Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Tiffany'de Kahvaltı - Truman Capote | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Tiffany'de Kahvaltı Kitap Bilgileri


Yazar: Truman Capote
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 38 dk.
Sayfa Sayısı: 128
Basım Tarihi: Ocak 2008
İlk Yayın Tarihi: 1958
Yayınevi: Sel Yayıncılık
ISBN: 9789755702792
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Tiffany'de Kahvaltı Kitap Tanıtımı


1940lı yılların New York'unda hareketli cemiyet hayatı öğleden sonra barlarda içilen martinilerle başlar, Tiffany'de edilen şampanyalı kahvaltılar ile son bulurdu. Bu renkli hayatın ilginç simalarından Holly Golighty, küçük dairesinde erkek arkadaşları için verdiği ev partileri ile dikkat çekiyordu.



Görünüşte eğlenceli ama yüzeysel bir hayat süren bir çocuk - kadın olan Holly Golightly'nin yaşamı çözülmeyi bekleyen gizemlerle yüklüydü. Genç bir yazar adayı ise bu gizemleri çözmek için çoktan yola çıkmıştı bile.



Truman Capote'un bir klasik haline gelen bu uzun öyküsü filme çekildiğinde gizemli ve hüzünlü kadın karakteri ile sinemada da yankı uyandırmış, hem okurların hem de izleyicilerin belleğinde iz bırakmıştır.




Tiffany'de Kahvaltı Kitaptan Alıntılar


1. "bana sigara içme dese bırakır­dım"




2. ""Sevgilim, nasılsın?"
"Çok iyiyim."
"Fakat nabzın atmıyor," diyerek bileğimi yokladı.
"Öyle ise ölmüşümdür"




3. ""Bugün ne?"
"Perşembe.""




4. ""İçeriye girmek için yalvarmalarım cevapsız kaldı, kapıyı kırarak içeriye girme çabalarım yalnızca omzumun çürümesine yol açtı.""




5. "Sevdiğin insanları yabancı gibi tutabilirsin hayatında, arkadaşın olan bir yabancı gibi."




6. ""Ben sıcak yürekli bir insanım. Bu benim karakterimin temelidir.""




7. "... vatan dediğin rahat ettiğin yerdir. Ben hâlâ öyle bir yer arıyorum."




8. ""Yalnız şu var, bazılarının sözleri namusludur ama kalpleri namussuzdur.""




9. ""Belki de artık arkadaşlığımız, iki kişinin birbirleriyle kelimelerden çok sessizlik içinde konuşabildikleri devreye erişmişti.""




10. ""Yalnız şu var ki, Perşembe ne çabuk geldi, onu anlamadım.""




11. ""Benim ölçeğim insanların bana nasıl davrandıklarıdır.""




12. ""Böylece günler, sonbahar yaprakları gibi, anılarımda uçuştular; ta ki ötekilerden farklı bir gün yaşayıncaya kadar.""




13. "“Eğer kendini yabanıl bir şeye kaptırırsan, sonunda gökyüzüne bakakalırsın. “"




14. "Vatan dediğin rahat ettiğin yerdir. Ben hâlâ öyle bir yer arıyorum."




15. "... bazılarının sözleri namusludur ama kalpleri namussuzdur."





Tiffany'de Kahvaltı Kitap İncelemeleri


“Ben gerek kendimin, gerek benim olacak her şeyin ait olduğu yeri buluncaya dek hiçbir şeye sahip olmak istemiyorum.”
Not: Bu bir inceleme yazısı değildir sadece fikirlerimi belirtmek istedim.

Çok büyük bir Harper Lee hayranı olarak bütün hayatı boyunca en yakın arkadaşı olan Truman Capote’un eserlerini okumak için çok heyecanlıydım. Burdaki birçok incelemeyi okuduktan sonra sevip sevemeyeceğimden pek emin olamamıştım açıkçası. Bu yüzden kitabı almadan e-kitap olarak okumaya karar verdim.
Tiffany’de Kahvaltı daha ilk sayfasından beni kendine çekti. Konusu kısaca; adını bilmediğimiz baş karakterin Holly’yle olan arkadaşlığını ve anılarını anlatması.
Kitap bazı noktalarda hiç bilmediğiniz bir insanın hayatını dinliyormuşcasına ve samimilikten uzak bir hava verse de baş karakterimiz Holly’e hayranlık beslediği her noktada ben de Holly’e aşık oluyormuş gibi hissettim.
Ne kadar hoppa bir insan ve geçmişi yalanlardan ibaret olsa da Holly okuduğum en kompleks karakterlerden biri. Tüm hikayesini duymak ve baş karakterimizle arkadaşlığının sürmesini isterdim.
Kitabın beni etkileyen bir çok noktası oldu ve fiziksel olarak kitabı alıp tekrar tekrar okumak için şimdiden heyecanlıyım.
Özetlersek, Harper Lee’ye ve kalemine olan hayranlığımı Truman Capote’da da yakaladığım için mutluyum. Kesinlikle okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.

