Son Hafriyat Kitap Bilgileri
Yazar: Emrah Serbes
Tahmini Okuma Süresi: 8 sa. 15 dk.
Sayfa Sayısı: 291
Basım Tarihi: Kasım 2020
İlk Yayın Tarihi: Kasım 2020
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789750505669
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Son Hafriyat Kitap Tanıtımı
Behzat Ç., Cinayet Büro Amirliği'nde başkomiser, hayata karşı işlenen suçlar uzmanı...
Başına gelenlerden sonra lanet etmiş, çekip gitmişti aslında. (Dizinin ilk kitabı Her Temas İz Bırakır'ı okuyanlar bilir.) Hayır, hâlâ işinin başında! Ama ağzını bıçak açmıyor. Tek bir laf çıkmıyor ağzından. El işaretleriyle, çehresiyle, suskunluklarla anlatıyor anlatacağını - ve tabii dellenmeleriyle...
Bu bir AnKara polisiyesidir...
Behzat Ç. ve ekibi, kötü bir Renault Toros'la Sakarya Caddesi'nden Ayaş'a kadar altını üstüne getiriyor Ankara'nın.
Sadece cinayetçiler değil, belediyenin envai çeşit birimi de altını üstüne getiriyor Ankara'nın. Her yer hafriyat. Kavşak inşaatıydı, kabloydu, boruydu, tamirattı...
Sadece onlar da değil ama... Kendine "Red Kit" diyen bir adam da çukurlar kazıp duruyor. Öldürdüklerini tabuta koyup gömüyor o çukurlara - gömüp polise haber veriyor. Çok acayip, çok da zeki bir adam bu, feleğin çemberinden geçmiş, içinde intikam acısı... Belli, polisle bir meselesi var.
Behzat Ç. ve ekibi, Ahlak Bürosu'na bile nasip olup da hâlâ kendilerine verilmeyen bir Megane'ın hayalini kurarak, kötü Renault'yla Ankara'da fink atıp Red Kit'i arıyor.
Bir AnKara polisiyesi...
(Tanıtım Bülteninden)
Son Hafriyat Kitaptan Alıntılar
1. "kısacık bir an,
iki insanın birbirini anlaması için illaki konuşmanın gerekmediğini anladılar.."
2. "kim kimi tanıyor bu devirde?"
3. "arkasına bakmadan koşarak uzaklaşmak istiyordu
ama gidecek yeri yoktu.."
4. "Sen de herkes gibisin… Gözünün önündeyken kıymetini bilmezsin."
5. "Bir insanın nasıl bu kadar duyarsız olabileceğini anlayamıyordu."
6. "… kim kimi tanıyor bu devirde?"
7. "Herkesin bildiği ama konuşulmaması gereken şeyler vardır."
8. "Bak, medeni insanlar birbirini gizlice takip etmez tamam mı? Oturup konuşurlar."
9. ""Bir duvar yazısında dendiği gibi, insanları tanıdıkça hayvanları daha çok seviyordu.""
10. ""Hâlâ böyle insanlar vardı yani. Muadili olmayan insanlar. Yaptığı iyiliği karşı tarafın gözüne sokmaya çalışmayan insanlar.""
11. ""Aslında bütün kent, insanların diri diri gömüldüğü bir tabuttu. Farklı olan ebattı, yoksa mantık üç aşağı beş yukarı aynıydı. Senin için ayrılan hava bitince ölüyordun, bir daha gömüyorlardı.""
12. ""Böyle insanlar vardı yani. Muadili olmayan insanlar. Yaptığı iyiliği karşı tarafın gözüne sokmaya çalışmayan insanlar.""
13. "Arkasına bakmadan koşarak uzaklaşmak istiyordu ama gidecek yeri yoktu."
14. "Saçın sakalın yüzde kırk beşi ağarmış, alkol 215 promil, vaziyet bombok."
15. "Aslında bütün kent, insanların diri diri gömüldüğü bir tabuttu. Farklı olan ebattı, yoksa mantık üç aşağı beş yukarı aynıydı. Senin için ayrılan hava bitince ölüyordun, bir daha gömüyorlardı."
Son Hafriyat Kitap İncelemeleri
Ankara tozun toprağın ortasında kalakalmış. Rant peşinde koşan yüzlerce insana yem olmuş ve akıllarda tek bir soru: "Gerçekten de son mu bu?"
Her birimizin bi' yarası var sol yanında. Kimisi öpmeye bile kıyamadığı, yolda yan yana yürürken el ele tutuşmaya utandığı, sevdiğini kaybetmiş.
Kimisi de yıllar yılı kendisine bakmış, kanatları altında korumuş ve bir kez bile "Seni seviyorum baba." diyemediği babasını kaybetmiş.
Kimisi de yorgun argın okuldan, işten gelip de kapıyı açar açmaz yüzüne vuran mis gibi yemek kokularının sahibi, hiç sarılmadığı annesini kaybetmiş.
Kimisi de Behzat Ç. gibi "Keşke hiç tokat atmasaydım. diyerek kızının ellerinin arasından kayıp gidişini seyretmiş.
Kitaplar mutluluğu anlatmaz. Zaten kitap okuyan insanlar da her zaman biraz hüzünlü değil midir? Çünkü kitaplarda kaybedişler vardır. Keşkeler vardır.
Söylemek isteyip de söyleyemediklerimiz,
Bir kez daha görebilsem keşke dediklerimiz,
"Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum." deyişlerimiz vardır.
Kısacası, bu kitapta da siz varsınız ben varım. Emrah Serbes'in ilk okuduğum kitabı Müptezeller'di. Sabaha karşı bitirmiştim ve saatlerce tavana bakmıştım.
İnsanın içinde küçük ama derin bi' sızı bırakır Serbes.
Kim bilir, belki de bizlere hep kaçtığımız yanlarımızı gösterişindendir.
Bütün mutsuzlukların, bütün kaybedişlerin ve bütün acıların ardından yine de...
"Yine de mutluydu, yaşadığını bilmek iyiydi."
Bizler de yaşıyoruz bir şekilde.
Okumak isteyen herkese keyifli okumalar dilerim.
Tüm kitap alemine selam.
Spolier vermeyi de, okumayı da sevmeyen biri olarak size kitap içinde şunlar oluyor, bunlar kaçıyor, bu mahalle yakalıyor, diğeri de onu alkışlıyor minvalde yorumlar yapmayacağım.
Genel olarak, Emrah Serbes'i sevmem. Evet, itiraf etmek gerekirse aynı odada kalsak, ben ona Behzat Ç olurum. "Saçma sapan konuşma lan." der, belki küfrederim. Lakin edebiyat, bir gün Emrah Serbes'in dediği gibi: "igrenc adamların yazdığı harika şeylerle dolu." Bu kitap o kadar harika mi? Cok değil. Ama okuyunca bir sey çöküyor insana. Nedir diye dusununce buluyorsun.
GERÇEK.
Sadece size ait olmayan, ırkınıza, insanlığa da ait olan o keşif gercek sizi bir yerinden yakalıyor. Yani mesele sadece, Polis Teşkilatı hakkında ki bazı mülahazalar değil arkadaşlar. Devlet, bürokrasi, adaletsizlik hiç değil. Mesele insanin kendisi. Kurumlar, kuruluşlar, isimleri. Hepsi tesadüfen var. Bir yaratıcının size bahşettiği akıl sonucunda, insan ürünü şeyler. Ve hepsi gelip geçici. Sadece geriye insan kalıyor. Ilk gün ne kadar ciplaksa, sonunda o kadar çıplak kalacak olan insan. Işte buldum diyorsunuz okurken, duyguyu buldum! Evreka. Mamafih sevincimiz uzun sürmüyor çünkü bulunan sadece görmek, duymak, bilmek istemediğimiz şey oluyor.
GERÇEK.
Küfür, kıyamet, uslup tartışmaları yapmayacağım. Teknik açıdan degerleniremem çünkü bu kitap bunları hem hakediyor hem de haketmiyor. Ben okuyup, hissettim. Siz öyle mi yaparsınız bilmiyorum lakin okuyun.
Belki, özünde iyi insanız. Belki.
Saygilar.
Her Temas İz Bırakır kitabının devamı olan Son Hafriyat...
İlk kitabın Kurgusu harika ama edebi bir değeri yok demiştim önceki incelememde. Bu kitap için de edebi değeri yok denebilir ancak kurgusu daha da harika.
Açıkçası İlk kitabın gölgesi bu kitapta duracak ve "idare eder" diyerek okuyacağımı düşünüyordum çünkü yazarın daha da iyi bir kurgu yaratabileceğine inanmamıştım. E zaten kurguyu çıkarınca geride bir şey kalmıyordu. Ancak kitabı bitirdikten sonra sadece "ellerine sağlık" demek istedim. Çünkü kütüphaneme baktığımda "ya bu kitap muhteşemdi sizde okuyun, okumazsanız çok şey kaçıracaksınız" diyeceğim bir kitap daha eklemiş oldum.
Aslında ilk kitabı okurken ben yanlış bir şekilde başlamışım. Edebi olmasını istedim. betimlemeler olsun , süslü cümleler falan ... ancak her kitabın edebi bir değer taşımasına gerek yok ki...
Bu kitabın da edebi kaygı gütmeden sadece kurgunun keyfine varılarak okunması gerekir. Son derece sürükleyici, önceki kitaba göre biraz daha aralara mizah serpiştirilmiş. Betimlemelere daha fazla yer verilmiş. Cümleler biraz daha süslenmiş ,samimiyetinden de bir şey kaybetmemiş.
Ben keyif ve heyecanla okuyup bitirdim. Umarım siz de okur, hayatınıza Behzat Ç. ve diğer kahramanları da katarsınız. Keyifli okumalar dilerim.
'Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi' serisinin ikinci kitabı.
Bu kitap da ilk kitap gibi mükemmel. Romandaki karakterlerin üzerinde daha fazla durulmuş. Bu sebepten roman karakterleriyle empati yapabiliyorsunuz. Emrah Serbes'in iki eserinde de en çok hoşuma giden nokta hiçbir ayrıntıya boşu boşuna yer vermemesi. Yer verilen her bir nokta hikayenin asıl unsurunu tamamlama noktasında görev görüyor. Bu da hem okumayı lezzetli hâle getiriyor hem de mantık hatalarının önüne geçiyor. Karakterlerin hayatın içinden olması hikayeyi içselleştirmemize neden oluyor. Anlatım dili yine karakterlerin yaşayış biçimine uygun. Edebi dili kuvvetli. Okurken çoğu yerin altını çizdim.
Herkesin rahatlıkla okuyabileceği bir eser.
Bu devam kitabında Behzat Ç. kızının kaybını atlatamamış ve derin bir suskunluğa gömülmüştür. İnsanlardan ve hayattan tiksinmiş bir haldedir. Kimseyle konuşmamaktadır. Gece gündüz bira içmektedir. Her yerde kızı Berna'nın hayalini görmektedir. Yoldan geçen herhangi bir kızı kendi kızı sanmaktadır.
Bu romanın asıl konusu ise Red Kit adındaki bir psikopatın intikam alma sürecidir. Red Kit'in anası ve babası terörist oldukları gerekçesiyle öldürülmüştür. Red Kit; annesi, babası ve kız kardeşinin intikamını almak için çeşitli planlar yapar. Behzat Ç. ve ekibi bu olayı aydınlatmaya ve suçluyu yakalamaya çalışır.
Behzat Ç. kesinlikle okumaya değer bir eser . Daha önce "Çekiç ve Gül" için yazdığım inceleme içinde de belirttiğim gibi Emrah Serbes'in gerçek hayatında yaşadıkları ve yaptıkları hakkında bir şey söylemek istemem .
Gelelim eserimize , öncelikle bu cümle itibari ile belli bir noktada yazacaklarım dizi için spoiler içermekte. Hatırlarsınız ilk bölümün sonunda Behzat Ç yaşadığı travma sebebi ile Kurtuluş Parkı'nda (Ankara okuyucu ve izleyiciler bilir) bir olaya karışıyor . Kitabımız bu olay sonrası Behzat'ın geçirdiği soruşturma ile İlk sezon sonunda çıkan "Seni Kalbime Gömdüm" filminde gerçekleşen olayları konu alıyor (yani dizide ki iki , üç ve dördüncü bölümünde ki olaylar ile Seni Kalbime Gömdüm filminde gerçekleşen olayların birleşimi. Senarist ve yönetmen bu iki olayı ayrı ayrı tutuyor.)
İnceleme konusuna gelecek olursak , yine Emrah Serbes kesinlikle betimleme yeteneklerini en uç noktaya kadar kullanmış . Tam yılı kestiremedim ancak cep telefonun olmaması ve Beyaz Toros emniyet araçlarını kullanması (Malum Beyaz Toros olayları değil .Eminyet o dönemde Hyundai Accent yokken Toros kullanıyordu :) ) bana 1990'lı yılların içerisinde veya sonlarında geçtiğini düşündürdü . Yine kendi yaşadığım şehrin sokaklarını Emrah Serbes'in kaleminden dinlemek beni ve hayal dünyamı yaşamadığım zamanlara götürdü . Kesinlikle okumanızda tavsiye ederim . Betimleme ve kurgulama oldukça iyi ve yaşanılan olayları gerçekten sizde yaşıyormuşsunuz gibi hissetmenizi sağlayacak bir büyüye sahip .