Sputnik Sevgilim Kitap Bilgileri
Yazar: Haruki Murakami
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 21 dk.
Sayfa Sayısı: 224
Basım Tarihi: Temmuz 2016
İlk Yayın Tarihi: 20 Nisan 1999
Yayınevi: Doğan Kitap
Orijinal Dil: Japonca
ISBN: 9786050935721
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Sputnik Sevgilim Kitap Tanıtımı
Sen benim bir parçamsın...
Ben âşık oldum. Şüphe yok. Buz soğuktur, gül kırmızı. Ve bu aşk beni sürükleyip bir yerlere götürmeye çalışıyor; öyle güçlü bir akıntı ki ondan kendimi korumam neredeyse olanaksız. Ama artık dönüş yok.
Kendimi bu akıntıya bırakmak dışında bir şey yapamam. Yanıp kül olsam da, yok olup gitsem de. Japonya'dan bir Yunan adasına uzanan, üç kişiyi birbirine kenetleyen büyüleyici bir aşkın hikâyesi. Haruki Murakami'den düşlerinize sızacak bir roman...
Sputnik Sevgilim Kitaptan Alıntılar
1. "Her hikayenin anlatılacak bir zamanı vardır, eğer anlatılmazsa insanın yüreği hep o sırrın hapsinde kalır."
2. "Bütün güzel şeyler bir gün mutlaka biter."
3. "elimize geçen her şeyi okuyorduk."
4. "Devam etmek zorundaydı. Devam etmezse hayatta kalmayı başaramazdı ki."
5. "Dünyanın bir ucundayım, sessizce oturuyorum ve kimse beni görmüyor."
6. "Gerçek, farklıdır. Gerçek, dişini geçirir sana."
7. "Tek başına olmak, yağmurlu bir akşamüzeri, suların denize dökülüşünü izleyip durmak gibi bir duygu."
8. "Her hikayenin anlatılacak bir zamanı vardır, eğer anlatılmazsa insanın yüreği hep o sırrın hepsinde kalır."
9. "Birini sevmek, çok kişisel bir yolculuktur. Kimse size eşlik edemez. Tüm kalbinizi koyarsınız ama asla tam olarak ulaşamazsınız. Sevdiğiniz kişiye dokunabilirsiniz, ama o kişi olamazsınız."
10. "Her ikimiz de bilgelik denen şeye sahip değildik ve bunu telafi edebileceğimiz bir temel de yoktur. Bizler sonsuz sıfırlar gibiydik. Bir hiçlikten bir diğerine sürüklenen zavallı varlıklardır."
11. "Bu dünyada sınırsız bir tutku duyduğum şeyler sadece kitaplar ve müzikler."
12. "Edebiyat tutkusu ile arasına hiçbir şey giremezdi."
13. "Geniş bir havada dosdoğru ilerleyen bir kasırganın şiddetine eşti bu aşkın yoğunluğu. Arkasında hiçbir şey bırakmıyordu; yolunun üstüne çıkan her şeyi alaşağı ediyordu."
14. "Bu dünyada bu kadar çok insan yaşarken, her birimiz bir başkasından bir şeyler beklerken, neden bu kadar yalnızız? Ne için?"
15. "O zaman anladım; biz harika yol arkadaşlarıydık, ancak, sonunda her birimiz kendi rotasında gidecek yalnız bir metal kütlesinden başka bir şey değildik."
Sputnik Sevgilim Kitap İncelemeleri
Güzel başlayan, iyi ilerleyen, anlamsız bir sonla biten bir kitap; Sputnik Sevgilim.
Sputnik kelime anlamı olarak ‘yol arkadaşı’ demekmiş.
Ayrıca Sovyetler Birliği’nin 1957 yılında uzaya fırlattığı ilk yapay uydunun ismi Sputnik’miş.
Kitabın adı da buradan geliyor.
Kitapta üç karakter var, bu üç kişinin aralarındaki ilişkiyi okuyoruz.
Kitabın anlatıcısı öğretmen K, Sumire’ye aşık.
Sumire ise kendinden yaşça büyük ve evli bir kadin olan Myu’ya aşık.
Myu da Sumire’ye aşık fakat ona karşı cinsel bir istek duymuyor.
Japonya’da başlayan ilişkiler sarmalı, Yunan adalarına uzanıyor.
Sumire ve Myu tatil yaparken, Sumire aniden ortadan kayboluyor.
Myu’nun, K’dan Sumire’yi aramak için yardım istemesi üzerine, K hiç düşünmeden Yunanistan’a gider.
Kitabın yarısı bu arayış ile geçiyor.
Kitabın Yunanistan bölümlerini daha çok sevdim, tasvirleri çok iyiydi.
Kitabın mekanı Yunanistan olunca haliyle Türkiye’den de bahsediliyor.
Milliyetçi duygular biraz rahatsız olacak şekilde.
Yazarın anlatımı sade, dili yalın.
Erken yaş kitabı yazacağım ama kitapta lezbiyen bir ilişki ve detaylandırılmış erotizm bölümleri var.
O yüzden kesinlikle + 18 bir kitap.
Haruki Murakami, uzak doğu edebiyatında beğendiğim bir yazar.
Bu kitabı çok beğenmesem de, diğer kitaplarını okumaya devam edeceğim.
İngilizce’de Sputnik Sweetheart olarak geçen ve Türkçe’ye Sputnik Sevgilim olarak çevrilmiş olan roman Murakami’nin okuduğum ikinci kitabı.
"22 yaşının baharında Sumire hayatında ilk kez âşık oldu. Geniş bir ovada dosdoğru ilerleyen bir kasırganın şiddetine eşti bu aşkın yoğunluğu. Arkasında hiçbir şey bırakmıyordu ; yolunun üstüne çıkan herşeyi alaşağı ediyor, tutup göğe savuruyor, akıl almaz bir şekilde parçalara ayırıp un ufak ediyordu. Kasırga, gücünü hiç kaybetmeden okyanusa varmış, gözünü bile kırpmadan Angkor Vat'ı yerle bir etmiş, bir Hint ormanını içindeki zavallı kaplan sürüsüyle birlikte yakıp kül ettikten sonra İran çöllerinde kum fırtınasına dönüşüp egzotik bir kale şehrini tamamen kumlara gömmüştü. Takdir edilesi, heykeli dikilecek bir aşktı bu. Âşık olduğu kişi Sumire'den ın yedi yaş büyüktü ve evliydi. Ayrıca eklemem gerek ; o da bir kadındı. Bu her şeyin başladığı ve (neredeyse) her şeyin bittiği yerdi. "
Anlatıcımız K, Sumire ve Myu üçlüsü üzerinden varoluş, yalnızlık, arayış ve kendini bulma hikâyesi...
Murakami’nin sade ve yalın betimlemeleri, sürrealist yaklaşımı ile zenginleşmiş olan Sputnik Sevgilim’in anlatımı okuyucuyu yormuyor lakin çokça düşündürüyor.
"ne zaman kendimden söz etmeye başlasam aklım karışır: Ben kimim? varoluşsal sorusuyla kaçınılmaz bir şekilde klasik paradoksun ayaklandığını hissederim."
"Ben neyim? Ne istiyor ve nereye gidiyorum?"
Peki sen kendin ile yüzleşmeye, kendini sorgulamaya hazır mısın sevgili kitap dostum :-)
Çok kısa bir süre önce
ile tanışmıştım yazarla. Ona inceleme yazamadım çünkü kitabı sevip sevmediğimi, nasıl bir yorum yapmam gerektiğini bilemedim. Ama ilgimi az çok çekmiş olmalı ki hemen ucuna
‘i eklemiş buldum kendimi. Oysa anladım ki, kısa zaman arayla iki kitabını okumak yanlışım oldu.
Arada bir iki kitabın karakterlerini ve olaylarını karıştırdım.
Diğer kitaplarda durum nedir bilemiyorum ama rastgele alıp okuduğum iki kitabı çok benzer geldi bana.
Her iki kitapta da:
Anlatıcı şahıs birine aşık, o biri de başka birine.
Herkes o aşık olduğunu sürekli uzaktan arzulama halinde.
Bütün ilişkiler öyle veya böyle çarpık, hiç düzgün ilişki yok.
Karakterler aileden silleli.
Olaya dahil olan yaşça büyük kadınlar var.
O kadınların geçmişten gelen travmaları var.
O kadınlara eşcinsel ilgi duyan küçük kızlar var!
Anlatıcımızın apar topar başka ülkeden çağırılması ve süper kahraman misali uçuşları var.
Sonuçlar belirsiz. Kime ne olduğunu kitap bittiğinde tam olarak bilerek ayrılmıyoruz. Gizemli kalıyor akıbetler.
Dahası da var ama spoiler vermek istemiyorum ki zaten bu yazıklarım bile yeterli bence; ‘iki kitap bu kadar benzerken yazarın diğer kitaplarını acaba okumaya değer mi?’ diye düşünmeye.
Sürükleyiciliğine lafım yok yazarın anlatımının, kitapların konularının. Ama bi tatminsizlik var bende kalan, özellikle de bitişlerde. Belki ben kitabı kapatırken ıslıklı şaşkınlığı arayanlardanım.
Haruki Murakami her zaman Çok Satanlar'da görüp sırf bu yüzden tanışmayı ertelediğim bir yazardı. Nobel edebiyat ödülünde her yıl ısrarla adının geçmesi ve kitap zevkine güvendiğim insanların elinde görmemle önyargımı kırıp okumaya karar verdim. Tanışma kitabını seçerken pek çok kitap okurunun tavsiyelerini dikkate aldım, her birine ayrı ayrı teşekkürler Sahilde Kafka'nın Murakami eserleri arasında daha doyurucu olduğu konusunda ısrarlara rağmen belki bir anlamda daha kolay okunacak -sayfa sayısının az olması kastım- Sputnik Sevgilim'le yazarın dünyasına adım attım. Geç kalmış değil de tam zamanında bir rastlaşmaydı bizimki ... iki akşamımı ayırıp bu keyifli kitabın dünyasında buldum kendimi.. Murakami 'nin dili, üslubu , cümle yapısı kendine yapılan övgüleri hak eden cinstendi. Altını çizerek alıntılar yapan dostlar için eşsiz bir derya olur yazarın kitapları ... birkaç kısa alıntı paylaşıp , tüm dostlara gönül rahatlığıyla öneriyorum Şimdiden keyifli okumalar
Mükemmel olmayan yaşamlarımızda boşa harcanmış zamanların da yeri önemli değil midir? Eğer mükemmel olmayan yaşamlarımızdan tüm bu boşa harcanmışlıkları çıkaracak olursak, yaşamlarımız mükemmel olma özelliğini bile yitiriverir.
Duygularımı gizlemeye devam edersem , böyle böyle silinip ortadan yok olacağım. Tüm gündoğumları ve günbatımları, parça parça alıp götürecek görüntümü.
Mukarami'nin okuduğum ikinci kitabı ve bunu da " Ee şimdi ne oldu?" sorusuyla bitirdim. Kullandığı yazı stili basit ve apaçık ama satır aralarındaki mesajları öyle güçlü ki...
Akıcılığı ile bir çırpıda okuduğunuz o kitap ve cümlelere dair düşünmek upuzun sürüyor. Tılsımı bir çırpıda buharlaşmıyor.
Sputnik; Rusça'da "Yol arkadaşı" diğer bir anlamda ise Sovyet Birliği'nin 1957 yılında uzaya fırlattığı dünyanın ilk yapay uydusunun ismi.
Yol arkadaşı, Yoldaş aslında tam da kitabın özeti gibi bir kelime. Kitap bir aşk üçgeni arasında geçiyor. Anlatıcının ismini bilmiyoruz. Anlatıcının Sumiri'ye, Sumiri'nin ise kendisinden 17 yaş büyük evli bir kadın olan Myu'ya aşkına tanık olurken hikaye Japonya'dan Yunanistan'a akmaya devam edecek.
Mukarami sözün bir yerinden sonra her iki kadın için de "paralel evren" kapılarını aralıyor veya aralamış görünmesini istiyor. Kendisine dışarıdan bakma, yaptıklarını izleme ama müdahale edememe yahut yapılan ya da yaşanandan dolayı duyulan pişmanlığın üstesinden gelememe hallerini ya paralel evren ya da rüyalar şeklinde alternatifliyor ki bu da okurun ayağını hep havada bırakıyor. Cebinde bir acaba ve birkaç belki ile birlikte.
Yine sıradan durumları ve basit konuları harika ifade eden Mukarami yeteneğini konuşturmuş. Keyifle okumanızı dilerim.