Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Uçurum İnsanları - Jack London | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Uçurum İnsanları Kitap Bilgileri


Yazar: Jack London
Tahmini Okuma Süresi: 7 sa. 42 dk.
Sayfa Sayısı: 272
Basım Tarihi: Nisan 2020
İlk Yayın Tarihi: 1968
Yayınevi: Alfa Yayınevi
Orijinal Dil: İngilizce
ISBN: 9786051711775
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Uçurum İnsanları Kitap Tanıtımı


Londra’nın fakir mahallerinde yaşayan, her türlü haktan yoksun ezilen bir halkın romanı Uçurum İnsanları.

1902 yazında İngiltere’ye ilk seyahatini yapan London, kılık değiştirerek Londra’nın Doğu Yakası’nda iki ay yaşadı. Karınlarının doymasından başka bir şey istemeyen alt sınıftan insanların arasına karıştı, onlarla birlikte yaşayarak, gözlemlerini edebi bir dille aktardı. Toplumsal adaletsizliği tüm yalınlığıyla gözler önüne seren Uçurum İnsanları önemli bir klasik eser olma özelliğini hâlâ koruyor.

“Benim başka hiçbir kitabım genç kalbimi yoksulluğun böylesi kadar burkmadı.”

- Jack London




Uçurum İnsanları Kitaptan Alıntılar


1. ".

Gerçekle ilk defa yüzleşiyor ve onların asıl kişiliklerinin ne olduğunu öğreniyordum."




2. "Karanlıkların ortasında gündüz çalışıp, geceleri okuyarak, aydınlığı yakalamaya çalışan adam..."




3. "Mesela sen biriyle bir ekmeği bölüp yemek istiyorsun ; Ama o eline ekmeği tutuşturup gidiyor. Sanıyor ki mesele doymak.”"




4. "-
Sen bir hanımelisin ben de bir arı
Kırmızı dudaklarından emmek isterim balı."




5. "Dönüp ona bakımca, şu eski ve hikmetli sözün temelinde yatan hakikati daha iyi anladım: " erdemli olmanın ödülü sadece erdemdir.""




6. "İnsan her zaman hayattan talep ettiğinin daha azını alır. Talepleri zaten o kadar ufaktır ki, ellerine geçen daha da az şey onları kurtaramaz."




7. "Bulaşık suyu gibi bir şeydi. Bira, şampanyaya ne kadar benziyorsa bu da çaya o kadar benziyordu."




8. "“Erdemli olmanın ödülü sadece erdemdir.”"




9. "Mesela sen biriyle bir ekmeği bölüp yemek istiyorsun; Ama o eline ekmeği tutuşturup gidiyor. Sanıyor ki mesele doymak."




10. "Bana kalsa açık gökyüzünün altında bir yolda ölürdüm. Bana kalsa tatlı havada ölene kadar aç kalırdım ya da güzel, tuzlu denizde boğulurdum ya da bir saat bir savaşın ateşli mutluluğunu, sonra da bir mermiyle vurulmayı isterdim. Pis kokan bir cehennemde bir vahşinin hayatını sürmektense ve son nefesimi bir yoksulun şiltesinin üzerinde vermektense bunları isterdim."




11. "Gerçekle ilk defa yüzleşiyor ve onların asıl kişiliklerinin ne olduğunu öğreniyordum."




12. "Karınları tok, kanlı canlı insanlar, her gece sizi beyaz yataklarınız ve havalandırılmış odalarınız beklerken Londra'nın sokaklarında uzun bir gece geçirmemişseniz size acı çekmenin ne demek olduğunu nasıl anlatabilirim ki!"




13. "Dünyadaki cehenneme öyle alışıklar ki cehennemden korkmuyorlar."




14. "" Bir anda her şeyin yüzü değişti. ""




15. "Mesela, sen biriyle bir ekmeği bölüp yemek istiyorsun ama o eline ekmeği tutuşturup gidiyor. Sanıyor ki mesele doymak.."





Uçurum İnsanları Kitap İncelemeleri


UÇURUM İNSANLARI-JACK LONDON,228 sayfa

Jack London’ın bu eseri için “Başka hiçbir kitabım için bu denli kalp ağrısı çekip gözyaşı dökmedim” demiş.Bunun ne anlama geldiğini kitabı okuduğumda anladım ve gerçekten yazara çok ama çok hak verdim.Ben okurken dehşete düştüm,yazar bir de bunu,bu insanların Uçurum İnsanları’nın içinde yaşayıp,yazmış gerçekten yürek dayanacak gibi değil.

