Tatsız Bir Olay Kitap Bilgileri
Yazar: Fyodor Dostoyevski
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 16 dk.
Sayfa Sayısı: 80
Basım Tarihi: Mart 2017
İlk Yayın Tarihi: Eylül 2020
Yayınevi: Can Yayınları
ISBN: 9789750705830
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Tatsız Bir Olay Kitap Tanıtımı
Dostoyevski'den unutulmaz bir uzun öykü: 'Tatsız Bir
Olay'
Petersburglu üç general, yumuşacık koltuklara oturmuş, bir yandan sohbet etmekte, bir yandan da şampanyalarını yudumlamaktadırlar. Dostoyevski'nin deyişiyle: 'güzel ülkemizin değerli çocuklarının' kalkınma hareketlerine giriştikleri yıllardır. Rusya'da çarlığın çözülmeye başladığı, pek çok şeyle birlikte askerî bürokrasi ile yoksul memur sınıfı arasındaki ilişkilerin de değişmeye yüz tuttuğu yıllar. İşte bu davette generallerden biri, bu kısa romanın kahramanı olan İvan İlyiç, aşağı dereceden memurlara karşı iyi davranışları savunmaya başlar. Ona göre önlerinde açılan yeni dönemin özelliği bu olacaktır: insanseverlik. Ama general önce arkadaşları arasında alay konusu, sonra da içkinin etkisiyle çıkıp dışarıda tatsız bir olaya neden olur. Tatsız Bir Olay, Dostoyevski'nin erken uzun öykülerinden biri. Ama son derece çağdaş bir yazınsal ve düşünsel başyapıt.
(Tanıtım Yazısı)
Tatsız Bir Olay Kitaptan Alıntılar
1. ""İyilik her şeyi kurtarır, her şeyi düzeltir.""
2. "İyilik her şeyi kurtarır, her şeyi düzeltir."
3. "Hepimiz boyuna konuşuruz, konuşuruz; ama iş başa gelince: hava!"
4. "İyilik her şeyi kurtarır, her şeyi düzeltir."
5. ""Mutsuz bir insanım ben! Istırap çekiyorum!""
6. "“İyilik her şeyi kurtarır, her şeyi düzeltir.„"
7. "Zihnimde bir çeşit tutukluk var"
8. "Hepimiz boyuna konuşuruz, konuşuruz; ama iş başa gelince: hava!"
9. "Karıncaların yuvasını bozarsınız, bir yenisini yaparlar. Tekrar bozarsınız, tekrar yapmaya koyulurlar. Kaç defa bozulursa bozulsun, yılmadan bir yenisini yaparlar."
10. "Belki de bu her zaman böyledir, inişler ardından yükselişler gelir."
11. "Belki de bu her zaman böyledir, inişler ardından yükselişler gelir."
12. "Şu dünyada doğruyu söylemek kadar zor, boş konuşmak kadar kolay şey yok"
13. "Her şeyden önce başkalarına karşı iyi olmamız gerekiyor, hatta astlarımıza karşı bile... Onların da insan olduklarını unutmamalıyız. İyilik her şeyi kurtarır, her şeyi düzeltir."
14. "Bazen kafalarımıza birden birbiri ardınca bir sürü düşüncenin hücum ettiği olur. Anlatılmaları, hele edebi bir dille anlatılmaları, hemen de mümkün olmayan böyle duygu ve düşünceleri hep biliriz."
15. ""İyilik her şeyi kurtarır, her şeyi düzeltir.""
Tatsız Bir Olay Kitap İncelemeleri
Öyle ya.Hepimiz boyuna iyi olduğumuzdan dem vuruyoruz.Ama böyle bir kahramanlığı yapmaya yetecek kudret hangimizde var? Kahramanlık bunun neresinde diyeceksiniz.Yok mu,elinizi vicdanınıza koyup söyleyin.Topluluğumuzun buğünkü durumu göz önüne alınarak,ben, ben; gece, hem saat bire doğru,emrinde çalışan on dördüncü dereceden on ruble maaşlı memurunun düğün evine girersem, ortalığı birbirine katar,düşünceleri alt üst eder, bir "Pompei'nin son günü" yaratırsam...Ama bunu hiç kimse anlayamaz.Stepan Nikiforoviç ölse bile anlayamaz bunu....'Yapamayacağız,'dedi ya.Öyle.Siz, eski kafalı, uyuşuk çağdışı herifler yapamazsınız.Ama ben yaparım! Ben emrimdeki memur için 'Pompei'nin son günü'nü, onun için en tatlı gün haline getiririm.Çılğınca bir hareketi,doğal, ahlaka uygun, beğenilen bir harekete çevirebilirim ben...
(#alıntı)
Yukarıdaki satırlar kahramanımız İvan İlyiç'e ait...Aslında kahraman olmak isteyen bir karaktere desek daha doğru olur..O kadar trajikomik bir hikaye ki yazarken bile bir gülme geliyor.
İvan İlyiç(yüksek rütbeli bir general) kendini bir şekilde gaza getirip memurunun düğününe gidiyor.Ama ya düğün sahipleri için bu ne ifade ediyor?Ve hikaye nasıl bir son ile bitiyor,kim haklı çıkıyor?Arkadaşı General Stepan mı yoksa Ivan İlyiç mi?
Hikaye resmen "kaş yaparken,göz çıkarmak"deyiminin ne anlama geldiğinin uzun versiyonu gibiydi...Okurken sürekli zihnim de bu deyim dolanıp durdu...
Kısacası okunmalı diyor ve herkese iyi akşamlar diliyorum.
Seelam. Güzel bir kitabın yorumun yorumu ile geldim. Dostoyevski'yle tanışma kitabım oldu ve çok doğru bir seçim yaptığımı anladım. Normalde Yeraltından Notlar kitabıyla başlamayı düşünüyordum ama o kitaba nedense her başlamamda bir sorun yaşadım, odaklanamadım, kopuk oldu bir şeyler. O yüzden bu kitabı aldım ve tanışma kitabımız olsun dedim Dostoyevski'yle.
Konusuna gelince nedenini bilmediğim bir şekilde hiç böyle bir konu beklemiyordum açıkçası ama yine de güzeldi. Kitapta İvan İlyiç'in, emrinde çalışan bir memurun düğününe tesadüfen denk gelmesiyle ve o düğüne katılıp kendini göstermek istemesi, orada bulunan herkesin ona şaşkınlıkla, hayranlıkla karşılaşacağını düşünmesiyle devam ediyor kitap. Ama işler İvan İlyiç'in umduğu gibi gitmiyor ve gerçekten de tatsız olaylar oluyor. Okurken İvan İlyiç'in yerine ben utandım, düğün sahibi Pseldonimov' un yerine ben dertlendim açıkçası. Bu duyguları yaşayarak okumak da bana keyif verdi
İvan İlyiç deyince birkaçımızın aklına (ben de dahil) Tolstoy'un "İvan İlyiç'in Ölümü" adlı kitabı gelecektir. Tatsız Bir Olay'daki İvan İlyiç karakteriyle hiçbir alakası yoktu farklı iki olay ve farklı iki karakter anlatılıyor kitaplarda. Yeri gelmişken her iki kitabı da çok severek okuduğumu ve sizlere de gözüm kapalı tavsiye ettiğimi söyleyeyim
Dostoyevski'yi ne kadar çok sevsem de okuduğum her kitabında mutlaka ağlamışlığım ve neden mutlu bir son yazmıyor ki deyip, bir daha Dostoyevski okumamak için kendime söz vermişliğim var. (Gerçekten)
Yaşı ilerledikçe kendisine fazlasıyla neşe geldiğine inanıyorum. Yirmi beş yaşında yazdığı ilk kitabı İnsancıklarla, kırk altı yaşında yazdığı Tatsız Bir Olay asla aynı insandan çıkmış şeyler değil bana göre.
Kitaba dönersem; hikaye ilk olarak ihtiyar bir adamın ev alması ve ömründe ilk kez doğum gününü kutlayacak olması ayrıntısıyla başlıyor. İş çevresinden iki arkadaşını evine davet etmesi ve geceye kadar devam edecek siyasi tartışmalar ile devam ediyor. Burada da yazar bize aslında esas karakteri tanıtıyor.
Hikayenin kalan kısmı "tatsız bir olay" yaşayan misafirlerden birinin kafasının içindeki konuşmaları ve kendini fazlasıyla üstün görmesi ile başına açtığı inanılmaz tatsız - bence Dostoyevski'nin tarzına göre çok başarılı- bir durum komedisine dönüşüyor.
Elbette Dostoyevski'nin bize hiçbir zaman gül bahçesi vaat etmediğini biliyorum. Bu kitabında da fakir insanları, sefaleti ve o acınası durumu o kadar harika bir dille anlatmıştı ki kitabın başından kalkamadan bitiriverdim!
Dostoyveski'ye olan hayranlığım bir kez daha arttı ve sözümden döndüm. Ömrümün sonuna kadar Dostoyveski okuyacağım.. Size de okumanızı öneririm!
Bir solukta okunacak çok sürükleyici bir hikayeyi konu alan bu kitapta Dostoyevski, Çarlık Rusyası'nda yaşayan 3 generalden en yüksek rütbeli olan generalin doğum günü partisinde gerçekleşen keyifli sohbet sonrası (diyaloglar ve içses çok güzeldi) İvan İlyiç'in doğum günü olan generale ve diğer generallere "hümanizm"i savunması ve bundan sonra altımdaki kişilere iyi davranacağım demesinin ardından başından geçen trajikomik olayları usta bir dille, harika betimlemelerle anlatmasına bayıldım.
Parti bitişinde uşağının at arabasını getirmeyip İvan İlyiç'i yalnız bırakması sonucu İvan İlyiç bu sebepten ötürü evine yayan döner. Bu esnada yolda yürürken gecenin bir vakti gerçekleşen bir düğüne denk gelmesi ile birlikte düğün sahibinin kendi alt memurlarından birinin olduğunu öğrenmesi sonucu, davetsiz bir biçimde bu düğüne katılır.
Önce altında çalışan memur damadı ve ailesini tebrik eder ardı sıra kadehleri yuvarlayarak, sonra da başından geçen olayları anlatmaya başlar, damat bu duruma çok şaşırmıştır, daha önce hiçbir üst sınıftan kimseyle bu denli yakınlık kurulmamıştır, fakat gecenin ilerleyen zamanlarında alkolün de etkisiyle İvan İlyiç'in başına "tatsız bir olay" gelir.
Çok keyifli bir şekilde okuduğum, gayet başarılı bulduğum, özellikle diyaloglar ve içses kısmında gülümsediğim, planlanan ile gerçekleşen arasındaki farkı çarpıcı şekilde anlatan, mükemmel bir uzun öykü diyebilirim, mutlaka okumanızı tavsiye ederim. :)
Tatsız Bir Olay, Dostoyevski’nin uzun soluklu bir öykü kitabı. Kitap bittikten sonra hissettiğim şey ise isminin ne kadar doğru konduğu oldu.
Rusya’da tarihi zamanlara gidiyoruz. Çarlık Rusya zamanı sona ermeye başlamış. Sınıflar farklılıklar elbette yine var, memurlar arasındakiler ise kitaptaki konumuz. İşte bu dönemde çeşitli rütbelerdeki üç komutan bir araya gelirler bir gün. Çeşitli konulardan bahsettikleri sohbetleri esnasında, ana karakterimiz de olan İvan İlyiç Pralinskiy diğerlerinden farklı bir düşüncesini paylaşır : “Hümanizim.” Kitaptaki konuya uyarlayacak olursak bu kavramı, kendinden alt sınıftaki memurlar ile aralarını iyi tutabileceklerini savunuyor. Ancak burada bahsedilen bir eşitlik değil, emir komuta zincirinde ilerleyen işleri daha kibar bir dille ifade etmek örneğin ve bu şekilde herkesin bu şahane alçakgöüllü komutanlarını sevmesi. Çünkü onlar aradaki o sınıf farkını aşmış bir zihniyetteler, diğer memurlara iyi davranıyorlar. Onlar sevilmeyecek de kim sevilecek!
Kitabın devamında şans o ki İvan İlyiç bu düşüncesini tüm aleme kanıtlayabileceği bir ortam buluyor. Kafasındaki müthiş senaryoya o denli inanıyor ki, bir çalışanının düğününe katılıyor. Nasıl da kibirli olmayan bir üst olduğunu (!) göstermek inanışındayken işlerin hiç de düşündüğü gibi gitmediğini görüyor.
Dostoyevski okumayı çok seviyorum. İnsan psikolojisini bu kadar iyi analiz etmek, inanılmaz bir yetenek. Kitabı okurken İvan İlyiç’in hissetiklerini birebir anlamayan yoktur bence. Kısacık bir kitap en fazla ne anlatabilirse çok çok daha fazlasını anlatıyor. Çünkü yazarı Dostoyevski :)
Herkese keyifli okumalar dilerim.