Üvercinka Kitap Bilgileri
Yazar: Cemal Süreya
Tahmini Okuma Süresi: 1 sa. 49 dk.
Sayfa Sayısı: 64
Basım Tarihi: Mart 2018
İlk Yayın Tarihi: 1958
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789750826757
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Üvercinka Kitap Tanıtımı
Cemal Süreya, ilk kitabı Üvercinka 1958’de çıktığında, 27 yaşında, ilk şiiri (“Şarkısı Beyaz”) daha beş yıl önce yayımlanmış genç bir şairdi. Bu kitapla çağcıl Türk şiirinin en çok konuşulan, en çok tartışılan akımlarından İkinci Yeni’nin öncülerinden biri olacağını ne kendisi ne de bir başkası bilebilirdi.
Lirik, erotik, ideolojik... Sıcak, tılsımlı ve ölümsüz. ;
Türk şiirinin kavşak noktasında, tek başına ayakta duran bir kitap.
Üvercinka Kitaptan Alıntılar
1. "En olmayacak günde geldin tazeledin ortalığı."
2. "kötülüklerin büsbütün egemen olduğu
namussuz bir çağ bu biliyorsun^"
3. "Yaşayanlar unutmuştu bizi
Biz öldüğümüzle kalmıştık..."
4. "Sizin hiç babanız öldümü
Benim bir kere öldü kör oldum…"
5. "Şimdi bir güvercinin uçuşunu bölüşüyoruz
Gökyüzünün o meşhur maviliğinde."
6. ""Yaşayanlar unutmuştu bizi
Biz öldüğümüzle kalmıştık..""
7. ""Yaşayanlar unutmuştu bizi
Biz öldüğümüzle kalmıştık...""
8. ""sevgi kalbin en güzel çiçeğidir..""
9. "Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler."
10. "Kötülüklerin büsbütün egemen olduğu
Namussuz bir çağ bu biliyorsun"
11. "Yaşayanlar unutmuştu bizi
Biz öldüğümüzle kalmıştık"
12. ""Keşke çocukken fazla mutlu olmayıp, birazını da bu zamanlara saklasaydım.''"
13. "Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik"
14. "Bak bende yalan yok vallahi billâhi
Sen o kadar güzelsin ki artık o kadar olur"
15. "Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin."
Üvercinka Kitap İncelemeleri
İkinci Yeni akımının en önemli temsilcilerinden biri olan Cemal Süreya’nın 1958’ de yayınlanan ilk şiir kitabı.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, şiirlerin bazı dizelerini çok beğenirken, bazı dizlerinden rahatsızlık duydum. Örneğin hepimiz Aşk şiirinden şu dizeleri mutlaka duymuşuzdur;
“Seni bir kere öpsem ikinin hatrı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu büyük”
Evet bir çoğumuz duyduk öyle değil mi? Ama çok azımız bu dizelerin şu şekilde devam ettiğini bilir;
“Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.”
İşte tam da bundan rahatsız olmaktan söz ediyorum. Bu tarz şeyleri okurken gerçekten irite oldum. Şimdi aşkın bu olduğunu düşünmüyorum diyeceğim. Ama aşkın ne olduğunu bilmiyorum ki, aşk bu değil diyeyim. O yüzden bu konuda yorum yapmak istemiyorum.
Yalnızca şunun farkındayım, bu tarz söylemler kadınların, toplum içerisindeki duruşunu oldukça etkiliyor.
Onun dışında kitapta en çok beğendiğim şiirleri sıralayacak olursam, Güzelleme, Sizin hiç babanız öldü mü?, Balzamin şiirlerini beğendim. Ve tabi ki favori şiirim olan Üvercinka. Bayılıyorum, bayılıyorum bu şiire. O kadar seviyorum ki açıp dinlerken ki surat ifademi görmeyin :) Gözlerimi parlatıyor o anki sevincim.
Hatta size bir link bırakayım, Umut Tugay’dan dinleyin birde.
Lise yıllarımda bir dizesinden dolayı kendisine tutulduğum güzel adam Cemal Süreya.
Şiirle aramdaki bağları yeni yeni oluşturmaya başladığım için kitabı uzun seneler sonunda okudum. İncecik ama içi bana göre kıpır kıpır :)
Şiirin içine girmek istiyorsanız güzel bir başlangıç olabilir diye düşünüyorum.
Ve lakin,
Sayfa 59 da geçip kitaba, isim anneliği yapan "Üvercinka " şiirini 'malum' dostuna olan aşkından, tutkusundan yazmasından mütevellit bol miktarda yoğun his, duygulanım, bir miktar tutku, iki tutam cinsellik avuç içi kadar ümit ihtiva etse de, diğer şiirleri bakımından aynı duygulanimi hissedemedim...
Hatta bir miktar erotik bulmuş bile olablirim. (Sapıkça diyemedim :)).. fakat şiir denilen ve duygu ile yazılan edebi metinlerde bu derece aşırı erotik anlatım özellikle kadın vücudu üzerinden olunca (başka neden olabilir onu da kestiremedim)
..ama üvercinka şiirini tenzih ederim tekraren...
Büyük bir ihtimalle ölmüştük
Şehir kan kıyametti ayaklarımızda
Gökyüzünü katlayıp bir köşeye koymuştuk
Yıldızlar kaldırımlara dökülmüştü bütün
Hamza bütün parmaklarını ortaya dökmüştü
Yirmi yıldır cebinde biriktirdiği parmaklarını
Hamza son şarkıyı kırka bölmüştü
Doğrusu iyi idare etmiştik
Doğrusu iyi haltetmiştik
Yaşıyanlar unutmuştu bizi
Biz öldüğümüzle kalmıştık
Cemal Süreya’ nın şiirini ve kendini anlamak için, dönem şartlarını ve şairin hayatını gözden geçirmek ve şiirlerini bu doğrultuda değerlendirmek gerek. Şiirleri kadar sürreal bir yaşantı yaşayan Süreya şiirde “imge” yi merkeze alıp çağrışımlardan yararlanarak biçimi öne çıkaran şairlerden biri. Şiiri bir kelime sanatı olarak gören, bununla birlikte şiirde anlamsızlığı savunan görüşleri var.
Şiir ona göre anlamsız cümleler kullanılarak, duygu aktarımı yoluyla kelimelerin yeniden anlamlandırılması yoluyla yazılıyor.
“Yol arıyorum, ama zaman zaman yolumu yitirmeli de değil miyim?” Diyen şair hayatı boyunca bu arayışı şiirlerine en güzel şekilde yansıtmış. Süreya’yı anlamak için bilinmezin içinde , devamlı arayışta olan bir adamın , kelimelerine yüklediği “kendi” anlam dünyasına girmek zorundasınız.
##(Daha fazlası için ; bkz: Şapkam Dolu Çiçekle-Folklor şiire düşman./Cemal Süreya.-Dergipark Cemal Süreya’nın yazılarında edebiyat) ##
Üvercinka şairin 1950 li yıllarda yayımlanan ilk şiir kitabı olması nedeniyle önemli bir yer tutuyor , o yıllarda epey bir ses getirmiş olacak ki şaire Yeditepe Şiir Armağınını kazandırmış.
*; Cemal Süreya ve eşi , arkadaşları Hasan Basri ile mektuplaşırlar ( Sonradan edebi açıdan değer taşıyacak mektuplar olacak ). Önceleri mutlu ve pozitif şekilde yazılar yazan Süreya bir dönem sonra mutsuz ve içe dönük yazmaya başlar. Hasan Basri sonradan Süreya’yı ziyarete gittiğinde işyerinde sarışın bir kızı gösterir Süreya ona. Yalnız bu kızın Üvercinka olduğu sonradan ortaya çıkacaktır.
Tüm samimiyetimle belirtmeliyim ki Cemal Süreya'nın Üvercinka şiir kitabını pek beğendiğimi söyleyemem hatta hiç beğenmedim, oysa ki o kadar büyük bir heves ve merakla okumaya başlamıştım. Halbuki Cemal Süreya'nın şiirlerini çok beğenerek okurdum ve severim de , üstelik inanılmaz derecede mükemmel şiirler yazan bir şair ama bu kitabında neden böyle oldu bilemiyorum. Cemal Süreya'nın şiirlerini ne kadar sevsemde bu şiir kitabını beğenmedim ve bundan dolayı da büyük bir hayal kırıklığı yarattı bende ,ne umdum ne buldum gibi bir şey ... Kitaba gelecek olursak iki şiiri hariç geri kalan şiirlerini hiç beğenmedim. Özellikle de aşk konusunu işleyiş tarzını hiç beğenmedim çünkü burada aşk tasavvuru tamamiyle kadın bedeni üzerinde tasvir edilmiş . Bazı edebiyatçılara göre açık açık aşkı bir kadın bedeni ve böyle açık bir şekilde tasvir etmek çok büyük bir cesaret ve yetenek ister diye belirtiyorlar ama ben o kitleye katılmıyorum evet toplum olarak böyle tasvirlere kapalıyız ama ben bunu bundan dolayı değil basit geldiği için beğenmedim, dolayısıyla böyle tanınmış bir şairinde aşk konusunu böyle işlemesi bende büyük bir şaşkınlık ve hayalkırıklığı yarattı. Bana göre aşk sadece cinsellik ve kadın bedeni tasvir etmek değil,daha kutsal ve anlamlı kelimeler ve duygulardandır. Öbür taraftan diğer şiirlerine baktığımda gelişi güzel sıralanmış, bir anlam ifade etmeyen , anlamsız kelime ve dizelerden meydana gelmektedir. Kısacası şiir kitabı beklentilerimi karşılayamadı
. Okumasaydım da olurmuş bir saatime yazık olmuş açıkcası...
“Acıların adını ,ağustos koymalılar…”
Ağustos ayında hayatının en zor kararlarından birini verirken bu kelimeler dökülüyor Türk edebiyatının önemli isimlerinden olan Cemal Süreya'nın dilinden.
Cemal Süreya'nın tutkulu, sır dolu olan bir aşkı anlatan "Üvercinika" şiirinin hikayesi şu şekildedir:
Cemal Süreya eşi Seniha hamile iken kendisine “Üvercinka” adını taktığı genç bir kızla tanışır ve aralarında tutkulu bir aşk başlar. Fakat Süreya'nın 58 yıllık hayatında bu genç kızın ne adını bilen ne de yüzünü gören kimse olmayacaktır. Süreya'nın hayatında bir giz olarak kalan bu sır, Türk Şiirinin en güzel ve gizemli şiirlerinden birini ortaya çıkaracak Süreya'ya da şöhreti getirecektir getirmesine de Süreya bir karar vermek durumundadır. Çok sevdiği eşi Seniha o çok istedikleri çocuklarını doğurmak üzeredir ve Süreya kararını verir Üvercinka ile ayrılık kararı alırken bir Ağustos günü şu satırlar dökülür dizelere:
“Acıların adını, ağustos koymalılar…”
Ağustos ayında okumuş olduğum ve Türk edebiyatında önemli bir yere sahip olan bu şiir ne kadar tutkulu bir aşkı anlatıyor olsa da ardında trajedik bir yarım kalan aşkın da acısını bırakıyor.
Hayatın karşımıza ne çıkaracağını; bizi hangi kararlar ile baş başa bırakacağını bilemeyiz ama Cemal Süreya'nın bu hikayesi ve duygularını kaleme aldığı şiiri Türk edebiyatına önemli bir katkıda bulundu.
Şimdiden okumak isteyenlere iyi okumalar dilerim :)