Suikast Bürosu Kitap Bilgileri
Yazar: Jack London
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 21 dk.
Sayfa Sayısı: 224
Basım Tarihi: Haziran 2015
İlk Yayın Tarihi: 1963
Yayınevi: Can Yayınları
ISBN: 9789750725098
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Suikast Bürosu Kitap Tanıtımı
New York Times kitap ekinde, "Bu kitap büyük bir keyifle okunmasının yanı sıra yıllardır yazılmış en büyük gerilim romanıdır," diye tanıtılan Suikast Bürosu, 20. yüzyılın en önemli yazarlarından Jack London'ın siyaset dünyasına göndermeler yaptığı ironik bir yapıtıdır.
"London'ın romanı tamamlamadan bırakmasının nedeni, belki de anlatısının ABD imparatorluğunun yöntemleriyle suç ortaklığı içinde olmasından dolayı gittikçe içine saplandığı duygusal ikilemden kaynaklanır.
Robert L. Fish'in 1963'te tamamladığı macera romanı Suikast Bürosu, London'ın ölümünden sonra yayımlanan elyazmalarından biriydi. Kitabın Kennedy suikastının yaşandığı yıl ortaya çıkması, işlenen temayla ulusal güvenlik adına gizli faaliyetlerde bulunan ve seçimle belirlenmemiş yetkililerden oluşan gölge bir hükümetin varlığı birleşince ortaya atılan birçok komplo teorisine tuhaf bir inanılırlık havası katmıştı.
Eğer London, on beş yıl daha yaşamış olsaydı, dayanamaz ve 22 Kasım 1963'te Teksas'ın Dallas kentinde gerçekleşen ve hakkında halen komplo teorileri üretilen bu suikastla ilgili muhakkak bir şeyler yazardı."
(Tanıtım Bülteninden)
Suikast Bürosu Kitaptan Alıntılar
1. "Siz insanlıkla ilgisi olmayan garip yaratıklarsınız…"
2. "Doğrunun üzerine inşa edilmemiş hiçbir şey var olamaz…."
3. "''Dürüstlük üzerine kurulmayan hiçbir şey sürekli olamaz.''"
4. "Kitaplarla ilgilenen misafir, raflara yaklaştı ve yan yana dizili ciltlere şöyle bir göz attı."
5. "Doğruluğa dayanmayan hiçbir şey uzun ömürlü olamaz."
6. "Şimdi anlat bakalım seni üzen şeyleri."
7. "Nasıl anlatsam bilmem ki... Kafam çatlıyor."
8. "Toplumsal evrim ağır ve sancılı olur."
9. "Bizler deli değiliz!"
10. "Aydınlığa ulaşıncaya dek çok uzun yol almanız gerekecek,(...)"
11. ""Doğru olanın üzerine kurulmayan hiçbir şey uzun süre var olamaz.""
12. "Bir tek adamın ya da bir seçkinler grubunun toplumun yazgısını belirlemesi geçerli değildi artık bu çağda."
13. "Hayatında âhlak timsali olarak hareket etmiyorsan âhlak kuralları boşunadır."
14. ""Dünya ahlak üzerine kuruludur. O olmasa her şey yok olur giderdi. Elementlerde bile erdemli bir yan bulunur. Ahlakı yok edersen, yer çekimini de yok etmiş sayılırsın. Kayalar bile paramparça hale gelmeye başlar. Tüm güneş sistemi kavranılması imkansız bir kaosun içinde buharlaşıp kaybolur.""
15. "Söyle ne olur, söyle. Sen bir düş müsün?"
Suikast Bürosu Kitap İncelemeleri
Jack London'ın diğer kitaplarına nazaran neden daha az bilindiğini merak ettiğim bu kitabı, bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine almıştım.
Bir solukta bitirdiğimi ve okumaktan müthiş keyif aldığımı söyleyebilirim.
Cinayet Şirketi, katı ve titiz kuralları olan, kendi içlerinde belli bir ahlaki yapıya sahip, bu nedenle de her işi kabul etmeyen, öncelikle kurbanının gerçekten “kötü ve zararlı” olduğunun ispatlanmasını isteyen ve işini profesyonel şekilde yerine getiren filozof katillerden oluşan bir şirkettir.
