Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Suyu Arayan Adam - Şevket Süreyya Aydemir | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Suyu Arayan Adam Kitap Bilgileri


Yazar: Şevket Süreyya Aydemir
Tahmini Okuma Süresi: 11 sa. 32 dk.
Sayfa Sayısı: 407
Basım Tarihi: Ekim 2021
İlk Yayın Tarihi: 1959
Yayınevi: Remzi Kitapevi
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789751403810
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Suyu Arayan Adam Kitap Tanıtımı


Bu kitap, ilkokul öğretmeni olarak yetişmek üzereyken, Birinci Dünya Harbinde savaşa katılan ve sonra Büyük Turan'ı kurmak yolunda Kafkas, :Hazer ülkelerine koşan bir Türk gencinin hikayesidir.



Şimdi bu yeni baskısını sunduğumuz bu eserin yazarı Şevket Süreyya Aydemir; Rusya'da, Sovyet inkılabı cereyan ederken, aralarında Enver Paşanın da bulunduğu önemli şahsiyetlerle karşılaşmıştı. Yazar, Rusya'da tahsilini tamamlayarak memleketine dönmüş, hayatın acı ve tatlı çeşitli olaylarını yaşamıştır. Sonra devletin yüksek hizmet mevkilerinde çalışan Şevket Süreyya Aydemir'in hayat hikayesi, Orta Anadolu bozkırında bir bulacaksınız.




Suyu Arayan Adam Kitaptan Alıntılar


1. "“ Son hükmüm şudur; Eğer yeniden dünyaya gelseydim, gene kendi hayatımı yaşardım.”"




2. "yolumuzu biz mi tayin ederiz?
yoksa birtakım eller , çıktığımız yolculukta bizi kendi şartlarına ve kanunlarına göre , bu şartların çezildiği istikametlere doğru mu iterler?
bu , bütün çağlar boyunca insanoğlunun serüveninde bir problemdir ki , bu problemi ne bizden öncekiler çözebilmişlerdir , ne bizden sonrakiler çözebilecekler ..
&&
uyumak ve unutmak?
bazen uyku ve unutuş , ne kadar da kurtarıcıdır
önümüzde ise aşılacak daha nice yollar var ..
&&
kendine dön , kendine inan
ve yalnız kendinde olanı ara .."




3. "Bir toprağa bu kadar bağlı olanlar bir gün oradan koparlarsa, onların acısını anlatacak bir söz hakikaten bulunmaz."




4. "... insanın bazen ölümü bile kurtuluş sayacağı anlar vardır."




5. "Yalnızlıktan korkma. Düşün ki Tanrı da yalnızdır ama kendi kendinden memnundur...
Epiktetos"




6. "Bizim dinimiz nedir ? Biz hangi dindeniz ?
Hep birden:
Elhamdü-l-illåh Müslümanız, diye cevap vereceklerini sanıyordum
Fakat öyle olmadı. Cevaplar karıştı.
Kimisi "Imamı âzam dinindeniz" dedi. Kimisi "Hazreti Ali dinindeniz" dedi. Kimisi de hiçbir din tayin edemedi. Arada:

İslâmız, diyenler de çıktı ama;
Peygamberiniz kimdir? deyince, onlar da puslayı şaşırdılar.
Akla gelmez peygamber isimleri ortaya atıldı.
Hatta birisi: Peygamberimiz Enver Paşa'dır! dedi. İçlerinden peygamberin adını duymuş olan birkaçına da:

Peygamberimiz sağ mı? Ölü mü? deyince iş gene çatallaştı. Herkes aklına gelen cevabı veriyordu. Bir kısmı sağ, bir kısmı ölüdür tarafını tuttu. Fakat birisinin kuvvetle konuştuğunu, yahut bir tarafin daha ağır bastığını görünce, diğer tarafın da kolayca o tarafa kaydı ğı görülüyordu. Peygamberimiz sağdır diyenlere:
O halde peygamberimiz hangi şehirde oturur, diye sordum. Cevaplar tekrar karıştı. Onu Istanbul'da, Şam'da yahut Mekke'de yaşatanlar oldu. Hiçbir yer tayin edemeyenler daha çoktu. Peygamber ölmüştür diyenlere de:
Peygamberimiz ne kadar zaman evvel öldü? denildiği zaman bu sefer onlar şaşırdılar. Yüz sene önce, beş yüz sene önce, bin sene önce diye gelişigüzel cevaplar verenler oluyordu. Fakat çoğu, vakit tayin edemiyordu. Dinimizin adı ve peygamberimiz bilinmeyince de, din ilkelerini ve ibadetleri doğru dürüst bilen hiç kimse çıkmadı. Ezan dinlemişlerdi. Fakat ezan okumayı bilen yoktu. Namaz kılan bir iki kişi çıktı. Fakat onların da hiçbiri, namaz surelerini yanlışsız okuyamadı. Daha garibi, niçin namaz kıldıklarını bir türlü anlatamadılar."




7. "Fakat biz sadece Osmanlı değiliz ki? Biz Osmanlı olmadan önce Türk’tük. Bugünde Türk’üz..."




8. "Bir masal, bir imparatorluk masalı sona eriyordu. Meğer bizim saltanat zannettiğimiz şey, sadece bir gaflet uykusuymuş."




9. "Aslında içimizde yıkacak ve yeniden inşa edecek o kadar çok şey var ki?"




10. "“Eğer her şehirde bir mezar ayırmak istersek, Türk yurdunda şehit mezarlarından adım atacak yer kalmaz.’’"




11. ""Türküz, ederiz daima iftihar,
Hilkatle başlar tarihimiz var,
Kalplerde Türklük aşk ile çarpar,
Yok bize başka yar...""




12. "Rusya’nın tarihi hakikaten gariptir. Bu tarih, şerefli meydan muharebeleri, şanlı muzafferiyetler yerine, sonu gelmez yenilgiler, ikide bir çöküşler, parçalanışlarla doludur."




13. ""Fikir, ülkü, aydın olmak soyluluğu, ilmin ışığı denilen şeyler ancak insanî kıymetlerin havasında yaşarlar.""




14. "Kahramanları da, ilahları da yaratan biziz. İnsanlar, putlarını kendileri yaparlar. Sonra bir zaman gelir, onları yıkarlar. Fakat sonra gene yenilerini yaparlar..."




15. "Bu milletin bütün derdi cahilliktir efendi. Bunu bil."





Suyu Arayan Adam Kitap İncelemeleri


"Insanlar ne dolu hayatlar yasiyor"demeden geçemiyorum ..bir dünya savaşında carpısmak gencecik ruhlarda ,tazecik bedenlerde ,nereden gelen bir meziyet ? ..bir gün öğrenci olup hayatla şakalasırken ,ertesi gun bir trene binip dağlar ,ovalar ötesine geçmek ...türk toprağı "Turan"ı görmek için cepheden cepheye savrulmak...yaralanmak ,hayal kırıklıklarının ortasında at sürmek ..yollarda yaşanan aşklar . Kasabalardan geçen açlık kafileleri ..Moskova da öğretmen ,kremlinde serseri ...çarlar devrilip ,devirler devrimlenirken misafir ...Nazım ile yoldaş, yurdunda surgun ,hapiste katip olmak ..
Bir otobiyografi olarak mı değerlendirmesini yaparsınız yoksa yazılmamış bir tarih kitabımı onu size bıraktım. .kitaba başlarken şunu düşünmüştüm 2 Ağustos 1914 artık hiç unutmayacağım bir tarih
..derslerde. 1.dünya savaşı denildiğinde 1914 diye parmak kaldırırken 2 ağustosu ogretmemisler bize, eksik kalmışız biraz ..okudukça yeniden öğrendim yeniden büyüdüm bazı yazarlarla ve kitaplarla .."suyu arayan adam" da onlardan biri ....iki savaş arasında sıkışıp kalmış bir Türkiye gelişmeye çalıştıkça daralan zaman ..bir yanda Rusya bir yanda Hitler ...daha yapılacak çok şey varken yarım kalmış bir hikaye gibi vatanım. ..
Ben çok severek okudum zaman içerisinde tekrar okumak istediğim bölümler kaldı aklımda ...eğer yakın tarihe bir göz atmak isterseniz kesinlikle tavsiye ederim ...
"Suyu aramaya devam ta ki bulana kadar "
Sevgiyle kalın. ..




Şevket Süreyya Aydemir “Suyu Arayan Adam” da kendi hayat hikayesinden yola çıkarak yakın Türkiye tarihini, Rusya'daki Bolşevik devrimi ve Almanya’dan Çin’e kadar dünyanın çeşitli coğrafyalarında 20. yüzyıl başlarındaki siyasi hayatı anlamak için bir yol haritası çıkarıyor.
En nihayetinde Aydemir’in bu yolculuğu suyu ararken derinlerde bulunan bir benliğin hikayesi.
1897 Osmanlı-Yunan harbi sırasında Edirne’de bir göçmen mahallesinde başlayan konu Askerlik için gittiği Kars’a, gönüllü öğretmen olarak tayin olduğu Azerbaycan’a, üniversite eğitim için gitti Rusya’ya, mahkûm olduğu dönemde Afyon’a ve en sonunda vekâlet Muavinliği yaptı cumhuriyetin kalbi Ankara’ya ulaşıyor.
Kitapta Aydemir’e Nazım Hikmet, Enver Paşa, Troçki, Yakup Kadri gibi bir çok isim fikren ya da doğrudan eşlik ediyor.
Cumhuriyet aydınının hayallerini ve hayal kırıklıklarını gözler önüne seren Aydemir derinden inandığı Turan idealinin bir ütopyadan ibaret olduğunu yine kendi arayışları ve bulamayışları üzerinden itiraf ediyor. Ömrü boyunca fikirlerinin arkasından koşan ve suyu arayan idealist aydın yolculuk sonunda suya varmaktan çok sürecin daha değerli olduğu şehirler ülkeler geçerek insanları tanıdıkça Osmanlıcı, Turancı, sosyalist ve devletçi fikirleri benimseyerek kendi benliğine nihayet ulaşılabildi ği kitabın en önemli mesajı aslında.
Çok keyifle okuduğum ve çok şey öğrendiğim bir kitaptı.Türkiye tarihine olayları yaşayanların anlatılarıyla bakmak isteyenler için tavsiye ediyorum.




Hani bazı kitaplar vardır, “okumadım” dediğiniz anda herkes size ölüm döşeğinde son günlerini yaşayan şifasız bir hastaya bakar gibi acı ve üzüntüyle bakarlar ya...
Örneğin Orwell’in Hayvan Çiftliği, 1984, Kafka’nın Dönüşüm, Atay’ın Tutunamayanlar’ı gibi.
"Bahse konu kitapların neden o kadar önemli olduğunu onları okuduğum halde anlayamasam da" benim için Herodotos'un Tarih'i, Şevket Süreyya Aydemir’in Suyu Arayan Adam'ı, Falih Rıfkı Atay'ın Zeytindağı, Ali Fuat Türkgeldi'nin Görüp İşittiklerim'i, Cihad Baban'ın Politika Galerisi'de öyledir işte.

