Üç Anadolu Efsanesi Kitap Bilgileri
Yazar: Yaşar Kemal
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 17 dk.
Sayfa Sayısı: 222
Basım Tarihi: Ocak 2025
İlk Yayın Tarihi: 1967
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789750807459
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Üç Anadolu Efsanesi Kitap Tanıtımı
Halk söylencelerine, efsanelere duyduğu hayranlıkla Köroğlu, Karacaoğlan ve Alageyik efsanelerini kendine has tarzıyla kaleme alan Yaşar Kemal, anlatım gücünü besleyen bereketli topraklara olan vefa borcunu da "Üç Anadolu Efsanesi" ile öder.
“Kilometrelerce yürüyüp, dağ bayır koşup ne kurtarırsa kârdır kuralınca, önce ağıtları, sonra da türküleri, koşmaları, destanları, Çukurova'nın tüm uyaklı uyaksız söz çeşitlerini, tekerlemelerini, küfürlerini avlıyordu. Folklor derlemesi filan değildi, bu iş hayat memat işiydi, özbeöz malını kurtarıyordu Çukurova'nın, sorumluydu kurda kuşa karşı, şaka değil.”
Abidin Dino, Milliyet Sanat
“Yaşar Kemal, Anadolu âşık-hikâyecilerinin geleneğine göbek bağıyla bağlanmış bir yazar. Onu ta çocukluğundan başlayarak Anadolu sözlü geleneğinin destansı türleri büyülemiş.”
Pertev Naili Boratav
Üç Anadolu Efsanesi Kitaptan Alıntılar
1. "~
"Aşık kısmının diline zincir vurulmaz.."
~"
2. ""İnsan, gönlü kadar büyüktür.""
3. "İnsan, gönlü kadar büyüktür."
4. ""İnsan olmadıktan sonra güzel göz, güzel kaş, sırım gibi boy herkeste var. İnsan dediğin yüreğiyle, inceliğiyle insan olmalı.""
5. "Aşık kısmının diline zincir vurulmaz."
6. "√
İnsan, gönlü kadar büyüktür."
7. "İnsan anadan yiğit doğmaz, insanı hem yürekli, hem de korkak yapan görgüsü ve aklıdır."
8. "Koca Yusuf, içinde büyük sırrın ağırlığını, mutluluğunu, güzelliğini taşıyarak geldi.."
9. "Sıcak bir bahar günüydü. Ağaçların dalları çiçekten bükülmüştü. Ovalar dağlar tepeden tırnağa çiçeğe kesmiş, toprak, deniz, ağaçlar, bütün dünya çiçek kokuyordu. Esen yeldeki koku insanı sarhoş edip başını döndürüyordu. Dağların, ovaların nennilendiği bir gündü velhasıl."
10. "Sana bir öğüdüm olsun ki, kulağına küpe yap da bu öğüdümü ölünceye kadar taşı kulağında. Ömrün oldukça hiç bir adama böyle tepeden, böyle karıncaya bağırır gibi bağırmayacaksın. Bilmediğin insanlara böyle davranman senin ciğliğini gösterir. İnsanlara böcek gibi, karınca gibi bakamazsın. Şu evren içinde ne kadar yaratık varsa en kutsalı insandır. Hiç bir insanı küçük göremezsin, aşağılatamazsın. İnsanı aşağılatan önce kendisini aşağılatmış demektir. Kendine saygısı olan, olumlu, sağlıklı bir adam başkalarına da en büyük saygıyı duyar."
11. ""İnsan olmadıktan sonra güzel göz, güzel kaş, sırım gibi boy herkeste var. İnsan dediğin yüreğiyle, inceliğiyle insan olmalı.""
12. "İnsan, gönlü kadar büyüktür."
13. "Ne olursan ol, ister padişah ister bey, ister dünyaları zaptetmiş kumandan ol... İnsanlara saygıyı yitirdin mi yandın bittin, on paralık oldun demektir."
14. "♡
Yar yüzüne bin yıl baksam az gelir.
Yüz yıl dahi baksam kanan değilim..."
15. "Yiğit olan yiğide, sevdiğine yoluyla yordamıyla davranmak düşer. İnsan olmadıktan sonra güzel göz, güzel kaş, sırım gibi boy herkeste var. İnsan dediğin yüreğiyle, inceliğiyle insan olmalı."
Üç Anadolu Efsanesi Kitap İncelemeleri
Keşke sinema sektöründeki teknolojimiz üst seviyede olsaymış. Çünkü bizim eserlerimiz fantastik filmlerin ana membası, asıl kaynağı. İşte onlardan birisini, hatta üç tanesini bu kitapta anlatmış
Sanırım dünya Türk yapımlarını konuşuyor olurdu Köroğlu’nu iyi bir teknoloji ile beyaz perdeye aktarabilse idik. Hele Yaşar Kemal’in usta anlatımıyla birleşince, muazzam bir yapıt daha çıkardı ortaya. Seneler önce Cüneyt Arkın önderliğinde bunu yapmaya çalışmış Yeşilçam ve bence kısıtlı imkanlarla yine de başarılı işler çıkmış ortaya. Elimizde böyle malzeme varken kullanmamak olmazdı tabi ama çok daha iyisi de yapılabilirdi demeden geçemiyor insan okurken. Kitabın ilk efsanesi olan Köroğlu ile okur olarak öyle bir başlangıç yapıyoruz ki , kendimizi müthiş bir maceranın içinde bulup sayfaları peş peşe heyecanla çeviriyoruz. 90 sayfada kendimi muazzam bir bilim kurgu fantastik filmin içinde buldum…
Kitabın ikinci kısmında yer alan Karacaoğlan da yine sinema dahil birçok eserde yer edinmiş bir Anadolu efsanesi. Bu kez edebiyat, şiir, aşk ve hüzün harmanlanması karşılıyor bizi yazarın başarılı anlatımıyla.
Sonda ise Yılmaz Güney’in aynı isimle sinemaya uyarlanan filmde can verdiği “Alageyik”te ise Halil karakterinin garip inadı ve tutkusunun nelere yol açtığını okuyoruz.
Çoğumuzun az çok bildiği bu üç efsane de çeşitli yapımlara, unutulmaz eserlere konu olmuş. Yaşar Kemal’in kalemiyle de ayrı bir lezzet kazanan bu başarılı kitap okunmalı ve kütüphanemizde yer almalı.
Yaşar kemal ustanın okurken ağladığım hüzünlendiğim kitabı oldu, ilk olarak Köroğlu ile başlayalım, seyis bir babanın oğlu, her yiğit gibi imkansıza aşık, aşık olduğu kadın bolu beyinin kardeşi, köroğlu nigarını vezirin oğlu ile düğün olurken kıratıyla sevdiğini alır yeni bir belde de padişahlar gibi 40 gün 40 gece düğün ederler. Muradına ererler sonu mutlu biter. Karacaoğlana gelince obasından ayrılıp başka obada hayatını sürdürür, Karacaoğlan üstün yeteneğiyle güzel yanık sesiyle yeni geldiği oba beyinin kızına kendini aşık eder karşılıklı aşk var. Elif ile Karacaoğlan düğün ederler kavuşurlar, ama elife halil denen başka bir beyin yiğeni musallat olur. Kıza derki bir gece benimle yatarsan senden soğurum, kız başından def etmek için yatar ama temas yok, bizim yiğidim düğünde sazını çalıp türküsünü derken sazının teli kopar varır elifin yanına bir de görürki elif başka biriyle karacaoğlanın yatağında yatarken görmüştür. Karacaoğlan ikisinin üstünü örter ve başlar kendini yola vurmaya. Aylar yıllar geçer yaşlanırlar bizim elif artık ölüme yakın gidici, köyde ne kadar adam var ise karacaoğlanı bulmaya giderler. Bulurlarda yiğidim elif öldü ölecek geç olmadan tez var yanına derler giderler elifin yanına ama mezarı kazılmıs toprağına su dökülmüş yeni gömülmüş, bizim oğlan oracıkta türküyü patlatırsayfa 158 deki türküyü söyler. Ve sazını mezarının başında bırakır bir hayat sevda mutlu sona kavuşamadan biter. Karacaoğlan baki dünyada sevdiğinle birlikte ol. Yaşar Kemal Üstat harika kitap.
Ben bu inceleme işine iyiden iyiye alışmaya başladım...
Okuduğum beni mutlu eden eserlere inceleme yapmak, fikirlerimi sunmak hoşuma gidiyor sanırım, neyse kendimi anlatmayı bırakıp kitaba dönersem iyi olacak :)
Evet yaşar Kemal...
Şimdi hayranlığımı, sevgimi,saygımı anlatmaya kalksam yazara sanırım inceleme yazısının sonu gelmek bilmez.
En iyisi kitaptan bahsedeyim, 3 Anadolu efsanesi...
Köroğlu, Karacaoğlan ve alageyik...
Her yerde duyabileceğimiz bu 3 hikayeyi yaşar Kemal de okurlarına anlatmak istemiş...
İyi ki de istemiş ve yazmış.
Kitaba başlarken ilk paragraftaki şu cümlesi çok hoşuma gitti ve sanırım yaşar kemal'in anlatımını ve amacını da çok iyi özetlemiş bu cümle :
"İnsanoğlu şu dünyada neyi arar, arasa arasa dostluğu, kardeşliği arar, sözü çok uzatmak neye yarar..."
Deyip devam edelim, ben bu 3 hikayeyi de daha önce okumuştum aslında.
Ama yaşar Kemal yazınca tabi daha da hoşuma gitti, gerçi benim okuduklarımdan çok daha faklı yerleri vardı ama...
Sanırım okuduğum bütün yaşar Kemal kitaplarında belki saçma gelecek ama, en sevdiğim kısımlardan biri halkın kendi arasında konuşması, ya da dedikodusu mu desek.?:)
Her kitapta bir olay halk tarafından konuşulmaya başlıyor ve de olayın ucu sonu nasıl oralara varıyor kestiremiyorum gerçekten:):)
Yer yer kızsam da toplum gerçeklerimiz bunlar, dedikodu seviyoruz, abartı seviyoruz ve sanırım kendi anlattığımız hikayelere bizlerde inanıyoruz..
Neyse kitap harikaydı okurken aktı gitti:)
Sözün kısası okuyun kardeşlerim okuyun, Yaşar KEMAL Okuyun:) :)
Yeter ki insanın içinde iyilik olsun,onun erişemeyeceği hiçbir yücelik yoktur.İnsan,gönlü kadar büyüktür”
Selam kitap dostları ️
🪶Büyük usta Yaşar kemal’in asla eskimeyecek eseriyle karşınızdayım.kitabı bitirdikten sonra Yaşar Kemal’i neden bukadar az okuduğuma pişman oldum ve daha çok kitabını okumaya söz verdim️
Bu kitap biziz..bize bizi anlatan özümüzü hissettiren masalsı bir kitap.köroğlu,karacaoğlan ve alageyik efsanelerini en doğru ağızdan okuyorsunuz.kültürümüz, geleneklerimiz,şiveler,şiirler,türkülerher şey en güzel haliyle anlatılmış.çok sürükleyici ders verici..bu kitabı okumakla anadolu kültürünün zenginliğini bir kere daha kavradım.kütüphanemizde bu eseri saklamakta gelecek nesillere çok değerli bir miras bırakmış olacağız.
Anadolu insanın bilgeliği,nahifliği,kahramanlığı,gururu,aşkı,sevgisi ancak bu kadar güzel ve etkili bir dille anlatılabilirdi.
en etkilendiğim bölüm köroğlanın kıratının asilliği ve karacaoğlanın büyük gururu oldu
️Büyük usta Yaşar Kemal’i önünde saygıyla eğilerek anıyorum.Bu dünyadan iyi ki bir Yaşar Kemal geçmiş diyorum ️
İnsan olmadıktan sonra güzel göz, güzel kaş, sırım gibi boy herkeste var. İnsan dediğin yüreğiyle, inceliğiyle insan olmalı.
Kula kul olma, kulun emrine girme.
Üç derdim var biribirinden geçilmez,
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm..
İnsan, gönlü kadar büyüktür.
insanoğlu şu dünyada neyi arar,arasa arasa dostluğu kardeşliği arar..
Köroğlu, Karacaoğlan ve Alageyik halk hikayelerinin anlatıldığı kitap, masalsı havası, duyuları coşturan diliyle kolayca okunuyor. Hikayelerin ortak noktasında, iktidar veya güç sahibi figürlerin istekleri uğruna altındakilere yaptığı baskı, çektirdikleri zulüm, örtük ve açık biçimde kendisini gösteriyor. Kurulan çatışmaların merkezinde halktan kişiler ve güç sahipleri yer alıyor. Her hikayenin finali aşk temasıyla sonlanıyor. Yaşar Kemal bize, güç sahiplerinin istediklerine boyun eğmememizi, mücadele etmemiz gerektiğini ve kanlı canlı insanlar olarak kimsenin kimseden üstün olmadığını anlatıyor bu kitapta. Güç sahiplerine güven olmayacağını, zamanın getirdiklerine göre dost ve düşman olabileceklerini anlatıyor. Birbirimizi dinlemezsek bir şeyleri düzeltmek için geç olabileceğini anlatıyor. Tutkularımızı dizginlememiz, bizim için daha önemli olanları bilmemiz gerektiğini ve ona göre yaşamamız gerektiğini anlatıyor. Bütün hikayelerde, özellikle de Köroğlu'nda, hikaye içinde geçen dönem itibariyle, bariz ataerkil unsurlar göze çarpıyor. Bu saatten sonra o dönemin alışkanlıkları değiştirilemeyeceğine göre buna pek takılmamak gerekir. Ancak yazar bu düzeni aktarmakla kalmıyor, kendi ataerkil reflekslerini de kitaba yansıtıyor. 1987'de yazılan bir kitap için bu da mazur görülebilir belki. Ancak kesinlikle beni rahatsız etti. Sonuç olarak, Yaşar Kemal'in bu kitabını sevdim ve diğer kitaplarını da okumak istiyorum.