Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Ustam ve Ben - Elif Şafak | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Ustam ve Ben Kitap Bilgileri


Yazar: Elif Şafak
Tahmini Okuma Süresi: 13 sa. 36 dk.
Sayfa Sayısı: 480
Basım Tarihi: Aralık 2013
İlk Yayın Tarihi: Aralık 2013
Yayınevi: Doğan Kitap
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9786050918038
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Ustam ve Ben Kitap Tanıtımı


Öğrenme aşkıyla geçti ömrümüz, aşkı öğrenemesek de…



Tarihimizin en önemli ve çalkantılı dönemlerinden biri olan 16. yüzyılda İstanbul… Hindistandan gelen beyaz bir fil ve onun sırlarla dolu bakıcısı: Çota ile Cihan. Filbaz aynı zamanda bir üstadın çırağı. Ustası ise Sinan. Bu toprakların yetiştirdiği en büyük mimar.

Elif Şafakın muazzam hayal gücü ve zengin diliyle Osmanlı tarihinin derinliklerine doğru şaşırtıcı bir yolculuğa çıkıyoruz. Karşılıksız bir aşk, iktidar kavgaları, yobazlığın ortasında yeşeren sanat ve beklenmedik bir ihanet…

Bir tarafta bilime ve öğrenmeye inananlar, bir tarafta gelişmeyi durduranlar...

Ustam ve Ben, tarihi kişiliklerin, camilerin, kütüphanelerin, türbelerin, köprülerin resmigeçit yaptığı, rengârenk, canlı, sürprizlerle dolu bir dönem hikâyesi…



Öyle bir hayal dünyası ki içindeki konular ve tartışmalar günümüze dair de çok şey söylüyor. Uzun süre hafızalardan silinmeyecek, çok konuşulacak bir roman.



"İstanbul dediğin unutkanlıklar şehri. Orada her şey suya yazılmış. Ustamın eserleri hariç, onunkiler taşa kazınmış. O taşlardan birine bir sır sakladık. Çok zaman geçti üzerinden, nice alametler birikti ama hâlâ orada olmalı, bıraktığımız noktada. Bilmem bulan çıkar mı? Bulsa bile anlar mı? Ustamdan geriye kalan yüzlerce eserden ve binlerce, binlerce taştan bir tanesi var ki, altında gizli Arzın Merkezi."



              




Ustam ve Ben Kitaptan Alıntılar


1. "İnsanın bir kütüphanesi varsa bin öğretmeni var demektir."




2. ""




3. "Şayet bir işi başarmak istiyorsan, onu neden bir başkasının değil, senin yapman gerektiğine kainatı ikna etmen lazım. Bunun da tek yolu çalışmaktır."




4. "Ne vakit birine bir parça açılıverse pişmanlık duyuyordu."




5. "İnsanın bir kütüphanesi varsa bin öğretmeni vardır demektir."




6. "Her ne ise sebep, yüreğini ferah tut. Bu da geçer."




7. "... hayvanlar da öldürüyordu ama esir almak insana mahsustu."




8. "Bütün sevdiklerini gömüp nefes almaya devam etmek, lanettir."




9. "Söylesene filbaz, hiç âşık oldun mu?"




10. "- Allah korkusu nedir bilmediğini söylemişsin, aslı var mı?
+Sevdiğimden neden korkayım?"




11. "Kalp ağlarken, akıl farkında bile olmayabilir miydi?"




12. "... şayet bir işi başarmak istiyorsan, onu neden bir başkasının değil, senin yapman gerektiğine kainatı ikna etmen lazım."




13. "... bir kitaba burnunu gömerek herkesi ve her şeyi unutmanın, unutabilmenin verdiği hazzı hiçbir şeyden alamayacaktı."




14. "“Doğru ya. Derdi ki, kimseye hoyratlık etme ve kimsenin kalbini kırmasına izin verme. Ne incitenlerden ol, ne incinenlerden.”"




15. "Zaman,hiçbir yere varmayan,başı sonu olmayan bir merdivendi. Yalnızlıkla baş edebilirdi ama terk edilmişlikle değil."





Ustam ve Ben Kitap İncelemeleri


Öğrenme aşkıyla geçti ömrümüz,aşkı öğrenemesek de...

Elif Şafak'tan okuduğum her eser yazara hayran olmama sebep. Bu ne güzel bir anlatım, ne güzel bilgi ve ne güzel bir kurgu...

