Talip Apaydın En Beğenilen Sözleri
1. "Onların bilip de benim öğrenmediğim şeyler vardı demek."
- Ortakçılar
2. "" Canını sıkma bizim kız" dedi babam. "Oğlanların aklı erer oldu gayri. İkisi de yetişti maşallah. Daha ne dertlenip durursun? ""
- Ortakçılar
3. ""Ben onların buyruğu altına giremem" dedim. "Yarın her birisi bir zorba olur başıma.""
- Ortakçılar
4. "Ben hep yalnız olmayı severim. Eğer yollarda isem, yol arkadaşım varsa ben yine beş on adım ilerde kendi kendime yürümeliyim. Bir kastım yok. Sadece böylesini seviyorum. Kendi düşüncelerimle, hayallerimle kendime mahsus bir iklim kuruyorum. Başkası varken bu iklim bozuluyor. Onun için sen darılma Şakir."
- Bozkırda Günler
5. ""Okumak isteyen kalır, okumak istemeyen çeker gider.""
- Köy Enstitüsü Yılları
6. "" İstemem" dedim. "Çiftlik sahibi olmaya hiç niyetim yok benim. Öğretmen olacağım."
"Gene ol oğlum. Çiftliğin ne zararı var öğretmenliğine?
" Bırak baba Allah'ını seversen.""
- Ortakçılar
7. "Düşündüm kaldım. Zavallı babacığım, nerelerden ne umuyordu. Hilmi Bey bana kızını verecekti de, bu çiftlik benim olacaktı. Pek safça buluyordum bu düşünceyi. İstemeden güleceğim geliyordu."
- Ortakçılar
8. "Ne uzun geceymiş bu."
- Sarı Traktör
9. "... anlaşılmaz bir bitkinlik içindeydi."
- Sarı Traktör
10. "Allah'ım sen yol göster."
- Sarı Traktör
11. "İş olacağına varır."
- Sarı Traktör
12. "Kafamdaki dünya ile dışardaki dünya birbirine benzemiyordu."
- Köy Enstitüsü Yılları
13. "- Guruttular memleketi be. Böyle idarenin..."
- Koca Taş
14. "« Her şey söylenmez. İnsan kendisiyle konuşabilir ancak. »"
- Hem Uzak Hem Yakın
15. "Allah göstermesin, emme bu gidişin sonu,
hiç de iyiye gitmiyor emmi.
Memleketi batırdı bu dürzüler.
Kolay kolay düzelmez gayri."
- Toz Duman İçinde
16. "Ne suç işledik de ceza çekiyoruz bu kadar? Hırsızlık yapanlar serbes geziyor baksana... Ula nasıl dünya bu?"
- Yoz Davar
17. ""Sen işine bak karı!" dedi İzzet Ağa. "Aşını pişir, davarını sağ. Nene gerek senin?""
- Sarı Traktör
18. "Gâvurdan farkları yok.
- Öyle kızım he. Dünya kötüler dünyası."
- Vatan Dediler
19. "Köy Enstitülülerinin bütün günahını omuzlarıma alıyorum. Sevabı başkalarının olsun. O kurumların günahı bile bana yeter."
- Köy Enstitüsü Yılları
20. "Hangi büyüklerimize itaat edeceğiz ulen?
İtaat edilecek büyük mü kaldı?
Memleketi ne hale getirdiler baksana? Düşmanları doldurdular içeri.
Milleti perişan ettiler. Yalanla dolanla geçinip gidiyorlar. Hâlâ onları dinleyecekmişiz.
Bak şuna!.."
- Toz Duman İçinde
21. "Atatürk'ün kendisinden ayrıldık, ama yolundan ayrılmayacağız. Onun bize emenet ettiği Türkiye'yi koruyacağız, yükselteceğiz."
- Köy Enstitüsü Yılları
22. "Canlı konuşacaksın arkadaş, canlı! Haklıysan hele bağıracaksın. Boyun eğen insan, yalvaran, miskin insan bu çağın insanı değildir."
- Köy Enstitüsü Yılları
23. "Köy Enstitülerinin yıkılışı ile en büyük darbeyi köy kızları yedi. Onlar bir zaman daha anaları, ablaları, teyzeleri, halaları gibi köylerde yitecekler. Yobaz böyle istedi. Ama değişecek bu gidiş, hiç kuşkum yok. Göreceksiniz."
- Köy Enstitüsü Yılları
24. "Okul yaşamın bir parçasıydı. Biz karada yüzme talimi yapar gibi hazırlanmıyorduk, bizzat hayatı yaşıyorduk."
- Köy Enstitüsü Yılları
25. "... bizim dünyamızda milyonlarca insan açlık çeker. Çok kötü evlerde oturur. Çocuklar bakımsızlıktan ölür. Zenginlerin kılı kıpırdamaz"
- Biz Varız
26. "Gidiyorum gurbet ele
Ya gelinir ya gelinmez
Her güzele gönül verme
Ya sevilir ya sevilmez
Gel güllüm gel
Gel tellim gel..."
- Vatan Dediler
27. "MAHMUT MAKAL -... romancı olsun, gazeteci olsun, kim olursa olsun, eline kalemi aldığı zaman arkadaş, suç unsurunu, muç unsurunu düşünmeden yazabilmeli. Yazabiliyor mu? Yazamıyor."
- Beş Romancı Tartışıyor
28. ""Atatürk'ün kendisinden ayrıldık, ama yolundan ayrılmayacağız. Onun bize emanet ettiği Türkiye'yi koruyacağız, yükselteceğiz.""
- Köy Enstitüsü Yılları
29. "Giderim arkadaş. Haklı olunca giderim. Hiç bakmam. Boynu eğri olmıyacaksın bu dünyada. Eğildin mi sırtına binerler"
- Toz Duman İçinde
30. ""Püff... Yapamam arkideş. Mayam öyle karılmamış.
Doğruya doğru, eğriye eğri. Başka türlü davranmak elimden gelmez.""
- Toz Duman İçinde
31. "Şunların haline bak. En çok bunlara kızıyorum. Yazıklar olsun. Müslümanlığı da, hocalığı da beş para ettiler. Yalak dürzüler!
Ölseydim de bunu görmeseydim. Düşman toprağımıza ayak bastı, gözümüzün önünde. Biz de davul zurnayla karşıladık.
Bunun utanci..."
- Toz Duman İçinde
32. "Atatürk'ün kendisinden ayrıldık, ama yolundan ayrılmayacağız. Onun bize emanet ettiği Türkiye'yi koruyacağız, yükseltecegiz."
- Köy Enstitüsü Yılları
33. "Demez mi? Ulen neresinde kitabın dürzü?
Keçi sakalıyla yalan söylemeye utanmıyor Böylesini öldüren katil olmaz vallahi."
- Toz Duman İçinde
34. "Ağlama Ayşa Hala, dedi Aşır.
Yazgımız böyle imiş ne yapalım? Memleket kurtuldu ya, helal olsun. Benim öcümü aldı Mamit kardaşım, öbür kardaşlarım... Bunu görmek de yeter bana."
- Köylüler
35. "İnsan sevmeyen, insana saygısı olmayan kişinin ulusseverliği sözden öteye geçemezdi."
- Köy Enstitüsü Yılları
36. ""... anlaşılmaz bir bitkinlik içindeydi.""
- Sarı Traktör
37. "Ankara'nın taşına bak
Gözlerimin yaşına bak
Zalim düşman yurda girmiş
Şu feleğin işine bak...
Pek şanlıyız!..
Ankara'nın taştır yolu
Her tarafı asker dolu
Yetiş artık Kemal Paşa
Kan ağlıyor Anadolu..."
- Vatan Dediler
38. "İçinde hep ahlar besleyen, umutlar büyüten takımındandık biz."
- Akan Sulara Karşı
39. "Allah Allah... Bu insanoğlu çok nankör yavu. Vatanı kurtaran adama yapılır mı bu?
Ortalık karışık yani. Ama Kemal Paşa eğilmez. Doğruca yürüyecek yolunda."
- Köylüler
40. "Allah,ım yardım et garibe, dedi içinden.
Bütün gariplere yardım et.
Memlekete yardım et. Bahtımız karardı iyice. Sen yol göster..."
- Toz Duman İçinde
41. "Allah savaşı göstermesin oğul. Çok kötüdür çok. Nasıl dayanmışız, hayret?"
- Köylüler
42. "Yüzü taş gibi sertti. Burnundan nefes koyverdi.
Hâlâ vergi toplar dürzüler, dedi. kendikendine. Düşmanı doldurdular içimize, hâlâ vergi toplarlar. Sanki hükümet var başımızda. Ulen kim için alırsınız bu vergileri? Hani hükümet nerede? Ne iş yapar? Bize ne faydası var?"
- Toz Duman İçinde
43. "Öğrencilerimi sevecektim. Onlara çok şeyler öğretmeye, çok şeyler sezdirmeye çalışacaktım. Okuma sevgisi aşılayacaktım. Haksızlıklara karşı durmayı, ezilmişlerden yana olmayı öğretecektim."
- Köy Enstitüsü Yılları
44. ""Bir ağacı bir insan kadar severim."
Beethoven"
- Köy Enstitüsü Yılları
45. "Fotoğraf albümümde o yıllara ait birkaç resmim var.
" Yüzlerimizden nasıl çalışmışlık akıyor..""
- Köy Enstitüsü Yılları
46. ""O gelenler bizim düşmanımız değil, dostumuz. Bir gün kendiliğinden gidecekler. Onlara misafir gibi davranalım.
Padişah Efendimiz öyle istiyor."
Bak şu düşüklüğe! Bak şu namussuzluğa? Ulen düşman kendiliğinden gider mi? Olacak iş mi bu? Gidecek de niye geldi? Düşmana misafir gibi davranılır mı? Akıl mı bu? İnsan zıvanadan çıkıyor be!"
- Toz Duman İçinde
47. "Bu millet esir yaşayamaz.
Başkomutanımızın emridir, ya bağımsızlık, ya ölüm!"
- Vatan Dediler
48. "Nasıl adam bu başımızdakiler?
Hiç mi onurları yok? Ulen şu yerde sürünen tarla faresi bile yuvasına giren yılanla boğuşur. Onu dışarı atmaya çalışır. "Geldi ne yapalım, birlikte otururuz," demez."
- Toz Duman İçinde
49. "Millet dışarı fırladı. Ramazan topunun atıldığı tepeye bakmağa başladılar. Herkes ne olduğunu soruyordu. Bir meraklıy di insanlar. Biraz sonra haber yayıldı. Cumhuriyet ilan edilmis Cumhuriyet, Cumhuriyet!.. Sevinenler, koşuşanlar, fesini hava ya atanlar birbirine karıştı."
- Köylüler
50. "Köy enstitülerinin yıkılışı ile en büyük darbeyi köy kızları yedi. Onlar bir zaman daha anaları, ablaları, teyzeleri, halaları gibi köylerde yitecekler. Yobaz böyle istedi."
- Köy Enstitüsü Yılları
51. "....hep kırıla kırıla yaşarım ben."
- Köy Enstitüsü Yılları
52. "KEMAL TAHİR -Binaenaleyh, romanın bence esas merkezi, çevre değil, insanın bizzat kendisidir. İnsanın bizzat kendisi de değil, insanın dramı, gelip takıldığı yer..."
- Beş Romancı Tartışıyor
53. "FAKİR BAYKURT - Zaten enstitüye giderken şiir yazıyordum, Karacaoğlan tarzında. Sabahattin Ali'yi filan okumak imkanı hasıl oldu. Başka halis sanatçıları okumak imkanı çıktı karşımıza. Okuya okuya bugünkü halimize geldik.
TALİP APAYDIN - Okumadan olunmaz."
- Beş Romancı Tartışıyor
54. "Ömrümde ilk olarak böyle yaylı bir karyolada, yeni çarşaflar içinde yatıyordum.....İçimden uzun bir "ohh" demek geldi."
- Köy Enstitüsü Yılları
55. "Muhakkak başaracağız. Üstümüze konan kargaları koğacağız.
Hazır olun.Hazırız ağa. Kemal Paşa doğru demiş, daha ölmedik biz. -
Tabii ölmedik, sağız çok şükür."
- Toz Duman İçinde
56. "Yıllardır iğne deliklerinden geçirildik. Mikroskoplarla suç arandı bizde."
- Köy Enstitüsü Yılları
57. "Bizim dünyanın insanları akıldan çok duyguları ile inanışlar ile hareket ederler. Duygu bile denilemez. Kurnazlık, işin kolayına kaçmak. Binlerce yıldır öyle alışılmış."
- Biz Varız
58. "KEMAL TAHİR - Köy romancısı, şehir romancısı diye romancı olmaz. Eğer köyden yetişenler köyü, şehirden yetişenler şehiri yazacaklarsa bu, doğrudan doğruya hatıra yazmak olur, roman yazmak olmaz. Roman ayrı bir keyfiyet..."
- Beş Romancı Tartışıyor
59. "MAHMUT MAKAL -... benim tek önderim, diyebilirim ki köyün kendisi. Ben köy enstitülerini bitirdikten sonra döndüm, yeni baştan köyü tanımağa başladım. Tanırken de yazmak içimden geldi."
- Beş Romancı Tartışıyor
60. "Padişa hın devletiydi. Savaşlarda biz onun için dövüşüyorduk. Kazansak da kaybederdik. Ama bu sefer öyle değil, bu sefer kendimiz için dövüşeceğiz. Kendimiz için kazanacağız. Kemal Paşa bizim önderimiz. Halk diyor da başka bir şey demiyor. Her şey halk için.
Devlet halk için çalışacak. Halkı yükseltecek. Bizi bugüne kadar hep aldatmışlar... Yalan söyleyip uyutmuş lar.
Bundan sonra yapamayacaklar."
- Vatan Dediler
61. "Bir kere biz öğrenmek, yetişmek susuzluğu içindeydik. Öyle bir yerden gelmiştik ki, çalışıp adam olmak gereğini ta iliklerimizde duyuyorduk. Karanlığın acısını çekenlerin çocuklarıydık."
- Köy Enstitüsü Yılları
62. "Bize ne lazım? Aydınlık, ileri, kötülüklerle, deliliklerle, alçaklıklarla, bayağılıklarla mücadele edecek aydın tipler lazım bize."
- Beş Romancı Tartışıyor
63. "... her insan haftada en az iki kitap okuyordu. Hergün bir kitap okuyan da vardı."
- Biz Varız
64. ""İnsanlardan buz gibi soğudum
İşte yalnız sen varsın
Bir akşam bize gel
Beni anlarsın."
Cahit Külebi"
- Köy Enstitüsü Yılları
65. "- Oyuncak tabanca, Cıv cıv, ateş...
- O da ne?
- Öldürmek savaş...
- Aa, ne kötü! Ben öyle oyun sevmem.
iğrenir gibi yüzünü buruşturdu.
- Hasta mısınız siz? Yaşamak varken öldürmek niye?
Yürüdü gitti.
- Dur, dedim. Ben de sevmiyorum. Yanlış bir
şey.
O zaman yanıma geldi.
- Yanlış da niye öğretiyorsunuz? İlkellik değil
mi bu?
- Doğru, dedim. İlkellik, ama düzelteceğiz.
Bizde yalnız çocuklar değil, yetişkinler de savaşmaktan, öldürmekten kendilerini kurtaramadılar.
Biz de bin yıldır savaş yok, dedi çocuk. Biz
bin yıldır insanız.
Öyle, dedim. Ne mutlu size.
insan dövüşmez, savaşmaz. Ancak bazı
hayvanlar dövüşür. Onlar da silah kullanmaz. Siz, onlar kadar bile değilsiniz demek?"
- Biz Varız
66. ""Köy Enstitülerinin bütün günahını omuzlarıma alıyorum. Sevabı başkalarının olsun. O kurumların günahı bile bana yeter."
- Köy Enstitüsü Yılları
67. "Dünya işte. Temeline tükürdüğüm dünya."
- Yoz Davar
68. "Güvenin, hiç kuşkunuz olmasın. Sapına kadar vatansever. Akıllı, cesur. Samsun'a çıktığı zaman üstünden paşalık ünifor masını çıkarıp attı. Padişaha kafa tuttu. "Sinei millete sığınıyorum," dedi. "Bu millet esir olmayacak," dedi. "Millet bir olup vatanı kurtaracağız,""
- Toz Duman İçinde
69. "Birini kucakladı, onu bıraktı öbürünü kucakladı. - Oğluum, oğullarıım... Ayaklarınızın altını öpeyim, diye bağırıyordu.
Mahmut kendini tutamayıp hıçkırdı.
Ömründe bu kadar heyecanlanmamıştı. Caddelerden geçerken üzerlerine çiçekler
atılıyordu. "Yaşasın Türk ordusu!" diye bağırıyorlardı."
- Vatan Dediler
70. "Bir nedeni var, kesin.Ne gibi?
- Millet uyanmadan ne yapılır yavu?
Koyun sürüsü gibi sür istediğin yere.
Emme herkes okuryazar olursa, herkes bir şeyler öğrenirse... Kolay mı onu gütmek? Padişah niye okutmuyordu milleti?"
- Köylüler
71. ""Köy Enstitülerinin bütün günahını omuzlarıma alıyorum. Sevabı başkalarının olsun. O kurumların günahı bile bana yeter."
- Köy Enstitüsü Yılları
72. "....bizim asıl bayramımız yurdumuzu bu gerildikten, bu karanlıktan kurtardığımız gün başlayacaktır."
- Köy Enstitüsü Yılları
73. "Elbet süreceğiz. Bunlar kim be? Bunlar Türkün süngüsünü görünce soluğu Atina'da alırlar. Yeter ki biz toplanıp bir araya gelelim. Savaşa girelim."
- Toz Duman İçinde
74. "Ah dürzü oğlu dürzüler ah! Bir de hoca olacak bunlar. Gâvuru karşılayın diyorlar, şunlara bak."
- Toz Duman İçinde
75. ""Padişah Efendimiz bir çare bulacak," diyorlar.
Ulen padişah bu memleketi sattı be. Onun ardından gidenler maldır mal.
Hem de kocabaş mal."
- Toz Duman İçinde
76. "Onlar her zaman kaytarır arkadaş.
Onların yapısı öyle. Gene kaytaranlar oldu. Asıl tehlikelisi de kazanılacak zaferin karını yarın aralarında paylaşmaya kalkacaklar.
Eğer uyanık olmazsak bunu da yaparlar."
- Vatan Dediler
77. "Sağ salim bir geliverselerdi. Hey Allah o günü de göster. Senden son isteğim bu. Başka yok. Ondan sonra canımı ala caksan al. Gam yemem. Hiçbir diyeceğim yok gayri yok! Öte sini bildiğin gibi yap. Çok üzdün, çok çektirdin emme sonunda büyüklüğünü gösterdin. Gene doğrulardan yana çıktın. Sen iyi sin koca Allah, şükür sana.""
- Köylüler
78. "....bizim asıl bayramımız yurdumuzu bu gerildikten, bu karanlıktan kurtardığımız gün başlayacaktır."
- Köy Enstitüsü Yılları
79. "FAKİR BAYKURT - Ruhbilimde şöyle bir kayıt var: İnsanlar doğduktan sonra sıfır yaşından altı yaşına kadar ne alıyorlarsa dış dünyadan, aldıkları malzeme altbilinçlerinde depo ediliyor, bu malzeme bütün ömür boyunca davranışlarına tesir ediyor."
- Beş Romancı Tartışıyor
80. "Bu taraf iyi emme, öbür taraf...
Ben sıhhiyelere sordum, iyiymiş.
Yonan bu tarafa bir adım bile atamamış.
Her yer Yonan ölüsüyle dolmuş.
Afferin ulen. İnşallah böyle gider."
- Vatan Dediler
81. "Bizler birbirimizi arayıp bulmalıyız. Çünkü çok azız."
- Tütün Yorgunu
82. "Ne hayaller kurardım kitapçı vitrinlerinde. Bir gün benim de kitaplarım olacaktı, buralara dizilecekti boy boy."
- Köy Enstitüsü Yılları
83. "KEMAL TAHİR - Sanırım ki, çok yakın bir istikbalde köy - şehir farkı kendiliğinden ortadan kalkacak."
- Beş Romancı Tartışıyor
84. "Gençlik yılları bir bakıma insan yaşamının en boş geçen, oysa en dolu geçmesi gereken yılları oluyor. Bunu sonradan anlayabiliyor insan."
- Köy Enstitüsü Yılları
85. "Düş kurucu bir çocuktum. Hele akşam yatınca olmuşları, olacakları ya da olması gerekenleri tüm ayrıntıları ile bir bir kurardım"
- Köy Enstitüsü Yılları
86. "Dedi İbrahim Bey. Kurt gibi adammış. "Padişahtan hayır yok, kendi kendimizi kurtaracağız," diyormuş. Nereye gittiyse halkı peşine takmış. Gören ona katılıyormuş."
- Toz Duman İçinde
87. "Bize gidelim Haceli. Bizde oturalım.
-Yok. Evime bırak beni.
- Olmaz. Böyle günde yalnız bırakamam. Bilirsin kötü gün lerimizde hep birlikte olduk.
Haceli hıçkırdı. Mahmut'un omuzuna yaslandı, - İyi günümüz mü oldu Mamit?
- Olmadı kardaş, ne edelim?"
- Köylüler
88. "Kim gerici, kim halka karşı, kim halkın karanlığından yararlanmakta, köylüyü sömürmekte, o Köy Enstitülerine de karşıdır."
- Köy Enstitüsü Yılları
89. "Bakın, camide dışarıda her gün bir sürü yalan yayıp duruyorlar.
Biliyoruz, hiç söyleme.
İnanmayın bunlara. Durumu anlamıyor bu adamlar... Arkadaşlar vatanımız uçurumun kıyısında. Eli kolu bağlayıp bakamayız. Muhakkak bir şeyler yapmalıyız."
- Toz Duman İçinde
90. "- Yok be ağa, ben ne yaptım ki? Herkes gibi gidip savaşa katıldım, o kadar...
Yok yeğenim, öyle deme. Sen ne de olsa okumuş adamsin, aklin eriyor.
Biz cahiliz. Cahilliğin gözü kör olsun.
Cahil adam hayvandan farksız."
- Köylüler
91. "Kemal Paşa demiş ki "Yurdun her yerinde yeni okullar yapacağız. Tüm millete okumayı yazmayı öğreteceğiz. Okuma yazmaz bir millet medeni olamaz. Milli eğitim işlerine önem vereceğiz.""
- Köylüler
92. "TALİP APAYDIN - Bence, romancı, başka insanları içinde yaşıyabilen insandır."
- Beş Romancı Tartışıyor
93. "Şu yaşıma geldim, çok şeyler gördüm. Hep düşündüm, biz neden böyleyiz? Çalış çalış... Sonu yok. Kurtulamıyoruz. Hadi biz geçtik emme çocuklarımız... Onlar dami bizim gibi olsun? Bunun üstünde biraz düşünmeliyiz. "İnsanım" diyen hiç kimse çocuklarının kör cahil kalmasını isteyemez."
- Köylüler
94. "Sanki her pahalı iyiymiş gibi, öğretmenin değeri aldığı maaşıyla ölçüldü."
- Köy Enstitüsü Yılları
95. "Teğmen atın üstünde doğrulup gerilere baktı. - Belki tarihin en korkunç savaşlarından birisi yapılacak burada, ama geçemeyecekler. Millet varını yoğunu ortaya koydu. İnşallah bakalım."
- Vatan Dediler
96. "KEMAL TAHİR - Sanatçıları, siz bunu yapabilirsiniz, siz bunu yapamazsınız diye ayırmamak lazım. Siz bunu yapamamışsınız diye ayırmak lâzım, anladınız mı..."
- Beş Romancı Tartışıyor
97. "Sanki her pahalı iyiymiş gibi, öğretmenin değeri aldığı maaşıyla ölçüldü."
- Köy Enstitüsü Yılları
98. "Dünyanın direği yıkılmış be. Her şey ters, her şey bozuk. Ne bu yavu? Ortalık kapkara. Gündüzün geceden farkı yok."
- Yoz Davar
99. ""Bazen öğretmen olmuşum gibi düşünürdüm, kendi köyüme atanmışım, herkes bana hoş geldine gelmiş. Ben okulun önünde lacivert elbiseler içinde dimdik ayaktayım.""
- Köy Enstitüsü Yılları
100. "Eksiklikleri, aksaklıkları cumartesi toplantılarında eleştirirdik. Hatta öğretmenlerimizi, müdürü eleştirirdik."
- Köy Enstitüsü Yılları
101. "Çay... Aylardır içmemiştim. Bizim için lükstü. O zamanlar öyleydi köylerde."
- Köy Enstitüsü Yılları
102. "Biz bu vatanı sokakta bulmadık.
Atalarımız kan dökerek kazandılar ve bize bıraktılar. Şimdi düşman içimize kadar girdi. Her gün birbirinden kötü haberler geliyor.
Daha duymadığımız neler oluyor kim bilir?"
- Toz Duman İçinde
103. ""Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir; ileri!" emrini almışlardı. İzmir'e doğru büyük kovalama başlamıştı."
- Vatan Dediler
104. "Çok yalan söylenmiş. Korkutulmuş. İnsanların iyi yanı körletilmiş. İnsanlar aklını kullanamaz olmuş. Bana öyle geliyor ki, bizim dünyanın insanları en çok yöneticilerden çekmiş. İkide bir anlamsız savaşlara sürülmüşler, birbirlerini kırıp geçirmişler. Şöyle bir düşünün, binlerce yıldır silahlara harcanan para kalkınmayla harcansaydı, bizim dünyamız şimdi böyle mi olurdu? Tek bir yoksul bile kalmazdı."
- Biz Varız
105. "Bir bitseydi şu yıl diyordum. İçimde uzun bir "ah" büyüyordu."
- Köy Enstitüsü Yılları
106. "Köy Enstitülerinin yıkılışı ile en büyük darbeyi köy kızları yedi. Onlar bir zaman daha, anaları, ablaları, teyzeleri, halaları gibi köylerde yitecekler. Yobaz böyle istedi."
- Köy Enstitüsü Yılları
107. "NECATİ CUMALI - Belki köy enstitüleri daha umulan müesseseler olurdu, ama çok kısa sürdü.
ORHAN KEMAL - Çok kısa sürdü ve çok verimsiz kaldı. Bırakıldı sonunda. Ama gene, gene de köyden iyi delikanlılar çıktı."
- Beş Romancı Tartışıyor
108. "Bütçe açık verdi, bindir gaza, benzine, bindir şekere çimentoya. Milletin gıkı çıkmıyor nasıl olsa Sesini kestiler.. Yükle babam yükle. Dış borçlar, iç borçlar, pahalılık... Peki ne yapılıyor bu paralarla? Ülke fabrikalarla mı doldu, millet işsizlikten mi kurtuldu? Herkes zengin oldu da alım gücü mü yükseldi? Yoo, hiçbiri olmadı. Küçük bir zümre alabildiğine zenginleşti.
Milyarlarına milyarlar ekledi. Üç beş yol yaptılar, köprü kurdular. Onları da borçla morçla yabancılara yaptırdılar. Milletin büyük çoğunluğu gene yoksul. Günlük ekmeğin peşinde. Bunlar açık seçik konuşulup tartışılmadıkça böyle olur. Biz onun için demokrasi diyoruz. Ülkede gerçek bir demokrasi işlemedikçe haksızlıkların yanlışlıkların önüne geçilemez. Bunu insanlık deneye deneye öğrenmiş. Başka yolu yok."
- Karabasan
109. "Bir müzisyen, bir filozof, bir doktor, Afrika'nın ortasında zencilere esir düşmüşler. Zenciler kabile başkanının çevresine toplanmışlar, bunları yiyecekler. Müzisyen el kol hareketleriyle kendisinin müzisyen olduğunu, çalgı çaldığını, kabileye yararlı olacağını anlatır. "Peki, göster hünerini" derler. O da içi oyuk bir ağaca at kuyruğu telleri gerer, bir de yay yapar başlar çalmaya... Zenciler hoşlanırlar. Hatta çaldığı havaya uyup oynarlar. Onu öldürmezler.
Doktor kendi işini anlatır. "Hastaları iyi ederim, ölecekleri ölümden kurtarırım" der. Bir hasta getirirler. Doktor muayene eder, çantasını açıp iğne yapar. Hastayı kurtarır. Onu da affederler.
Sıra filozofa gelir. Fakat o bir türlü ne iş yaptığını anlatamaz. "Ben filozofum, insan ruhunun oluşlarından, evrenin gizlerinden, aklın erdiği, ermediği sorunlardan söz ederim" diye bağırır. Zenciler hiçbir şey anlamazlar. Doktorla müzisyen, bakarlar ki iş kötüye gidiyor, arkadaşlarım kaybedecekler; aralarında göz kırpıp işaretleşirler. İlerdeki kuyunun başında döne döne su çeken beygiri gösterirler. Bu filozoftur, hep aynı yerde döner derler. Zencilerde yorgun beygiri çözüp onu koşarlar. Böylece filozof kazanda pişmekten kurtulur."
- Köy Enstitüsü Yılları
110. ""Ucuz öğretmen olmaz. Ucuz etin yahnisi..." falan diyerek iş demagojiye boğuldu. Sanki her pahalı iyiymiş gibi, öğretmenin değeri maaşıyla ölçüldü."
- Köy Enstitüsü Yılları
111. "Yatağa oturmuş titriyordu. "Uff..." yaptı tekrar. Aklına dua.okumak geldi. Sesli sesli okudu.
Allah sen koru, Allah... Senden başka kimsemiz yok Allah..."
- Vatan Dediler
112. "Tam çattık belâya."
- Yoz Davar
113. "Ruhi Su imiş.
Bir ses vardı adamda, çağlıyordu. Bambaşka oluyordu türküler o söylerken."
- Köy Enstitüsü Yılları
114. "Söyleyin nereye kaçtılar? - Kaçıyorlar hemşerim. Topukları kıçlarına değiyor.
Biz atla bile zor yetiştik. Yakalayabildiğimizi tepeledik. İyi ettiniz. Sağolun."
- Vatan Dediler
115. "Yanı başımızda öldü de, ağzına bir damla su koyamadık. Kahpe felek ettin edeceği ni. Ölene dek çıkmaz içimden bunun acısı.""
- Vatan Dediler
116. "MAHMUT MAKAL - Hürriyetsiz hiçbir şey olmaz. Yani romancının yapacakları, vazifeleri, geçmişi, geleceği dedik, ama bir de hürriyet var. Hürriyet olmadan romancı eser meydana getiremez.
ORHAN KEMAL - Hürriyet de yok işte..."
- Beş Romancı Tartışıyor
117. "Ruhi Su imiş.
Bir ses vardı adamda, çağlıyordu. Bambaşka oluyordu türküler o söylerken."
- Köy Enstitüsü Yılları
118. "Canlı konuşacaksın arkadaş, canlı! Haklıysan hatta, bağıracaksın. Boyun eğen insan, yalvaran, miskin insan bu çağın adamı değildir. Hakkını tırnaklarınla koparıp alacaksın. Kimseden korkmak, çekinmek yok. Biz yüzyıllardır kula kul olmuş bir milletiz. Bundan kurtulacağız, bu kabuğu kıracağız artık. İnsanlar eşittir. Kimse kimseden daha üstün değildir. Bunu kafalarımızın ortasına yerleştireceğiz. Konuşmalarımız, davranışlarımız, çalışmalarımız ona göre biçimlenecek. Kendimize güveneceğiz ve kendisine güvenilir insan olacağız!"
- Köy Enstitüsü Yılları
119. "Otuzar lira getirdiniz mi?" diye sordu.
"Ben getirdim efendim" dedi Satılmış.
"Ver bakalım. Ya sen?"
Yutkundum. Ne yapmalıydı şimdi? Arkaya dönüp koynumdaki bez torbayı söktüm. Yüzüme kan dolmuştu herhalde. Şakaklarım zonkluyordu. Yirmi lirayı usulca masanın üstüne bıraktım.
"Babam bu kadar bulabildi öğretmenim" dedim, "üstünü sonra yollayacak."
"Ne? Olur mu öyle şey?"
Yüzüme uzun uzun baktı. Ben gözlerimi indirip ağlamaya başladım.
"Peki peki" dedi. "Müdüre söylerim, ağlama.""
- Köy Enstitüsü Yılları
120. "Canlı konuşacaksın arkadaş, canlı! Haklıysan hatta, bağıracaksın. Boyun eğen insan, yalvaran, miskin insan bu çağın adamı değildir. Hakkını tırnaklarınla koparıp alacaksın. Kimseden korkmak, çekinmek yok. Biz yüzyıllardır kula kul olmuş bir milletiz. Bundan kurtulacağız, bu kabuğu kıracağız artık. İnsanlar eşittir. Kimse kimseden daha üstün değildir. Bunu kafalarımızın ortasına yerleştireceğiz. Konuşmalarımız, davranışlarımız, çalışmalarımız ona göre biçimlenecek. Kendimize güveneceğiz ve kendisine güvenilir insan olacağız!"
- Köy Enstitüsü Yılları
121. "KEMAL TAHİR -... sanatçının bir üslûbu vardır. O üslúbun altından, üstünden ne çıkacağını o üslup tayin eder. Üslûbu da biz sonradan iktisap etmeyiz."
- Beş Romancı Tartışıyor
122. ""Siz bu memlekete hayırlı insanlar olarak yetişiyorsunuz. Bir gün tersini söyleyenler çıkarsa yalancıdırlar, iftiracıdırlar.""
- Köy Enstitüsü Yılları
123. "İnsan aklının evrene egemen olması. Bencilliğin, çıkarcılığın silinmesi. Sömürünün ortadan kaldırılması...
İşte o zaman bizim dünyamız da düzelecek.
Tüm insanların mutlu olacağı bir dünya kurulacak."
- Biz Varız
124. "ORHAN KEMAL - Sanatçı, istediği anda sıradan insanları ağlatabilen, güldürebilen, öfkelendirebilen insandır."
- Beş Romancı Tartışıyor
125. ""Siz bu memlekete hayırlı insanlar olarak yetişiyorsunuz. Bir gün tersini söyleyenler çıkarsa yalancıdırlar, iftiracıdırlar.""
- Köy Enstitüsü Yılları
126. "Asıl uygarlık insanlar arasındaki eşitliğin sağlanması. Tekniğin gelişmesi yetmez."
- Biz Varız
127. "Benim kurduklarım hiçbir zaman yaşama uymadı.Kafamdaki dünya ile dışardaki dünya birbirine benzemiyordu."
- Köy Enstitüsü Yılları
128. "« Korkunç pahalıydı kitaplar. Nasıl koyuyorlardı bu fiyatları, kim koyuyordu? Hiç mi düşünmüyorlardı alıcıların gücünü? Ne kadar uzaktı insanlar birbirine?»"
- Hem Uzak Hem Yakın
129. "FAKİR BAYKURT - Bizim bugünkü köy edebiyatımızda sayı bakımından bir çoğalma, canlanma varsa bunda köy enstitülerinin rolü mühimdir. Hiç olmazsa alfabeyi okutmak ve yaymak bakımından."
- Beş Romancı Tartışıyor
130. "TALIP APAYDIN - Her köyü yaşıyan, köy romancısı değildir. Her şehiri yaşıyan da şehir romancısı değildir. Yani, böyle bir ayırma yapmak hakikaten romanın aleyhine olur."
- Beş Romancı Tartışıyor
131. "Vay vay vay, ölmüşüz biz."
- Yoz Davar
132. "Köy Enstitülü kızlar için söylenenler, onlara edilen iftiralar, halkoyunda belki en yıkıcı, en etkili propaganda oldu. Kızla erkeğin aynı okulda okuması, aynı elbiseyi giymesi, yan yana çalışması, birlikte yiyip içmesi, el ele tutuşup halay çekmesi, kafası hep kötüye çalışan softayı çıldırttı. Hayalinde olmadık sahneler kurdurttu ve halka zehir saçtırdı."
- Köy Enstitüsü Yılları
133. "İlerde kendime özgü bir kitaplığım olsun; öykü, roman, şiir birçok kitabım olsun istiyorum. Benim merakım da bu."
- Biz Varız
134. "İşini yürütmek için arkan olacak. Eşin dostun, tanıdığın olacak..."
- Köy Enstitüsü Yılları
135. "Kültür nedir? Kültürlü insan kimdir? Eli kolu işlememiş, anlayış ve görüş açısı yaşamı güzelleştirmeye çevrilmemiş, bütün bildikleri ezber halinde kafasının içinde kalmış insan, kültürlü insan mıdır?"
- Köy Enstitüsü Yılları
136. "Biz son sınıfta iken önemli bir şey oldu. Bir gün yüksek kısmın şan öğretmeni gelmiş dediler. Şan kelimesinin müzikteki anlamını ben o zamana kadar duymamıştım. Ün karşılığı olarak düşünüyor ve bu öğretmen ne öğretir acaba diyordum. Meğer Devlet Operası ses sanatçılarından basbariton Ruhi Su imiş"
- Köy Enstitüsü Yılları
137. "Eğitmen denince, ben hep gayret sözcüğünü de birlikte düşünürdüm."
- Köy Enstitüsü Yılları
138. "Kim gerici, kim halka karşı, kim halkın karanlığından yararlanmakta, köylüyü sömürmekte, o Köy Enstitülerine de karşıdır."
- Köy Enstitüsü Yılları
139. "KEMAL TAHİR - Hiç köy yokmuş birader. Tren böylece şehirlerin içinden geçiyormuş, görmedim ya, öyle söylüyorlar.
ORHAN KEMAL- Orası Almanya, yüz sene önce de Almanya Almanya idi.
KEMAL TAHİR - Ama içinde eşekler oturuyor Almanyanın.
ORHAN KEMAL- Vallahi, ben razıyım öyle eşek olmaya.
KEMAL TAHİR - Yok ben ona razı değilim. Arada farklar var canım. Ben öyle eşek olmaya razı değilim. Alaman eşeği olmayı istemiyorum."
- Beş Romancı Tartışıyor
140. ""İlk ateşi yakan, ilk tekeri düşünen, ilk madeni eriten, ilk iğneyi yapan, tekerin içine bilye koyup daha kolay dönmesini sağlayan... İnsanın adını bugün bilmiyoruz. Oysa asıl kahramanlar bunlar. İnsanlığa Napolyon kadar, Sezar kadar, Atilla kadar, belki onlardan fazla bunlar hizmet etmiştir. Asıl tarih, kralların, kumandanların tarihi değil, fakat iş yapan, insanlığın yaşamına yeni kolaylıklar getiren, yani uygarlığı yaratan kişilerin tarihidir. Ne yazık ki, değer ölçüleri ta baştan yanlış tutulmuştur. Bu aldanış bir bakıma bugün bile devam etmektedir. Uygarlığın tarihi 'iş'in tarihidir."
—
"
- Köy Enstitüsü Yılları
141. "Herkes ne der diye düşünmez misin hiç? Benim sağım düşman, solum düşman... Nereye basıyor diye bakıyor herkes."
- Tütün Yorgunu
142. ""Çıkarcıların elinde dünya insanlara zehir olmuş. İşler iyi düzenlense herkesin karnı doyar, herkes mutlu olabilir."
Sabahattin Ali"
- Köy Enstitüsü Yılları
143. "Hep o yıllardaki öğretmenlerimizi düşünüyorum.
Bugünkü ölçülerle anlamak zor oluyor.
İşi nasıl kutsal bilmişler.
Çalışmayı ve çalıştırmayı nasıl benimsemişler"
- Köy Enstitüsü Yılları
144. "Sonsuz bir sessizlik içinde doğayla baş başa yaşardım. Kitaplarımı okurdum, ağaçlara tırmanırdım. Ormanda dolaşırdım. Kuşların sesini dinlerdim. Her çeşit kalabalıktan, küçüklüklerden uzak, mutlu bir dünyam olurdu. Yaşamak buydu bence. Yıkıcılıktan, bozuculuktan nefret ediyordum. Cahit Külebi'nin,
"İnsanlardan buz gibi soğudum
İşte yalnız sen varsın
Bir akşam bize gel
Beni anlarsın"
dizelerini yıllar sonra okuduğum zaman, tam beni deyimlemiş diye sevmiştim. Dilimden düşmez olmuştu."
- Köy Enstitüsü Yılları
145. "Tam biz okumaya gidiyorduk. Atamız ölmüştü. Yollarımız kesikti bundan sonra. İçimde bir öksüzlük duygusu büyüyordu."
- Köy Enstitüsü Yılları
146. "Kalabalıklardan, sığlıktan hoşlanmıyordum. Hep kendi halime kalayım, sessizce çalışayım, okuyup yazayım istiyordum. Bir odam olsun, kitaplığım, yatağım, duvarlarda gönlümce tablolar, eşyam temiz ve düzgün... Bundan hoşlanıyordum. Kalabalıktan, gürültüden bıkmıştım. Doğayı seviyordum, ağaçları, çiçekleri. Küçük bir bahçem olsun isterdim. Toprağı kendi elimle işleyeyim. Bitkileri sulayayım, yetiştireyim. Ağaçlara dokunayım. Onları seyredeyim uzun uzun.."
- Köy Enstitüsü Yılları
147. "FAKİR BAYKURT - Köy romanının inkişafı için ne yapmak lazım?
KEMAL TAHİR - Romancının göstereceği bir yol var. Kendisi eğer olumlu bir tipse göstereceği bir yol var. Yani romancı hak bellediği bir yolda mücadelesini yapacaktır. Yani karanlıklar içinde tek başına kalacaktır, dalgalar okyanuslar içinde yüzecektir... yük çok ağırdır; onu tek başına ya başaracak ya boğulup geberip gidecektir. Bu... hiçbir yardımcısı da olmayacaktır yani."
- Beş Romancı Tartışıyor
148. "İşler kötü gitti mi gidiyor gayri. Çorap söküğü gibi. Tüh..."
- Yoz Davar
149. "Eskiler yenileri öyle kolay kolay beğenmezler."
- Sarı Traktör
150. "İnsanı sevmeyen, insana saygısı olmayan kişinin ulusseverligi sözden öteye geçemezdi. Hatta milliyetçiyim diye milleti soyar, halkı uyutur, karanlıkta bırakırdı."
- Köy Enstitüsü Yılları
151. "Bilgiyi iş haline getirmek gerekir. Bilmek, söylemek değil, yapmaktır."
- Köy Enstitüsü Yılları
152. ""Çayları soğutmayın" dedi. "İçin hadi."
Çay....Aylardır içmemiştim. Bizim için lükstü."
- Köy Enstitüsü Yılları
153. "Kim gerici, kim halka karşı, kim halkın karanlığından yararlanmakta, köylüyü sömürmekte, o Köy Enstitüleri' ne karşıdır."
- Köy Enstitüsü Yılları
154. "Bize asla bilgi düşmanlığı aşılanmamıştır. Sadece kuru bilgilerin, hayatta işe yaramayan ezber bilgilerin yetersizliği, süsten öte geçemediği, yaşama bir değer katamadığı söylenmiştir. Boyuna okumamız, ders dışı kitaplara taşmamız öğütlenmiştir."
- Köy Enstitüsü Yılları
155. "Ulen kocakarı, gel biraz yoğurt ekmek koyvereyim ye, demek yok mu? Bir tas soğuk su içirmek yok mu? Görenek işte. Dağlının karısında ne arıyor görenek?"
- Tütün Yorgunu
156. "Durdu kadın siniyi önüne bıraktı, sesini tatlılaştırdı.
"Bak ilaç da buldum. Çoktandır sergende durur. Neyin nesi bilmem emme iyi gelir belki, içiver.""
- Tütün Yorgunu
157. "Birlikte çalışmanın, başarmanın, ortaya eser koymanın coşkunluğu içindeydik."
- Köy Enstitüsü Yılları
158. "Biz köy öğretmenleri bunun için yetiştiriliyorduk. Halkı okutup uyandıracaktık. Yoksulluktan, karanlıktan, ortaçağın yanlış inançlarından kurtaracaktık. Halk düşmanları ile savaşacaktık. Her gün, her derste bunu işitiyor, bunu düşünüyor, bunu konuşuyorduk. Kimdi halk düşmanları? Halkı aldatanlar, halkı ezenler. Halkın hakkını yiyenler. Bizde bunu belirten binlerle örnek vardı. Böylesi bir yaşamın içinden çıkıp gelmiştik."
- Köy Enstitüsü Yılları
159. "FAKİR BAYKURT:
- Okunuyor ve yazılıyor bugün...
MAHMUT MAKAL:
- Bugün okunmuyor ve yazılmıyor. Yani romancı olsun, gazeteci olsun, kim olursa olsun, eline kalemi aldığı zaman arkadaş, suç unsurunu, muç unsurunu düşünmeden yazabilmeli. Yazabiliyor mu? Yazamıyor."
- Beş Romancı Tartışıyor
160. "« Ah... Mümkün olsa da insan yeni baştan yaşayabilse.»"
- Köy Enstitüsü Yılları
161. ""İyi, ama okumuş adam başkadır. Bak kaç yıldır dirsek çürütüyorsun. Amele gibi çalışacak olduktan sonra, ne kıymeti kalır bunun?"
"Yerine göre amele gibi de çalışılır baba. İnsanı küçültmez bu. Tam tersi, çalışan insan saygıdeğer insandır. Bugüne kadar başka türlü tanıtılmış, bakma sen. Bir insan okumuş mu, başkasının sırtından geçinmenin yollarını aramış. Biz bunu değiştireceğiz. Yanlış yol bu.""
- Köy Enstitüsü Yılları
162. "İnsan doğru olduktan sonra, değerli olduktan sonra hakkını tırnakları ile koparır alır. Hakkım olmayanı zaten istemem. Köy öğretmeni olacağım ben. Bunun için okuyorum.""
- Köy Enstitüsü Yılları
163. "Siz öğretmenler halka daha yakınsınız. Bir yanınızla halksınız."
- Tütün Yorgunu
164. "Şarkılarımızın çoğu köy üstüne idi. "Sürer eker biçeriz güvenip ötesine" diye başlayan Ziraat Marşı, Köy Enstitüleri Marşı haline gelmişti. Söylemediğimiz gün, söylemediğimiz toplantı yoktu. Yedi yüz-sekiz yüz kişi bir ağızdan, ciğerlerimizin bütün gücüyle bağırarak söylerdik. Gerçekten görkemli olurdu. Yeri göğü inletirdik."
- Köy Enstitüsü Yılları
165. "— Sen her şeyi Allaha bırak.
— Ben de öyle yaptım zati..."
- Yarbükü
166. "« Hep o yıllardaki öğretmenlerimizi düşünüyorum. Bugünkü ölçülerle anlamak zor oluyor. İşi nasıl kutsal bilmişler. Çalışmayı ve çalıştırmayı nasıl benimsemişler. Yaz aylarında Orta Anadolu'nun bir kırında, tatili, izni olmadan bir okulda öğrencilerle birlikte, gece gündüz süren bir çalışma. Öyle bir ortam yaratmışlar ki çalışmayınca rahatsız oluyorduk. Kaytaran işten kaçan arkadaşlarımız en büyük ayıbı işlerdi. Utanç çukuruna düşerdi.
Birlikte çalışmanın, ortaya eser koymanın coşkunluğu içindeydik. »"
- Köy Enstitüsü Yılları
167. "Yer yataklarında çocuklar uyuyordu. Karanlıkta bir yoksuldu odanın içi."
- Yoz Davar
168. "Ağzımızdan kan geliyor, kızılcık şerbeti içtik diyoruz. Öff..."
- Yoz Davar
169. "Ne sıkıntılı yıllardı o yıllar....Doğru dürüst karnımız doymaz, üstümüzde başımızda yok, çalışmak bi yandan....Fakat şu yararımız oldu, sıkıntı çekmeye alıştık biz. Piştik iyice. Sonradan çekeceklerimize daha o günlerden hazırlanmış olduk.Değilse, katlanmak zorunda kaldığımız haksızlıklara, çektiğimiz eziyetlere, gördüğümüz işkencelere tahammül edilemezdi.....Yıllardır iğne deliğinden geçirildik. Mikroskoplarla suç arandı bizde......"
- Köy Enstitüsü Yılları
170. "Köy Enstitülerinin yıkılışı ile en büyük darbeyi köy kızları yedi. Onlar bir zaman daha anaları, babaları, teyzeleri, halaları gibi köylerde yitecekler. Yobaz böyle istedi. Ama değişecek bu gidiş, hiç kuşkum yok. Göreceksiniz."
- Köy Enstitüsü Yılları
171. "Atatürk'ün kendisinden ayrıldık, ama yolundan ayrılmayacağız. Onun bize emanet ettiği Türkiye'yi koruyacağız, yükselteceğiz."
- Köy Enstitüsü Yılları
172. "Meretler! dedi. Aranızdan bir keçi eksik, haberiniz yok! Ancak koşmayı bilirsiniz."
- Yoz Davar
173. "kırıla kırıla yaşarım ben.
Alıştım böylesine"
- Köy Enstitüsü Yılları
174. ""Şu güzel dünya üstünde perişan insanlık.""
- Köy Enstitüsü Yılları
175. "Kendilerinden başkasını düşünmezlerdi."
- Yarbükü
176. ""Şu güzel dünya üstünde perişan insanlık.""
- Köy Enstitüsü Yılları
177. "Çocuk kafamla birçok şeyler düşünüyordum. Bir uğursuzluk vardı bu işte. Tam biz okumaya gidiyorduk. Atamız ölmüştü. Yollarımız kesikti bundan sonra. İçimde bir öksüzlük duygusu büyüyordu. Güçsüzlüğüm artmıştı. Ayağa kalkacak dermanım yoktu."
- Köy Enstitüsü Yılları
178. "Söyle Tatar Ağası söyle, demiş, inanmasam da hoşuma gidiyor."
- Beş Romancı Tartışıyor
179. "Genel olarak ortak özelliklerimiz şunlardı: Klasik okulun ders kitaplarından dışarı taşan, Türkiye'nin köy gerçeğine çevrik, yalnız kafası değil, eli kolu da işleyen hayat adamı olmaya çalışıyorduk. Kimimiz erken, kimimiz biraz daha geç, halktan yana bir kültür algısı ile beslenmiştik."
- Köy Enstitüsü Yılları
180. "« Canlı konuşacaksın arkadaş, canlı! Haklıysan hatta, bağıracaksın. Boyun eğen insan, yalvaran, miskin insan bu çağın adamı değildir. Hakkını tırnaklarınla koparıp alacaksın. Kimseden korkmak, çekinmek yok. Biz yüzyıllardır Kula kul olmuş bi milletiz. Bundan kurtulacağız, bu kabuğu kıracağız. Artık insanlar eşittir. Kimse kimseden daha üstün değildir. Bunu kafamızın ortasına yerleştireceğiz. Konuşmalarımız, davranışlarımız, çalışmalarımızı ona göre biçimlenecek. Kendimize güveneceğiz ve kendisine güvenilir insan olacağız! »"
- Köy Enstitüsü Yılları
181. "Ne bu benim çilem?"
- Sarı Traktör
182. "Bir ağanın şerefi, adamına yedirdiği ile ölçülürdü."
- Yoz Davar
183. "En çok tarlada, inşaatta çalıştığımıza şaşıyorlardı:
"Öyle şey mi olur? Efendi kısmı çalışır mı? Efendi dediğin kitap okur, yazı yazar. Masa başında oturur."
"Biz öyle efendi olmayacağız" diyordum. "Hem okuyacağız hem çalışacağız. Elimizi de, kafamızı da birlikte işleteceğiz.""
- Köy Enstitüsü Yılları
184. "Ağğ allah! Dinine yanarım ben böyle işin. Bir uykuya kandığımız yok. Ne bu be?..."
- Yoz Davar
185. ""Dünya işleri ile Allahın hiçbir ilişiği yok" dedim. "Allah bu işleri çözümleyelim diye bize akıl vermiş. Yoksulsak, eziliyorsak, aklımızı kullanmıyoruz da ondan. Başkalarına teslim oluveriyoruz. Yeri gelince dayatamıyoruz.""
- Köy Enstitüsü Yılları
186. "KEMAL TAHİR
-Halbuki, ömründe bir kibrit kutusu taşımamış romancı, dünyanın en ağır yükü altında otuz sene inlemiş adamın ıstırabını, o adamın hatıralarından daha büyük bir kuvvetle insanların hatıralarına aktarabilmelidir. Romancı hudutsuz imkânlara malik bir yazar."
- Beş Romancı Tartışıyor
187. "İçine ederim böyle işin, dedi. Hergün dövülmek korkusu... Ne bu be?"
- Yoz Davar
188. "« - İnsanlar nasıl bu kadar değişebiliyor?
- Değişir Hüsnü'cüğüm ilk değil bu. Ama başımıza gelmeden anlıyamıyoruz. »"
- Hem Uzak Hem Yakın
189. "Biz de Müslümanız..."
- Yarbükü
190. "O günler
'yi sevmiştim. Arka arkaya her kitabını severek okuyordum. Pazar günleri
,
,
ya da
,
adlı kitaplarından birisini koltuğuma kıstırdığım gibi kırlara açılırdım."
- Köy Enstitüsü Yılları
191. "-...bence aydınlara düşen iş halka içinde bulunduğu durumu anlatmaktır. Yoksulluğunun nedenlerini kavratmaktır. Nasıl eziliyor,
nasıl sömürülüyor, nasıl aldatılıp yoksul düşürülüyor ...
- Ben anlatıyorum bunları. Hiç bir etki yapmıyor. Adam günlük ekmeğinin peşinde. Onun için yakın çıkarları daha önemli. Biri on lira verdi mi
reyi onun. Birisi yüz liralık bir çıkar sağladı mı
onun kulu kölesi.
- Evet. Açmazımız burada. Ekonomik gücü
elinde bulunduranlar halkı diledikleri yere sürebiliyorlar. Nedeni bu. Şu anlatılamaz mı acaba? «Sen böyle gözü kapalı gittiğİn için sömürülüyorsun. Onun için fakirsin. Senin hakkın aslında bu değil. Bak o seni aldatıyor ... » dense?
- Valla benim gördüğüm, fazla bir etkisi olmuyor bunların. Çünkü adam yeni duyuyor, ilk söyleniyor. Ama tersi sözleri yüz kere, bin kere duymuş. İyice şartlanmış. Ona inanıyor."
- Tütün Yorgunu
192. ""Dünya işleri ile Allahın hiçbir ilişiği yok" dedim. "Allah bu işleri çözümleyelim diye bize akıl vermiş. Yoksulsak, eziliyorsak, aklımızı kullanmıyoruz da ondan. Başkalarına teslim oluveriyoruz. Yeri gelince dayatamıyoruz.""
- Köy Enstitüsü Yılları
193. "« Okul, yaşamın bir parçasıydı. Biz karada yüzme talimi yapar gibi hazırlanmıyorduk, bizzat hayatı yaşıyorduk, hayatın bütün gereklerini yerine getiriyorduk.»"
- Köy Enstitüsü Yılları
194. "Ben yalnızlığı severdim. Elimde kitabım, bağların arasına, dereye, aşağı yürürdüm. Okurdum, düşünürdüm."
- Köy Enstitüsü Yılları
195. "Kimse fakırı fukarayı düşünmez. Malın mülkün var mı, hökumat kapısında hatırın da var. Her işini yaptırırsın, olmazı oldurursun. Ama benim gibi cıbır mısın, valla yüzüne bakmazlar."
- Köy Enstitüsü Yılları
196. "Ben yalnızlığı severdim. Elimde kitabım, bağların arasına, dereye, aşağı yürürdüm. Okurdum, düşünürdüm."
- Köy Enstitüsü Yılları
197. "Hey dünya, dedi. Kimsenin kimseden haberi yok. Yıkılıp ölsen şuraya, dönüp bakmazlar."
- Koca Taş
198. "Yoksullukla, bilgisizlikle geçen ömür özgür bir yaşam mıdır? İnsanca bir hayat mıdır? Kurtuluş Savaşımız boşa gitmemelidir. Bunun için köylüyü bu yoksulluktan, bu karanlıktan kurtarmak gerek..."
- Köy Enstitüsü Yılları
199. "Yıllardır iğne deliklerinden geçirildik. Mikroskoplarla suç arandı bizde. Dayanıksız delilsiz, çekmediğimiz ceza kalmadı. Gene de gözümüzü kırpmadan yürüyüp gidiyoruz. Gülümseyebiliyoruz her yapılana. Kahrın ağır işçileri deyin bize."
- Köy Enstitüsü Yılları
200. ""Döküle kalasıca. Ever de ever. Atlı kovalıyor sanki. Tövbe ya Rabbi...""
- Tütün Yorgunu
201. "Peygamber efendimiz demiş ki "çok yemekler yedim, hırsızlama gibisini görmedim..""
- Yoz Davar
202. "Fakırsak da kimseden korkacak adam değiliz. Ağaysa kendine ağa."
- Yoz Davar
203. "Yaylanın çimenine kuzu yayılır kuzu.
Gün bu gündür, sallan yosmanın kızı..."
- Biz Varız
204. ""İnsanlardan buz gibi soğudum
İşte yalnız sen varsın
Bir akşam bize gel
Beni anlarsın""
- Köy Enstitüsü Yılları
205. "Hey dünya, dedi. Kimsenin kimseden haberi yok. Yıkılıp ölsen şuraya, dönüp bakmazlar."
- Koca Taş
206. "Yoksullukla, bilgisizlikle geçen ömür özgür bir yaşam mıdır? İnsanca bir hayat mıdır? Kurtuluş Savaşımız boşa gitmemelidir. Bunun için köylüyü bu yoksulluktan, bu karanlıktan kurtarmak gerek..."
- Köy Enstitüsü Yılları
207. "Yıllardır iğne deliklerinden geçirildik. Mikroskoplarla suç arandı bizde. Dayanıksız delilsiz, çekmediğimiz ceza kalmadı. Gene de gözümüzü kırpmadan yürüyüp gidiyoruz. Gülümseyebiliyoruz her yapılana. Kahrın ağır işçileri deyin bize."
- Köy Enstitüsü Yılları
208. "FAKİR BAYKURT: Orhan Kemal diyor ki: "Köydeki köylüyü yazmıyorum, köyünden şehire gelmiş köylüyü yazıyorum." Tabii böyle olacak. Biz hepimiz gerçekçi yazarlarız. Gerçekçi yazar; gördüklerini, yaşadıklarını, iyi bildiklerini, bir de bildiklerine dayanarak, tasarladıklarını, yani onlardan meydana getirdiği kompozisyonları yazar. Orhan Kemal, köy romanı yazarken, köyünde köylüyü, pek tabii, yazamaz. Metodu gerçekçilik olduğu için, şehirdeki köylüyü tanımış. Niyeti iyi diye, köyündeki köylüyü yazmıya kalksa, başarılı olabilir mi, olamaz mı?... Ben şüpheliyim."
- Beş Romancı Tartışıyor
209. "TALİP APAYDIN: Her köyü yaşıyan, köy romancısı değildir. Her şehri yaşıyan da şehir romancısı değildir. Yani, böyle bir ayırma yapmak hakikaten romanın aleyhine olur."
- Beş Romancı Tartışıyor
210. "NECATİ CUMALI:
- Belki köy enstitüleri daha umulan müesseseler olurdu, ama çok kısa sürdü.
ORHAN KEMAL:
- İşte onu diyorum yani... Çok kısa sürdü ve çok verimsiz kaldı. Bırakıldı sonunda. Ama gene, gene de köyden iyi delikanlılar çıktı.
NECATİ CUMALI:
- Yahu, delikanlıların ne eder senin?...
KEMAL TAHİR:
- Kim köylü değil bu memlekette canım?... Hangimiz köylü değiliz?... Babam çarıkla geldi..."
- Beş Romancı Tartışıyor
211. ""İnsanlardan buz gibi soğudum
İşte yalnız sen varsın
Bir akşam bize gel
Beni anlarsın""
- Köy Enstitüsü Yılları
212. "Köy Enstitülerinin yıkılışı ile en büyük darbeyi köy kızları yedi. Onlar bir zaman daha anaları, ablaları, teyzeleri, halaları gibi köylerde yitecekler. Yobaz böyle istedi. Ama değişecek bu gidiş, hiç kuşkum yok. Göreceksiniz."
- Köy Enstitüsü Yılları
213. "« Sanırım o günlerde idi, Ankara'da bir sinemada 'Fakir Çocuklar' diye bir film oynuyordu. Adı çok anıldığı için biz de gittik. Birçok arkadaşımız vardı. Çok etkilemişti bizi. Ezilenlerin dramını ele almıştı. Fakir bir çocuğun bin bir güçlük içinde nasıl okuduğunu, kendine ve yurduna nasıl yararlı bir kişi olarak yetiştiğini yansıtıyordu. Sonunda toplumcu bir aydın olmuştu.»"
- Köy Enstitüsü Yılları
214. "Kendime ait, yurda ve dünyaya ait, şöyle olsa böyle gitse gibilerden dileklerde bulunurum. Ama nerde... Bakarım hep tersi çıkar. Onun için hep kırıla kırıla yaşarım ben. Alıştım böylesine."
- Köy Enstitüsü Yılları
215. "Kültürlü insan kimdir? Eli kolu işlememiş, anlayış ve görüş açısı yaşamı güzelleştirmeye çevrilmemiş, bütün bildikleri ezber halinde kafasının içinde kalmış insan, kültürlü insan mıdır? Hele bu insan öğretmen olunca, bizim köylerimizde kime ne öğretecektir?
Bilgiyi iş haline getirmek gerekir. Bilmek, söylemek değil, yapmaktır. İlkel hayatı değiştirmek, güzelleştirmek, geliştirmektir."
- Köy Enstitüsü Yılları
216. "Meraklı olun çocuklar! Her şeyi merak edin. Merak öğrenmenin anasıdır!"
- Elif Kızın Elleri
217. ""Buralara her öğrenci ikişer tane çukur kazacak" dedi. "Ağaç dikeceğiz. Marta kadar havalanacak ki ağaçlar çabuk büyüsün. Çukurlar derin olacak, geniş olacak. Üstten çıkan toprağı sağa, alttan çıkan toprağı sola atacaksınız. İlerde bu ağaçlar sizin olacak. Herkes kendi ağacını sulayıp büyütecek...""
- Köy Enstitüsü Yılları
218. "« - Ah bir kuş olsam da uçup gitsem, dedi Özgür.
- Ben de gelsem seninle, dedi Devrim.»"
- Hem Uzak Hem Yakın
219. "Okuyalım, ekmek yer, su içer gibi boyuna okuyalım, farkında bile olmadan çok şeyler öğreneceğiz"
- Köy Enstitüsü Yılları
220. "«Peki ne yapayım? Sobaya vurup yakayım mı? Olur mu yahu, sonra kendime ne derim? Sen kitap yaktın, kitap katilisin. Kitap nedir? İnsan beyninin ürünü. Yani insanın kendisi. İşte sen onu yaktın. Yok yok, cinayet bu. Yapamam. Hele dursun bakalım.»"
- Koca Taş
221. "Canlı konuşacaksın arkadaş, canlı! Haklıysan hatta, bağıracaksın. Boyun eğen insan, yalvaran, miskin insan bu çağın adamı değildir. Hakkını tırnaklarınla koparıp alacaksın. Kimseden korkmak, çekinmek yok."
- Köy Enstitüsü Yılları
222. "Size şunu söylüyorum, bizim asıl bayramımız yurdumuzu bu gerilikten, bu karanlıktan kurtardığımız gün başlayacaktır. Şimdi bize düşen milletçe çalışmak, çok çalışmaktır."
- Köy Enstitüsü Yılları
223. "İlk ateşi yakan, ilk tekeri düşünen, ilk madeni eriten, ilk iğneyi yapan, tekerin içine bilye koyup daha kolay dönmesini sağlayan... İnsanın adını bugün bilmiyoruz. Oysa asıl kahramanlar bunlar. İnsanlığa Napolyon kadar, Sezar kadar, Atilla kadar, belki onlardan fazla bunlar hizmet etmiştir. Asıl tarih, kralların, kumandanların tarihi değil, fakat iş yapan, insanlığın yaşamına yeni kolaylıklar getiren, yani uygarlığı yaratan kişilerin tarihidir."
- Köy Enstitüsü Yılları
224. "« Aramızda varlıklı çocuklar vardı. Ders aralarında falan hiç ağızları durmazdı. Leblebi, üzüm, karamela, şeker yerlerdi. Gördükçe gönlüm çekerdi ama gidip alma olanağım yoktu. Elimdeki üç, beş kuruşu gerektikçe kalem, defter alayım, saçımı kestireyim diye harcamaya bakardım. Gerçekten zor olurdu. Şimdi düşünüyorum da o yaşlarımın başlıca sorunuydu bunlar. Kendi kendime uğraştığım, didiştiğim şeylerdi. Yoksulluğun acısını çekmeye devam ediyordum. Hep bir yerlerimin acıdığını duyardım. »"
- Köy Enstitüsü Yılları
225. "Benim kurduklarım hiç bir zaman yaşama uymadı. Kafamdaki dünya ile dışardaki dünya birbirlerine benzemiyordu. Faydasız ve boş olduğunu bile bile, bazen şimdi bile düşler kurarım. Kendime ait, yurda ve dünyaya ait, şöyle olsa, böyle gitse gibilerden dileklerde bulunurum. Ama nerde... Bakarım hep tersi çıkar. Onun için hep kırıla kırıla yaşarım ben. Alıştım böylesine."
- Köy Enstitüsü Yılları
226. "İnsan doğru olduktan sonra, değerli olduktan sonra hakkını tırnakları ile koparır alır. Hakkım olmayanı zaten istemem."
- Köy Enstitüsü Yılları
227. "Hani eğitimde amaç "üretim" değildir falan derler ya, bizim amacımız düpedüz üretimdi. Daha çok, daha fazla iş çıkarmaya, verim almaya çalışıyorduk. Okul yaşamın bir parçasıydı.
Biz karada yüzme talimi yapar gibi hazırlanmıyorduk, bizzat hayatı yaşıyorduk, hayatın bütün gereklerini yerine getiriyorduk."
- Köy Enstitüsü Yılları
228. "ORHAN KEMAL: İstiyorum ki memleketim batı memleketleri ayarına yükselsin. Bunları geri bırakan unsurlar, şartlar ortadan kalksın."
- Beş Romancı Tartışıyor
229. "Vay benim kara yazılım, arslan kardaşım. Bu dünyanın içine tüküreyim ben. Her sey ters kurulmuş. Nice senin gibi iyiler böyle olmuş."
- Yoz Davar
230. "Şimdi ikiniz birden. Alın sopaları vurun bana."
- Yoz Davar
231. "Köy Enstitülerini kötüleyenlerin en çok yüklendikleri noktalardan birisi, bu kadar işin gücün içinde kültür derslerine az yer verildiği, öğrencilerin iyi yetiştirilmediği konusudur. Biz buna hemen,"
- Köy Enstitüsü Yılları
232. "Herkese anlatamazdık, kılık kıyafetin değil, anlayışın, görüş ve düşünüşün önemli olduğunu."
- Köy Enstitüsü Yılları
233. "Dünya huzursuzdu. Biz de her gün sıkıntı hissemizi alıyorduk."
- Köy Enstitüsü Yılları
234. "Ayşam nerden gelin Uşak’tan
Ben de seni bilemedim
Yandım şeker Ayşam
Belindeki kuşaktan"
- Yoz Davar
235. "İnsan kendi toprağında çalışmayınca iki kat yoruluyor, arkideş.."
- Köylüler
236. "Yalnız yürürken değil, konuşurken, okurken, çalışırken, hatta yemek yerken, çabuk olacağız çabuk, daha çabuk! Biz Avrupa'dan iki yüz yıl geriyiz. Bunun için yürümek yetmez bize, koşmak gerek! Bu açığı bir an önce kapatmak için her alanda koşacağız biz!"
- Köy Enstitüsü Yılları
237. "Halkımız mutlu olmadan hiç birimiz mutlu
olamayız dostum. Her şey yarım kalır, eksik kalır. Ben burada votka içerken, döner yerken...
Halk orada yiyecek ekmek bulamıyorsa, kahroluncaya kadar çalıştığı halde insanca bir hayat süremiyorsa, bunlar benim içime sinmez. Bağazımda dizili kalır. İnan ki mutlu değilim."
- Tütün Yorgunu
238. "Köyümün dereleri, tepeleri, evleri, sokakları. O sıcak, o unutulmaz dünya!"
- Köy Enstitüsü Yılları
239. "Dünya huzursuzdu. Biz de her gün sıkıntı hissemizi alıyorduk."
- Köy Enstitüsü Yılları
240. "Millette yol düzen kalmadı be. Ne büyük tanıyan var ne küçük… allahsız millet böyle yapmaz yahu !"
- Yarbükü
241. "KEMAL TAHİR
-Bir insan, bir yerde takılır, aklı bir yere takılır. Bu takıldığı yer, yüz insanın kolayca atlattığı yerdir. O adam atlatamaz. Atlatamayınca, dram olur. Romanlık dram olur. Diğer insanları neden ilgilendirir?... Şundan ilgilendirir: Hepimizin öyle takıldığımız aynı yer vardır; fakat biz, o yeri atlatmışızdır. Atlatamadığımız zaman, halimiz ne olacak, diye merak eder okuruz."
- Beş Romancı Tartışıyor
242. "Biz ayakta uyuklayacak bir ulus değiliz. Öyle olmamalıyız. Milletimize bu kişiliği kazandırmalıyız. Biz işte o zaman kalkınacağız. Bu gerilikten o zaman kurtulacağız!"
- Köy Enstitüsü Yılları
243. "« 1946'dan sonra, köylünün okutulmasından korkanlar, Köy Enstitülerini demogoji yağmuruna boğdular. Birbirinden yersiz, çirkin iftiralarla o güzelim kurumları karaladılar, sonra da değiştirmeye başladılar. 1950'den sonra temeli yıktılar. Dünya eğitimcilerin ah vah ettikleri bu cinayet karşısında Hakkı Tonguç'un nasıl iç acıları çektiğini yakından bilenlerdenim.»"
- Köy Enstitüsü Yılları
244. "Komşuları, akrabaları dolaşıp allahaısmarladık dedim. Halam cebime elli kuruş harçlık koydu, arkamdan ağladı. Askere gidiyordum sanki. Öyle, dualarla falan uğurladı beni. Başka ağlayanım da yoktu. Sessizce ayrıldım köyden."
- Köy Enstitüsü Yılları
245. ""Bir ağacı bir insan kadar severim.""
- Köy Enstitüsü Yılları
246. "Kahrın ağır işçileri deyin bize."
- Köy Enstitüsü Yılları
247. "Biz ayakta uyuklayacak bir ulus değiliz. Öyle olmamalıyız. Milletimize bu kişiliği kazandırmalıyız. Biz işte o zaman kalkınacağız. Bu gerilikten o zaman kurtulacağız!"
- Köy Enstitüsü Yılları
248. "« 1946'dan sonra, köylünün okutulmasından korkanlar, Köy Enstitülerini demogoji yağmuruna boğdular. Birbirinden yersiz, çirkin iftiralarla o güzelim kurumları karaladılar, sonra da değiştirmeye başladılar. 1950'den sonra temeli yıktılar. Dünya eğitimcilerin ah vah ettikleri bu cinayet karşısında Hakkı Tonguç'un nasıl iç acıları çektiğini yakından bilenlerdenim.»"
- Köy Enstitüsü Yılları
249. "Kökü kurusun bu memleketin. Hep yoğurt ekmek, yoğurt ekmek..."
- Yoz Davar
250. "— Sen her şeyi Allaha bırak.
— Ben de öyle yaptım zati..."
- Yarbükü