Bu kitabı okuduğunuzda II. Abdülhamid’in kendine kayıtsız şartsız biat etmeyen okur, yazar, düşünürlere karşı tahammülsüzlük, korku ve düşmanlığının “İttihatçı” denen şu beceriksiz hayalperestleri nasıl “Hürriyet Kahramanı” mertebesine çıkardığını göreceksiniz.
Ve o İttihatçı kafanın 600 yıllık imparatorluğu, yüz binlerce insanımızı ve kendilerini, emperyalistlerin sözüne güvenerek, bir kumar masasına nasıl sürdüklerini, sonucu daha baştan belli olan bu kumarı nasıl kaybettiğimizi de yine bu kitaptan öğreneceksiniz.
Baskı, hukuksuzluk, yolsuzluk, hırsızlık, adaletsizlik, farklı görüşlere tahammülsüzlük, idamlar, infazlar, konusunda İttihatçılar ile Atatürk dönemlerinin II. Abdülhamid döneminden ve günümüzden çok farklı olmadığını da bu eseri okuduğunuzda anlayacaksınız.
Kısacası, “bu kitabı okumadan tarihe mal olmuş çok önemli, pek çok konuyu öğrenebilmenin, bu günü ve geçmişi doğru olarak değerlendirebilmenin bir başka yolu yok” desem bilmem abartmış olur muyum?




Otobiyografi okumayı çok seviyor ve otobiyografi okumaktan çok istifade ediyorum. Suyu Arayan Adam sadece bir otobiyografi değil, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışının, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin 1918-1920 yılları arasındaki kısa ömrünün ve Sovyet Rusya’nın ilk yıllarının da hikayesi. Şevket Süreyya Aydemir çok hareketli bir hayat yaşamış. Birinci Dünya Savaşı’na 18 yaşında bir subay olarak bütün Anadoluyu yürüyerek geçerek katılmış, savaştan sonra Azerbaycan Cumhuriyetinin kuruluşuna şahitlik etmiş, oradan Rusya’ya geçip Sovyet Rusya’nın ilk yıllarında bulunmuş ve Anadolu’ya döndüğünde de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında bir bürokrat olarak çalışmış. Nazım Hikmetle arkadaşlık yapmış, Doktor Nazım ile, Ahmet Hamdi Akseki ile aynı ortamda bulunmuş, Enver Paşa, Stalin ve Atatürk ile hayatı kesişmiş. Kitapta anlattıkları kendi özel hayatından çok, belirttiğim dönemlerle ilgili gözlemleri ve fikirleri. Aydemir önce Turancılığın, sonra komünizmin, en son (Türkiye’de iki defa hapiste kaldıktan sonra da) Atatürkçülüğün takipçisi olmak gibi zannederim az rastlanan bir özelliğe sahip. Yaklaşık yarım asırdır elimin altında bulunan bu eseri sonunda okumaktan (yazarın bazı düşüncelerini naif bulsam bile) çok memnun kaldım.




Suyu Arayan Adam... Şevket Süreyya Aydemir'in kendi hayatını konu alan bir otobiyografi eseri.
Öneri üzerine okuduğum bu eseri başta çok beğenip, daha sonradan adeta can çekişerek bitirdiğimi söylemem gerekir.
Kitap, Şevket Süreyya'nın Edirne'nin sokaklarındaki çocukluk günlerinden başlıyor. Edirne'nin camilerle çevrili sıcak havasının ardından bizleri askeri okul yılları ve onla birlikte Kafkas cephesi zamanları karşılıyor. Erzurum ve çevresinde gecen dönemleri yazarın fikir hayatını da değiştiriyor. Türkçülük düşüncesine bağlı, Turan için mücadele eden birisini görüyoruz. Ta ki yolu Komünizm ile kesişene kadar. Sonra nasıl düşünce yapısı birden değişti algılayamadım ama yazarımızı Moskova da Komünizm toplantılarında okumaya başlıyoruz. Bu kısımlar sıkıcı olmuş, kitap bir türlü ilerlemedi. Zaten bu kısımdan sonraki hiçbir noktanın beni sardığını söyleyemeyeceğim. Moskova'dan sonra Türkiye'ye geri dönen yazarın bir süre hapishane hayatını ve ardından Kadro dergisini çıkardığı dönemleri de okuduk.
Güzel başlayıp sıkıcı biten bir otobiyografi eseri :)

Yazar son sayfalarında şöyle demiş;

"Eğer yeniden dünyaya gelseydim, gene kendi hayatımı yaşardım."

Yeniden dünyaya gelecek olsanız sizde yine kendi hayatınızı yaşamak ister miydiniz?



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: