Sodom ve Gomore Kitap Bilgileri
Yazar: Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Tahmini Okuma Süresi: 8 sa. 49 dk.
Sayfa Sayısı: 311
Basım Tarihi: Mart 2015
İlk Yayın Tarihi: 1966
Yayınevi: İletişim Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789754700497
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Sodom ve Gomore Kitap Tanıtımı
İmparatorlukların çöküşü ve kurtuluş savaşı arasındaki İstanbul anlatılmaktadır. Esasında Yakup Kadri Karaosmanoğlu İstanbulun bir kısmını ele alıp tüm İstanbula lanet okuyor Yurt işgal altındayken, Anadoluda büyük zorluklar içerisinde yaşam savaşı veren halk İstanbulda yaşayan yüksek sosyetenin yaşamının büyük bir bölümünü oluşturan eğlence, eğlence sırasında yaşanan ahlaksızlıklar ve bunun sonucunda gelişen karmaşık olaylarla büyük bir tezat oluşturmaktadır.Kısacası ülkenin bir kısmı ağlarken diğer bir kısmı gayet rahat bir şekilde gülebilmektedir. Bu olay Leyla Nejdet arasındaki ilişki ve çevredeki insanların yaşamlarıyla anlatılmaktadır.
Sodom ve Gomore Kitaptan Alıntılar
1. "Derdi verenden deva arıyordu."
2. "tabiatın bu eşsiz şaheserini kendi bencilliğimizin icat ettiği bir sürü ağır ve koyu ahlâk ilkeleriyle yüklemeye kalkışmak neden ?
Bütün medenilik iddalarımıza rağmen hâlâ bu ne barbarlıktır !"
3. "Bu hayat değil, bu bir boğuşma, bir didişme…"
4. "Aşk vardır ki tutkununu insan üstünlüğüne kadar yükseltir! Aşk vardır ki esirini şuursuzluğun ve hayvanlığın son basamaklarına kadar indirir."
5. ""Kalbimiz yalnız bir sesin, bir ismin tiryakisi olur.""
6. "Gönlümü böyle bir adiliğe bağlayacak kadar deli miyim!"
7. "Bırakın beni kendi halime… Beni hasta eden sizin bu inadınız, bu ısrarınız işte…"
8. "Bir defa affeden aşık artık durmadan affetmeye mahkumdur."
9. ""İnsanın kalbi ne acayiptir? Bir vakit onun ıstırabına sebep olan şey başka bir vakit sevinmesine sebep oluyor. Kalp denilen bu tükenmez ıstırap ve saadet kaynağı aslında kararsız ve mantıksız muhayyelemizin bir oyuncağı olduğu için bütün hareketleri hep onun heveslerine, onun cilvelerine bağlıdır.""
10. "İnsanın kalbi ne acayiptir? Bir vakit onun ıstırabına sebep olan şey başka bir vakit sevinmesine sebep oluyor."
11. "Zekânızın bütün kaba kusurlarını vücudunuzun ve yüzünüzün pürüzsüz fazileti affettiriyor."
12. ""neye kaçtığımı da pek iyi biliyorum. unutmak için kaçıyorum!""
13. "Ve neye kaçtığımı da pekiyi biliyorum. Unutmak için kaçıyorum."
14. "“Bir defa affeden aşık artık durmadan affetmeye mahkûmdur.”"
15. "Allah sizi Werther vâri aşklardan sakınsın!.."
Sodom ve Gomore Kitap İncelemeleri
İşgal, savaş, kan okuyacak sanan beni ters köşe eden, şaşırtan roman.
Bir roman için bol malzemeli, savaş kaçkınıyla, savaş zenginiyle, payitaht sevicisiyle, vatan satanla, devrimden kaçmış bir zamanların zengin beyaz Ruslarıyla, yakışıklı İngiliz subaylarıyla, Fransızıyla, direnişe adam toplayanıyla, direnişe katılmak için yanıp tutuşanıyla, eşcinseliyle, lezbiyeniyle, seks aletleriyle; her köşe başından roman karakteri fışkıran bir roman.
Aman Allah'ım! İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Levantenler arasında sıkışıp kalan bir avuç hem saf hem anasının gözü Türk...
Anlatımı bence çok güçlü olmasa da gözlemler, tespit ve teşhisler şahane, her milletten insana dair çok yerinde tespitler var.
Kitabın sevmediğim yanı dilinin eril, kadın düşmanı ve ırkçı olması.
**Necdet kendisinden önce bir ingilizin girdiği eve gelir ve:
- Mübareklerin kokusu öyle sinmiş ki! Bu hususta zencilerden hiç farkları yok.**
Necdet, Necdet, Necdet ezik Necdet (nasıl kızdıysam hırsımı alamıyorum:)
Kitabın olumsuzlukları bunlar iken bence olumlu tarafı genel kültür düzeyi yüksek dikkat çekici kitaplardan bahsetmesi, insani duyguları çok iyi işlemesi, hisleri çok güzel ifade etmesi, sıkmadan bunaltmadan bir savaş ortamını anlatması takdire şayandı.
Bu eser ve yazarı underrated olarak değerlendiriyorum.
Ayrıca YKK tüm kitapları birbiriyle bağlantılı olarak ilerlemiş... Bir öncesi sonrası kitapları var yani.
Şaşırdım....
Aradığım dan çok çok fazlası var kitapta..
Kitapla kalın, tamam kar yağmadı ama hava buz gibi...
Son 52 yılda hiç böyle kuru geçen bir yıl olmamış....
Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun "Sodom ve Gomore" romanı Türk edebiyatının önemli eserlerinden biri olup, Türk modernleşmesi ve toplumsal değişimlere dair derin düşünceleriyle dikkat çekmektedir. Roman yayımlandığı dönemde büyük ses getirmiş ve bugün bile edebiyat dünyasında önemli bir yere sahiptir.
Roman, Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde Batı'nın etkisiyle yaşanan sosyal ve kültürel çalkantıları, çürüme ve yozlaşmayı konu alıyor. Ana karakterlerin yaşadığı iç çatışmalar, modernleşme sürecinin getirdiği zorlukları ve toplumsal değişimi ortaya koymaktadır. Karaosmanoğlu, eserlerinde Batı ile Doğu arasındaki çatışmayı ustaca ele alırken, aynı zamanda milli değerlere ve kültürel mirasa bağlılığa da vurgu yapıyor.
Romanın en dikkat çekici özelliklerinden biri de dönemin sosyal ve siyasi atmosferini canlı bir şekilde yansıtmasıdır. Karaosmanoğlu, Osmanlı toplumunun çöküş dönemindeki çalkantılı ve karmaşık yapısını okuyucuya aktarırken, bireyin iç dünyasındaki çatışmaları da detaylı bir şekilde ele alıyor. Dönemin atmosferini soluyan ve romanın her sayfasında karakterlerin yaşadığı çatışmaları hissedip, Karaosmanoğlu'nun ustalığını takdir etmeden duramıyorum.
"Sodom ve Gomore" sadece dönemin sosyal ve politik yapısını değil, aynı zamanda insanın evrensel iç çatışmalarını da ele alıyor. Romanın her satırında ana karakterlerin yaşadığı ahlaki ve manevi sorgulamalar beni derin düşüncelere sürükledi ve yeni bir bakış açısı sundu.
Dönem okumaları yapanlar için kitabı tavsiye ediyorum.
Kitabı okumamış olanlar için spoiler içerir.
"Sodom ve Gomore" ismi, Tevrat'ta geçen iki lanetli şehri hatırlatıyor: ahlaksızlık ve yozlaşmanın sembolü olmuş şehirler. Karaosmanoğlu, bu ismi seçerek işgal altındaki İstanbul'un ahlaki çöküşünü, yozlaşmış insan ilişkilerini ve Batılılaşma hayranlığının insanları nasıl yozlaştırdığını vurguluyor.
Kitabın ana karakterlerinden Leyla, işgalci askerlerle yakın ilişkiler kurarak, Batılılara özenen, köklerinden kopmuş bir kadın figürü. Kitabın diğer önemli karakteri Necdet ise, milli mücadeleye inanan, vatansever bir genç. Necdet'in Leyla’ya duyduğu aşk, onun ahlaki duruşuyla sürekli bir çatışma içinde. Necdet, Leyla’nın düşman askerleriyle olan ilişkilerinden rahatsızlık duysa da ondan kopamıyor. Leyla’nın temsil ettiği "bozulmuş İstanbul" ile Necdet’in temsil ettiği "direnen Anadolu" arasında bir gerilim var. Bu aşkın, aslında iki zıt dünya arasında gidip gelen bir metafor olduğunu söyleyebiliriz. Kitabın, okura işgal altındaki İstanbul’da ahlaki değerlerin ne kadar derinden sarsıldığını hissettirmesi çok etkileyici. İstanbul'un Boğaz kıyılarında yapılan partiler, yabancı subaylarla eğlenen kadınlar, aslında toplumun ne kadar büyük bir çöküş içinde olduğunun resmidir. Sodom ve Gomore, işgal altındaki İstanbul’un karanlık yüzünü gözler önüne seren, çürümüşlüğe karşı bir ağıt gibi. Leyla ve Necdet’in aşkı, bir taraftan bireysel bir trajediyi, diğer taraftan ise bir milletin ahlaki uyanışını simgeliyor. Edebi olarak yoğun ama düşündürücü bir okuma arayanlara kesinlikle tavsiye edilir.
İstanbul'un işgal yıllarında ,İstanbul'da yaşanan rezillikleri aktarmaya çalışmış yazarımız. Kitabın ismi de bu yüzden Sodom ve Gomore yani Lut kavminden bahsediyor. Kitapta yaratılan dünya gerçekliği olan bir dünya maalesef. Ülkemiz işgal altındayken bir grup elitist ve yabancı meraklısı Türk ahalisi ülkemizi işgal eden bu güruhla balodan baloya koşmuştur.
Yakup Kadri bu ahaliyi eleştirmek istemiş . Peyami Safa'nın Sözde Kızlar'ı , Aşk-ı Memnu , Mithat Cemal Kuntay'ın Üç İstanbul'u, Esir Şehrin İnsanları vb. kitaplar da bu konu üzerine yazılmış. O dönemin aydınlarını çokça rahatsız eden bir konu olmuş .
Lakin ben bu kitabı diğer kitaplara göre oldukça geride buldum. Kitabın en temel sorunu gerçeklikten kopması olmuş . Kitaptaki karakterler öyle saçma duruyor ki insan belli bir zaman sonra sıkılıyor. Kitapta güya iyi karakter Necdet en cibiliyetsiz adam. Leyla karakteri ingiliz hayranı yapmadığı halt kalmamış kitabın sonunda iyi karakter gibi bitiriliyor. Yabancı karakterler zaten dünyanın en aşağılık insanı gibi. Ne kadar kötü bir ortam oluşmuşsa da bir mantığa oturtmak gerekir karakterleri .
Anlatılan Balo ortamları , karakterlerin anlatımı falan açıkçası çok yapmacık geldi .Bir de anlat anlat sonu bir yere varmıyor hiçbir hikayenin anlatılıp kalmış . Kitabın büyük bir bölümünde çok sıkıldım. Diyalog üstüne diyalog çoğu bölümde sadece düz anlatım var. Kitabın tek güzel yeri Necdet'in iç dünyasının anlatılması olmuş.
Yakup Kadri iyi bir yazar ama bu kitabını tavsiye etmiyorum.
Bizler bugün Ulu Önder Mustafa Kemal'den, bu ülke için verdiği emeklerden ve milli duygularından mahrum kalsaydık ne mi olurdu ? İşgal kuvvetlerinin işgal ettiği topraklarda azınlık bir TÜRK milleti olarak, kendi topraklarımıza yabancı bir şekilde yaşardık. Hayatımızı günümüzdeki gibi rahat idame ettiremezdik. Ettirseydik de Türk olduğumuzu kolay kolay dile getiremezdik. Bizlere bu vatanı karış karış, ilmek ilmek tekrar kazandıran büyük liderim, öncüm, yol göstericim, Atatürk'e teşekkür ediyorum. Bu ülkenin işgal altındayken, işgal kuvvetlerinin ayaklarının altındayken nasıl tepildiğini anlatan Karaosmanoğlu'na da teşekkürü borç bilirim ! Sağ ol büyük yazar, aydın... Kitabın Sakarya Meydan Muharebesi'nden sonra ülkemizin Büyük Taarruz'a gebe kaldığı dönemlerin geçtiği bölümleri okurken içim nasıl kıpırdadı, milli bir benlikle nasıl doldu anlatamam... Bizler bu ülkenin askerlerine, liderlerine karşı çok borçluyuz. Başta Atatürk olmak üzere Milli Mücadele'de bulunmuş tüm kahramanlarımızı saygıyla minnetle anıyorum. Harika bir kitaptı. Türk olduğunu söylemeye utanan batı özentisi dekadanların bu ülkenin o kasvetli, çamurlu günlerindeki kurtlardan başka bir şey olmadığını Karaosmanoğlu sarsıcı bir gerçeklikle bizlere resmediyor! Şu topraklar neler görmüş, neler yaşamış ! Şu üstünde durduğumuz toprak zamanında ne dertli ne sıkıntılıymış ! Yakup Kadri'yi okuyun, okutturun. Özellikle Atasından uzaklaşan kişilerin okuyup asıl gerçeği görmelerini, o beğenmedikleri Atatürk'ün nasıl bir halde olan ülkeyi adam ettiğini okumalarını, görmelerini çok isterim ! Keyifli okumalar.