Vejetaryen Kitap Bilgileri
Yazar: Han Kang
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 59 dk.
Sayfa Sayısı: 176
Basım Tarihi: 2025
İlk Yayın Tarihi: 2 Şubat 2016
Yayınevi: April Yayıncılık
Orijinal Dil: Korece
ISBN: 9786055162788
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Vejetaryen Kitap Tanıtımı
2016 Uluslararası Man Booker Ödülü 2016'nın En İyi Kitapları Seçkisi
(New York Times Book Review, Entertainment Weekly, Publishers Weekly, Time, Buzzfeed, Bookpage, Huffington Post)
Rüyalar başlamadan önce Yonğhe ve kocasının hayatları gayet sıradandı. Evliliğin tekdüzeliğinde normal bir yaşam sürerlerken, Yonğhe rüyalar görmeye başladı ve vejetaryen olmaya karar verdi. Evdeki tüm etleri bir torbaya doldurdu. Kalamarları. Yumurtaları. O hafta kocası, iş yerine ilk kez ütüsüz bir gömlekle gitti. Bu, korkunç değişimin başlangıcıydı.
Han Kang bizleri cinselliği, şiddeti, ilişkilerimizi ve saplantılarımızı sorgulayacağımız rahatsız edici bir yolculuğa çıkarıyor.
"Derinize nüfuz edecek ürkütücü bir evrenselliğe sahip."
-Laura Miller-
"Kang, insan beyninin ve bedeninin dayanabileceği sınırları ve vahşetin en uç biçimlerinde bile görülebilen tuhaf güzellikleri araştırıyor."
-Entertainment Weekly-
Vejetaryen Kitaptan Alıntılar
1. "kadın cevap vermek yerine gülümsedi.."
2. "Her şey bana yabancı geliyor. Sanki bir şeylerin arka tarafına geçmişim gibi. Kulpu olmayan bir kapının ardındaymışım gibi."
3. "birbirimizi affetmeye bile gerek yok.
çünkü seni tanımıyorum.."
4. "Hayatında meydana gelen her şeyin üstesinden tek başına gelmeyi bilmişti ve dürüstlük onun doğasında vardı."
5. "Aradığı şey daha sakin, daha gizli, daha büyüleyici ve derin bir şeydi."
6. "Hep böyle yaşasak olmaz mı ki?"
7. "Şu anın dünyasının yaşattığı kaygı ve acıya dayanmak için bile enerjisi yoktu."
8. "İyi bir kadın, diye düşündü. İyiliğiyle insanı bunaltan iyilikte bir kadın."
9. "Bir kişi tamamen değişince diğerinin ona ayak uydurmaktan başka çaresi kalmaz."
10. "Sizi şeytanlar! Ciğerlerimi sömürdünüz hâlâ tatmin olmuyorsunuz! Başka bir ülkeye göç edeceğim . Sizin gibilerle bir gün daha geçiremem!"
11. "Kadının kendi canına kıymaya çalıştığı o an, hayatının bir köşesinde hep yer edinecekti."
12. "Birkaç hamam böceğini yakalayıp avucunun içinde öldürebilen karımın yaşam gücü hoşuma giderdi."
13. "Her şeyin, onu çevreleyen herkesin hayatının, kumdan bir kale gibi yıkılması, engellenemez miydi?"
14. "Yaşamak denilen şey çok tuhaf, diye düşünür gülmesi biterken. Bazı olaylar geçtikten sonra bile, onca korkunç şeye maruz kaldıktan sonra bile, insan yiyor, içiyor, tuvalet ihtiyacını görüyor, yıkanıyor ve yaşamaya devam ediyor. Hatta kimi zaman kahkahalarla gülüyor."
15. "İnsan yaşadığı sürece güçlü olmalı."
Vejetaryen Kitap İncelemeleri
Kısa bir macera oldu Vejetaryen. Amacı da o zaten. Daha ilk sayfalardan, hiç beklemediğim bir kurguyla karşılaştım. Anlatımın akıcılığı da beni konuya ayrı bir yakınlaştırdı.
Farklı bakış açıları söz konusu Vejeteryan'da. Üç farklı gözün perspektifinden tek bir hikaye anlatılıyor. Kocasının, eniştesinin ve kız kardeşinin gözünden Yonğhe'nin sessiz çığlığını duymaya çalışıyoruz.
Kitap boyunca sanki üzerimde kara bulutla gezdim. Okuduğum tüm kitapları kafamda film olarak izlerim ve her filmde olduğu gibi kitapların da birer rengi vardır benim için. Çünkü renk görsel anlatımda en önemli unsurlardan biridir. Vejetaryen gri renkle boyanmış bir film benim için. Karamsarlık, baskı ve şiddet çerçevesi dahilinde vermek istediği mesajları aktarıyor.
Günlük hayattan herkes bunalır. Her ne kadar uğraştığınız iş sevdiğiniz iş de olsa nefes almak için gerekli alanı bulamazsanız rutin, ip gibi dolanıe boynunuza. Toplum baskısı, duygusal şiddet, fiziksel şiddet, nesneleşme; ve bunların hepsinin hedefi olan insan. Ve bu insan, kaçış yolu arıyor. Aklının en ücra köşelerinde kendi ile başbaşa kalmaya, kendini anlamaya çalışıyor. Bu sadece bu kitapta görebileceğiniz bir durum değil. Toplumu detaylı bir şekilde incelerseniz zaten bu durumun bize yabancı olmadığını da görürsünüz.
Yılın gerçekten en başarılı eserlerinden biri, Vejetaryen. Tabii ki buna bu sene çıkan ve büyük ses getiren eserlerin en azından büyük bir çoğunluğunu okumadan karar vermemek lazım fakat, en iyisi olmasa bile en iyiler arasında kendini gösterecektir Vejetaryen.
Güney Koreli kadın yazar Han Kang’ın Man Booker Ödülü’ne layık görülen Vejetaryen kitabı, tek tek okunduğunda her biri farklı üç hikayeden oluşuyor. Bir araya geldiklerinde ise yazarın söylemek istediklerini anlatan bir roman çıkıyor karşımıza.
Romanın merkezinde bir kadın, Yonghe, var. Biz olanları onun gözünden değil, çevresindeki üç kişinin gözünden okuyoruz. Bu yüzden başta, ayrı hikayeler gibi gelse de ikinci bölüm, Moğol Lekesi anlaşılmaya başlandığında anlıyoruz ki yapbozun parçalarından biri ve tamamlandığında bir bütünlük oluşacak.
Kitabın son bölümü Alev Ağacı’nda sıkça tekrar eden bir cümle var: “Zaman durmak bilmiyor.” Zamanı kovalıyor muyuz yoksa ondan kaçıyor muyuz bilinmez, Vejetaryen bana çocukluğumuzdaki savunmasızlığımızın hayatımıza yayıldığını hatırlatıyor.
Yeme alışkanlığının değişimi, kişiliğin de değişimi anlamına geliyor. Bu anlamda Dönüşüm tadında okunabilir. Fakat Kafkavari bir tekrar değil aksine çocukluğu, şiddeti, baba figürünü, aileyi özgün bir üslupla anlatabilen bir yazar, kitap var karşımızda. Bazı sayfalarda kültürel kodlarımızın benzerliğine hem şaşırıp hem üzüldüğüm romanı, aslından dilimize çeviren Göksel Türközü’nün hakkını da teslim etmek gerekir, çok başarılı bir çeviri olmuş. Kitabı okursanız, bitiminde Ayfer Tunç ve Murat Gülsoy’un Diyaloglar konuşmalarında Vejetaryen’i tahlil ettikleri bölümü dinlemenizi tavsiye ederim. ucretsizkitap.com.tr’den bulabilirsiniz. Keyifli okumalar...
2017 yılında okumuştum Vejetaryen’i. O zaman farklı ve akıcı bulmuştum sadece. Ama şimdi, Han Kang’ın üç kitabını da okuduktan ve biraz da yaş aldıktan sonra başka gözlerle okudum aynı kitabı.
Yonghe’nin gördüğü rüyalar sonrası vejetaryen olmasıyla başlıyor hikaye. Yonghe giderek içine dönüyor, sosyal ilişkileri azalıyor.
Üç bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde eşin bencilliği, ikinci bölümde eniştenin yetersizliğinden beslenen fantezileri ve son bölümde ablanın pişmanlığı ön plana çıkıyor. Kitap bitirince şunu fark ediyorum: kimse Yonghe ile konuşmuyor, gerçekten gözlerinin içine bakıp da sormuyor neden böylesin-içinde neler oluyor diye~
.
Yonghe bir rüyadan uyanıp vejetaryen olmuyor aslında, onun yaşadıkları ve artık yaşamdan bir beklentisi kalmaması asıl problem. Sonra bedenine sığmıyor ruhu, olduğu yere ait hissetmiyor kendini, başkasıyla iletişime geçmek bile istemiyor.
Doğa istediği şey için biçilmiş kaftan: kimse birbirinin canını bile isteye yakmıyor. Güneş ısıtıyor, köklerinden su geliyor bitkilere.
Kimsenin-hiçbir şeyin canını yakmak ve artık acı duymak istemiyor Yonghe.
.
Vejetaryen ile Man Booker ödülünü kazanan Han Kang’ın bu sene Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanması pek çok kişi için beklenmedik olsa da ben çok mutluyum. Bireysel ve toplumsal travmaları incelikle işleyen bir yazar olduğunu düşünüyorum çünkü. Umuyorum diğer eserleri de yakın zamanda dilimizle buluşacak, şimdiden okumak için sabırsızlanıyorum ~
.
Göksel Türközü çevirisiyle ~
Öncelikle son dönemde okuduğum en ilginç kitap oldu Vejetaryen. Hikayenin pek çok alt metni var. Normal olmak, başkaldırı, delilik, aile baskısı, toplumsal roller…Nereden bakarsan oraya evrilebilir ve üzerine konuşabilirsin. Kitap üç bölümden oluşuyor ve bu üç bölümde de ana karakterin hikayesini kocası, eniştesi ve ablasının gözünden okuduğumuz için anlatının muğlak bir tarafı da var. Yazar, Han Kang’ın bir röportajında, esas amacının cevap vermek değil, soru sormak olduğu için bu yöntemi kullandığını okumuştum. Hal böyle olunca benim bu metni irdelemek istediğim taraf ‘’Şiddet’’ oldu.
İnsanlık ve şiddet ne kadar uygarlaşırsak uygarlaşalım farklı boyutlarda var olmaya ne yazık ki devam ediyor. Kitapta, küçükken şiddete maruz kalmış bir genç kadın imgesi, hem de Kore toplumunu düşündüğümüzde yüzyıl boyunca dış ve iş savaşlarla boğuşmuş, şiddeti en acımasız boyutlarıyla görmüş bir halk var. Kendi halinde bir ev kadını olan Yonğhe ürkütücü rüyalar görmeye başlıyor ve şiddetten kaçmak için öncelikle Vegan olmaya karar veriyor. Ancak yalnızca hayvan ve hayvansal ürünleri yemeyi bırakarak şiddete son veremeyeceğini anlıyor; yemeyi tamamen reddederek (hayvan ve insan olmayı redderek) başka bir forma, bitkiye dönüşmeye çalışmasının ve bu kararını uygulamaya çalışırken dahi şiddet görmesini oldukça çarpıcı bir biçimde okuyoruz.
Nobel ödülü alan yazarı, kitap kulübümüzde okumaya karar verdik, ve bu kitabını seçtik. Bir günde okuyup bitirdim. Ancak geçmişte vejetaryen olanlar, boşanma yaşayanlar, aile içi şiddete maruz kalanlar tetiklenebilir uyarmak istedim. Çok çarpıcı şekilde olaylar anlatılmış. Midem ağzıma kadar geldi. Dehşete düştüğüm yerler oldu. Kitap sonuna kadar gerilim devam ediyor. Aile, cinsellik, şiddet konularını ve ilişkilerinizi sorgulayabilirsiniz.
Spoiler....
Kitapta aynı kadın 3 farklı kişi tarafından anlatılıyor. İlk bölümde kocasını okuyoruz. Olaylar bizzat onun ağzından anlatılmış. Burda Kore toplum yapısını bildiğimden adamın hareketlerine çok şaşırmadım. Kadınlar evlendikten sonra adeta kocaları için köle oluyorlar ve hem ailesi hem eşi ve çocukları, hem de eşinin ailesi için kusursuz olmak zorundalar. Bu bölümde kadının çocuklukta yaşadığı ve evlendikten sonra yaşadığı o baskıyı görüyoruz. Aile içi ilişkiler anlatılıyor.
İkinci bölümde kadın, ablasının sanatçı kocası aracılığıyla anlatılıyor. Bu bölümde ressamların normal olmadığını ilham için biraz kaçık oldukları fikrimin doğru olduğunu görüyorum. Bu bölümde saplantılı olma ve cinsel arzular bize anlatılmış. Oldukça rahatsız edici bir bölümdü.
Üçüncü bölüm ise ablasının kadını anlatmasıyla devam ediyor. Bu bölümde anne olmak, güçlü olmak, fedakarlık, sevgi, merhamet gibi duyguları sorgulatıyor.
Akıcı ve yalın bir dille yazılmış. Oldukça çarpıcı, hatta bazı betimlemelerle bende travmatik bir etki bıraktı. Çok etkilenen biriyseniz okumanızı tavsiye etmem.