Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Türk Töresi - Ziya Gökalp | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Türk Töresi Kitap Bilgileri


Yazar: Ziya Gökalp
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 56 dk.
Sayfa Sayısı: 174
Basım Tarihi: Haziran 2020
İlk Yayın Tarihi: 1923
Yayınevi: Ötüken Neşriyat
ISBN: 9786051551937
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Türk Töresi Kitap Tanıtımı


Ziya Gökalp ilk kez 1923 yılında yayımlanan kitabında, Türklerin töreyi ne şekilde tanımladığını, töre anlayışlarının nasıl şekillendiğini, töreyle ilgili bilgilerin hangi kaynaklarda ne ölçüde yer aldığını, kısacası Türk töresinin ne demek olduğunu araştırmaktadır.

Eserin “Başlangıç” kısmında “Töre Ne Demektir?”, “Türk Kendisini Başkalarından Nasıl Ayırıyordu?” gibi sorular sorarak bunlara cevap arayan Ziya Gökalp, öncelikle töre kelimesini, tarihî ve edebî kaynaklardaki takibini yaparak tanımlamıştır. Ziya Gökalp’a göre Türk töresi, eski Türklere atalarından kalan bütün kaidelerin toplamı demektir.

Bu yüzden Ziya Gökalp, Türk mitolojisinin ana karakterlerinden tutun da yirminci yüzyılda bile canlılığını hâlâ muhafaza eden kadim geleneklerimiz arasında bağlantılar kurarak, Türk töresini bütün yönleriyle ele almış ve oldukça sade bir dille okuyucuya sunmuştur.




Türk Töresi Kitaptan Alıntılar


1. "Ocağımız sönmesin, Türklerin eski duasıdır."




2. "Türk kelimesi töre kelimesinden çıkmıştır. Ancak bu görüş henüz Türkologlar tarafından kabul edilmediği için şahsi bir fikirden ibarettir."




3. "Dünyanın öncesinde, Yukarıki Sema ile Aşağıki Sema arasında bu mücadeleler olduğu gibi dünyanın sonunda da Erlik Han’la Yayık arasında korkunç savaşlar olacak. Yeryüzü, bu savaşlarla altüst olarak yıkılacak, işte eski Türklerce kıyamet böyle kopacak."




4. "“Eğer Türkler yalnız muharebe ile meşgul iseler, bu, milletin selamet ve saadeti içindir. ihtiyarlar ve zayıflıktan dolayı savaşa gidemeyenler yaşamak için gerekli ihtiyaç malzemelerine sahiptirler ve düşmana karşı emin bir vaziyettedirler. Baba ile evlatlar karşılıklı olarak birbirini tutarlar. Bundan dolayı Türkleri ihtiyarlara hakaret etmekle itham etmek haksızlıktır.”"




5. "Türk Tengrisi, “Sulh Tanrısı” demektir."




6. "" 'Ocağımız sönmesin', Türklerin eski duasıdır. ""




7. "Kadınlara göre, her adamın perisi vardır. Bu peri evlilik, doğum, vefat zamanlarında azgınlaşır. Bu azgınlık, kırk gün sürer. Bundan dolayıdır ki evlilik zamanında gelinle güveyi, doğum zamanında ana, baba ile bebek; vefat zamanında ölenin yakın akrabaları, "kırklı" olurlar. Kırklı olanlar için bir takım ihtiyat kurallarına uymak lazımdır. İki kırklı kadın, mesela bir lohusa ile bir gelin bir odada birleşmezler. Bir binanın birisi üst, öteki alt katında oturamaz. İki kırklı, rastgele bir yerde birleşmiş olsalar onları öpüştümek lazımdır. Bu kurallara uyulmazsa periler fenalık yaparlar. Anadolu’da bu inançlar, Tandırname yahut Keçe Kitabı ahkamı diye kadınlar arasında saygı duyulur. Yine halk inancındandır ki “katili kan tutar.” Bunun sebebi öldürülen kişinin “eş”idir, yani perisidir. Demek ki hayatın güvenliğini, eş temin ediyor."




8. "El bırakılır, törü bırakılmaz."




9. "Eski Türkler "vecd" (heyecan) ile "kut'u da Ak ve Kara kelimeleriyle ifade ederlerdi. Bugün bile vecdli, sevinçli zamanlara ak gün, sıkıntılı zamanlara kara gün deriz. "Ak akçe kara gün içindir." Sevinç veren haberlere ak haber, kasvet veren habere kara haber adını veririz. Namusu temiz olan kimseye alnı ak, kötü olan kimseye yüzü kara deyimini kullanırız."




10. "Erkek Şamanlarda yaptıkları dini yahut büyüsel ayinlerde başarılı olmak için kadın gibi saçlarını uzatırlar, kadın elbisesi giyerler, ince sesle konuşurlar, hatta kendilerinin gebe kaldıklarına bir gün birtakım balık, karga ve benzeri gibi şeyler doğururduklarına inanırlar."




11. "Türklerde mukaddes kuş " Tuğrul"dur. Bu esatiri kuşu hiç kimse görmemiş, fakat akbabaya benzediği de malum imis. Bazen semada yüzlerce kuşun kanatları, kol yahut bacakları yarılmış olarak yere düştüğü görülürmüş. Bundan anlaşılırmış ki, bunları yaralayan Tuğrul'un gagası ile pençesi çeliktendir."




12. "Çinliler, çiftçi bir millet oldukları halde; Türkler, çoban bir kavim idiler. Çinlilerde cinsi bir iş bölümü meydana geldiği halde, Türklerde bilakis her iş, ancak erkekle kadının iştirakiyle tamam olabilirdi. Türklerde kadın tabu değildi. Dahilden evlilik, bunun delilidir."




13. "Türkler, ne zaman millî harsa (kültüre) kıymet vermeyerek ecnebi (yabancı) irfana kıymet vermişlerse ve kendi milletlerini beğenmeyip başka milletlerin mukallit (taklitçisi) ve perestişkârı (tapıcısı) olmuşlarsa, böyle bir göç felaketine uğraşmışlardır."




14. "Ev perisi olduğu gibi, tarlaların, peykarların, derelerin, tepelerin de perileri vardır. Bunlar da perili oldukları için tekin değildirler, çarparlar. Bir şeyin tekin olmamasına çarpar olmasıa da eskiden "eşik" denildiği anlaşılıyor. Önceleri, manası umumi iken, sonradan şimdiki manasında hussîleşmiş olduğunu görüyoruz."




15. "Ongunlar: Câmiü t-Tevârih'e göre "ongun" kelimesi
Türkçe "Oytun" kelimesinden müştaktır ve "Oytun" kelimesinin manası mübarektir. Türkler "mübarek olsun" mevkiinde "Oytun bolsun" derlermiş."





Türk Töresi Kitap İncelemeleri


Yapbozda bazı parçaları eksikti. Olmadık yerlere uyuşmayan parçalar koymaya çalışmışım hep. Doluya koyduğumda taşıyor, boşa koyunca o da dolmuyor. Meğerse balığı sınav yapıp ağaca çıkartmaya çalışıyor, çıkamayınca da hayretler içinde şaşırıyormuşum.
Kitabı elime aldığımda milliyetçi bakış açısıyla yazılmış Türk milliyetçiliğini yere göğe sığdıramayan abarttıkça abartan bir kitap bekliyordum. Okudukça şunu gördüm.
Türkiye'de Kuran'ı okumayan sadece anane şeklinde sağa sola tabi olarak Müslüman olduğunu zannedenlerin çoğunun kuran alfabesiyle camilerde ibadet eden Şamanistler olduğunu görmek beni şaşırttı.
Kırk uçurmak, kırkının çıkmasını beklemek, şunu şunu yaparsan çarpılırsın gibi gibi bir sürü şaman adetinin İslamiyet'te yeri varmış gibi üstelik insanları baskı altına alarak bunun yapılması mantıksızlığıyla uğraşmak gerçekten yorucu. Buradan Şamanizm'i eleştirdiğim veya kötülediğim çıkarılmamalı. Sadece ikisinin birbirine karıştırıp baskı şeklinde sunulmasına karşıyım. Yoksa;
Tsin dini (Şamanizm) anaerkil bir din. Kadınlara değer vermenin yanında bir şamanın ne kadar çok kadınsal özellikleri yüksekse o kadar da manevi gücü de yüksek olduğuna inanılırmış. Hatta bundan dolayı şamanlarda erkeğe ilgi duyma gibi eşcinsel yönelimler bile olabiliyormuş. Kadına bu kadar değer veren bir dine kötü demek çarpar adamı :)))
8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun. Özellikler de Şamanistlerin ;)
Kesinlikle yatırım tavsiyesidir.




Öğretmenlerin, taşımalı sistem ile köylerden çekilmesini sağlamaya çalışan 'çürümüş' sisteme inat "Türkçü gençler öğretmen olarak okullara gitmeli." diyen, "Ulusal bilinci uyanmış bir ülkeye, kocaman ordular gönderilse bile orada en küçük bir etkinlik kazanılamaz.", "Yurt, üstünde oturduğumuz toprak demek değildir. Yurt, ulusal kültür dediğimiz şeydir ki üstünde oturduğumuz toprak ancak zarfıdır ve ona zarf olduğu için kutsaldır. O hâlde yurt ahlakı, ulusal ülkülerden, ulusal görevlerden oluşan bir ahlak demektir. Kısaca ulusal dayanışmayı güçlendirmek için, her şeyden önce yurt ahlakını yükseltmek gerekiyor."(Bak. : Türkçülüğün Esasları) diyen fikir adamı, büyük Türkçü Ziya Gökalp...)

...
Vefat gününden bir gün önce kitabı bitirmiş olmam tamamen tesadüf oldu, belki de "fikirler ölmez" özdeyişinin işareti olmuştur.
...

Türk Töresi, Türklerin yaşam biçimlerinden, kullandığı kelimelerden, din ve inanışlarından, destanlarından, takvimlerinden, eski Türk kozmonogisinden ve menkıbelerinden, Ergenekon'dan birer kapı açmış bizim için. Dili azıcık ağır olsa da bu kapılardan şöyle bir başınızı uzatmanız yeterli anlayabilmek için. Çünkü sözlüklere baktıracak kadar ağır bir dile sahip değil eser.
...

Özümüzde; kadına, doğaya nasıl değer verdiğimizi, aile ve yurt birliğini korumanın önemini bir kez daha hatırlatan bu eserin ve benzerlerinin daha çok okunması, anlaşılması ümidiyle...




"Töre kelimesinin neredeyse kan davası anlamına geldiği ve anlam açısından kenara itildigi günümüzde, töre üzerinde yeniden düşünülmesi ve asıl anlamına kavuşabilmesi için bu eserin fırsat olduğunu düşünüyoruz." bu cümle önsozden. Haklılık payı çok fazla.
Harsımıza, kültürümüze karşı her geçen gün biraz daha yozlaşıyoruz. Örneğin maalesef günümüzde Türk Mitolojisi gibi kavramlar duyan insanlarımızın gözünde olması gerekenden çok farklı tablolar canlanıyor. Çünkü mevzuun aslını bilmiyoruz. Başka milletlerin mitlerini, örf adetlerini veya (olmayan) kahramanlarını, (tanıtım uyarlamalarini) dehşet verici hayranlıkla izleyip havalı(!) bulan insanımız maalesef kendi töresine ve kültürüne ait unsurları görmezden geliyor.
Ziya Gökalp'in bu eseri, bu şekilde kenara itilip şu an merak bile edilmeyen Türk'ün töresini anlatmakta. Yer yer eski dil konusunda teknik kavramların yer aldığı bölümler sizi sıkmasın, kitap genel anlamda aydınlatıcı ve merak uyandırıcı(en azından benim için böyle). Türkler için kutsiyet arz eden isimler, kisiler, kahramanlar, hayvanlar.. Kısacası toreye ait her şey güzel şekilde nakşedilmiş. Zaten aksini iddia edecek birikimi ve donanımı kendimde görmüyorum.
"Bedenimin babası Ali Rıza Efendi, hislerimin babası Namık Kemal, fikirlerimin babası ise Ziya Gökalp’tir. ” - Mustafa Kemal Atatürk



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: