Yağmurun Gelini Kitap Bilgileri
Yazar: Sinan Akyüz
Tahmini Okuma Süresi: 9 sa. 26 dk.
Sayfa Sayısı: 333
Basım Tarihi: Ocak 2017
İlk Yayın Tarihi: Ocak 2017
Yayınevi: Alfa Yayıncılık
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9786051714486
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Yağmurun Gelini Kitap Tanıtımı
“Bazen alıp başını gitmek ister insan. Uzaklara, çok uzaklara… Görürüm ki sen de alıp başını gitmek istersin buralardan. O vakit ben de seni yanımda götüreyim derim…”
Delal iliklerine kadar sarsıldı. Sonra ani bir öfke hissetti içinde.
“Doğrudur,” diye bağırdı. “Uzaklara, hem de çok uzaklara gitmek isterim… Fakat Şiyar’ımın olmadığı bir yere de gitmek istemem.”
Mamo sakinliğini hiç elden bırakmadı.
“İstersen acele hüküm verme,” dedi. “Yarın sabaha kadar vaktimiz vardır. Bilesin ki benim oğlum da senin gibi yaralıdır. Bu kötü günlerinizde birbirinize yoldaş olursunuz kızım. Baran’ım elbette iyileşecek, bir gün ayağa kalkacaktır. O zaman da senin yaralarını o iyi edecektir…”
Düğün günü güzeller güzeli Delal, gelin alayıyla damat evine vardığında hayatının en mutlu gününü yaşıyordu, ta ki Şiyar’ının atı Cengâver bir başına ortaya çıkıncaya kadar… Nasıl olmuştu da mutluluk bu kadar çabuk uçup gitmişti ellerinin arasından? Nasıl olmuştu en güzel günü kara güne dönüşüvermişti? Şimdi nasıl Şiyar’ın kardeşi Diyar’a eş olacaktı? Töreye nasıl karşı gelecekti? Sürdü Cengâver’i ölüme, ama kader ona başka bir yol çizdi. Önce Mamo’yu gönderdi, sonra da umudu…
1950’lerde sınır kaçakçılığını önlemek için tüm sınır mayınlanmış, yaşanan kayıplarla hayatlar değişmişti. Tıpkı Delal ile Şiyar’ınki gibi. Onların gerçek yaşamlarından yola çıkarak kaleme aldığı bu kitapla Sinan Akyüz, bize her ne olursa olsun umut etmekten vazgeçmememiz gerektiğini hatırlatıyor. Sevginin ve cesaretin gücüyle…
İncir Kuşları, Piruze, Aşk Başka Evde gibi çok okunan kitapların yazarından yine soluk soluğa okuyacağınız bir roman…
Yağmurun Gelini Kitaptan Alıntılar
1. ""Ölüm ceza değil kurtuluş.""
2. "Hem bakarsın düğününde yağmur da yağar. Sen de "YAĞMURUN GELİNİ" olursun."
3. "İnsan her zaman bir umut saklayacak içinde.
Umut yoksa, hayal de yoktur."
4. ""Sanki bir yanı güllük gülistanlık, öbür yanı diz boyu dikendir...""
5. ""Yağmur güzel değildir. Ne zaman yağsa onu hatırlatır, acılarımı depreştirir.""
6. ""En mutlu ânımda bile, hiç aklımdan çıkmadı...""
7. "_____ﮩﮩ٨ﮩـﮩ٨ـﮩﮩ٨ـ
Her şeye meydan okuyan âdemoğlu, kendi ölümünün karşısında bir köşeye çekilip sinmiştir."
8. "Öyle bir hayat yaşadım ki, bu dünyada cehennemi de gördüm, cenneti de ... Öyle bir aşk yaşadım ki, sevilmeyi de gördüm, sevmeyi de ... Öyle bir hayat yaşadım ki, son yolculukları çok erken tanıdım..."
9. "Yaşadıkları bu coğrafyada unutulmuş olmanın küskünlüğü en çok da vakitsiz gelen ölümlerde onları yoklardı.."
10. "En iyisi her şeyi oluruna bırakmak.."
11. ""Sevmek de öğrenilir. Lakin bir günde olmaz.""
12. "Bir tek sen mi dertlisin, buhrandasın?
Bir tek senin mi yaran var?
Bana dertsiz bir insan göster haydi!"
13. "UMUT GÜZELDİR OGUL"
14. ""Öyle bir hayat yaşadım ki, bu dünyada cehennemi de gördüm, cenneti de ... Öyle bir aşk yaşadım ki, sevilmeyi de gördüm, sevmeyi de ... Öyle bir hayat yaşadım ki, son yolculukları çok erken tanıdım...""
15. "Sabır oğul, sabır! Unutmayasın ki her şerde bir hayır vardır."
Yağmurun Gelini Kitap İncelemeleri
Sinan Akyüz’ün kaleminden yaşanmış bir öykü daha.
Her acının ardından umut etmenin ne demek olduğunu hala öğrenemediniz mi? İşte bu kitapta umut etmenin ne demek olduğunu göreceksiniz.
Kitap, iki gencin birbirine olan aşkı ile başlıyor. Delal düğün günü Şiyar’ın ölüm haberini alır. Şiyar’ın cansız bedenini gören Delal canına kıymak ister ama ona engel olurlar ve töre gereği Şiyar’ın erkek kardeşine verilmek istenir. Delal bu durumu kabullenemez ve bir kurtuluş yolu aramaya başlar. Oğlu sakat olan Mamo, Delal’e gel oğlumla evlen der ve Delal bu teklifi hemen kabul eder ve töreyi hiçe sayarak başka bir köye yerleşir.
Kalbi başka adama ait olan bu kadın yıllarca Baran’a arkadaşlık etmiştir. Baran’ın annesi de devamlı ilaçlar yaparak oğlunun bacağını iyileştirmeye çalışır. En sonunda doktora giden Baran ve ailesi hastalığını öğrenince şok geçirir. Yıllarca bir yaşam mücadelesi içinde olan bu aile umut etmenin ne demek olduğunu kitap boyunca bizlere öğretiyor. Delal ve Baran’a gelince, Yaralar çeşit çeşittir. Kimin yüreğindedir, kiminin dizinde. Kimi görünür, kimi görünmez. Ama yaraları varken bile umut ediyorsa insan bir mutlu son hep var demektir.
Aslında bu kitap için yazılacak o kadar çok şey var ki kendimi yazmamak için zor tuttum diyebilirim. Ben yıllar önce birkaç saate sığdırmıştım. Değişik bir konu, akıcı bir öykü okumak isteyen herkese tavsiye ediyorum.
Teşekkürler Sinan Akyüz.
Senin, benim yüreğimde neler var, kim bilir ? Herkesin yüreklerdeki yeri ayrı ayrıdır.
Klis , Atmalı kəndi, İyun 1959. Dəlalın sevdalısı Şiyara qovuşacağı gün gəlib çatmışdır. Dəlal bütün əndamı ilə atın belin də toy yerinə yaxınlaşdıqca ürəyini bir narahatlıq bürüyür. Gözləri onu, Şiyarını axtarır. Onu heçvaxt görəbilməyəcəyini ağlına belə gətirməzkən, törə öz işini görür.
Sevgini, cəsarəti, acını, umid etməyi ən xirda zərrənizə qədər hiss edəcəksiz bu kitabda.
Bunlardan əlavə, cəmiyyətin insan üzərində olan təsirindən doğan qan dondurucu gedişat sizi bəzən təəccübləndirəcək bəzən isə hüzünləndirəcək.
Ən sevdiyim obraz isə Memo və Delal oldu. Memo bir ata olaraq o qədər gözəl nümunə idi ki, istər öz ailəsinə istərsə də yad qızını öz qızı kimi qəbul etməyi əvəzolunmaz idi.
Kitab da bəzi tutarsızlıqlar var idi. Eyni zaman da bəzi yerlər var hansı ki, sirf kitab uzanmağı üçün yazılmiş kimi. Gedişatla hecbir əlaqəsi olmayan, sonda havada qalan obrazlar.
Sevgi mənim üçün hörmət, diqqət, qayğı və b. hisslərdən ibarətdir.
Birdaha şahid oluruq ki, bütün dərtlər ,acılar unudulmur sadəcə zamanla alışılır.
Hərson bir başlanğıcdır. Bu son acıda ola bilər, şirin də.
Umid edin,inan və sevin, bundan başqa insanı həyata bağlayan, içindəki yaşama eşqini doya doya yaşamaq üçün başqa səbəb yoxdur
Umuttan söz etmek istiyorum:)
Kitabı okurken " coğrafya kaderdir " sözü hiç çıkmadı aklımdan.
Törelerin yönettiği bir topluma doğmak hayat yolunda bindiğin atın yularını toplumun eline teslim etmek bir nevi. Ya da teslim etmiş doğmak.
Kitabı okumaya başlar başlamaz içinizi yoğun bir acı dolduruyor ve kitap boyunca da sürüyor bu hüzün atmosferi.
Ama bazen siz de Delal(kitabın baş kahramanı) gibi " Ya yeniden mutlu olabilmek mümkünse?" Derken buluyorsunuz kendinizi. Umut ediyorsunuz yani.
Kitabın verdiği mesaj:
Umut insanı hayata bağlar. Her şeyini kaybetmiş bir insan bile kendine tutunacak küçük bir dal buldu mu o onun umududur artık.
Bir de sevdaya duyulan o büyük saygı işlenmiş. Hani eskiden onun sevdiği var denirmiş ya o eski bu eski galiba.
Sevdasının yanına yakıştırsın da kalbinde, o sevdanın yanında yer açsın, yeter. Diyor mesela. Unutturmaya çabalamayan, unutamadı diye aşağılamayan...
Kaybettiğin birini unutmadan da bir başkasını sevmenin, değer verebilmenin mümkün olduğunu hissettiriyor insana.
Okurken bambaşka hayatları olan insanların bize çok saçma gelse de hala devam eden töre kurallarına uyduğunu, uymak zorunda bırakıldığını görmek dünyaya kaderimizin büyük kısmının yazılı vaziyette geldiğimizi hatırlattı bana.
Anlatımı çok yoğun değil fazlaca duygu yoğunluğu hakim kitaba. Vaktiniz varsa eğer sıkılmadan bir günde rahat bitirebilirsinizz:)
Selammm
Bugün Sinan Akyüz'ün gerçek bir hayat hikayesinden esinlenerek yazmış olduğu "Yağmurun Gelini" adlı kitabı yorumlayacağım.
Kitap bana kalırsa güzeldi. Ancak waow diyeceğim kadar da değildi. Beni etkileyen şey bu hikayenin gerçek bir hayat hikayesinden esinlenilmiş olması. Çünkü Delal (başkahraman) gerçekten çok saçma sapan töre geleneği yüzünden üzücü olaylar yaşadı. Okurken töreni batsın sizin dedim kendi kendime
Ama tabi ki bunları yaşarken de en önemlisi umut etmeyi öğrendi. Ve Delal gerçekten güçlü bir karakterdi çoğu kişi belki de onun gibi güçlü duramayabilirdi. Bu yüzden Delal'i takdir ettim.
İlk başlarda çok fazla olaylar bir kişiden başka bir kişiye geçiyordu. Şahsen bu bana biraz karışık geldi ama sonunda güzel bir şekilde bağlanmıştı.
Kitapta sevdiğim bir diğer özellik ise karakterlerin yörelerinde özel konuşmasıydı. Bu size doğudaymışsınız gibi bir his veriyor.
Bir de aslında kitapta ne olacağını rahat bir şekilde anlayabiliyorsunuz ama ben buna rağmen bayağı sürükleyici bir şekilde okudum. Sizin de rahat bir şekilde okuyabileceğinizi düşünüyorum.
~
Kitabın Konusu:
Düğün günü güzeller güzeli Delal, gelin alayıyla damat evine vardığında hayatının en mutlu gününü yaşıyordu. Ta ki evleneceği kişinin, Şiyar'ın, öldüğünü görene kadar.
Şimdi nasıl olacaktı da töreler yüzünden Şiyar'ın kardeşi Diyar ile evlenmek zorunda kalacaktı. Hem de Şiyar'a deliler gibi aşıkken...
Ancak kader Delal'in yoluna Mamo'yu gönderecekti...
Sonrasında yaşadığı olaylar ise ona umut etmeyi öğretecekti.
Kitap Puanım: 7/10
"İnsan her zaman umut saklamalı içinde. Umut yoksa hayal de yoktur."
; aşkın, umudun, çaresizliğin, törenin satırlara nakış nakış işlendiği gerçek bir hikâye.
romanın baş kahramanı Delal’in etrafında gelişen olaylar ile yine okurun kalbine dokunmayı naif bir üslup ile başarıyor.
Delal'ın hikâyesi 1950'li yıllarda sınır kaçakçılığı had safhada iken Devlet'in önlem olarak sınırdaki bölgelere mayınlar yerleştirdiği bir dönemde geçiyor. Acı henüz 17 yaşındaki Delal'ı en mutlu gününde yakalıyor. Düğün günü yaşadıkları hayatını tamamıyla değiştiriyor. Genç kadının çektiği acı, çaresizlik, üzüntü yeterli değilmiş gibi, bir de törenin koyduğu kanunlar gereği henüz toprağa yeni verilen sevdiği adamın kardeşi ile evlenmesi uygun görülüyor. Hikâyenin devamında dünyada cenneti de, cehennemi de yaşayan Delal'ın hayatına tanıklık ediyoruz.
Töre kavramının tarihi çok eskiye dayanmaktadır ve günümüze kadar süregelmiştir lakin töreler insanlık suçundan başka bir şey değildir. Töre cinayetleri bu coğrafyanın alnına sürülen kara bir lekedir. İnsan hayatına, bilâkis kadın ve çocuklara yönelik olan şiddet ataerkil yapıdan kaynaklanmaktadır. Töreler de erkek egemen yapının devamına hizmet etmektedir. Bir canlının hayatının hiçbir anlamı yokmuş gibi verilen hükümler doğrultusunda bu topraklarda nice hayatlar acı ve kan ile yoğuruluyor. Yine de insanoğlu umut etmekten geri kalmıyor. Sinan Akyüz bu romanında bir dileği beslenmenin ne kadar önemli olduğunu insana umut aşılayan satırlar ile kaleme alıyor. Zira insan her zaman bir umut saklamalı içinde. Umut yoksa, hayal de yoktur..