Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Stepançikovo Köyü - Fyodor Dostoyevski | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Stepançikovo Köyü Kitap Bilgileri


Yazar: Fyodor Dostoyevski
Tahmini Okuma Süresi: 8 sa. 13 dk.
Sayfa Sayısı: 290
Basım Tarihi: 19 Ocak 2019
İlk Yayın Tarihi: 1859
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Orijinal Dil: Rusça
ISBN: 9789944887717
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Stepançikovo Köyü Kitap Tanıtımı


Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (1821-1881): İlk romanı İnsancıklar 1846’da yayımlandı. Ünlü eleştirmen V. Belinski bu eser üzerine Dostoyevski’den geleceğin büyük yazarı olarak söz etti. Ancak daha sonra yayımlanan eserleri o dönemde fazla ilgi görmedi. Yazar 1849’da I.Nikola’nın baskıcı rejimine muhalif Petraşevski grubunun üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Kurşuna dizilmek üzereyken cezası sürgün ve zorunlu askerliğe çevrildi. Cezasını tamamlayıp Sibirya’dan döndükten sonra Petersburg’da Vremya dergisini çıkarmaya başladı. Dostoyevski, 1859’da yayımlanan Stepançikovo Köyü’nde çizdiği karakterlerle Rus kişiliğinin köyde de şehirdekinden farksız olduğunu sergiler.




Stepançikovo Köyü Kitaptan Alıntılar


1. "Beni yufka yürekliliğim mahvetti."




2. "Yufka yüreklinin biriyim, bütün çektiklerimin sebebi de bu ya zaten!"




3. "Ama ümit insanı aldatır…"




4. "Erkeklerin hepsi, ama hepsi nankördür, zalimdir, sevgimize layık değillerdir."




5. "Beni nihayet bu hale getirdiler!"




6. "Ama ümit insanı aldatır…"




7. "Tatlı zamanlar gökten düşmez, onları biz kendimiz yaratırız."




8. "Felek belimizi bir büktü, bir daha da kendimize gelemedik."




9. "Tatlı zamanlar gökten düşmez, onları biz kendimiz yaratırız. Onlar kalbimizin içindedir."




10. "“Yufka yüreklinin biriyim, bütün çektiklerimin sebebi de bu ya zaten!”"




11. "Kalbinin en tatlı köşeceğine ömrünün sonuna kadar yerleşeceğim."




12. "Beni yufka yürekliliğim mahvetti."




13. "“Feleğin sillesini yedik efendim, gördüğünüz gibi soytarı olduk.”"




14. "Yüksek bir kalbin var. Saadetimi kuran sensin…"




15. "Yufka yüreklinin biriyim, bütün çektiklerimin sebebi de bu ya zaten!"





Stepançikovo Köyü Kitap İncelemeleri


Merhabalar ben Stepançikova köyünden Kadir.
Sizlere rutin hayatımızı dilim döndüğümce anlatmak istiyorum.
Öncelikle dayım ile başlayayım.Bilgisiz bir insan değil,bilgili de değil. Fakat bilgiye aç bir insan. Dayımın annesi bilgisiz,görgüsüz,merhametsiz boş oksijen tüketen bir birey.
Anlatıcımız ise genç,bilgili,aydın bir insan.
Bir de Foma Fomiç var. Bu birey nasıl tanımlanır bilmiyorum. En sade hali hiçbir şeye kabiliyeti olmayan bir asalak.
Şimdi
Benim resmettiğim şu:
Dayımız şuan ki siyasal durumda ortada kalmış, bozuk olan ekonomi de yeni yeni satılan değerlerimizi,şirketlerimizi sormaya başlamış.
Annesi ise bu bozuk ekonomiden faydalandığı için sesini çıkarmayan, bu takımları destekleyen bir birey.
Anlatıcımız ise cumhuriyet değerlerine sahip çıkmaya çalışan, bozulan siyasi iktidarın,ekonominin düzelmesi için atılım yapmaya çalışan aydın gençliği temsil ediyor.
Asıl kişimiz Foma Fomiç ise : Hani akademisyenleri İhraç edip muhtarlara cübbe giydiren zihniyet varya işte bu Foma Fomiç.Bilgisiz , bilgili insanlara saygısı olmayan medeniyetten uzak bir birey olamamış kişi.
Okudukça sinirlerim bozuldu. Sinirim bozuldukça bu sahneler daha tanıdık geldi. Ben kişileri böyle yerleştirdim.
Okudukça böyle canlandı.
Okumak lazım. Birşeyleri değiştirmek için gezmek, görmek ,okumak gerek. Ama herşeyi zamanında yapmak gerek. Keşke zamanım olsaydı da Dostoyevski ile beraber Sibirya’da bu kitabın temellerini atarken tanışma , tartışma şansım olsaydı. Bir de Tolstoy Savaş ve Barış’ı yazarken tanışmak istemişimdir.
Son sözüm okurken sizi çok sinirlendirecek bir eser.
Kitaplarla kalın ️




Sibirya döneminde yazdığı iki romandan bir tanesi Stepançikovo köyü.Dönemi ile alakalı olsa gerek ana karakterler pişkin ve baskıcı.

Bomboş bir insanın yalakalık ve yaltaklıkla geldiği konumu göreceksiniz, çok sinir bozucu. Bu günümüzde de bir takım konularda böyle maalesef.Üst kademe de uşaklık eden bir kişinin hor görülmesi,küçültülmesi içinde hırs ve intikam ateşlerinin yanmasına ve bu kişinin neler yapabileceğine nasıl bir psikolojide olduğuna tanık oluyorsunuz.

Anne karakteri diğer kitaplarının aksine, oğlunun iyiliğini değil kendi çıkarlarını gözetiyor.Sürekli ayılıp bayılmaları insanın sinirlerini bozuyor.Foma Fomiçle tanışmanızı tavsiye ederim biraz sinir bozucu yer yer bilgece pişkin bir kişilik.Bir de iyi kalpli yufka yürekli Albayımız var, bütün kusuru kabahati kendinde buluyor. Oldukça acıyorsunuz haline.

Dostoyevski günümüz psikoloklarına taş çıkartır vallahi.İyi ki bu dünyadan bir Dostoyevski geçmiş.Bir de bu kitap neden az okunmuş, üzdü.
Keyifli okumalar diliyorum.

“Dostoyevski’nin romanları köpüren girdaplar, döne döne savrulan kum fırtınaları, tıslayarak bizi emip içine alan hortumlardır. Sadece ve bütünüyle ruhun özünden oluşurlar. Gayriihtiyari çekiliriz içine, fırıl fırıl döndürülür, kör olur, soluksuz kalıp boğuluruz, ama aynı zamanda delişmen bir sarhoşlukla dolup taşarız.”  Virginia Woolf




Öncelikle kitaba biraz ön yargıyla yaklaştığımı itiraf etmeyelim.
Bunun sebebi içerisinden çok fazla karakter barındırmasıydı.
Okuduktan sonra aslında yazarın bu kadar fazla karaktere rağmen ustalığını konuşturduğu fark ettim.

Kitap dan spoiler vermeden en önemli karakterden başlayacağım. Zaten tüm hikaye bu adamla başlıyor diyebiliriz.

Foma Fomiç

Kendisi generalin uşağı olarak hizmete alınıyor bir süre generale hizmet ediyor, general öldükten sonra general in eşinin gözüne giriyor ve onu iyice etkiliyor. Bu onun amaçları için adeta bir kalesi oluyor.
Eline bu fırsat geçer geçmez etrafındaki iyi niyetli ve cahil insanları bilge olduğuyla, yüksek gönüllü olduğuyla kandırıp inandırmaya başlıyor.
Elbette generalin oğlunun çok ince yumuşak kalpli olması da ona bu tavırlarını sergilemesinde kapıları sonuna kadar açıyor.

Aslında kendisi de cahil biri olduğunu biliyor fakat aşağılık kompleksi onu tam tersine çok önemli bir insan olduğuna inandırıyor.
Bir anda evin uşağı iken evin en gözdesi olmayı başarıyor.
Bunu yaparken mobbing uygulamaktan çekinmiyor ve bunu ustalıkla yapıyor.

Zaten hikayeyi okurken bu adamın zamanında çoğu şeyi kompleks haline getirdiğini ve bir fırsat bulur bulmaz bunun acısını çıkardığını anlıyorsunuz.
Etrafındaki insanları bilge ve yüce gönüllü olduğuna o kadar inandırmış ki bir süre sonra herkesi etkisi altına alıyor.

Tüm çiftlik, bir süre sonra Foma Fomiçin eline geçiyor ve artık çiftlik halkının paradigması Foma Fomiçin değer yargıları üzerine tekrardan şekilleniyor. İşte bundan sonra her şey başlıyor, spoiler olmasın diye devamına girmeyeceğim.




Merhaba...
Nefis toprak kokusu esintili bol yağmurlu bir Ekim ayında yine bir Dostoyevski kitabı ile ben geldim.
Sibirya sürgünü döneminde,
1859 yılında yazdığı mizahi yönü ağır olan bir eser.
Köyün sahibi olan Albay'ın yeğeni Sergey'in köye gelmesi ile başlıyor eserimiz.
Yolda yürürken soluklanmak için bir yerde duruyorsunuz ve karşınıza çıkan sergeyden bulunduğunuz yer hakkında bilgi alıyorsunuz.
İşte tam olarak bu.
Sergey konuşuyor siz kendi kendinize kâh kahkaha atıyor, kâh sinirleniyor, kâh heyecanlanıyor, kâh düşüncelere dalıyorsunuz.
Birçok duyguyu aynı anda yaşıyorsunuz.

Okurken keyif aldığım bir yazar Dostoyevski.
Betimlemeleri bazen uzun olduğu için yorsa da genel olarak mükemmel.
Sizi götürüp Stepançikovo Köyü'ne bıraksalar bu betimlemeler ile köyü tamamı ile tanıyabilirsiniz diyorum. Karakter analizleri gerçekten çok iyi.
Bu konuda sanırım eline su dökecek çok az yazar vardır.
Karakterlerin arasında dolaşarak epey kafa yoruyorsunuz; acaba bunu neden böyle yaptı, neden bu tepkiyi verdi, sürekli beyninizde dönüp duruyor.
Hele bazı karakterler beni benden aldı. Aşırı derecede bencil, ukala ve baskıcı karakteri yansıtan Foma Fomiç, ve her yaptığına yüce bir durummuş gibi algılayıp değer veren ya da vermek zorunda bırakılan, suçluluk duygusu işlenen sayın Sergey'in de dayısı olan Albay.
Bazı kısımların da okurken Foma'yı boğmak isteyeceğinizden eminim.
Ben kısmen bunu düşündüm.
Ve insanlara sözünü dinletebilmek için bilgili ve zeki olmaya gerek olmadığını da okuyucusuna gösteriyor Dostoyevski.




Dostoyevski'nin sürgün döneminde kaleme aldığı eser, kitaba da adını veren Stepançikovo köyünde geçmektedir. Kitabın başkahramanı Yegor İlyiç, iki çocuğu olan dul bir emekli albaydır. Albayın annesinin ikinci ölümü üzerine, anne ve eşinin soytarısı Foma Fomiç albayın evine taşınır ve hikaye başlar. Anne oldukça gururlu ve oğlunu kendisine layık görmeyen bir kadındır. Ancak asıl kilit karekter Foma Fomiç; manipülatif, kendini beğenmiş ve ağzı oldukça iyi laf yapan bir adamdır. Bu sayede anneyi ve birkaç yaşlı köyde yaşayan kadını yanına alarak kısa zamanda albaya hayatı zindan edecektir ve evin kontrolünü eline alacaktır. İyi kalbinin yanında oldukça saf olan albay ise bu insanlarla baş edemeyecek ve teslim olacaktır. Ancak albay, çocuklarının nedimesi Nastya'ya olan sevgisinden taviz vermemektedir. Bunun üzerine kendine yardımcı olması için, hikayemizin anlatıcısı da olan yeğeni Sergey'i köye davet edecektir.
Sergey, eserin kalabalık karakter kadrosunu, bazen mizahi olaylarla bazen ise sınıfsal farklılıkları öne çıkararak bize aktarmaktadır. Türlü komik ve tiyatrovari fakat bazen iç burkan olay sonunda Nastya ile Yegor İlyiç evlense dahi Foma Fomiç ölene kadar kendisini bu insanlara velinimet olarak kabul ettirmeyi başaracaktır.

Kişisel yorumum; Foma Fomiç özelinde hikayenin bize verdiği iki önemli çıkarım var: Ezilen herkesin güç eline geçtiğinde ezen tarafa geçmesi ve edebiyat ile bilim gibi alanların liyakat olmadan bile insanlar üzerinde üstünlük kurabilecek tehlikeli etkenlere dönüşebilmesi.







Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: