Tanrı'nın Unutulan Çocukları Kitap Bilgileri
Yazar: Craig Silvey
Tahmini Okuma Süresi: 12 sa. 42 dk.
Sayfa Sayısı: 448
Basım Tarihi: 18 Mayıs 2021
İlk Yayın Tarihi: Nisan 2013
Yayınevi: Martı Kitabevi
Orijinal Dil: İngilizce
ISBN: 9786053481157
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Tanrı'nın Unutulan Çocukları Kitap Tanıtımı
Hayat bir piyangodur: Şanslı olan kazanır, şansızlar ise Tanrı'nın Unutulan Çocukları'dır...
Tanrı'nın Unutulan Çocukları, yetişkinliğe adım atan iki çocuğun bir sırla başlayan muhteşem dostluğu üzerine yazılmış, etkileyici bir roman... Uzak bir ülkenin yazarı olan Craig Silvey'in çok sayıda ödül alan romanı Türk okuyucularıyla buluşuyor. Yayımlandığında Avustralya'da yoğun bir ilgiyle karşılaşan yazar, başarılı en genç yazarlar listesinde yer almayı başarmış bir isim.
Tanrı'nın Unutulan Çocukları hem kurgusu hem de güçlü karakterleriyle okuyucuya bilmedikleri bir coğrafyanın edebi zevkini yaşatırken, dokunaklı bir dille sıradan yüzlerin ardına gizlenmiş birbirinden ilginç sırlar barındırıyor. Romanın başkarakterlerinden Jasper'ın, aynı okulda okuduğu Charlie'nin odasının penceresine bir gece yarısı gelmesiyle başlayan olaylar, başarılı ve merak uyandırıcı bir hikayeyi de beraberinde getiriyor. Parçalanmış bir ailenin çocuğu olması nedeniyle kasabalılar tarafından hor görülüp dışlanan Jasper, korkunç bir olayın detaylarını tek güvendiği kişiyle, Charlie'yle paylaşır. O andan itibaren çocukluklarını bir kenara bırakmaya başlayan bu iki arkadaş, bu sırrın peşine düşerek toplumun önyargılarına, bağnazlıklarına ve ikiyüzlülüğüne ayna tutmaya başlarlar.
İnsanların kendi kabuklarına çekildikleri bu küçük kasabada hayatın hem solgun hem de canlı anlarına tanıklık eden iki arkadaşın yaşadıklarını okurken, çocukluğunuzun masum yıllarını hatırlayacak, toplum tarafından kabul görülmenin ne anlama geldiğine bir çocuğun gözünden bakacaksınız. Cesaret, korkuya direnmek ve ona galip gelmektir" sloganından yola çıkan bu roman ile çocukluğun saf duygularına sımsıkı sarılan kahramanlar kimseyi hayal kırıklığına uğratmayacak!
"Ustalıkla işlenmiş, okunmasının üzerinden yıllar geçse de hatırlanacak bir roman. Bülbülü Öldürmek romanına selam eden Silvey, dokunaklı bir dille sıradan yüzlerin ardına gizlenmiş birbirinden ilginç sırları keşfediyor."
- Marie Claire UK
"Bu romanda ırkçılık, adaletsizlik, arkadaşlık ve ilk aşkın duyarlılığı bir arada sunuluyor; tıpkı dünyada iyi ve kötünün birlikte yer alması gibi."
- Sydney Writers' Festival
"İki çocuk kahramanının gözünden esprili, dramatik, gizemli ve biraz da gerilimli ilerleyen bu roman, okuyucuları saklı kalmış bir yaşamın kapısını aralamaya çağırıyor."
- Readings
"Bu romanda mutlu gibi görünen aileler, toplumun dışladığı ötekiler, önyargılar, dokunaklı yaşam hikayeleri, başka dünyalara duyulan özlemler ve masum yıllar var... Ve tüm bunlar içimizdeki öldürmediğimiz çocuğun seslenişleri."
- Daily Mail
"Mükemmel bir yetişkinliğe geçiş romanı... Her yaştan insanı etkileyecek kadar büyüleyici."
- Markus Zusak
Tanrı'nın Unutulan Çocukları Kitaptan Alıntılar
1. "''... Bu bana çok üzücü geliyordu. Hayal bile edemiyordum. Sana bu kadar yakın olan birini kaybetmek, umutlarını bağladığın birini kaybetmek.''"
2. ""... Bu aptallık. Bir hiç uğruna bu kadar çok çalıştım!"
"Ah, bu konuda yalnız değilsin, küçük bey. Buna hayat denir.""
3. "“Kaybedecek ne kadar çok şeyin varsa, savaştığında o kadar cesursun demektir.„"
4. "“Ancak dünyanın geri kalanı uyurken uyanık olmanın büyüleyici bir tarafı vardı. Sanki onların bilmediği bir şeyi biliyormuşum gibi.„"
5. "“Asıl önemlisi dünyan sarsıldığında nasıl davrandığın ve etrafında neleri ne kadar görebildiğindir.„"
6. "''Bu nasıl bir dünyaydı böyle? Her zaman böyle miydi, yoksa son bir kaç günde gerçekten çivisi mi çıkmıştı? Her zaman bu kadar adaletsiz miydi? Dengeyi bozan neydi? Anlamıyordum. Nasıl bir dünya güzel kızların dövülüp asılmasına izin verirdi?... Nasıl bir dünya birisi akıllıca sözler ettiği için onu yumruklardı?''"
7. "''Ama zaten Tanrı da bence gerçekte bu, Charlie. İçimde, diğer her şeyden daha güçlü ve daha dayanıklı olan şey. Dua etmek de ona güvenmek, ona inanmak, kendimden dayanıklı olmayı istemek anlamına geliyor. Ve yapabileceğin tek şey de bu.''"
8. "'Dünyanın geri kalanı uyurken uyanık olmanın büyüleyici bir tarafı vardı.Sanki onların bilmediği bir şey biliyormuşsun gibi'"
9. "Hani biriyle karşılaşırsın ve bütün hayatın boyunca onu tanıdığını hissedersin ya? Öyleydi işte."
10. ""Kaybedecek ne kadar çok şeyin varsa, savaştığında o kadar cesursun demektir.""
11. ""Hani biriyle karşılaşırsın ve bütün hayatın boyunca onu tanıdığını hissedersin ya? Öyleydi işte.""
12. "ama dünyadaki en iyi zihin bile kadınları çözebilmiş değil."
13. "Ne kadar az bilirseniz, o kadar uzak kaIırsınız ve omuz silkip yolunuza devam etmek o kadar kolay olur."
14. "Cesaret, korkunun yokluğu değil, korkuya direnmek, ona galip gelmektir."
15. "Bir sürü uçurtma, gökyüzünde kendi başına kalmıştı."
Tanrı'nın Unutulan Çocukları Kitap İncelemeleri
Bu kitabı okuduğum için kendimi şanssız hissediyorum.
İçinde ENSEST olan bir kitaba, babasından HAMİLE kalan 14 yaşında bir kıza, ablası karşısında kendini ASARKEN sessiz kalan kız kardeşe, ablası yan odasında BABASI TARAFINDAN TECAVÜZE VE ŞİDDETE uğrarken kendisi kucağında kedisi, elinde kitabı yatağında uzanmış bir kız kardeşe, olayın yanından yöresinden geçmeyen SAÇMA bir karakteri başrol vasfında sunarak bunu da KARAKTER GELİŞİMİ olarak okutan yazara LANET okuyorum.
Olay Laura Wishart'ın cansız bedeninin ağaçta asılı halde bulunmasıyla başlar. Sevgilisi Jasper daha önce konuşmadığı, sohbeti olmadığı Charlieyi alır cinayet mahaline götürür, kızı ağaçtan indirir, bedenine taş bağlar ve barajın içine atarlar.
Ne Jasper öldürmüştür Laurayı ne de Charlie ikisini birden tanımaktadır. Ama hangi akla hizmetse olaya el atar bu iki babayiğit ve cesedi saklarlar. Neden mi? Kasabanın belalısı Jasperın üzerine kalmaması için.
Babayiğit dememe bakmayın biri 13 diğeri 14 yaşında.
Ve ne hikmetse 350 sayfa sonra Laura akıllarına gelir ve cinayeti çözmek isterler. Aman ne çözme, ne çözme.
Boş ve beleş, saçma ve salak. Ne akıl aranır bu kitapta ne de mantık.
Kitabın aldığı ödülleri aklıma yazdım ve bir daha aynı ödülleri alan bir kitabı asla okumayacağım. Çünkü siz böyle bir kitaba ödül veriyorsanız ödülünüz de sizin olsun, kitabınız da. Ha merak etmeyin kitabınız şu anda sokağın başındaki çöp konteynırının içinde.
Mayıs ayının ikinci haftası gibi başladığım bu kitabı okurken yer yer sıkıldığımdan ötürü yarıda bırakıp başka kitaplar bitirdim. Ay bitmeden tamamlamak için bu gecemi ona ayırdım. Kitabı çok uygun fiyata A101'den aldım. Üstelik tanıtımda görüp araştırdığımda okuyanlar tarafından çok beğenildiği yönünde yorumlar okudum. Fakat ne yazık ki ben aman aman beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Bazı yerler epey sıkıcıydı. Atlayarak okuduğum birkaç yer oldu. Kitabın adı Tanrı'nın Unutulan Çocukları olduğu için ben daha farklı bir olay örgüsü bekliyordum bu konuda beklentimi karşılamadığını söyleyebilirim. Onun haricinde kitabın son kısmında az da olsa şaşırdım ama pek bir heyecan yoktu açıkçası. Birkaç yorumda okuduklarının arasında en beğendikleri kitap olduğunu yazdıklarını gördüm. Saygı duyarım fakat bu konuda o insanların okudukları kitapları merak etmiyor değilim.
Herkes tarafından dışlanmış Jasper bir gece Charlie'nin penceresini tıklatır ve onu ormanın derinliklerinde asılmış halde bulduğu Laura'nın yanına götürüp yardım ister. Bunun akabinde dost olur ve birbirlerini yardım ederler. Laura'nın kimin öldürdüğünü bulmaya çalışırlar.
Ek bilgi: Kitap Avustralya'da 6 ödül almış.
Kitap hakkında benim düşüncelerim bu şekilde. Tabii her okuyucuda farklı hisler uyandırır kitaplar. Sevmek veya sevmemek zevk meselesi. Daha daha güzel kitaplar okuduğumu düşünüyorum. Bir ara aklımdan keşke kitaplığımda beni bekleyen Tanpınar'ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü okusaydım diye geçti. Neyse artık başka bir sefere kaldı.
Herkese iyi okumalar :)
Sessiz çığlıklarımız var bizim...Her ne kadar dışarıya vuramasakta mesajlarını verdiğimiz,sinyaller gönderdiğimiz ve biz de bireyiz bizim de ihtiyaçlarımız var dediğimiz...
Peki çocukların sessiz çığlıklarını kaç ebeveyn duyuyor ve eyleme geçiyor acaba...Kimbilir...
Benim ebeveynim, benim sesimi duymayı hep reddetti.Annem hep kağıt oyununda,babamın da odasında kitaplarıyla geçirdiği bir ömürleri var. Babam hep iyimserken annem hep kendini ceza zamanlarında varlığını gösteren,stresli,negatif,sürekli evde kasırga yaşatan bir karakter...Böyle bir ailede büyüyen bir tek ben değilmişim.Çevrem deki bütün arkadaşlarım yaralı...Hepsinin kapanmayan yaraları var ve her seferin de kanayan asla kabuk bağlanmasına izin verilmeyen yaralar bunlar...
Ailelerimizde dinlenmeyen sözümün geçmediğini düşündüğümüz,ruhumuza dokunulmadığını düşündüğümüz bir hayatın içinde en ufak bir macera sokaktan eve girmemizi engelliyor tabii.Çareyi sokaklarda arkadaşlarla geçirdiğimiz vakitlerde arıyoruz.Belki mutluluk ve huzurdur aradığımız kimbilir...
Ben sadece kendi ailemi örnek vermeye çalıştım size.. Arkadaşlarımın yaşadıkları çok daha acı...Eğer anne,baba iseniz bu hikayeyi öğrenmek adına satırlara davet ediyorum sizi...
Ve sesime kulak vermenizi istiyorum.Diyorum ki anne,baba özelliğini taşıdığına inanıyorsan çocuklarına huzurlu ve mutlu bir gelecek vaadedebiliyorsan doğur çocuğunu...Çocuğunu dünyaya getirmek en kolayı çünkü...En zor olanı onu hayata kazandırmak.Erdemli,ahlaklı,saygılı ve sevgili bir bireyin hayatta nefes alması çok daha önemli....
Sevgiler.
Kitap Charlie adında bir çocuğun gözünden anlatılıyor. Yakın arkadaşı ve hatta can dostu Jeffrey, aşık olduğu Eliza ve ablası Laura, önemli isimlerden bir diğeri olan Jasper'dan bolca bahsediyor. Saydığımız isimler tabiki yazara göre Tanrı'nın unutulan çocukları. O küçük yaşta birçok kötü olaya tanıklık etmiş bu çocuklar masum düşüncelerinin kurbanı olmuş, korkularının altında kilide vurulmuş. Çoğu zaman inkar etmek istedikleri şeylere susmak zorunda kalıp boyun eğmişler.
Laura'nın korkunç yaşantısı kitabın sonunda belli olsa da başında ölmüş olması okuyucuya sinyalleri çakmıştı bile. Halk tarafından dışlanmış Jasper ve Laura'ya olan masum aşkı, ona bunu kimin yaptığını bulmak için çabalar ve Charlie'den yardım ister. Bu şekilde başlayan kitap, ilk başlarda gereksiz bazı bilgiler ve yazarın 480'e zorla kitabı tamamlamaya çalışır gibi yazmasından kaynaklı beni biraz sıktı. Tam anlamıyla beni tatmin etmeyen ve adından ötürü çok fazla beklentiye girdiğim bu kitap ilk 200 sayfasını zorla son 280 sayfasını büyük bir merakla okuttu. Çok fazla soru işaretleri vardı hatta kitap biterken bile kocaman bir soru işaretiyle son bulmuştu.
Çocuklar hiçbir zaman unutulmasın, aldatılmasın. Bütün çocukların bir gün çok güzel bir şekilde yaşabildiği bir dünya diliyorum.
Kendimden bir sürü şey bulacağımı sanarak başladım kitaba. Bir yerde görüp hikayesinden etkilenerek okuma listeme eklediğim bir kitap değildi. Başka bir kitap ararken kitapçının " bu kitabı mutlaka okumalısın " demesi üzerine almıştım. ( Bundan sonra beni tanımayan kimsenin kitap önerisini dikkate almayacağım ) Başladığım zaman kitabın beni içine çekeceği hissine kapıldım. Zor geçen bir çocukluk, hayata istediğin pencereden bakamama ( buna müsaade edilmemesi) ya da şu doğarken şansız doğan kesim var ya bu konunun işleniyor olması beni etkiledi sanırım ama bunun daha farklı bir şekilde ( asla bu kitap gibi değil ) sunulacağını düşünerek başladım açıkçası. Ama " beklenti üzer " sözünü canlı canlı yaşadım. Kalitesiz bir korku dram içerikli film izliyormuş gibi hissettim. O kadar gereksiz yere sayfalar doldurulmuş ki sanki kitabı daha kalın göstermek amacı gütmüş yazar. Bir yerden sonra çok okudukça kitaplara bakış açısı değişiyor. Daha çok kalite bekliyorsunuz. Böyle ucuz hikayeler, saçma sapan aşk diyalogları beni okuduğum her şeyden soğutuyor. Kitap hiçbir noktada beni yakalayamadı. En doğru cümle bu olur sanırım. Yaş grubu olarak belki çok daha küçük bir kesime hitap edebilir. Neyse kendimi şöyle güzel bir polisiye ile toplayayım :)