Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castello Calvin'e Kitap Bilgileri
Yazar: Stefan Zweig
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 39 dk.
Sayfa Sayısı: 235
Basım Tarihi: Mart 2020
İlk Yayın Tarihi: 1936
Yayınevi: Can Yayınları
ISBN: 9789750721700
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castello Calvin'e Kitap Tanıtımı
Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castellio Calvin'e, okuru Fransız Reformcu Jean Calvin'in diktatörlüğünün hüküm sürdüğü XVI. yüzyıl Cenevre'sine götürür. Calvin'in farklı görüşlere gösterdiği tahammülsüzlük, hümanist din adamı Miguel Serveto'nun resmî öğretiye ters düşen görüşleri nedeniyle ölüm cezasına çarptırılmasıyla zirveye tırmanır. Tam da bu noktada Sebastian Castellio, Calvin'in karşısında tarih sahnesindeki yerini alır.
Bu kitap, Zweig'ın, kendi yaşamını belirleyecek nasyonal sosyalizm de dahil olmak üzere totaliter rejimlere yönelttiği bir eleştiri olarak da anlaşılabilir. Katı ideolojilerin beraberinde getirdiği tehlikelerin göz önüne serildiği, insanca yaşamak için düşünce özgürlüğünün, hoşgörünün altının çizildiği Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castellio Calvin'e, bu özellikleriyle evrensel nitelikte.
Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castello Calvin'e Kitaptan Alıntılar
1. "Bir ideolojiye zorla taraftar toplamak, sahte inançlılar yaratır..."
2. "~
Nefret gütmediği sürece insanların yargıları beni korkutmaz...
~"
3. "Siz kendi fikirlerinizi mi doğru sayıyorsunuz?
Başkaları da kendi fikirleri için aynı şeyi düşünüyorlar."
4. "~
Bir bağnaza bir şey öğretilebileceğini ya da onun yumuşatılabileceğini sanmak ne kadar da aldatıcı bir düşüncedir!
~"
5. "Tanrı'nın sözünü yorumlayan herkes yanılabilir, hata yapabilir."
6. "Hakikati aramak ve onu kendi düşündüğü gibi ifade etmek asla suç olamaz. Kimse bir inanca zorlanamaz. İnanç özgürdür.
Sebastian CASTELLIO, 1551"
7. ""Sapkın nedir diye düşününce, hepimizin kendi düşüncemize uymayan herkesi sapkın diye adlanlandırmamızdan başka birşey bulamıyorum.""
8. "Ah, siz gözü körler, siz gözü kararmışlar, siz kana susamışlar, siz iflah olmaz sahtekarlar! Hakikati ne zaman göreceksiniz? Ya siz fani yargıçlar, kendi keyfi kararlarınızla insan kanı akıtmaya ne zaman son vereceksiniz?"
9. "İdeoloji nedeniyle işlenmiş hiçbir cinayet asla haklı gösterilemez. Hakikatler yaygınlaştırılabilir ama dayatılamaz. Bağırmakla, çağırmakla hiçbir öğreti daha doğru, hiçbir hakikat daha hakiki olmaz..."
10. "Despot bir mizacın ilk düşüncesi karşı fikri baskılamak, sansürlemek ve susturmak olur."
11. "~
Tek yönlü düşünmeye ve tek tip davranmaya güdümlü bu fanatikler, otokratik mücadele hevesleriyle dünya barışını bozar ve fikirlerin doğallık içindeki yan yanalığını, karşıtlıklara ve canice düşmanlıklara dönüştürür.
~"
12. "Kendininkiler dışında- en insancası bile olsa - bütün düşüncelere duyarsız kalmak, bir fikre saplanıp kalmış ideologların dünyevi tabiatlarının inatçılığına yaraşır bir şeydir."
13. "~
"En yiğit kişiler en mutsuz insanlardır kimi zaman..."
Montaigne
~"
14. "Çoğunluğu bütüncüllüğe dönüştürme ve tarafsız kalanlara da kendi dogmalarını dayatma hırsına kapılırlar; kendilerine boyun eğenler, uyduları, ruhsal köleleri, her zaman her hareketinin peşine takılanlar asla yetmez onlara...𝗛𝗲𝗿 𝗳𝗮𝗿𝗸𝗹ı düşünceyi devlete karşı 𝘀𝘂𝗰̧ 𝗼𝗹𝗮𝗿𝗮𝗸 𝗱𝗮𝗺𝗴𝗮𝗹𝗮𝗿𝗹𝗮𝗿."
15. "Vicdan özgürlüğü en yüce manevi değerdir."
Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castello Calvin'e Kitap İncelemeleri
Durum gösteriyor ki Zweig her ne kadar eserinde 200 yıl önce yaşanmış bir diktatörlüğü anlatmış ise de tarih sahnesinde kişiler değişse de tartışılan konular ve olaylar hiç değişmiyor.
Vicdan özgürlüğünü savunan Castellio diktatör Calvin'e karşı azimle verdiği mücadelesini ve kişilerin ölmesine rağmen fikirlerinin daima yaşayacağını anlatan ve ders alınacak çok güzel bir eser .
Bir devlet ,
Bir iktidar ,
Sözü yasa haline gelen bir despot ,
ve adım adım yozlastırılan bir millet .
(Çoğunuza tanıdık geldi bu tablo değil mi ?Hemen celallenmeyin Hitler'e gönderme yaptım :D )
Dinin ve bağnazlığın nasıl güçlü bir araç olduğunu, dinin insan üzerindeki psikolojisini, din üzerinden tiranligin sistematik kuruluşunu, toplumun kabullenişini Zweig çok çarpıcı bir şekilde kaleme almış.
Bu konu üzerinden her ne kadar yüzyıllar geçmiş olsa da günümüz insanın zaafları hep aynı kalmış. Din tüccarlarına her daim sermaye olacak bir halk bulunuyor demek ki .
Peki tarihte bu gibi örnekler mevcutken Atatürk :
"Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sade din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz. Gericilere asla fırsat vermeyeceğiz"
derken haksız mıymış?
Dip not :Sayın Zweig eserini okurken Calvin yazılan yerleri başka isimle okuduğum için senden özür diliyorum.
Mutlaka okunması gereken kitaplardan .
Însan di dîrokê de herî zêde êş ji destê dîktatoran kişandiye. Ji destê dîktatorên xwînmij. Li cîhanê binêrin ciyê ku zêde zêde xwîn jê diherike bizanin ku li wê de rê dîktatorekî xwînhez heye. Kuştin û xwîn xwarina wan e. Ew bi xwînê têr dibin. Di her demî de dîktator hene. Hin caran ev bi zexta dîn û hin caran jî bi zexta siyasetê zulmê dikin. Mînaka herî baş jî Dadgehên Engîzîsyonê ne. Herkes divê an li gor mezheba Protestan an jî li gor mezheba Katolik bifikire. Eger kesek ji dijî wan bifikire dawiya wan îdam e û şevitandin e. Bi min dîktatoriya herî xirab jî ev e.
Di kitebê de jî em dibînin ku dîktatoriyekî, zextiyekî dinî heye. Calvin li gorî fikra xwe Încîlê şîrove dike û dixwaze herkes jî li gorî wî bifikire û li gor şîroveya wî Încîlê şîrove bike. Ji ramanên însan re sînoran ava dike. Ev jî tiştekî dijî fitrata însan e. Însan heyînekî azad e. Li gor xwendin, jiyan û nêrîna wî fikrekî wî heye. Castillo jî li hemberî Calvino derdikeve. Fikrê azad nimandin/temsîl dike. Herkes heqîqetê digere û wî heqîqetê, herkesek dikarê li gor fikr û ramanên xwe îfade bike. Kesek nikarê di derheqê tiştekî de ji însan re sînora ava bike. Castillo dibêje ku divê insan tu carî zordestiyê neke lewra bi zordestiyê kesek nehatiye baş kirin û nehatiyê xirab kirin. Fikrên cuda cihanê xweş dike, geş dike. Zanîst û ilm ciyê ku azadî hebe pêş diçe. Ciyê ku zextî jî hebe hertim paş çûye. Ji wê paş çûyînê re Rojhilata Navîn mînakek e... Tê cihanê de her tim kesên wek Calvino û Castillo hebin yê şerên wan heta qiyametê berdewam bike. Tişta girîn jî em ê ji kîjan aliyê bin...
Zweig her ne kadar kurgunun üst seviyede olduğu novellaları ile bilinse de castellio carvin’e karşı da Calvin, castellio ve serveto gibi üç önemli tarihi kişiliğin ele alındığı bir monografi olarak karşımızda.
Protestanlığın bir kolu olan Kalvenizm’in kurucusu Jean Calvin teokratik bir diktatör ve sınır tanımaz bir zalim, Serveto ise araştıran ve sorgulayan (kii bu hali onun calvin tarafından zalimce ve okurken nefesinizi kesecek derece de öldürülmesine sebep oluyor) ve son olarak Castellio ise hoşgörünün egemen olduğu, konuşularak seviyeli bir tartışma ile doğru yolun bulunmasını arzulayan hümanist bir karakterdir.
16. Yüzyılda yaşanan olaylar Zweig tarafından 1930’larda yazılmış olsa da okurken o günleri yaşıyormuş gibi hissettiğiniz sanki o an’da olduğunuz bir kitap. Şu an bile baskının insanı ne denli boğduğunu, kör cahilliğin nefesleri kestiği günlerde çoğu toplumlarda aslında birçok şeyinde dinin baskısı altında değişmediğini görüyor, insanlara bu baskıların devam ettiğine şahit oluyorsunuz.
Bu kitap sizi sorgulatmaya götürüyor. Vicdanı değerlerinizi düşündürüyor, din ile toplumların başından geçen süreçlere karşı merakınızı uyandırıyor.
Okumak isteyenlere de isteyenlere de sevgilerimi sunuyorum :)) aydınlık ve güzel yarınlara …
Açıkçası her ne kadar yazarını çok sevsem de kitabı başlangıçta üstünkörü bakınca karışık buldum, okumayı erteledim. Ama okumaya başlayınca gördüm ki Stefan Zweig yine farkını ortaya koymuş.Aslında konusu da kolay ve anlaşılabilir: Kitap kısacası yıllarca süren Jean Calvin’nin dini diktatörlüğünü ve onun dini baskısına karşı gelen - daha doğrusu gelmeye çalışan- Serveto ve Castellio’yu anlatıyor. 16. yy.da Calvin Cenevre kentine reformla gelmiş, sadece kendi dediğini doğru sayan, başkalarının fikrini asla kabul etmeyip onları ortadan kaldırmak için her yola başvuran -sansür vb- bir dini lider, kısacası tam bir diktatör. Calvin’nin etkisi o kadar büyük ki onun görüşleriyle ileriki yıllarda birçok ülkeyi etkileyen Hrıstiyanlık mezhebi kalvenizm kuruluyor. Bunun yanında Castellio’nun adalet savaşı tarihin sayfalarından silinmiştir bile, işte yazar artık eskide kalmış bu olayları gün yüzüne çıkarıyor. Zweig’ın anlatımıyla geçmişin olaylarının içine çekiliyor, bazı yerlerde geçmişi değiştirebilmeyi istiyorsunuz. Castellio Calvin’e karşı, sadece kişisel bir savaş değil aslında, tüm dünyadaki diktatörlüğe ve baskıya karşı bir başkaldırı. Bu yüzden “Vicdan zorbalığa karşı” evrensel ve aslında herkesin de okuması gereken bir kitap. Tereddüt etmeden başlayın derim, okuyun okutturun...
incelemeyi yapmadan önce google'da kısa bir araştırma yaptım kimdir bu Kalvin diye ?
Nerede doğduğu, nerelerde okuduğu, yenilikçilerle tanışması ,Luther'den etiklenmesi gibi bilgilerle karşılaşmama rağmen kitabı bitirdikten sonra bana " ne kadar hasta ruhlu bir diktatörmüş " dedirten bu adam için ,sadece tek bir yerde çok sert ve katı olduğu için İsviçre'den uzaklaştırıldığı yazıyor.
Geçtiğimiz asırda Avrupa'nın yaşadığı sorunlara baktığımızda insanların birebir kendileri ders almadan kolay kolay düzelemeyeceğini görüyoruz .
Kitapta yaşanan süreç (Bu çok önemli bir not : Kendi kişisel çıkarını düşünmeden) katı bir şekilde bağlı olduğu inançlarını, insanlara, zorla empoze etmeye çalışan bir din adamının zorbalığı ile geçiyor.
Karşı her fikri Tanrıya baş kaldırı olarak görüyor ve zalimce cezalandırıyor.
O zaman Avrupa'da insanlara acı çektirerek öldürmek için uygulanan yöntem onları canlı canlı yakmak. Ve kitabı okudukça bu cezayı sık sık kulanan bu adamdan nefret ediyorsunuz.
Çoğumuz haçlı seferlerini ve engizisyon dönemini biliriz de , Hıristiyanlığın bu dönemlerini pek bilmeyiz , bu kitapta Lutheri ,protestanlığı ve ( bu benim fikrim ) İsviçre'nin neden bu kadar disiplinli bir ülke olduğunu anlıyorsunuz.
Her zamanki gibi Zweig harika yazmış .