Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Üç İstanbul - Mithat Cemal Kuntay | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Üç İstanbul Kitap Bilgileri


Yazar: Mithat Cemal Kuntay
Tahmini Okuma Süresi: 16 sa. 19 dk.
Sayfa Sayısı: 576
Basım Tarihi: Ekim 2020
İlk Yayın Tarihi: 1938
Yayınevi: Oğlak Yayıncılık
ISBN: 9789753299053
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Üç İstanbul Kitap Tanıtımı


Adnan: “Fatih hocalarının dini de yalandır; dinsizliği de!”

Hoca: “Yalanmış! Tabii ki yalan. Onu ben de biliyorum. Onun için bu yalandan korkum diyorum ya! Sarıklı milletini bana sen mi anlatacaksın? Menfaat göster: Vapur bacası gibi bağırarak sana Allah’ı da inkâr etsinler; Peygamber’i de!.. Sultan Hamit otuz üç sene sarığa sırma takarak; taassuba maaş vererek tahtında oturdu efendi!”



Türk romanının kilometre taşlarından biri daha Oğlak Yayınları’nda...Yirmiyi aşkın, önde gelen roman kahramanı, bir romanı roman yapan bütün ruh çözümlemeleriyle karşınızda. Bir o kadar sayıda gerçek tarihî kişilikler ile başka yardımcı unutulmaz tipler romana ustaca yedirilmiş... Simsiyah ve 33 yıl sürmüş Abdülhamit dönemi baskısıyla “İstibdat İstanbul’u”... Özgürlük adına iktidara gelenlerin yönetiminde olduğu ama Abdülhamit’e rahmet okutturan “Meşrutiyet İstanbul”u...Batan bir imparatorluğun bütün sefaleti ile ülkeyi işgal edenlere yaltaklanmada birinci olanların “işgal İstanbul”u...ve bütün bu İstanbul’ları dikey olarak kesen bir yazar hayatı: Muharrir Adnan Bey.



Bugüne kadar yapılmış olan bütün sıralamalarda ilk 10’a girmiş olan efsanevi roman Üç İstanbul’u okumuş olanlara katılmak isteyenlere.




Üç İstanbul Kitaptan Alıntılar


1. "Bazan biriyle ya­rım saat konuşmak yarım asırlık refahtır…"




2. "Allah bir kapıyı kaparsa, bin kapıyı açar…"




3. "İnsanlar kendi rezaletlerini başkalarında görünce ne çabuk iğreniyorlardı!"




4. "İnsanlara mazisinden ne kadar az şey kalı­yordu…"




5. "Bazan biriyle ya­rım saat konuşmak yarım asırlık refahtır."




6. "İnsanlar kendi rezaletlerini başkalarında görünce ne çabuk iğreniyorlardı!"




7. "İnsan kendi zayıf tarafını, herkesin bildiğini zanneder ve onu örtmek için zıddını söylerdi."




8. "İnsan başkasının felaketi önünde şair, âlim, feylesof olur."




9. "Nasihat insanın hep başka insana verdiği şeydir; bu kıymetli şeyi kimse kendisine alıkomaz."




10. "Düşüneceği şeylerin yalnızlığa ihtiyacı vardı."




11. "Kitap başka, hayat başka­dır."




12. "Vurulan kadın; aç, çıplak gezen çocuk; ağlayan erkek... Bu üçü dünya facialarının en büyüğüdür."




13. "Şimdi vatan bir insan gibi ölürken bir insan bir vatan gibi ayaktaydı: Mustafa Kemal!.."




14. "Sevilmeyenler meğer romanlarda ağlarlarmış; Süheylâ ağlayamıyor, sade düşünüyordu: Eğer gözyaşının çıkacak yer bulamayıp da çehrenin içinde birikmesine "düşünmek" denirse."




15. "Bütün memlekette bir tek adam vardı: Anafartalar kahramanı!.. Şimdi vatan bir insan gibi ölürken bir insan bir vatan gibi ayaktaydı: Mustafa Kemal!.. Mustafa Kemal ayağa kalkınca yeryüzüne vuran gölgesine bütün bir memleket sığıyordu. Mustafa Kemal ayağa kalktı demek, on beş milyon muzdaribin altında duracağı bir bayrak vardır demektir."





Üç İstanbul Kitap İncelemeleri


Bazı kitaplar vardır, okuduktan sonra elinizde sadece bir hikâye değil, koca bir dünya kalır. Üç İstanbul işte tam olarak böyle bir roman. Karakter tahlilleri, onların zaman içinde geçirdiği dönüşümler, mekânın ruhuyla birlikte değişen atmosferi… Hepsi müthiş bir ustalıkla işlenmiş. En önemlisi de, hikâyeyi aptala anlatır gibi açıklamaya çalışmaması. Bazı şeyleri okuyucunun sezgisine, düşüncesine bırakması anlatımı daha da kıymetli hale getiriyor.

Roman, sadece bir karakterin hikâyesi değil, aynı zamanda Osmanlı’nın son döneminden Cumhuriyet’in ilk yıllarına uzanan bir toplumsal dönüşümün aynası. Adım adım yozlaşan, şekil değiştiren, zamanla tükenen bir dünya anlatılıyor. Ancak bunu yaparken tek taraflı bir bakış açısına saplanmıyor; herkesin, her şeyin bir nedeni var. Kuntay’ın karakterleri öylesine derin ve gerçekçi ki, sadece birer roman figürü gibi değil, yaşanmış hayatlar gibi hissediliyor.

Ve mekân… İstanbul’un üç farklı döneminin üç farklı yüzünü böylesine canlı bir şekilde hissettirebilen başka bir roman var mı, bilmiyorum. O sokaklarda dolaşırken zamanın akışını görmek, şehrin karakterinin bile bir insan gibi değiştiğini hissetmek inanılmaz bir deneyim. Kuntay’ın dili de olağanüstü; her kelimesi, her cümlesi titizlikle işlenmiş, boşluk yok, fazlalık yok.

Bu kitabı okuduktan sonra Türk edebiyatında okuduğum çoğu hikâye anlatımı sıradan gelmeye başladı. Üç İstanbul, sadece dönemini anlatan bir roman değil, edebi anlamda da zirve noktalardan biri. Türk edebiyatının en iyi yazılmış kitaplarından biri olduğuna şüphem yok.
Puanım: 10/10.




Biraz geçmişe gideceğim sanırım...
Dur bakiyim 2 yıl kadar önce okumuştum bu kitabı. Üzerinden birkaç ay sonra da KPSS çalışmaya başlamıştım.
Kâbus öncesi hazırlık gibi bir şeyler olmuştu herhalde :).

Şimdi, tarih bence asla sıkıcı değil ama sıkılanlar olabilir tabiki ben de 4 5 sene öncesine kadar tarih demeyin bana diyenlerdendim malesef.
Kendimizi aşırı aşırı sayısala kaptırmış gidiyorduk, gençlik işte :).

Üç İstanbul.. Üç farklı tablodan Istanbul'a bakmaya hazır mısınız önce bir ona karar verin derim.
Zira zannetmiyorum hiçbir T.C. ferdinin bu kitabı okurken etkilenmeyeceğini...

Şimdi (pandemiyi unutursak) turistlerin görmek için can attığı sokaklarda, içinde yaşayanların ne kadar şikâyetçi olsalar da asla vazgeçemediği, dünyanın konuştuğu şehir... Ve eski İstanbul.. Eskiyi bırakın 3 farklı İstanbul.. Zenginlik içinde, sefalet içinde, savaş içinde....
İnsanlar neler yaşamış be... (iç ses)

Abdülhamit döneminde, Ittihat Terakki döneminde ve M.Kemal döneminde İstanbul halkının ne gibi evrelerden geçtiğini (ki İstanbul demek Türkiye demektir bir yerde) görmeye hazır olduğunuz an bu değerli eseri okuyun derim.

Çok saygıdeğer


da

adlı eserinde bu eseri önermişti. Şuracıkta dipnot olarak dursun.

Okuyunuz, her daim..




Bu kitabı her elime alışımda okumaya devam edip etmeme konusunda tereddüt ettim.. Henüz kitabın tamamını okumadım ve bu tereddütüm de devam etmekte.. Kitapta yer alan karakterlerin hemen tamamı bir insanın hayatı boyunca görebileceği hatta belki göremeyeceği kadar şerefsizlik, alçaklık ve haysiyetsizliğe sahip, neredeyse hepsi ahlaksızlığın dibine vurmuş.. Sanırım yazar kötülemeye çalışılan dönemi olabilecek en mübalağalı şekilde okura yansıtmak istemiş.. Bir insan (!) kendi halkınının (!) ahlaki zaafiyetlerini neden bu kadar abartılı yansıtır bunun takdirini size bırakıyorum.. Ancak benim şöyle bir yorumum var Sultan 2. Abdülhamit Han ve onun eylemlerini, dönemini bu kadar kötüleyen, kitaptaki onlarca karakterin neredeyse hepsinin birbiriyle şerefsizlik yarışına girdiği bir ortamda okuyucu, şayet kendisi de karakterlerin hayat felsefesini paylaşmıyorsa Abdülhamit Han’ın yanında yer alır.. Zira bana göre bu kadar alçak ve şerefsiz insanlar topluluğu, bir kimseye, görüşe, döneme karşıysa, bu durum olsa olsa o kişinin, düşüncenin, dönemin faziletine delalet olabilir.. Şimdilik yorumum bu kadar.. Birçoğuna benim de katıldığım, kitabın edebi yönünün, tasvirlerinin vb. kalitesi hususunda, diğer inceleme yazılarında yeterli bilgi bulunmaktadır.. Bu yüzden bu kısma çok fazla girmek istemedim..




Üç İstanbul romanı,İstanbul'un üç ayrı dönemini kapsayan olayları konu alıyor Abdülhamid dönemi,Mondros Mütarekesi dönemi ve Milli Mücadele dönemi.Her üç dönemde de romanımızın ana karekteri Adnan Bey'in etrafında geçen olaylar ele alınıyor.Adnan Bey verem hastası olan annesi ile birlikte yaşayan, eğitimli fakat yoksul bir gençtir. Geçimini sağlayabilmek için Tarih ve edebiyat dersleri vermeye başlar. Bu dersler sırasında öğrencisi olan Belkıs Hanım'a ilgi duyar.Aynı dönemde öğrencisi olan Süheyla da kendisine ilgi duymaktadır. Adnan kadınlara karşı zaafı olan ve aşırı çapkın bir kişiliktir.
Romanın toplamda uzun olmasına rağmen akıcı olduğunu söylemekte fayda var.Roman karekterlerinin neredeyse tümünün bir ahlaki zaaf içinde olmasının,dönemin genel bir ahlaki çöküşü yansıtmak için kullanıldığını düşünüyorum.Öyle ki Adnan da dahil olmak üzere karekterlerin hepsi karekter zaafiyeti içinde kötü kararlar alan ve menfaatine düşkün insanlar.Neyse ki kitabın sonuna kadar çizgisini bozmayan Süheyla mevcut.Dönemin zengin kesiminde özellikle Belkıs Hanımda yoğun bir Avrupa özentisi durumu var. Dönemle ilgili pek çok eleştiri ele alınmış.Özellikle kadın erkek ilişkilerine yoğunlaşılarak ahlaki çöküş vurgusu yapılması her okuru memnun etmeyebilir.Herkese iyi okumalar dilerim....




Tek kelime ile Muhteşem!

Bazı yazarlar vardır beni çok üzer. Hayata erken veda ederek bizleri o insanüstü anlatı becerilerinden mahrum bırakmaları hayatın maalesef acı yüzüdür.

Mithat Cemal Kuntay.. bugüne kadar tek romanı olan, Üç İstanbul kitabını nasıl olur da okumam(İyi ki bazı iyi kitapları hala okumamışım) diye kendime kızdım. Böyle edebi bir lezzeti nasıl ıslalar bir kitapsever..Yazar sanki bir ömre sığacak sayfalarca romanları konsantre halinde bir kitap içerisine almış..

O ne muhteşem bir dil, o ne muhteşem bir duygu analizi ve aktarımı, o ne muhteşem bir kurgu.. Açıkçası Türk romancılığı için bir iftihar tablosu.

Eser sizi gerek kurgusu, gerek dili ve gerekse de sürükleyiciliği ile adeta kendisine esir ediyor. Edebi yönüne getirilebilecek bir eleştiri olduğunu hiç düşünmüyorum. Çok kuvvetli bir kalem çok keskin bir zeka.

Eserde Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemi konu edilmiş ve toplumdaki ahlaki yozlaşma her bölümde adeta yazar tarafından okuyucunun gözüne sokulmuş. Bir yönüyle tarih kitaplarında yer almayan Osmanlı’yı okuyacaksınız. Ve bence sarsılacaksınız.

Hiç bitmesini istemediğim istisna kalitede bir eser. Şimdiden zihin kütüphanemde en zirveleri tuttu.

Edebiyat severlere ısrarla şiddetle ve şevkle okunmalarını tavsiye ederim..



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: