Soğuk Deri Kitap Bilgileri
Yazar: Albert Sanchez Pinol
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 4 dk.
Sayfa Sayısı: 214
Basım Tarihi: Kasım 2018
İlk Yayın Tarihi: 2002
Yayınevi: Jaguar Kitap
ISBN: 9786056840555
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Soğuk Deri Kitap Tanıtımı
Okuyup bitirdikten sonra bile peşimi bırakmadı. Müthiş bir kitap.
- Enrique Vila-Matas
Huzursuz eden, çekiç gibi inen, görkemli bir roman.
- David Mitchell
Birinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra Antarktika yakınlarındaki
küçük bir adaya, bir yıllığına yeni bir meteoroloji uzmanı gelir.
Haritada bile zor görülen bu küçük adada bir kişi daha yaşamaktadır:
Fenerin ketum görevlisi. Fakat iki kişilik bu ada, hiç de göründüğü kadar sakin değildir.
Adanın gizemi ancak karanlık çöktüğünde ortaya çıkar.
Soğuk Deri, imgelem gücü ve felsefi sorgulamalarıyla, insanın ”öteki” ile kurduğu ilişkiye dair unutulmaz bir roman.
Soğuk Deri Kitaptan Alıntılar
1. "Uğruna canımı verebileceğim kişiler, birdenbire tanınmaz insanlar olup çıkmıştı. ... En dayanılmazı, kendime çok yakın bulduğum insanlarla aramda büyük bir uçurum olduğunu görmekti. Onlara kin besleyemiyordum. Daha da kötüsü, onları anlayamıyordum. ... İçimde bir inançtan daha çok şey ölmüştü. Umut sözcüğünün anlamını yitirmiştim."
2. "Nefret ettiğimiz insanlardan sonsuza dek uzak kalamayız. Öte yandan, yine aynı nedenle, sevdiklerimize asla büsbütün yakın olamayacağımızı da düşünebiliriz."
3. "Cehennem, birden girilen bir yer değildir; oraya, küçük adımlarla farkında olmadan girilirdi."
4. "Sükût ikrardan gelir."
5. "Bir gün mutlaka öleceğimizi size söylemediler mi?"
6. "Gerçek yalnızlık içseldir."
7. "Uğruna canımı verebileceğim kişiler, birdenbire tanınmaz insanlar olup çıkmıştı... En dayanılmazı, kendime çok yakın bulduğum insanlarla aramda büyük bir uçurum olduğunu görmekti. Onlara kin besleyemiyordum. Daha da kötüsü, onları anlayamıyordum... İçimde bir inançtan daha çok şey ölmüştü. Umut sözcüğünün anlamını yitirmiştim."
8. "Yaşıyordum. Ölmüş olabilirdim ama yaşıyordum."
9. "Bütün gözler bakar, bazısı gözler, pek azı görür."
10. "Hakkında iyi bir şey söyleyemeyeceğimiz biri özlenebilir mi?"
11. "Nefret ettiğimiz insanlardan sonsuza kadar uzak kalamayız. Öte yandan, yine aynı nedenle, sevdiklerimize asla büsbütün yakın olamayacağımızı da düşünebiliriz."
12. "Bütün gözler bakar, bazısı gözler, pek azı görür."
13. "Bu gece yaşadığım yalnızlığı insan ancak doğarken ya da ölürken yaşayabilir."
14. "Bana sonuçta bu dünyada iki tür davranışın olduğunu öğretti: Yaşamı seçmek ve ölümü seçmek. Biri, kömür işçilerinin en sefili de olsa yaşamı seçebilirdi; öteki yurdunun ve çağının en tanınmış yazarı olsa da ölümü seçebilirdi."
15. "Hiçliğin huzurunu arıyordum."
Soğuk Deri Kitap İncelemeleri
Prospero kitaplığının ilk kitabı.
Seri toplam 9 kitaptan oluşuyor.
1-
2-
3-
4-
5-
6-
7-
8-
9-
Efsaneye göre Prospero, Shakespeare in Fırtına'sında, kızıyla birlikte 12 yıl yaşamak zorunda kaldığı adadan ayrılırken sihirli âsasını ve kitaplarını gömer. Prospero nun kayıp kitapları bu seriyi oluşturmuş. Ütopya, distopya, fantastik , bilim kurgu içerikli bir seri.
Genç yetişkin gibi düşünülebilir.
Ancak içeriğinde cinsel öğeler özellikle de farklı tarzda ilişkiler (insanların kendi türleri dışındaki canlılarla ilişkileri) mevcut olduğundan 15 yaş altı için uygun olmadığını düşünüyorum.
Serinin ilk kitabı olduğundan beklentim yüksekti ama çok heyecan verici bir kitap değildi.
Merak ettirecek hiç bir öncül vermeden dümdüz bir anlatım okudum.
Sonunu havada bırakan kitapları sevmiyorum.
Sonunu benim hayal gücüme bırakırsa yazar, kitap bittikten sonra bile kahramanlar zihnimde yaşamaya devam ediyor.
Olumlu ya da olumsuz bir sonuca bağlanmasını tercih ederdim.
Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Antarktika yakınlarındaki küçücük bir adada yaşamak zorunda kalan bir meteoroloji uzmanının felsefi sorgulamaları ve kendi dünyası dışındaki yaratıklarla kurduğu ilişkileri konu alan bir roman.
Jaguar Yayınları başarılı çevirileriyle, özgün seçimleriyle sevdiğim bir yayınevi.
"Mutlu azınlığa" da yayınevinin sloganı.
Ancak melankolik ruh halinde iseniz bu kitabı tercih etmemelisiniz...
Okumayı düşünen herkese keyifli okumalar...
Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra İrlanda'nın İngiltere'ye karşı yapmış olduğu bağımsızlık mücadelesine katılmış ve hemen sonra Antarktika yakınlarındaki haritada bile görülemeyecek kadar küçük bir adaya, bir yıllığına atanmış, daha doğrusu her şeyden uzaklaşmak için kendini buraya sürgün ettirmiş bir meteoroloji uzmanının adada geçen bir yılını okuyoruz romanda. Aynı adada yaşayan başka bir adamla olan ilişkisini, mücadelesini, uyuşmazlıklarını, ortak noktalarını da okuyoruz aynı zamanda. Adada sadece iki adam var, fakat hava kararınca olaylar tuhaflaşıyor, roman da burada başlıyor. Tam anlamıyla fantastik desem değil; tam anlamıyla savaş romanı desem, felsefik roman desem onlar da değil. Hepsinin içiçe geçmiş hali, akıcı fakat oldukça rahatsız eden, çekiç gibi inen inanılmaz güzel bir roman.
İmgelem gücünün ve felsefik sorgulamalarının da çok yüksek olduğunu söyleyebilirim, akıcı bir mücadele okurken aynı zamanda öyle cümleler var ki okuyanı olduğu yere yapıştırıyor. Başlangıç ve bitişi bana Tatar Çölü'nü anımsattı, sahi ne güzel kitaptı Tatar Çölü.
Akıcı dediysem öyle rahat rahat okuyacağınız bir kitap değil, okuduğu yerden huzursuz ediyor okuyanını. Fakat böyle kitapları okumaya da ihtiyacımız var, belki insanoğlunun kötülükleriyle ve savaşın gerçekliğiyle yüzleşmeye de. Jaguar'ın en beğendiğim kitaplarından biri oldu. Gönül rahatlığıyla tavsiye ediyorum.
İnsanın içini donduran buz gibi bir adaya gidiyoruz bu kez.Gittiğimiz yerde görünürde yaşayan insan bulunmuyor. Adaya gelen uzman buraya gelmeyi kendisi seçmiş. İnsanın olmadığı yer daha huzurlu,adaletli ve barış içindeymiş gibi geliyor ona çünkü yaşadığı ülkede bu olumsuzluklar yakasını bırakmamış.Uzmanın kırmızı çizgisi saydığım hususlar....
Düşündüğü gibi olmadığını adada yaşadıkça görüyor.İnsan ayna gibidir.Nereye giderseniz gidin içinizdekini yansıtırsınız cinsinden.
İnsan olumsuzluklarından kaçmalı mı? Yoksa yüzleşmeli mi? Savaşı durdurmanın yolu barıştan geçer. Savaş ve Barış birbirini tamamlayan faktörlerdir.Tıpkı olumlu ile olumsuzluklar gibi.
Ben hikayede görünen kurguya değil yazarın anlatmak istediğine odaklanmak istiyorum.Diyorum ki, Hiç bir yaratık yaşadığı topraklarda yabancı istemez ve yabancıyı bir tehdit olarak algılar. Koruma iç güdüsüyle savaşma eğilimi gösterir.
Ve biz insanlar sadece gördüklerimizden ibaretiz.Görmediğimiz canlılarda yaşıyor bu evren de...Nasıl yaratıldıklarını hiç görmediğiniz için bilmiyoruz.O sebeple ilk kez gördüğümüz varlıklara canavar demek ne kadar doğru tartışılır.Onlara göre de biz canavar oluyoruz o zaman...
Bu ada da diğer topraklarda olduğu gibi bütün insanoğlunun ortak sorununun sömürge,savaş,yağmalanma, varolma çabası çıkar ilişkileri,canlılara zarar vermekten çekinmeme gibi olumsuzların yaşanıyor olması da çok acı...
Ve son olarak oturmuş düzeni değiştiremeye kimsenin gücü yetmez.Sadece insan ayak uydurmak zorunda kalır orada yaşamak istiyorsa tabiii.Tam tersini uygulamaya çalışması hüsranla sonuçlanır.
Okunmalı Mutlaka...
“Birine karşı duyduğumuz sevginin büyüklüğü, bir üçüncü kişiye karşı beslediğimiz kinin boyutlarıyla açığa çıkıyor” bu güzel alıntı ile başlamak istedim kitabın yorumuna. Kitabını bir günde okuyup birde üstüne filmini izledim (Cold Skin) Filmi pek sarmadı ama kitap oldukça başarılıydı. Kitabın yazarı aynı zamanda bir antropolog. Hakim olduğu alanda çok kapsamlı, içi dolu son derece çarpıcı bir eser ortaya çıkarmış.
Hikaye; 1.Dünya Savaşının ardından haritada bile zorlukla görünen küçük bir adada geçiyor. Gemi kaptanı eski bir meteoroloji uzmanı olan İrlandalı bir asker kaçağını adaya götürüp bırakmakla görevli. Adada birde ketum bir fener görevlisi var.
Kahramanımız katlanması zor ,adayı terketmeyi reddeden fener görevlisi ile sakin bir yıl geçireceğini düşünür. Ancak iki kişilik bu ada hiçde göründüğü kadar sakin değildir. Adanın tuhaf ve tekinsiz gizemi karanlık bastığında ortaya çıkar.
Soğuk Deri farklı bir kurmaca ve “ötekini”tanımayı reddeden fantastik türde ve ilk kez karşılaştığı şeyin yok edilmesi gerektiğine odaklanan insanlığı felsefi olarak da sorgulatan bir kitap.
Toni Morrison’un şu sözü kitaba cuk oturmuş “İnsan ırkına ait olan ile kati surette insan olmayanı birbirinden ayırma telaşı o kadar yoğun ki gözler ister istemez aşağılanan değil aşağılayana çevriliyor”
Tek kelime ile bayıldım kitaba ; yabancıya dönüşme ihtimalini içimizde taşıdığımız tüm zamanlara ve mutlu azınlığa ithafen..
Herkese keyifli okumalar dilerim
Prospero Kitaplığı 1
Uzun zamandır Jaguar’dan kitap okumuyordum. Yine o nokta atışı güçlü metinlerinden bir tanesine denk geldim. İspanyol yazar Pinol tarafından kaleme alınan Soğuk Deri romanı hem sürükleyici hem de arka planda verdiği mesajlarla insana kendisini sorgulatan bir yapı oluşturmuş. Kitapta Antarktika bölgesinin yakınlarındaki adaya bir yıllına yeni bir meteoroloji uzmanı geliyor. Dışarıdan bakıldığında ada sessiz ve sakin görünmektedir ve eski meteoroloji uzmanı da oradaki feneri kullanmakta görevlidir. Buradan sonra ortaya çıkan değişik tür ile roman hareketleniyor. Bence Pinol insanın diğer türle değil asıl kendi türüyle yaratılıştan beri yaşadığı gereksiz savaşı ve sömürü meselesini aktarmaya çalışmış. Kitabın özeti mahiyetinde şu söz oldukça dikkatimi çekti: “Düşmanı hayvanlaştırdı ve onunla anlaşmazlığını barbarlığa, düşmanlığını hayvanlığa dönüştürdü. Yine yazar bazı bölümlerde istilacılara karşı kendi toprağını korumaya çalışanların mücadele dışında ne yapabileceklerine dem vurmuş. Öte yandan kitabın türüne de kimisi bilim kurgu, kimisi distopya, kimisi gerilim demiş. Bence iç içe geçmiş türler mevcut desek daha sağlıklı olur. Âdeta Prospero’nun kayıp kitaplarının türleri bir araya gelmiş gibi bir durum söz konusu. Son olarak İspanyol yazar Pinol, Karel Çapek’in Semenderlerle Savaşı’nı okumuş mudur bilemiyorum ama okusa severdi diye de düşünmeden edemiyorum. Soğuk Deri’yi sevenlere Semenderlerle Savaşı da tavsiye ederim. He kitabın filmi de varmış belki ona da bir göz atılabilir.