(Bazı noktalarda kültürel farklardan dolayı göndermeleri anlayamadım, araştırmam gerekti ve bu yüzden birçok insanın kitabı sevmediğini düşünüyorum. Bir de kitaptaki ırkçı göndermelerden rahatsız olduğumu söylemek istiyorum.)










Tiffany’de Kahvaltı’yı üçüncü okuyuşumdu bu. Audrey Hepburn hayranlığım sonucu Breakfast at Tiffany’s en sevdiğim film olmuştu. Yıllardır da öyledir. Bu vesileyle kitabını da 10 yıl önce ilk kez okumuştum. Film 1961 yılında vizyona giren olay öyküsünden bazı diyaloglarına kadar kitapla özdeşlikler barındırmak ile birlikte olayların akışı ve sonlanışı ile farklılar içeren bir yapım. Kitabın anlattığı verdiği mesaj filmden çok daha farklı aslında. Ben filmi çok sevmek ile birlikte kitabın bu kurgusunu da seviyorum. Aslında bu hikaye daha derinleştirilerek teferruatlı bir roman da ortaya çıkabilirdi. Yazar genelde uzun öyküler yazdığı için bunu tercih etmemiş olabilir. Zaten öykünün de amacı ve anlatmak istediği de bu kadardı diye düşünüyorum bir yandan da. Yani biz yüzeysel bir anlatımla karşı karşıya değiliz aslında; yazar bu kadarını anlatmak istedi. Ve bence yazarın kurgulamak istediği Holly’i de, yazar Fred’i de iyi tanıyoruz kitabın bitiminde. Karakterlerine ve öykülerine dair çıkarımlar yapabiliyoruz. Kitabı her okuyuşumda üç beş saat içinde bitirmeme rağmen damağımda güzel bir tat ve etki bırakıyor. Bunu hikayeyi de filmi de Audrey Hepburn’ü de çok sevmem ile doğrudan alakası olmadığını da belirteyim. Güzel bir yaz akşamı kitap okumak için bir kaç saatiniz varsa ayırıp tatlı bir öykü ile buluşmak isterseniz; Holly’nin ruh halini anlamak, hikayesini dinlemek, onun ruhunu daraltan kırmızılıkları anlamak isterseniz Tiffany’de Kahvaltı’yı okuyabilirsiniz. Bir de filmini izleyip karşılaştırabilir hem ortak hem farklı iki güzel öyküyü dimağınıza katabilirsiniz.




Bazen bir insanı anlamak, ona yakın olmak istersin ama ne kadar uğraşırsan uğraş, o hep biraz uzakta kalır. Tıpkı Holly Golightly gibi. Truman Capote'nin Tiffany'de Kahvaltı kitabı, benim için sadece bir karakter hikâyesi değil, aynı zamanda kaçışlarla, maskelerle ve arada kalanlarla dolu bir ruh hâlinin yansımasıydı.

Holly’yi okurken hem hayran oldum hem de üzüldüm. O kadar özgür görünüyordu ki, başta onu kıskandım bile. Ama sayfalar ilerledikçe fark ettim: özgürlük bazen sadece güzelce kurulmuş bir kafes olabiliyor. İçinde kalmakla dışına çıkmak arasında gidip gelen biri. Güçlü görünse de aslında kırılgan. Tam bir çelişkiler bütünü… Ama belki de bu yüzden bu kadar gerçek ve akıcı bir hikaye.

Beni en çok etkileyen şey, Holly’nin bir yere ait olamamasıydı. Sanki birini sevmek, bir yerde kalmak, kök salmak onun için tehlikeliydi. Ama yine de sevilmek istiyordu. Belki de en çok bunu anladım: Bazı insanlar sevilmeye çok ihtiyaç duyar ama bu sevgiyi tuttuğun an uçup gidebilirler.

Kitap, birinin dışarıdan nasıl göründüğüyle iç dünyası arasındaki farkı çok güzel anlatıyor. Holly, çoğu zaman anlaşılmak yerine güçlü görünmeyi seçiyor. Ama o gücün altında kocaman bir yalnızlık yatıyor.

Tiffany’de Kahvaltı, içinde biraz yalnızlık, biraz özgürlük, biraz da yitik hayaller olan bir roman. Bana kendimden parçalar gösterdi. Belki hepimize bir parça Holly var. Belki hepimiz bazen, hiçbir yere ait hissetmeden bir Tiffany vitrini önünde durup kendimizi güvende hayal ediyoruzdur.




Bazen bir insanı anlamak, ona yakın olmak istersin ama ne kadar uğraşırsan uğraş, o hep biraz uzakta kalır. Tıpkı Holly Golightly gibi. Truman Capote'nin Tiffany'de Kahvaltı kitabı, benim için sadece bir karakter hikâyesi değil, aynı zamanda kaçışlarla, maskelerle ve arada kalanlarla dolu bir ruh hâlinin yansımasıydı.

Holly’yi okurken hem hayran oldum hem de üzüldüm. O kadar özgür görünüyordu ki, başta onu kıskandım bile. Ama sayfalar ilerledikçe fark ettim: özgürlük bazen sadece güzelce kurulmuş bir kafes olabiliyor. İçinde kalmakla dışına çıkmak arasında gidip gelen biri. Güçlü görünse de aslında kırılgan. Tam bir çelişkiler bütünü… Ama belki de bu yüzden bu kadar gerçek ve akıcı bir hikaye.

Beni en çok etkileyen şey, Holly’nin bir yere ait olamamasıydı. Sanki birini sevmek, bir yerde kalmak, kök salmak onun için tehlikeliydi. Ama yine de sevilmek istiyordu. Belki de en çok bunu anladım: Bazı insanlar sevilmeye çok ihtiyaç duyar ama bu sevgiyi tuttuğun an uçup gidebilirler.

Kitap, birinin dışarıdan nasıl göründüğüyle iç dünyası arasındaki farkı çok güzel anlatıyor. Holly, çoğu zaman anlaşılmak yerine güçlü görünmeyi seçiyor. Ama o gücün altında kocaman bir yalnızlık yatıyor.

Tiffany’de Kahvaltı, içinde biraz yalnızlık, biraz özgürlük, biraz da yitik hayaller olan bir roman. Bana kendimden parçalar gösterdi. Belki hepimize bir parça Holly var. Belki hepimiz bazen, hiçbir yere ait hissetmeden bir Tiffany vitrini önünde durup kendimizi güvende hayal ediyoruzdur.




Bazen bir insanı anlamak, ona yakın olmak istersin ama ne kadar uğraşırsan uğraş, o hep biraz uzakta kalır. Tıpkı Holly Golightly gibi. Truman Capote'nin Tiffany'de Kahvaltı kitabı, benim için sadece bir karakter hikâyesi değil, aynı zamanda kaçışlarla, maskelerle ve arada kalanlarla dolu bir ruh hâlinin yansımasıydı.

Holly’yi okurken hem hayran oldum hem de üzüldüm. O kadar özgür görünüyordu ki, başta onu kıskandım bile. Ama sayfalar ilerledikçe fark ettim: özgürlük bazen sadece güzelce kurulmuş bir kafes olabiliyor. İçinde kalmakla dışına çıkmak arasında gidip gelen biri. Güçlü görünse de aslında kırılgan. Tam bir çelişkiler bütünü… Ama belki de bu yüzden bu kadar gerçek ve akıcı bir hikaye.

Beni en çok etkileyen şey, Holly’nin bir yere ait olamamasıydı. Sanki birini sevmek, bir yerde kalmak, kök salmak onun için tehlikeliydi. Ama yine de sevilmek istiyordu. Belki de en çok bunu anladım: Bazı insanlar sevilmeye çok ihtiyaç duyar ama bu sevgiyi tuttuğun an uçup gidebilirler.

Kitap, birinin dışarıdan nasıl göründüğüyle iç dünyası arasındaki farkı çok güzel anlatıyor. Holly, çoğu zaman anlaşılmak yerine güçlü görünmeyi seçiyor. Ama o gücün altında kocaman bir yalnızlık yatıyor.

Tiffany’de Kahvaltı, içinde biraz yalnızlık, biraz özgürlük, biraz da yitik hayaller olan bir roman. Bana kendimden parçalar gösterdi. Belki hepimize bir parça Holly var. Belki hepimiz bazen, hiçbir yere ait hissetmeden bir Tiffany vitrini önünde durup kendimizi güvende hayal ediyoruzdur.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: