Süper İyi Günler Kitap Bilgileri
Yazar: Mark Haddon
Tahmini Okuma Süresi: 8 sa. 11 dk.
Sayfa Sayısı: 289
Basım Tarihi: 2016
İlk Yayın Tarihi: Temmuz 2003
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Orijinal Dil: İngilizce
ISBN: 9789754585728
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Süper İyi Günler Kitap Tanıtımı
Süper İyi Günler ya da Christopher Boone’un Sıradışı Hayatı;
İnsanlar kafamı karıştırıyor. Bunun iki temel nedeni var. İlk neden, insanların hiç kelime kullanmadan bir sürü şey söylemeleri. Siobhan, tek kaşını kaldırmanın bir sürü anlama gelebileceğini söylüyor. […] Bu komik bir kitap olmayacak. Espri yapmasını bilmiyorum, çünkü onları anlamıyorum.
Esrarengiz bir cinayet ve bir cinayeti aydınlatmaya çalışan dünyanın en dikkatli dedektifi Christopher John Franciss Boone. 15 yaşındaki dedektifimiz, yaşadığı bütün ülkeleri ve onların başkentlerini sayabiliyor, bir de 7.507’ye kadar bütün asal sayıları…
Başından sonuna kadar sürükleyici bir tema çerçevesinde yazılmış olması nedeniyle benzerlerinden farklı olan bu kitabın otizm gibi anlaşılması çok zor ve ciddi bir sorunla karşı karşıya kalan ailelerin çocuklarını daha iyi anlamalarında büyük fayda sağlayacağına inanıyorum.
– Prof. Dr. BARIŞ KORKMAZ
Mark Haddon, 1962 yılında İngiltere’de doğdu. Oxford Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı eğitimi aldıktan sonra zihinsel ve bedensel engeli olan çeşitli yaş gruplarındaki insanlar üzerinde çalışmalar yaptı. Yazarlığın yanı sıra senaryo yazan ve illüstratör de olan Haddon’ın ilk kitabı 1987 yılında yayımlandı. O günden bu yana aralarında Nestle Smarties ödülüne aday gösterilen The Real Porky Philips’in de olduğu çok sayıda çocuk kitabı yazdı. Yazarın yetişkinler için ilk kitabı olan Süper İyi Günler ya da Christopher Boon’un Sıradışı Hayatı, 2003 yılında Vhitbread “Yılın Romanı” ve “Yılın Kitabı” ödüllerini aldı. Haddon halen Oxford’da yaşamakta ve Oxford Üniversitesi’nde yaratıcı yazım dersi vermekte.
Süper İyi Günler Kitaptan Alıntılar
1. "Eskiden her şeyin düzeleceğini hayal ederdim."
2. "Sağanak yağmuru severim. Her yerden gürültülü bir ses gelir, bu tamamen boş olmayan bir sessizlik gibidir."
3. "Bence asal sayılar hayata benziyor. Çok mantıklılar ama asla kurallarını çözemiyorsun, bütün vaktini onları düşünerek geçirsen bile..."
4. "Eskiden her şeyin düzeleceğini hayal ederdim."
5. ""Sadece bugünü düşün. Olan şeyleri düşün. Özellikle de olan iyi şeyleri,""
6. "Eğer şimdi doğruyu söylemezsen daha sonra... Daha sonra canın daha çok yanar."
7. "Bilimin keşfecedeceği yeni bir şey olabileceğini ve doğru zannettiğin şeylerin tamamen yanlış olabileceğini gösteriyor."
8. "Ama izin vermeseler de giderdim çünkü bu, Bir Hayalin Gerçekleşmesi olurdu."
9. "Ama bence en kötüsü, olacak olan şeyin iyi mi kötü mü olacağını bilmiyor olmaktır."
10. "Üzgün olduğumda yalnız bırakılmak isterim."
11. "Ama bu sefer acı kafamın içindeydi."
12. "Dünya, hiç kimsenin asla fark edemediği apaçık şeylerle dolu."
13. ""Ama bence en kötüsü, olacak olan şeyin iyi mi kötü mü olacağını bilmiyor olmaktır.""
14. "Eğer hayatında zor şeyler varsa bunların, çok küçük oldukları için hesaplamalara dahil edilmeyecek "önemsiz" şeyler olduğunu düşünmek iyidir."
15. "İnsanlar kafamı karıştırıyor. Bunun iki temel nedeni var. İlk neden, insanların kelime kullanmadan bir sürü şey söylemeleri."
Süper İyi Günler Kitap İncelemeleri
Selamlar.
hocamızın grubuyla okuduğumuz ve benim de çok severek okuduğum bir kitap oldu Süper İyi Günler. Okuması kolay ve zevkliydi. Gerek akıcılığı gerekse işlediği konu itibariyle tavsiye edilecek kitaplar arasına girdi.
Kitapta otizmli bir çocuk olan Christopher'in hayatına giriyoruz. Dünyayı normal insanların gözüyle değil de kendisinin bakış açısıyla okuyoruz ve bu çok ilgi çekici oluyor. Matematiğe olan ilgisi ve bu konuda çok güçlü hafızaya sahip olması, asal sayıları sevmesi, sarı ve kahverengiden hoşlanmaması, neden-sonuç ilişkisiyle olayları mantık çerçevesinde görmesi Christopher'in bazı özellikleri...Bu özellikleriyle onu tanıyoruz ve 'her çocuk özeldir' farkındalığını bir kez daha kazanıyoruz.
Kitap ne anlatıyor peki? Christopher, bir gün komşularının köpeğinin öldürülmesiyle dedektifliğe soyunuyor, öldüren kişiyi bulmak isterken ailesiyle ilgili bazı gerçekler öğreniyor. Bu gerçekler karşısında onun tavrını, yaşadıklarını ve duygularını okuyoruz. Yazar bunları o kadar akıcı bir dille, otizmli bir çocuk ağzından yazmış ki kitap çok hızlı okunabiliyor. Hem konu hem kalem açısından tercih edebileceğiniz bir kitap. Okumak isteyenlere kesinlikle öneridir, kitapla kalın, süper iyi günleriniz olsun. :)
Alıntı "Biliyorsun hayat çok zor. Her zaman doğruyu söylemek çok zor. Bazen imkânsız."
Christopher John Francis Boone, 15 yaşında otizmli bir genç. Hayvanları çok seviyor ve komşularının köpeği Wellington'ın bir tırmıkla öldürülmüş olduğunu görüp katili bulmak istemesiyle başlıyor kitap. Bölüm numaraları 1,2,3 diye sıralanmamış, asal sayılardan oluşuyor 2,3,5,7.. gibi.
Christopher, Dünya üzerindeki tüm ülke ve başkentlerini ve 7507'ye kadar tüm asal sayıları biliyor. Matematik ve fizik en iyi olduğu dersler. Bilimsel konular ilgisini çekiyor, belgeseller izliyor ve astronot olmak istiyor. Ancak insanları anlamakta zorluk çekiyor. Konuşurken metafor kullanmaları, yüzdeki mimikler ve jestler O'nun kafasını karıştırıyor. Birinin kaşını kaldırmasının o an ne demek olduğunu çözemiyor. Ya da biri kafayı mı yedin derken ne demek istiyor bilemiyor.
Genç dedektifimiz otizmin tipik özelliklerini taşıyor; dokunulmaktan hoşlanmıyor, biri dokunduğunda, sinirlendiğinde ya da üzgünken çığlık atıyor ve iniltiler çıkartarak kendini sakinleştiriyor. Kalabalıktan yabancılarla konuşmaktan nefret ediyor. Düzeni seviyor, eşyaların yerinin değişmesi onu sinirlendiriyor. Tabağında farklı yemekler birbirine değdiyse asla yemiyor...
Yer yer kendi yeğenimden de izler bulduğum bu kitabın; otizmi anlamak adına okunması gerektiğini düşünüyorum. Otizm artık her 68 çocuktan bir tanesinde görülüyor. Farklılıklarına nefretle ya da acıyarak bakılmadan, dışlanmadan, alay edilmeden, sevgiyle büyümek herkes gibi onların da hakkı. Gün içerisinde anlamaya çalıştıkları onca şey varken, üstüne empati yoksunu insanların zorbalıklarına maruz kalmamalılar.
Süper İyi Günler, Christopher adındaki Otizimli bir çocuğun hikayesini konu alıyor. Hikayesini Christopher kendi ağzından anlatıyor.Esrarengiz bir cinayet ve bu cinayeti aydınlatmaya çalışan dünyanın en dikkatli ve ayrıntılara çok fazla önem veren 15 yaşındaki Christopher John Franciss Boone. Christopher otizmli olmasına rağmen bütün ülkeleri ve onların başkentlerini sayabiliyor. Ayrıca 7.507'ye kadar bütün asal sayıları sayabilecek kadar bir matematik dehası.
Fakat Christopher, rahatsızlığı yüzünden aynı zamanda 5-6 yaşlarında bir çocuk gibi davranıyor. Zaten kitabı okurken bunu anlıyorsunuz çünkü satırlar birebir onun ağzından yazıldığı için kitabın dili son derece sade ve basit ama bir o kadar da akıcı Kitabı okurken çoğu yerde bir çocuk kitabı okuyor hissine kapılıyorsunuz. Ama Christopher o kadar güzel anlatmış ki kendini, otizmli bir çocuğu anlamak için bence müthiş bir kitap.
Ve Aslında Christopher'ın rahatsızlığının adı önemli değil çünkü yazarın da bir röportajında söylediği gibi "bu rahatsızlığı tanımlamak, Christopher'ı "etiketlemek" olur ve bu roman, toplumda dışlanan, "öteki"nin romanı." Gerçekten de toplumsal tüm engellere dikkat çekerek farkındalık yaratan bir kitap olmuş.
Bu roman okuyan herkesi duygusal olarak etkileyeceğini düşünüyorum.Çünkü hayatın engelliler ve onların aileleri için ne kadar zor ve ciddi olduğunu anlıyorsunuz.
Süper İyi Günler ya da Christopher Bloom'un Sıradışı Hayatı
Kitap, Mark Haddon tarafından, Otizm belirtileri gösteren 15 yaşındaki bir çocuğun kendi ağzından kaleme alınarak yazılmış. Okurken rahatlıkla farkediliyor ki, kitap Otizm Bozukluğu yaşayan çocuklarla hemhal olmuş bir uzmanın kaleminden çıkmış. Otizmli çocukların perspektifinden bakabilmek, onları anlayabilmek ve onların dilinden konuşabilmek her yiğidin harcı değildir. Kendisi takdire şayan bir iş çıkarmış gerçekten! İngiltere'de yayınlandığı günden beri satış rekorları kırmış ve tam 15 farklı dile çevrilerek 32 ayrı ülkede yayınlanmış. Bunlarla da kalmamış Whitbread 2003 Yılın Romanı ve Yılın Kitabı ödülüne de layık görülmüş.
Bu kitabın en güzel tarafı, otizm bozukluğu gösteren bir çocuğun çevresinde olup bitenleri nasıl algıladığını en masum ve en net bir biçimde okuyucuya aktarabilmeyi başarıyor olması. Mutfaktaki masa ve sandalyelerin bile yerlerinin değiştirilmesine tahammül edemeyen, farklı yemekler birbirlerine karışınca yemeyi reddeden, bizler gibi duygusal çıkarımlarda bulunamayan ve duygusal tepkiler veremeyen ve insanlarla alışılagelmişin dışında yöntemlerle iletişim kuran bu çocukların nasıl hissettiklerini, nasıl algıladıklarını ve etrafında cereyan eden olaylardan nasıl etkilendiklerini ve elbette onların ailelerinin de neler hissettiğini anlayabilmek isteyenler için bu kitap "Mutlaka Okunulması Gerekenler" listesinde yer alması gerekenlerden. Kitapla kalın, keyifli okumalar...
Bu kitaba bilmeyerek otizm farkındalık gününe yakın bir tarihte başlamak benim için özel bir okuma yaşamama sebep oldu. Kitaba CNR Expo Kitap Fuarı'nda stand görevlisinin önerisi ile sahip oldum. İyi ki almışım. Mutlaka bir insanın bakış açısına etki edecek bir niteliği olan kitap olması çok iyi.
Kitap Christopher adında otizmli bir çocuğun başından geçebilecek şeyleri anlatmaktadır. Yazar öyle bir şekilde yazmış ki gerçekten otizmli birinin yazdığını düşünebileceğimiz bir hissi vermektedir. Kitap otizmli insanların ne kadar geniş bir hayal dünyaları olduğunu ama aynı zamanda düz mantıkla hareket ettiklerini bize göstermektedir. En önemlisi otizmli bir kişinin ve ailesinin neler hissettiğini, hangi korkularla yaşadığını ve ne kadar sabırlı olabileceklerini gösterir. Ayrıca bizlerin bu konuda ne kadar hassasiyet ve önem göstermemiz gerektiğini de ortaya koymaktadır.
Uzun zamandır gece uykumu bir kitap uğruna vermiyordum. Ancak bu kitap o kadar güzel yazılmış ki bitirmeden içim rahat etmedi. Yazarı alkışlıyorum.
Kitapta bölümlerin asal sayılardan oluşması ne kadar çok matematiğe yatkın olan zekalarının ipucunu gösterir gibi olmuş. Bazen bilim ile ilgili bir kitap okuyor gibi hissetmeme sebep olan kısımlar da vardı.
Sonuç; şiddetle herkesin okumasını öneriyorum.