Türkleşmek İslamlaşmak Muasırlaşmak Kitap Bilgileri
Yazar: Ziya Gökalp
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 30 dk.
Sayfa Sayısı: 88
Basım Tarihi: Temmuz 2017
İlk Yayın Tarihi: 1976
Yayınevi: Ötüken Neşriyat
ISBN: 9786051551975
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Türkleşmek İslamlaşmak Muasırlaşmak Kitap Tanıtımı
Ziya Gökalp Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak kitabında, Tanzimat'ın ilanından itibaren Osmanlı Devleti'nde tartışılan üç ayrı fikir akımı üzerinde durmuştur: Türkçülük, İslamcılık ve medeniyetçilik. Gökalp, devletin ve milletin kurtuluşunu bu üç fikrin uzlaşmasında aramış; İslamcılık ve medeniyetçilik düşüncelerini, Türkçülük düşüncesini daha da zenginleştirecek bir vasıta olarak görmüştür. Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak, Ziya Gökalp'ın zengin bilgi birikiminden hareketle bir sistem içerisinde sunduğu düşüncelerinin özeti mahiyetindedir. Kitapta, Türk milletinin ve devletinin XX. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşadığı sorunlarına dair yazarın ortaya attığı çözüm önerileri yer almaktadır. Benzer sorunların günümüzde daha da şiddetli bir şekilde yaşandığı düşünülürse, Ziya Gökalp'ın fikirlerinin ve çözüm önerilerinin bugün için ne kadar değerli olduğu daha iyi anlaşılacaktır.
Türkleşmek İslamlaşmak Muasırlaşmak Kitaptan Alıntılar
1. "Bugün bizim için muasırlaşmak demek, Avrupalılar gibi zırhlı gemiler, otomobiller, tayyareler yapıp kullanabilmek demektir.Muasırlaşmak, şekilce ve yaşayışça Avrupalılara benzemek değildir."
2. "Bir kavmi yutmak için parçalamak lazımdır.Milleti parçalamak için de başlangıçta lisanını parçalamak gerekir."
3. "Milliyet hissinin hakim olduğu bir memleketi ancak milliyet zevkini nefsinde duyanlar idare edebilirler."
4. "Vatan ne Türkiye'dir Türk için ne Türkistan;
Vatan büyük ve müebbed bir ülkedir: Turan!..."
5. "Osmanlı devleti bir Türk devletidir."
6. "Bir millet tehlikede kaldığı vakit, onu fertler kurtarmaz, bizzat millet kendi kendinin kurtarıcısı olur."
7. "Niçin ümitvar olmayalım ."
8. "''Bir millet tehlikede kaldığı vakit, onu fertler kurtarmaz. Bizzat millet kendi kendinin kurtarıcısı olur.''"
9. "''Vatan büyük ve müebbed bir ülkedir: Turan!..''"
10. "Vatan, uğruna hayatlar feda olunan Mukaddes bir ülke demektir."
11. "Vatan ne Türkiye'dir Türk için ne Türkistan;
Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan!.."
12. "Hakikatlerde yavaş yavaş meydana çıkar…"
13. "Milliyet hissinin hâkim olduğu bir memleketi ancak milliyet zevkini nefsinde duyanlar idare edebilirler."
14. "Her kavmin bir kurtarıcısı vardır.
(Rad süresi 7.ayet )"
15. "Vatan ne Türkiye’dir Türk için ne Türkistan;
Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan!"
Türkleşmek İslamlaşmak Muasırlaşmak Kitap İncelemeleri
, Milliyetçiliğinin babası" olarak da anılan,
'in Balkan Savaşları'ndan sonra çeşitli mecralarda yayımladığı düşünce yazılarını içeren 1918'de yayımlanmış mefkure kitabıdır.
Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak kitabı Türkçülüğün Esasları isimli kitaba da öncül olmuştur.
"Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak" İttihat ve Terakki Cemiyeti döneminin temele eseri, "Türkçülüğün Esasları" ise cumhuriyet döneminin temel eseri kabul edilir.
Ziya Gökalp Türkleşmek, İslâmlaşmak, Muasırlaşmak kitabında, Tanzimat'ın ilânından itibaren Osmanlı Devleti'nde tartışılan üç ayrı fikir akımı üzerinde durmuştur: Türkçülük, İslâmcılık ve medeniyetçilik. Gökalp, devletin ve milletin kurtuluşunu bu üç fikrin uzlaşmasında aramış; İslâmcılık ve medeniyetçilik düşüncelerini, Türkçülük düşüncesini daha da zenginleştirecek bir vasıta olarak görmüştür.
Türkleşmek, İslâmlaşmak, Muasırlaşmak, Ziya Gökalp'ın zengin bilgi birikiminden hareketle bir sistem içerisinde sunduğu düşüncelerinin özeti mahiyetindedir. Kitapta, Türk milletinin ve devletinin XX. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşadığı sorunlarına dair yazarın ortaya attığı çözüm önerileri yer almaktadır. Benzer sorunların günümüzde daha da şiddetli bir şekilde yaşandığı düşünülürse, Ziya Gökalp'ın fikirlerinin ve çözüm önerilerinin bugün için ne kadar değerli olduğu daha iyi anlaşılacaktır.
Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak, Ziya Gökalp’in yalnızca bir düşünür değil, bir ideolojik mimar olarak konuştuğu bir kitaptır. Okuyunca anlıyorsun ki bu eser bir fikir egzersizi değil — bir millet inşa etme projesidir.
Gökalp burada, “biz neyiz ve ne olmalıyız?” sorusuna verdiği cevabı üç kelimeye indirger: Türk ol, Müslüman kal, çağdaşlaş. Ama bu üçü arasında öyle bir denge kurmaya çalışır ki, sonunda her biri biraz törpülenir, yeniden şekillenir. Ne radikal bir Batıcıdır, ne körü körüne bir İslamcı, ne de dar bir milliyetçidir. Ama hepsinden bir parça alır — ve bunları bir millet olmanın ahlâkî çimentosu olarak karşımıza koyar.
Okurken zihninde şu hissi bırakıyor:
“Eğer bu topraklarda tutarlı bir kimlik olacaksa, bu ancak köklerine sadık ama kafası modern bir anlayışla mümkündür.”
Ancak şunu da kesin olarak söyleyebilirim:
Bu kitap ideolojik olarak seçicidir. Yani farklı etnik kimlikleri, farklı mezhepleri ya da sekülerleşmenin daha özgürlükçü boyutlarını pek hesaba katmaz. Bir ideal Türk milleti hayali vardır ve bu hayal, bazı gerçekleri dışarda bırakır.
Aynı zamanda bu kitap, içinde bulunduğu dönem düşünüldüğünde şaşırtıcı derecede soğukkanlıdır. İmparatorluk çökerken, Gökalp “panik yapmayın, kim olduğumuzu hatırlarsak yıkılmayız” der gibi yazmıştır. Bu yönüyle hem bir kurtuluş reçetesi, hem de bir yön çizicisidir.
Ziya Gökalp'in makalelerinden oluşan bu eserinde öncellikle İslamlaşmak, Muasırlaşmak, Türkleşmek kavramlarını tanımlayarak bu kavramları sosyolojik bir derinlikle ele almaktadır. Türkçülerin gayesinin muasır bir İslam Türklüğü olduğununu vurgulamaktadır. Türk toplumunda uygulanmakta olan eğitim ve terbiyenin temelinde bu üç kavramın olması gerektiğini savunur. Milliyet kavramının ilk olarak gayr-ı müslümlerde daha sonra Araplar ve Arnavutlarda ortaya çıktığını vurgulayarak Tanzimatçıların Osmanlı milliyeti fikrinin böylece çöktüğünü göstermiştir. Türk milleti ve Türk vatanınından söz ettikten sonra Türk vatanı neresidir sorusuna hafızalara kazınan şu dizelerle cevap vermiştir:
Vatan ne Türkiye'dir Türk için ne Türkistan;
Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan!
Kitapta ifade ettiği Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak kavramları hakkındaki düşüncelerini şu söylemiyle netleştirmektedir:
Bir Türk babası, çocuğunun Türkçe konuşmamasına, Türkçe okuyup yazmamasına, Türk tarihini bilmemesine rıza gösteremez. Aynı zamanda İslam itikat ve ibadetlerini bilmemesini, İslam tarihinden bihaber kalmasını da tasvip edemez. Bu baba, çocuğunun Türk ve İslam olarak büyümesini istediği gibi muasır bir insan olarak yetişmesini de arzu eder. o halde bizim için tam bir terbiye üç kısımdan mürekeptir: Türk terbiyesi, İslam terbiyesi, Asır terbiyesi.
Türk milliyetçiliğinin temelini oluşturan fikirleri, kültür ve medeniyet kavramları ile ilgili görüşleriyle edebiyata damgasını vuran Ziya Gökalp her daim okunmalıdır. İyi okumalar dilerim...
Hep parça parça hakkında okuduğum
ile nihayet
kitabı ile tam olarak tanıştım.
Eserin hacmi oldukça küçük olmasına karşın fikri olarak dolu dolu. Yazar bize zihnindekileri açıkça ve anlaşılır şekilde aktarmış. Elimdeki basım günümüz Türkçesiyle basılmış hali. Daha eski bir versiyonunu da görme şansım oldu. Bu güncel dili ile okumak benim için çok daha yerinde ebir tercih oldu.
Türkçeye bu kadar kıymet veren bu yazarın kitabının daha Türkçe bir hâl aldığını görse ne düşünürdü acaba diye merak etmeden edemedim. Daha Türkçe dememin tek sebebi dönemin şartları itibariyle dil kullanılan dil daha fazla Arapça ve Farsça etkisindeydi. Ki yazar da bu duruma değiniyor fakat garipsediği bir durum değil. Zira kitabın başlığı da Türklüğün yanında İslamcılığı da ele alıyor. Yazar bu ikiliyi ayrılmaz birer parça olarak görüyor. Öyle ki Müslüman olmayan Türklerin (Yakut Türkleri gibi) Türklüklerini yitirip Ruslaşabileceklerini de düşünüyor.
Yazarın aktardığı düşünceleri bütünüyle anladığımı söylemekle beraber Bazı düşüncelerine tabii olarak katılmadığımı belirtmeliyim. Bu tamamen karşı ol ak değil de zaman içinde olanları bilmekle gelen bir "Tam da böyle değil" düşğncesidir.
Bazı konuların temelini atmak, zamanın düşünce çevresini tanımak ve fikri zenginlik için okunabilecek güzel bir kitap.
Kitabın söylediği en doğru şeylerden biri şu bence: Türklük ile Müslümanlık Birbirine zıt kavramlar değildir, birlikte bulunmaları mümkün ve tabiidir. Bunun yanında asrın gerçeklerini öğrenmek ve yaşamak olan muasırlaşmak da bu iki kavrama zıt değildir. Aksine gereklidir.
Türk düşünür Ziya Gökalp, bu eserinde Türklük, İslamlık ve Muasırlık üzerine akla gelen sorulara cevap mahiyetinde kısa makaleler kalame almış.
Çoğunlukla üzerinde durduğu konular; dil, kültür, medeniyet, Türklük, İslamlık, Vatan, Milliyet gibi konular olmuş.
Gökalp'a göre Türkler, Türklük bilincini diğer milletlere göre geç farkettiler. Milliyet kavramı imparatorluğu yıkıma götürdü. Türkler bu kaçınılmaz gerçeği gördüler ve kendi kimliklerine döndüler. Türklük bilinci İslâm inancına karşı değil bilakis İslâm'a inanmış Türkler olarak Avrupa medeniyetini bünyemizde barındırabiliriz Gökalp'e göre.
Gökal'in değindiği konulardan bir tanesi de ülkü kavramı. Ona göre her milletin bir ülküsü vardır ve genelde bu kavram zor durumlar neticesinde millette vuku bulur ve millet bu ülkü ile birlikte tekrar ayağa kalkar.
Gökalp Türk birliğinin öncelikle lisan birliği ile sağlanabileceğini, farklı lisan be alfabenin Türklüğü parçakamaya yönelik adımlar olduğu üzerinde durur. Ve öneri olarak da İstanbul Türkçesi'nin ortak bir lisan olmasını dile getirir. Böylelikle Türklerin hayalindeki Turan'ın sağlanmasına yönelik büyük bir adım atılabilecektir.
Gökalp, Milliyet fikrinin çağın bir gerçeği olduğunu dile getirerek bunu İslâmlık ile kıyaslıyor. İslâm'da milliyetin olduğunu fakat bunun olası bir ayrılık olmaması gerektiği üzerinde duruyor.