Tek Kanatlı Bir Kuş Kitap Bilgileri
Yazar: Yaşar Kemal
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 9 dk.
Sayfa Sayısı: 76
Basım Tarihi: Haziran 2019
İlk Yayın Tarihi: 2013
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789750826184
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Tek Kanatlı Bir Kuş Kitap Tanıtımı
Edebiyatımızın çınarı, büyük usta Yaşar Kemal'in Tek Kanatlı Bir Kuş kitabı, toplumda bulaşıcı bir hastalık gibi yayılan korkunun destansı bir romanı.
Halkının neden terk ettiği bilinmeyen, gizemli karanlık bir kasaba, bu kasabaya atandığı halde gidemeyen bir posta müdürü, yalnızlığın timsali bir istasyon şefi, "Alamancı" bir genç kadın...Ve bütün fantastikliğine karşın son derece gerçekçi gelen bir dünya... Metafor mu? Alegori mi yoksa?
Şaşırtıcı ve çok katmanlı olay akışı, kişilerinin zenginliği ve derinliği, zaman zaman bir röportaj keskinliği kazanan masalsı diliyle tam bir Yaşar Kemal romanı.
Tek Kanatlı Bir Kuş'da toplumda bulaşıcı bir hastalık gibi yayılan korkuyu anlatan Yaşar Kemal, kitabın ana teması korku ile ilgili "Ben hep korkudan korktum. Korkudan çok korktum. Roman yazdığım zaman içimde bir korku istemezdim. O yüzden bu kitapta da korkuyu anlattım. Kayseri'de askerlik yaptığım kasabanın üzerinde büyük bir taş vardı ve bütün kasaba bu taşın üzerlerine düşeceğinden korkuyor, taşı üzerilerine düşmesin diye demir zincirlerle bağlıyorlardı. Madem korkuyorsunuz o zaman çekin gidin derdim. Seneler senesi bu korkuyu yazmak istedim" diyor.
Romanının başkahramanları olan Posta Müdürü Remzi Bey ve karısı Melek Hanım'ın çileli yolculuğundan ve o dönem için şartları çok daha ağır olan postacılık mesleğinden bahseden Yaşar Kemal, "O dönemde Anadolu'da postacıdan daha önemli bir kişi yoktu. Özellikle benim için postacı çok önemliydi. O zaman bana mektuplar geliyordu. Bu mektupları benden önce jandarmalar okuyordu. Bazen makale yazar gazeteye göndermek isterdim. Bu makaleler bazen gider, bazen de gitmezdi" diye ekliyor.
Yaşar Kemal'in 1960'ların sonunda yazdığı ve şimdi yayımlamaya karar verdiği Tek Kanatlı Bir Kuş romanı, okuru 1960'lı yılların Anadolusu'na götüren tarihi bir belge olmanın yanı sıra büyük ustanın edebiyatında önemli bir dönemi de gözler önüne seriyor.
Tek Kanatlı Bir Kuş Kitaptan Alıntılar
1. "Tanışmadan görüşmeden bir insan bir ıssız ada gibidir."
2. "Ceviz ağacı çok değerlidir ama altında uyumayacaksın, gölgesi ağırdır."
3. "Tanışmadan görüşmeden bir insan bir ıssız ada gibidir."
4. "Şu insanlar ne güzel de çay içiyorlar, ne güzel!"
5. "Herkes anasını özler."
6. "Kaçak çaylar, harman etmiş. Dünyanın bir ucundan gelmiş çaylardır."
7. "Dünya görmüş, ömür geçirmiş, okumuş insan başkadır."
8. "Okumuş insan başkadır."
9. "Tanışmadan görüşmeden bir insan bir ıssız ada gibidir."
10. "Okumuş insan başkadır."
11. ""Tanışmadan görüşmeden bir insan bir ıssız ada gibidir..
Tehlikelerle doludur..""
12. "Tanışmadan görüşmeden bir insan bir ıssız ada gibidir..
Tehlikelerle doludur.."
13. "Yüreğimin yarısını aldı da gitti.
Yüreğimi parçaladı da gitti."
14. "Almanya’daki işçi buradaki kaymakamdan iyidir hatta validen de.. Almanya’da işçi olmak Türkiye’de fabrikatör olmaktan daha iyidir."
15. "Kim bilir, bir insanın iyilik mi kötülük mü, dostluk mu düşmanlık mı düşündüğünü şöyle yüzüne bakınca, kim bilir?"
Tek Kanatlı Bir Kuş Kitap İncelemeleri
Yaşar Kemal / Tek Kanatlı Bir Kuş
Kulaktan dolma bilgilerle yaşanan bir bilinmezlikten korkup gerçeklerle yüzleşmeyen insanlar daha güzel yansıtılamazdı sanırım.
Posta Müdürü olan Remzi Bey Yokuşlu Kasabası’na atanmıştı. Eşi Melek Hanım ve kedisi ile yaptıkları uzun ve zorlu bir tren yolculuğunun ardından indikleri istasyonda, İstasyon Şefi Sadrettin Bey’in “Hiç durmayın, gidin. O kasaba terk edildi” demesiyle başlıyor hikaye. Remzi Bey, “Kendim görmeliyim. Ona göre karar veririm” der ve Melek hanım ile yola düşer ama hiç bir araç kasabaya götürmez onları. Yakınlarda bırakır. Herkes ağız birliği yapmış gibi o kasabaya giremeyeceğini söyler ama kimse tam olarak ne olduğunu söylemez. Çünkü bilmezler. Kasabaya yakın yol kenarında ne yapacağını düşünen Remzi Bey ile Melek Hanım’a zamanla kasabaya gelen farklı kişiler de eklenir. Bilinmezlik ve korku kasabaya girmelerini engellediği gibi, merak ve ne yapacaklarına karar verememeleri de terk etmelerine engel olur. İçlerinden sadece Almanya’dan gelen Zeliha bu cesareti gösterebildi.
Kısacık bir romanın içinde; başardığını gösterme arzusu, sevdiğin insan için her yere her koşulda gideceğinin vurgulanması, Anadolu insanının eli açıklığı ve korkunun bilinçsiz yayılışı çok güzel anlatılmış. Farkında olarak ya da olmayarak korkularımızın kanatlarımızı kırdığını ve özgürlüğümüzü elimizden aldığını #TekKanatlıBirKuş çok güzel anlatıyor. Keyifli okumalar…
Bir insanın güzelliğini anlatmak için türlü cümleler kurabilirsiniz. "Güneş altında söylenmedik söz yokmuş" zaten, milyonlarca cümleler dizilmiş bir başkasının güzelliğini anlatmak için. Kim bilir ne kadar başarılı da olmuşlardır; eminim. Fakat yine de bana sorarsanız Yaşar Kemal'in kurduğu sade mi sade cümleler ile yarışamaz hiçbiri. Öyle tertemiz anlatıyor ki insanın güzelliğini; hayran olmamak elde değil. Kendi yüreği bu kadar güzel olmasa anlatabilir miydi bu kadar? Hiç sanmıyorum.
Sadece güzelliğini mi anlatıyor insan olmanın? Elbette hayır. Yalnızlığı da ne güzel anlatıyor, korkuyu da, derdi de, umursamazlığı da, idealizmi de, kendini beğenmişliği de. Üstelik bütün bunları kısacık bir romana sığdırıyor; çok az karakter ile. Ama o karakterler sayı olarak azlar. Yoksa bütün insanlığı da insana ait ne varsa onları da taşıyor hepsi, dolu dolu.
Bir ceviz ağacının altında, bir cevizin budağına gizlenmiş nice hikâyeler vardır. Nice insanlar gelir geçer de yanımızdan yöremizden, hangi birine yüreğini görmek isteyerek bakarız? Kaç tanesinin içini görebiliriz sahiden? Kaç tanesine dikkatlice bakar da hikayelerini merak ederiz? Bir tanesini çevirip sorsak ya hikâyesini; eminim ki anlattığı hikâye tüm insanlığın hikâyesi olacaktır. Tıpkı bu miniminnacık romanın birçok destandan daha çok şey anlatması gibi.
Anadolu'ya tayini çıkan posta müdürü Remzi Bey ve eşi Melek Hanımın zorlu bir yolculuktan sonra gidecekleri yer olan Yokuşlu kasabasına yaptıkları yolculuk, tren istasyonunda inmeleri ile son bulur. Ve asıl hikaye de tam bu nokta da başlar...
Hiç kimse onları Yokuşlu kasabasına götürmek istemez. Sebebi ise korkudur. Kimse kasabada tam olarak ne olduğunu bilmese de oraya gitmemeleri gerektiğini söyleyip dururlar....
Melek Hanım Ve Remzi Bey kendilerince bir çare üretip beklemeye başlarlar. Bu arada onların arasına katılan misafirleri de olur...
Eser hakkında ki yorumlar değişkenlik gösterse de ben kitabı çok beğenerek okudum. Bir bilinmezlik hakkında bu kadar güzel bir hikaye yazmak sanırım Yaşar Kemal'e has bir özellik. Anadolu kadınının becerikliliği, nerede olursa olsun durum ile baş etme yeteneği, eşine olan hürmeti ve zor şartlarda da olsa misafirperverliğini nakış gibi işlemiş...
Bana göre bu romanın iki ana teması var. Birincisi Anadolu insanı, ikincisi ise korku. Sadece kulaktan dolma söylemler ile bir kasabanın akıbetinin anlatıldığı
ve gerçekte ne olduğu bilinmeyen eser de Anadolu insanın bakış açısı ve saf duygularının diyaloglarda kendini göstermesi bile eserin kıymetini özetliyor...
Tek olumsuz yönü ise çok çabuk bitmesi... Eserin masalsı tadının biraz daha devam etmesini isterdim...
Yazarın okuduğum ikinci kitabı Tek Kanatlı Bir Kuş. Farklı bir kimliğini ile çıktı karşıma Yaşar Kemal bu kitapta. Eserlerinde anadolu insanını anlatan Yaşar Kemal bu romanında da anadolu insanını ele almış ancak bunu fantastik boyutta gerçekleştirmiş. İtiraf etmem gerekirse romanın başında sıkıcı bir kitap okuyacağımı düşündüm. Ancak işler öyle ilerlemedi, kısacık bir roman olmasına rağmen merak uyandıran kurgusuyla ilgimi çekmeyi başardı.
Halk tarafından nedeni bilinmeyen bir şekilde terk edilmiş, gizemini koruyan bir kasaba ve o kasabaya çeşitli nedenlerle gelen ve hiçbir şekilde giremeyen karakterlerimiz. Hepsinin kasaba hakkında bir hikayesi var ama girmek için cesareti yok hiçbirinin. Kasabaya ilişkin korku yayılıyor ve bizi de düşündürüyor Yaşar Kemal.
Kendimize bile söyleyemediğimiz, bizi güçsüz hale getirebilecek korkularımız, endişelerimiz var muhakkak. Ancak başka birinin, bir toplumun ya da bir güç unsurunun bizim üzerimizdeki etkileri ne derece büyük bunu görüyoruz Tek Kanatlı Bir Kuş romanı ile. Bize kasaba simgesi üzerinden anlatılan korkularımız hayatımızda farklı şekillerde buluyor kendini. Üstesinden gelmeye çalıştığımızda, bir şeyleri değiştirmek için çabaladığımızda, emek verdiğimizle dünya değişecek belki de. Ama biz kendimize güvenecek cesareti bulamayıp Yaşar Kemal'in de anlatmaya çalıştığı gibi tek kanatlı kuşlar oluyoruz.
Oysaki hepimiz istediğimizde her şeyi elde edebilecek, güçlü, biricik, kanatlanmaya hazır bireyleriz...
Yaşar Kemal ile tanıştığım ilk eseri oldu. Oysaki İnce Memed serisi ile başlarım diye düşünmüştüm. Yaşar Kemal'in dili oldukça yalın ve sürükleyici. Betimlemeleri,olayların akışı oldukça güzel akıp gitti.
Karakterlerin duygu ve düşüncelerini tam bir gerçeklikte yansıtan bir kitap.
Bir kasa düşünün ki o kasabaya insanlar giremiyor hatta bırakın kasabaya girmeyi uzaktan bakanlar dahi korkuyor, geriliyor ve neler olduğu hakkında kimse konuşmuyor. " Girmeyin,uzak durun,belalı yer..."gibi cümleler. Böyle bir kasabaya da devlet Remzi Bey'i atıyor işte.
Bu roman oldukça kısa.72 sayfa.Ama derinliğe sahip bir roman. Sanki öğrenilmiş bir çaresizlik var karakterlerde. Melek Hanım ve Remzi Bey'in herkese rağmen o kasabaya gideceklerine inançları olsa bile Almanya'dan gelen Zeliha'nın çabalarını görünce ne Melek Hanım da ne de Remzi Bey de inanç kalıyor.
Çoğu okurun incelemesini okudum. Çünkü merak ettim. Yaşar Kemal çok başarılı ve saygı duyduğum bir yazar. Bu yüzden çoğu incelemeleri okudum."yarım kalmış hissi oluşturdu..."dese de birkaç okur aslında öyle olmadığını düşündürdü bana Yaşar Kemal. Okuyucusunda etki bırakmak adına böyle yazılmış olduğunu düşündüm. Denir ya Klasik Yaşar Kemal. Sahiden de öyle. Ne güzel, kaliteli bir yazar.
Tek Kanatlı Kuşlar'dan olmayalım.