Uyku Kitap Bilgileri
Yazar: Haruki Murakami
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 33 dk.
Sayfa Sayısı: 90
Basım Tarihi: Ağustos 2015
İlk Yayın Tarihi: 11 Ağustos 2011
Yayınevi: Doğan Kitap
Orijinal Dil: Japonca
ISBN: 9786050928143
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Ciltli
Uyku Kitap Tanıtımı
Haruki Murakami’den tekrar tekrar okumak isteyeceğiniz, her okumada yeni keşifler vaat eden sarsıcı bir anlatı…
Uyuyamıyorum. Tam on yedi gün oldu. On yedi gündüz ve on yedi gece. Çok uzun bir zaman. Artık uykunun nasıl bir şey olduğunu bile tam olarak anımsayamıyorum…
Gözlerimi kapatmayı denedim. Sonra uyumanın nasıl bir his olduğunu hatırlamaya çalıştım. Fakat orada yalnızca uykuya yer olmayan zifiri bir karanlık vardı. Bu, zihnimde ölümü çağrıştırdı. Ölecek miyim acaba, diye geçirdim İçimden. Eğer bu şekilde ölüp gidersem, benim yaşamımın anlamı ne olacak?
Uykuları çalınmış bir kadının öyküsü…
Haruki Murakami’den tekrar tekrar okumak isteyeceğiniz, her okumada yeni keşifler vaat eden sarsıcı bir anlatı…
Uyku Kitaptan Alıntılar
1. "“Dünyada yaşıyor olduğumun
gerçeği, Bile bana bulanık
bir hayal gibi geliyor..”"
2. "Hiç ama hiç uykum yoktu. Öylece, durmaksızın kitap okumayı sürdürebildim."
3. "“Bir zamanlar tutkuyla durmaksızın kitap okuyan o eski ben nereye gitmişti?”"
4. "Ben uyumaya çalışan bir bedendim ve aynı zamanda uyanık kalmaya çalışan bir zihin."
5. "Yaşarken gerçeklik hissi vermeyen bir yaşam ne kadar uzun sürerse sürsün, bir anlamı olmayacağı kanısındaydım."
6. "Kimseyle oyalanmak istemiyordum. Boş gevezeliklere harcayacak zamanım yoktu."
7. "“Yakışıklı olmam benim suçum değil.""
8. "Odaklanma yetisinden yoksun bir yaşam, gözler açıkken hiçbir şey görememekten farksızdı."
9. "Kimseyle oyalanmak istemiyordum. Boş gevezeliklere harcıyacak zamanım yoktu."
10. "Otuz yaşıma girdim. İnsan otuz yaşına girince anlıyor, otuz yaşına girildi diye dünya sona eriyor falan değil."
11. "⠀ོ
Ne olursa olsun, kim olursa olsun, ayda bir iki kez iyi gününde olmayabilir, işler yolunda gitmeyebilir. Dünya böyle bir yer işte.
⠀ོ"
12. ""Her gün aynı şeylerin tekrarıydı.""
13. "İnsanın yaşamı nasıl oluyor da böylesine değişip, tam tersi bir hal alabiliyor.."
14. "Ben uyumaya çalışan bir bedendim ve aynı zamanda uyanık kalmaya çalışan bir zihin."
15. "“Bütün mutlu aileler birbirine benzer; her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.”"
Uyku Kitap İncelemeleri
Eşi diş hekimi olan bir ev hanımı.Uzun süre birbirinin aynı günlerinin rutinlerini hiç şikayetçi olmadığını durmadan vurgulayarak detaylıca anlatıyor.Mutlulukla,zorlukla da olsa geçen,kendine hatırlattıklarıyla,tahammül edilebilir hale getirdiği anılarıyla sıradan bir hayatı var.Konuşurken kendisini ikna edeceği cümleleri ,kesinliği bozan ifadelerle şüpheye düşüren ,umut ve hayal kırıklıklarını kalbine fark ettirmeden yaşamış bu iyimser,kalender ev hanımı, bir gece gördüğü karabasan ve ardından yaşadığı uyku bozuklukları sonrası, hayatın neresinde,kim,ne yapmakta olduğunu,nelerden vazgeçtiğini gözden geçiriyor .Sık sık aynada fiziksel varlığını incelemesi,unutulmuş birini uzun zaman sonra gördüğünde anımsayıp çıkaramama durumuna benziyor.Kendi kabuğuna sıkışmış sığ yaşamı sürdürürken,bir yandan da korunaklı hale getirdiği özü, bir zaman sonra kabuğunu kırıp varlığını ilan etmeye başlıyor. İstekleri,şartları,ısrarları olan biri değil,var olmak,'olmak' isteyen biri. Kişiliklerini,benliklerini,hayallerini yavaş yavaş,fark etmeden ve gönüllüce ‘normal’ bir hayata feda etmiş bütün kadınların hatırlanmayı uman bir insan olma kimliği var.Bu konuyu uyku metaforu üzerinden hikayeleştiren,kısa sayılabilecek ama derinlemesine anlamlar taşıyan etkileyici bir kitap.
Murakami beni gerçekten çok etkileyen bir yazar. Okuduğum ilk kitabı İmkansızlığın Şarkısı'ydı ve onu okuduktan sonra bir süre başka kitap okuyamadım. Sonrasında ise hemen yazarın diğer kitaplarına yöneldim. Bu sayede Uyku ile tanışmış oldum. Ben yazarın diline, yarattığı karakterlere bayıldım. Kimi zaman kendimi buldum cümlelerinde, kimi zaman ise bu adam bunları nasıl bir kafayla yazmış dedim. Uyku da gerçekten çok enteresan bir kitap. Benim için de yeri ayrı oldu. Ben aslında genel olarak ucu açık biten kitapları severim. Çünkü yazar sonucu bir nevi sizin ellerinize bırakmış oluyor. Ki bu da çok hoş bir şey bence. Ancak kitabın sonu beni şok etti resmen. Daha doğrusu şöyle anlatayım; bu aralar biraz yoğun olduğum için kitap almaya pek vaktim olmuyor bu yüzden bende e-kitaba yöneldim. Normalde biraz eski kafalıyım bu konuda, o kitabı elimde hissetmem gerek arkadaş başka türlü zevki çıkmıyor, neyse mecburen Uyku'yu da öyle okudum. Okudum ama kitap bitti, ben sanıyorum ki sayfalar eksik. Sırf kitabın sonunu merak ettiğim için internetten sipariş verdim, merakla bekliyorum gelsin de sonunu okuyayım diye. İşte velhasıl kitap geldi ve sonuç hüsran. Meğer kitap gerçekten orada bitmiş. Yine de en nihayetinde okumaya değer bir kitap olduğunu düşünüyorum. Şimdi elimde yazarın diğer bir kitabı olan Sahilde Kafka var. Onu da okumak için sabırsızlanıyorum.
Murakami’nin okuduğum diğer kitaplarında olduğu gibi yine kullandığı dil beğenimi kazandı hem de fazlasıyla. ***Spoiler gibi olmasın kitabı okumadan önce inceleme okuyan arkadaşlarım bu inceleme burada bitti sizler için.Bir de unutmadan Anna Karenina okumayan ama okumak isteyen arkadaşlarım için kitapta malesef Anna Karenina incelemesi gibi algılanacak yerler var.Okumadıysanız bir spoiler da oradan yemeyin.Kitap biter bitmez incelemelere sarılanlar için yazıyorum devamını aslında biraz da kendim için.
O nasıl bitiş Murakami!
Kitap bittiği gibi yarım kalmışlık hissini yaşayanlardan oldum ben de.Sonunu zihnimde canlandırmak yerine önce anlamadığımı,aslında anlamam gereken bir son olduğunu düşündüm kafamda olay örgüsünü baştan sona hatırlamaya çalıştım ama evet öylece bitti.Birkaç farklı son kurguladım sonra bilinmezlik fikrine alıştım ve ilk baştaki Murakami’ye kızgın olma hissim değişti bir kez daha güzel kitaptı dedirtti bana. Murakami okurken hep bir yerlerde çok sevdiğim benzer bir tat alırdım ilk defa bunun ortak Tolstoy beğenisi olduğunu farkettim.
Hani hep kitaplarında parça ve müzisyen ismi vererek işler ya Murakami karakterlerini,insana fırsat sunar okurken o müzikleri açıp dinlersin bir yandan okursun karakter iyice bir sempatini kazanır,kitabı daha bir beğenirsin...İşte bu kitapta benzer algıyı Tolstoyun dili ve unutulmayan Anna Karenina’sı üzerinden yarattı,en azından benim için.
Çok eskilerde okuduğum kitaplarda çok nadiren konuyu hayırlıyorum artık,özlellikle de ortaokul lise yıllarında okuduysam.Sadece bıraktığı duygu ve çok şaşırtan sürükleyen olay örgüsü kalıyor aklımda.Bu kitap içinse aklımda kalacak şey sonu.
Uyku, Murakami 'den okuduğum ilk kitap. Edinmek için çok aradım, bulduğumda da pahalıydı, anlamamıştım. Sonunda PDF olarak bulup okudum. Çok beğendim.
Okurken ürperdim, içime kaçan bir Murakami mi var acaba, dedim. Çünkü her şeyi ile beni anlatıyordu. Geceleri herkes uyurken bıkmadan, yorulmadan, uykum gelmeden okuyan bendim, her gün havuza gidip yüzemesem de bir saat yürüyen ben, hayatın tekrarından sıkılan ben, hep bir yerlere gitme arzusuyla dolu olan ben, kızım ve eşim uyurken onları uzun uzun izleyen ben, ev işlerini yaparken başka bir dünyada, bir şiirin dizelerinde, bir romanın sayfaları arasında gezinen ben.
İlk bakışta çok sıradan bir kurgu ile akıyor olaylar ama o basit olanın altındaki katmana indiğimizde değişiyor her şey. Ondan sonra ne kabusu kabus olarak okuyoruz ne de uykusuzluğu uyuyamamak. Her biri insan yaşamında belli bir ana, değişim, dönüşüm, farklılaşma anına denk düşüyor. Kitaptaki illüstrasyonlar da çok hoş.
Bir gece korkunç bir kabustan uyanan kadın anlatıcı bir daha uyuyamaz. Yorgunluk, uykusuzluk çekmez. Aile üyeleri uykudayken o yeni bir hayat yaşar, değişir, dönüşür. Hayatı, ölümü, kendi yaşamını, insanların yaşamındaki yerini sorgular. İçinde bulunduğu durumdan memnundur.
Bir gece herkes uyurken arabayı çalıştırır, yola çıkar. Sessiz, ıssız bir yerde durur ve...
Kitabı okuyanların yorumlarına baktım, çoğu açık uçlu bir sonu olduğunu söylüyor, Bana göre hiç de öyle değil. Bitmiş kitap.
Uyku, Murakami'den okuduğum ilk kitaptı ve bu buluşmadan oldukça memnun ayrıldığımı söyleyebilirim. Murakami, günlük yaşama dair ayrıntıları, insani duyguları yalın ama etkileyici bir üslupla anlatma konusunda oldukça başarılı bir yazar.
Kitaba gelicek olursak, hikayede monoton hayata sahip bir ev hanımı olan kahranımızın, her gününün bir diğerinden farksız geçtiğini görüyoruz. Çevresindeki insanlarla arasında aynı diyaloglar geçer, tıpatıp aynı olaylar yaşanır. Hayattan kopuk, çevresine yabancılaşmış kahramanımızın (tabiri caizse) tek yaptığı, tek üretimi olan çocuğu dahi tepeden tırnağa babasına çekmiştir ve annesini hiç mi hiç yansıtmamaktadır. Bu birbirininden farksız günlerin ardından bir anda 17 gün sürecek uykusuzluk başlar. Geçmişte uykusuz kaldığı bir dönem olduğunu hatırlayan baş karakterimiz, o dönemdeki uykusuzluğu ile şimdiki arasında bir fark olduğunu dile getirir. Zamanla kahranımız uykuya ihtiyaç duymamaya başlamıştır zira hayatı bir anlamda uykuda geçirmektedir. Kitapta uykunun işlevinin insanın gün içinde harcadığı enerjinin tekrar geri kazanılması olduğunun söylenmesi de bu çıkarımı güçlendiriyor. Sürprize, yeniliğe açık olmayan rutin bir hayata sahip olan kahramınızın, hiç enerji harcamadan geçirdiği günlerin uyku ile bölünmesine gerek kalmamıştır çünkü günleri, 24 saat süren bir uykuya dönüşmüştür.
İllüstrasyonlarla süslenmiş bu yapıtın, görsel yönü de dikkate değer. Uyku'yu yoğun okumalarının arasına ekleyip, bir çırpıda bitirebilirsiniz.
~İyi okumalar