Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Yaprak Fırtınası - Gabriel Garcia Marquez | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Yaprak Fırtınası Kitap Bilgileri


Yazar: Gabriel Garcia Marquez
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 38 dk.
Sayfa Sayısı: 128
Basım Tarihi: Şubat 2019
İlk Yayın Tarihi: 1973
Yayınevi: Can Yayınları
Orijinal Dil: İspanyolca
ISBN: 9789750721915
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Yaprak Fırtınası Kitap Tanıtımı


1955 yılında yayımlanan Yaprak Fırtınası, Latin Amerika edebiyatında “büyülü gerçekçilik” diye anılan akımın ustası Gabriel García Márquez’in ilk önemli yapıtı. Bu uzun öykünün vurgulanması gereken bir özelliği de, Márquez’in yalnızca Yüzyıllık Yalnızlık değil, daha sonraki yapıtlarının da arka planını oluşturan düşsel Macondo kasabasının ilk kez bu kitapta ortaya çıkmış olması.



Dev bir muz şirketinin sömürüsünden artakalan çürümüşlük kokusunun kol gezdiği bu kasabada yapılmaması gereken bir cenaze töreninin öyküsü anlatılıyor. Tüm kasaba halkının nefret ettiği garip bir doktor ölmüş, yaşlı bir emekli albay da, sırf ona vermiş olduğu bir sözü yerine getirmek için halkın karşı koymasına rağmen yanında kızı ve torunuyla birlikte onu defnetme çabasına düşmüştür. Tıpkı Sophokles’in hoşgörüye dayalı bir ortak yaşamı ve birey haklarını savunduğu, bir direniş örneği gösteren ölümsüz tragedyası Antigone’de olduğu gibi. Cenazenin hazırlık aşaması ve Macondo’nun çeyrek yüzyıllık masalsı öyküsü, yarım saatlik bir süre içinde ve geriye dönüşlerle, bu üç kişinin farklı görüş açılarından anlatılmakta. Olağanüstü düş gücünün ürünü olan bu kitap, mucizeler yaratabileceğini çok iyi bilen bir yazarın usta işi yalın anlatımıyla sunulmuş bir başyapıt.




Yaprak Fırtınası Kitaptan Alıntılar


1. "Bugün günlerden çarşamba ama bana sanki pazarmış gibi geliyor."




2. ""Hatırlarsan gözlerine hiç bakmadım. Aşık olmaktan korkmaya başlayan bir erkeğin sırrıdır o.""




3. "Tek eksiğimizin yağmur yağmaya başlaması olduğunu düşünüyordum."




4. ""Her ne olacaksa, zaten olması gerekiyor demektir. Hani takvimde önceden haber verilmiş şeyler gibi.""




5. "Her şey bir kehanetin kendiliğinden ve zincirleme bir şekilde gerçekleşmesine boyun eğer gibi görünüyordu."




6. "O zamandan beri de ona bakmamak için kendimi ne kadar zorlarsam zorlayayım, sanki birisi yüzümü o tarafa döndürüp tutuyormuş gibi hissediyorum.Odanın başka taraflarına bakmak için çabalıyor olsam da onu yine her yerde görüyorum..."




7. "...bu boğucu eylül gününün öğle sonrasında, çevremizi saran şeylerin düşmanlarımızın acımasız gücü olduğunu hissediyoruz."




8. ".... Şeytanı gömmek için güzel bir gün."




9. "Uzun süre karanlıkta kaldıktan sonra, insanların abartılı, bu yüzden de güvenilmez olarak gördükleri bir davranış biçimi içinde yeniden ortaya çıkmış acınası bir hayvana bakar gibi merakla bakıyordu herkes ona."




10. ""Bizler ruhumuzu kurtarmaya çabalıyoruz...""




11. "" Bir Ayağıyla Kral, Öteki Ayağıyla Köleydi... ""




12. "Bu dünyada hiçbir şey, insan enkazı kadar korkunç olamaz.."




13. "Bu dünyada hiçbir şey bir insan enkazı kadar korkunç olamaz."




14. "Ağılındaki domuz gibi yatağında dönüp duracaksın."




15. ""...sanki kitap okumaya dalmış gibi suskundu.""





Yaprak Fırtınası Kitap İncelemeleri


Kısacık bir zamana dünyaları sığdıran adam, Gabriel García Marquez' in 1955 yılında yayımlanan kitabıdır (26 yaşındayken yazmış). Latin Amerika edebiyatında “büyülü gerçekçilik” diye anılan akımın ustası Marquez’in, büyülü, sıcak ve karmaşık dünyasını tabuta çakılan çivileri duyarcasına yansıtan romanı. Bir muz şirketinin sömürüsünden artakalan Macondo kasabasında yapılmaması gereken bir cenaze töreninin, yalnız bir adamın hayatına katılması ile bir ailenin değişen hayatlarının, adamın anlayışı ile çelişen toplumun din, ahlak, vefa gibi anlayışlarının yol açtığı çatışmaların öyküsü… Üç farklı jenerasyondaki anlatıcının aynı olayı kendi bakış açılarıyla yorumlayarak anlattığı eşsiz bir kitap. Okurken biraz kafanız karışabilir. Zira gerçek nerede bitiyor, hayal nerede başlıyor kolay kolay fark edemiyorsunuz. Yine ancak Marquez 'in dünyasında yeşerebilecek ilginçlikte bir hikaye fakat dil ve üslup yazıldığı dönem itibariyle henüz Marquez orjinalliğine ulaşamamış. Yayınlanmış ilk kitaplarından biriymiş sanırım. Yazarı iyi tanıyorsanız cümle kurulumlarındaki arayışı, doğallığı ve sadeliği tam yakalayamamış çabayı sezebilirsiniz. Konuda geçmiş ve var olan an iç içe geçmektedir. Fakat keyifli bir okuma duygusu sunduğunu da inkar edemeyiz tabii. Nobel edebiyet dalında ödül almış bir kitap, bence okunmalı. Marquez farklı bir yazar. Bu kitabı da farklı. Hikaye yapboz gibi adeta. Okudukça birleşiyor, tüme varıyor.




" Her ne olacaksa zaten olması gerekiyor demektir. Hani takvimde önceden haber verilmiş şeyler gibi. "
Bir kitap daha biter ve bi karakter daha unutulmayanlar listeme eklenir. Hoşça kal nevi şahsına münhasır doktorcum...
Gabo'nun bir kitabını yine zevkle okudum. Marquez'in romanını bitirdikten sonra karakterler hep belleğimde yer edinir, adeta orda usul usul yaşamaya devam eder. Aynı duyguya bir kez daha kapıldım.
Roman, bir çarşamba günü intihar eder doktorun defin işlemleri için geçen kısacık bir saati anlatıyor. Cenazeyi kaldırmaya gelen Albay, kızı ve torununun gözünden olaylar anlatılır. Büyülü gerçekçilik ve postmodern unsurların etkisiyle geçmiş ve şimdiki zaman içi içe geçiyor. Okuyucu olarak belki kopmalar yaşanabilirsiniz fakat Gabo'nun kitaplarını daha önce okuduysanız bu durum size aşina gelecektir.
Kitabın ismi dikkatimi çekiyor. Yaprak Fırtınası, Macondo'ya gelen muz şirketinin ardında bıraktığı keşmekeşe işaret ediyor. Kasabadan bir şekilde gidenlerin ardından halkın tepkisi daha doğrusu tepkisizliğini görüyoruz. İnsanlar bu şirketten ve bir de doktordan nefret eder fakat bu nefreti bile dile getirecek bir tepkide bulunmazlar. Marquez burda okuyucuya seslenir : " Her şey bir kehanetin kendiliğinden ve zincirleme bir şekilde gerçekleşmesine boyun eğer gibi görünüyordu."
Kitabı çok beğendim, tavsiye ederim.




Dün başlayıp bitirdiğim bu harika kitabın önerisiyle geldim sizlere. Marquez yolculuğuma Kırmızı Pazartesi ile başlamıştım ve bu kitapla beraber daha da sevdim. Benzerlikleri çok olduğu için okurken epey bir keyif aldım.

Marquez’in ilk önemli eseri ayrıca “büyülü gerçekçilik” akımının ilk yapıtı. Olayın yaşandığı kasaba Macondo ise gerçek olmayan bir yer. Diğer kitaplarında bahsi geçen bir yermiş ayrıca...

Dev bir muz şirketi kasabayı talan etmiş ve çekip gitmiştir. Kasaba vahim bir haldeyken yapılmaması gereken bir cenaze töreninin öyküsü anlatılıyor. Kimsenin sevmediği bir doktor ölmüş ve kasabada yaşayan emekli bir albay önceden doktora verdiği sözden dolayı peşinde kızı ve torununu sürükleyerek cenazeyi defnetmeye uğraşır.