“Çamurlu ve balgamlı kaldırımlardan, portakal, elma kabukları, üzüm salkımları topluyor ve bunları yiyorlardı. Dişleriyle yeşil erik çekirdeklerini kırıyor, içlerini yiyorlardı. Bu iki adam fasülye tanesi büyüklüğündeki ekmek kırıntılarını, kimsenin elma koçanı demeyeceği kadar kararmış, pis elma koçanlarını topluyorlar, onları ağızlarına atıyorlar ve çiğneyip mideye indiriyorlardı. Ve bunlar,Tanrı’nın 1902 yılının 20 Ağustos’unda, saat akşamın altısıyla yedisi arasında, dünyanın görüp görebileceği en büyük, en zengin ve en güçlü İmparatorluğunun tam göbeğinde oluyordu.”

Güneşin batmadığı imparatorluk olarak kabul edilen İngiltere ve başkenti Londra… 1902 yılı,Londra’nın Doğu Yaka’sı. Sefaletin kol gezdiği bölge. Yazarın 1902 yılında bir süreliğine Londra’nın Doğu Yakası’nda yaşamaya karar vermesiyle ortaya çıkan bir eserdir Uçurum İnsanları.O dönemin İngiltere’sinin ihtişamlı yüzüne müthiş bir tezat oluşturan,yoksul ve sefil yüzünü de yazan Jack London kendi deyimiyle “yoksulların ekonomik açıdan aşılanmasını” inceler.




'Uçurum İnsanları' Jack London'ın büyük bir yazar oluşunun kanıtı. Sadece hissederek değil yaşayarak yazdığı bir eser.
1902 yılında dönemin altın çağını yaşayan Londra'nın, Doğu yakası diye adlandırılan semtinde aç, evsiz, yoksul ve işçi sınıfının arasına onlardan biri gibi karışan yazar, deneyimlerini ve gördüklerini kaleme almış ve kitap 1903 yılında basılmıştır.
Kitapta yazar tek göz odalarda yaşam mücadelesi veren aileler, sokaklarda yaşamaya çalışan ve gece uyumanın yasak olduğu parklarda banklarda sabahlayan evsizler, iş bulacak kadar şanslı olup da ailesine bakmaya çalışan insanların hayatları mücadeleleri anlatıyor. London bu insanların hayatlarını irdeliyor, mahkemelere giderek davaları inceliyor, gazetelerden araştırma yaparak yaşanan insanlık ayıbını, yüksek kesimin ve yerel gazetelerin yokmuş gibi gösterdiği sorunları gözler önüne seriyor.
Jack London'ın 26 yaşında yazdığı bu kitapta beni ağlatan bölümlerden birini paylaşmak istiyorum:

"Size son anlatacağım bu savaşa umutsuzca katılan on yedi yaşındaki Harriet olacak Harriet A. Walker. Bir emaye fabrikasında çalışırken hastalanmış, babası ve kardeşi aç olduğundan hastalığını saklamış ve her gün altı kilometre yürüyerek işine gidip gelmiştir. Ölümüyse on yedi yaşını bitirmeden olmuştur."




Uçurum İnsanları, Jack London’ın 1902 yılında kılık değiştirerek Londra’nın Doğu Yakası’nda yaptığı gözlemlerini aktardığı kitabı. London, Doğu Yakası’nda yaşayanları uçurum insanları olarak adlandırıyor çünkü Londra’nın bu bölgesinde sefalet içinde yaşayan kesim, toplumun ve düzenin tüm güçleri tarafından aşağı çekilirken hayatta kalabilmek için yokuşu tırmanma mücadelesi veren, sosyal dokuda kendine yer bulamayan, dünya işleyişinin bir parçası olamayan, uçurumun dibindeki en güçsüz insanlardan oluşuyor. Kitap bir roman değil, bir kurgusu ve sabit karakterleri yok. London’ın gözlemlerini yer yer okudukları verilerle harmanlanmış şekilde okuyoruz, öyle ki yazdıkları daha az kişisel fikir ve daha uygun bir referanslandırmayla sunulsa makale bile denebilir belki. London çok travmatik bir sefalete tanık olmuş, belli ki gözlemledikleri kendisini derinden etkilemiş hatta sarsmış. Bunları da konuyla ilgili derin bilgisi ve oldukça içi dolu, bütünlüklü bir sistem eleştirisiyle okuyucuya sunmuş. Severek okudum. Sadece tüm bu izlenim ve fikirleri bir kurguya yedirilip aktarılsaydı, duygusal anlamda beni daha çok bağlayabilirdi kitap kendine. Belki bir Şikago Mezbahaları olabilirdi o zaman mesela Yine de sevdim ve özellikle toplumcu gerçekçi eserleri okumaktan hoşlananlara tavsiye ederim.




Bunlar nasıl yaşıyorlar? Cevabı şudur: Onlar yaşamıyorlar. Yaşamın ne olduğunu bilmiyorlar.Ancak ölümün merhametiyle kurtulabilecekleri hayvanca bir yaşam sürdürüyorlar."
Jack london İngiltere'nin doğu yakasındaki sefaleti duyduklarındansa yaşayarak görerek resmi kaynaklardan da edindiği bilgilerle gerçekleri ıspatlayarak kaleme aldığı muhteşem bi kitap.
Yasalara göre evsiz barksızların gece uyumalarına izin verilmeyen insanlar, mantığı yok yaptım oldu.! Gündüz sokaklarda uyurken üstünden atlayarak geçilen kimsenin görmediği görse de dalga geçtiği insanlar.! Tek kişilik odalarda 6-7 kişinin yaşamaya çalıştığı, uyumak için bile fare nöbeti tutmak zorunda kalan insanlar.
Tıkır tıkır işleyen bir hukuk sistemi! sefil hayatına son vermek isteyip ölmüşse çok şanslılar aksi durumda intihara teşebbüsten mahkum edilen uçurum insanları.Bu birkaç basit örnek benim yazmaya tahammül edebildiklerim edemediklerimi de umarım merak eder okursunuz.
Şiddet gören kadınlar, 5 yaşına göremeden ölen çocuklar, işsizlik, iş bulma lüksünü elde edip temel ihtiyaçları bile karşılamayan ücretler, sağlıksız koşullarda çalışmak, yaşamak bunlardan bahsetmiyorum bile.Sayfaları çevirdikçe yoksulluğun, açlığın, zerre değeri olmayan hayatların daha kötüsünü okumam sanıp daha kötüsünü okudum.Çaresizliğin sesi olmaya çalışmış bu kitabı mutlaka okuyun.




Muhakkak kitap alıp okuyun isterim ama baştan söyleyeyim alışveriş sepetinize hemen bu kitabı ekleyin... okuyun, okutturun!
Uçurum İnsanları; kocaman bir mezbaha olan toplum çukuru'nun dibinde sefalet içinde ölen insanlardır... Uçurum İnsanları 1902'de, dünyanın gördüğü en büyük, en zengin ve en güçlü imparatorluğunun merkezinde yani Doğu Londra'da yaşayan insanların hayatını detayına kadar anlatan bir kitaptır... her bölümü okuduğumda cidden kendimi onların yerine koyup, onlar gibi yaşamaya çalıştım ve gerçekten tüylerim trajediden diken diken oldu... jack london amerikadan ingilterenin doğu yakasına, toplumun diğer yarısının nasıl yaşadığını inceleyip ortaya çıkarmak için gitmiştir. Dünyanın bu şatavatlı, bu güçlü ülkesinde kocaman bir uçurum var ve insanlar bu uçurumdan yuvarlanıp kendilerini tatlı bir ölüm uykusuna bırakıyorlar... farkındaysanız ölüm'e tatlı dedim, çünkü doğu yakasında ölüm; açlıktan, yoksulluktan sefaletin karmaşası içinde yaşayan insanlar için sabırsızlıkla beklenen sevgi gibidir... buradaki insanlar kendi cehenneminde yaşayanlardır ancak ölünce bu cehennemden kurtulup da cennete gideceklerine inananlardır... Uçurum İnsanları bence okunması gereken bir kitaptır... şuanda da yaşanan gerçekleri insanın yüzene çarpıp, gözlerini delip geçen korkusuz bir kitaptır...
İnsancıl sevgilerimle,
İyi aksamlar arkadaşlar..



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: