Vişnenin Cinsiyeti Kitap Bilgileri
Yazar: Jeanette Winterson
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 56 dk.
Sayfa Sayısı: 174
Basım Tarihi: Ağustos 2019
İlk Yayın Tarihi: 1 Ocak 1989
Yayınevi: Sel Yayınları
Orijinal Dil: İngilizce
ISBN: 9789755707143
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Vişnenin Cinsiyeti Kitap Tanıtımı
Vişnenin Cinsiyeti, hayal gücüne yazılmış bir güzellemedir. Olup bitenler arasındaki boşlukları ve o boşluklar arasındaki tanımlanmayan zamanları dert edinen, zamanla derdi olan, okumanın bize okumamaktan daha çok zaman kazandıracağını öğütleyen bir eser; özlemi çekilen, hayali kurulan şeylere dair, katı cisimlerden oluşmuş dünyaya bir meydan okumadır. Bizi bir içsel yolculuktan diğerine taşırken, zamanın ve belleğin doğası üzerine de baş döndürücü sorgulamalara götürür.
Jeanette Winterson, tarih ve gerçeklik, aşk ve cinsellik, yalan ve gerçek gibi kavramların algılanışı üzerinden oyunlar oynayarak ustalıkla kaleme aldığı Vişnenin Cinsiyeti'nde on iki prensesin hikâyesini anlatır; bu prensesler sonsuza kadar mutlu yaşamışlardır ama kocalarıyla değil...
Vişnenin Cinsiyeti Kitaptan Alıntılar
1. "Ama kimi insanlar ömür boyu kimseyi sevmezler."
2. "Bir duyguyu duymamaya ikna edebilir misiniz bir insanı?"
3. "Yatağıma uzandım, pencereden yıldızlara baktım. Bir kitapta okumuştum, yıldızlar insanı her yere götürebilirmiş."
4. "Yeryüzü katlediliyor, ama kimse buna inanmak istemiyor."
5. "Herkes aynı fikirde olunca hayatın keyfi kaçıyor."
6. "Okumak bize okumamaktan daha çok zaman kazandırır."
7. "Doğrusunu isterseniz bu iki yüzlü, kokmuş dünyaya artık dayanamıyorum."
8. "Doğrusunu isterseniz, bu iki yüzlü, kokmuş dünyaya artık dayanamıyorum. Sabrım kalmadı. İltifat etmek, yalan söylemek, yaltaklanmak, ve hatta gülümsemek bile zor geliyor. Neye gülümseyecekmişiz ki?"
9. "Hayaller değiştiğinde - ki değişirler, ki değişmek zorundadırlar - acı başlar. Büyülü kent birden yok olur ve siz yellerin kavurduğu çölün ortasında yapayalnız kalıverirsiniz. Sevdiğinize gelince... O sizi hiçbir zaman anlamamıştır. İşin doğrusu, siz kendinizi hiçbir zaman anlamamışsınızdır."
10. "Kendimden kaçtıkça içimdeki yakalanma duygusu daha büyük bir tutkuya dönüşüyordu."
11. "Kafam hiçbir zaman yok edilemeyecek şeylerle doluydu."
12. "Rüzgardan savrulan ağaçlar gene de güneşe doğru dönerler, o da yaşamını bana doğru döndürse olmaz mıydı?"
13. "Hiçbir tutar yanı olmayan bu hayaller nereden gelip yerleşir insanın kafasına?"
14. "Hissettiğim yitirmişlik duygusunu dile getirmek zordu. Başından beri hiçbir şeyim olmamıştı ki bir şey kaybedeyim?.."
15. "Hiç ilan vermem. İnsanlar aradıkları için bulurlar beni. Tıpkı senin gibi."
Vişnenin Cinsiyeti Kitap İncelemeleri
"Zamanla başka biri olabilirim, kendimden daha iyi, daha güçlü birine aşılanabilirim sanmıştım. Derken kaçmadığımı, kovaladığımı anladım. Kendi tez-ayaklı, uçucu, başka bir yaşamda başka biçimde yaşayan benliğimi yakalamak çabasındaydım."
Vişnenin Cinsiyeti benim için tam bir hayal kırıklığıydı. Beklentilerim çok yüksekti kitaba karşı ancak hiçbir şekilde karşılığını alamadım.
Ön sözü beni çok etkilemişti. Arka kapak yazısı bende büyük beklentiler oluşturmuştu. Kitabın ismi, kapak tasarımı bile bu kitabı kesin beğeneceğim dedirtmişti bana.
Başından beri kitabı beğeneceğime o kadar çok inanmıştım ki okuyup bitirdiğimde hüsrana uğradım. Günlerce elimde süründü kitap. Çok zor okudum kitabı. Bitirmek konusunda çok zorlandım.
Kitaptaki olaylar birbirinden kopuktu ve olayı anlamlandırmayı güçleştiriyordu. En azından benim için. Çoğu yerde olayları birbiriyle bağlayamadım. Kitabın tamamına baktığımda kitabın ne için yazıldığını bile anlayamadım. Feminizm ile ilgili desem değil, cinsellik ile ilgili desem değil... İçeriğinde bu iki konu üzerinde durulmaya çalışılmış ancak bence yazar bu konuda pek başarılı olamamış.
İşin özü yalnızca On İki Prenses'in kendi hikayelerini anlattıkları kısmı beğendim. O kısımlarında bile beğenmediğim çok fazla şey vardı. Yazar cinsellik ile ilgili her şeyi açık açık yazmaya çalışmış. Bu her yerde vardı. Sevemediğim noktalardan biride buydu. Bu konuda başarılı olmuş mu yazar? Benim fikrimce hayır. Tamamen zaman kaybıydı kitap benim için.
#kitapyorumu #vişnenincinsiyeti #sexingthecherry
Merhaba herkese size okuduğum en değişik kitaplardan biriyle geldim. Aslında bu ilginç kitabı okumaya ilk başladığımda sevmemiştim. Biraz karışık ve ne olduğu anlamsızdı. Sadece güzel cümleler içeren metindi bir 10 sayfası. Ancak okudukça kitaba bağlılığım ve merakım arttı. Zengin bir metin ve akılda kalıcılığı fazla.
II Charles zamanında geniş bir kelime haznesine sahip canavarımsı köpekli kadın, Thames nehrinde bir yetimi sürüklenirken bulur. Jordan, bu kadını annesi beller. Jordan zamanın ve kendi benliğinin izini sürerken 12 prensesten en küçükleri kayıp Fortunata'nın peşine düşer. Yanında sarayın bahçıvanı Tradescant da vardır. Annesi ise kendi varlığını, şeklini, cinsiyetini, benliğini ve aşkı sorgular.
zaman ve mekanın sürekli değiştiği bu roman, büyülü gerçeklik alanında gerçekten çok başarılı. Fantastik ve büyülü bir olay olsa da var olması olası bir atmosfer var. Güzel yazılmış, komik ve güçlü bir metin. Bir aşk hikayesini oluşturan elementleri yazar baştan yaratıyor. İnsanları birbirine bağlayan, zaman ve mekan sınırlarını aşan bir aşk hikayesi okuyorsunuz. Ancak gerçekten bir aşk mı okunan şey emin de olamıyorsunuz. Zamanın döngüsel ve çok katmanlı boyutlar da devreye giriyor. Karakterlerin konuşmaları sürekli fantastik bir evreni düşündürüyor. Bir kralın başı vuruluyor ama o esnada bir kraliçe tahtta. İki zaman birbirine bazı noktalarda karışıyor. Sizi düşündürecek kitaplardan biri olduğunu düşünüyorum. Zaman, aşk ve kimlik hakkında kısa, güzel ve felsefi bir kitap. Çoook fazla alıntı var. Herkese iyi okumalar dilerim.
Hayal Etmenin Zamanı Yoktur
Zaman denince akla gelen ilk kitap kendi açımdan Saatleri Ayarlama Enstitüsü olsa da bundan sonra aklıma iki kitap gelecek. Vişnenin Cinsiyeti. Ön sözünden Jeanette Winterson’ın ne kadar özgün bir isim olduğunun sinyallerini veren eserde farklı bir anlatı okuyacağınızın da mesajını almak mümkün. İç monolog, bilinç akışı gibi modern anlatı tekniklerinin benzersiz bir kurguyla kullanıldığı eserde baş karakter olarak iki kişi bulunuyor. Bir ananasın hikayesinin anlatıldığı Jordan adında bir erkek çocuğu ve onu bir denizin kıyısında bulan Köpekli Kadın.
Edebi olarak çok yüksek beklentilerle okunmaması gereken eserde felsefi bir okuma deneyimi yaşamak daha verimli olacaktır. Bolca metafora sahip olmasına rağmen yazarın bu metaforlara fikirlerini yedirmesi zorlama değil de yerinde kullanılmış hissettiriyor.
İlk sayfadan zihinde bir yolculuk bileti vaadi sunan eser son sayfaya kadar da bu vaadi karşılıyor. Masalsı anlatımı hayal gücünü harekete geçiriyor ve kitaba başlandığında elden bırakmak bir hayli zor oluyor.
Eseri, Gözlerini kapatıp düşlere dalmak yerine gözleri açıp hayallerde kaybolmak isteyen herkese öneririm. Winterson’ın da söylediği gibi okumak, okumamaktan daha çok zaman kazandırır diyip incelemeyi bitiriyorum.
Merhaba kitap kurtları, bugün ilk kez okuduğum bir yazar olan Jeanette Winterson'dan çok farklı bir kitapla geldim. Roman 17.yy'da İngiltere'de geçiyor. Köpek kadın Thames nehrinde bir bebek bularak onu kurtarır ve Jordan adındaki bebeği oğlu olarak büyütür. Çocuk gemiler yapıp yüzdürmeye çok meraklıdır, birgün kralın bahçıvanı olarak tüm dünyayı gezip nadir bitkiler toplayan Tradescant'la tanışırlar. Tadescant Jordan'a yardımcısı olmasını teklif eder. Jordan dansçı bir kız olan Fortunata'ya aşık olur, artık aklında Tradescant gibi dünyayı dolaşmak ve aşık olduğu kızı bulmak vardır. On iki prenses masalını biliyor musunuz? Romanda bu masala da yer verilmiş.Masal ve sonsuza kadar mutlu yaşamışlar bölümünden sonrası prenseslerin bakış açısıyla anlatılmış. Fortunata karakteri bu masal üzerinden kurgulanmış. Ayrıca zaman üzerine altı çizilesi tespitler var. Eser, Jordan'ın kendi aklının ürünü olan yolculukları ve köpek kadının fiziksel tasviri ile fantastik özellikler taşıyor. 17.yy İngiltere'sinde kral ve Püritenler arasındaki iktidar mücadelesine de sahne oluyor. Zaman kavramının olmaması, olanın da kronolojik ilerlememesi okumayı biraz zorlaştırsa da özellikle farklı bir kurgu arayanlar için bu güzel eseri tavsiye ederim. Keyifli okumalar
Tesadüfen arkadaşımda gördüğüm ismiyle ilgimi çeken bir kitaptı. Fakat kitaptaki zamanı, tarihi ve toplumsal cinsiyet kavramlarını sorgulayıcı biçimde ele almasıyla gerçeklerin fantastik bir kurguyla yazıldığı postmodern edebiyatın sıradışı örneklerinden sayılabilir. Kitap iki ana karakterin gözünden anlatılmış. Jordan ve Köpekli Kadın. Bir tarafta 17. yüzyıl İngiltere’sinde köpekleri ile birlikte yaşayan devasa büyüklükte kimse tarafından sevilmemiş ancak kendinden emin, güçlü; zayıf ve güzel kadın algısından çıkıp doğurmamış olmasına rağmen anneliği yücelten bir kadın. Diğer tarafta ise Köpekli Kadın tarafından nehirde bulunup fantastik kurgunun yükseltildiği Jordan adı verilmiş diğer anlatıcı vardır. Zaman ve mekan algılarından bağımsız anlatırken masal kentlerde dolaşır. Olaylar dönüşümlü olarak yazılır ve bu dönüşümler muz ve ananas resimleri ile okuyucunun daha rahat anlayabilmesi için belirtilmiştir.
Kitap 17.yüzyıl İngiltere’sinin tarihinden bahsederken gerçek karakterleri de kurgusunda ustalıkla anlatmıştır. Grimm Kardeşlerin Prenses masalıyla feminist bir yapıya dönüştürerek feminizmi burada da desteklemiştir. Yazarın edebi türlerin sınırlarını zorlaması, zaman ve mekandan bağımsız, dönüşümlü olarak iki zihinden kurgunun aktarılması herkese hitap etmeyeceğini düşündürdü. Okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar.