Sosyolojik Düşünmek Kitap Bilgileri
Yazar: Zygmunt Bauman
Tahmini Okuma Süresi: 7 sa. 42 dk.
Sayfa Sayısı: 272
Basım Tarihi: Ekim 2012
İlk Yayın Tarihi: 20 Eylül 1990
Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
ISBN: 9789755391960
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Sosyolojik Düşünmek Kitap Tanıtımı
Özellikle modernlik ve post-modernlik üzerine incelemeleriyle son dönemin en dikkate değer düşünürlerinden biri haline gelen Zygmunt Bauman, sosyal bilimler alanında son derece faydalı bir kitap sunuyor bizlere. "Sosyolojik Düşünmek", sadece sosyoloji öğrenimi görenler için kaleme alınmış bir çalışma değil. Konuya ilgi ve merak duyan genel okurun da sosyolojinin anlamı ve işlevi, sosyolojide değişik tarzlar ve yaklaşımlar üzerine bilgilenmesini sağlayacak önemli bir kaynak kitap. Ama hepsinden önemlisi Bauman, gündelik ve toplumsal hayatımıza sosyolojik bir boyuttan bakmanın önemini; böyle bir bakışın kazandıracağı kavrayış zenginliğini; tektipliğin ve tamamlanarak donmuş görüşlerin değil, toplum yaşamında müphemliğin kabulüne dayalı bir düşünme tarzının, kısacası sosyolojik düşünmenin önemini ortaya koyuyor. Kitapta öne çıkarılan ve bu çalışmaya asıl anlamını kazandıran da, farklı perspektifleri ve gelenekleriyle, kuramsal tartışmalarıyla bir disiplin olarak sosyolojinin kapsamı ve tarihi üzerine açıklamalar olmaktan ziyade, işte bu bakışın ve düşünme biçiminin, "sosyolojik düşünme"nin kazandıracağı kavrayış çeşitliliği.
"Sosyolojik Düşünmek", akademik kullanım mantığına göre değil, "gündelik hayat mantığı"na göre düzenlenmiş bir kitap. Bauman, sosyolojinin inceleme konusu olan ikilik ve karşıtlıkları çokboyutlu bir bakışla irdeliyor: Birey olma ve toplum içinde var olma arasındaki bütünlük ile çatışma; toplumların ya da genel olarak insan gruplarının kendini ve karşıtını, daha doğrusu karşıtına göre kendini tanımlaması; birey ile grup, doğa ile kültür, millet ile devlet, birliktelik ile ayrılık, bireysel varlığını koruma ile ahlaki yükümlülük arasındaki çatışmalar, kitapta incelenen ikiliklerden bazıları.
Bauman, sosyolojinin daha genel olarak düşünürsek insanı, toplumu konu alan hiçbir disiplinin asla tamamlanmış, her türlü kesinliksiz ve müphemlikten arınmış bir bakış kuramayacağını belirtiyor. Zaten sosyolojik düşünmenin kişiye kazandıracağı en önemli yetenek de, hayatın hiçbir noktasında böyle bir kesinliğin mümkün olamayacağını, her türlü kesinlik iddiasının bir "yalan" olmaktan öteye geçmeyeceğini görebilmektir. Dolayısıyla hiçbir bakış tek başına kusursuz ya da ayrıcalıklı olamaz; hayata ilişkin değişik yorumların her biri, olsa olsa kavrayış bütünlüğümüze kendi zenginliğini katacaktır. Sosyolojik düşünmek, kesinliğe varacak bir yol sağlamak şöyle dursun, her türlü müphemliği çoğaltacaktır. ama müphemlikten korkmamak gerekir; dünyaya ilişkin gerçek bir kavrayış özgürlüğünün ve hoşgörünün temelinde bu müphemliğin, bakış zenginliğinin kabulü yatar; ba anlamda sosyoloji ve sosyolojik düşünmek, Bauman'ın sözleriyle ifade edecek olursak insanın "özgürlük davasına hizmet eder."
(Arka Kapak)
Sosyolojik Düşünmek Kitaptan Alıntılar
1. "Onları duyarım ama ne söylediklerini dinlemem."
2. "...çünkü benim özgürlüğümün başka herkesin özgürlüğünden daha üstün olduğunun garantisi yoktur ve bu da o insanların özgürlüklerini benimkinden farklı bir hayat yaşamakta kullanmayı tercih etmiş olabilecekleri anlamına gelir."
3. "''Normal" toplum kutsiyeti kalmadığı için ya da günahkârlığı yüzünden, bencilliğin ve açgözlülüğün hüküm sürmesi yüzünden, manevi
değerler yerine maddi kaygıları geçirmesi, bireyin özgürlüğünü ayaklar altına alması, insanlar arasındaki mahremiyeti ve duygudaşlığı tahrip etmesi, insanlar arasında eşitsizliğe neden olması ve adaletsizliği şaha
kaldırması, zorlama düşmanlıkları ve rekabeti teşvik etmesi ve istemesi vb. yüzünden kınanır.''"
4. "''Önyargı insanları, dış grubun amaçları söz konusu olduğunda, asla haklı
görülmeyecek araçların kendi davalarının yürütülmesinde kullanılmasını onaylamaya iter.''"
5. "Uzaklık coğrafi olmaktan çok zihinsel bir mesele olabilir."
6. "Bir grup içinde yaşarken, ben, kendimi kontrol etmek zorundayım. Benlik kontrol edilecek bir şeydir ve onu kontrol edecek olan benim..."
7. "Huysuz biri olarak, beni kızdıran ya da sevdiğim ve özen gösterdiğim bir kişiyi iteleyip kakalayabilirim."
8. "Kararlar verebilmek özgürlüğümün kanıtıdır."
9. "''Seçme özgürlüğü kendi başına kişinin seçimlerini hayata geçirme özgürlüğünü garanti etmez, hele niyet edilen sonuçlara erişme özgürlüğünü hiç temin etmez. Özgür davranabilmem için, özgür iradeden başka kaynaklara da ihtiyacım vardır.''"
10. "Uzaklık coğrafi olmaktan çok zihinsel bir mesele olabilir."
11. "Benim bugünkü özgürlüğüm dünkü özgürlüğüm tarafından sınırlanmıştır; ben geçmişteki eylemlerim tarafından "belirlenmiş", yani şimdiki özgürlüğüm açısından kısıtlanmış olurum."
12. "Sosyolojik düşünmek çevremizdeki insanları, onların hasletlerini ve düşlerini, kaygılarını ve acılarını biraz daha iyi anlamamızı amaçlar."
13. "Acımasızca zehirlediğimiz ve biçtiğimiz bitkileri "ot" yapan şey onların bahçemiz ile vahşi doğa arasındaki sınırı korkutucu bir biçimde yok sayma eğilimi taşımasıdır. "Otlar" genelde göze hoş gelir, güzel kokar ve huzur verirler; eğer ormanda ya da bir kırda gezerken rastlarsak elbette, onlara vahşi hayatın hayranlık veren türleri olarak saygı duyarız. Onların "hatası" kesin çizgileriyle çim alanı, çiçek tarhı, sebze bağı ve gül bahçesi olarak ayrılması gereken bir yerde davetsiz bitmeleridir."
14. "Düşmanlarla savaşırız, dostları severiz ve onlara yardım ederiz; ama ne düşman ne dost olanlara ne diyeceğiz? Ya da hem düşman hem dost olanlara?"
15. "Yabancılarla birlikte yaşamak, değeri bizatihi yabancılar kadar muğlak bir sanattır."
Sosyolojik Düşünmek Kitap İncelemeleri
Merhaba arkadaşlar :) Spoilerin S'si bile yok :)
Adından da anlaşılacağı üzere,'sosyolojik düşünme' üzerine yazılmış akademik bir eser.Davranış bilimleriyle ilgilenenler için faydalı olabilicek bir başlangıç kitabı.Sosyolojik kuramlara,kafa karıştırıcı felsefi düşüncelere çok fazla değinmeksizin bir yöntem belirleme,gündelik olayların toplumsal tezahürlerini ortaya koyma bakımından ele alan,onları neden sonuç ilişkileriyle açıklayan bir anlatımı var.Sosyolojinin diğer bilimlerle ilişkisini(daha doğrusu neden bilim olarak görüldüğü ve ya görülmediği) onlarla ayrıldığı noktaları ince ayrıntılarıyla ele alan,sosyolojinin gerekliliğini,tutarlı ve tutarsız yönlerini gözler önüne seren bir eser.Özellikle anlatımının çok açık olması ele aldığı konuları herkesin anlayabileceği örneklerle açıklaması eseri daha faydalı hale getiriyor.Okuduktan sonra hergün gördüğümüz trafik ışıklarının renginden tutun da siyasi liderlerinle yarattığı söylemlere kadar geniş çaplı bir düşünce gelişimi kazanacağımıza,karşılaştığımız olayları toplumsal bağlamda belli bir ölçüde analiz edebilecek kadar sosyoloji biliminin kıyısına bir nebze de olsa yaklaşacağımıza inanıyorum.Ayrıca kitap sonundaki,Bauman'ın kitap tavsiyelerine uymanın sosyoloji bilgimizi genişleteceğine inanıyorum.Kitabın dilindeki coşkunluk,anlatımındaki akıcılık ve çevirideki muazzam başarı dışında Ayrıntı Yayınları'nın baskı kalitesini söylemeden geçemeyeceğim..Keyifli okumalar...
Hepimiz içinde yaşadığımız çevrenin ne kadar farkındayız; veya her gün deneyimlediğimiz, karşılaştığımız olayların, bize her yönden dayatılan fikirlerin ne kadar bilincindeyiz.
Toplum bilimi olarak kafamızda kodladığımız ve alanının o bitmez tükenmez mantık yürütmelerine, kafa yormalarına erişemediğimiz sosyoloji. Bauman eserinde sosyolojiyi o kadar güzel anlatmış ve cümlelerini o kadar yerinde seçmiş ki kitabı okurken kendimizi adeta hayatımızın sahnelendiği ve bizim de seyircisi olduğumuz bir tiyatro oyunundaymış gibi hissediyoruz. Akıntıya karşı yüzdüğümüz ve zaman zaman boğulmanın önüne geçemediğimiz durumlarda yazar; yapmamız gerekeni, bir ağaca birde çam ağacı, elma ağacı, nefes alabilen, oksijen kaynağı vb. yönlerinden bakmamızı sağlamaktadır. Özellikle farkındalık ve bilinç durumunun ön planda olduğu bu eserde amaç insanları harekete geçirmek ve düşüncenin sonsuz kapılarını, sınırsızlığını onlara göstermektir. Ünlü düşünür Descartes'in " Düşünüyorum Öyleyse Varım" sözüyle başlıyor, ve düşünme eylemini sınırları zorlayana dek gerçekleştiriyoruz. Böylelikle rüzgarın estiği yöne değil, tersine hareket ediyoruz.
Yazılanları ve yaşananları her zaman kendi çağımıza göre düşünmeli ve hareket etmeli, karar vermeliyiz. Aksi takdirde o anlamadığımız sosyoloji kavramları arasında kalır, çözüm ve düşünce odaklı olamayız.
Sosyoloji zor değil, sosyoloji anlaşılması zorlaştırılan bir bilim dalı. Bauman bu konudaki bütün tabuları tek tek yıkmakta.
Okuyun okutturun. Kitapla Kalın
Ayrıntı yayınlarının inceleme dizisinde yer alan, sosyolojiye giriş niteliğinde ve ilgilenen herkes tarafından rahatlıkla okunabilecek sadelikte bir eserdir. Benim de 2019 da ilk okuduğum kitaptır.
Giriş bölümü ve son bölümde sosyolojinin bir bilim dalı olduğunu kanıtlayan teori bilgileri ve sosyolojinin araçları ve amaçları irdelenmiş. Sosyolojik çıkarımları nasıl yapabileceğimizi ve doğa bilimleriyle arasındaki farkları anlatılmış. Geriye kalan 11 bölümde son derece önemli sosyolojik çıkarımlar, örneklerin büyük yardımıyla okura aktarılmış. Bölümlerden bazıları “Devlet ve Millet”, “Biz ve Onlar”, “Güç ve Seçim”, “Düzen ve Kaos” vs. Görüldüğü üzere hayatımızda daima bizimle iç içe olan ama varlıklarını ve sorumluluklarını sorgulamadan yaşadığımız sosyolojik gerçeklikleri göz önüne seriyor.
Temel olarak yazar “Doğa ve Kültür” arasındaki karşıtlıktan insan hayatındaki sosyolojik fenomenleri açıklıyor. Doğanın asla aksamayan o tanrısal senfonisi karşında insanın yarattığı yapay kültürün, sonsuz bir hatalar döngüsünün mukayesisi ediliyor.
Kitabın en son bölümünde de yazarın ek kitap önerileri mevcut. Bu da çok önemli bir ayrıntı olsa gerek. Zygmunt Bauman’ın kitaplarını uzun zamandır okumak istiyordum ve ilk “Sosyolojik Düşünmek” ile başladım. Böyle bir üstadın tüm kitaplarını okumak insani bir zorunluluk gibi hissediyorum.
Bu kitap sosyolojiye giriş okumalarında önerilen kitaplardan biri ve bu konuda başarılı olduğunu düşünüyorum. Takip edenler belki hatırlayacaktır, daha önce Anthony Giddens’ın Sosyoloji, Kısa Fakat Eleştirel Bir Giriş kitabını okumuş ve gayet uzun cümleler kurduğunu ve Marx‘ın yanında diğer bazı düşünürlerin de kuramlarıyla karşılaştırmalı olarak sosyolojiyi yorumladığını belirtmiştim.
Bauman ise aksine sosyolojiyle hiç bağı olmayan birine anlatır gibi, yalın ve kısa cümlelerle sanki sizinle konuşuyormuşçasına bilgilerini aktarıyor. Kitap oniki bölümden oluşuyor; her bölümde farklı bir kavram verilerek, hayatın içinden örneklerle ve bu örnekler üzerinde açıklamalar yaparak konuyu kavramanızı ve farklı bakış açılarından ele almanızı sağlıyor. Mesela “Biz ve Onlar” başlığı altında grup yapılarına değinirken, insanların nasıl gruplaştıklarını, diğer insanları neye göre ötekileştirdiklerini ve bunun gündelik hayata nasıl yansıma şekillerini ele alıyor.
Aslında genel olarak bakıldığında kitabın sosyal psikoloji üzerine yazılmış olduğunu söylemek mümkün.
Kitabın son kısmında ek okuma önerileri diye bir bölüm oluşturmuş Bauman, burada sosyolojiye ilgi duyanlara kitap tavsiyeleri yer alıyor. Bu da kitabın başka bir artısı.
Son olarak Bauman sosyoloji alanında sürekli öğrenilecek bilgiler olduğunu ve tam da bu yüzden hiç bir zaman öğrenebileceğim her şeyi öğrendim diyemeyeceğimizi belirtmiş. Ben kendisine katılıyorum. Hayat için de aynısı geçerli değil mi sizce?
Kitap inceleme yazısı
Kitap adı: Sosyolojik Düşünmek
Yazarı. : Zygmunt Bauman
Çeviri. : Abdullah Yılmaz
Yayıncı. : Ayrıntı Yayınları
Baskı. : 17.Baskı/2018/ 303 sayfa
Bireyleri gözlemlersiniz, bu bir psikolojik bakış açısıdır. Felsefe ve mantık ölçeğinde tartarsınız. Fakat sonuçların toplumsal alanda; uygulanabilirliği, karşılaştırılabilirliği ve karşılığının olması için, sosyolojik kavram, veri ve donanımlara ihtiyaç duyarız.
Toplumlar arası davranış, eğilim, beklentileri ve sonuçları karşılaştırmak için, sosyoloji bilimsel disiplinine gerek vardır.
Bu bağlamda üç bilim dalı, sacayağı gibi bir denge ve bütünlük oluşturur, birbirini tamamlar.
Toplumsal üst bilinç dalgası ile harekete geçebilmek için, üçü de önemlidir.
İnsan eylem, beklenti, öngörü ve sonuçlarından yola çıkarak, toplumsal bir kurgu oluşturulması gerekiyor.
Topluma ve tüm varoluşa insanlar farklı farklı pencerelerden bakarlar:
Sosyolojik bakış, politik bakış, felsefi, etnik, ekonomik, inanç eksenli, evrensel bakış...
Yeri geldiğinde hepsini ayrı ayrı kullananlar olduğu gibi, tüm gözlemlerini tek pencereye hapsedenler de olabilir.
Önceliklerimiz, toplumsal değerler kümemizi oluşturacaktır.
Sağduyunun tek devrede olduğu alan sosyal bilimlerdir. Bu birikimi bireye sunacak en verimli alanlardan biri de sosyolojidir.
Akademik terimlerden uzak, fikir jimnastiği yapabileceğiniz bu kitap, size bu kapıyı aralıyor. Verimli okumalar.
04.06.2018
Ali Rıza Malkoç
#armozdeyis