Cenazenin hazırlık aşaması ve Macondo kasabasının öyküsü, albay, kızı ve torunu gözünden anlatılıyor. Üç kişinin bakış açısıyla aynı şeyin anlatılması çok garipti. Doktoru neden kimse sevmiyor ve ne olup bitiyor bu kasabada diye diye nasıl sona gelmişim bilmiyorum. Öyle bir kurgu ve olay örgüsü var ki size sonucu merak ettiriyor. Aslında adamın ölmesi en başta bilindiği halde yine de sona gelmek istiyorsunuz. Kırmızı Pazartesi’ye benziyor bu haliyle.

Marquez severlerin pek beğenmediği bir kitapmış ama ben çok sevdim bu kitabı. Uzun süre hafızamdan çıkmayacak, eminim.Herkese tavsiye ederim, büyülü bir öyküydü...




“O gece, köşedeki bu evde bir doktorun yaşadığını içlerinden biri hatırlamış olmalıydı.” Açıkçası bu cümle kitabın tamamına baktığımda kitabı ve isminin bile öğrenilmesine gerek duyulmadığı için kitapta ismini öğrenemediğimiz “yabancı” doktorun içinde bulunduğu yalnızlığı ve topluma karşı yalıtılmışlığını bana en açık şekilde gösteren bir uyarıcı işlevindeydi. Aslında olaylardan çok yabancı doktor karakterinin kendisine odaklandım ve yapmış olduklarının böylesine depersonalize bir insan için makul olduğu kanaatine vardım. Doktorun kendisinde biraz daha konuşabilecek gücü bulmasını ve şizoid dünyasının tüm gizliliğini ortaya çıkarmasını çok isterdim ama her karakterin kendine özgü doğası gibi bu sessiz ve duyarsız doktorun da yine sessizce ölüp gitmesi ve arkasında kendisine sayılı kişiler haricinde nefretle bakan bir güruh bırakmış olması da son derece ilginç bir tabloyu karşımıza çıkarıyor. Üç ağızdan ve bakış açısından dinlediğimiz öykü bize parçaları birleştirmemiz adına daha çok yanıt sunuyor. Kitapta yaşanmış olaylara atıfların dışında yine insanların ön yargılarının topluma nasıl aktarıldığı, bu ön yargıların toplumsal boyuta nasıl geçtiği ve toplumsal bir nefretin nasıl oluştuğunu görüyoruz. Kitabı bitirdikten sonra kimin tarafında olacağınız konusu tamamen size kalıyor ama önemli olan faktörün her zaman çoğunluğun görüşüne uymak yerine önce azınlığın kararını sorgulamak olduğunun taraftarıyım. İyi okumalar.




Yeterli altyapıya sahip miyim emin olamamakla birlikte incelememe başlıyorum.
Yazarla tanıştığım Kırmızı Pazartesi kitabından sonra bir kitabını daha okumak istiyordum elbet ama hep gözüm korkuyordu. Özellikle Yüzyıllık Yalnızlık kitabının yorumlarından hareketle önce yazarın diline daha çok alışmam gerektiğini düşünüp bu kitabı seçtim.
Kitabı sevdim mi? Evet
Kırmızı Pazartesi'den daha çok mu? Hayır
Bunun ilk nedeni kitaptaki karakter geçişlerine bir türlü alışamam. 3 karakter Albay, kızı ve torun arasında geçişler hiç ayrılmadığı için bazen koca bir paragraf okuyup sonra aslında başka bir karakterden bahsedildiğini fark edip paragrafa yeniden başlamam gerekti. Bu da biraz sekteye uğrattı akıcılığı benim açımdan. Ha bu tarzı sevenler de vardır eminim ama ben pek sevmedim bilemiyorum. Onun dışında bir olayın tekrar tekrar 3 ana karakter açısından da anlatımı mesela beni hiç sıkmadı ve çok hoşuma gitti. Bir ceset, tanıdıkları birinin ölüsünü gördüklerinde örneğin üçününde o ölüyle farklı bağları,farklı hayat deneyimleri olduğu için farklı tepkiler vermeleri ve bunların aynı andan gerçekleşiyor oluşu bence güzeldi.
Sonuç olarak olay garip bir olay, yazar ilginç bir yazar, dil garip bir dil ama okutuyor mu okutuyor. Yazarın külliyatına devam edeceğim mutlaka.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: