Türkçülüğün Esasları Kitap Bilgileri
Yazar: Ziya Gökalp
Tahmini Okuma Süresi: 7 sa. 12 dk.
Sayfa Sayısı: 254
Basım Tarihi: Şubat 2022
İlk Yayın Tarihi: 1923
Yayınevi: Ötüken Neşriyat
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9786051551920
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Türkçülüğün Esasları Kitap Tanıtımı
Türk düşünce, kültür ve siyaset tarihinin önemli simalarından olan Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları adlı eseriyle “Türk milletindenim” demenin ne demek olduğunu, Türk milletinin kim olduğunu, nereden geldiğini ve nereye gitmesi gerektiğini öğreten bir ilk öğretmendir. Bu çabalarıyla Türk milliyetçiliğinin zeminini de hazırlayan Gökalp, kendisine kadar dağınık bir halde gelen düşünceleri bir araya getirerek, gerçek anlamını bulan bu düşünceye Türkçülük adını vermiş ve milletin bundan sonra gideceği yolu tayin etmiştir. İmparatorluktan Milli-Devlete geçiş döneminde yaşayan Gökalp'ın, insanların kafalarının karışık olduğu bir dönemde, bu karışıklığa çözüm bulmak amacıyla Türk toplumu ve kültürü üzerine yaptığı sosyolojik, kültürel ve siyasi değerlendirmeler geçerliliğini bugün de muhafaza etmektedir.
Türkçülüğün Esasları Kitaptan Alıntılar
1. "Çünkü düşünmek ve söylemek kolaydır. Ama yapmak ve özellikle başarıyla sonuçlandırmak çok güçtür."
2. "Ulusunu tanı, ümmetini tanı, uygarlığını tanı."
3. "Eski türklerde genel olarak kadınlar amazon idiler. Binicilik, silah kullanma, yiğitlik Türk erkekleri kadar Türk kadınlarında da vardı. Kadınlar doğrudan doğruya hükümdar, kale komutanı, vali ve elçi olabilirdi."
4. "Emrullah Efendi: Şaka amacıyla söylediği “Şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim” sözü asırlardır unutulmamıştır."
5. "Yüzyıllar boyunca geniş bir coğrafyaya yayılmış ve ayrı devlet kurmuş olan Türkleri önce Türk kimliği etrafında birleştirmek ve ardından ortak bir Türk kültürü yaratmak, Türkler için Kızıl Elma’dır."
6. "Bizim için de en güzel görünen lisan Türkçedir."
7. "Türk milletindenim, İslam ümmetindenim, Batı medeniyetindenim."
8. "Çünkü bütün terakkilerin kaynağı doğuş yeri ve dayanağı da yalnız odur."
9. "Halkın kullandığı tabirleri ilim kabul edemez."
10. "Başka uluslar, çağdaş uygarlığa girmek için geçmişlerinden uzaklaşmak zorundadırlar; oysa Türklerin çağdaş uygarlığa girmeleri için, yalnız geçmişlerine dönüp bakmaları yeter."
11. "Türkçülük, Türk milletini yükseltmek demektir."
12. "Ey bugünün Türk genci! Bütün bu işlerin yapılması, yüzyıllardan beri seni bekliyor."
13. "Ey bugünün Türk genci! Bütün bu işlerin yapılması asırlardan beri seni bekliyor."
14. "Hulâsa, her milletin yeryüzünde icrâ edeceği tarihi ve medeni bir misyonu vardır. Türk milletinin misyonu ise ahlâkın en yüksek faziletlerini fiiliyât sahasına çıkarmak en imkansız zannolunan fedakârlıkların ve kahramanlıkların mümkün olduğunu ispat etmektir."
15. "İnsan için maneviyet, maddiyetten mukaddemdir (önce gelir)."
Türkçülüğün Esasları Kitap İncelemeleri
Kitap bir çok şey hakkında bakış açısı ve fikir verebiliyor okuyuculara. O dönem hakkında fikirler edinirken, gereksiz arap özentiliği ile dilimize ne kadar zarar verdiklerini bir kez daha görüyoruz. Türkler her zaman, devletin adı ne olursa olsun, ahlakı yüksek olan bir millet oldular. Ama o dönemde büyük bir eksiklik vardı ki o da vatani ahlaktı. Hepimiz tarih boyunca ve günümüzde ne kadar fazla düşmanımız olduğunu biliriz. En büyük dayanağımız vatani ahlak olması gerek. Bu Osmanlının en büyük eksikliğiydi. Muhtemelen son eksiliği de bu oldu. Çünkü ne medeni ahlak ne de başka bir şey o imparatorluğu kurtarmayacaktı. Bu kitabın bize öğrettiği ve gösterdiği en iyi şey, kurtuluşun her daim Türkçülükte olduğu. Çöküş zamanı da öyleydi, şimdi de öyle.
Ayrıca Türkçülüğü sadece diğer ırkları küçümsemek olduğunu, o yüzden Türkçüleri aşağılayan hatta onlara bölücü gözüyle bakan ahmakların da bu kitaptan öğrenecek çok şeyi var demektir. Çünkü Türkçülük, bu kitabın da dediği gibi, sadece ülkenin gelişmesini, çağdaşlaşmasını ama töresinden, ahlakından ve dininden kopmamasını hedefler, uzaklaştığı Türklüğüne dönemin el verdiğince geri dönmesi gerektiğini söyler. Bundan masum ne var? Tüm ön yargılar bir kenara farklı milletleri özenmeyi bırakıp Türkçülüğü tanıyın, kurtuluş için umut olduğunuzun farkına varın, çünkü Ziya Gökalp'in de dediği gibi: "Ey, bugünün Türk genci! Bütün bu işlerin yapılması, yüzyıllardır seni bekliyor."
Türk milliyetçiliği bizim muasır medeniyetler seviyesine ulaşmamızın ilk ve en önemli basamağıdır. Bu kitap bana değişik bir bakıs açısı kazandırdı; Türklerin ırk ile değil kültür ile bütün olan bir millet olduğu. Aşırı derecede objektif şekilde yazılmış, bugüne kadar gelişimde yavaşlamamızın hatta gerilememizin sebebine Osmanlı'nın son dönemlerinden başlarsak öncelikle kendi kültürümüzü bozmamız, İslam'ı kabul etmemiz kendi kültürümüzü reddetmemizi gerektirmez. Ardından kendimize ait bir dilimizin olmayışı, diğer dillerden karıştırılmış okuduğumuz ve yazdığımızın başka olduğu bu dil çeviri yapmamıza, ilerlememize ve milli duygularımız doğuşuna sanıldığından daha büyük bir engeldi. Ve ardından gelen medeniyet kavramı. Medeniyet, son zamanlarda hızla gelişen Batı'nın; felsefesini, ıslahatlarını, düşünce yapısını ve bilimini kendi ananelerimizi bozmadan halka aktarmaktı. Ama Jöntürklerden itibaren gelen bu yanlış batılılaşma günümüzde hala sürüyor. Kitapta da bahsedildiği gibi Türklerin vatani ahlakları ne kadar yüksek ise medeni ahlakları da o kadar düşük. Yani yapmamız gereken Orta Asya'dan günümüze getirdiğimiz Türk kültürünü, medeniyet ile birleştirmek. Kendi değerlerimizi yozlaştırmadan yeni değerler edinmek bu kadar zor olmamalı.
Atatürk kendini, “Bedenimin babası Ali Rıza Efendi, hislerimin babası Namık Kemal, fikirlerimin babası ise Ziya Gökalp’tir” diye tanımlamıştır.
Kitap 1923 yılında yayınlanmış ve Mustafa Kemal'in de o vakitler bu kitabı okuyup etkilendiği ve Cumhuriyet'in kurulmasında bu fikirleri uyguladığı bilinmektedir.
Kitaba gelirsek, kitabın adı "Türkçülüğün Esasları"... Ad olarak bakarsak Türkçülüğün ne demek olduğunu bilmeyen biri için kitabın bize ırkçılık, kafatasçılık, faşistlik adı altında düşünceler pompaladığını düşünebilir. Ama öyle değil, hem de hiç!...
Zira Ziya Gökalp'e göre "Türkçülük, Türk milletini yükseltmek demektir."
Gökalp'e göre her milletin bir konuda kendini geliştirmiş olduğunu, Türkler'in ise ahlak ile ön plana çıktığını söylüyor. Diğer unsurları da diğer medeniyetlerle kaynaşarak o açığı kapatması gerektiğini söylüyor.
Gökalp kitap boyunca şunu anlatıyor: Türkler özünü, dinini, dilini ve kültürünü korumalı ve Batı medeniyetine girmelidir demekte. Batının bilimini, sanatını, edebiyatını, teknolojisini öğrenip, kendini bu konularda da geliştirmelidir diyor. Türklerin farklı medeniyetlerden alacağı unsurlarla beslenip gelişeceğini ve ancak böylece gerçek bir medeniyetin parçası olacağını örneklerle ve bilimsel yöntemlerle anlatıyor.
Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk milletini muasır medeniyetler seviyesini çıkarmak ve bunu nasıl ya da neden yapmamız gerektiğini anlayıp, öğrenmek istiyorsanız bu kitabı okuyunuz, lütfen.
"Ey bugünün Türk genci! Bütün bu işlerin yapılması asırlardan beri seni bekliyor!" -Ziya Gökalp
Ziya Gökalp’in Türkçülüğün Esasları kitabını elime almamdaki en büyük etken, Mustafa Kemal Atatürk’ün bu eseri Türk gençliğine tavsiye etmiş olmasıydı. Milli bilincin günümüzde giderek zayıfladığı bir dönemde, bu eserin bana ve bu duygularını pekiştirmek isteyen herkese rehberlik edebileceğini düşündüm ve yanılmadım.
Kitap, Türk’ün ve Türkçülüğün temel değerlerini, tarihsel kökenlerini ve toplumsal yapısını kısa ve öz bir şekilde, adeta hap bilgiler sunar gibi bizlere aktarıyor. Gökalp, bu bilgilerle sadece geçmişi anlatmakla kalmıyor; aynı zamanda bir milletin nasıl yükseltileceğine dair bir yol haritası da çiziyor. Ancak bu, akıcı bir roman gibi okuyup geçilecek bir eser değil; üzerinde düşünerek, durup çalışılarak okunması gerektiğini düşünüyorum.
Eserin 1923 yılında yazılmış olması dilini biraz ağır kılabiliyor, fakat Ötüken Yayınları'nın yaptığı titiz çalışma sayesinde okurlar için büyük bir kolaylık sağlanmış. Bu nedenle, hem kitaba hem de bu özeni gösteren yayınevine ayrıca teşekkür etmek gerekiyor.
Sonuç olarak, Türkçülüğün Esasları, her Türk gencinin mutlaka okuması, okurken de özümseyerek içselleştirmesi gereken bir başyapıttır. Milli kimliğimizi ve kültürel değerlerimizi anlamak ve geliştirmek adına bu eserden öğrenecek çok şeyimiz var.
Kitap çok sade ve anlaşılır. Sol düşünceli veya anarşist olabilirsiniz ama sakın kitaba ön yargıyla yaklaşmayın, gerçekten kitap aşırı objektiflik bir şekilde yazılmış ve her konu olduğu gibi bütün özellikleri ile ele alınmıştır. Aşırı sağcı veya ırkçı bir yaklaşım kesinlikle yoktur kitapta. Sadece bir milletin nasıl olması gerektiğini o milletin aydın kesiminin nasıl olması gerektiğini anlatır kısaca.
Fransız ihtilali'nden sonra olan dönemde her ülke kendi benliğini tekrar kazanmaya başladı ve doğal olarak da geçte olsa Türkiye de bu uğurda savaştı. Muhterem Ziya Gökalp da bu aydınlardan birisiydi.
Ziya Gökalp, kesinlikle sade bir milliyetçi de değildir o aynı zamanda sosyalist bir düşünürdür. Ziya Gökalp'ın Türkçülük düşüncesi sadece Türk olan yani o ırktan gelen insanları kapsamaz. Eğer Kürt veya Laz ırkından gelsenizde Türkiye toprakları altında yaşayıp aynı dili konuşuyorsanız ve aynı cephede yanyana silah tutuyorsunız sizde Türksünüzdür ama bu Türklük milliyet bakımından anlamayın bu bir bakıma dışarıya bir bütün içeri de farklı farklı etnik grup teşkil etmektedir. Önemli olan eşit ve kardeşce, hür bir şekilde yaşayabilmektir. ( Ziya Gökalp'ta özünde Kürt milletine mensuptur ama Türkiye için savaşmıştır.)
Ve son olarak her millet kendini korumaya alıyorsa tek bayrak altında toplanmak durumda kalıyorsa, diğer kalmayan milletler, asimile olmaya veyahut tarih sayfasından silinip, ikinci sınıf vatandaş olarak muamele görmeye mahkûmdur.
Keyifli okumalar...