Bazı kitaplar vardır, hani okurken sanki sizi de kitabın içinde o anlara şahit kıldıran, karakterlerin arasında dolaştıran, o dönemde, onların arasında onlardan biriymişsiniz gibi bir his verdiren kitaplar...

Ben de işte gerçekle kurgunun iç içe olduğu bu kitabı okurken o hissi doyasıya hissedenlerden oldum.

Bu eser benim için ayrı bir öneme sahip. Kitabı okurken o kadar benimsedim ki her sonuna yaklaştığımda daha yavaş okudum hep devam etsin istedim... Ama maalesef her güzel şeyin sonu olur zaten değil mi? :)

Eser, Mimar Sinan'ın 4 çırağından biri olan Cihan'ın hikâyesi üzerine kurulu. Cihan, hem filbaz hem de mimar kalfası. Mimar Sinan'a karşı sadık, iyi bir öğrenci.

3 Padişah dönemine yer vermiş yazar. Dönemin camileri, insanları, yaşayış biçimleri, iktidar kavgaları, bilime karşı tutumları, dine olan bakış açıları ele alınmış.

Kanuni Sultan Süleyman'ın kızı olan Mihrimah'a âşık Cihan. (Mihrimah, Güneş ve Ay demek. Çok güzel bir isim değil mi?) Adına yaptırılan Mihrimah Sultan Camii'ye de gitmek bir gün nasip olur inşallah.

Kitapla kalın, sevgiler.




Yazara karşı içimde asla anlam veremediğim bir uzak durma dürtüsü vardı. Kitabı okumam için arkadaşım vermişti ve kitaplığımda resmen tozlandı. Elime aldım ve arkasını okuyunca direkt beni içine aldı. Şu cümlesi bana dedirtti ki Ayşe sen bu kitabı bir nefeste okuyacaksın. " İstanbul dediğin unutkanlıklar şehri. Orada her şey suya yazılmış. Ustamın eserleri hariç, onunkiler taşa kazınmış." Mimar Sinan'ı sevmemden, merak etmemden kaynaklı hoşuma gitti. Mimar Sinan, meraklı çırağı ve bir tane beyaz fil etrafında geçiyor olaylar. Karşılıksız aşk, bazı düşmanlıklar, bazı dostluklar, yalanlar, ortaya çıkan gerçekler... Benim için çok çok akıcı ilerleyen bir kitaptı. Yazara karşı önyargımı tamamen kırmış durumda. Edebi dilini bayıldım bazı cümleleri birkaç kez okudum, o kadar kendimi içinde buldum çünkü paragrafın. Eğer KPSS çalıştıysanız, çalışıyorsanız :)) veya tarihe ilginiz varsa bazı olaylar ve kelimeler tanıdık geliyor. Okurken zorlanmazsınız. Ama tarihle bir ilginiz yoksa Google'den veya bir sözlükten bazı kelimelerin anlamlarına bakmanızda fayda var. Tabii yanınızda sözlük taşıyın demiyorum. Kelimelerin anlamını cümlenin akışından çıkarabilirsiniz sadece bakarsanız daha güzel olur diyorum :) Kesinlikle "Hangi kitabi okusam yaaaaa" diyen arkadaşlarıma tavsiye edebileceğim bir kitap. Şimdiden okuyacak olanlara keyifli okumalar diliyorum <3




16.yy’da Hindistan Şahı, Kanuni Sultan Süleyman’a yavru, beyaz bir fil gönderir. Fil Çota ile birlikte bakıcısı Cihan da saraya gelir. Cihan kısa zamanda aklı ve merakıyla sarayın sermimarı Mimar Sinan’ın ilgisini çeker. Fakat Cihan’ın herkesten gizlediği sırları vardır. Tıpkı diğer kalfaların da olduğu gibi. Cihan, Sinan’ın dört kalfasından biri olur. Sinan ve kalfaları İstanbul’a sayısız yapılar inşa eder. Bu arada Cihan’ın gözünden hem saray hayatı hem de saray dışındaki halkın hayatı anlatılır. Hani felsefede hiç unutmadığımız bir tanım vardır ya felsefe yolda olmaktır. İşte Ustam ve Ben de aslında Cihan’ın yolda olma sürecidir. Bu yolda Cihan asıl amacın, bir yere varmak değil yolculuğa sürekli yeni şeyler öğrenerek devam etmek olduğunu anlar. Kitaptaki tarihi bilgilerin çoğu gerçeğe uygun. Ancak kurgusal öğeler de var. Kitabı okurken bazen kurgunun çok sığ kaldığını, ince düşünülmemiş olduğunu ya da çooooook işlenen konulardan seçildiğini gördüm. Örneğin daha önce bir çok kurguda Kanuni’nin kızı Mihrimah ile Sinan’ın aşkını okumuştuk. Bu kez Cihan ve Mihrinah’ın imkansız aşkını okuduk. Buna ne gerek vardı ya da bu aşk illa Mihrimah mı olmalıydı demeden edemedim. Kötü kitap diyemem ama bu sürede çok daha kıymetli anlatmak istediği olan kitaplar okunabilir diye düşünüyorum.




İnsan da filə görə ağlayar? Mən ağladım.
Filin, filbanın və memarın dərs verdiyi, dərs gördüyü kitabdır bu. Hər üçü də nicə sultanların taxtdan düşdüyünü, taxta keçdiyini görüb. Kimlərə-kimlərə birgə məscidlər tikiblər. Zaman-zaman cəlladın qapısından bircə sözlə xilas olublar.
Sultan Süleyman, Səlim, III Murad kimi baba, oğul, nəvə sultanlar görüb Cahan. Adı kimi yaşamayıb, amma adı kimi həyatlar görüb. O həyatlara bələd olanların ən yaxınında olub. Sevdiyi qız bir cahana yox, iki cahana sahib olduğundan ona qismət olmayıb.
Memarbaşı Sinan və kalfaları, şagirdləri Nikola, Davud və Yusifin arasına qatılıb. Memar Sinanın özü ilə birgə bu dörd şagirdi niyə seçdiyini isə daha sonralar öyrəndi Cahan.
Cahan, istər fil, istərsə də ustası, müəllimi memar Sinandan çox şey öyrəndi. Tək öyrənmədi, öyrənərkən biz də öyrəndik. İndi məndən soruşsanız Cahan kimdir?
"İki cahana sahib qızı bir cahanlıq canı ilə min cahan sevən, intiqam hissini heç vaxt bilməyən və səksəninə gəlsə belə hələ də dəliqanlı olan oğlan!" deyərəm.
Cahan və memarbaşı Sinan Osmanlıda bir gün görmədilər, amma ümid edirəm ki, o biri dünyada firavandırlar.
Həmçinin, kitabda Osmanlını oxuduqca dualar etdim ki, nə yaxşı mən o dövrdə yaşamamışam. İndi başa düşürəm ki, niyə nə Osmanlının divarlarından cahillik axan küçələri, nə də Osmanlı sarayının təkəbbürdən boğulan Sultanları Cahanla Memar Sinan tərəfindən bəyənilməmişdi.
Xülasə, nə Cahan, nə ağ Çota, nə Balaban, nə də Memarbaşı Sinan yadımdan çıxmayacaq. Kitabda bir kitab tövsiyəsi də vardı: Dante-İlahi komediya.




Kitabı çok severek okudum . Tarih , kurgu tarihi roman , edebiyat ve güzel sanatlara , hatta sanat tarihine ilgisi olan herkes severek okuyacaktır diye düşünüyorum.
Aslında inceleme yazmayı düşünmüyordum ancak tesadüfen asla okumayın tarzında bir cümle içeren iletiyi görünce - kitap platformunda , kitap sevenlerce yazılmasına en üzüldüğüm cümleler - yazmaya karar verdim.

Tarihi bir dönemi ve önemli tarihi karakterleri başta büyük usta Mimar Sinan merkezde olmak üzere anlatan , tarihi gerçeklere tabii ki kurgunun etkisiyle bazı değişikliklerle masalsı bir hava veren bu güzel kitabın okunmaması nasıl önerilir anlayamıyorum.

Okurlar yazarı, türü, kitabı veya bilumum sebeplerden dolayı bir şeyi sevmemiş olabilirler ancak karşı tarafın objektifliğini bozacak şekilde yorumlar beni rahatsız ediyor açıkcası. Tıpkı kitabın neredeyse tamamını anlatan inceleme yazıları veya kitap sayfaları gibi.

Okumak bazen riske girmeyi ,keşfetmeyi gerektirir .
Elif Şafak edebiyata kazandırdığı güzel eserleri , kendine has üslubuyla mutlaka denenmeli diyor ; Mimar , çırak , fil üçlüsünün başrolde olduğu ; akıcı , merak uyandıran ve okurunu eski zamanlarda yolculuğa çıkaran bu maceraya merak edenleri davet ediyorum.






Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: