Virata ya da Ölümsüz Bir Kardeşin Gözleri Kitap Bilgileri
Yazar: Stefan Zweig
Tahmini Okuma Süresi: 1 sa. 35 dk.
Sayfa Sayısı: 56
Basım Tarihi: Aralık 2017
İlk Yayın Tarihi: Ocak 1921
Yayınevi: Maviçatı Yayınları
ISBN: 9786052941287
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Virata ya da Ölümsüz Bir Kardeşin Gözleri Kitap Tanıtımı
Erdemin dört ismiyle kendi hemşerileri tarafından onurlandırılan Virata'nın öyküsüdür bu. Ancak adı ne Fatihler Kronikleri'nde ne de Bilgeler Kitabı'nda geçmektedir. Anıları insanların hafızalarında yer almakta.
Yüce Buda bilgeliğinin ışığıyla hizmetkarlarını doldurmak için yeryüzüne gelmeden önceki günlerde, Birwagha topraklarında kralın tebaası olarak Rajputana'da Virata adında asil ve düzgün bir adam yaşardı. Aynı zamanda onu Kılıcın Işığı diye de çağırırlardı çünkü büyük bir savaşçıydı, herkesten daha cesurdu ve asla hedefini ıskalamayan, mızrağı asla şaşmayan ve kılıç tutan kolu bir yıldırım gibi kuvvetli olan büyük bir avcıydı.
Sakin bir yüzü vardı ve gözlerini diğer insanların bakışlarından asla kaçırmazdı. Öfkeyle asla yumruğunu sıkmaz, sesini asla yükseltmezdi. Kralın sadık bir hizmetkarıydı, kendi köleleri de ona büyük bir saygıyla hizmet ederdi çünkü Beş Nehir Ülkesi'nde yaşayanlar içinde adalet konusunda en önde gelen insandı. Evinin önünden geçerken din adamları yerlere eğilir ve onu gören çocuklar onun parlak gözlerine gülümseyerek bakardı.
Virata ya da Ölümsüz Bir Kardeşin Gözleri Kitaptan Alıntılar
1. "“Artık özgür olmak istemiyorum. Özgür insan özgür değildir ve eylemsiz olan günahtan kaçamaz. Sadece hizmet edenler özgürdür, başkasına veren, tüm enerjisini bir işe veren ve sorgusuz sualsiz eylemde bulunan insan özgürdür. Sadece edimlerimizin ortası işimizdir; başlangıcı ve bitişi, nedeni ve sonucu tanrıların ellerindedir. Beni irademden azat edin, çünkü isteklilik karmaşıktır ve hizmet etmek bilgeliktir.”"
2. "Masum olan huzur bulur"
3. "İbretlik hadiseler yeryüzündeki en güçlü bağdır; her fiil diğerlerinde, doğruluk arzusunu uyandırır."
4. "Tüm bildiğim, insanoğlu ile nasıl yaşanacağını öğrenemediğim."
5. "Yalnızlık insana kendini öğretiyor."
6. "Zira hiç kimse bilmediği bir ölçütle bir başkasını yargılamamalı."
7. "Öfke beni ele geçirdiğinde ben bile ellerimin ne yaptığını bilmez iken sen nasıl bileceksin?"
8. "Kuralları koyan başkalarının özgürlüğünü de elinden alır ama en kötüsü kendi iradesinin kölesi olur."
9. "Zaman mutlu bir gün gibi hızla geçip gidiyordu."
10. "Yaşama saygı duyması insanların da ona saygı duymasını sağlıyordu."
11. "Bana güç vermeyin Kral'ım. Zira iktidar eyleme geçirir ve hangi eylem adil olabilir ki?"
12. "Ancak darbeyi hisseden kişi, darbenin ne olduğunu bilir."
13. "Dileğim, kısa hayatımızın akışı içinde kalan günlerimi yanlış şeyler yapmadan geçirmek istiyorum."
14. "Serbest insan aslında özgür değildir ve hareketsiz olan günahtan kaçamaz.
Sadece hizmet edenler, iradesini başkası için ortaya koyan, enerjisini sadece çalışmaya adayan ve sorgulamadan hareket edenler özgürdür. Eylemlerimizin ortası sadece bize bağlıdır. Başlangıç ve bitişi, neden ve sonucu sadece tanrıların elindedir. Beni kendi irademden özgürleştirin.
Zira tek taraflı arzular kargaşadır ama hizmet etmek bilgeliktir."
15. "Evsiz birinin yuvası dünyadır; hayattan tüm bağlarını koparıp sınırları aşan bir insan tüm yaşamı kucaklar."
Virata ya da Ölümsüz Bir Kardeşin Gözleri Kitap İncelemeleri
Yine bir Stefan Zweig yine ben...
Okuduklarım arasında çok nadir beğenmediğim kitabı oldu. "Ölümsüz Kardeşin Gözleri" de kesinlikle sevdiklerim arasına eklendi. Hikâye gözümün önünde, sanki bir tiyatro sahnesinde izliyormuşum gibi canlandı. İki hikâyeden oluşan bu kısa kitapta ilki Virata'nın hikâyesi yani kitabın ismini aldığı hikâye.
Virata iyi bir şey yaptığını sanarken bir kaza sonucu bir günah işler ve bilmeden kardeşini öldürür. Bu günah onu başka biri olmaya iter ve sonraki yaşamında da bilmeden işlediği günahların kapısını açar.
"Her bir eylemin anlamını bilmediğimiz sonuçları vardır."
Günahların sebebini eylemlere bağlasa da hikâyenin sonuna doğru anladığı şey eylemsizliğin dahi günaha yol açması, yaşamın içinde günahtan kaçmanın imkansızlığı olur. Ve tüm bunları deneyimlemesi ortaya bu muhteşem hikâyeyi çıkarır.
"Bir eylemde bulunmayanlar bile dünya üzerinde suçludur..."
Virata yaşadığı her kötü durumda öldürdüğü kardeşinin gözlerini anımsaması sanki "dünyada sadece bir günah var o da ilk işlediğimiz günah" demek gibi. Adam öldürmek, çalmak, haksızlık etmek... Bunların hepsi ve daha fazlası "insanın ilk günahının akisleri gibidir" diyordu sanki Virata ya da Zweig.
Birçok felsefî düşünceyi barındıran bu kitabın okumaya değer olduğunu düşünüyorum. Daha önce adını duymadığım ve tesadüfen görüp aldığım bu kitap, eğer raflarda karşınıza çıkarsa kesinlikle kaçırmayın derim. Vermek istediği mesajı sayfalarca yazsam dâhi ifade edemem gibi geliyor...
Hepimiz günlük hayatımızda bir takım olaylar ve davranışlar sonrasında tepki olarak " günah" bu demişizdir.
Peki nedir günah? Eylemlerimizden kaçınmak için sığındığımız bir liman mı?
Günahsız yaşayabilir mi insan?
İste kahramanımız hayatını buna adıyor ve bir arayış içine giriyor .
Virata.
Adaletin temsilcisi, kralın sağ kolu.
Ülkede çıkan bir isyanı bastırırken bilmeden kardeş katili olan bu adam kardeşinin o son bakışını unutamaz ve kraldan affını isteyerek askerlikten el çeker.
Kral onu yanında istediği için ülke meselelerinde adalet dağıtmasını ve bir yargıç olarak görev almasını ister. İşte her şey bundan sonra Virata için daha da sarpa sarar.
Nedir Adalet? Peki verilen ceza kime göre neye göre suçun karşılığıdır?
Acı çekmeyen nereden bilir vücuda inan baltanın yarasını, sızısını?
Terazi her zaman "olması gerekenle" mi dengelenir?
"Beni tanrıdan başka kim yargılayabilir ki?"
İnsan sadece eylemlerinden mi sorumludur? Eylemsizlik de bir eylem değil midir?
Okurken yaşantımızı ve yaptıklarımızı bir anlığına da olsa sorgulatan olaylar örgüsü.
Son olarak "İşime ne kadar yararsan o kadar değerlisin" sözü ile Virata'nın bu yolculuğunda ona eşlik etmenizi tavsiye ederek bitiriyorum incelememi.
Keyifli okumalar.
:)
Kısa ama şu kısacık kitaba bir dünya şey sığdırmış yazarımız.Kitap insana ciddi bir aydınlık getiriyor umarım bunun etkisi hiç geçmez. Çünkü okuduktan sonra yaptıklarımı ve yapmadıklarımi sorgulama gereği duydum. Kitap erdem,bilgelik,adalet üzerine yazılmış.
Virata, büyük bir savaşçıydı. Herkesten daha cesurdu. Bir gün kral naibi tüm ülkeye hükmetme sevdasına kapılır. Kral da bu durum için Virata 'dan yardım ister. Virata düşmana ani bir baskın yapar ve herkesi bertaraf ettikten sonra "Kılıcın Işığı" olarak anılmaya başlanır. Kral daha sonra Virata'yı savaşçılarının komutanı ve ordularının başı ilan eder. Virata, bundan sonraki hayatında yargıçlık yapar ve "Adalet Pınarı" unvanını kazanır. "Cezayı Tanrı verir, insanlar değil, çünkü kaderin işleyişine müdahale eden kim olursa olsun suç işlemiş olur." "İnsanların gözünde bir hizmet diğerinden daha büyük görünebilir ama Tanrı'nın gözünde tüm hizmetler eşittir." En sonunda öldüğünde ve cesedi kölelere yapıldığı gibi sıradan bir şekilde yakıldığında bir zamanlar tüm ülkede ünlü olan ve erdemin dört ismiyle çağrılan bu adamı halkın arasında hatırlayan kimse çıkmaz.
Bazı kitaplar sadece okunur sizden bir şey almazlar veya çok bir şey katmazlar.Bu kitabın size bir şeyler katacağından emin olabilirsiniz.
Mutlaka okunması gereken bir kitap.
#kitapyorumu
Her yürek potansiyel bir iyilikle dünyaya gelir. Yaşamın ilerleyen günleri içerisinde bu potansiyel şekillenir.
Bazılarımız içindeki bu iyiliği çoğaltırken anlam arayışına düşer. Yaşam gayesinin ne olduğunu bulmaya, bulduğunun doğru olan olup olmadığını sorgulamaya ve bu süreçte hangi yoldan geçmesi gerektiğini anlamaya çalışır.
Günümüz insanlarının çoğunda (bana göre) bu yukarıda bahsettiğim potansiyel ve bu potansiyelin itilmeye zorladığı ‘iyi insan’ olgusu yok olmuş durumda.
Zweig’in bu kitabında yaşam koşullarına rağmen içindeki iyilik potansiyelini öldürmemiş ve varoluşunun hakkını ‘günahsız insan’ olduğu sürece vereceğine inanan bir karakterle karşı karşıya kalıyorsunuz.
İçine düştüğü her durumda kendisini sorgulamasına neden olan bir ışık görüp huzursuz olan ve bu ışığı takip ederek kendince asıl doğru olanı bulmaya çalışan bir karakter. Savaşçı, yargıç, bilge, münzevi...
Karakter kendisini her sorguladığında siz de aynı ruh haline bürünüyorsunuz. Onun yolculuğunda gölgesi gibi onu takip ediyor bir sonraki adımını merak ediyorsunuz.
Yaşam son bulduğunda toprağa düşüp kaybolan yaprak gibi izlerimiz silinecek yeryüzünden. Günahsız değil belki ama vicdanlı olabilir, kendi kalbinin mahkemesinde hüküm giyebilir her insan olan.
İnsan kalabilmek, varlığı sevebilmek ve kadere inanırken kaderi çizebilmek umuduyla...
Stefan Zweig'den
okuduğum ilk kitap,
Amok Koşucusu'ydu ve kitabı oldukça başarılı bulmuştum.Bunun üzerine aynı yazarın birkaç eserini daha okuyayım dedim ancak okuduğum kitaplarındaki ruh hali oldukça boğucu ve benzer olduğu için,yazarı artık okumama kararı almıştım. Zweig'in ince kitaplarından oluşan seti hediye gelince, bu kitabın adı ilgimi çekti.Kitabı bitirdiğimde ise ; popüler kültürün esiri olarak yanlış okumalar, yanlış yönlendirmeler ve başlangıçlar yaptığımıza karar verdim. Henüz tüm külliyatını bitirmemiş olsam da;
Stefan Zweig'ı okumaya kesinlikle bu kitaptan başlanmalı diye düşünüyorum.
Kitap Halil Cibran'ın
, Ermiş
ve Platon'un
Sokrates'in Savunması
eserlerinin buluşması gibi muazzam bir yapıt olmuş.Bu hikayeyi ,Zweig Büyük Hint destanı Mahabharata’dan alıp kendince yeniden yazmış olduğu söyleniyor.
Kitap yanlışlıkla öldürdüğü kardeşinin kapanmamış gözlerini sürekli üzerinde hisseden Virata'nın , önce en yüksek devlet makamına (Yıldırımların kılıcı) ardından en adil yargıçlıktan(Adil Yargıç,Nasihat Ustası),
daha sonra ise evinden,malından ve mülkünden ayrılıp(Yalnız Yıldız) ormanda yaşamaya başlamasını ve süreçte geçenleri anlatır.Virata eylemi azaltıp,insanlardan uzaklaşırsa günah işlemeyeceğini düşünmektedir.Ne var ki, bir şeylerden vazgeçip tamamen “eylemsiz” kalmanın bile onu günahlardan ve kötülükten korumaya yetmediğini fark eder.
adlı bir adamın günahsız bir hayat yaşama peşinde acı çekmesinin hikayesidir bu kitap.
Herkese tavsiye ederim.