolojik kimi zaman fiziksel baskılarla. Tabii bu sadece komünizm ile sınırlı değil, aynı dönemde dine karşı da çok ciddi baskılar söz konusu.
Bugün olduğu gibi geçmişte de, pek muhtemel gelecekte de hak, adalet, özgürlük kavramları hayattaki karşılıklarını almaktan uzak.
Son olarak kitaptan bağımsız olsa da şu dizeleri ekleyelim be kardeşim
Nazım Hikmet;
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
İşin kolayına kaçmadan ama
Gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil
Ne de ak örtüde elmaların
Ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
Abidin Dino;
Mavi gözlerinde yanıp tutuşan hasretle kucaklayabilseydim seninle, bir daha.
Davullar çalsa, zurnalar söyleseydi
Bağrımıza bassaydık seni Nazım,
Yapardım mutluluğun resmini.
Herkese merhaba,
Nazım Hikmet'in 4 romanından biri. Nazım hayranı olarak romanlarını da deneyimlemek istedim. Kitaba gelecek olursak, otobiyografik ögelerin oldukça bol olduğu bir dönem romanı diyebiliriz. Ben severek okudum içerisindeki olayları bildiğim içinde olabilir bu durum.
Hapishane ortamları, sürgünler, Anadolu halkı, Rusya, Lenin'in ölümü, Mustafa Suphi ve yoldaşları... diye uzayıp gider içerisine girecek olursak. Betimlemeler yine çok iyiydi her zaman ki Nazım kalemi, ama şiirlerdeki o yoğunluğu burada beklemeyin.
Nazım bu eserinde bugün, dün ve gelecek olarak aynı anda sizi oradan oraya sürüklüyor ama bir süre sonra buna alışıyorsunuz çünkü paragraflar arasında geçiş oluyor bu şekilde.
Ve beni bu kitapta en çok etkileyenlerden biri de Nazım'ın kendi iç hesaplaşmalarını kitaptaki karakterler ile okuyucuya sunmuş olması. Dönem romanlarını okumayı ve Nazım'ı seviyorsanız mutlaka okuyun derim.
Herkese keyifli okumalar dilerim.
"Dinle neyden ki hikayet kılmada,
Ayrılıklardan şikayet kılmada.
Mevlana;
...Anuşka'ya çevirdim Rusçaya. Mistik anlamını da anlattım: Ney kamıştan yapılır, kamışlıktan kopar. Onun içinde ayrılıklardan şikayet eder üflenirken. İnsan, evrenselin, yani Tanrının bir parçasıdır, ondan kopmuş, ayrılmıştır, bu ayrılıktan şikayet eder insan, yani şair."
Nazım Hikmetin romanı olduğunu öğrenir öğrenmez aldım bu kitabı. Okumaya başlamadan önce otobiyografik bir eser olduğunu öğrendim. Nazım Hikmet, romanın baş karakterleri olan “Ahmet” ve “İsmail” otobiyografik özelliklerle donatmış. İkiside Nazım Hikmeti yansıtmaktadır diyebiliriz yani.
Bu karakterler tamamen kendini devrim davasına adamış kişilerdir. Çektikleri bütün işkencelere, acılara, sevdiklerinden ayrı kalmalarına rağmen yollarından dönmemişlerdir. Bir ömürü böyle geçirmişlerdir.
Bildiğiniz gibi Nazım Hikmet paşa torunudur, zengin bir aileden gelmektedir. Kahramanımız Ahmet’te aynı şekilde soyludur. Ancak zengin olmasına rağmen bu bahsi geçen davaya kendini adamıştır. İnsanların eşit olması gerektiğine inanarak hareket etmiştir. Doğrusu böyle soylu bir aileden gelip zenginlik içinde yaşarken diğer insanlar için, eşitlik için uğraşmasını takdir etmemek, hayran kalmamak mümkün değil. Hatta zengin bir aileden geldiği için başta dışlanmasına rağmen yılmadan bu yolda devam etmiştir.
Ayrıca o dönemde çektikleri işkenceleri de İsmail üzerinden anlatmaktadır yazar. İnsanlara nasıl davranıldığını açıkça okuma imkanı vermiştir.
Bunlar dışında ülkemizin savaş sırasındaki halini de görüyoruz kitapta; Mustafa Kemal’e zar zor halkın nasıl destek vermeye çalıştığını....
Tarihin ufak da olsa bu kısmına da yer verilmiş olması aslında okunmasını gerekli kılıyor bence. Kitapta zaman mekan ve kişiler bazen birbirine girse de okunmaya değer.
Okuyalım, okutalım arkadaşlar.
Altıncı Çizgi, Yedinci Çizgi, On Dördüncü Çizgi... Her güne bir çizgi. Bir köpek ısırdı, köpek ölmüş sonra, öyle dediler. Kuduzmuydu köpek yoksa köpekliğinden mi ısırdı. Kuduzsa eğer 40 günde oluyor kuduzluk. Her güne bir çizgi. "Allah kahretsin!.." Bir İzmir, bir Anadolu'da yaşananlar, bir İstanbul, bir Rusya, bir hapishane... Sırayla değil, karmaşık, karmakarışık. Ara sıra aklına gelen 'Hangi limana gider bu yüz direkli gemi' sözünün sıklığı dikkatimi çekti. Bir o ve onlar diye bahsediyor birde ben. Ahmet ben miyim, ben yaptım, Ahmet yaptı, o zaman Ahmet'im ben. Ama karmaşık anlatıyor. Kitabın çoğunda Ahmet'ten bahsediyor ama hatırı sayılır bir kısmında da İsmail'i anlatıyor. Herkese "... be kardeşim." diyor İsmail, karısına bile. 98. sayfada İsmail: 'Bağışla, Neriman Hanım, dil alışmış bir kere bu körolası "be kardeşim"e ' diyor. Birkaç sayfada da 'Yaşamak güzel şey be kardeşim.' diyor ki kitabın adı da oradan geliyor zaten. Otobiyografi mi yoksa kurgu roman mı diye düşündüm okurken, arkasında yazıyormuş başlamadan okumam arkasını, kitabı bitirmeye yakın okurum. Nazım Hikmet'in yazdığı bu kitap gizli bir otobiyografi niteliği taşıyor yazmışlar.
Bir arkadaşım, dostum, gardaşım var: Asım Tuna. Onun hediyesi bu kitap.05.06.2020 de verdi, bir tarih bir de Asım Tunadan Mustaga Okcuya diye yazdı. ALLAH razı olsun gardaşım, beni böyle güzel bir kitapla tanıştırdığın için, çok teşekkür ederim.
Bir çırpıda okuyacağınız bir kitap değil. Savaşlar, harpler, sürgünler, ölümler, cezalar, suçlar, haksızlıklar, işkenceler...
-Bir insanın sadece düşünceleri yüzünden işkence görmesi ne kadar doğru? Sadece kominist diye hapse atılması, hapisten çıkana kadar bir sürü işkence çekip çıktıktan sonra iş bulamaması. Sadece kominist diye! Ne kadar doğru? Çok üzücü. Ama üzücü olduğu kadar gerçek. Bunların hepsi yaşandı. Bunu bilmek daha da üzücü...-
20. yy'ın ikinci çeyreğinden bahsediliyor. Savaşların yanısıra bolca siyaset özellikle kominizm, Moskova-Türkiye; geçmiş, gelecek, şimdi arası gelgit yapacağınız bir eser. Aynı zamanda birkaç kez hapishaneye girip çıkmış, kominist yazarımızın otobiyografik özellik taşıdığı bir roman.
Öneri durumuna gelecek olursak bence o dönemin tarihini, siyasi görüşlerini ve yazarımızın hayatını araştırmadan ya da ufak da olsa bilgi edinmeden okumayın derim.
Benim şansıma edebiyat dersinde yazarın hayatını, inkılap dersinde o dönemin koşullarını ve izlediğim diziden siyasi görüşleri hakkında bilgi edindiğim için mükemmel bir zamanlamayla faydalı bir okuma oldu.
Az önce dediğim gibi bu konular hakkında biraz bilginiz olursa kitabı daha iyi anlayıp daha çok seversiniz diye düşünüyorum. Tabii bu benim düşüncem