Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Üç Nasihat - Ömer Seyfettin | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Üç Nasihat Kitap Bilgileri


Yazar: Ömer Seyfettin
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 16 dk.
Sayfa Sayısı: 80
Basım Tarihi: Aralık 2007
İlk Yayın Tarihi: Aralık 2007
Yayınevi: Parıltı Yayınları
ISBN: 9789758602681

Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Üç Nasihat Kitap Tanıtımı


İçindekiler:

Üç Nasihat
Çakmak
Külah
Türbe




Üç Nasihat Kitaptan Alıntılar


1. "Fani vücuda kefen gerektir. Kaftan ahmakları sevindirir…"




2. "Fukaraya, zayıflara, gariplere bakar, sofrasında hiç misafir eksik olmazdı. Dindardı. Ama bağnaz değildi. Din, millet, padişah aşkını kalbinde duyanlardandı. Devletin büyüklüğünü, kutsallığını anlardı. Yegane ülküsü "Allah'tan başka kimseye secde etmemek, kula kul olmamak"tı..."




3. "Sönmez bir alev, sonsuz bir ruh gibi yaşıyordu."




4. "Bildiğini hatırlamak yeniden bir şey öğrenmek kadar faydalıdır."




5. "İnsanlık onun nazarında çok yüksek, çok büyüktü. İnsan dünyanın üzerinde Allah'ın bir halefiydi. Allah insana kendi ahlakını vermek istemişti. İnsan her varlıktan üstündü."




6. "Hele Doğu... Kan içinde, ateş içinde, zulüm içinde kıvranıyordu."




7. "Pek fakir, pek acı, pek mahrum bir hayat geçirdi. Ama "yine" ne kimseye boyun eğdi ne de bütün servetini bir anda yere atmakla gösterdiği fedakarlığa dair gevezelikler yaparak boşu boşuna pohpohlandı!"




8. "Kalbinde ağır bir acı duydu. "Hayırdır inşallah..." dedi. Canı o kadar sıkılıyordu ki..."




9. ""Bildiğini hatırlamak, yeniden bir şey öğrenmek kadar faydalıdır."




10. "Rahat istendikçe sıkıntı sıkıntı üstüne çıkıyordu!"




11. "Kalbinde ağır bir acı duydu. “Hayırdır inşallah...”dedi. Canı o kadar sıkılıyordu ki..."




12. ""Mademki bu bir fedakârlıktır, fedakârlık ücretle olmaz. Gönüllü olur."




13. "Aklın paradan daha kıymetli, paradan daha işe yarar bir şey olduğuna kanaat getirdim. Nasihat, hazır bir akıl demektir.
."




14. "Bildiğini hatırlamak yeniden bir şey öğrenmek kadar faydalıdır."




15. ""Gözlüye hod gizli yoktur!"
"Neyi görmesi gerektiğini bilen kişinin gözünden bir şey saklanamaz""





Üç Nasihat Kitap İncelemeleri


Ömer Seyfettin - Üç Nasihat

#kacivertklasikler dizisinden “Üç Nasihat” kitabını keyifle okudum. Üç hikaye de güzeldi.

Üç Nasihat; İstanbul’a çakışmak için gelen Durmuş, bulduğu iş için yılda bir kuruş ve bir nasihat alacaktı. Önce kabul etmese de sonra meraktan kabul etti. Bu üç nasihatte hayatını değiştirdi. Gerçekten de böyle hayat kurtaran, yön veren nasihatlar var mıdır?

Pembe İncili Kaftan; bir elçi gerekliydi, yiğit, mert, ölümü göze alan. Muhsin Çelebi bu kişiydi.

Başını Vermeyen Şehit; Sigetvar ordusu Palanka kalesine saldırı düzenler. Kitap kapak resmi Johann Peter Krafft’a ait olan eser bu savaşın bir simgesidir.

“Fani vücuda kefen gerekir. Kaftan ahmakları sevindirir…”

“Çünkü ben boyun eğmem, el etek öpmem, halbuki zamanın devletlileri mevkilerine hep boyun eğip el etek, hatta ayak öpüp bir türlü yaltaklanmayla, riyayla, dalkavuklukla çıktıklarından, etrafına daima hep bu aşağılık mazilerinin çirkin haraketlerini tekrarlayanları toplar. Gözdeleri, adamları, korudukları, hep alçak riyakarlar, ahlaksız yağcılar, namussuz soytarılar haysiyetsiz dalkavuklardır!”

“Bildiğini hatırlamak yeniden bir şey öğrenmek kadar faydalıdır.”

“Para harcanır, biter yahut kaybolur oğlum. Ama insanın aldığı nasihat hiç bitmez… Ölünceye kadar işine yarar.”




Hepsini çocukken okuduğum "Üç Nasihat", "Pembe İncili Kaftan" ve "Başını Vermeyen Şehit" adlı mükemmel öykülerden oluşan eşsiz bir derleme.

aslında bilinen, ancak genelde kulak arkası edilen üç önemli nasihat veriyor öyküde. Gerçekte ise hiçbir emeğin karşılıksız kalmayacağını, sabrın ve azmin önemini, akılcılığın en gerçek ve ideal yol olduğunu anlatıyor okuyucuya... Köyünde fakirlik çeken, anasına bakmak için şehre göçüp para kazanmak zorunda olan Durmuş iş bulamayınca Müstakim Efendi'nin yanında yılda bir kuruş ve bir nasihat karşılığında çalışmaya başlıyor. Her bir yılın sonunda aldığı nasihatlerden memnun kalmayan Durmuş yine de efendisine saygıda kusur etmeyerek köyüne dönmeye karar veriyor. Sonrasında gelişen olaylar tahmin edilebilir olsa da, alt metnin gücü hikâyeyi eşsiz kılıyor. Pembe İncili Kaftan, II. Bayezit döneminde Şah İsmail ile girişilen kısmı politik mücadeleyi konu alıyor. Şah İsmail'in savaş yanlısı tutumuna karşılık Bayezid'in ılımlı yapısına rağmen Osmanlı'nın gücünü göstermek adına sergilenen tutumlar bir elçi krizine neden oluyor. Şah İsmail'e gönderilecek elçi devlet makamı içinden çıkmayınca namı meşhur Muhsin Çelebi bu işe gönüllü oluyor. Mükemmel bir Osmanlı makam eleştirisi olması bakımından bence apayrı bir öneme sahip. Başını Vermeyen Şehit ise, Zigetvar Kuşatması esnasında azınlık kalan Osmanlı askerlerinin destansı mücadelesi. Daha çok ruhani ögeler barındırsa da oldukça etkileyici bir eser olduğu inkâr edilemez.


'in birbirinden değerli bu üç öyküsünü mutlaka okuyun derim. Keyifli okumalar.




Ömer Seyfettin'in ayrı bir severim. Türk edebiyatına kazandırdıkları eserlerden ve verdiği değerlerden dolayı.
Ömer Seyfettin Türk öykücülüğüne yön vermiş, birçok yazara ilham olmuş adını edebiyatımıza altın harflerle yazdırmış bir yazardır. Hikâyelerindeki olaylar okuyucusunda derin izler bırakır ve olaylar üzerinde okuyanı düşünmeye sevk eder. Türk diline verdiği önem tüm eserlerinde kendini hissettirir. Üç Nasihat yedi tane öyküden oluşan bir eserdir. Okurken beni en çok etkileyen "Üç Nasihat" adlı öykü oldu. Öykünün konusunun büyüklerin bizlere verdiği nasihatlerin kulak ardı edilmemesi gerektiğini hayatımızda yeri geldiğinde o nasihatlerin ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatır bizlere. Nasihatlerin aslında bizler için paha biçilmez birer hediye olduğunu öykü gözler önüne serer. Söylenen sözlerin doğru vakti ve yeri geldiğinde karşılığını bulduğunu görürüz eserde. Ömer Seyfettin'in kitaplarını cep boy seti olarak almıştım. Kitap cep boy olduğundan rahatlıkla yanımda taşıyabiliyor olmak benim için büyük avantaj. Okunması kolay ve sayfa sayısı az bir eser. Ömer Seyfettin'in kitapları okuma serüvenine başlamak için bence gayet uygun. Herkesin kitaplığında olmayı sonuna kadar hak ediyor arı bir Türkçeye sahip olan Ömer Seyfettin'in harikulade eserleri.




Para kazanmanın tek yolunun İstanbul’a gitmek olarak görüldüğü yıllarda annesi ile birlikte köyde fakir bir hayat yaşayan Durmuş, öküzlerinden biri de ölünce İstanbul’a giden Durmuş’un elinde bir zanaatı olmadığı için Durmuş uşak olarak çalışmaya karar verir. Arkadaşları ona Edirnekapı’da oturan Müstakim Efendi’nin uşak aradığını söylerler. Edirnekapı’ya giden Durmuş, Müstakim Efendi ile görüşür. Fakat Müstakim Efendi ona sadece senelik bir kuruş verebileceğini ve paradan da değerli olan her seneye bir nasihat vereceğini söyler. Durmuş kabul etmez ve Müstakim Efendi’nin yanından ayrılır.

Yolda nasihati merak eder ve geri döner. Bir sene boyunca Müstakim Efendi’nin her işini görür. Bir yılın sonunda Müstakim Efendi onu çağırır ve bir kuruşunu Durmuş’a vererek ona, “Yolunu izini bilmediğin yere gitme.” nasihatini verir.

İkinci sene çalışan Durmuş yine yıl sonunda bir kuruşunu alır. Müstakim Efendi ona ikinci nasihatini söyler: "Emanete ihanet etme.”

Son olarak (üçüncü senenin sonunda) efendisi bir kuruşla beraber ona, “Karını kendisi olmadan başka bir yere yatıya gönderme.” diye üçüncü nasihatini söyler. Ayrıca memlekete dönmeden önce yanına uğramasını ister çünkü annesine hediye gönderecektir. Müstakim Efendi annesine iki somun ekmek gönderir.

Daha sonra Durmuş bu nasihatleri dinler. Başından geçenleri burada anlatarak hikayenin sürprizini kaçırmak istemem.
Keyifle okunacak bir eser.




Ömer Seyfettin'in Lacivert Klasikler dizisinde yer verilen üç öykü antolojisi içinde eskimeye en az maruz kalan kitap Üç Nasihat. Benzerleri gibi kıssalardan oluşan bu hikayeler, elbette yine evrenselden ziyade yerel ananelere, inanışlara bolca sırtını dayıyor: Kitaba adını veren ilk öykü -son nasihate kadar- en evrensel olanı. Tolstoy'dan Anar'a kadar pek çok yazarın kaleminde yinelenen, lakin Doğu kültüründen, masallarından çıkma bilgelik nasihatleri, ikinci öyküde kabaran milli duygularla mübalağa sanatına bırakıyor yerini, öyle ki "kahramanın" sersefil sürecek yaşamına üzülmeye kalmadan kendimizi son öyküde, Çağrı (The Message) gibi, savaşın orta yerinde buluyoruz (Sleepy Hollow).

İkinci öykünün özündeki karamsar son tam da Ömer Seyfettin'in neden çocuk kitapları yazarı olarak anılmaması gerektiğinin basit bir örneği. Andersen için de aynı şey söylenebilirdi - eğer fantastik dünyalara kapı açmamış olsa idi. Seyfettin'in diğer iki kitabı dolayısıyla, tıpkı Altın Kitaplar'dan çıkmış Kaşağı gibi, bunu da kütüphanemden uzaklaştırma kararı aldım, zaten bu seride yerli kalemlerimizden sadece Rauf ve Uşaklıgil bugüne olduğu gibi yarınlara kalmayı hak ediyorlar bence. Fakat "Seyfettin'in hangi kitabı bu seriden okunmalı" sorusuna cevap aranıyorsa, o bu kitap olacaktır.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: