Utanç Kitap Bilgileri
Yazar: J. M. Coetzee
Tahmini Okuma Süresi: 7 sa. 29 dk.
Sayfa Sayısı: 264
Basım Tarihi: Ocak 2018
İlk Yayın Tarihi: Kasım 2000
Yayınevi: Can Yayınları
ISBN: 9789750736506
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Utanç Kitap Tanıtımı
J.M. Coetzee, okuruna yumuşak bir roman sunmuyor, sert bir öykü anlatıyor. İnanılmaz güzellikte ama kasvetli bir öykü. Utanç, bir kız öğrencisiyle ilişkiye giren Profesör David Lurie’nin düşüşünü anlatıyor. Okul yönetimince savunması istenen David, kendini savunmadan, suçlamaları okumayı bile reddederek hakkındaki iddiaların yer aldığı belgeleri imzalar. Sadece okulu değil, o kenti de terk ederek kızı Lucy’nin çiftliğine sığınır. Çiftlikteki yaşama koşullarına ve ırk ayrımının yeni boyutlar aldığı bir topluma uyum sağlama yolunda inançsızca sürdürdüğü çabaları, bir gün kızıyla birlikte uğradığı vahşi bir saldırıyla kesintiye uğrar.
Romanda Lurie’nin kişisel öyküsü ile Güney Afrika’nın öyküsü iç içe geçiyor; beyazıyla siyahıyla bütün Afrikalıların bildikleri kuralların tümü tersine dönüyor, çarpıtılıyor. Utanç, aslında insan olmanın anlamını arayan bir roman. J.M. Coetzee, insanın içine işleyen gerçekleri yalın ama vurucu bir üslupla dile getirirken yaşayan en iyi romancılardan biri olarak anılmayı hak ediyor.
Utanç Kitaptan Alıntılar
1. "•
❝
— …
,
…
❞
•"
2. "Beni eğlendirmene gerek yok... kitaplarım yanımda. Yalnızca bir masa ile bir sandalyeye ihtiyacım var."
3. "•
❝
—
.
❞
•"
4. "•
❝
—
.
❞
•"
5. "•
❝
—
.
❞
•"
6. "•
❝
—
,
.
❞
•"
7. "•
❝
—
,
:
?
❞
•"
8. "•
❝
—
,
,
.
❞
•"
9. "•
❝
—
,
.
❞
•"
10. "•
❝
— …
,
.
❞
•"
11. "•
❝
— …
❞
•"
12. "•
❝
—
,
.
❞
•"
13. "•
❝
—
.
❞
•"
14. "•
❝
—
,
,
.
❞
•"
15. "•
❝
—
.
.
❞
•"
Utanç Kitap İncelemeleri
Utanç...
Kitabın başlarında baş karakter David bir olay yaşıyor, kitaba ismini veren utancın o olay olduğunu sanıyorsunuz ilk başta; hayır öyle değil, asıl tokat sonradan geliyor.
Utanılacak o kadar çok şey var ki hayatta. Coetzee, bazılarını hikayeye dahil etmiş: taciz, tecavüz, cinayet, psikolojik ve fiziksel şiddet, ırkçılık, hayvanların yaşam hakkının ellerinden alınması..
Ama çok garip; yaptığı bir eylemden dolayı utanması, günah çıkarması, ıslah edilmesi gerektiği düşünülen bir kişi başka bir olayda insanlık dersi veriyor. (Köpek leşlerinin onurunu kurtarmak)
Dışarıdan çok normal görünen insanların içindeki kötülük, biraz yaklaşınca ortaya çıkıyor.
Şiddet uyguladığın, gasp ettiğin, tecavüz ettiğin, onurunu çiğnediğin kadın "ben buradayım, dim dik ayaktayım, korkmuyorum, pes etmiyorum" diyor. (Hikâye akışında bu durum çok sinir bozucu)
Tüm bunlar, az sayfada ve dolaysız olarak, az sayıda karakter üzerinden anlatılıyor. Bu nedenle daha da ağır geliyor insana.
Çok kapsamlı, bazıları göreceli ve üzerine saatlerce tartişabileceğimiz konular bunlar ama Coetzee 'nin anlatımını çok sevdim. Konuyu dağıtmadan, anlatmak istediğini anlatıp bitirdi kitabı.
Gündemimiz Nobel Edebiyat Ödülü alan yazarlarken bu kitabı okumuş olmak mutlu etti.
Bir iktidar aracı olarak tecavuz*, Utanç’ta irdelenen en önemli konulardan biri. Diğer önemli bir konu da sömürme; insanın insanı ve hayvanları sömürmesi. Tahakküm altına alma, güç sahibi olma, sömürme kişisel hikayeler üzerinden anlatılırken Güney Afrika’nın durumunu da yansıtıyor.
Detay-Spoiler!
Profesör David’in bir esk*rtla ilişkisi ile başlıyor kitap. David’ın iki kez boşandığını, daha sonra yardımcısıyla ilişkiye girdiğini okuyoruz. Öğrenciyle ilişkiye girmesi ise onun sonunu hazırlıyor, aslında biraz sahte pişmanlık gösterse görevinden olmayacak. David’ın farklı gruplardan, farklı yaşlardan kadınlarla ilişkisi, özünde cinselliğin tahakküm aracına dönüşmesiyken, biraz daha masumane(!) dizginlenemeyen orta yaş erkek arzuları kılıfında. Ama Coetzee David’i kırsala, kızının yanına gönderiyor. Hikayenin seyri değişiyor, artık bir kurban David. Çiftlikte saldırıya uğruyorlar ve kızına yerliler tecavuz ediyor. Zevk için değil. Bir halkın nefretiyle güç gösteri. Hikayenin ilk kısmında modernize edilmiş eylemler, ikinci kısımda ilkel haliye veriliyor.
Utanç’ın arkakapağı şöyle başlıyor; okuruna yumuşak bir roman sunuyor, sert bir öykü anlatıyor. Kesinlikle öyle, sade bir üslupla sert, derninlikli bir hikaye anlatıyor Coetzee. Çok sevdim. Mutlaka okunmalı listemde:)
#ilknurözdemir çevirisi
#cançağdaş #cemalpan @cemalpan1
*Bazı kelimeler yasaklı. Olası yasak ihtimali nedeniyle yanlış yazdım.
Coetzee' den okuduğum ikinci roman olan "Utanç" adlı eser, 1999 Man Booker Ödülü ve 2003 Nobel Edebiyat Ödülü almış.Gerçekten harikulade bir yapıt.İlk okuduğum kitabı "Düşman", çok güzeldi fakat, bu ayrı bir güzel.
258 sayfalık bir roman. Yirmi baskı yapmış. Eser, Can yayınlarından çıkmış.
Kahramanımız David Luire, orta yaşı geçmiş dul bir profesör.Bir takım gönül işleri var.En son yaşadığı gönül ilişkisi ise okuldaki bir öğrencisi.Öğrencinin şikayeti üzerine , okul idaresi tarafından savunmaya çağırılıyor.David, yaptığı hatanın farkında, hiç bir savunma yapmadan görevinden istifa ediyor.Yaşadığı şehri bile terkedip, kızı Lucy' nin yaşadığı çiftliğe yerleşiyor.Kızı ile çiftlikte vahşi bir saldırıya uğruyorlar. Kızı ile çok anlaşamadığından hayatları, tekrardan bir sekteye uğruyor.
David, bu arada bir anlam arayışında. İnanç olarak çok zayıf olan kahramanımız, kendine bir dayanak arama çabasında.
Romanın, yumuşak bir anlatımı var fakat içerisinde yürekleri burkan sert bir öykü barındırıyor. Dil , geniş zaman dilinde yazılmış, farklı bir anlatımı var.Kitabı elinize aldığınızda, bu tek düze bir romanı neden elimden bırakamıyorum diye kendime sordum.Sürükleyici, pamuk gibi bir anlatımı var.Bir dizi ya da film olsaydı harika reyting yapardı.İnce noktalara değinilmiş, vurucu bir roman.
Coetzee, yaşayan yazarlar arasında bence harika yazarlardan birisi.
Okumak isteyenlere ısrarla tavsiye ederim.Keyifli okumalar.
kitabı okudum okumasına ama inanın bana buraya ne yazacağımı bilemiyorum.çünkü yazarın, nobel edebiyat ödülünü almasında en önemli payı olan bir kitabında anlatmak istediklerini tam olarak anlayamamış olmaktan ve kitabı yanlış değerlendirmekten çekiniyorum. kitapta,50 li yaşlarda, başından iki evlilik geçmiş ve bir de yetişkin kızı olan bir profesörün,bir öğrencisiyle girdiği ilişki ile başlıyor bütün olaylar. Konu bundan sonra bu kişinin her zaman ama mutlaka ,dolaylı veya dolaysız içinde bulunduğu bir olaylar zincirine bürünüyor.kitapta öncelikle bir Güney Afrika daki yaşamla ilgili acı gerçekler ve şiddet var.ayrıca dünyanın her yerinde olduğu gibi burada da yine özellikle şiddetlerden kadınların daha çok zarar gördükleri gerçeği de var.ve maalesef ne acıdırki yine kadınların bu şiddetlerden gördükleri zararları kabullenişleri veya kendilerini buna mecbur hissetmeleri konusu var. (burada bahsedilen şiddet,darp,gasp,tecavüz,fiziksel,ruhsal,cinsellik,korkutma,cinsellik karşılığında görevi kötüye kullanma ...vs. şeklinde olabiliyor).birde tabiiki hayvanlarla ilgili olan bölüm var.yani yazar o kadar çok gerçek anlatıyor ki kitapta ana tema olarak hangisine dikkatimizi çekmek istiyor bunu ben ayırt edemedim.belkide hepsini de ayrı ayrı bize göstermek istiyor.benim yazacaklarım bu kadar.okumak gerek.
Utanç ~ J.M.Coetzee
İçinde, yaşamsal önemi olan bir uzvunun zedelendiğini, zarar gördüğünü hissediyor, belki kalbidir.
Merhaba sevgili kitapseverler; Coetzee’nin Utanç’ı bireysel bir çöküşten başlayarak toplumsal çürümeye, güç ilişkilerinden, vicdanın ağırlığına uzanan sert bir yüzleşme sunuyor.
Üniversitedeki görevinden ayrılan bir profesör, kendini ıssız bir coğrafyada, değişen güç dengelerinin ve kırılgan adalet anlayışının tam ortasında bulur. Ancak bu yalnızlık, bir kaçış değil, derinleşen bir hesaplaşma. Güney Afrika’nın geçmişi ve toplumsal yaraları, bireysel arzuların ve ahlaki sınırların üzerini bir sis gibi kaplarken, utanç kavramı giderek daha ağır ve karmaşık bir hal alır.
Romanda dikkat çeken unsurlardan biri de köpekler. İnsan hayatının değersizleştiği bir dünyada, hayvanların kaderi de aynı kayıtsızlıkla çizilir. Anlatılan sahneler, şiddetin ve çaresizliğin yalnızca insanlar için değil, her canlı için nasıl bir döngüye dönüştüğünü gösterir. Vicdan, adalet ve güç arasındaki sınırlar burada daha da bulanıklaşır.
Coetzee’nin yalın ama derin üslubu, okuru rahatsız edici bir gerçeklikle yüzleşmeye davet ediyor. Romanın her satırı yine görünenden daha fazlasını anlatıyor; her suskunluk, bir çığlığın yankısını taşıyor. Coetzee’nin kalemini seviyorum.
Herkese keyifli okumalar dilerim, sevgiyle