Winter Hall isimli kahramanımız, topluma mal olan bazı cinayetlerin ortak noktalarını birleştirerek, arkasındaki zanlıyı yani Cinayet Şirketi’ni keşfeder. Amacı şirketin yok olmasını sağlamaktır. Bir müşteri kılığına bürünerek şirketin sahibi ile bir görüşme ayarlamayı başarır. Bu garip müşterinin en az kendisi kadar garip bir isteği olur. Ortadan kaldırılmasını istediği kişi şirket sahibi İvan Dragomiloff'un kendisidir.
İvan, şirket kurallarını açıklayarak müşteriden kendisinin ortadan kaldırılması için gerekli koşullar konusunda ikna etmesi halinde anlaşmayı kabul edeceğini belirtir. Hall ile İvan arasında geçen uzun bir felsefi tartışmanın sonunda İvan ikna olur ve işi kabul eder. Cinayet Şirketi'nin yeni hedefi, aynı zamanda patronun da ta kendisidir.
Şirket çalışanları durumu öğrendiğinde yaşadığı şoku atlattıktan sonra aynı zamanda yeni kurbanları olan patronlarını yakalamak için tüm hünerlerini sergilemeye başlayacak fakat kurbanları, aynı zamanda şirketin beyni olduğu için işleri kolay olmayacaktır.
Şiddetle tavsiye ediyor, iyi okumalar diliyorum.
'Suikast Bürosu' adı üstünde suikast düzenleyen ve daima kesin sonuç elde edilen bir kuruluştur. Yönetici şefi, bir çok şehirde bulunan şubeler kurmuş ve elemanları bizzat kendisi eğitmiş ve testten geçirmiştir. Bu çalışanlar her biri yüksek eğitimli ve felsefe yapmayı seven ve etik düşkünü kişilerdir. Büronun prensibi daima; etik anlayış, doğruluk ve dürüstlüktür. Ayrıca öldürülecek kişi suçu araştırılıp büro tarafından onaylandığı takdirde, bu kişi kim olursa olsun, geri dönüşü yoktur. Kendilerince her cinayeti haklı gösteren, büronun doğruluğunu kanıtlayan düşünceleri vardır. Ta ki düşüncelerini alt üst edecek biri, şefin karşısına çıkana kadar...
Jack London'ın 'Suikast Bürosu' eseri böyle bir büronun varlığı ve tanıtımıyla başlayıp, çok farklı bir kurguyla, sürükleyici ve merak uyandırıcı bir anlatımla devam ediyor.
Dönemin en büyük gerilim romanı olarak tasvir edilen eseri maalesef Jack London yarım bırakmış. Yazarın kitabı tamamlamak için aldığı notlardan ve eşinin sonu için hazırladığı taslaktan yararlanarak; 1963 yılında Robert L. Fish 'Suikast Bürosu' nu tamamlamış.
Konu çok ilginç ve yaratıcı fakat büyük ölçüde yazar değişikliğinden kaynaklı, sonlara yaklaştıkça yetersizlik hissettiriyor. Devamı yazılmasa olduğu gibi, gizemli kalsa belki daha etkileyici olabilirdi.
Suikast Bürosu,adı üstünde suikast düzenleyen ve daima kesin sonuç elde edilen bir kuruluştur.Yönetici şefi, bir çok şehirde bulunan şubeler kurmuş ve elemanları bizzat kendisi eğitmiş ve testten geçirmiştir. Bu çalışanlar her biri yüksek eğitimli ve felsefe yapmayı seven ve etik düşkünü kişilerdir.
Jack London Suikast Bürosu kitabında,sadece hak eden insanları öldüren profesyonel bir katiller örgütünü anlatırken ahlak kuralları, etik değerleri, suç ve ceza kavramları üzerine derin tartışmalara giriyor.
Suikast Bürosu aslında yarım kalmış bir roman. Jack London 1910’da romanlaştıracak konu bulamadığından olsa gerek Sinclair Lewis’ten yetmiş dolara 14 hikâye taslağı satın almış.Suikast Bürosu’nun konusu da bu taslaklar arasında yer alıyormuş.London bu taslaktan yola çıkarak romanı yazmaya başlamış.20 bin sözcük yazdıktan sonra da mantıklı bir son bulamadığını öne sürerek romanı yarım bırakmış.
Türkçede de kitapları yayımlanmış olan cinayet romanları yazarı Robert L. Fish’in tamamladığı roman 1963’de yayımlanmış.
Jack London okumayı çok seviyorumSuikast Bürosu da en sevdiğim kitaplarından bir tanesi oldu.Kitabın başlarında ciddi bir anlatım tarzı vardı ama kısa süre sonra bu daha samimi cümlelere dönüştü ve beni kitaba bağladı.Felsefi konuşmaların da olduğu arada durup insanı düşünmeye de sevk eden oldukça akıcı bir kitap.Ben çok severek okudum sizlere de kesinlikle tavsiye ediyorum.
Jack London'ı Martin Eden kitabıyla tanıdığımı söyleyerek incelememe başlamak istiyorum. Sanırım bu okuduğum ikinci kitabıydı. Kesinlikle hayran kaldım diyebilirim.
Kitabın konusuna gelmek gerekirse, isminden de anlaşıldığı üzere bir cinayet şirketi üzerinden ilerliyor. Cinayet şirketini kiralık katil tutulan bir şirket olarak özetleyebiliriz. Fakat şirketin ciddi bir kuralı var. Öldürülecek kişinin ölmesi için kesinlikle bir sebep olması gerekiyor. Topluma faydalı olduğu düşünülen hiç kimse öldürülmüyor. Bu sebeple şirkete başvuran kişilerin mantıklı bir sebep sunması gerekiyor ve ardından bu sebep araştırılıyor. Eğer doğru bulunursa kiralık katil tutulmuş oluyor. Şirketini tamamen bu ahlâk kuralıyla ilerleten Ivan Dragomiloff bu konuda gerçekten çok sıkı çalışıyor. Ardından ana karakterlerimizden birisi olan Winter Hall şirkete başvuruyor ve Ivan'ın bu ahlâk konusuna ne kadar özen gösterdiğini denemek istiyor. İşte asıl hikâyemiz böyle başlıyor.
Anlatımdan bahsetmek gerekirse, akıcı olduğunu söyleyebilirim. Kitabın başlarında karşımıza ciddi bir anlatım çıksa da kısa süre sonra bu samimi cümlelere dönüşüyor ve okuru kitaba bağlıyor. Akıcı olduğunu da söylemek isterim. Ben tek solukta bitirdim.
Yaptığım araştırmalara göre Jack London bu romanı yarıda bırakıyor ve devamını Robert Fish getiriyor. Sebebini bilmiyorum. Tek söylemek istediğim bu değişikliğin kitapta hiçbir şekilde belli olmaması.
Kesinlikle tavsiye ediyorum. Umarım beğenirsiniz. Sevgilerimle!
suikast Barosu’na başlamadan önce böylesine etkileneceğimi asla tahmin etmezdim. Jack London’ın kalemi ben de edebi kudretiyle zaten her zaman saygı uyandırmıştır;ancak bu eserde ortaya koyduğu derinlik ve anlatım gücü, inanılmazdı.tek kelimeyle: başyapıt. keşke ardında binlerce eser bırakmış olsaydı; çünkü onun kalemine doymak sahiden mümkün değil.
konusuna gelecek olursak; romanın temelini oluşturan kurum, toplumun yozlaşmış bireylerini ortadan kaldırmayı görev edinmiş, kendi içinde titizlikle örgütlenmiş bir topluluk. adına cinayet diyen de var, adaleti başka yollarla tesis ettiğini düşünen de. “suikast barosu” işte tam bu gri alanda var oluyor. içlerinde filozoflardan sosyologlara, farklı disiplinlerden bir takım insanlar var. bu yapı, doğruluğundan şüphe etmeyi geçin,baş koydukları bir mesele,adeta bir etik davasının üzerine kurulu. ancak liderleri Ivan, ileride damadı olacağını bilmeden Hall’le karşılaştığında, sistemin çatlakları su yüzüne çıkmaya başlıyor.
london, karakterlerini ahlaki sınırların kıyısında gezdirirken, okuyucuyu da düşünsel bir girdabın içine öyle bie çekmiş ki,insan bu girdabın içinde olmaktan keyif almaya başlıyor. özellikle baronun etik anlayışının sarsılması ve bunun karakterler üzerindeki sarsıcı etkisi,beni etkiledi. yazar, satır aralarında kazananı olmayan bir oyun kuruyor ve bizleri bu oyunun seyircisi değil, doğrudan bir parçası hâline getiriyor. finali ise trajik olduğu kadar doyurucuydu. ne olursa olsun prensiplere sonuna kadar sadık kalan insanların en büyük göstergesi.
okuması gerçekten çok keyifliydi,defalarca okusam dahi sıkılmayacağım kitaplar arasına üst sıralardan giriş yaptı.