Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Sonsuzluğa Nokta - Hasan Ali Toptaş | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Sonsuzluğa Nokta Kitap Bilgileri


Yazar: Hasan Ali Toptaş
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 7 dk.
Sayfa Sayısı: 216
Basım Tarihi: Eylül 2017
İlk Yayın Tarihi: 1993
Yayınevi: Everest Yayınları
ISBN: 9786051850689
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Sonsuzluğa Nokta Kitap Tanıtımı


Metinlerini varoluş ve yokoluş üzerine kurarak varoluşçuluğu taşraya taşımasıyla özgünlük kazanan, sade dilinden yükselen müzikle giderek hayatı yazıya, yazıyı ise büyülü bir hayata benzeten bir yazar...



Yazma serüvenini 'hayatı kelime kelime genişletmek' olarak adlandıran Hasan Ali Toptaş, metinlerini birer senfoniye de dönüştürerek, dışarıyla içerinin, görünenle iç dünyanın, gerçeklikle rüyaların, somutla soyutun çarpışmasından doğan tekinsiz bir atmosfere çağırıyor okurunu. Tam bir yazı ustalığıyla, Türkçenin imkâlarını sonuna kadar zorlayarak, edebiyatın büyülü dünyasına kapılar açarak...



'İnsan, ne denli çaba gösterirse göstersin ve kaçınılmazlığına ne denli inanırsa inansın, ayrılığa hiçbir zaman hazırlanamıyor çünkü. Hazırım, dediği anda bile içinde ele geçiremediği bir nokta kalıyor sürekli; ayrılığa alıştıramayacağı, sızlanışlarını durduramayacağı bir nokta kalıyor. Acıyı yüklenip çoğaltacak bir nokta...'



Sonsuzluğa Nokta'yı bir 'kara' romana çeviren, kendine özgü dehşetini yaratan, ne kazadır ne sakatlanma, ne ölüm; 21. yüzyıl arifesindeki insanlık trajedisini, kimliksizliğini dile getirmesidir.

Erendiz Atasü




Sonsuzluğa Nokta Kitaptan Alıntılar


1. "“Ağlamaktan başka yapabileceğim hiçbir şey yoktu zaten, üstelik ben yalnızca olup bitenlere değil, olacaklara da ağlıyordum.”"




2. "Nedense gülmekten vazgeçti sonra, yüzüne belli belirsiz bir karanlık çöktü."




3. "akıp giden zamana, geri gelmeyen zamana, unutulan zamana,"




4. "Evet, o da susuyor... Bakışamıyoruz bile…"




5. "Tuhaf bir duygu vardı içimde varla yok arası,"




6. "İnsanı insan eksiltir, diye düşünüyordum, nasıl çoğaltırsa..."




7. "İnsanlar isterlerse her şeyi, ama hemen her şeyi bir tür silaha dönüştürebilirlerdi... En çok da sevgiyi..."




8. "“Ölüm ölen için değil, geride kalanlar için,” dedi Gülderim."




9. "Ruhum beni terk etmişti sanki, şu dağları aşıp gitmişti."




10. "Çoğu kez onu dinlerken, bir insanı tanıyabilmenin hiç mi hiç mümkün olmadığını düşünüyorum."




11. "“Dönüp bakıyordum ona; yüzünde sonbahar...”"




12. "kimse kimseye kendini kendinden kurtarıp veremiyor"




13. "insan yeryüzünün en bağımlı yaratığı,"




14. "“Bir yandan da, ne kadar çok şey birikmiş, diye geçiriyordum içimden; ne kadar çok şey birikmiş...”"




15. ""İnsanı, insan eksiltir, nasıl çoğaltırsa..""





Sonsuzluğa Nokta Kitap İncelemeleri


Hasan Ali Toptaş ile ilk tanışma kitabım oldu. Değerli eserinde yazar, olayları üç boyutta değerlendirmiş. Geçmiş, gelecek ve anı yaşama boyutları. Yetişkinler olarak çocuklarımızı büyütme ve hayata hazırlama aşamasında ki hatalarımızın birey olma çabasındaki çocuklarımıza etkisi çok açık bir şekilde ele alınmış. Kahramanımız Bedran’ ın üzerinde ki anne ve özellikle babanın olumsuz etkisi adeta onu gölge gibi takip etmiş ve kaderi haline geldiği yaşatılarak anlatılmış sanki. Bizim gibi düşünen, bizim gibi olan çocuklarımız olsun istiyoruz büyükler olarak, oysa onlar başka bir dünya, kendi hayatlarını şekillendirme ve kendi tercihlerini yapma fırsatı verdiğimizde hayatın onlar adına daha güzel olacağı kaçınılmazdır. Ayrıca kitapta başka bir boyut yaratılarak cinsellikte ele alınmış, yazarın ilk okuduğum kitabı olduğu için genel bir tarzı mı? Yoksa bu kitaba özgü bir durum olup olmadığı konusunda kesin bir kanaat oluşmadığı için değerli yazara haksızlık etmek istemedim. Lakin eserde bu konu bazı okurlarda sıkıntı yaratacağı kanaatindeyim. Doyumsuz bir cinsellik, her an göreve hazır kahraman ile karşısında da genellikle iki bayan bulunması eserin dördüncü boyutu olan cinsellik fantezisinin renkliliği olarak mı algılamalıyız diye düşündüm. Kitap ta yaşama dair her şeyi fazlasıyla bulabiliyoruz, yazarın muhteşem dili ve ustaca kullandığı kelimeler ile Anadolu yaşantısı ile şehir yaşantısının belgeseli misali akıp gidiyor.




Her zaman ki gibi Hasan Ali Toptaş okumaları insani allak bullak ediyor. Öncelikle yazarın kelimelerle cümlelerle dansına hayranım. Ama buradaki incelemelerden öğrendiğim kadarıyla ilk okumam gereken kitabi okumakta çok geç kalmışım. Gölgesizleri, Uykuların Doğuşunu, Ölü Zaman Gezginlerini okurken zorlanmistim ama zamanla yazarın tarzına uyum sağlamış olmalıyım ki artik kolayca ilerliyorum ve Hasan Ali Toptaş'ı okumanın tadına varıyorum. Yazarın hayatının anlatıldığı bir dergi okumustum ve çok etkilenmiştim. Başındaki yaradan dolayı tedavi görüp o bölgenin saçsız kalıp ardından yaşadığı taşra da adının aynasiza çıkması beni çok etkilemişti. Bu romanda da sanki o küçük Hasan Ali 'yi Berdanla eslestirdim bende. Hem geçmişi hemde şu anın içinde gecen olay kurgusu gerçeklerden esinlenerek yazıldığını o kadar hissettiriyor ki sanki kitabin içine girip kendinizi Berdan'ın yerine koymuş gibi hissediyorsunuz. O zaman ki üniversite gençliğinin yaşadığı sıkıntıları, eşyalara ne kadar değer verdiğimizi, anne ve babamizin çocukluğumuzu ve geleceğimizi nasil bir psikoloji içine soktuklarını tarifsiz tasvir ve betimlemelerle dile getirirken okuyucusunu bi kere daha kendine bağlamayı sağlamış bu yazarın tüm kitaplarini okumak , okuduklarımı da bir kere daha okumak hissine ulaştım kitabı bitirdiğimde.
Hasan Ali Toptaş ve Diğer Güzel Kitaplari Okuma Etkinliğine (

) beni de ekledikleri icin ve bu güzel etkinliği düzenleyen arkadaşlara teşekkür ederim.




“Bir zamanlar baba diye binlerce, yüz binlerce kez seslendiğim halde bir türlü ısınamadığım o adamın gölgesinde nasıl küçülerek büyüdüysem, şimdi de karımın gölgesinde yaşayarak öldüğümü düşünüyorum.”
Bedran’ın kasabada gölgesinde yaşadığı babasıyla, babasının gölgesinden kurtulmak için kasabadan ayrılıp şehre geldiğinde sığındığı bodrum katında beraber yaşadığı kadın tenli İsvan’ı ile, tanıdığını sanıp, evlenip; aslında tanımadığını fark ettiği karısı ile yaşadıklarını geçmiş ve şimdiki zaman arasında Bedran’ın ağzından bize aktarılıyor. Hasan Ali Toptaş’ın okuduğum bu kitabında da baba figürü çok baskın, tıpkı Kuşlar Yasına Gider kitabında olduğu gibi. Bu kitapta eşyalar anlam kazanıyor, Bedran’ı izliyor, hayatındaki kişiler yüzünden Bedran ile hayat buluyor. Aslında bu kitabı okumaya başladığımda karakterin adının Bedran olduğunu bilmiyordum hatta kitap ile ilgili fikrim bile yoktu. Arka kapağını okurken “Ah, hayır!”, dediğim oldu. Çünkü Bedran isminin bende anıları o kadar çok fazla ki, aslında hatırlamak istiyorum ama bir yandan hatırlamak istemiyorum.. Okurken isim yüzünden kesinlikle bol bol kendi Bedran’ımı hatırladım. Neyse kitaptaki Bedran’ın gölgelerden kurtulamadığı hayatını merak edip, okumak isteyenler hepinize şimdiden iyi okumalar diliyorum.




Bugüne kadar okumaya heves ettiğim yazarların başında gelen, ama nedense bu hevese kapılıp tam anlamıyla dünyasına bir türlü giremediğim bir yazar idi Hasan Ali Toptaş. Bu kitaba kadar sadece bir kitabını,gölgesizleri okumuştum.Fakat o da yukarıda bahsettiğim hevesten yoksun bir okuma olmuştu nedense.Belki yanlış,okuma eylemini daha yüzeysel gerçekleştirdiğim bir zamana denk gelmişti kim bilir.Sağolsun ucretsizkitap.com.tr imdadıma yetişti, daha doğrusu sitedeki Hasan Ali Toptaş okuma etkinliğini düzenleyen arkadaşlar desem daha doğru olur. Bu vesile ile yoğunlaştığım bir kitap oldu.
Kitaba gelecek olursam, kitabın bütününden ziyade daha önce birçok ortak görüşte olduğu gibi yazarın dilimizdeki ustalığı cümle cümle ilgi ve hayranlık uyandırdı bende.Yani bir hissiyatı veya bir betimlemeyi,benzetmeyi okadar farklı orjinal bir halde yansıtıyorki iki kere okumadığım cümle sayısı çok azdır.Upuzun cümlelerdeki her kelime bir yapbozun parçası gibi gediğine öyle bir yerleşmiş ki sanki birini çekseniz geri kalanı da anlamını yitirecek.Yorumumdan da anlaşılcağı üzere konunun arka planda kaldığı, karekterlerin hissiyatlarına daha çok odaklandığım bir romandı.Tabii konu olarak da beni tatmin eden,olay örgüsü olarak olarak bir romana göre çok zengin sayılmayacak fakat yazarın bahsettiğim derinine işleyişi sayesinde çok boyutlu düşündüren bir yapıt.Tabii yazara aşinalığımdaki acemilik,henüz tarzına pek hakim olmamam bu görüşlerimi ilerde geçersiz kılabilir:)Yaşayıp göreceğiz.
Herkese keyifli okumalar:)




Geçmiş-şimdiki zaman çizgisinde ilerleyen, kurmaca evrenler yaratan ,1992 Kültür Bakanlığı Roman Ödülü almış bu roman, kasabadan kente gelen bir adamın hikâyesini anlatıyordu.
Öyle bir adam ki, kimliksiz, geleceğinden umutsuz, adını bile kitabın yarısında öğrendiğimiz ,sonsuzlukta bir garip nokta gibi ...
Evet adı Bedran bu adamın, Bedran bir gün, asla dönmemek üzere kasabadan kente gelir kaçarcasına ... fakat babasının yüzünü , yaptıklarını asla unutamaz.
Kentde ise kalabalıklarda yalnızdır yine , üç kişilik bodrumdaki bekar evinde. Sonra evleneceği kız , kötü ve acı bir olay sonrası karşısına çıkar ... Peki bu evlilik nasıl gidecektir? O uğursuz kaza nasıl olmuştur? Yatalak bir adam, elinde silahı ile kimi beklemektedir?
Yalnızlığın, bunalımın romanını yazmış yazar. Ama ne yazma... Kelimelerle dans etmiş, meydan okumuş dünyaya... Sonsuzluğa nokta, sınırsızlığın, cinsel doyumsuzluğun, belirsizliğin hikayesi...
Yazar, kullanacağı kelimeleri seçerken, iki kelime arasındaki boşluğun da dile dâhil olduğunu unutmamış, o boşluğu ve o iki kelimenin bize çağrıştırdığı kelimeleri bize bırakmış!
Kitapta arkadaş ortamından kaçıp, banyoya işemeye gitme bölümünde, bbütün sahte sevgilere, göstermelik ilgilere, umudu umut etmeye işemiş, uzun uzun işemiş hem de!



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: