Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Tüfek, Mikrop ve Çelik - Jared Diamond | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Tüfek, Mikrop ve Çelik Kitap Bilgileri


Yazar: Jared Diamond
Tahmini Okuma Süresi: 18 sa. 45 dk.
Sayfa Sayısı: 662
Basım Tarihi: 2016
İlk Yayın Tarihi: Mayıs 1997
Yayınevi: Tübitak Yayınları
Orijinal Dil: İngilizce
ISBN: 9789754032710
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Tüfek, Mikrop ve Çelik Kitap Tanıtımı


"Neden Avrupalılar Amerika'yı keşfetti de Amerikalılar Avrupa'yı keşfetmedi?" Bu basit sorunun ardında insanlığın MÖ 11.000'den günümüze tarihi gizli. Fizyoloji profesörü Jared Diamond, Tüfek, Mikrop ve Çelik'te, aklımıza gelmeyen, geldiğinde çocukça bulduğumuz soruların yanıtlarını araştırırken, tarımın başlamasından yazının bulunuşuna, dinlerin ortaya çıkışından imparatorlukların kuruluşuna, tarihin seyrini belirleyen pek çok önemli adımı ayrıntısıyla inceliyor. İnsan toplulukları arasındaki farklılıkların, eşitsizliklerin nedenlerini, temellerine inmeye çalışarak sorguluyor; günümüz dünyasını biçimlendiren etkenlerin izini sürüyor...

Biyoloji, jeoloji, arkeoloji, coğrafya gibi değişik bilim dallarından beslenen, "Batılı" koşullanmalardan arınmış, geleceği gösteren bir tarih kitabı.
(Arka Kapak)




Tüfek, Mikrop ve Çelik Kitaptan Alıntılar


1. "Mutlu ailelerin hepsi birbirine benzer; mutsuz ailelerin mutsuzluğuysa kendine özgüdür."




2. "Bilgi güç demektir."




3. "Bugünlerde Ortadoğu’daki Müslüman toplumlar göreceli olarak tutucu, teknolojide ön saflarda yer almıyorlar. Ama Orta Çağ’da aynı bölgedeki Müslümanlar teknoloji bakımından ileriydiler, yeniliklere açıktılar.

Çağdaş Avrupa’dakinden daha yüksek okuryazarlık oranına ulaşmışlardı; Eski Yunan uygarlığının mirasını öylesine özümlemişlerdi ki bugün biz Eski Yunan’a ait kitapların çoğunu Arapça kopyaları aracılığıyla tanıyoruz.

Yel değirmenlerini, trigonometriyi, üç köşeli yelkenleri geliştirdiler ya da icât ettiler; metal sanayisinde, mekanik mühendislikte, kimya mühendisliğinde, sulama yöntemlerinde önemli adımların atılmasına öncülük ettiler; Çin’den barutu ve kâğıdı alıp Avrupa’ya aktardılar.

Orta Çağ’da teknoloji akışının yönü bugünkü gibi Avrupa’dan İslâm âlemine doğru değil, büyük oranda İslâm âleminden Avrupa’ya doğruydu. Ancak MS aşağı yukarı 1500 yılından başlayarak bu akışın yönü yüz seksen derece değişti."




4. "İcadın anası ihtiyaçtır."




5. "Kahve tiryakisi olan bütün okurlar kahve bitkisini evcilleştirdikleri için eski Etiyopyalılara teşekkür borçludur."




6. "Bilgi güç demektir."




7. "...
Çağdaş dünyadaki eşitsizliklerin kökeni ta tarihöncesine dayanıyor.
..."




8. "Kahve tiryakisi olan bütün okurlar kahve bitkisini evcilleştirdikleri için eski Etiyopyalılara teşekkür borçludur."




9. "Tarih farklı halklar için farklı yönde gelişti ama bu, çevresel farklardan dolayı böyle oldu, o halkların biyolojik farkllıklarından dolayı değil."




10. "İnsanlık tarihi çoğunlukla, bir şeylere sahip olanlar ile olmayanlar arasındaki eşitsiz çatışmalardan oluşur."




11. "Eski savaşların galipleri her zaman en iyi komutanlara ve silahlara sahip olanlar değil, çoğu kez yalnızca düşmanlarına bulaştırabilecek en berbat mikropları taşıyanlardır."




12. "Tarih farklı halklar için farklı yönde gelişti ama bu, çevresel farklardan dolayı böyle oldu, o halkların biyolojik farklılıklarından dolayı değil."




13. "Bütün kediseverler kedilerin insanlara, köpeklerin içgüdüsel olarak baş eğdiği gibi eğmediğini bilir."




14. "İcadın anası ihtiyaçtır."




15. "Anlamak çoğu kez sonuçları tekrarlamak ya da ebedileştirmek amacına değil, o sonuçları değiştirmeye çalışma amacına hizmet eder."





Tüfek, Mikrop ve Çelik Kitap İncelemeleri


Biliyorsunuz ki Tüfek, Mikrop ve Çelik'in National Geographic tarafından çekilmiş bir belgeseli var. Bana şunu söyleyenler oldu: "Kitabını okumakla uğraşacağına, belgeselini izlesene!" Ama biz okurların iyi bildiği bir şey varsa o da kitapların her zaman çok daha derin olduğudur. Tıpkı filmlere uyguladığım katı kuralımı belgesele de uyguladım ve önce kitabını okudum. Kimseyi dinlemeyip kitabı okumakla uğraştığım (!) için çok mutlu ve huzurluyum.

Huzurluyum çünkü Tüfek, Mikrop ve Çelik, bir kitaptan çok daha fazlası. Jared Diamond'un 30 yıllık bir zaman dilimini kapsayan (ortalama insan ömrünün yarısı demek bu ve benim toplam yaşımdan fazla) derin araştırmalarının sonucunda ortaya çıkan olağanüstü bir eser. 'Zamanda veya tarihte yolculuk yapmak mümkün mü?' sorusuna verilebilecek olumlu bir yanıt niteliğinde: 'Evet bu kitapla mümkün.' Başlangıçtan günümüze uzanan derin bir yolculuk.

Kitabın yazılmasına öncülük eden Yeni Gineli bir yerli olan Yali'nin sorusu basitti: "Beyaz adamın bu kadar çok kargosu varken, siyah adamın neden bu kadar az?" Ancak bu basit sorunun yanıtı o kadar da basit değil. Yanıt verebilmek için Jared Diamond'un ömrünün yarısını vereceği bir soruydu bu. Ve ben şimdi anlıyorum Yali: dünya üzerindeki dengesiz dağılımı, neden birinin diğerinden üstün olduğunu, yeni dünyanın nasıl şekillendiğini şimdi daha iyi anlıyorum. Üzgünüm. Üzgünüm çünkü bu beyaz adamın yaradılış üstünlüğü değil, bu siyah adamın şanssızlığı yalnızca.




Sırf gücümüz var diye bizden daha güçsüze sahip olma hakkımız var mı? Bu kitapta buna cevap aranmıyor. Bunu siz başınızı yastığa koyduğunuzda zaten düşüneceksiniz. Belki bir mucize, belki bir lanet; tarım keşfedilir!
Hayvanlar evcilleştirilir ve bizi bu medeniyete taşıyan onların kanları, selülozları, kemikleri ve kökleridir. Tarım ve hayvancılık her yerde başlamadı veya başka tarihlerde başladı, yakın tarihte başlamış bile olsa o milletleri farklı etkilerle tarih sahnesine yaka paça atmış bulundu. Diller en nihayetinde ortaktı, kardeşler birbirini öldürdü, düşmanlar (düşmanını dost sananlar) boğazlandı. Medeniyetlerin çöküntülerinden yeni medeniyetlerin yükseltildiğine inandırıldık ama bu silsile ne zaman sona erecek bilmiyoruz. Diller takip edildi, doğal deney koşulları sunan adalar irdelendi.
Dünya top 100 entelektüeller listesinin tepesinde Noam Chomsky, 2. olarak Umberto Eco, 3. olarak Richard Dawkins ... ve 9. olarak da Jared Diamond yer alıyor. Bu kadar güzel bir sentezler bütününü her zaman okuma şansına erişemiyor insan. Dünyaya bakış açısı çok anlamlandırılamayacak kadar karmaşık hislerle değişiyor insanın.
Evrim üzerine bilginiz varsa bilgilerin çok daha rahat oturacağı bir kitap. Kaynakları tutarlı bir şekilde sıralanmış, çok nadide bir eser. Toplumun her meslek grubundan üyelerinin okuması gereken başlıca kitaplardan birisi olduğu kanısındayım.
Okuyun, okunması için reklamını eksik etmeyin.
Etikle kalın!

Oğuz Beyiniz




Kitabın önsözü Diamond'un Papua Yeni Gine'li Yali ile olan diyaloğuyla başlıyor. Yali yerel dilde "icat ve işlenmiş ürün" için kullandıkları "kargo" kelimesini kullanarak soruyor: "Beyazların neden bu kadar çok kargosu yani işlenmiş ürünü ve icadı var, ve biz Yeni Ginelilerin neden bu kadar az?" Diamond bu sorunun temelini araştırıyor ve bize dünyamızın tarihini anlatan bu kitabı yazıyor. Bu soru temelde basit görünse de yanıtını bulmak o kadar kolay değil. 664 sayfalık kitabında Diamond bu soruya araştırmaları ve kendi düşünceleri ile yanıt veriyor.

Temelde yatan farklılık neydi? Neden bazı toplumlar zenginleşirken, bazıları yerinde saydı? Her şey coğrafya ile açıklanabilir mi? gibi sorulara yanıtlar bulacağınız bir kitap.

'İnsanlar bu bitkiyi yemeye nasıl karar verdi?, 'Neden tüm bitkileri yemediler?', 'Neden her hayvan evcilletirilemedi' gibi soruları merak ediyorsanız, okumaktan zevk alacağınız türden bir kitap.

Kitabın, Pegasus Yayınları tarafından yayımlanan baskısında yazarın bizzat Türklere yönelik yazmış olduğu bir önsöz de mevcut. Tarihin ve uygarlığın başlangıcı sayılan topraklarda yaşayan Türklere hem teşekkür ediyor hem de neden daha iyi bir konumda olmadığımızı sorguluyor.

Dünya tarihini öğrenmek isteyenler için okunması gereken bir kitap. Roman kategorisinde değil bir ders kitabı gibi, bunu bilerek başlamanızda fayda var.

"İnsanlık tarihi çoğunlukla, bir şeylere sahip olanlar ile olmayanlar arasındaki eşitsiz çatışmalardan oluşur."




Coğrafya kaderdir cümlesini çok sık gördüm burda ve hep tembellik veya bir tür insanların bahanesiymiş gibi gelirdi bana. Bu kitapta ise coğrafyanın kader olduğunu bilimsel bilgilerle kanıtlanmasına şahit oldum. Sırf yaşadığı Kıta veya ülke Kuzey-Güney ekseni üzerinde yönelimli olduğu için veya yaşadığı yerdeki coğrafya engebeler içerdiği için, iklimi müsait olmadığı için ya da orada sınırlı bitki ve hayvan yaşamlarına ev sahipliği yaptığı için insanların avcı-toplayıcıdan tarım devrimine geçiş yapamayıp, daha iyi coğrafyalarda yaşayan insanların gelişip onları sömürgeleştirmek için adımlarda bulunduklarından habersiz yaşamalarına da tanık oldum. Ama görüşümü tamamen terk etmiş durumda değilim, Coğrafyanın kader olmasını insanlık tarihinin başlangıcından 2021den belki 50-60 yıl öncesi dönem boyunca doğru olduğunu kabul edebilirim ancak günümüzde özellikle asla geçerli bahane olamayacağını da kitabın sonlarından öğrendim.Hollanda, Güney Kore çok güzel iki örnek oluşturmuş. Kitap, avcı-toplayıcıdan tarıma geçiş yapan toplumlarda yüksek ihtimalle oluşan katmanlı örgütlenme ve karmaşık ekonomik politikalara da değiniyor sonuç olarak da ne kadar olumsuzluklar olsa da halkın ve devlet kurumlarının kabulleri ve tavırları sizin kaderinizi bu dönemlerden itibaren belirlemede artık coğrafya kadar önem arz ettiğini belirtmekte.




Akademi dünyasında genelde "pek de akademik bir kitap değil" diye burun kıvrılmasının (ki kitabın araştırma ve sunum biçimi incelenirse bu tespit pek de yanlış değildir - ve bu durumu olumluyor ya da olumsuzluyor değilim) yanında, aynı akademi dünyası mensuplarının kitaplıklarında mutlaka bulundurduğu veya en azından haberdar oldukları kitaptır. tüm sosyal bilimlerin bi' şekilde cevabını aradığı bir soruyu (kendisinin de itiraf ettiği gibi) değil 600 küsur sayfada, 60 ciltte bile cevaplamak pek mümkün olmadığından, kitaptaki "yau tamam, orası biraz karışık boşver" tadındaki yan çizmeler anlayışla karşılanmalıdır.

kitaba, yazarına ve öne sürdüğü tezlere biraz daha olumlu yaklaşmama neden olan, jarod'un giriş bölümünde yaptığı şu tespittir ki, güzeldir.
[...] ve üçüncü itiraz : "uygarlık" gibi, "uygarlığın doğuşu" gibi sözlerden, sanki uygarlık iyi bir şeymiş, kabile avcı/yiyecek toplayıcıları mutsuzmuş gibi, son 13.000 yıldır tarihin gelişimi insanın mutluluğuna büyük katkılarda bulunmuş, anlamı çıkmıyor mu,aslında ben sanayileşmiş toplumların avcı/yiyecek toplayıcı kabilelerden "daha iyi" olduğu, ya da avcı/yiyecek toplayıcı toplumlara özgü hayat tarzını bırakıp demire dayalı devlet olma aşamasına geçmenin "gelişme"yi temsil ettiği, ya da insanların mutluluğuna katkıda bulunduğu gibi bir varsayımda bulunmuyorum [...]

-Jarod'un bu kitapta tüm çıplaklığıyla ortaya koyduğu tezi sosyal bilimlerde çevresel determinizm (environmental determinism) olarak adlandırılır.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: